Miras - R. A. Salvatore Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Miras kimin eseri? Miras kitabının yazarı kimdir? Miras konusu ve anafikri nedir? Miras kitabı ne anlatıyor? Miras PDF indirme linki var mı? Miras kitabının yazarı R. A. Salvatore kimdir? İşte Miras kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: R. A. Salvatore
Çevirmen: Ali Seval
Yayın Evi: Laika Yayıncılık
İSBN: 9789758904556
Sayfa Sayısı: 291
Miras Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Hayat, şu anda Drizzt Do'urden için iyi, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar huzur dolu. En yakın dostu cüce Bruenor, Mithril Salonunu geri alıp tahtına çıkmıştı ve en sıkı yoldaşları Wulfgar ile Catti-brie de sonbaharda evlenecekler.
Hatta Buçukluk Regis bile geri döndü. Şimdi tüm dostlar bir aradalar ve Muthril Salonunun güvenli madenlerinde mutlu bir yaşam sürüyorlar. Ama Drizzt, bu huzur dolu hayatı elde edene kadar çok kudretli düşmanlar daedinmiştir. Şeytani tanrıça Lloth da bu düşmanlar arasında bulunmaktadır ve kaçak drowun mutlu günlerine son vermeye de kararlıdır...
Drizzt Do'Urden'in Maceraları serisinin bu ilk kitabında sizi oldukça ilginç sürprizler bekliyor. R. A. Salvatore, bu kitapla birlikte Drizzt'in geçmiş yaşamıyla yeni hayatı arasında bir bağlantı sağlıyor.
Sürükleyici bir tempo... Mükemmel bir hikaye... Sakın kaçırmayın.
(Arka Kapak)
Miras Alıntıları - Sözleri
- İnsan ailesini seçemez ama hikayesini anlatmayı seçebilir.
- Öldüğüm zaman... umarım benim için kederlenen, ortak sevinçlerimizi ve acılarımızı taşıyacak, beni anılarında yaşatacak dostlarım olur. Ruhun ölümsüzlüğü işte budur. Asla kaybolmayan bir mirastır. Kederin yakıtıdır. Tabii inancın da.
- Şu geçen birkaç haftada Gümüşay'a yaptığım yolculuklar, dostlarımın bana bazı iyi niyetli şakalar yapmasını sağladı. "Şu elfin aklında başka bir düğün daha olsa gerek!" diyerek sık sık takılıyor Bruenor, Gümüşay'ın Hanımı Alustriel ile aramdaki ilişkiyi kastederek. Bu şakaları sıcak bir samimiyetin ve umudun ürünü olarak kabul ediyorum ve düşüncelerinde yanıldıklarını onlara açıklayarak dostlarımın umutlarını söndürmüyorum. Alustriel'i ve bana yaptığı iyilikleri takdir ediyorum. Hataları çoğunlukla affetmeyen bir dünyada yaşayan bir hükümdar olarak, şehrinin harika sokaklarında serbestçe dolaşması için bir kara elfe izin verme riskini göze aldığı için onu takdir ediyorum. Alustriel'in beni kabul edişi, arzularımı sınırlı beklentilerden değil gerçek dileklerden oluşturmamı sağladı. Ama onu seviyor muyum? Onun beni sevdiğinden fazla değil. Fakat kabul etmeliyim ki Alustriel'i sevebileceğim, eğer aramızda bir kıvılcım olsaydı onun da beni sevebileceği ve o zaman derimin renginin ya da halkımın kötü şöhretinin Gümüşay'ın soylu hanımını engellemeyeceği düşüncesini seviyorum. Ama şimdi, sevgi kavramının hayatımın en belirgin özelliği olduğunu biliyorum. Bruenor, Wulfgar ve Regis ile aramızdaki dostluk ilişkisinin, şu drowun hayatında bilip bileceği en önemli sevgi bağı olduğunu anlıyorum.
- Ayrıca, Cattibrie ile aramdaki sevgi bağı da hâlâ çok kuvvetli. Daha önce de söylemiş olduğum gibi; dürüst sevgi, fedakar bir kavramdır. Ve bu ilkbaharda benim kendi fedakarlığım çetin bir sınava tabi tutuldu. Şimdi Wulfgar ve Cattibrie'in geleceği için, birlikte aşmaları gereken engeller konusunda endişeliyim. Wulfgar onu seviyor, bundan şüphe etmiyorum, ama sevgisini saygısızlık sınırlarında dolaşan bir sahiplenme tavrıyla lekeliyor. Catti-brie'in kişiliğini anlamak, onun muhteşem mavi gözlerindeki ateşleri besleyen şeyi görmek zorunda. Aslında Wulfgar'ın âşık olduğu şey de onun kişiliği, fakat yine de kocasının emri altındaki bir kadının yapması gerekenler hakkındaki düşünceleri sebebiyle o kişiliği ezip duracak. Barbar dostum tundrada dolaşarak yaşadığı gençlik günlerinden beri çok şey görüp geçirdi. Fakat Bruenor'un kızının ateşten kalbini, yani Catti-brie’ın sevgisini elinde tutabilmek için çok daha fazla şey görüp geçirmesi gerekecek. Tekrar soruyorum; şu koca dünyada daha karmaşık ve daha aldatıcı bir kavram var mıdır? —Drizzt Do'Urden
- Miras Hayatımda ne tehlikeli yollarda dolaştım; şu ayaklar ne engebeli patikalarda yürüdü. Önce anayurdumda, sonra Karalıkaltı'nda, derken yüzeyde, Kuzey Diyarında ve dostlarımın izlediği yollarda. Hayretler içinde kalıyorum -şu koca dünyanın her bir köşesi-, başkalarına kendi yollarını çizmelerine izin veremeyecek kadar bencil kimselerle mi dolu? Yanlış olarak saydıkları şeyler için kendilerini insanları takip edip intikam almak zorunda hissedecek kadar nefretle dolu kimseler var, hatta o yanlışlar o kimselerin haddini aşan kötülüklerine karşı bir savunmadan başka birşey olmasa bile.
- Artemis Entreri'yi Calimport'da bırakmıştım. Onu orada hem fiziki olarak, hem de intikam isteğimi hakkıyla tatmin etmiş bir şekilde bırakmıştım. Yollarımız kesişmiş ve her ikimizin de iyiliği için ayrılmıştı. Entreri'nin beni takip edip bulmak için incinmiş gururunu onarmaktan başka hiçbir çıkarı, hiçbir kazancı yoktu. Ne kadar da ahmak biri. Vücudunu mükemmelliğe eriştirmiş, dövüş becerilerini şimdiye kadar gördüğüm herkesten daha fazla geliştirmeyi başarmış. Ama beni takip etme ihtiyacını duyması onun zayıflığını açığa vuruyor. Vücudumuzun gizemlerini keşfederken aynı zamanda ruhumuzdaki armoniyi de açığa çıkartmalıyız. Ama Artemis Entreri, bütün o fiziksel özelliklere rağmen ruhunun söyleyebileceği şarkıları asla bilemeyecek. Her zaman için başkalarının armonilerini kıskançlık içinde dinleyecek ve üstünlüğünü tehdit eden herşeyi yok etme düşüncesiyle gözü dönmüş bir şekilde yaşayacak.
- ... şükürler olsun ki yalnız değilim. Bruenor tahtını geri kazandığından beri komşu halklar onun Mithril Salonundan çıkan cüce hazinelerinin bu civarları zenginleştireceğine dair verdiği sözlere karşı umut beslemeye başladılar. Catti-brie'in prensiplerine olan bağlılığının benimkinden aşağı kalır yanı yok. Wulfgar ise savaşçı halkına dostluk, uyum içinde yaşamanın daha iyi olduğunu gösterdi. Onlar benim zırhım, dünyanın ve benim başımıza geleceklere dair sıkı sıkıya tutunduğum umudum. Ve Entreri gibi kayıp düşmanların yolları yeniden benimkiyle kesiştiği zaman ise, hem kanıyla hem ruhuyla benim soyumdan olan Zaknafein'i hatırlıyorum. Montolio'yu hatırlıyor ve gerçeği bilen başka kimselerin de olduğunu, ben ölsem bile ideallerimin benimle birlikte yok olup gitmeyeceğini düşünerek cesaret buluyorum. Tanıdığım dostlar, tanıştığım şerefli kimseler sayesinde artık kendimi nadir görülen bir davanın yalnız savaşçısı gibi hissetmiyorum. Ben öldüğüm zaman, hayatta kalması önemli olan şeylerin yaşamaya devam edeceğini biliyorum. Bu benim mirasım; ... şükürler olsun ki yalnız değilim. —Drizzt Do'Urden
- Hakikaten de, yeminime bağlı kalabilmem benim kontrolüm dışında gelişen durumlara dayanıyordu. Eğer Menzoberranzan'ı terkettikten sonra hiçbir savaşta bir kara elfle karşı karşıya gelmeseydim yeminimi asla bozmamış olacaktım. Ama sonuçta bu beni olduğumdan daha şerefli biri yapmayacaktı. Şans koşulları, yüksek prensiplere denk sayılamaz. Fakat koşullar öyle gelişince, kara elfler en yakın dostlarımı tehdit edince, yani kendilerine hiçbir kötülük yapmamış kimselere savaş açmayı düşününce, ben nasıl olur da vicdanımı dinlemeden palalarımı kınlarında tutmayı başarabilirdim? Bruenor'un, Wulfgar'ın ve Catti-brie'in ya da o durumdaki bütün masumların hayatlarıyla kıyaslandığında benim yeminimin değeri neydi ki? Eğer yaptığım yolculuklarda yüzey elflerine ya da küçük bir köye baskın yapan drowlara rastlamış olsaydım hiç şüphe duymadan biliyorum ki dövüşe katılır ve haksız saldırganlara karşı bütün gücümle savaşırdım. Öyle bir hadise olsaydı da, yine başarısızlığın o keskin acısını hisseder ve şimdi yaptığım gibi kısa süre içinde bunu aşardım. Bu yüzden yeminimi bozduğuma pişman değilim— fakat her zaman olduğu gibi, öldürmek zorunda kalmak bana acı veriyor. Yemin ettiğime de pişman değilim. Zira yaptığım bu gençlik hatası bana sonradan bir acı getirmedi. Fakat ilan ettiğim o sözlere kayıtsız şartsız bağlı kalmış olsaydım, yanlış bir gurur meselesi yüzünden kılıçlarıma dokunmasaydım ve bu davranışım masum birinin incinmesiyle sonuçlansaydı, işte o zaman Drizzt Do 'Urden 'in hissedeceği acı daha keskin olur ve hiç dinmezdi.
- Bu düşünceler o kadar da kötü değil. Wulfgar'a binlerce kez elveda demiştim. Benim için ne kadar önemli olduğunu ona her hissettirişimde, sözlerim ve hareketlerimle aramızdaki sevgiyi her vurgulayışımda ona veda etmiştim. Veda, hayatı her gün yaşamakla edilir. Sevgi ve dostlukla, beden kalıcı olmasa bile hatıraların sonsuz olduğunu göstermekle edilir. Wulfgar kendisine başka bir mekan ve başka bir hayat buldu-buna inanmak zorundayım, yoksa varoluşun mantığı kalır mı? Benim kederim esasında kendim için; kaç asır geçerse geçsin hayatımın sonuna kadar hissedeceğim o kaybetme duygusu için. Ama o kaybetme duygusunun içinde bir dinginlik, İlâhî bir huzur var. Wulfgar'ı tanımış olmak ve şimdi kederimi körükleyen o hadiseleri onunla paylaşmış olmak; hiçbir zaman onun yanında yürümeyip, savaşmayıp şu dünyaya onun kristal mavisi gözlerinden bakmamış olmaktan çok daha iyi.
- “Yalnızca derisinin rengi benimkiyle aynı diye bir canlının hayatının değerini diğerinden üstün tutmak benim prensiplerimi küçük düşürür.”
- Hayretle başımı iki yana sallıyorum; şu koskaca dünyanın her köşesi, başka hayatların kendilerininkiyle kesişmesine göz yumamayacak kadar bencil kimselerle mi dolu? O kimseler kendi kötülüklerine karşı dürüst bir savunmadan ibaret olsa bile algıladıkları yanlışların peşinden koşarak haklı çıkmak isteyecek kadar mı nefret içindeler?
- Kaybedecek hiç bir şeyi olmadığını söylüyorlardı. Ama görünüşe göre onların anlamadığı bir şey vardı: Drizzt Do'Urden kaybedecek bir şeyi olmadığı zaman değil, sadece kazanacağı bir şeyler olduğunda, sadece durum gerektirdiğinde savaşırdı.
- Algılar... Drow dilinde sevgi sözcüğünün karşılığı yok. Düşünebildiğim en yakın kelime ssinssrigg, ama bu da cinsel şehvet ya da bencil açgözlülük kavramlarına daha yakın olan bir sözcük. Sevgi kavramı tabii ki bazı drowların kalbinde var. Ama gerçek sevginin, yani çoğunlukla kişisel fedakarlık gerektiren ve bencil olmayan bir sevginin, o denli acı ve tehlikeli çekişmelerin yaşandığı bir dünyada yeri yoktur. Drow kültüründeki tek fedakarlık Lloth'a verilen hediyelerdir ve pek de karşılık beklemeden yapılan birşey değildir. Zira kurbanı sunan kişi, karşılığında daha büyük bir çıkar bekler ve bunun için dua eder.
- Yine de Karanlıkaltı'nı terkettiğimde sevgi kavramına yabancı değildim. Zaknafein'i seviyordum. Belwar ile Claker'ı da seviyordum. Beni Menzoberranzan'dan nihai olarak ayrılmaya iten şey, kesinlikle sevebilme becerisi ve sevme ihtiyacıydı. Şu koca dünyada daha karmaşık ve daha aldatıcı bir kavram var mıdır acaba? Her bir ırka mensup bir sürü kimse sevgi denilen şeyi pek anlamıyor gibi görünüyor. Zira onun basit güzelliğini, önyargılı düşünceler ve gerçekçi olmayan beklentilerle karalıyorlar. Ne gariptir ki ben, içinde sevgi yeşermeyen Menzoberranzan'ın karanlığından kaçtığımda, bütün hayatları boyunca sevgiyle beraber ya da en azından sevgi olasılığıyla yaşamış bir sürü kimseden daha fazla tutunuyordum bu kavrama. Kaçak bir drowun çarçur etmeyeceği şeylerdi bunlar.
- Drizzt'in Artemis Entreri'yi tanımlaması devam ediyor... Benim halkıma çok benziyor, tabii envâi çeşit ırktan karşılaştığım diğer kimselere de; güç mevkileri aslında düşman olmayan düşmanlara savaş açabilme yeteneğine dayanan barbar reislerine; hazinelerinin yalnızca küçük bir kısmını paylaşarak etrafındaki kimselerin hayatlarını daha iyiye götürebilecek, bunun karşılığında içlerini kemiren paranoyalarını ve askerî savunmalarını bir kenara bırakabilecekken akla hayale gelmeyecek kadar çok hazine istifleyen cüce krallarına; elf olmayan diğer bütün ırkların sorunlarını görmezden gelen ve 'zayıf ırkların' onları bir şekilde haketmiş olduğunu düşünen kibirli elflere...
Miras İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Dikkat spoiler içerir. Drizzt'in ablası Vierna, Lloth tarafından ödüllendirilmiştir ve amacı Drizzt'i öldürmektir. Bunun için Dinin ve Jarlaxle ile işbirliği yapar. Bu arada Mithril Salonunda Cattibrie ve Wulfgar'ın düğünü yaklaşmıştır ve Regis de gelmiştir. Ama Wulfgar, Regis'in anlattıkları yüzünden Drizzt'i kıskanmıştır. Salonda goblinlerle savaşan ve onları yenen Cücelerin karşısına bu sefer Vierna, Dinin, Jarlaxle ve Bregan D'aerthe çıkar. Sonradan da Regis'in aslında kılık değiştirmiş Artemis Entreri olduğu anlaşılır. Artemis'in tek amacı Drizzt ile dövüşüp onu yenmektir. Ama Drizzt de kolay pes edecek biri değildir. Mithril Salonunun derinliklerinde Drowlar ve ekibimiz arasında büyük bir savaş olacaktır. Acaba bu savaşı kim kazanacaktır? Vierna'yı destekleyen saygıdeğer Baerne'nin esas amacı nedir? Jarlaxle bu işten sağ salim kurtulabilecek midir? Artemis ile Drizzt arasındaki dövüşün galibi kim olacaktır? Tonlarca kaya altında kalan Wulfgar yaşayacak mıdır? Soluksuz okunan bir roman. (Serdar Poirot)
Spoiler içerir. Son iki kitapta Salvatore’un unuttuğu bir şey vardı, dram. Bu kitapta bunu bize oldukça güzel hissettiriyor. Ayrıca Menzoberranzan’dan tanıdık simalar görmek, tekrardan drow ırkının zalimliğini görmek bana anlamsız bir haz verdi. Artemis üzerinden işlenen, Drizzt’in iç çatışması biraz uzasa da oldukça güzeldi. Bir sonraki kitap için de güzel bir alt yapı hazırlandı. Son olarak, Tempus hep seninle olsun, koca yürekli barbar.. (Samet Tuncer)
Drowların seriye yeniden dahil olması çok iyi olmuş, bu serideki en çarpıcı ırk drowlar muhtemelen. Temposu yüksek bir giriş kitabıydı, devamı da böyle olur umarım. (Esma T)
Miras PDF indirme linki var mı?
R. A. Salvatore - Miras kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Miras PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı R. A. Salvatore Kimdir?
ABD'li fantezi kurgu ve bilim kurgu yazarıdır. En çok Unutulmuş Diyarlar romanları, İblis Savaşları Destanı ve Yıldız Savaşları romanları ile bilinir.
Salvatore en:Leominster, Massachusetts'de doğdu. Yedi kişilik bir ailenin en küçüğü idi. Karısı Diane ve üç çocuğu ile birlikte halen orada yaşamaktadır. İyi bir sporcu olan Salvatore, beyzbol, halter ve buz hokeyi ile uğraşmaktadır. Faal olarak hokey koçluğu da yapmıştır. Kendisine yılbaşı hediyesi olarak gelen J. R. R. Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'ni okuduktan sonra bilgisayar okumak isteyen Salvatore, edebiyat ve gazeteciliğe yöneldi. İletişim diploması aldığı üniversiteden bir de İngilizce diploması aldı. Yazar olmadan önce barlarda sorun çıkaranları dışarı atarak hayatını kazanıyordu.
İlk basılan ilk romanı 1988'de TSR'dan çıkan Buzyeli Vadisi Üçlemesi'nin ilk kitabi olan Kristal Parçası'dır. New York Times Bestseller listesinden aylarca inmeyen eserlere imzasını attı. Unutulmuş Diyarlar için birçok kitap yazdı. Ayrıca İblis Savaşları Destanı, kendi oluşturduğu kurgusal dünya Corona'da geçen birkaç roman ve Yıldız Savaşları romanları yazdı.
En tanınmış karakterleri arasıda drow Drizzt Do'Urden yer alır.
Romanlara ek olarak Unutulmuş Diyarlar: Şeytan Taşı (Demon Stone) adlı video oyunun da hikâyesini yazdı. Oyun Atari tarafından yayınlandı.
Yoğun ve ayrıntılı savaş sahneleri ile tanınmaktadır. Bunda eski bir boksör ve kabadayı olmasının etkisi olduğu sanılmakta.
R. A. Salvatore Kitapları - Eserleri
- Anayurt - Unutulmuş Diyarlar
- Sürgün
- Göç
- Kristal Parçası
- Gümüş Damarları
- Buçukluğun Mücevheri
- Miras
- Yıldızsız Gece
- Karanlığın Kuşatması
- Şafağa Geçit
- Sessiz Kılıç
- Dünyanın Omurgası
- Kılıçlar Denizi
- 1000 Ork
- Yalnız Drow
- İki Kılıç
- Kristalin Hizmetkarı
- Ork Kral
- Korsan Kral
- Hayalet Kral
- Artemis'in Yolu
- Kışgörmez
- Gauntlgrym
- Cadı Kralın Vaadi
- Star Wars Bölüm II Klonlar'ın Saldırısı
- Charon'un Pençesi
- İblisin Uyanışı İblis Savaşları Serisi 1. Kitap
- İblisin Havarisi İblis Savaşları Serisi 3. Kitap
- Bedwyr'in Kılıcı
- İblis Ruhu İblis Savaşları Serisi 2. Kitap
- Son Eşik
- Luthien'in Kumarı
- Ejderha Kral
- Sürgün
- İlahi
- Ormanın Gölgelerinde
- Star Wars Yeni Jedi Tarikatı / Vector Prime
- Düşen Kale
- Gece Maskeleri
- Hero
- Maestro
- Archmage
- Dungeons & Dragons: The Legend of Drizzt Vol. 1: Homeland
- Hero
- Maestro
R. A. Salvatore Alıntıları - Sözleri
- Duygular ne tuhaf şeyler. Nasıl da mantığı hiçe sayarlar, en temel içgüdülere baskın gelirler. (Şafağa Geçit)
- Şu engin dünyada görülecek bir sürü şey var, sevgili cüce. Gölgeler içindeyken göremeyeceğim bir sürü şey. Çeliğin çınlamasından çok daha hoş olan bir sürü ses ve ölümün kokusuna tercih edilecek bir sürü esans. (Buçukluğun Mücevheri)
- Umursuyoruz, yoksa hayatımız bomboş olur. (Kristal Parçası)
- "Silahını çıkarsana be!" diye bağırdı Thibbledorf Pwent'e. "Benim silahım benim gerizekalı!" diye bağırdı Karındeşen, tam Athrogate öne çıkıp üzerlerine gelen şişmiş yaratığa seheryıldızlarıyla saldırmadan önce. Pwent ileri atılıp yumruklar ve tekmeler eşliğinde yaratığın üzerine atladı. Yumruk çivileri sayesinde olduğu yere mıhladığı yaratık debelenip onu ısırmaya çalışıyordu. Pwent çılgınca sallanmaya, vahşice çırpınmaya başladı, sanki kriz geçiriyor gibiydi. Cücenin çıkıntılar ve dikenlerle dolu zırhı yaratığın etini deşti ve canavarı kısa sürede püre et haline getirdi. "Bvvahaha!" diye gürledi, sırıttı ve selamladı Athrogate, Pvvent'i hızla geçip yaklaşmakta olan diğer canavara silahlarını savururken. (Hayalet Kral)
- Yaşayacağım hayatı kendim seçebilseydim, şu anda yaşadığım hayatı seçerdim. (Kristal Parçası)
- Hikayemin tam olarak anlatıldığına inanmaya cesaret edebilir miyim? Sanmıyorum. (Göç)
- Her gün, on günde bir, bir sıkıntıyla karşılaştığımız zaman ikiye ayrılan bir yola giriyoruz. Ya önceden seçtiğimiz -daha iyi ve daha umutlu zamanlar için kararlılıkla ilerlediğimiz prensiplere ve inanca dayanan-rotaya devam ediyor ya da göreceli bir şekilde daha kolay ve uygun olan hem ruhsal hem de fiziksel bir savunmaya geçiyoruz. İnsanlar ve hatta toplumlar bazen acıya ve korkuya kendilerini kapayarak, özgürlüklerini feda ederek ve prensiplerinin yerine işlevselliği koyarak tepki verir. (Yalnız Drow)
- Onda koşmayı yeni öğrenen bir tayın ruhu ve tutku dolu bir yürek vardı. (Karanlığın Kuşatması)
- “Bağlılık ve sadakat ne olacak? Eksiksiz güven? inanç somut kanıtla sağlanmaz. Yürekten ve ruhtan gelir. Eğer bir kişi, bir tanrının varlığına dair kanıta ihtiyaç duyuyorsa, o zaman maneviyat kavramı maddiyata indirgemiş oluyor ve biz de kutsal olan bir şeyi mantıksal olan bir şeye dönüştürmüş oluyoruz.” (Karanlığın Kuşatması)
- Can sıkıcı günler birbirini kovalarken,aylar seni yıpratacak. (İblisin Uyanışı İblis Savaşları Serisi 1. Kitap)
- ``Belki gelecekte,`` dedi Cattie-brie, fısıltıdan ibaret bir sesle. ``Belki,`` diye onayladı Drizzt. ``Ama şimdilik-`` ``Dostuz,`` diye tamamladı Cattie-brie. (Karanlığın Kuşatması)
- "Sabır en iyi müttefikimizdir!" (Anayurt - Unutulmuş Diyarlar)
- 'İhtiras iyi niyeti bastırır, merhameti söküp atar.' (Anayurt - Unutulmuş Diyarlar)
- Açıkça meydan okudun; böyle bir dövüşe hak kazanman için, töre gereği kanunlar bunu kan bağı yoluyla ya da marifet ile temele dayandırmanı emreder . (Kristal Parçası)
- ``Değiştirilmesi gereken şeyler güle oynaya kendi yollarına giderken sen burada kös kös oturmuş değiştiremeyeceğin bir şey için hayıflanıyorsun!`` (Yıldızsız Gece)
- Her savaş kılıçla kazanılmaz. (Gümüş Damarları)
- "İnsanlarin yürekleri gıptaya yenik düştüğü, Aşk şehvete dönüştüğü zaman, Kadınlar eğilmek zorunda kaldığı, Kazancın adil değil uğursuz olduğu zaman. İşte o zaman, ey insanlar,karanlığa bakın. O zaman duman kaplı göğü görün. Ve ölme zamanının geldiğini anlayın. ÇÜNKÜ DACTYL UYANDI!" (İblisin Uyanışı İblis Savaşları Serisi 1. Kitap)
- “Beni abartıyorsun,” diye karşı çıktı Regis. “Bekli de sen kendini fazla küçümsüyorsun,” dedi Cassius. (Kristal Parçası)
- "Üzüntün dürüstçe mi?" diye sordu Montolio. "Çoğu değildir, bilirsin. Kendi üstüne yüklenen yüklerin pek çoğu yanlış anlaşmalarla temellenir. Biz -ya da içimizden samimi olanlar- kendimizi çoğunlukla, başkalarının uymasını beklediğimizden daha sert standartlar ile yargılarız. Bu bir lanet, sanırım, ya da bir kutsama, bu o kişinin bakış açısına bağlı." Görmeyen bakışlarını Drizzt'e çevirdi. "Bunu bir kutsama olarak kabullen dostum, ulaşılamaz denilen yüksekliklere çabalamanı sağlayan, içten gelen bir çağrı olarak kabullen." "Öfkelendiren bir kutsama," diye yanıtladı Drizzt, düşünmeden. "Yalnızca çektiğin acıların sana ne verdiğini durup da gözden geçirmediğin sürece," sanki drowun bu sözlerini beklermişçesine cevap vermekte gecikmedi Montolio." Azla yetinenler az şey başarırlar. Bundan şüphe edilemez. Düşündüğüm kadarıyla ulaşamayacağını bilip de bocalamaktansa, yıldızları yakalamaya çalışmak daha iyidir." Drizzt'e tipik o acı gülümsemesi ile baktı. " En azından uzanmaya çalışan iyice bir gerinir, güzel bir manzara görür ya da belki alçaktaki dallarda asılı bir elmayı kapar. çabasının karşılığı olarak!" "Ya da belki görünmeyen bir saldırganın fırlattığı alçaktan uçan bir oku," dedi Drizzt acıyla. Montolio, Drizzt'in bitmek bilmeyen olumsuz ifadeleri karşısında çaresizce başını eğmişti. İyi kalpli drowu bu denli yaralı görmek onu derinden sarsıyordu. "Tabii, olabilir," dedi Montolio, amacının dışına çıkan sert bir sesle, "ama hayatın kaybı, sadece ona yaşama şansı verenler için büyüktür! Bırak ok, alçaktan uçup yerde oturanı vursun. Onun ölümü bu denli trajik olmayacaktır!" (Göç)
- "Cevapların için ne kadar süre araştırma yapacağım?" diye sordu Morkai. Dendybar gücünün emilmesi artmaya devam ettiği halde zaferiyle beraber gülümsedi. "İki saat," diye yanıtladı hiç geciktirmeden, arayışın süresini ruhu çağırmadan evvel dikkatle kararlaştırmış olduğu için. Morkai'ye bazı cevaplar bulmasına izin verebilecek kadar uzun, ama öğrenmesi gerekenden daha fazlasını öğrenmesine fırsat vermeyecek kadar kısa bir zaman sınırı seçmişti. Morkai bu kararın ardındaki sebepleri tahmin ederek gülümsedi. Aniden geriye doğru fırladı ve bir duman bulutunun içinde kaybolup gitti. Onun şeklini korumuş olan alevler, hayaletin dönüsünü beklemek için mangala geri dönüp yatıştı. Dendybar hemen rahatlayıverdi. Düzlemlerin kapılarını yerlerinde tutabilmek için hala yoğunlaşmak zorunda olsa bile, iradesine yapılan baskı ve güç emilmesi, ruh gittikten sonra hatırı sayılır derecede azalmıştı. Bu karşılaşma sırasında Morkai'nin irade gücü neredeyse onu alt edecekti ve Dendybar yaşlı ustanın mezardan dışarıya bu kadar güçlü bir şekilde uzanabilnesi karşısında kafasını salladı. Bu denli güçlü birine komplo düzenlemenin ne kadar akıl karı olduğunu düşünürken içini bir ürperti sardı. Morkai'yi her çağırışında, hesaplaşma gününün gelip çatacağı kendisine bir kez daha hatırlatılıyordu. Morkai dört yolcu hakkında bilgi edinmekte hiç güçlük çekmedi. Aslında hayalet, onlar hakkında zaten çok şey biliyordu. Kuzey Kulesi'nin Efendisi iken On-Kasaba ile oldukça ilgiliydi ve bu merakı vücuduyla beraber ölüp gitmemişti. Şimdi dahi, Buzyeli Vadisi'nde yapılan işlere sık sık gidip göz atardı ve bu son aylarda On-Kasaba ile ilişkisi olan herkes, dört kahraman hakkında bir şeyler bilirdi... (Gümüş Damarları)