matesis
dedas

Miras - Memduh Şevket Esendal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Miras kimin eseri? Miras kitabının yazarı kimdir? Miras konusu ve anafikri nedir? Miras kitabı ne anlatıyor? Miras kitabının yazarı Memduh Şevket Esendal kimdir? İşte Miras kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 04.03.2022 02:00
Miras - Memduh Şevket Esendal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Memduh Şevket Esendal

Yayın Evi: Bilgi Yayınevi

İSBN: 9789754940251

Sayfa Sayısı: 288

Miras Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Memduh Şevket Esendal, Bütün Eserleri dizisinin 13. kitabını sunuyoruz: "Miras".

MŞE'nin bu dizide şimdiye dek çıkan yapıtları şunlardır: Ayaşlı ile Kiracıları, Vassaf Bey, Otlakçı, Mendil Altında, Sahan Külbastısı, Veysel Çavuş, Bir Kucak Çiçek, İhtiyar Çilingir, Hava Parası, Bizim Nesibe, Kelepir, Gödeli Mehmet.

"Miras" dizideki "Ayaşlı ile Kiracıları" ve "Vassaf Bey"den sonra 3. romandır, ilk kez kitap olarak yayımlanmaktadır.

(Arka Kapak)

Miras Alıntıları - Sözleri

  • Söylemeye değil, yapmaya kıymet veriyordu.
  • Şimdi onun günleri insanı sarhoş eden bir tembellik ve işsizlik içinde geçiyordu.
  • Bu dünyada, olan olmayana borçludur.
  • Şefik Bey'in iki oğlu, bir seneden beri "Gülşen'i İrfan" mektebine devam ediyorlardı. Vakıa hiçbir şey öğrenmiyorlar idiyse de evden gailerinin eksildiği ne devlet.
  • Tramvay beklediği müddetçe bu fakir İstanbul'dan uzaklaşmak, kırlara kaçıp kurtulmak istiyordu.
  • Bu kadınlar ne zaman vakit bulup da komşu komşu geziyorlar. Akıl ermez.
  • Para biriktirirse bugün söylemeye cesaret edemediği şeyleri para ona söyletecek ve herkese kabul ettirecekti.
  • Hayırsız koyunu kurt yesin.
  • Şimdi İstanbul, onun evvelce tanıdığı, her köşesi şiir ve hayal dolu olan o güzel şehir değildi. O şimdi bu yerlere iş arayan bir adam gözüyle bakıyordu ve İstanbul ona çamur içinde pis ve karanlık bir şehir görünüyordu.
  • Hatta bu çocuklar artık ağlamıyorlar, bağırmıyorlardı. Pek ufak olanları bile ölüm nedir anlıyorlar ve bütün kuvvetleriyle kardeşlerine yahut karın da üstüne çıkmış bir oda, bir çalıya sarılıp bekliyorlardı. Boğazlarına bir bıçak batırıldığı vakit bir defa gözlerini kapayıp yüzlerini buruşturuyorlar, sonra ağızlarından kan akarak ölüyorlardı.
  • Okumuş adamların işi nedir? Memuriyet... Ne memuriyeti? Nasıl bir memuriyet?.. Bu memuriyet hayatı da çekilir bir şey değil...
  • Ne yapmalı? Büyük bir adam olmak için başka çare yoktu. Birinin koltuğuna sığınmak zaruri idi.
  • Bir taraftan da bu kadar heyecan ve asabiyeti hiç doğru bulmuyordu. Bu, her muvaffakiyetini kaybettirebilirdi.
  • Bu insanlar ne olmaya çalışıyorlar? Neye bu kadar uğraşıp yoruluyorlar?
  • Hayat boş ve bilüzum idi... Sanki yaşamak niçin?.. Her ailenin içinde derin bir dedikodu, bir geçimsizlik. Hele kendi kendisinden hiç memnun değildi.

Miras İncelemesi - Şahsi Yorumlar

İlk olarak tefrika edilen Miras,konakta yaşayan,büyük bir aile olan Silahtar Ali Paşa ailesinin çözülmesini anlatır.Birbirinden  zamanla kopan aile bireylerinin kendi içlerindeki yani çekirdek ailelerindeki sorunlar, Asım'ın üzerine almak istediği bir mal için aile bireylerine yaptığı ziyaretler sırasında gerçekleşen olaylar ile aktarılır. Dönem 2.Abdülhamid dönemidir.Romanda ,ahlakta,sosyal hayatta,ekonomide olan değişimlerin büyük bir aileye  yansıması işlenir.Bu aileyi ayakta tutan ,”gelenek"i temsil eden kişinin vefatı ile miras kavgası başlar.Koskoca bir aile kendi içinde bölünür.Çekirdek aile oluşumuna girerler. Toplumdaki değişimleri birey ve bireylerin birbirleriyle olan ilişkilerinde işleyen yazar,farklı dönemler olsa da bu konuyu her romanında işler. Vassaf Bey,Ayaşlı ile Kiracıları ve Miras romanlarında ülkenin temelini atacak aile yapısının önemini vurgular.Bu üç roman farklı çözülmeleri işler; büyük ailenin çözülüşü,ideal çekirdek aile ve çekirdek ailenin çözülüşü yani çekirdek aile içinde bireyselleşme. Roman 2.Meşrutiyet öncesini özellikle 1908 öncesini anlamak,özellikle devlet içindeki çöküşü ,devlet dairelerindeki rüşvet olaylarını,siyasi değişimin sokağa yansımasını kavramak adına da önem taşır.Roman kahramanı Asım'ın, meşrutiyet,padişaha karşıt olan olmayanlar arasındaki yerini alışı,Asım'ın yeni girdiği gruplar çevresinde politik dedikodularla işlenirken,döneme ait birçok ayrıntı hakkında roman yine bilgi aktarır. (hernevikitap)

Memduh Şevket Esendal'ın yayımlanmış 3. romanı olan Miras,tefrika edilmiş ilk romanıdır.Bu nedenle ilk romanı olduğu söylenebilir.1924 yılının sonlarında Mesken Gazetesi'nde her sayıda bir sayfa olarak yayımlanan Miras, gazetenin kapanması sonucu yarım kalır.Yarım kalan roman daha sonra tamamlanmış bir basımevine teslim edilmiş.Ancak basımevinde kaybolmuş.Miras ,Silahtar Ali Paşa ailesinin değişen zamanla birlikte yozlaşıp, çözülüşünü çekirdek aileye doğru yol alışını anlatır.Abdülhamit dönemindeki çalkantılar, İttihat ve Terakki Fırkası kuruluş dönemi, çalışmaları arka fonda olaylara eşlik eder. Bu yönüyle otobiyografik özellikler taşır Miras.Yine romanda bahsedilen konak, Esendal ailesinin konağıdır.19. yüzyıl Türk aydınının portresinin çizildiği kitapta, kadınlar ön plandadır ve güçlü karakterlerdir. Romandaki karakterlerden biri olan Saide, "Saide"adlı öyküsünde de yer alır.Kadın erkek ilişkileri üzerinde yoğun olarak durulan kitapta örtülü de olsa eşcinselliğe değinilmesi oldukça ilgi çekiciydi.Atiye Hanım'ın Tura ve Fahriye İle, Fahriye Hanım'ın Nazire ve Aliye ile olan ilişkilerinin ne tür bir ilişki olduğu açıkça ortaya konmasa da diğer karakterlerin imalı anlatımları ve sürekli olarak iğrenmeyle bahsetmeleri bu ilişkilerin eşcinsel ilişkiler olduğunu gösteriyor.Zaman zaman Türk edebiyatının klasik eserlerine okumada yer vermek gerekiyor diye düşünüyorum. "Bir zaman sonra, Aliye isminde bir genç kızı bulup onu da evlerine aldılar.Bir müddet üçü delice bir hayat yaşamaya başladılar, aralarında kıskançlık kavgaları çıkıyor ve âdeta dövüşüyorlardı.Bu dayaklar asabi bir hastalık nöbetine benziyordu.Dayak atan ve dayak yiyenler için bu ihtiyaç gibiydi.Bir zamanlar dövmek Fahriye'nin,dayak yemek Nazire ile Aliye'nin hissesine düşerken, bir zaman sonra Aliye ile Nazire birleşip Fahriye'yi dövmeye başlamışlardı.Ökçeli terliklerle kafasına vurarak, etlerini çimdikleyerek, kopararak, ısırarak dövüşüyorlardı.Ancak bu dayak ve kavga ne kadar şiddetli olursa olsun dargınlığa sebep olmuyor, dayak gecesi yine barışıyor ve sabah güneş doğduğu vakit üçü de bir yatakta yorgun uyuyorlardı."syf 80 (Özlem Akbaş)

Kitabın Yazarı Memduh Şevket Esendal Kimdir?

29 Mart 1883 tarihinde Çorlu'da doğdu. Çiftçilikle uğraşan ailesinin maddi sıkıntıları nedeniyle hiçbir mektepten mezun olamadı. 1906'da intisap ettiği İttihat ve Terakki'de 1908'de müfettiş oldu, çok genç yaşlarda gizli politika işleriyle uğraşmaya, gizli kurumlara girip çıkmaya başlayan Memduh Şevket, Farsça, Fransızca ve Rusça da öğrenerek kendi kendisini yetiştirdi. İttihat ve Terakki Fırkası'nda Kara Kemal'in siyasi cephe yardımcılığını üstlendi, Mütarekede İtalya'ya kaçtı, İzmir'in işgalinde geri döndü. 1919'da Ali İhsan Bey'le birlikte Mesleki Temsil Programını hazırladı ve bu görüşü Halk ve Meslek dergilerinde de işleyerek Cumhuriyet dönemine taşıdı. Milli Mücadele'de Mustafa Kemal'e intisap eden, Memduh Şevket, 1920'de Azerbaycan Cumhuriyeti nezdinde Hükümet temsilcisi olarak görevlendirildi, 1924 yılında Rusların Azerbaycan Cumhuriyetini lağvetmeleri üzerine İstanbul'a döndü, 1925'te Tahran elçiliğine atanıncaya kadar Galatasaray ve Kabataş Liselerinde tarih, coğrafya öğretmenliği yaparak geçimini sağlamaya çalıştı. 1925'de, Mesleki temsil görüşünü benimseyen eski arkadaşlarıyla birlikte Meslek gazetesini çıkardı, siyasi rakiplerini tasviye için İzmir Suikastini plânlayanlarca, bu işten zarar görmemesi için elçilikle yurt dışına gönderildi (1926). 1930'da Elazığ'dan milletvekili yapılan Memduh Şevket Esendal, 1933 yılında memur-milletvekili olarak Kabil, ardından Moskova Büyükelçiliğiyle görevlendirildi. 1941 yılında Bilecik milletvekili olarak yeniden Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne döndü. Bir yıl sonra da 1945 yılına kadar sürdüreceği Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreterliği'ne getirilen Memduh Şevket, II. Dünya Savaşı'nın başlangıcında Almanya'nın yanında yer alan Turancıları desteklerken, 1945'in başında Japonya ile ilişkilerin kesilmesi, Almanya ile Japonya'ya savaş ilanı konularında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilen önergelere imza koydu. 1945'de CHP Genel Sekreterliğinden ayrılan Memduh Şevket, 1947'de Peker'e kırmızı oy veren 35. kişi olarak, CHP'nin 7. Kurultayında liberal politikacılar kuşağının partide öne çıkmasına katkıda bulundu. Son yıllarında aktif siyaseti bırakarak, eski öykülerini derleyip yayımlayan ve yeni öyküler yazan Memduh Şevket 16 Mayıs 1952 tarihinde Ankara'da öldü.

Memduh Şevket Esendal Kitapları - Eserleri

  • Ayaşlı ile Kiracıları
  • Otlakçı
  • Mendil Altında
  • Vassaf Bey
  • Miras
  • Bir Kucak Çiçek

  • İhtiyar Çilingir
  • Hava Parası
  • Veysel Çavuş
  • Kelepir
  • Sahan Külbastısı
  • Gönül Kaçanı Kovalar
  • Güllüce Bağları Yolunda

  • Bizim Nesibe
  • Gödeli Mehmet
  • Mutlu Bir Son
  • Feminist
  • Ev Ona Yakıştı
  • Oğullarıma Mektuplar
  • Bir Haydut Kuş

  • Tahran Anıları ve Düşsel Yazılar
  • Temiz Sevgiler
  • Kızıma Mektuplar
  • Tahran Anıları ve Düşsel Yazılar

Memduh Şevket Esendal Alıntıları - Sözleri

  • Düşünmüyorlar ki sevmek insanın elinde olan bir şey değildir. İnsan isteyerek sevemez ve zaten geçen bir şey için yemin olur ama geleceğe yemin olmaz. 'Ben seni sevdim ve seviyorum' yeminine inanılsa doğru olur. Ancak, 'seveceğim' de yemin olmaz. (Mutlu Bir Son)
  • Böyledir. Birçok şeyleri, başkalarına göstermezsek hiç değeri yoktur. Başkaları görüp de onu değersiz bulurlarsa biz de soğuruz. (Gödeli Mehmet)
  • Sonra anladım ki erkekler de sevmek, kadınlarda da sevilmek tarafı kuvvetlidir. Erkek ‘ beni seviyor!’ dese, bundan anlamalıdır ki kendisi o kadını seviyor. Kadın, ‘seviyorum!’ derse o da ‘beni seviyor ‘ demektir. Donna Alvonza’ nın Söylevi / Mutlu Bir Son (Mutlu Bir Son)
  • Bu yıllarda herkes yemeğe ekmek bulamazken onlar rahat geçiniyorlardı. (Mendil Altında)
  • Düşmanın yaklaştığını ve girdiği köylerde cami yıkıp kadınlara iliştiğini duyan bir Müslüman köyünde kadınlar, genç ihtiyar ne kadar erkek varsa kavgaya sevk ettiler, bir ordu karşısında bir köy halkı nedir? Elbette hepsi öleceklerdi. Kadınlar kocalarını, babalarını son dakikaya kadar beklediler ve nihayet bir taraftan köye düşman girerken onlar ilkin çocuklarını dereye attılar, sonra kendileri de, bütün kadınlar el ele tutuşarak ve Allah Allah çağırarak kendilerini suya atıp boğuldular. (Gödeli Mehmet)
  • Ben gençliğimde böyle bir kadına rasgelebilse idim, bekârlığın bu kadar uzun süren yıllarının acılığını çekip, türlü sinir hastalıkları ile yıpranmazdım. Kimsesizlik insanı canından bezdirir. (Vassaf Bey)

  • “Bir günde, bir dakikada ondan vazgeçtim. Bu kadar da olur mu? Kendimden korkuyorum.” (Vassaf Bey)
  • Hiç hastalığın iç yüzü, dış yüzü olur mu? Yatak çarşafı mı bu? (Veysel Çavuş)
  • İçimde bir düğüm gibi kaskatı kalacağına söyleyivereyim dedim. (Vassaf Bey)
  • Yalancı şöhret beni korkutuyor (Ayaşlı ile Kiracıları)
  • Benim yaşayışım gün geçtikçe tatsızlaşıyor. Ne ben kimseyi seviyorum, ne kimse beni arıyor. (Ayaşlı ile Kiracıları)
  • Unutmamak ne kadar güçse,unutmak da o kadar güçtür.   (İhtiyar Çilingir)
  • Dün iyi sayılan, beğenilen,istenilen şeylerin bugün istenilmemesi, beğenilmemesi bizim iyiliğimizden mi, kötülüğümüzden mi olduğunu kestiremiyorum. (Gödeli Mehmet)

  • Öldüreceklerse ortalığı soyanları öldürsünler. (Bizim Nesibe)
  • Dilimizin yalnız sözleri değil, sözlerin kullanışları da değişmiş; o kadar ki, söylenilince güçlükle anlıyorum. (Gödeli Mehmet)
  • Söylemeye değil, yapmaya kıymet veriyordu. (Miras)
  • Biz hem yalancılıkları kendimiz öğretiyoruz, hem de yeni nesil bozuldu, diye, şikâyet ediyoruz. (Otlakçı)
  • Başkaları sizin olan şeyleri severlerse siz de seviyorsunuz. Onlar sevmezlerse siz de soğuyorsunuz. (Gödeli Mehmet)
  • "İçimde sebepsiz bir küskünlük duyuyordum." (Otlakçı)
  • Böyledir. Birçok şeyleri, başkalarına göstermezsek hiç değeri yoktur. Başkaları görüp de onu değersiz bulurlarsa biz de soğuruz. (Gödeli Mehmet)

Yorum Yaz