matesis
dedas

Nilgün - Refik Halid Karay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Nilgün kimin eseri? Nilgün kitabının yazarı kimdir? Nilgün konusu ve anafikri nedir? Nilgün kitabı ne anlatıyor? Nilgün PDF indirme linki var mı? Nilgün kitabının yazarı Refik Halid Karay kimdir? İşte Nilgün kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 19.03.2022 00:00
Nilgün - Refik Halid Karay Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Refik Halid Karay

Yayın Evi: İnkılap Kitabevi

İSBN: 9789751029409

Sayfa Sayısı: 1032

Nilgün Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

"Nilgün, karakteri kısaca anlatılacak ve şahsiyeti kolayca belirtilecek kadınlar arasına sokulamaz. Kendisiyle haftalarca bir vapurda seyahat ettim; aylarca bir dam altında kaldım; tam iki sene hasretini çektim; aklım hep onunla meşguldü. Seviştik, nişanlandık, ayrıldık, tekrar karşılaştık. Bütün bu yakınlıklar ve uzaklıklar, ayrılıklar ve buluşmalar sonunda Nilgün bir muamma olmakta devam etti."

(Tanıtım Bülteninden)

Nilgün Alıntıları - Sözleri

  • ...lüzumsuz şeyler hatırlıyoruz; insanlarda bir hatırlama israfı var.
  • Ruhunun buzu çözülse, ısınsa...
  • Aşk hatırlamalarla yaşar, unutmalarla ölür.
  • Saray duvarları felaket sesine nasıl da sağır! Aynalar lüksten başka manzarayı akset­tirmeyen nasıl da insafsız bir maddeden yapılmış.
  • ...hülyalarıyla geçiniyor ve doyuyor. Hakikate ihtiyacı yok.
  • "Ağlamamı mı istiyorsun?" "Gülsen de bunun bir ağlama olduğunu artık anla­dım."
  • Aman Yarabbi! Tebessüm ne büyük kuvvetmiş.
  • "Nereye?" "Cehennemin dibine!" "Fakat Sultan şimdi inecek, geliyor." "Sultan da yerin dibine batsın, sen de, hepiniz de!" "Delirdin mi?" "Hayır bilakis akıllandım! "
  • Artık bizim için şu dünyada insan yoktur; ikimizden başka kimse kalmadı.
  • ...hepimiz için sonumuz ebedi bir hafızasızlıktır.
  • İşte vaziyetimiz bu! İster istemez bu! Dünyada bir aşk da böyle yaşasın! Bildiklerimize benzemesi şart mı? Bildiklerimiz daha mı güzel? Bildiklerimiz gibi olsaydı aşkımız kıymetinden kaybetmez miydi? Benden önce ve sonra geçirdiğin maceralardan sende ne kaldı? Bende kalan da pek zevkli değil!
  • Doktora yalvardım: "Aman," dedim, "beni canlandırınız, hiçbir şey duymu­yorum, hislerim körleşmiş. Heyecanlanmaya, hayatı tekrar sevmeye ve güzel bulmama ihtiyacım var. Kof, çürük, boşal­mış haldeyim."
  • ...inanılması lazım gelen şeyleri yalan sanıp yalanlara bayıla bayıla kanmak huyundan vazgeçemiyorsun. Kendini çok zeki sananlar böyle oluyor. Senin kafatasının içinde zekavet(zekilik) daha ağır basıyor ama bazen de miktarı az olan belahet(eblehlik), zeytinyağı gibi üst tabakaya çıkıyor."
  • On se­kiz yaşında da yapacağım başka bir şey olamazdı; otuz sene sonra aynı şeyi yapmaktayım. Sınıf ve seviye farkı gözetme­den tam bir fikir ve muhakeme müsavatı(eşitliği) temin ettiği için aşk müşterek duygularımızın en fazla eşit olanıdır; insanlar yaşın, aklın, mevkiin tesiri altında kalmadan birbirlerine benzedikleri zaman hakiki aşıktırlar.
  • Kötü bir müs­veddeden farkım ne? Bir şeye benzemekliğim için usta bir kalem kırk yerimden tashih etmeli(düzeltmeli). Hayır, baştan sonuna kadar çizmeli, yeniden yazmalıdır!

Nilgün İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Ah Nilgün ah!: İncelememin daha açıklayıcı olması için bir alıntıyla başlayacağım. '' Onun inceliği, zarifliği, canlılığı, şuhluğu merdivende birkaç misli artar; hırçın ayaklarıyla basıp ezerek merdivenin gururunu kırar, koca devin küçücük mahluku basamaklı göğsüne basar hissetmekten çapkıncasına bir zevk duyduğunu sanırım. Her basamak modern kadına 'Biraz daha yavaş yürü! Acele ediyorsun! Ayaklarının altında kalmak keyfini kâfi derecede süremiyorum. Ninelerin daha lütufkâr idiler!' der, sanki...'' Şimdi bir kadının merdivenden inişi bundan daha hoş daha latif tarif edilebilir miydi? Refik bey biz de kadınız çıta bu kadar yükseltilir mi ya hu? Karay Türkçeyi muhteşem kullanmasıyla da bilinen bir yazarımız alıntı da da Türkçe şakıyor mübarek.Bu konuyu atlıyorum.Kitabımız 1029 sayfa ve kitap Nilgün aşkıyla yanıp tutuşuyor adeta. Kitap boyunca Nilgün'e kızarak ilerledim, içten içe erkekler için size böylesi yarar zaten dediğimi de itiraf edeceğim ve bunu ilginçtir Karay'ın bir çok romanında söylüyorum.Gerçekten böylesinden hoşlanıyor galiba, her kadın karakter adamcağızı parmağında oynatıyor ama öyle bir anlatış şekli var ki onun aşık olduğu her kadına siz de aşık oluyorsunuz. Şayet Aşk sizi sıkmayacak bir konu ise kitabın kalınlığı gözünüzü hiç korkutmasın, bir tek sayfada bile heyecanınızı yitirmiyorsunuz. Hadi artık kavuşacaksanız kavuşun amma uzattınız derken onu demek istemedim ya niye bittin ki şimdi diyerek kitabın son sayfasını çeviriyorsunuz efenim, söyleyeceklerim bundan ibarettir iyi okumalar dilerim. İncelememi okuyan gözlerinize sağlık (Arzu Öztürk)

Sedat Simavi, Refik Halid Karay’dan Hürriyet’te yayımlamak üzere bir roman ister.Tam da konu ararken, Refik Halid Karay eski bir ahbabı olan M.O.Aykut’a rastlar.M.O.Aykut, Hindistan’a yaptığı gemi yolculuğunda Osmanlı hanedanından bir prensesle tanıştığından bahseder.Prenses evleneceği kişiyi bulmak için çıkmıştır bu yolculuğa. Refik Halid Karay da bu olaydan esinlenerek yazar Türk Prensesi Nilgün’ü. Ismarlama olarak yazılan Türk Prensesi Nilgün okurlar tarafından çok beğenilir. Okurların isteği üzerine Mapa Melikesi Nilgün’ü yazar Refik Halid Karay. Nilgün’ün Sonu ile de bitirir bu macerayı. Refik Halid Karay, Nilgün’ün ilham kaynağını olan prensesin V.Murad’ın torunu olan Selma Sultan olduğunu, son kitabın yayımlanmasından iki yıl sonra açıklar. Muhteşem bir aşk hikâyesi okurken, yurt dışına çıkmak zorunda bırakılan Osmanlı Hanedanı mensuplarının durumları, adları kullanılarak yapılan sahtekarlıklara da tanık oluruz. Sürgünlüğünün ve muhalifliğinin izlerini çok belirgin olarak gördüğümüz Nilgün’de sürgün olan kadın karakterdir.Yezidin Kızı, Çete romanlarında olduğu gibi. Belki de kendi sürgün ruhunun yansımasıdır tüm bu kadın karakterler. 1029 sayfa nasıl bitti anlayamadım.Bugünün Saraylısı’nın yanına en sevdiğim Refik Halid Karay kitabı olarak ekledim Nigün’ü. (Özlem Akbaş)

Uzak diyarlarda hiç bilmediği bir ülkede yaşanan olay üzerinden aktarılan Egzotik Roman türüne çok muhteşem bir örnek kitaptır. Yazar başka ülkelerde sanki yaşıyormuşcasına muazzam bir duyguya sokuyor sizi. (Muhammed Siyah)

Nilgün PDF indirme linki var mı?

Refik Halid Karay - Nilgün kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Nilgün PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Refik Halid Karay Kimdir?

Bolu Mudurnu'dan İstanbul'a göçen Karakayış ailesinden Maliye Başveznedarı Mehmed Halid Bey'in oğlu olarak 15 Mart 1888’de İstanbul’da doğdu. Galatasaray Sultanisi'nde ve Hukuk Mektebi'nde okudu. Maliye Nezareti'nde (Hazine ve Maliye Bakanlığı) memur olarak çalıştı.

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra gazetecilik ile uğraşmaya başladı. 1909 yılında girdiği Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimlik ve muhabirlik yaptı.

Fecriâtî topluluğuna katıldı ve "Kirpi" imzasıyla mizah dergisi Kalem'e yazılar yazmaya başladı.

Yazıları yüzünden 1913'te önce Sinop'a sürüldü. Daha sonra Çorum, Ankara, ve Bilecik'e gönderildi. İstanbul'a dönünce bir süre Robert Kolej'de Türkçe öğretmenliği yaptı. Posta-Telgraf Umum Müdürlüğü'ne atandı. Bu sırada Hürriyet ve İtilaf Fırkası'na üye oldu, Aydede adlı siyasi mizah dergisini çıkarmaya başladı.

İstiklal Savaşı aleyhine yazdığı yazılardan ötürü vatan hainliğiyle suçlandı, Yüzellilikler listesine alındı. Uzun süre yurt dışında, Beyrut ve Halep'te sürgün yaşadı. Mustafa Kemal Atatürk'e yazdığı şiir ve mektuplarla, Yüzellilikler listesindekilerin affedilmesinde önemli rol oynadı. 16 senelik sürgün hayatının ardından 1938 yılının Temmuz ayında yurda döndü. 1948 yılında, Aydede dergisini tekrar yayımlamaya başladı.

18 Temmuz 1965’te İstanbul’da vefat eden Karay, Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.

Türk Edebiyatındaki Yeri

Refik Halid, Türk edebiyatında ilk defa Anadolu'yu tanıtan eserleri ile ismini duyurmuş, yergi ve mizah türündeki yazıları ile de üne kavuşmuştur. Gözleme dayanan eserlerinde, tasvirler, portreler ve benzetmeler kullanarak sade, akıcı dili ve güçlü tekniği ile 20. yüzyıl romancıları arasında seçkin bir yere sahip olmuştur. İstanbul'u bütün renk ve çizgileriyle yansıtarak Türkçeyi ustalıkla kullanan Refik Halid, Türk edebiyatına birçok eser kazandırmıştır.

Seyit Kemal Karaalioğlu onu şöyle tarif eder: Refik Halit Karay; «Yeni Lisan» akımının tutunmasında önemli payı bulu­nan, konuşma dilini yazılarında büyük bir ustalıkla uygulayan bir yazardır. Hikâyeleriyle romanlarında renkli bir görgü ve gözlem zenginliği göze çarpar. Ro­manlarında, çoğunlukla aile üstünde durur. Hiçbir belli teze bağlanmaksızın, sağlam bir teknikle, başarılı çevre tasvirleri içerisinde nefis bir üslupla olayları anlatır. Ağır fikre, derin çözümlemelere, tezli saplantılara girmeden, «ak rea­lizm» diyebileceğimiz bir görüşle yazardır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Refik_Halit_Karay

Refik Halid Karay Kitapları - Eserleri

  • Memleket Hikayeleri
  • Gurbet Hikayeleri - Yeraltında Dünya Var
  • Gurbet Hikayeleri
  • Bugünün Saraylısı
  • Sürgün
  • Yezidin Kızı
  • İstanbul'un Bir Yüzü
  • Üç Nesil Üç Hayat
  • Anahtar
  • Guguklu Saat
  • Nilgün
  • Kadınlar Tekkesi
  • Deli
  • Dört Yapraklı Yonca
  • 2000 Yılın Sevgilisi
  • Karlı Dağdaki Ateş
  • Bu Bizim Hayatımız
  • Çete
  • Sakın Aldanma, İnanma, Kanma
  • Ago Paşa`nın Hatıratı
  • Kirpinin Dedikleri
  • Dişi Örümcek
  • Bir Avuç Saçma
  • Bir İçim Su
  • Tanıdıklarım
  • Ay Peşinde
  • Yüzen Bahçe
  • Ayın On Dördü
  • Bir Ömür Boyunca
  • Ekmek Elden Su Gölden
  • Ağaç ve Ahlak
  • Minelbab İlelmihrab
  • İki Cisimli Kadın
  • Sonuncu Kadeh
  • İlk Adım
  • Kırk Yıl Evvel Kırk Yıl Sonra Anadolu'da
  • Hep İstanbul
  • Makyajlı Kadın
  • Gurbet Hikayeleri
  • Tanrı`ya Şikayet
  • Yerini Seven Fidan
  • Mutfak Zevkinin Son Günleri
  • Türkçenin Tadı ve Ahengi
  • Karga Bana Dedi ki: Mizah Yazıları
  • Edebiyatı Öldüren Rejim
  • Yeraltında Dünya Var
  • Taklitten Adete Gündelik Hayat
  • Pek İyi Hatırlarım
  • Yer Altında Dünya Var
  • Gurbet Hikayeleri
  • İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri
  • Bir Denizden Bir Denize
  • Ankara
  • Elli Yıl Önceki
  • Aydede 1922 - 1
  • Atatürk’e Eğilen Bir Sürgün
  • Sonuncu Kadeh
  • Aydede 1948 - 2
  • Doğuştan Kadıncıl
  • Sulhte Cimri Harpte Müsrif
  • Bu Bizim Hayatımız
  • Bu Gazeteciler
  • Güzel Sanat Suçları
  • Cihangir Dalkavuğu Tarih
  • Sarıbal
  • Aydede 1949 - 3

Refik Halid Karay Alıntıları - Sözleri

  • Memur sayısını elbette azaltmalıyız; lakin mevcut memurları lüzumlu işlerde çalıştırmaya daha ziyade ehemmiyet vermeliyiz. (Aydede 1948 - 2)
  • O akşam vezicebaşını kulüpte yemeğe davet etmişler di:masa başındaydılar, dört kişi... İki hanım n:Fergün ve anası Ferda, erkek olarak da onun genç kocası İnayetve bir de Süha.. (Kadınlar Tekkesi)
  • Ne tuhaf şu dünya! (Bugünün Saraylısı)
  • Güzellik ,tabiatın bağışladığı bir ayrıcalıktır. (Çete)
  • Üşümeyi, aşağı yukarı hepiniz bilirsiniz: Titremek, içi katılmak, buz kesmek... Hayır, asıl üşümek onlar değildir. Üşümek bir nevi yanmaktır. Hiç bir uzvumu duymuyordum, ne ellerimi, ne ayaklarımı... Bedenim kalmamıştı, yoktu, Yalnız içimi hissediyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, galiba, yüreğimdi. Benliğim yanan bir kalpten ibaret kalmıştı; kar içinde tutuşmuş bir kalbin tek başına depreştiğini biliyordum, o kadar.. (Yer Altında Dünya Var)
  • Aldanmaktan daha büyük teselli vardır: Unutmak! (Pek İyi Hatırlarım)
  • Bütçe komisyonu sadece eski arkadaşlarının bugün ne vazifede bulunduklarını araştırsa başka hiçbir tahkika lüzum kalmadan ilgası lâzım fuzulî memuriyetler kendiliğinden anlaşılır. Himaye edilemez hale gelenleri kendi akıbetlerine veya şahsî teşebbüslerine bırakmak daha iyidir. Zaten böyle küçük himayelerle onların ne minnettarlığı kazanılır, ne alâkaları devam ettirilir. Daima eski parlak günlerin hasretini çekerler ve sinsi birer muhalif kesilirler. (Aydede 1949 - 3)
  • "Bir kızım var, gelen öper, giden öper," bu hoş olanlardan bir tanesidir; bilmiyorsanız ve merak ediyorsanız söyleyeyim: Bardak. (İlk Adım)
  • ...bıçkıdan geçen bir çam tahtasının ıtırı, o sıcak, mahrem ve kuvvet arttırıcı esans niçin nadide pa­fönler arasında satılamaz diye şaşarım! (Makyajlı Kadın)
  • Siz ıstırap kuşlarının başınız üzerinde uçmalarına mani olamazsınız ama, saçlarınızın arasına yuva yapmasını önleyebilirsiniz. (Karlı Dağdaki Ateş)
  • Aşk hatırlamalarla yaşar, unutmalarla ölür. (Nilgün)
  • " Ben romantik eserleri daima sevdim. Hayali esirleştiren, saf heyecanlar verip melankolik düşüncelere sevk eden romanları.." (Çete)
  • Bedenim kalmamıştı, yoktu. Yalnız içimi duyuyordum ve içimde yanarak tükenen bir yerimi! Bu, sanırım yüreğimdi. (Gurbet Hikayeleri)
  • " İçmişim içtiğimin farkında değilim... Yemişim, ama ne ? Gezmişim, acaba nerede? Konuşmuşum, neye dair? Bu dört günden aklıma bir güzel söz, bir çift latif göz, bir dakika huzur, bir lahza zevk kalmamış! Buna mı yaşamak diyoruz? Yarın da mı bu böyle? Bu mu hayat? Yazık bize ! " (Aydede 1922 - 1)
  • Yeni nesil mesela süpürge tohumundan ekmek yemedi; biz yedik. Yine onlar İspanyol nezlesinden bazı evlerin büsbütün kapandığını ve sıra sıra yangınlarla İstanbul semtinin dörtte ikiye, eski Ankara'nın dörtte bire indiğini bilmezler. (Bir Ömür Boyunca)
  • Aman Yarabbi! Tebessüm ne büyük kuvvetmiş. (Nilgün)
  • Rabbim her lisanı böyle uydurmalıklardan muhafaza buyursun. (Türkçenin Tadı ve Ahengi)
  • Hasis, paraya kıymet veren adamdır; cimri paraya tapan; pinti para için her zillete katlanan; nekes, başkasına parayı yakıştıramıyan; tamahkâr bire beş yüz kâr elde etmek maksadını güdüp neticede zarara uğrıyan... Hasis, mesela kunduralarını kendi aldığı Amerikan mamulâtiyle evinde boyar veya boyatır; cimri son haddine varıncaya kadar bir bezle eski boyasını tazelemiye çabalar; pinti bu işe hiç yanaşmaz; nekes, ara sıra boyatır, çokça boyatanlara öfkelenir; tamahkâr, pazarlık ederek bir köşebaşı lostracısına kontrolü altında boyatır, fakat boyanın âdi cinsten olduğunu hesaba katmadığı cihetle derinin çatlaması yüzünden zarara girer! (İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri)
  • Hayhuy-ı ehl-i dünya bitmeden dünya biter Dünya bitecek bu işler bitmeyecek, galiba! (Aydede 1948 - 2)
  • Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın. (Bugünün Saraylısı)

Yorum Yaz