diorex

Müzeyyen ile Nezahat - İlhami Algör Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Müzeyyen ile Nezahat kimin eseri? Müzeyyen ile Nezahat kitabının yazarı kimdir? Müzeyyen ile Nezahat konusu ve anafikri nedir? Müzeyyen ile Nezahat kitabı ne anlatıyor? Müzeyyen ile Nezahat PDF indirme linki var mı? Müzeyyen ile Nezahat kitabının yazarı İlhami Algör kimdir? İşte Müzeyyen ile Nezahat kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.08.2022 09:00
Müzeyyen ile Nezahat - İlhami Algör Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İlhami Algör

Yayın Evi: İletişim Yayıncılık

İSBN: 9789750509421

Sayfa Sayısı: 152

Müzeyyen ile Nezahat Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

İlhami Algör, sokağın sesiyle mahallenin ablaları Müzeyyen ve Nezahat'in kırık hikâyelerini anlatıyor! İronik dilinin gücüyle bir dönemin kültleşen iki romanı Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku ve Albayım Beni Nezahat ile Evlendir tek bir kitap olarak okurla yeniden buluşuyor.

Veletlerden bazıları, hal ve tavırları ile çocuğa mesaj gönderiyor, "Senin resmin değişik evlat" diyorlardı.

"Seni kimse bakkala çakkala göndermez, herhangi bir şey için seslenmezler sana. Kibarlıkları tutar, "Bakar mısın yavrum?" derler sana, "Sen kimin misafirisin?"

Veletler, domuz gibi biliyorlardı ki, misafirin semtinde taksi telefonla çağrılır, bakkal işlerini kapıcı görürdü.

Yine de, coğrafyası farklı çocuğa, mahalli ürünler olarak, kendi kendilerine iken yapmadıkları fakat misafir gözün varlığından haberdar oldukları için nedense kendileri de olamadıkları bir aralıkta, abartılı hareketler sergiliyorlar, korkusuz cengâver, bıçkın, fırlama rollerinden çeşitlemeler sunuyorlardı.

Misafir çocuğun duruşunda, bulunduğu çevreyi küçümseyen, potansiyel sopalık bir eda yoktu. "Ben sizin için bir tehdit değilim" duruşuyla duruyordu. "Sizden farklıyım, ama yabancı değilim. Sırlarınızı satmam, size kelek atmam, fakat bana ait olanı ve benim ait olduğumu unutmam."

(Tanıtım Bülteninden)

Müzeyyen ile Nezahat Alıntıları - Sözleri

  • "Merhaba," dedi Stella, "Hayat nasıl?" "Bilmem," dedim, "hayat hakkında fikrim yok."
  • Bir zamanlar, yolunda giderken tıkanmış ve yarım kalmış bir hikayenin figüranıydım.
  • "Ulan bir milim­den daha yakın olup da nasıl tarifsiz uzaklıkta olabiliyor iki insan?"
  • "Al bu elmayı Nezahat," di­yebilirdim, "sende bu ad oldukça istersen sıfır numara kel, istersen at kuyruklu olurum. İnce bıyıklı, tek dişi altın olurum. Meftun olurum, meczup olurum. Uzaklara bakarım, çıtımı çıkarmam. Nasıl söyleyeceğimi bilmem, susarım. Sus­mak üzerine konuşmak gerekse, beni çağırırlar, oturur susa­rım. Dolmabahçe saat kulesiyle, Çırağan Sarayı ile konuşu­rum. Duvarlara yazılar yazarım gizli gizli: 'Albayım beni Ne­zahat ile evlendir'. Sülüs yazarım, kûfi yazarım, Latin yaza­rım. Gotik yazamam. Yağ satarım, bal satarım, ustamı öldü­rür ben satarım. Yemeden içmeden kesilir, alık olurum. Adı­mı sorsan duymaz olurum. Kötü olurum, iyi olmam Neza­hat. Ya bu adı değiştir ya da al bu elmayı. Bende sevdiklerin­ce terk edilme endişesi, kafayı yemeye meyyal haller var. Al bu elmayı Nezahat. Yüzünde göz izi var."
  • Belki de küçük tesadüfler ile, hafif bir hikaye olarak başlayacaktık. Sonra olaylar tırmanacaktı. Sade görünümlü biri olarak sokak aralarında belirecek ve gündelik teferruatlar arasında dolaşacaktım. Olaylar beni mecburen kahraman rolüne itecekti.
  • "Gurur bir hançerin neresindedir, kuş?" "Öldürücülüğündedir, çömez."
  • "Tesadüflerle sürüklenen bir hayattan kurtulmak için tesadüf arayışı,"
  • Sözlerin yetişmediği cennet mekan bir boyutta, ince belli kallavi bardaklarda Erzurumlu kardaşlarımın "Sanki beni dürtirler," dedikleri kıvamda, ce­hennem kızılı kıtlama çaylar içiyor olabilirdim. Başımın üs­tünde Kanabis marka bir zafer tacı, konmak ya da konma­mak mesafesinde ışıldıyor olabilirdi.
  • Ben duyulmadığım yerlerden gitmek hastalığına tutulmuş olabilirdim.
  • hanımefendi siz zah­met etmeyin, ben sizi severim..
  • "Al bu elmayı Nezahat," diyebilirdim, "sende bu ad oldukça istersen sıfır numara kel, istersen at kuyruklu olurum. lnce bıyıklı, tek dişi altın olurum. Meftun olurum, meczup olurum. Uzaklara bakarım, çıtımı çıkarmam. Nasıl söyleyeceğimi bilmem, susarım. Susmak üzerine konuşmak gerekse, beni çağırırlar, oturur susarım. Dolmabahçe saat kulesiyle, Çırağan Sarayı ile konuşurum. Duvarlara yazılar yazarım gizli gizli: 'Albayım beni Nezahat ile evlendir'. Sülüs yazarım, kûfi yazarım, Latin yazarım. Gotik yazamam. Yağ satarım, bal satarım, ustamı öldürür ben satarım. Yemeden içmeden kesilir, alık olurum. Adımı sorsan duymaz olurum. Kötü olurum, iyi olmam Nezahat. Ya bu adı değiştir ya da al bu elmayı. Bende sevdiklerince terk edilme endişesi, kafayı yemeye meyyal haller var. Al bu elmayı Nezahat. Yüzünde göz izi var."
  • "Hareketi daima sevmişimdir," dedi kalbim.
  • i̇nsan değişir, çömez.
  • "Seninle dünyanın her yerine gelirim" di­yen Müzeyyen, durduğu yerden çekip gitmelere başlamıştı.

Müzeyyen ile Nezahat İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Müzeyyen ile Nezahat PDF indirme linki var mı?

İlhami Algör - Müzeyyen ile Nezahat kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Müzeyyen ile Nezahat PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İlhami Algör Kimdir?

1955'te İstanbul Suriçi'nde doğdu. Yazarın diğer kitapları: Çanakkale Yalı Hanı ve Han Sakinleri (Everest Yayınları, 2007), Karabakal Ötüyor (Everest Yayınlan, 2008), Ma Sekerdo Kardaş? (Doğan Kitap, 2010), Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku / Albayım Beni Nezahat ile Evlendir (İletişim Yayınları, 2011).

İlhami Algör Kitapları - Eserleri

  • Kalfa ile Kıralıça
  • Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
  • Müzeyyen ile Nezahat
  • Ma Sekerdo Kardaş? N'etmişiz Kardaş? - Dersim 38 Tanıkları
  • Karabakal Ötüyor
  • Çanakkale - Yalı Hanı ve Han Sakinleri
  • Albayım Beni Nezahat ile Evlendir
  • İkircikli Biricik
  • Hisli Kirpi

İlhami Algör Alıntıları - Sözleri

  • hanımefendi siz zah­met etmeyin, ben sizi severim.. (Müzeyyen ile Nezahat)
  • "Ruhlarımız,balkonda asılı ve kurumak üzere iken yaz yağmuruna yakalanmış havlular gibi şişip ağırlaşacaktı.." (Albayım Beni Nezahat ile Evlendir)
  • İnsanın kendini bilinmez bir başkası olarak hissetmesi, kendine tanıması gereken bir yabancı gibi bakması... (Hisli Kirpi)
  • "Niye kapı ağzında oturuyorsun?" "Kapı ağızlarını severim. Her an kaçıp gidebilmek ihtimalini diri tutar," dedim. (İkircikli Biricik)
  • Samimiyet neden sadece an ile mümkün? Niye daha uzun sürmüyor? (Hisli Kirpi)
  • “Her şeyin iyi gittiğini nerden çıkarıyorsun?” (Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku)
  • Unutmak istedikçe hatırlıyorsun. Hatırlarken kıvırıyorsun. Kıvırdıkça, unutamayacaksın. (İkircikli Biricik)
  • "Geçmiş geri geldikçe beni mutsuz ediyor ise geçmemiş midir? Hala burada benimle mi yaşamaktadır? Zaman yolculuğu dedikleri bu mudur? Yolcu , zamanın kendisi de, yolculuk mekanı ben miyim? O esnada kalbim neden yanıyor? Arz ederim." (İkircikli Biricik)
  • “Olabilir, insan bazen yalnız kalır bir hikâyeye sığınır.” (Hisli Kirpi)
  • "Merhaba," dedi Stella, "Hayat nasıl?" "Bilmem," dedim, "hayat hakkında fikrim yok." (Müzeyyen ile Nezahat)
  • Eğer kendisi sandığı kişi değil de başka biri ise, bunca sene kendisi bildiği kişi kimdir? (İkircikli Biricik)
  • Kendi ile konuşmanın yalnızlıktan olduğunu söyleyenler var. Olabilir. Biz işimize bakalım. Varmış gibi. (Hisli Kirpi)
  • Doğrudan bir derdin dolaylı telafisi olur mu? (İkircikli Biricik)
  • Babamın halası kördü. Abbasuşağı'nda evliydi. 38'de bunu atiyler bi evin içine, evi yakiyler, o da içinde yaniy. (Ma Sekerdo Kardaş? N'etmişiz Kardaş? - Dersim 38 Tanıkları)
  • "Loş, karanlık ve kapalı bir alandı..." (Çanakkale - Yalı Hanı ve Han Sakinleri)
  • Eğer siz kocamı o taştan attı iseniz, inşallah gidişiniz olsun, dönüşünüz olmasın. (Ma Sekerdo Kardaş? N'etmişiz Kardaş? - Dersim 38 Tanıkları)
  • "Hislerim, yapılmamış olanı yapmanın kaderim olduğunu söylüyordu." (Albayım Beni Nezahat ile Evlendir)
  • "Aynı kitabı okuyup farklı yerlerin altını çizmişiz." (Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku)
  • Bu köpek yabancıya havlar gibi havlıyor (Ma Sekerdo Kardaş? N'etmişiz Kardaş? - Dersim 38 Tanıkları)
  • "Al bu elmayı Nezahat, sende bu ad oldukça istersen sıfır numara kel, istersen at kuyruklu olurum. İnce bıyıklı, tek dişi altın olurum. Meftun olurum, meczup olurum. Uzaklara bakarım çıtımı çıkarmam. Nasıl söyleyeceğimi bilmem, susarım. Susmak üzerine konuşmak gerekse, beni çağırırlar, oturur susarım. Dolmabahçe Saat Kulesi'yle, Çırağan Sarayı ile konuşurum. Duvarlara yazılar yazarım gizli gizli:''Albayım beni Nezahat ile evlendir'. Sülüs yazarım, kûfi yazarım, Latin yazarım. Gotik yazamam. Yağ satarım, bal satarım, ustamı öldürür ben satarım. Yemeden içmeden kesilir, alık olurum. Adımı sorsan duymaz olurum. Kötü olurum, iyi olmam Nezahat. Ya bu adı değiştir ya da al bu elmayı. Bende sevdiklerince terk edilme endişesi, kafayı yemeye meyyal haller var. Al bu elmayı Nezahat. Yüzünde göz izi var." (Albayım Beni Nezahat ile Evlendir)

Yorum Yaz