Nasreddin Hoca - Necip Fazıl Kısakürek Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Nasreddin Hoca kimin eseri? Nasreddin Hoca kitabının yazarı kimdir? Nasreddin Hoca konusu ve anafikri nedir? Nasreddin Hoca kitabı ne anlatıyor? Nasreddin Hoca PDF indirme linki var mı? Nasreddin Hoca kitabının yazarı Necip Fazıl Kısakürek kimdir? İşte Nasreddin Hoca kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Necip Fazıl Kısakürek
Editör: Emrah Kısakürek
Yayın Evi: Büyük Doğu Yayınları
İSBN: 9789944144216
Sayfa Sayısı: 93
Nasreddin Hoca Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Necip Fazıl, bu kitabın birinci bölümünü teşkil eden "İzahlı Nasreddin Hoca Fıkraları"nı Tercüman gazetesinin 27 Ağustos - 22 Eylül 1976 tarihleri arasındaki "Ramazan Sayfası" içinde; "Gülebilsek" ve "Ağlatan Mizah" başlığı altındaki nükteleri ise Büyük Doğu Dergisi'nde yayınlamıştır.
Nasreddin Hoca Alıntıları - Sözleri
- Bir dilenci Süleyman Nazif’ten para ister. +Açım! Merhum, dilencinin kılığına kıyafetine bakıp sorar. -Sen okur-yazar mısın? +Hayır! Nazif haykırır: -Allah Allah! Okuryazar olmayan bir insan nasıl olur da memlekette aç kalır?
- Bir fakir, Büyük İskenderden para istedi: + Azıcık bir şey... - Az şey vermek bana lâyık değil... + Çok şey ver! - O da sana lâyık değil...
- Sultanlardan biri, “telâș” yerine “talaş” dermiş. Devrin lügât ve telaffuz meraklısı çelebi mabeyncileri, Sultanın bu hâlinden utanırlar, fakat açıkça sultanî dili düzeltmeye cesaret edemezlermiş. Neticede, zarif bir mabeynci, ince bir yol bulmuş. Bir sabah heyecanlı heyecanlı huzura çıkmış ve başlamış dert yanmaya: -Ah efendimiz, vah efendimiz! Bu sabah bendehâneden çıkarken bir telâştır koptu. Meğer bahçedeki talaşlar tutuşmuş. Bir taraftan talaş yanar, bir taraftan telâş parlar. Koşup talaşları mı söndüreyim, dönüp telâşı mı dindireyim? Nihayet talaşlar yanıp bitti, telâş da geçip gitti. Gördünüz mü efendim, şu talaş yüzünden düştüğümüz telâşı? Sultan, gayet ciddi cevap vermiş: -Boşuna talaş etmişsiniz!
- Hoca çirkin bir kadınla evleniyor. Kadın fıkır fıkır bir eda ile Hoca’ya soruyor. +Yakınlarınızdan kimlere görüneyim. Kimlere görünmeyeyim? -Bana görünme de kime istersen görün! ..
- Bir okuyucu Necip Fazıl’a yazdığı bir mektupta “Sükutunuzdan davacıyım!” gibi bir cümle kullanıyordu. Necip Fazıl, (Sizinle Başbaşa) sütununun muharririne -Kuzum, dedi. Bu zata rica et; başımdaki davalar bittikten sonra açsın davasını .. O zaman kendisine kaybetmeye hazırım!
- Dünyada meraklılar çok! .. Birisi Hoca’ya: +Şu dünya ne tuhaf! .. Sabah oldu mu insanların her biri bir tarafa gidiyor. Bazıları şu yana, bazıları bu yana! .. Neden ki? diye sormuş. Hoca da şöyle cevap vermiş: -Neden olacak? Hepsi bir tarafa gitse dünyanın dengesi bozulur da ondan ..
- Hoca eşeğine verdiği arpaya bakıyor da “Bu bir yığın yemden her gün birkaç tanecik kessem sanki ne zararı olur!“ diye düşünüyor ve her gün birkaç tane eksiltmeye başlıyor. Nihayet eşek ölüyor ve Hoca, hadiseyi yorumluyor .. - Tam alışacağı zaman eceli müsaade etmedi!
- SEN BEĞENDİN! Hoca, bir gün eşeğini kırda otlatmaya götürüp çayırlara salar. Aksi hayvan; taze, yeşil otlar dururken burnunu bir gübre yığınına sokar ve oradan da ayrılmak istemez. Bunu gören Hoca, yem torbasına gübreleri doldurduğu gibi geri döner. Akşam üzeri yem verme zamanı gelince, gübre dolu torbayı hayvanın boynuna takar. Eşek, huysuzlanarak boynundaki torbayı atmaya çabalar. O zaman Hoca: - A aksi hayvan, der, neden yemiyorsun? Kırda sen beğendin, ben de topladım bunu!..
- Akıllının biri Hoca’ya sorar. +Bir cenaze töreninde tabutun neresinde gitmek gerek ? Sağında mı, solunda mı ; önünde yahut arkasında mı olmalı? Hoca gülümseyerek - Tabutun içinde olmayın da neresinde olursanız olunuz! der ..
- KEDİ! Hoca, sabahleyin kasabaya uğrayarak üç okka yahnilik et yaptırır. Akşam yemeğinde güzel bir yahni yemek umudiyle işine gider. Aksilik bu ya ogün karısının bir sürü ahbabı öğle yemeğine çıka gelir. Kadıncağız da sabahleyin Hoca'nın getirdiği eti pişirerek önlerine koyar. Hoca, akşam sofraya oturunca karısı, önüne bir sahan dolusu bulgur pilavı getirir. Hoca, hayretle sorar: - Hatun, hani yahni? - Hoca efendi, kusura bakma, ben görmeden bizim kedi etin hepsini kapıp yemiş. Hoca, çabucak kediyi arayıp bulur. Bir de bakar ki, hayvancağız yine sıska; Bir deri, bir kemik! Hoca, "Şunu bir tartayım” der ve kantarı getirip kediyi tartar. Hayvan tam üç okka gelmez mi... O zaman Hoca, bağırmaya başlar: . - Hatun, anlaşılır iş değil!.. Bu tarttığım kasabın eti ise bizim kedi nerede?.. Yok bizim kedi ise kasabın eti nerede?..
- MEKTUP Akşehir tüccarlarından biri, İran'dan gelen bir mektubu Hoca'ya getirir: - Hocam, şu mektubu bana okursan çok sevinir, duacın olurum!.. Hoca, mektubu açar bakar ki, Farsçadır, içinde Türkçe bir kelime bile yoktur. O zaman, mektubu geri çevirir: - Okuyamayacağım, başkasını ara! Der. Tüccar, bu sözden bir şey anlamaz; Hoca'nın okuması-yazması yok sanır: - Nasıl olur Hoca? Ayıp değil mi sana? Bir de başına koskoca kavuk geçirmişsin; el âlemden utanmıyor musun? Kavuğundan utan bari... Farsça bilmeyen Hoca olur mu? Sen misin bunu söyleyen!.. Hoca, hemen başındaki kavuğu çıkarıp adamın başına geçirir: - Keramet kavukta ise şimdi sen oku da göreyim!.. Diyerek adamı susturur.
- AZ VE ÇOK Bir fakir, Büyük İskenderden para istedi: - Azıcık bir şey... - Az şey vermek bana lâyık değil... - Çok şey ver! - O da sana lâyık değil...
- NE OLURDU? Nasreddin Hocavarî bir düşünce ama, yerinde bir düşünce: Allah, deveye kanat verseydi ne olurdu? Ya tek çobanın sürdüğü koca bir sürüye akıl verseydi ne olurdu? İnsanoğlunun onda biri kadar hile ve istismara aklı yetseydi, bir fil on kişiye bedel olmaz mıydı? Halbuki on fili bir insan idare eder. Bunlar sual değil efendim; sual şudur: Allah, Türk Milletine bu hudutsuz rıza ve tevekkül hassasını vermeseydi ne olurdu?
- PALAVRACILARA DERS (Cesaret palavrası atan insanlar, tam iş ve tehlike ânında her şeyi bırakıp silinirler, giderler...) Ordusunun fillerini beslemeye yetişemedikleri için, kasaba halkı, Hocayı, Timurlenk'e dert yanmaya gönderirler. - Biz de beraber gelir, ricana katılırız! Derler. Giderler: Halk da çadırın biraz ilerisinde bekler. Hoca huzura girer ve daha fil lâfını eder etmez Timur’un hişımla bağırdığına şahit olur. Başını çeviren Hoca bir de bakar ki, teşvikçileri kaçışıyor, kendisini yapayalnız bırakıyor. Timur'a döner: - Yanlış anlaşıldı, efendimiz; Halk, buradaki muhterem fillerinizin mahzun kalmaması için dişilerinin de getirilmesini istiyor! Ve kasabanın kapısında kendisini bekleyen kalabalığa haber verir: - Müjde, dişileri de geliyor
Nasreddin Hoca İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sadece lezzet ustalığı ve kereste boyu sütunların değil, minicik çerçevelerin kemmiyet kadrosu içinde minyatürümsü keyfiyet pırıltısı... Postacı bir güvercinin ayağına iliştirilecek sigara kağıdı kadar küçük bir kâğıt üzerine bütün bir dâvayı gergefleme hüneri... Benzetiş, buluş, resmediş, renklendiriş, mizaçlandırış, cesetlerden ruhu süzüş... yazar/necip-fazil-kisakurek / kitap/cerceve-5--51174 / FIKRA SANATI (zaimoğlu mehmet)
"Sana da dünya gülsün" veli duasıyla yetişen Nasreddin Hoca..Misallerine göre fıkralar..ve Büyük Doğu Dergisi'nde yayınlanan nükteler..İyi okumalar.. (Ekrem Özkara)
Nasreddin Hoca PDF indirme linki var mı?
Necip Fazıl Kısakürek - Nasreddin Hoca kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Nasreddin Hoca PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Necip Fazıl Kısakürek Kimdir?
Ahmet Necip Fazıl Kısakürek, (d. 26 Mayıs 1904, İstanbul - ö. 25 Mayıs 1983, İstanbul) Türk ve İslamcı şair, yazar ve fikir adamıdır.
Necip Fazıl, 21 yaşında yayımladığı Örümcek Ağı adlı şiir kitabının ardından, 24 yaşındayken yayımladığı Kaldırımlar adlı şiir kitabıyla tanınmıştır.[2] 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve meşhur Bâb-ı Âli'nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır. 1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşamış ve bu değişimi kendisi "...içimi öylesine bir sosyal mücadele ve cemiyeti yorma hamlesi kapladı ki, artık çalışamaz oldum." şeklinde tanımlar.
Bu tarihten sonra Türkiye'nin bir çok şehrinde konferanslar düzenlemiş, düzenlemiş olduğu konferanslarda ki sözlerinden dolayı hakkında dâvâlar açılmış ve bu dâvâlar neticesinde öncülük ettiği Büyük Doğu Hareketi'ne dair yayın yapan Büyük Doğu Dergisi yayın hayatı boyunca 16 kez kapatılmış, Necip Fazıl'ın eserleri toplanmış ve basımı yasaklanmıştır.
Necip Fazıl Kısakürek Kitapları - Eserleri
- Çile
- Çöle İnen Nur
- Bir Adam Yaratmak
- O ve Ben
- Reis Bey
- Aynadaki Yalan
- İmân ve Aksiyon
- Son Devrin Din Mazlumları
- Kafa Kağıdı
- Hikayelerim
- Tohum
- İdeolocya Örgüsü
- Sabır Taşı
- Batı Tefekkürü ve İslam Tasavvufu
- Doğru Yolun Sapık Kolları
- Yunus Emre
- Cinnet Mustatili
- Ahşap Konak
- Mümin - Kâfir
- Dünya Bir İnkılap Bekliyor
- Sahte Kahramanlar
- Hazreti Ali
- Abdülhamid Han
- Bâbıâli
- Sosyalizm, Komünizm ve İnsanlık
- İbrahim Ethem
- Ulu Hakan
- Esselam
- Peygamber Halkası
- Para
- Siyah Pelerinli Adam
- Tasavvuf Bahçeleri
- Kanlı Sarık
- Canım İstanbul
- Parmaksız Salih
- Mukaddes Emanet
- İman ve İslâm Atlası
- Püf Noktası
- Hesaplaşma
- Müdafaalarım
- Yeniçeri
- Bediüzzaman Said Nursi
- Künye
- Nur Harmanı
- Tanrı Kulundan Dinlediklerim
- Tarih Boyunca Büyük Mazlumlar
- İstanbula Hasret
- Vatan Dostu Sultan Vahidüddin
- Türkiye'nin Manzarası
- Öfke ve Hiciv
- Deprem
- Veliler Ordusundan 333
- Rabıta-i Şerife
- At'a Senfoni
- Ufuk çizgisi
- Başbuğ Velilerden 33
- Dininizi Öğreniniz
- Hac
- Reşahat
- İhtilal
- Benim Gözümde Menderes
- Moskof
- Mektubat
- Hitabeler
- Konuşmalar
- Vatan Şairi Namık Kemal
- Katibim
- En Kötü Patron
- Yahudilik - Masonluk - Dönmelik
- Gönül Nimetleri
- Edebiyat Mahkemeleri
- Villa Semer
- Hücum ve Polemik
- Rapor 1/2
- Nasreddin Hoca
- Çerçeve 1
- Şiirlerim
- Namık Kemal
- Başmakalelerim 1
- Cinnet Mustatili
- Tiyatro ve Tesiri
- Büyük Doğu Cemiyeti
- Rapor 5/6
- Çerçeve 2
- Rapor 3/4
- Rapor 11/13
- Rapor 7/8
- Dil ve Edebiyat
- Rapor 9/10
- Çerçeve 3
- Vesikalar Konuşuyor
- Hadiselerin Muhasebesi 1
- Başmakalelerim 2
- Senaryo Romanlarım (kod38)
- Büyük Kapı
- Necip Fazıl Bibliyografyası
- Savaş Yazıları 1
- Rapor 7/9
- Çerçeve 4
- Başmakalelerim 3
- Rapor 4/6
- Savaş Yazıları 2
- Çerçeve 6
- Hadiselerin Muhasebesi 3
- Hadiselerin Muhasebesi 2
- Rapor 1/3
- Çerçeve 5
- Ruh Burkuntularından Hikayeler
- 101 Hadis
- Aynadaki Yalan
- Para
- İki Hitabe
- Rapor Aylık Dergi-Kitap Sayı 7
- Ben ve Ötesi
- Necip Fazıl Kısakürek
- Altun Halka
- Tiyatro Eserleri 1-2-3
- Yolumuz Halimiz Çaremiz
- Hikayelerim
- Tanrı Kulundan Dinlediklerim
- Büyük Doğu Dergisi Sayı:83
- Yunus Emre - Kanlı Sarık - Para - Mukaddes Emanet
- Seçilmiş Əsərləri
- Büyük Kapı - Ek -
Necip Fazıl Kısakürek Alıntıları - Sözleri
- Bir saniyeden fazla yaşamaya hakkı olmayan sevinç!.. (Ruh Burkuntularından Hikayeler)
- Ölü müyüm, diri miyim diye haber salmışsın İki gözün iki çeşmeymiş Saçına ak düşmüş, Kahırdan elin yüzün buruşmuş, Gözlerin yolda kalmış Şimdilik ne ölüyüm, ne diriyim, Bugün yaşıyanlardanım, Yarın öleceklerden biriyim... (Büyük Doğu Dergisi Sayı:83)
- Odama kapandım, 7 günlük bir çalışma sonunda "Tohum"u bitirdim. (Konuşmalar)
- Bu nasıl bir dünya, hikayesi zor; Mekanı bir satıh, zamanı vehim. Bütün bir kainat muşamba dekor Bütün bir insanlık yalana teslim. (İmân ve Aksiyon)
- Demokrasi dediler, yalnız Allah’a ve Resûlü’ne sımsıkı kapattıkları kapı ve pencereleri başkalarına açık bıraktılar. Giren de girdi! Ve başımızdaki belâ dâsitâni, efsanevî bir başsızlık, sahipsizlik halinde tecelli etti. (Rapor 1/2)
- İslamî nizamı propaganda ettiğimizi söylüyorlar. Şüphe mi var? Biz yalnız bu işi yapmıyor, bu işi yapmak için yaşıyoruz!.. (Müdafaalarım)
- Umumiyetle içinin zindanında yaşayan bir insan olduğum için, hiçbir dekor kaygısına düşmeden yazarım. (Konuşmalar)
- "Eğer bu eseri sahneye vaz ederseniz, Türkiye bütün İslam ülkeleriyle beraber son damla kanına kadar harb ilan edecektir." Ve Fransa demokrasi memleketi, hususi bir tiyatronun perdesini kapatamayacağı halde, kanun çıkartıp kapatmıştır, korkusundan. İşte adam böyle olur, hareket böyle olur. (Tiyatro ve Tesiri)
- Bazıları "ben Allah'ı severim, ondan korkmam" der. Bilmez ki, korku sevginin ta merkezine yerleştirilmiştir. Sevgi korkunçtur; dağın tepesini seven, uçurumdan nasıl korkmaz? (Mümin - Kâfir)
- İslam, Türkiye'de bozuldu ve her yerde bozuldu; Türkiye'de düzelmelidir ki, her yerde düzelsin!.. (Dünya Bir İnkılap Bekliyor)
- Hamlet, bence en büyük eseridir; bir melankoli eseri... Ruhu içinde derinleşe derinleşe bütün cemiyet alakalarını kaybeder hale gelen ve ruhunun ısdırap kutbundan en mahrem iklimine geçen bir tipin hikayesi.. (Tiyatro ve Tesiri)
- İnsanoğluna en çok dokunan sevmediğini sevmeye davet edilmesi değil de, sevdiğini sevmekten vazgeçmeye zorlanmasıdır. (Hazreti Ali)
- “Japonları zafere eriştiren, ruh, disiplin ve bilgidir.” (Künye)
- Sizə, universitetli hörmətli xanım, içində yaşadığınız dünya, fikrə fikirlə cavab verməyi öyrətmir, amma birkəlməlik qəlibləri yadda saxladır. Qutudan fiş çıxaran kimi, hər fikrin bircə kəlməlik mənasını çıxarırsınız, vəssəlam... Sonra da "axmaqlıq" yerinə "paradoks" özünüzü xəstəliyi sağaltmış həkim hesab eləyirsiniz. (Seçilmiş Əsərləri)
- Beyaz perdede hissizlik, aşk ve alaka levhaları neden mi en haşmetli ilim kitaplarından daha fazla müşteri buluyor? (Çerçeve 2)
- “Hiçbir sahtekarlık, hakikatin yüzünü boyayamaz.” (Para)
- - Ne o Selma, ağlıyor musun? - Çok basit... Ben her zaman ağlarım...Her şeye ağlarım... (Deprem)
- Hapishaneleri kaldırmak, kökünden kazımak ve cezalıları devlet emrindeki iş tesislerinde, şu veya bu suretle çalışmağa mahkûm etmek lâzımdır. Meselâ beş sene filân maden ocağında, üç ay falan yük taşıma işinde vesaire vesaire. (Vesikalar Konuşuyor)
- - Sen şapkasız geziyorsun! Şapka giymen lâzım! Gel bizimle karakola! Zulmün bu kadarı olur. (Son Devrin Din Mazlumları)
- Bana, temiz bir müminin anlattığına göre, asıldığı günün gecesi, saf ve dünyadan geçmiş bir İslam kadını, rüyada, Allah'ın Resülünü görmüş... Kâinatın Efendisi, kadına sol elini uzatmış... Kadın, acaba niçin Âlemin Fahri bana sağ elini uzatması diye düşünürken cevap gelmiş: Sağ elimde Adnan var!.. Bu bir rüyadır, hiçbir bakımdan şer'î huccet değildir ve yalnız görüldüğüyle hakikattir; öz hakikatiyse Allah'a malum.... Fakat her şeye rağmen, ötelere ve esrar âlemine inananlar için güzel bir ümit vaadı... Eğer Allah, Islâmiyeti koruduğun yalanını, sana, o beyin yırtıcı ve yürek delici yalnızlığın içinde doğrulttuysa, sen bir şehitsin ve Allah Resulü'nün ilyltifatına layıksın... Elveda Adnan Bey! İnşallah yeni yetişeceklere ders olsun!.. Elveda!.. (Benim Gözümde Menderes)