diorex

Nietzsche ve Babaannem - Mustafa Ulusoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Nietzsche ve Babaannem kimin eseri? Nietzsche ve Babaannem kitabının yazarı kimdir? Nietzsche ve Babaannem konusu ve anafikri nedir? Nietzsche ve Babaannem kitabı ne anlatıyor? Nietzsche ve Babaannem PDF indirme linki var mı? Nietzsche ve Babaannem kitabının yazarı Mustafa Ulusoy kimdir? İşte Nietzsche ve Babaannem kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 04.04.2022 04:00
Nietzsche ve Babaannem - Mustafa Ulusoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mustafa Ulusoy

Yayın Evi: Timaş Yayınları

İSBN: 9789752639607

Sayfa Sayısı: 216

Nietzsche ve Babaannem Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Nietzsche felsefeciydi. Babaannemse yalnızca bu gezegende yaşayan biri. İlla ki bir etiket vermek gerekirse, ev hanımı. Nietzsche, üniversitede ders verirdi. Babaannem, okuma yazma bilmezdi. Hayatında hiç okul yüzü görmemişti. Çok tanınmış biriydi Nietzsche; bütün Avrupa ondan hayranlıkla bahsederdi. Babaannemse yalnızca kendi köyünde tanındı.

Nietzsche ve babaannem, aynı gezegenin misafiri oldular. İkisi de, bir anne ve babadan dünyaya geldiler. Aynı donanımlara sahiptiler. Ne Nietzsche'nin fazlası vardı, ne babaannemin eksiği. İkisinin de bir karar vermesi gerekiyordu. Tercih etmedikleri bir dünyada, yaşamlarını sonsuza dek etkileyecek bir 'tercihte bulunmalıydılar. İşte o karar aşamasında yolları birbirinden ayrıldı. Aynı gezegenin iki yolcusu, iki ayrı yöne gitti. Nietzsche kolay olanı seçti, babaannemse zor yolu. Herkes, kendini çok iyi tanıdığını sanır ama en az tanıdığımız kendi ruhumuzdur.

Mustafa Ulusoy Nietzsche ve Babaannemde bu en insani ama aynı zamanda en çetin meseleyi irdeliyor. Hayatın anlamı, ölüm, hiçlik, sonsuzluk arzusu, hayata ve kendine yabancılaşma, mutsuzluk, anlaşılamama gibi bütün çağların ortak meselelerini her dönemin insanına cevap verecek bir saflıkla ele alıyor. Ve herkesin payına kendi iç dünyasındaki düğümleri çözmeye yardımcı olacak ipuçları düşüyor.

Nietzsche ve Babaannem Alıntıları - Sözleri

  • "Şu elbiselerimi rahatlıkla çıkarıp attığım gibi hayatımı da öyle soyunup bir kenara fırlatabilsem," dedi. Yapamıyordu. Yaşadığı hayattan soyunamıyor, içinden çıkamıyor, önündeki binlerce yoldan hangisini seçeceğini bilemiyordu. İçinden "Hayatımı değiştirmem gerek," dedi. Bunu yüzlerce kez tekrarladığını hatırladı. Ancak bu değişimi hep kendi dışında görüyor, çözüm için hayat şartlarının değişmesi şart koşuyordu.
  • Gece ya da gündüz, yatarken ya da yürürken, susarken ya da konuşurken, dururken ya da hareket ederken; belki de ihtiyacımız olan şey, Yunus (a.s.) gibi “Ben zalimlerden oldum," itirafını edebilme cesaretini ve mertliğini gösterebilmektir.
  • Bugün de bizi insan olarak ilgilendirmeyen konulara daldık. Hükümetler kurduk. Hükümetler yıktık. Teoriler ürettik. O sırada duygularımız anbean değişiyordu. Yararsız konuları konuşmaktan sıkılmıştı ruhumuz. Neden sıkıldığımızı bile anlayamadık. Sıkıntımızı dağıtmak için daha çok gaflete daldık. O sırada güneş batıyordu. Bizde ne kendimizin ne de kainatın farkındaydık.
  • Yüz, duyguların aynasıdır.
  • 1988’den beri, hayatın içinde incitilmiş insanları dinliyorum. Bazen, bu kadarı fazla diyorum. Dinlediğim öyküler beni insan olmaktan ötürü korkutuyor.
  • Çok tanınmış biriydi Nietzsche; bütün Avrupa ondan hayranlıkla bahsederdi. Babaannemse yalnızca kendi köyünde tanındı. Nietzsche ve babaannem, aynı gezegenin misafiri oldular. İkisi de, bir anne ve babadan dünyaya geldiler. Aynı donanımlara sahiptiler. Ne Nietzsche’nin fazlası vardı, ne babaannemin eksiği.
  • Yaşamaya değer bulduğumuz şeyler, her nedense, buna değmedikleri hâlde hayata tutunmak için yüceltilmiş şeylerdir. Yüceltildikleri için de, insana hep düş kırıklıkları yaşatırlar.

Nietzsche ve Babaannem İncelemesi - Şahsi Yorumlar

"Bir daha hiç yaşanmayacak olanı, bir kez olmuş ve bir daha hiç olmayacak olanı yaşamak için son fırsattır. Çünkü biraz dan bir ayrılış sahnesi daha yaşanacaktır. Her "an" bir ayrılış sahnesidir. Her "an" geçmişe yollanan bir misafirdir. Son kez görülen ve son kez yaşanan bir andır "her an." Anlar, bizi nihai sonumuza taşır. Şimdiki zaman, uç uca eklenir ve bizi işte o ana, ölüm ânına taşır. An, elimizde var sandığımız tek sermayedir. Ama öyle bir sermayedir ki, yaşamak için elimize verilen bu zaman, verildiği an alınır. Verildiği an, yok olur. Anlar, verildiği an uçar gider, konargöçer zamanlardır. An, biricik zamandır. Bir an vardır ama bu an bir an sonra yoktur." (Sayfa:157) Kitap, hepsi birbirinden akıcı olan denemelerden oluşuyor. Denemelerde dini düşüncelerin olması güzeldi. Özellikle sonuncusu olmak üzere hepsini çok beğendim. Tekrar tekrar okunabilecek bir eser. (MBT)

Kitabın ismini duyunca 198 sayfa boyunca babaannemin hayata dair tespitleri Nietzsche 'yi dövecek gibi bir beklentiye girmiştim. Babaannem de ne bilge kadın diyerek kapatırım son sayfayı diyordum. Bu noktada biraz sükutuhayale uğradım. Kötü bir kitap mıydı, kesinlikle hayır. Ramazan ayı öncesinde ruhuma iyi geldi. Beni dinlemiş de konuşmam bittikten sonra rehberlik ediyormuş gibi okudum. (SANİYE AVŞAR)

Yazar, kitabında kendi meslek hayatında karşılaştığı olayları dini figürler eşliğinde işleyerek bizlere İslam çerçevesinde bir sunum yapmıştır. Kitapta benim en beğendiğim bölüm ise maalesef kitaba adını veren bölüm olmadı, sadece 5 sayfadan ibaret olan "Babalar ve Oğullar" adlı bölüm olmuştur. Yazar bu bölümde babaların, oğullarının dünyaya gelmesinde yalnızca biyolojik vesile olma görevinden bahsetmiş olup, oğullarının hayatına yön verme, onları kendi eksenlerinde barındırma gibi bir durumun yanlış olduğuna, her erkek evladın babadan farklı ve bağımsız bir hayat sürmesinin gayet tabii bir durum olduğundan bahsetmiş ve erkek evladı baba eksenine sıkıştırmanın yanlış olduğunu belirtmiştir. Kitapta en beğendiğim bölüm bu olduğu için bu bölümü incelemeyi tercih ettim. Keyifli okumalar dilerim... (Gökhan)

Nietzsche ve Babaannem PDF indirme linki var mı?

Mustafa Ulusoy - Nietzsche ve Babaannem kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Nietzsche ve Babaannem PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mustafa Ulusoy Kimdir?

1965 yılında Sungurlu'da doğdu.

Temel eğitimini Sungurlu'da, lise öğrenimini Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'nde tamamladı.

1982'de girdiği İÜ Çapa Tıp Fakültesini 1988' de bitirdi.

1993 yılında psikiyatri uzmanı oldu.

1999 yılından beri, kendi ofisinde terapilerini sürdürmektedir. Mustafa Ulusoy'un temel çalışma alanı Kognitif ve Varoluşçu Psikoterapilerdir.

Çeşitli dergilerde deneme yazıları yayınlanan Ulusoy'un ulusal ve uluslararası kongrelere sunduğu, özellikle kognitif psikoterapiyle ilgili bir dizi mesleki çalışması vardır. Ülke içinde ve dışında, psikiyatri dergilerinde makaleleri yayınlanmıştır.

Nietzsche ve Babaannem ve Yakınlık adlı iki deneme kitabının, Ay Terapisi isimli öykü kitabının ve aşk konusunda farklı açılımlarıyla adından söz ettiren insanın temel acıları üçlemesinin ilki Aynalar Koridorunda Aşk isimli romanın yazarıdır. Mustafa Ulusoy'un insanın temel acıları üçlemesinin ikincisi olan Giderken Bana Bir Şeyler Söyle isimli romanı ise yazarın halen yayınlanmış son kitabıdır.

Ulusoy editörlüğünü İbrahim Abu-Rabi'nin yaptığı ve Suny Press (State University of New York Press) tarafından Amerikada ingilizce olarak yayınlanan "Spiritual Dimensions of Bediuzzaman Said Nursi's Risale-i Nur" adlı kitabın yazarlarından biridir.

Fotoğrafçılığa ve sinemaya özel ilgisi olan Mustafa Ulusoy TVNET de Film Şeridi isimli programın yapımcılığını ve sunuculuğunu sürdürmektedir. (Film şeridi programının videoları www.tvnet.tv.tr adresinden izlenebilmektedir)

Amerika Psikiyatri Birliği (American Psychiatric Association) uluslar arası üyesidir.

Mustafa Ulusoy, evli ve üç çocuk babasıdır ve İstanbul’da yaşamaktadır.

Mustafa Ulusoy Kitapları - Eserleri

  • Aynalar Koridorunda Aşk
  • Giderken Bana Bir Şeyler Söyle
  • Ay Terapisi
  • Nietzsche ve Babaannem
  • Yakınlık
  • Hayat Apartmanı
  • Dünyanın Üç Yüzü
  • Evlilikler Yalnızlıklar Umutlar
  • Bir Kere Daha Son

Mustafa Ulusoy Alıntıları - Sözleri

  • “İnsanın nereye daldığını ve dalıp gittiğinde neler olup bittiğini çözümlediğin zaman, işte o zaman, insanın omuzlarında kaldıramayacak gibi hissettiği yükü de anlamış olacaksın." (Giderken Bana Bir Şeyler Söyle)
  • Kalbin , gözlerinin göremediklerini gösterecek sana. (Yakınlık)
  • İnsan vermeyi biliyorsa, almayı da bilmeliydi. (Ay Terapisi)
  • Pencereyi kapatarak dışarıdan gelen seslere mâni olmuştu. Ya içindeki sesler?. (Hayat Apartmanı)
  • Gözü dönmüş hırslarımıza kabirler gösterilmeli. Al işte demeli. Sonun bu. Öfkelerimize kabirler gösterilmeli. Bak işte sen de sağ yanına yatacaksın. Yüzün kıbleye dönük. Endişelerimize kabirler gösterilmeli. Al işte demeli. Neden korkuyorsun hayatta? Başımıza gelmesinden korktuğumuz şeylerin en büyüğü bu ve bu bizim yazgımız. Yazgısını sevmeli insan. Razı olmalı. İncinmiş yanımıza kabirler gösterilmeli. İşte bu. Hepsi bu. İncitenlerin de incinenlerin de sonu. Tüm yaşadıklarımız sağ yanına yatacak. Yüzleri kıbleye dönük. (Dünyanın Üç Yüzü)
  • Yüz, duyguların aynasıdır. (Nietzsche ve Babaannem)
  • Hikmetli bir yoruma tabi tutulan hatıralar, artık kıymık gibi insanın hafızasını rahatsız etmiyor. İnsanın kendini değiştirmesinin bir yolu da budur; zihnindeki imgelerin anlamını değiştirmek. (Aynalar Koridorunda Aşk)
  • Günahlar kadar, günahlara götüren yollar da günahtır. (Yakınlık)
  • İnna lillahi ve inna ilahi raciun, dedi. O'ndan geldik, O'na döneceğiz. (Giderken Bana Bir Şeyler Söyle)
  • Aşk eğer sırf sevmekse , neden sevilmekle meşgulsün? (Evlilikler Yalnızlıklar Umutlar)
  • Şiddetsizlik yaşamın kendisini yok edecek bir edilgenlik ya da eylemsizlik değildir. Said Nursî şiddete başvurmayan bir eylemci, yani şiddetsiz bir eylemcidir. "Eğer kuvvet ile ve hâdise çıkarmak ile muhalefet etsem, husulü meşkûk bir maksad için binler günaha girmek ihtimali var. Birinin yüzünden çoklar belaya düşer. Hem on ihtimalden bir iki ihtimale binaen günahlara girmek, masumları günaha atmak; vicdanım kabul etmiyor," diyen Said Nursî, şiddete ve kine dayalı eylemlerden kaçınır. "Her şeyimi Cenab-ı Hakk'ın tevekkülüne bağlamıştım," derken de, onun tevekkülü, kendisine yapılan tecavüzlere bir eylemsizlik hâli değil, travmatik deneyimlerini bir çözümleme hâlidir. (Bir Kere Daha Son)
  • Hayatta en mutsuz insanlar, mutlu olmak için çılgınca uğraşanlarlardır (Aynalar Koridorunda Aşk)
  • Ha, başımıza gelmesinden endişelendiğimiz şeyler gerçekleşmez mi? Gerçekleşebilir elbette. O zaman da, Zamanın Bedii'nin yazdığı gibi şöyle demekle mükellefiz: "Ben Mâlikimin hizmetindeyim. Ey musibet! Eğer Onun izin ve rızasıyla geldinse, merhaba, safa geldin. Çünkü elbette bir vakit O'na döneceğiz ve O'nun huzuruna gideceğiz ve O'na müştâkız. Madem herhâlde bir zaman bizi hayatın tekâlifinden âzâd edecektir. Haydi, ey musibet, o terhis ve o azad etmek senin elinle olsun, razıyım." (Bir Kere Daha Son)
  • Yolların içinde en aydınlığı kalpten kalbe olandır. Bu yolun adı, bağlanmaktır. (Evlilikler Yalnızlıklar Umutlar)
  • Her parıltı bir gün kaybolur. Hayat böyle kurgulanmıştır. (Aynalar Koridorunda Aşk)
  • Bu yüzden, başını alıp gitmek her zaman sorunları çözmez. İnsan, kalbini ve kalbindekileri gözden geçirmek için başını alıp gidecekse bunun bir faydası olabilir. Ama uzaklaşıp gitmek sorunlardan kaçınmak içinse işe yaramaz. (Yakınlık)
  • Bugün de bizi insan olarak ilgilendirmeyen konulara daldık. Hükümetler kurduk. Hükümetler yıktık. Teoriler ürettik. O sırada duygularımız anbean değişiyordu. Yararsız konuları konuşmaktan sıkılmıştı ruhumuz. Neden sıkıldığımızı bile anlayamadık. Sıkıntımızı dağıtmak için daha çok gaflete daldık. O sırada güneş batıyordu. Bizde ne kendimizin ne de kainatın farkındaydık. (Nietzsche ve Babaannem)
  • Her acı taşınabilir,acıyı taşınmaz hale getiren ona razı olmayışımızdır. (Giderken Bana Bir Şeyler Söyle)
  • "Hey, dalıp gitme vehim ve vesveseli hayallerine. Önündeki yaprağı küstürme." (Dünyanın Üç Yüzü)
  • Ölümü düşünmeye başlamak, dilinin sürekli dolgusu düşmüş bir dişe takılmasına benzer. Diliniz bir takıldı mı asla bırakamazsınız. Onu kurcalamak, çevresinde dönüp durmak zorundasınızdır. Zevkli olduğundan değil, aklınıza takılıp kaldığından ve hiç çıkmadığından. (Giderken Bana Bir Şeyler Söyle)

Yorum Yaz