Nerede Kalmıştık - Rıfat Ilgaz Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Nerede Kalmıştık kimin eseri? Nerede Kalmıştık kitabının yazarı kimdir? Nerede Kalmıştık konusu ve anafikri nedir? Nerede Kalmıştık kitabı ne anlatıyor? Nerede Kalmıştık kitabının yazarı Rıfat Ilgaz kimdir? İşte Nerede Kalmıştık kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Rıfat Ilgaz
Yayın Evi: Çınar Yayınları
İSBN: 9789753483353
Sayfa Sayısı: 148
Nerede Kalmıştık Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Kastamonu’da çıkan Çalçene, İstanbul’da çıkan Marko Paşa’lardan, Akbaba’lardan, Dolmuş’lardan beri yazdığım yüzlerce, binlerce yazıdan seçtiğim gazete, dergi yazıları bunlar. Üç büyük kentimizde yayımlanan güncel yazılardan seçmeler… Yazı gerçekten güncelse o gün olduğu gibi, bugün de günceldir.
Bizden sonrakilere akıp giden günlerimizden selintiler bırakamayacaksak niçin kara kara yazıp sıra sıra dizme zahmetine katlanalım. ”
Nerede Kalmıştık Alıntıları - Sözleri
- Ne olursa olsun direneceksin, yaşayacaksın. Ama nasıl, nereden güç alarak, kimden yardım isteyerek! Bunu da yapacaksın yerine göre. Hemen her seferinde, karşılığında neyin gittiğini hesaplayarak... Satılmadan, köpekleşmeden, altta kalmadan, ileride bir yerine beş vererek... Cepten, yürekten, emekten mutlaka ödeyerek...
- Pahalılık frenden kurtulmuş kamyon gibi sürülüyor halkın üstüne.
- Fiyatlar iki kat olunca, belimiz de iki büklüm!
- En gerçekçi, en toplumcu edebiyatı çocuklarımız için yapmamız gerekir. Kral, prens, prenses masallarıyla, onun düş gücünü gereğinden çok geliştirmişiz zaten.
- Bırakalım gençliğin devlete sahip çıkmasını! Önce devlet din tacirlerinin, cahil, çıkarcı profesörlerin elinde kalmış gençliğe sahip çıksın !
- Çocuklarımıza, gençlerimize ve tüm çalışan, çalışmayan delikanlılarımıza: “Neşeli ol! Mutlu ol!” diyorlar. Hem onları ustaca ikiye böleceksin... Bir bölümüne yurt vereceksin, öbürüne sırt çevireceksin! Bir bölümünün eline muşta geçirtip beline tabanca takacaksın, öbür bölümüne düşmanca bakacaksın! Sonra da “Bir olun, birlik olun, kaynaşın, oynaşın, neşeli olun, neşenizi bulun,” diyeceksin! Bakıyorum; siyasilerimizin neşeleri yerinde, keyifleri gerçekten gıcır. Çocuklarımızda, gençlerimizde surat bir karış. Siyasilerimiz neleri varsa birbirine denk. Trampeti onlar çalıyorlar bu yıllarda. Çok yaşasınlar!
- Öğrencilerini "kusurludur" diye sevmezlik yapma! Onların arkasında kimlerin bulunabileceğini düşün. Kusurlu gibi görünen yanları, belki en sağlam yanlarıdır. Bir de şuna dikkatini çekmek isterim. Yobazlarla karşılaşacaksın. Onların dilinden anlamaya çalışırsan, hemen hepsinin Batı'ya karşı olduğunu göreceksin! Biraz kurcalarsan bu gâvur düşmanlığının sömürgeci düşmanlığı olduğunu anlayacak, şaşıracaksın! Kim olursa olsunlar, düpedüz sağcı değillerdir. Toplumcuların karşısında, emperyalizmin, iş- birlikçi sermayenin, tefecinin yanında, hatta içindedirler. Çoğu zaman da "bizzat" kendileridirler, farkında olmadan! Memlekette gözü bağlı dolaşma, uyanık ol, akıllı ol, yürekli ol! "Bilgili ol" demeyeceğim sana, öğretilenlerin birçoğunun yanlış olduğunu bil, yeter!
- Çarşı pazarda pahalılık, resmi işlerde yolsuzluk, piyasada darlık, olanda varlık...
- Bu halk var ya, bu halk, seni de silkeler sırtından, sana da gereken dersi verir.
- Bugünün yaşlıları hiçbir yanlarını beğenmiyorlar yeniyetmelerin.
- “Biz bunalımı sona erdirmek suretiyle yeni bunalımlar yaratmak istiyoruz. Bunalım bunalımdır. Eğer bunalım varsa, bunalım var demektir.”
- Çok isterdik; elli yıl içinde çocuklarımıza şiir diye neler ezberlettiğimizi kalın bir antolojide izlemek olanağını elde etmiş olsaydık da, çocuklarımıza mı, edebiyatımıza mı kıyıldığını anlasaydık!
- Söz sahibi, itibar sahibi olmak için para sahibi olmaktan başka bir şey düşünmeyen bu hıyarağalarının nesine güvendin, nesine değer verdin de takıldın peşine? Konuşmalarına bakarsan konuşma değil. Partilerine bakarsan parti değil! Suratların, kafalarına bakarsan surat değil, kafa değil! Nesine tutuldun bu salakların?
- Nereden nereye...
- Birçok yazarımız bile, kendilerinin halkın yazarı olduklarını sanmışlardır. Hüseyin Rahmi'den Kemal Tahir'e kadar. Ama aldanmışlardır. Kim mi aldanmamıştır? Orhan Kemal, Yaşar Kemal.
Nerede Kalmıştık İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitap ile ilgili bilgiler olabilir! Nerde Kalmıştık, dönemin güncel konularıyla ilgili Rıfat Ilgaz'ın mizah dergilerinde, gazetelerde yazmış olduğu yazılardan oluşan seçki bir kitap. Kitapta her ne kadar güncel konularla (ekonomi, siyaset, eğitim) ilgili yazılar mevcutsa da pek çok konu ile ilgili bilgiler edindim, duymadığım şahsiyetler hakkında notlar aldım daha sonra kapsamlı araştırmak için. Örneğin "Mustafa Necati" gibi https://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Necati_U%C4%9Fural Sinema ile ilgili ne öğrendim? "Siyah Orfe" adlı filmin varlığından haber edindim. Bu filmi unutamamış yazarımız. Merak uyandırdı film bende de. Var mı izleyen? Nasıldır? Müzikle ile ilgili "Aman Acılı Olmasın" adlı bölüm de yemekte de, müzikte de acı karşıtı bir tavır almış Ilgaz. Özellikle Arabesk müziğe veryansın etmiş: Buyrun o pasaj aynen şöyle: "Bu şarkıcılar neden böyle Arap bozması, Hint azmanı tımbırtılarla, söylediklerini daha da karamsarlaştırarak dinleyenleri yaşamaktan, insandan, sevgiden nefrete zorlarlar? Onlara bakarsan insanlar, vefasız, kalleş, düzenbazdır. Kader de felek de hep oyun eder insanlara. En iyisi genç yaşında ölmek! İçmek, içmek, ayılmamak! Öf be!" Arabeske karşı alternatifleri de kendi edebiyat anlayışı gibi yine halktan. Karacaoğlan, Ruhi Su, Mahsuni Şerif. Edebiyatla ilgili neler öğrendim? Rıfat Ilgaz ve Metin Eloğlu, şarap şişelerini kaptıkları gibi Can Yücel'in Beyoğlu'ndaki pansiyonuna giderlermiş. Bunu da Ilgaz, atasözümüzde kahveye nazire yaparcasına belirtiyor. "Gönül ne şarap ister ne şaraphane, gönül ahbap ister şarap bahane" Kahvenin kulakları çınlasın... Yine Can Yücel'in Adana Cezaevi'nde üzümden şarap yaptığı iddiasıyla 15 gün hücre cezası aldığını, Memet Fuat ve Yaşar Kemal'in ilk şiirlerinin Rıfat Ilgaz tarafından Gün dergisinde yayımlandığını, Kemal Tahir'in edebiyata şiirle başladığını, 1933'te Rıfat Ilgaz ve Kemal Tahir'in Geçit dergisinde şiir yayımladıkları, diğer öğrendiğim bilgiler. Bir de Cideli Rahime Kaptan'la ilgili bir bilgi var. Rıfat Ilgaz "Halime Kaptan" adlı bir çocuk romanı yazmış. Kurtuluş Savaşı'nda erkek kılığına girerek mühimmat taşıyan Rahime Kaptan'ı Ilgaz romanında "Halime Kaptan" olarak ismini değiştirmiş. Haklı olarak Rahime Kaptan'ın torunları da ninelerinin neden ismini değiştirme gereği duyması ile ilgili Ilgaz'a mektuplar yazmışlar. Ilgaz'da eleştirileri haklı bulmuş, daha kapsamlı bir roman yazacağını söylemiş kitapta. Ama netten edindiğim bilgilere göre öyle bir girişim yok. Kitabın ismi yine kitap/halime-kaptan--142 Varsa bir bilgisi olan, öğrenmek isterim. 24 Temmuz Basın Bayramı ile ilgili görüşleri de pek değişen bir şey olmadığını gösterir nitelikte: "Basın Bayramı öyle mi? İçerdeki yazar çıkacağı günü bilmezken, dışardaki yazar bugün mü, yarın mı, ne zaman içeri gireceğini kestiremezken Bayram haaa!" Bitirirken bir de soy isim ile ilgili bir bilgi mevcut. Rıfat Ilgaz'ın bir ağabeyi var Posta Telgraf Müdürlüğü'nden emekli Faruk Öztekin. Soruyorlar Ilgaz'a neden soy isimleriniz farklı. Şöyle cevaplıyor: "İkimizde memuruz. Birimiz Kastamonu'da, birimiz Akçakoca'da. Aybaşına birkaç gün var. Sıkıştırıyorlar bizi. Soyadı kanunu çıkmış, herkes bir soyadı bulacak. Aylık bordrosuna geçecek. Karşılıklı birer soyadı buluyor, birbirimize bildiriyoruz. Cevaplar gecikince yeni soyadlarına göre çakıyoruz imzaları. Bir daha da değiştirmiyoruz." Son olarak Ruhi Su'dan "Geçti Dost Kervanı" der okumak isteyenlere keyifli okumalar dilerim... https://www.youtube.com/watch?v=E-ZAvTqvJeQ (GBB)
Rıfat Ilgaz’ın en güzel kitaplarından birisiyle daha beraberiz. Kötü kitabı zaten yok gibi tarafsız bir yorum yapmayacağım ama bayağı duraksadığım kitapları da olduğundan bunu güzel kategorisine sokuyorum. Onun mizahı aslında Hiciv olduğundan ve bize dokunmadığından okurken biz eğleniyoruz ama laf attıkları kişiler acaba nasıl tepkiler veriyordu çok merak ediyorum. Mesela şimdilerde de popüler olan ‘Milli’ konusunu çok güzel bir dille işliyordu. Bu konunun üstüne bir de herkesin diline pelesenk ettiği ‘Enflasyonlaaaaağğğ Topyekün Mücadeleeeeeğğ!’ konusu var. Yani yıllar evvelinden böyle de güzel noktalara değinmesi çok hoş oldu benim gözümde. Burada bir Gazi Enstitüsü olayı ve Edebiyat hocasının okuldan uzaklaştırılması var. Akil hocaydı sanırım ama Hababam Sınıfı Uyanıyor filmindeki -adını unuttuğum- ihtiyar edebiyat hocası geldi aklıma. Çok güzel bir gönderme vardı orada. Hoca uzaklaştırılıyor ama geri geliyordu, sanırım gerçekte Rıfat Ilgaz’ın eğitmeninin gönderilip geri de getirilememe olayına değiniliyordu orada. Dikkatimi çekti konu. 37 güzel kıssadan oluşan bir kitaptan bahsediyoruz. Her kıssa apayrı bir konu. Rıfat ağabeyin eline düşen yandı desek yeridir. Gerçekten de yazar olması nedeniyle eline düşen yandı. O dönemleri görmek isteyeceğiniz, merak edeceğiniz kitapları ve anılarıyla oluşturduğu bu eserleri okumak bile fikir edinmenizi sağlıyor. Yazarın çok güzel bir cümlesi var kitabın sonunda. ‘Aydınlık Günler Dileyerek’ diye. Ne güzel bir cümle. Hem de bir gece vakti bu cümleyle bitirmek de çok hoş aslında. Karanlık bir geceden Aydınlık bir sabaha çıkacağımızı bilmenin verdiği o hoşnut duyguyla. Hepimizin Aydınlık günlere kavuşması dileklerimle, mutlu okumalar, iyi geceler dilerim.. (Sadık Kocak)
“Kastamonu’da çıkan Çalçene, İstanbul’da çıkan Marko Paşa’lardan, Akbaba’lardan, Dolmuş’lardan beri yazdığım yüzlerce, binlerce yazıdan seçtiğim gazete, dergi yazıları bunlar. Üç büyük kentimizde yayımlanan güncel yazılardan seçmeler… Yazı gerçekten güncelse o gün olduğu gibi, bugün de günceldir. Bizden sonrakilere akıp giden günlerimizden selintiler bırakamayacaksak niçin kara kara yazıp sıra sıra dizme zahmetine katlanalım. ” - Rıfat Ilgaz (Savaş Arslan)
Kitabın Yazarı Rıfat Ilgaz Kimdir?
1911 yılında Kastamonu’nun Cide ilçesinde doğdu.7 Temmuz 1993 tarihinde öldü.Rıfat Ilgaz 1940’ların toplumcu-gerçekçi şairlerindendir. 1911 yılında Cide’de doğdu. Şiir yazmaya ortaokul öğrencilik yıllarında başladı. İlk şiiri 27 Temmuz 1927 ‘de, günlük Nazikter gazetesinde yayınlandı. Ayrıca; Açıkgöz(Kastamonu), Güzel İnebolu ve Güzel Tosya gazetelerinde şiirleri ve yazıları yayınlanmaya başladı. Lise yıllarında babasının ölümü sebebiyle buradan ayrıldı. Yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde öğrenim gördü. 1930 yılında mezun oldu.
Altı yıl süreyle Gerede, Akçakoca, Hendek ile Düzce arasında Gümüşova’da ilkokul öğretmenliği yaptı. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsünü 1938 ‘de bitirdi ve Adapazarı Ortaokulu Türkçe Öğretmenliğine atandı. 1939’da İstanbul Karagümrük Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliğine başlayan Ilgaz’ın, yazı ve şiirleri dergilerde yayınlanmaya başladı. 1940 ‘da Çığır, Oluş, Ulus, Güneş, Yücel, Varlık, Hamle ve Yeni İnsanlık dergilerinde şiirleri çıktı ve aynı yıl Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’ne girdi. Ömer Faruk Toprak ile 9 Eylül 1942’de Yürüyüş Dergisi’ni çıkardılar. Bu dergide Orhan Kemal, Sait Faik, Cahit Irgat, A.Kadir, Nazım Hikmet (İbrahim Sabri) ile birlikte çalıştılar. 1943’te ilk kitabı "Yarenlik"i yayınladı. Şiirleri olağanüstü bir ilgi gördü. Ocak 1944’de "Sınıf" adlı şiir kitabı çıktı. Sıkıyönetim kararı ile toplatıldı. 1945’te Gün Dergisi çıktı. Bu dergide yazıları yayınlandı. Aziz Nesin’in Cumartesi Dergisine ortak oldu. Seçici kurulda çalıştı. 1946’da Esat Adil, Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte Gerçek Gazetesini çıkardılar. 1946 Ekim ayında Yığın Dergisi’ni Esat Adil ve Adil Yağcı ile birlikte çıkardılar. Öğretmenliğe yeniden döndükten sonra Boğazlayan-Yozgat’a tayini çıktı. Hastalığı nedeniyle Validebağ Sanatoryumunda yattı. Şubat 1947’de Sabahattin Ali, Aziz Nesin ve Mim Uykusuz’un çıkardığı Marko Paşa kadrosuna girdi. Sık sık kapatılan bu derginin daha sonraları sorumlu müdürlüğünü üstlendi. Malum Paşa, Merhum Paşa, Hür Marko Paşa gibi dergilerin adı sık sık değişiyordu. 1950’li yıllarda Ilgaz, gazetecilik yapmaya başladı. Sakıncalı olduğundan gazeteler ve dergiler imzalarına pek yer vermediler.
1952-1960’da Tan Gazetesi’nde dizgici-musahhih ve röportaj yazarı olarak çalıştı. Turhan ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’ne "Stepne" takma adıyla yazılar yazdı. Hababam Sınıfı, Pijamalar(Bizim Koğuş), Don Kişot İstanbul’da bu dergide dizi olarak yayınlandı. Hababam Sınıfı’nı da isminin sakıncalı olması nedeniyle "Stepne" (Yedek Lastik) takma adıyla yazdı. Ocak 1953’te Devam adlı şiir kitabını çıkardı ve bu kitap da toplatıldı. Rıfat Ilgaz Demokrat İzmir, Akbaba, Vatan, Yeni Gün, Yeni Ulus gibi yayın organlarında ve kimi edebiyat dergilerinde yazı yazdı. Sınıf Yayınları’nı kurdu ve kendi kitaplarını yayınlayabildi. 1970’te Basın Şeref Kartı’nı aldı. 1974’te emekli oldu. Doğum yeri olan Cide’ye yerleşti. 12 Eylül 1980 döneminde gözaltına alındı. 70 yaşında gerekçesiz sorguya çekildi ve gözaltında kaldı. Tutukluluğu sona erince İstanbul’da oğlu Aydın Ilgaz ile birlikte ölümüne kadar yaşadı. Bu olaylar "Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra" adlı kitabında anlatılır. Onu hepimiz Hababam Sınıfı’nın yazarı olarak bildik. Altmış kitabı olmasına rağmen onun şairliğini, romancılığını ve öykü yazarlığını unutmamamız gerekir. Rıfat Ilgaz 7 Temmuz 1993 günü öldü.
Rıfat Ilgaz Kitapları - Eserleri
- Karartma Geceleri
- Halime Kaptan
- Hababam Sınıfı
- Sarı Yazma
- Hababam Sınıfı Uyanıyor
- Apartıman Çocukları
- Şeker Kutusu
- Nerde O Eski Usturalar
- Meşrutiyet Kıraathanesi
- Hababam Sınıfı Sınıfta Kaldı
- Pijamalılar
- Hababam Sınıfı İcraatın İçinde
- Garibin Horozu
- Hababam Sınıfı Baskında
- Karadeniz'in Kıyıcığında
- Don Kişot İstanbul'da
- Yıldız Karayel
- Bacaksız Okulda
- Sınıf
- Bacaksız Paralı Atlet
- Bacaksız Kamyon Sürücüsü
- Bütün Şiirleri 1927-1991
- Dördüncü Bölük
- Yokuş Yukarı
- Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra
- Bacaksız Tatil Köyünde
- Sosyal Kadınlar Partisi
- Bacaksız Sigara Kaçakçısı
- Kumdan Betona
- Yaşadıkça
- Hoca Nasrettin ve Çömezleri
- Çalış Osman Çiftlik Senin
- Radarın Anahtarı
- Öksüz Civciv
- Yarenlik
- Rüşvetin Alamancası
- Nerede Kalmıştık
- Cankurtaran Yılmaz
- Devam - Şiirler 1953
- Cart Curt
- Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler
- Satılmışlar
- Ocak Katırı Alagöz
- Soluk Soluğa/ Karakılçık/ Uzak Değil
- Kulağımız Kirişte
- Güvercinim Uyur mu
- Üsküdar’da Sabah Oldu
- Küçükçekmece Okyanusu
- Haydi Yolunuz Açık Olsun
- Uzak Değil
- Durmak Yok
- Bunadı Bu Adam
- Fedailer Mangası
- Krallar ve Kurallar
- Şevket Ustanın Kedisi
- Çocuk Bahçesi
- Altın Ekicisi
- Bütün Şiirleri 1937-1983
- Çok Küçüğüm Daha Ben
- Kesmeli Bunları
Rıfat Ilgaz Alıntıları - Sözleri
- Bizim memlekette zeytin o kadar boldur ki... Ama arayınca tanesini bulamazsınız! Yağını dostlarımıza satarlar, çekirdeğini de bize yuttururlar. (Sosyal Kadınlar Partisi)
- Topladığımız gönül çiçekleri Kucağımızda sararıp solar Utanır da veremeyiz Sunamayız dilimiz dolaşır Oysa neler düşlemişizdir geceden. (Ocak Katırı Alagöz)
- "Bakın şu miskinlere, Hababam Sınıfı değil, Hababam Taburu be !" (Hababam Sınıfı)
- Sait ne zaman Haluk’la ikimizi bir arada görse süzerdi onu: "İşte benim ustam!" derdi. "Bana gazeteciliği öğreten ilk adam!" (Yokuş Yukarı)
- Annem kahve! Emrini alinca, hemen sürerdi cezve yi kahve gelince bos zamanlarinda sardığı sigaralardan birini çıkarır hanım ateş.. Emrini verirdi. Ben kibriti kapıp koşarsam beni terslerdi. Annem karşısında süzüm süzüldukce keyiften bayilirdi. Zevk sahibiydi babam Sandalcı Hamit. (Nerde O Eski Usturalar)
- Ben ölmedim Beni öldürmediler de Yaşıyorum yaşıyorum işte At kıçında sinek gibi Tööbe töbe (Uzak Değil)
- Neyimize gerek bizim siyaset.! (Haydi Yolunuz Açık Olsun)
- Doğru! Dünyanın parası var İsviçre'de. Bizimkilerin paraları bile orda! (Hababam Sınıfı Baskında)
- "...Ben bugüne kadar tavuk bile kesmedim. Hep bizim büyük hanım keser tavukları." "Tavuğu kadına mı kestiriyorsun?" "Kime kestireyim ya?" "Yenmez kadının kestiği tavuk." "Pişirdiği pilav yenir de kestiği tavuk mu yenmez,haaa?" "Asla yenmez." "Ben yedim oldu Muhzır Efendi. Sana buyur edersem yeme!" (Hoca Nasrettin ve Çömezleri)
- Ben kaçıyorum anladın mı, resmen kaçıyorum insanlardan. (Şeker Kutusu)
- Poker denilen oyun da particilik gibi… Cebin dolu oldu mu, salla sallayabildiğin kadar. Bu oyunun aslı esası palavra! (Şeker Kutusu)
- Gel, değmeden birbirine ellerimiz, sen günlük işlerinden konuş, ben sana masallar anlatayım gelecek günlere dair. (Yarenlik)
- "-Sanat gösterisi yapmıyormuşuz da biz ne yapıyormuşuz? -Gövde gösterisi..." (Dördüncü Bölük)
- Açlık ,ekmeğin katığıydı … (Karadeniz'in Kıyıcığında)
- Ne demiş en büyük ozanımız Neden kulak vermiyorsunuz sesine Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi, Ve bir orman gibi kardeşçesine? (Rıfat Ilgaz - Seçme Şiirler)
- "Okuyamadığım kitaplardan kitaplıklar düzdüm." (Sosyal Kadınlar Partisi)
- ...Aynı bunalımlı günleri birlikte yaşadığımız halde adımı ancak kaşıntılı günlerinde anımsayan dostlara inat! (Yokuş Yukarı)
- ..Yağlı güreşteki dinç güreşçilere benziyordu balık.Ele,avuca sığmıyordu... (Küçükçekmece Okyanusu)
- Allah, bir kapıyı kaparsa bir kapıyı açar. (Apartıman Çocukları)
- ... değişen hiçbir şey yoktu eğitim, öğretim alanında. Her şey olduğu gibi, bütün düzensizliğiyle sürüp gidiyordu. (Hababam Sınıfı Baskında)