diorex
Dedas

Muhteşem Şair Muhibbi - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Muhteşem Şair Muhibbi kimin eseri? Muhteşem Şair Muhibbi kitabının yazarı kimdir? Muhteşem Şair Muhibbi konusu ve anafikri nedir? Muhteşem Şair Muhibbi kitabı ne anlatıyor? Muhteşem Şair Muhibbi kitabının yazarı İskender Pala kimdir? İşte Muhteşem Şair Muhibbi kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 02:19
Muhteşem Şair Muhibbi - İskender Pala Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İskender Pala

Tasarımcı: Utku Lomlu

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9786054322510

Sayfa Sayısı: 227

Muhteşem Şair Muhibbi Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şair mi daha kudretli, padişah mı?

Muhibbi mi daha muhteşem, Süleyman mı?

Süleyman ne vakit Kanuni oluyordu,

ne vakit Muhibbi?

Bir aşk ve iktidar adamı.

Bir bilek, bir cihan, bir padişah.

Kalbiyle şair, aklı ve zekasıyla hükümdar!

Osmanlı'nın en haşmetli padişahı, sultanlar sultanı, Akdeniz, Karadeniz, Anadolu ve Rum ülkesinin sahibi. Üstünde yükseldiği mülkü şiirle taçlandıran eşsiz insan. Ve o bir şair... 

(Ön Kapak)

Osmanlı'nın en "Muhteşem" hükümdarıdır o. 

46 yıl boyunca dünyanın en büyük imparatorluğunu yönetmiş, bunun on yılı aşkın bölümünü İstanbul'dan uzakta, seferlerde geçirmiş ve nihayet yine bir sefer esnasında vefat etmiş, ömrünü ekseriya at sırtında, karargâh otağında, yolda, muhasarada ve savaşta geçirmiştir.

Bu sürede, elbette çok şiir yazmıştır. Şiir yazmıştır, çünkü sözü şiir biçiminde söylemeyi üstün tutmuştur. Şiir yazmıştır, çünkü doğu medeniyetinin hükümdarları kılıç kadar söz ile de birbirlerine üstün gelmek istemişlerdir. Şiir yazmıştır, çünkü çevresindeki insanların kaç kırat söz söylediklerini anlamak istemiştir. Şiir yazmıştır, çünkü meclisinde zihinleri mest eden bade şiir olmuştur. Şiir yazmıştır, çünkü şairleri himaye etmeyi 

Hz. Peygamber sünneti bilmiştir. 

Ve nihayet şiir yazmıştır, çünkü âşıktır. Üzülürken, severken, ağlarken şiire sığınmak istemiştir. Şiirdeki adı Muhibbî'dir. 

Ve Muhibbî, yirmi altı şair hükümdarın en "Muhteşem" olanıdır.

(Tanıtım Bülteninden)

Muhteşem Şair Muhibbi Alıntıları - Sözleri

  • Gül yüzün seyr eylesin âlemde gülzâr isteyen...
  • Yanduğınca âteş-i aşka gönül handân olur...
  • " Dilâ Mecnûn-sıfat uryân oluben pîrehenden geç Şehîd-i ışk olmak diler isen gel kefenden geç " Ey gönül! Mecnun misali dünyadan kendini soyutla da giysi hevesinden vazgeç. Aşk şehidi olmak istiyorsan kefenden vazgeç (şehitler kefenlenmeden gömülür).
  • Benüm bu derdümi derde giriftar olmayan bilmez Derûni âteş-i aşka yanıp nâr olmayan bilmez
  • Celîs-i halvetim, varım, habîbim mâh-ı tâbânım Enîsim, mahremim, varım, güzeller şâhı sultânım. Hayatım, hâsılım, ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim Bahârım, behçetim, rûzum, nigârım, verd-i handânım. Çenârum, seyr ü seyrânım, gülistân ile bustânım Merâmım, dürr-i şahvârum, sabahım, sohbet-i şamım Neşâtım, işretim, bezmim, çerâğım, neyyirim, şem'im Turuncu u nâr u nârencim, benim şem'-i şebistânım. Nebâtım, şekkerim, gencim, cihân içinde bî-rencim Azîzim, Yusuf`um, varım, gönül Mısr'ındaki hânım Sitanbûl'um, Karaman'ım, diyâr-ı mülket-i Rum'um Bedehşân'ım ve Kıpçağım ve Bağdâd'ım, Horasânım. Saçı mârım, kaşı yayım, gözü pür fitne, bîmârım Ölürsem boynuna kanım, meded hey nâ-müselmânım Kapında,çünki meddâhım, seni medh ederim dâim Yürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi'yim, hoş-elhânım!
  • 'Işka yâ sabr u seferdir sabra çünkü çâre yok Baş u cân terk eyleyüp terk-i diyâr etsem gerek...
  • Harc kıl dil nakdini yârün dilersen vaslını Belki cân vermek gerek bu yolda bâzâr isteyen
  • Husrevâ gel bu gönül kişverine sultân ol Cân u dilden kul olalum bize tek gel hân ol Dökeyim âh ü figân ile yaşım yağmurunu Gonce-veş tek sen açıl gül gibi var handân ol
  • Dostlar var müşkülüm kılmadı hiç bir kimse hâl Ânın içün eşk-i çeşmüm görünür mânend-i sel Bir gedâyim ol şehün vaslı degül bana muhal Top-ı âhumdan benüm bir taşına gelmez halel Kal'a-i derd ü firâkun ne aceb bünyâdı var
  • Gönlümü gam u derd ile kan eyledi hep aşk Kanı dahi çeşm ile revân eyledi hep aşk Sabrum var iken hâlümi bilmez idi kimse Sabrum gideli cümle revân eyledi hep aşk
  • Gönlüm gözünü kûşe-be-kûşe arar yürür...
  • Umar idüm gözyaşı teskin ede dil âteşin Bu acep ana şu dökdükçe dahi muhkem yanar. Gözyaşının gönül ateşini teskin edeceğini, söndüreceğini umuyordum; hayret ki ona su serptikçe ateş daha da çoğaldı.
  • Bilmedim ahvâlimi gerçi ne hâl üstündedir Şol kadar bildim ki nefs ile cidal üstündedir Fikri zikri âşıkın gerçi visâl-i yârdır Lîk hîç mümkün değil fikri muhal üstündedir

Muhteşem Şair Muhibbi İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Şiir seven herkes burada mı? :)) Osmanlı padişahlarının bir çoğu şiirle ilgilenmiştir fakat en çok (bence en güzel de) şiir yazan Muhibbi'dir. Muhibbi mahlası bilindiği üzere Kanunî Sultan Süleyman'a aittir. Kanuni şiire o kadar düşkündür ki sefer sırasında Hürrem Sultan ile olan mektuplaşnaları şiirler şeklindedir. Günümüzde bu mektuplar Topkapı Sarayında saklanmaktadır. Bu kitabın en güzel yanı ise şiirlerin günümüz Türkçesi açıklamasıyla verilmiş olmasıdır. (Fatma Gürsoy)

Divan edebiyatını seviyorsanız kutuphanenizde bulunması gereken bir eser. Geçmişi sevmek için yer arayanlar için tutunacak en sağlam iplerden biri de divan edebiyatı... Kanuni gibi devlet adamı ve halifenin böyle ince ve Nahif ruhlu şiirler yazması beni ayrıca şaşırtır. Okuması keyifli ezberlemesi ayrı havalı olan çok güzel şiirler yazmış. Rahmet olsun... (Harun)

Kanunî Sultan Süleyman tarih kitaplarında hakkında sayfalarca, ciltlerce söz söylenen bir Osmanlı padişahıdır. Önemli tarihî kişiliği yanında yazdığı şiirlerle de adından övgüyle söz ettirmeyi başarmıştır. Şiirlerinde Muhibbî mahlasını kullanan Sultan Süleyman’ın şiirlerinin toplandığı bir kitapla birlikteyiz. Şiirleri okudukça Padişah’ın farklı bir yönünün olduğunuda keşfediyorsunuz. Şiirlerinde; sevgiliyi yücelten, askeri yüreklendiren, toplumun iyileşmesi için bir çok konuyu değinen usta bir Divan şairini görüyoruz. Her okuduğumda sevgiliye farklı bir bakış açısını görüyorum. Sözü şiir biçiminde söylemeyi üstün tutmuş biridir. (Yöneticinin en güçlü olması gereken bir yönü ise hitabetidir ) Kılıçtan daha keskin bir şey varsa o da sözdür. O sözlerini şiir ile dile getirmiştir. (Funda Aydın)

Kitabın Yazarı İskender Pala Kimdir?

İskender Pala, 8 Haziran 1958 tarihinde Uşak‘ta Kayaağılı köyünde doğmuştur. Uşak Cumhuriyet ilkokulunda okudu. Kütahya Lisesi’nden mezun oldu. 1979 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Lisans tez çalışması Câmiu’n-Nezâir’dir. Yine İstanbul Üniversitesi’nde “Aşkî, Hayatı, Edebî Şahsiyeti ve Divânı” konusunda Doktora çalışması yaptı. 1983 yılında Doktorasını tamamladı.

1983 yılında Divan edebiyatı dalında doktor, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi‘nde doçent ve 1998 yılında Kültür Üniversitesi‘nde profesör oldu. Ortaokul ve liseler için Türkçe ve Edebiyat ders kitapları yazdı. Denemeler, hikayeler, fıkralar ve edebiyat araştırmacısı olarak çeşitli ansiklopedi ve dergilerde bilimsel ve edebi makaleler yayımladı. Düzenlediği Divan Edebiyatı seminerleri ve konferansları geniş kitleler tarafından takip edildi.

1979-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji seminer kütüphane memurluğu yaptı. Hayatının ilerleyen dönemlerinde çeşitli sebeplerden dolayı askerlik mesleğini tercih eden İskender Pala, öğretmen subay olarak 1982 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığına girdi. 14 yıl 7 ay görev yaptıktan sonra 1996 yılında TSK‘dan ihraç edildi.

1982-1984 yılları arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Deniz Lisesi Komutanlığı’nda teğmen, 1984-1986 yılları arasında Üsteğmen olarak görev yaptı.

1986-1987 yılları arasında Boğaziçi Üniversitesi’nde part-time Türk Dili ve Edebiyatı öğretim üyesi olarak çalıştı.

1987-1994 yılları arasında Yüzbaşı olarak, Dz.K.K.lığı Tarihi Deniz Arşivi kuruluş ve faaliyetleri görevinde çalıştı.

1994-1996 yılları arasında Tarihi Deniz Arşiv Araştırmaları ve Dz.K.K.lığı yayın faaliyetlerinin yürütülmesi görevinde çalıştı.

1996-1997 yılları arasında Öğretim yılı, MSÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Eski Türk Edebiyatı öğretim üyesi ve İSAM redakte kurulu üyeliği yaptı.

1997 yılında Öğretim yılında İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda Uşak Üniversitesi öğretim üyesidir.

İskender Pala, 1980 yılında F. Hülya Avcı ile evlendi. Hilye Banu, Elif Dilasa adında iki kızı, Alperen Ahmet adında bir oğlu vardır.

Ödülleri :

1989 – Türkiye Yazarlar Birliği dil ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1990 – AKDTYK Türk Dil Kurumu ödülü, (Ansiklopedik Divân Şiiri Sözlüğü)

1996 – Türkiye Yazarlar Birliği inceleme ödülü, (Şairlerin Dilinden)

2001 – Aydınlar Ocağı Kayseri Şb. Yılın Edebiyat Adamı ödülü,

2001 – YTB Uşak Halk Kahramanı ödülü,

2003 – “Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk” Yılın Romanı Ödülü

2013 – Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü,

Türk Patent Enstitüsü Marka Ödülü

İskender Pala Kitapları - Eserleri

  • Şah ve Sultan
  • Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk
  • Od
  • Kitab-ı Aşk
  • Aşkname
  • Aşina Güzeller

  • Ah Mine'l-Aşk
  • ... Ve Gazel Yeniden
  • Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü
  • Atasözleri
  • Ayine
  • Katre-i Matem
  • Boğaziçi'ndeki Mücevher

  • Divan Edebiyatı
  • Divane Güzeller
  • Dört Güzeller - Toprak, Su, Hava, Ateş
  • Düşte Kalan
  • Efsane Güzeller
  • Gözgü
  • Gül Şiirleri

  • Güldeste
  • İki Darbe Arasında
  • Hayriyye
  • İki Dirhem Bir Çekirdek
  • Kadılar Kitabı
  • Kahve Molası
  • Kırk Ambar

  • Kırk Güzeller Çeşmesi
  • Kırkıncı Kapı
  • Kudemanın Kırk Atlısı
  • Leyla ile Mecnun
  • Mir'at
  • Muhteşem Şair Muhibbi
  • Müstesna Güzeller

  • Perişan Gazeller
  • Perî-şan Güzeller
  • Su Kasidesi
  • Şair Fatih: Avni
  • Şairlerin Dilinden
  • Şiirler Şairler Meclisler
  • Şir-i Kadim

  • Tavan Arası
  • Akademik Divan Şiiri Araştırmaları
  • Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi
  • Aşka Dair
  • Mevlana
  • Efsane
  • Hoş Sadâ

  • Kırklar Meclisi
  • Lale Devri
  • Mihmandar
  • İstanbulcunun Sandığı
  • Bülbülün Kırk Şarkısı
  • Şahane Gazeller 1
  • Üstatlar konuşuyor

  • Fetih ve Fatih
  • Nurundandır Bütün Nurlar
  • Mesela
  • İstanbul Bir Rüya
  • Karun ve Anarşist
  • Şahane Gazeller 2
  • Şahane Gazeller 3

  • Uzmanlar Konuşuyor
  • Barbarossa
  • Tarihimiz Konuşuyor
  • Türk Dili ve Kompozisyon
  • Yunus Emre
  • Şahane Gazeller 1- Fuzuli 
  • Nabi

  • Naili
  • Namık Kemal'in Tarihi Biyografileri
  • Necati
  • Nedim
  • Nef'i
  • Şeyh Galip
  • Aşkî

  • Baki
  • Fatih Sultan Mehmet
  • Fatih'in Şiirleri
  • Abum Rabum
  • İtiraf
  • Kalp
  • Akşam Yıldızı

  • Şiirin Sultanları
  • Ortaöğretim için Divan Şiiri
  • Ahmed Paşa
  • Jennifer’ın Düğünü
  • Darbe: Kan ve Sultan
  • Aşk Bir Zamanlar
  • Neyzen Tevfik

  • Vali Hanım
  • Süleyman
  • Leyla ile Mecnun
  • Nizamülmülk
  • Kılıçarslan
  • Kervan
  • Düşte Kalan

  • Güldeste
  • Mevlanâ Celaleddin
  • Ah Mine'l Aşk
  • A-71
  • Şehir ve Kültür İstanbul

İskender Pala Alıntıları - Sözleri

  • Aşk da, âşıklık da en güzel meslektir bize. Ve Sevgili'nin yüzü yoksa eğer gözümüzde, aşk da haramdır bize, âşıklık da. (Mevlana)
  • "Sevgilinin Mahallesinde âşık kavgası hiç eksik olmaz,hatta sevgilinin Mahallesinin köpekleri onların kanları ile beslenir." (Şir-i Kadim)
  • Hak kulundan intikamın yine abdiyle alır Bilmeyen ilm-i ledünni anı kul yaptı sanır (Şiirler Şairler Meclisler)
  • İlk aşk günahı cennette işlenmiş, onun için aşk cennet duygusudur. Aşk cennetten çıkarıldığı için insana bu kadar fedakarlık yaptırır. (Ortaöğretim için Divan Şiiri)
  • Mutluluğun zevki paylaşılarak çıkar küçüğüm, lakin üzüntü tek başına yaşanır. (Abum Rabum)
  • Mezarlık bir ibrethanedir. İnsanı duaya sevk eden esrarlı sessizliklerin en muhteşem mabedidir o. (Tavan Arası)

  • Âşıkın ciğeri yandıkça, gözü yaş (su) döker. (Ah Mine'l Aşk)
  • Göz... Savaşı başlatan haberci. Bakış... Elde olmayan kader; ilahi kaza. Ve Aşk... Kalple göz arasında kutlu bir hadise... (Kitab-ı Aşk)
  • Dilberin eziyeti, rakibin düşmanlığı, ayrılığın ateşi ve gönlün zafiyeti... Meğer Allah beni bunca türlü dert için yaratmış. (Şiirin Sultanları)
  • 21. Derecelenme ve zıtlıklar olmayınca âlem yıkılır. Nitekim cahil de âlimin yerini tutamaz. 22. Su, ateşin yaptığı işi yapamadığı gibi; toprak da rüzgarın görevini yere getiremez. 23. Demirin işini altın beceremez; tuzun tadını ve çeşnisini de mücevher veremez. 24. Elin yaptığını ayak başaramaz; kalem de kılıcın çıktığı makama ulaşamaz. 25. Gözün yaptığını kulak yapamadığı gibi fare, akıl edip de zehiri düşünemez. 26. Çiftçinin yerini kuyumcu tutamaz, dülger de ayakabıcının işinden anlamaz. 27. Efendinin işini nasıl köle bilmezse, sultan da halkın işini bilemez. 28. Sıcak soğuğun yaptığını yapamazken; kuru hiç yaşın sonunu bilebilir mi? 29. Gölge güneşin eserini ne anlasın? İçki de Cemşit'in neşesini anlamaz ki zaten.. 30. İşte her şeyin bir zıddı vardır. Artık yaratılışındaki kabiliyet ölçüsünde bunu anlayıp hisseni al. (Hayriyye)
  • Mihr-ü mah ister cemalinden zekat Failatün Failatün Failat.. (Ey sevgili! Güneş ile ay (bile, sana hayranlıklarından dolayı) güzelliğinin zekatını isterler.) (Hoş Sadâ)
  • Sakın terk-i edebden kûy-ı mahbûb-ı Hudâdır bu Nazargâh-ı ilâhidir Makâm-ı Mustafa’dır bu NÂ Bî (Nabi)
  • Dahi mecâz u hakîkat ne olduğunu bilmez Hevâ-yı aşk sanır bir dil-i harâbım var |Nailî Benim, aşka tutulduğunu zanneden harabeye dönmüş bir kalbim var ki henüz neyin mecaz, neyin gerçek aşk olduğunu bile bilmiyor. (Şahane Gazeller 2)

  • Kişi kalbinde olanı Allah'tan başkasına bildirmeye mecbur değildir. (Kervan)
  • Geçmiş zamanın puslu hatıralarıdır kimlikler giydiren ruhlarımıza ve geçmiş zamanlar neşeli ve sevinçleriyle, hüzünleri ve acılarıyla en çok tavan arasında saklanırlar. (Tavan Arası)
  • Hamdım, piştim, yandım... (Mevlana)
  • Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i deni verdi kamu mübtezele Şimdi ebvab-ı saadette gezen hep hezele İşimiz kaldı heman merhamet-i Lemyezele İkbali / Cihangir (Şiirin Sultanları)
  • Ölüm... Acı olduğu kadar mecbur, ürkütücü olduğu kadar alışılmış, aykırı görüldüğü denli doğal ve kovulmak istendiğince kucaklanmış. Hayatla birlikte var; insanla birlikte yok. (Mir'at)
  • gel, yine gel, ne olursan ol yine gel (Mevlanâ Celaleddin)
  • Sevmek, tanımakla başlar. (Müstesna Güzeller)

Yorum Yaz