Nasrettin Hoca Gülütler - Aziz Nesin Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Nasrettin Hoca Gülütler kimin eseri? Nasrettin Hoca Gülütler kitabının yazarı kimdir? Nasrettin Hoca Gülütler konusu ve anafikri nedir? Nasrettin Hoca Gülütler kitabı ne anlatıyor? Nasrettin Hoca Gülütler kitabının yazarı Aziz Nesin kimdir? İşte Nasrettin Hoca Gülütler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Aziz Nesin
Yayın Evi: Nesin Yayınevi
İSBN: 9786054702152
Sayfa Sayısı: 32
Nasrettin Hoca Gülütler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Timur, her nedense bi gün Nasrettin Hoca’ya çok kızdığından, adamlarına,
- Yatırın Hoca, ayaklarına binbeşyüz sopa vurun, demiş.
Hoca gülmeye başlayınca,
- Neden gülersin, diye sormuş Timur.
Hoca,
- Efendim, demiş, siz ya hiç sopa yemediniz, ya sayı saymasını bilmiyorsunuz.
Nasrettin Hoca Gülütler Alıntıları - Sözleri
- Ayağını sıcak tut, başını serin, Kendine bir iş bul, düşünme derin.
- En iyisi kendi bildiğini yapmak; kimseye yaptığını beğendiremezsin; elin ağzı torba değil ki büzesin...
- Uzun süren bir kış, Hoca'nın eşeğine vereceği arpa, saman iyice azalmış. Bunun üzerine Hoca eşeğine verdiği arpayı, samanı gittikçe azaltmış. Günden güne azalta azalt, hayvana iki üç günde birazcık yem vermeye başlamış. Bigün ahıra girince ne baksın, eşek ölmüş. Hoca kendi kendine, - Yazık oldu, demiş, tam açlığa alışacaktı, ömrü elvermedi.
- Fıkra, günlük gazetelerde hergün aynı yerde çıkan yazılar. Fıkra, yasaların içinde sayıyla ayrılmış maddelerin ayrı ayrı bölümleri. Fıkra , birçok batı dillerinde”anekdot” yada “tost” ve “joke” yerine kullanılır.(Biz gülüt diyoruz.) Fıkra, belkemiği omurunun her bir bölümü. Fıkra, yazılmış bir loşa gazete haberi. Fıkra, paragraf anlamında da kullanılır.
- Gülüt nedir? Gülüt, dinleyenleri yada okuyanları güldüren, çok kısa, alaylı, şakalı,yergili,güldürücü olan sözlü yada yazılı öykü demektir.
- Biliyorum, sizler de benim gibi, bilgiçlik taslayanları da , bilgiçlik taslamayı da sevmezsiniz.Öğrenilmesi en zor sanılan bilimler bile, iyi öğretme yöntemi bulunabilirse, tıpkı oyun oynar gibi güle oynaya beğeniyle öğrenilebilir.Yaşamda en sağlam, en doğru bilgilerimiz de işte böyle kendiliğinden öğrendiklerimizdir.
- Nasrettin Hoca böyle bir kişidir; yani hem belli bir tarihte doğup ölmüş bir tarihsel kişidir, hem de toplumun benimseyip özümsediği , simgeleştirdiği bir toplumsal kişidir.
- Doğumundan önce de, ölümünden sonra da yaşamış olan dünyadaki tek insan Nasrettin Hoca’dır.
- Bu sözleri de duyan Hoca oğluna, - Duydun ya, demiş, en iyisi kendi bildiğini yapmak; kimseye yaptığını beğendiremezsin; elin ağzı torba değil ki büzesin.
- Hoca geceleyin kapısının önünde bir patırtı işitip kulak vermiş. Dışarda iki haydut şöyle konuşuyorlarmış: "Evine girip Hoca'yı boğazlayalım. Oğlağını kesip karnımızı doyuralım. Karısını da dağa kaldırıp keyfedelim." Hoca, - İmdaaat! diye bağırınca, iki haydut kaçmış ama karısı da, - Amma da ödlekmişsin! diyerek Hoca'yı küçümsemiş. Hoca, -Elbet, demiş, sana göre hava hoş... Ne olacaksa oğlakla bana olacaktı.
- Hoca çağrılı olduğu bir ziyafete gündelik kılığıyla gittiği için kendisine kimse aldırış etmemiş. Bunun üzerine evine koşup kürkünü giymiş, ziyafetin verildiği eve dönmüş. Çok ağırladıkları Hoca'yı başköşeye buyur etmişler. Sofra kurulunca en güzel yeri Hoca'ya vermişler. Hoca kürkünün yakasını çorba kasesine daldırıp, - Buyur! Ye kürküm ye, ye kürküm ye! demeye başlamış. Şaşırıp nedenini soranlara, - Nasıl olsa ikram kürke, yemeği de o yesin ... demiş.
- Komşusu evine gelip Hoca'dan çamaşır ipini istemiş. Hoca içeri girip bisüre sonra kapıya çıkarak, - Kusura kalma komşu, ipe un sermişler... demiş. Komşusu, - Etme Hoca, hiç ipe un serilir mi? diye sorunca Hoca da, - Vermeye gönlüm olmayınca, serilir ... demiş.
- Nasrettin Hoca, Timur'a götürmek için bir kaz kızartmış. Ama yolda giderken dayanamayıp kazın bir budunu yemiş. Timur sofrada kazın bir ayağının eksik olduğunu görünce, - Hoca nerde bu kazın bir budu? diye sormuş. Hoca pencereden bakmış ki çeşme başındaki kazlar, bir ayaklarını karınlarına çekmiş, tek ayakları üstünde dineliyorlar. Hemen kazları Timur'a gösterip, - İşte, demiş, bizim memleketteki bütün kazlar tek ayaklıdır. Bu açıklamaya inanmayan Timur, yanına çağırdığı bir adamının kulağına bişeyler fısıldamış. Az sonra dışarda davullar, zurnalar, defler, dümbelekler, ziller çalmaya başlayınca, bunca gürültüden kazlar da korkup kaçışmışlar. Timur, - Bak Hoca, demiş, kazın ayağı öyle değil hepsi iki ayaklı... Hoca, - Onca gürültü patırtıyı senin için çıkarsalardı, sen de dört ayaklı olurdun... demiş
- Hoca'nın eşeği çalınmış. Komşuları bunu duyunca birisi, - Bu çürük ahır kapısını neden değiştirmedin Hoca? demiş. Başka biri, - Üstelik kapıyı kilitlememişsin ... demiş. Bir başkası, - Hırsız ahıra girip eşeği alır götürür de insan uyanmaz mı, bu ne ağır uyku Hoca! demiş. Kısacası herkes bitürlü söylemiş. Hoca da bunalıp, -Yahu komşular insaf edin, demiş, bütün kabahat yalnız bende mi, hırsızın hiç mi suçu yok?
- Gülüt, ''gülmek'' fiilinden yapılmış bir isimdir. Tıpkı ''geçmek'' fiilinden yapılmış ''geçit'', ''kalmak'' fiilinden yapılmış ''kalıt'', ''taşımak'' fiilinden yapılmış ''taşıt'', ''yapmak'' fiilinden yapılmış ''yapıt'', ''içmek fiilinden yapılmış ''içit'' gibi, ''gülüt'' de ''gülmek'' fiilinden yapılmış bir isimdir.
Nasrettin Hoca Gülütler İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Aramızda Nasrettin Hoca'yı bilmeyen var mı? Öyle sanıyorum ki yoktur. Bunun bir nedeni olmalı değil mi? Yoksa nasıl olur da yüzyıllara meydan okuyabilirdi ki? İşte bu konuya biraz eğilmek istiyorum. Yoksa Nasrettin Hoca'nın nesini anlatmaya gerek var ki? Dediğim gibi Nasrettin Hoca zamana meydan okumuş fıkraları -veya bu kitaptaki deyişle gülütleri- ile herkesin dilinde pelesenk olmuştur. Onu kimi zaman "Keramet kavuktaysa buyur sen oku" sözüyle anarız, kimi zaman "Ye kürküm ye," derken buluruz, bazı zaman "bindiği dalı keserken" görürüz onu, bazı bazı "göle maya çalmasıyla" biliriz, bazen "eşeğine ters binmesiyle" anarız Hoca'yı ve bazen de dönemin sultanıyla arasında geçen politik olaylarıyla biliriz. Tüm bu gülütlerin ortak noktası şudur; toplumdaki aksaklığı mizah ile aktarır. Mizahı öyle başarılıdır ki hala ilk günkü zevkle okunur. Peki, sebebi sadece bu mudur dersiniz? Belki de bir diğer sebebi yüzyıllar önceki toplumun aynısı hala günümüzde de yaşadığı içindir. Belki de gülerek okuduğumuz bu gülütlerden gereken dersleri almıyoruz. Siz ne dersiniz? Birçok kimse gibi ben de Aziz Nesin'i sürekli Nasrettin Hoca'ya benzetiyorum. Bana göre Aziz Dede 20. Yy'ın Nasrettin Hoca'sıdır. Bu da bize şu gerçeği gösterir ki; Aziz Nesin, zamana meydan okuyacak bir yazarımızdır. Birçok yazar unutulacak olsa da Aziz Dede o muhteşem mizahı ve taşlamalarıyla gönlümüze taht kurmaya devam edecektir. Bizden sonraki nesiller dahi onu zevkle okuyacaktır. Fakat şu hakikat de vardır ki, acaba onu hakkıyla anlayabilecek miyiz yoksa o da Nasrettin Hoca gibi zamana meydan okuyup zevkle okunmasına rağmen anlaşılmayacak mıdır? Acaba Aziz Dede'nin öykülerinden gerekli dersleri çıkarabilecek miyiz? Yoksa yüzyıllar önceki gibi olmaya devam mı edeceğiz? Aziz Dede'yi de basit bir güldürü, mizah, taşlama yazarına mı dönüştüreceğiz? Israrla bize düşünmeyi ve yanlışları düzeltmeyi öğütleyen bu yazarımızı dinleyecek miyiz? Umuyorum ki Aziz Nesin'in akıbeti hem Nasrettin Hoca'ya benzer ve hem de benzemez. Okunma ve zamana meydan okuma konusunda umuyorum ki Nasrettin Hoca'ya benzer. Basit bir güldürü karakteri haline gelmesi yönünden de umuyorum ki Nasrettin Hoca'ya benzemez. Bu, bizim elimizde çocuklar. Ya düşünüp ders alır ya da süregelen bu iğrenç mirası devralırız. Ben Oğuzcum Atay'ın Tutunamayanlar'da dediği gibi diyorum: "Hiçbir geleneğin mirasçısı değilim. Olmaz, diyorlar. İsyan ediyorum. Az gelişmiş bir ülkenin fakir bir kültür mirası olurmuş. Bu mirası reddediyorum Olric." Yine dediğim gibi deyip bitiriyorum; Okuyun dostlar. Aziz Dede'yi mutlaka okuyun. Nasrettin Hoca'yı da okuyun. Ama özellikle (ikisinden de) ders çıkarmayı ve bir şeyleri değiştirmeyi de unutmayın. Kitapla kalın dostlar... (Mehmet Admış)
“Biliyorum,sizler de benim gibi,bilgiçlik taslayanları da bilgiçlik taslamayı da sevmezsiniz.Öğrenilmesi en zor sanılan bilimler bile iyi öğretme yöntemi bulunabilirse tıpkı oyun oynar gibi güle oynaya beğeniyle öğrenilebilir.Yaşamda en sağlam,en doğru bilgilerimiz de işte böyle kendiliğinden öğrendiklerimizdir.” Güldürürken düşündüren kitapların yeri her zaman ayrıdır.Nesilden nesile aktarılmalık bir kitap olur kendisi :) (Dilşad)
Hikâye ve romanlarında hemen her çeşit toplumsal, ekonomik, kültürel olaydan, kişilerden, kuruluşlardan, yaşanılan değişikliklerden esinlenen Aziz Nesin, bu kitapta Nasrettin Hoca'nın güldürülerinden derlediği eserde yine içtenlikle, incelikle güldürdü. Hem Aziz Nesin'nin eserlerinde, hem de Nasrettin Hoca'nın fıkralarında kara mizah örneklerinin yer almasına rağmen, iyimserlik egemen... (M. K)
Kitabın Yazarı Aziz Nesin Kimdir?
20 Aralık 1915’te İstanbul’da doğdu. İki yıl Darüşşafaka Lisesinde öğrenim gördü. Kuleli Askeri Lisesini bitirdi. Kara Harp Okulu ve Askeri Fen Okulundan mezun oldu. Üsteğmen rütbesindeyken "görev ve yetkisini kötüye kullanmak" suçlamasıyla yargılanıp ordudan uzaklaştırıldı. Bir süre bakkallık yaptı. Ardından gazeteciliğe başladı. Yedigün, Karagöz ve Tan Gazetesinde çalıştı. Cumhuriyet adlı bir magazin dergisi yayınladı. Sabahattin Ali ile birlikte, Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Alibaba mizah dergilerini çıkardı. 1951de bir kitapçı dükkanı, ardından bir fotoğraf stüdyosu açtı. 1954ten itibaren Akbaba mizah dergisinde takma isimlerle mizah öyküleri yazdı. Yazın yaşamı boyunda 100ün üzerinde takma isim kullandı. Kemal Tahirle birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu.Yeni Gazete, Akşam ve Taninde köşe yazıları yazdı. Yazarlığı, Öncü, Yeni Tanin ve "Ustura" isimli bir mizah eki de hazırladığı Günaydın gazetesinde sürdürdü. 1962de Zübük isimli mizah dergisini çıkardı. 1963te yayınevinin yanmasının ardından sadece yazmaya başladı. 1972de Çatalcada kimsesiz çocukların eğitimini gerçekleştirmeyi amaçlayan Nesin Vakfını kurdu. Kitaplarının tüm gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-1980 arasında her dalda edebiyat ödülleri veren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığını çıkardı. 1979da seçildiği Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanlığı görevini yıllarca sürdürdü. Sadece Türk edebiyatının değil dünya mizah edebiyatının da sayılı isimleri arasında yer alan Aziz Nesin, düşünceleri ve yazıları nedeniyle siyasi iktidarlardan sürekli baskı gördü, tutuklandı, yargılandı, sürgün edildi, cezaevlerinde kaldı. 6 Temmuz 1995 tarihinde yaşamını yitirdi. Öykülerinde Türk toplumunu ayrıntılarıyla yansıtır. Anlatımında halk edebiyatının ana öğelerinden yararlanır. Yer yer masal temasıyla ve mizah aracılığıyla günlük olayları, toplumsal aksaklıkları eleştirir. Türk edebiyatında çağdaş mizah yazarlığı tekniklerini geliştiren, genç mizah yazarlarının doğmasına yolaçan yazardır.
Aziz Nesin Kitapları - Eserleri
- Zübük
- Şimdiki Çocuklar Harika
- Ölmüş Eşek
- Nazik Alet
- Gözüne Gözlük
- Biz Adam Olmayız
- Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz
- Yol
- Yokuşun Başı
- Yokuş Yukarı
- Sizin Memlekette Eşek Yok mu
- Tatlı Betüş
- İt Kuyruğu
- Koltuk
- Toros Canavarı
- Pırtlatan Bal
- Geriye Kalan
- Memleketin Birinde
- Havadan Sudan
- Gıdıgıdı
- Aferin
- Surname
- Merhaba
- Az Gittik Uz Gittik
- Ben de Çocuktum
- Yüz Liraya Bir Deli
- Yedek Parça
- Aşkım Dinimdir
- Sivas Acısı
- Fil Hamdi
- Zübüklüğün Sonu Yok
- Adamı Zorla Deli Ederler
- Anıtı Dikilen Sinek
- Kördöğüşü
- Bir Sürgünün Anıları
- İstanbul'un Halleri
- Yurt Gezileri
- İhtilali Nasıl Yaptık
- Hayvan Deyip de Geçme
- Deliler Boşandı
- Şehirden İndim Köye
- Memurlar Memurlar
- Gerçeğin Masalı
- Bay Düdük
- Hoptirinam
- Gol Kralı
- Bu Yurdu Bize Verenler
- Mahmut ile Nigar
- Ah Biz Ödlek Aydınlar
- İnsanlar Uyanıyor
- Tek Yol
- Leyla ile Mecnun
- Gözünüz Aydın Efendim
- Bir Tutam Aydınlık
- Nutuk Makinesi
- Hangi Parti Kazanacak
- Ah Biz Eşekler
- Yeşil Renkli Namus Gazı
- İnsanlar Konuşa Konuşa
- Büyük Grev
- Benim Delilerim
- Nah Kalkınırız
- Poliste
- Damda Deli Var
- Şimdi Avrupa
- Sosyalizm Geliyor Savulun
- Rüyalarım Ziyan Olmasın
- Kalpazanlık Bile Yapılamıyor
- Okuma Güncesi
- En Masumlar İçerde
- Rıfat Bey Neden Kaşınıyor
- Mahallenin Kısmeti
- Yetmiş Yaşım Merhaba
- Bütün Oyunları - 1
- Bütün Oyunları 2
- Halimiz Hal Değil
- Borçlu Olduklarımız
- Aziz Nesin - Ali Nesin Mektuplaşmaları
- Aziz Nesin'den Sıra Dışı
- % Kaç Aptalız
- Yazarlık, Edebiyat ve Dil Üstüne
- Aşk Şiirleri
- Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim
- Çuvala Doldurulmuş Kediler
- Kalem Yapın Beni Kalem!...
- Eğitim Üstüne
- Batı'ya Giden Yoldayız
- Bir Koltuk Nasıl Devrilir
- Vatan Sağolsun
- Seyyahatname
- Türkiye Şarkısı Nazım
- Okuduğum Kitaplar
- Korkudan Korkmak
- Salkım Salkım Asılacak Adamlar
- Üçü Birden
- Bütün Şiirleri 1
- Kazan Töreni
- Bütün Şiirleri 2
- Seviye On Ölüme Beş Kala - Kendini Yakalamak
- Hayvanlar Takımı
- Maçinli Kız İçin Ev
- Sondan Başa
- Sora Sora Cennet Bulunur
- Uyusana Tosunum
- Aziz Nesin'den Çocuklara En Güzel Öyküler
- Hazret-i Dangalak
- Aziz Nesin'in Güncesi Mum Hala
- Mum Hala 1
- Aziz Nesin'den Darbeler Kitabı
- Sanat Yazıları
- Gülmekten Öldüren Öyküler-1
- Gülmekten Öldüren Öyküler 2
- Alamanya Alamanya Bizden Aptal Bulaman Ya
- Mum Hala 2
- Soruşturmada
- Aziz Nesin'in Anıları: Böyle Gelmiş Böyle Gitmez
- Herkesin İşi Gücü Var
- Suçlanan ve Aklanan Yazılar
- Arkadaşım Badem Ağacı
- Bir Dokun Bin Dinle
- Cumhuriyet Dönemi Türk Mizahı
- Unutulmayan Rüyalar
- Bekârlık Sultanlıktır
- Irak ve Mısır
- Taşlamalar
- Çocuklara En Güzel Masallar
- Aziz Dede'den Masallar
- Nasrettin Hoca Gülütler
- Okullar İçin Kısa Oyunlar
- Sporcu Milletiz Vesselam
- Bursaname - Aziz Nesin'in Bursası
- Laiklik, Dincilik ve Atatürkçülük
- Bayan Aynur ile Bay Buyur
- Bilmem Ne Adası
- Bir Vicdan Davası
- Onursal Doktor Olamamanın Büyük Onuru
- Bulgaristan'da Türkler Türkiye'de Kürtler
- Aşk Öyküleri
- Aydınlar Üstüne
- Büyüklere Masallar 1
- Büyüklere Masallar 2
- Türkiye Toplumu ve Demokrasi
- Bütün Oyunları - 3
- Bütün Oyunları 4
- Aziz Nesin - Klaus Liebe Harkort Mektuplaşmaları
- Aziz Nesin - Saliha Scheinhardt Mektuplaşmaları
- Aziz Nesin - Tahsin Saraç Mektuplaşmaları
- Tut Elimden Rovni
- Erkek Sabahat
- Çiçu
- Hadi Öldürsene Canikom
- Dört Kitap Tek Ciltte
- Ölümü Hak Eden Ölümsüz Aziz Nesin Cilt: 1
- Ölümü Hak Eden Ölümsüz Aziz Nesin Cilt: 2
- Azizname
- Saçkıran
- Gübre Kralı
- Şiirin Tam Zamanıdır
- Biraz Gelir misiniz?
- Bir Aşk Var Bir De Ölüm
- Hoşça Kalın
- Bişey Yap Met
- Qum Qalalar
- Hekayələr
- Azîz Nesin - Meral Çelen Mektuplaşmaları
- Gülmece Öyküleri 9
- Bizim Memleket
- Gülmece Öyküleri 5
- Gülmece Öyküleri 2
- Memleketin Birinde - Hoptirinam
- Deniz Aslanı
- Baba Mirası
- Berber Nonoş
- Gülmece Öyküleri 3
- Üç Kitap Birarada
- Nutuk Makinası, Az Gittik Uz Gittik
- Gülmece Öyküleri 8
- Aziz Nesin Bütün Kitapları
- Kendini Yakalamak
- Boyalı Tilki Masalı
- İstanbul'dan Ne Haber
- Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 2
- Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 1
- Seçilmiş Satırlar
- Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 3
- Aziz Nesin Ali Nesin Mektuplaşmaları 4
- Sosyalizm Geliyor Savulun
Aziz Nesin Alıntıları - Sözleri
- İslamlıktan sonra da .. şimdi de kız çocukları pek makbul sayılmıyor, başlık parasını saymazsan. Müslümanlarca … (Bay Düdük)
- Sen insanların zahirine değil zamirine bak. (Toros Canavarı)
- Yoksular yaşamları boyunca yalnız bir kez kolaylık görürler, o da öldükten sonra; cenazeleri hemen kalkar, çabucak. (Ben de Çocuktum)
- Muayeneye giren çocuğu, içi kül dolu bir kaba yellendirirlermiş. Yel ne denli çok kül kaldırırsa o denli iyi, o denli yiğitlik sayılıyor. Yel hiç kül kaldırmazsa, çok kötü..." Mangalda kül bırakmaz" sözü, sonradan bir alay sözü olarak kullanılmış olsa bile, kabadayılığı, yiğitliği anlatmak için söylenir. (Yokuşun Başı)
- Sen artık bu kitapta: noktaları , virgülleri , satırları taşımıyorsun.. Sen artık bu kitapta : koşmuyor , bağırmıyor , alnını kaşımıyorsun.. Sen artık bu kitapta yaşamıyorsun. (Aşk Şiirleri)
- Ayağını sıcak tut, başını serin, Kendine bir iş bul, düşünme derin. (Nasrettin Hoca Gülütler)
- Önce bir sayımdöküm yapmalıyım Neleri götüreceğim Geri dönüp alamam Kendimden hiç bırakmamalıyım geride Gölgemi de gölgesizliğimi de Söyleyemediklerim yazamadıklarım Verilemeyen yanıtlarım Benimle olmalı üzünçlerim acılarım Utançlarım gözyaşlarım Söyletilmeyen şarkılarım Hiç bir kötülüğüm kalmamalı arkamda Aldatmaları sevdiğim kadınların Kurnazlıkları çıkarcıkları küçük küçük Zaman zaman kurnazlıklarım Düşlerimi hiç mi hiç bırakamam En değerli varlıklarım Hele sonsuz tasalarım ki yaşama sığmayan Ve hiç sönmeyen harlı tutkularım Ne kalır benden geriye Hiç O hiçi de kendimle almalıyım (Seviye On Ölüme Beş Kala - Kendini Yakalamak)
- Aslında Sayın Başkan Hoobert iyi insandı. Sayın Başkan iyiydi ama, ne yazık ki çevresindekiler kötüydü. Nedense bu iyi başkanların çevresini de hep kötü kişiler alıyordu. (Kalpazanlık Bile Yapılamıyor)
- Yabancı bir kentte insanın yalnızlığı daha bir katmerleniyor. (Sizin Memlekette Eşek Yok mu)
- "Zenginlik sermaye birikimidir; uygarlık kültür birikimidir.Bizde böyle birikimler olmadığı için de , toplumumuz tutarsızdır. Ulusal zenginliğin , uygarlığın birikim demek olduğu bizde , daha 19. yüzyıl sonunda anlaşılmıştır.Ama bu bir TERS anlamadır.Bizde bu birikim , devlet gücüyle zengin yetiştirmek diye anlaşılmıştır.TERS işleyen mantık şudur: 'Yurdun kalkınması için zenginlik gerekir. Bizde kendiliğinden zengin yetişmediğine göre , devlet yardımıyla zengin yetiştirmeli , sermaye birikimi saglanmalıdır.' ...Devlet zengin yetiştirmeye kalkarsa kimleri seçer? Elbet kendisini devlet yapanları, kendinden olanları... " (Suçlanan ve Aklanan Yazılar)
- Bakınız, neden olmaz, izah edeyim. Affedersiniz, ismiâliniz Beyfendi? Ulvi Bey... Müşerref olduk efendim. Benim adım Şâzi. Çok memnun oldum. Evet... ne diyorduk? Olmaz.. Katiyen olmaz. Çünkü efendim, herşeyden önce bir maarif plânımız yok. Bendiniz uzun yıllar maarifte hizmet ettiğimden bu işleri gayet iyi bilirim. Plânsız, programsız hiçbir iş olmaz efendim. Affedersiniz Beyfendi, ismiâlinizi öğrenebilir miyim? Ulvi Bey... Çok güzel, memnun oldum. Benim adım da Şâzi... Çünkü efendim bizde herşeyden ön ce bir tedrisat sistemi yok. Onun içindir ki, biri… (Kördöğüşü)
- Bu pis burjuvaların Allah bin türlü belalarını versin!.. (Aziz Nesin'in Güncesi Mum Hala)
- "Sarılmak neden güzeldir bilir misin? Çünkü sağ tarafta kalp yoktur, ve orası hep boştur. Sarılınca, sağ yanını onun kalbi doldurur..." | (Ah Biz Eşekler)
- Amerikada otuzaltı gazeteye birden yazan bir başyazar, — Sizde, dedi, bir başyazar, kaç gazeteye yazar? — Bizde, dedim, her gazetenin ayrı bir başyazarı vardır, ama, hepsi de aynı şeyleri yazar!.. — Ayrı ayrı insanlar nasıl aynı şeyi yazarlar? — Bizde ayrı gayrı yoktur. Birlik, beraberlik falan... İşte öyle... — Sizde demokrasi var mı? — Az bişey vardı, ama son zamanlarda yedek parçası kalmadığından kullanamıyoruz? (Yedek Parça)
- İnsan, sevebilir miyim diye düşünüyorsa sevemeyecek demektir. İyi ki sevide düşünce yok;yoksa kimse kimseyi sevmezdi. (Aşkım Dinimdir)
- Gece yatakta bir elimi attığım zaman, elimin tuttuğu yalnızlık... Korkudan öbür elimi atıyorum, kendimi tutuyorum, soğuk, ıslak, titreşik... (Çiçu)
- "Ben ölmüşüm baba, neden bana hiç demediniz?" (Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz)
- “İster altından olsun, ister demirden, kafes kafestir!” (Memleketin Birinde)
- Sizin sevdiğiniz her şeyi ben de severim. (Gol Kralı)
- İnsanın kendini olduğundan başka göstermek için harcadığı çabalar onu gülünç yapar. Hele bu para konusunda ise gülünçlüğün derecesi daha da artar. (Aziz Nesin'den Çocuklara En Güzel Öyküler)