Nörofelsefe - Patricia S. Churchland Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Nörofelsefe kimin eseri? Nörofelsefe kitabının yazarı kimdir? Nörofelsefe konusu ve anafikri nedir? Nörofelsefe kitabı ne anlatıyor? Nörofelsefe PDF indirme linki var mı? Nörofelsefe kitabının yazarı Patricia S. Churchland kimdir? İşte Nörofelsefe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Patricia S. Churchland
Çevirmen: Özge Yılmaz
Tasarımcı: Füsun T. Elmasoğlu
Yayın Evi: Alfa Yayıncılık
İSBN: 9786051719474
Sayfa Sayısı: 592
Nörofelsefe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Nörofelsefe, dış dünyanın zengin bir temsilinden ibaret hücreler yığını olan beynimizin nasıl çalıştığına ve ne yaptığına ilişkin sorulara yanıt arar: Zihinsel durumlar beyin durumlarıyla özdeş midir? Bilinçli yaşantılar fizyolojik olarak anlaşılabilir midir? Temsiller nedir ve bir beyin kendi dışındaki dünyayı nasıl temsil eder? Deneysel bulgulara sırt çeviren geleneksel felsefenin tersine, nörofelsefe yanıtları nörobilimde arar. Zihin-beynin nasıl çalıştığına ilişkin bir kuramın nörofizyolojik, etolojik ve psikolojik olguları içerecek şekilde her düzeyden deneysel olgularla sınırlandırılması gerektiğini savunan P. Churchland’ın bu kitabı Türkçe felsefe literatüründe önemli bir boşluğu dolduracaktır.
“Nörofelsefe, öncü nitelikte bir çalışma. Beyne ilişkin kavrayışımız arttıkça, felsefecilerin onun parçalarının işlevi hakkında daha çok şey bilme ihtiyacı doğarken nörobilimciler de gitgide daha fazla felsefi sorunlarla yüzyüze geleceklerdir. Bu kavrayışlı, canlı ve bilgilendirici kitap her iki yaklaşımı da güncel ve kolay okunabilir bir biçimde birleştirmiştir. “
–F.H. Crick, Salk Enstitüsü
“Churchland içeriden birinin otoritesiyle yazıyor.”
-Philip Kitcher, Nature
Nörofelsefe Alıntıları - Sözleri
- Cinsiyet (gender) kimliği önemli ölçüde belli steroidlere ve cinsiyet hormonlarına bağlıdır. Yakın zamanlara kadar cinsiyet hormonlarının merkezi sinir sisteminin işlevinden bağımsız olduğu düşünülüyordu, ama artık onların beynin belli bölgelerinde de bulunduğu ve cinsiyet farklılıklarını yönettikleri bilinmektedir (McEwen vd., 1974; Pfaff ve McEwen, 1983).
- Eğer toprağa kök salabilirsen aptal olmaya hakkın vardır.
- kendi kimyasallarımızın müptelası olabilir miyiz?
- İnsanlar tarafından algılanan dünya diğer organizmalar tarafından algılanan dünyayla aynı değildir.
- Özellikle ilk REM evresinin anormal başlangıcı kronik depresyondaki hastalar için tipiktir.
- Beynimiz bir giz olarak kaldıkça, beynin yapısının yansıması olan evren de bir giz olacaktır.
- Berkeley dış gerçeklikteki nesnelerle ilgili tüm kavramsallaştırmalarımızın zihin tarafından sağlanan duyu verilerini düzenlemeye yönelik bir amacı olduğunu söyler. Bu görüşe göre sözde dışsal gerçeklik olası duyu verilerinin fiili ve olası bir dizisinden başka bir şey değildir. Bu görüş idealizm olarak bilinir.
- Ruhu, bedeni etkileyen şeyleri bedenin her biriminde bulunduğu için değil ama kendisine bedenin çeşitli kısımlarına dokunan dışsal nesnelerin çeşitli eylemleri sinirlerin hareketleri yoluyla iletildiği beyinde olduğu için hissettiği kolaya kanıttır.
- İnsan sinir sistemini yöneten işlevsel ilkeleri anlamaya çalışırken, beynimizin daha ilkel beyin türlerinden evrimleştiğini unutmamalıyız. Yani beynimiz sadece bizim için sıfırdan inşa edilmemiştir, aksine tarihsel kökenlerinden kaynaklanan yetenekleri ve sınırları vardır. Sinir sistemlerinin evrimleşme ihtiyacı rasyonelliğin içsel güzelliğinden veya bilinçle bağlantılı yerleşik bir iyilikten değil; esas olarak, hayvanların diğer organizmalardan kaynaklanan olayları da içermek üzere çevrelerinde olup bitenleri başarılı bir şekilde öngörme ihtiyacından kaynaklanmıştır (Dawkins ve Krebs 1978, Llinás)
- İhtiyacımız olan alt sistemlerin küçük ölçekli modelleri ve hepsinin üstünde bütün beyin işlevine dair büyük ölçekli bir kuramdır.
Nörofelsefe İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Öncelikle alana öncülük etmesi açısından hem Churchland'a hem bu kitaba fazlasıyla saygı duyduğumu söylemeliyim.1986 yılında basımı yapılan Neurophilosophy'nin ancak 2018'de Türkçeye kazandırılmış olması bu alanda ne kadar geriden geldiğimizin en net göstergelerinden biri. Kitaba gelecek olursak ilk söyleyeceğim şey Nörofelsefe'yi okumadan önce Popper okumanın gerekliliği olacaktır. Churchland baştan sona indirgemeci bir yaklaşımla psikoloji, genetik, nöroloji gibi alanların hepsini nörobilim adı altında, daha doğrusu disiplini altında toplama fikrine bizi ikna etmeye çalışıyor. Popper okumadan önce indirgemecilik konusuna çok daha ön yargılı yaklaşıyordum. Bu konuda bilim tarihinde en sağlam argümanları sunan kişinin Popper olduğunu rahatlıkla iddia edebilirim ki yine bu sebepten Churchland onu rehber edinmiş. Haliyle Popper size Churchland'dan önce güzel bir temel sunacaktır ve yaklaşımınızı değiştirme ihtimali bir hayli yüksek. Churchland çok daha keskin davranmış bana kalırsa. Bu onu haksız yapmaz ama ikna edilebilirliği açısından bir dezavantaj olduğunu düşünüyorum. Anatomi ve nörofizyolojiye bu denli yer ayırmış olması bence harikaydı bu kadarını tahmin edemezdim ve kitabın yaklaşık ilk 300 sayfası nöroanatominin çok iyi bir özetiydi. Bu bağlamda bir temelinizin olması okumayı daha keyifli kılacaktır. Kalan 250 sayfası ise psikoloji ağırlıklı. Fakat burada psikolojinin derinliklerine inmek yerine sizi psikolojinin nörobilim disiplini altında incelenmesinin mantığına ikna etmekle uğraşıyor. Bunun yanında mantıksal empirizm ve özellikle işlevselci psikolojinin de irdelenmesi benim ekstra hoşuma gitti çünkü bu felsefî yaklaşımı vermeden nörofelsefe gibi bir alan temeli eksik kalırdı. Russel, Frege, Peirce, Kant, Duhem ve Feyarabend'den birtakım bakışlar sunması güzeş bir detaydı. Bu iknalar sonucunda değindiği güzel noktalar elbet vardı fakat nörobilimin çok yeni ve henüz derinliklerine inilmemiş bir alan olması sebebiyle fazlaca tekrara düştüğünü gördüm. Çünkü açıkçası gerçekten öne sürebileceği çok fazla argüman yok zaten. Devamlı olarak henüz psikolojinin ayrı bir disiplin olarak devam etmesindeki inadı yanlış bulduğunu ifade ediyor. Buna tam olarak hayır diyemeyiz, dememeliyiz elbet ama gerçek bir savunma da göremedim bu konuda. Çünkü nörobilimin dehlizlerinden hala bihaberiz. Ama bir ilk niteliği taşıdığını ve 20 seneyi aşkın bir zaman önce yazılmış olduğunu düşünecek olursak tahammül seviyemizin artması daha doğru olacaktır. İlgililerin okumasının şart olduğunu düşündüğüm bir kitap ve haklı ya da haksız olduğu konular dahilinde de başarılı bulduğumu söyleyebilirim. (Beyza)
“Yirminci yüzyıl tarihin en kanlı dönemiydi” iddiası, ateizm, Darwin, devlet yönetimi, bilim, kapitalizm, komünizm, ilerleme ideali ve erkek cinsiyetin de aralarında bulunduğu pek çok şeytan itham edilirken başvurulan klişelerden biri. Peki ama bu doğru mu? Pinker tam tersini savunuyor. Avcı-toplayıcı toplumların, ilkel kabilelerin ya da “devletsiz toplulukların” insan öldürmeye daha az eğilimli oldukları şeklindeki klişe, pek çok istatistiksel veriyle çürütülüyor. Peki insanın doğası iyi mi kötü mü? Şiddetin kaynağı ekonomik eşitsizlik mi? Yoksulluk arttıkça insanlar şiddete daha mı eğilimli oluyorlar? Oysa 1960’larda şiddetin zirve yaptığı dönemde Batı toplumlarında eşitsizlik katsayısı hiç olmadığı kadar minimumdaydı. İçimizdeki kötülüğü açığa çıkaran eşitsiz toplum mu yoksa doğuştan mı kötüyüz? Hobbes ile Rousseau arasındaki yüzyıllardır süren bu tartışmayı Pinker bir üst boyuta taşıyarak, modern analizlerle aydınlatıyor. Hümanist devrimin insanı ehlileştirdiğini savunan Pinker, Aydınlanmanın insanın doğasının iyi tarafını nasıl ortaya çıkardığını göstererek, kimi Aydınlanma düşmanlarının saldırılarının geçersizliğini ispatlıyor. “Olağanüstü önemli bir kitap.” –The New York Times Book Review (Alfa Kitap)
Nörofelsefe PDF indirme linki var mı?
Patricia S. Churchland - Nörofelsefe kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Nörofelsefe PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Patricia S. Churchland Kimdir?
Patricia Churchland
Filozof
Doğum: 16 Temmuz 1943 (71 yaşında), Oliver, Kanada
Eğitim: Oxford Üniversitesi
Patricia S. Churchland Kitapları - Eserleri
- Nörofelsefe
- Güvenen Beyin
- Braintrust: What Neuroscience Tells Us about Morality
- Vicdan
- Vicdan
Patricia S. Churchland Alıntıları - Sözleri
- Sorun çözme kapasitesi, beyin devreleri terimleriyle gerçekten ne içeriyorsa içersin, yeni genlerin yardımı olmaksızın yeni davranışların ortaya çıkışına olanak verir. (Güvenen Beyin)
- Eğer toprağa kök salabilirsen aptal olmaya hakkın vardır. (Nörofelsefe)
- “Vicdanınız beynin kurgusudur, bu sayede hem kendinizi hem başkalarını umursama içgüdüleriniz gelişim, taklit ve öğrenme aracılığıyla özgül davranışlara yönlendirilir.” (Vicdan)
- Berkeley dış gerçeklikteki nesnelerle ilgili tüm kavramsallaştırmalarımızın zihin tarafından sağlanan duyu verilerini düzenlemeye yönelik bir amacı olduğunu söyler. Bu görüşe göre sözde dışsal gerçeklik olası duyu verilerinin fiili ve olası bir dizisinden başka bir şey değildir. Bu görüş idealizm olarak bilinir. (Nörofelsefe)
- Genelde karar verme kısıtlanmış tatmin işidir, eğer iyi giderse aklın galip geldiğini söyleriz. (Güvenen Beyin)
- Özellikle ilk REM evresinin anormal başlangıcı kronik depresyondaki hastalar için tipiktir. (Nörofelsefe)
- İnsan sinir sistemini yöneten işlevsel ilkeleri anlamaya çalışırken, beynimizin daha ilkel beyin türlerinden evrimleştiğini unutmamalıyız. Yani beynimiz sadece bizim için sıfırdan inşa edilmemiştir, aksine tarihsel kökenlerinden kaynaklanan yetenekleri ve sınırları vardır. Sinir sistemlerinin evrimleşme ihtiyacı rasyonelliğin içsel güzelliğinden veya bilinçle bağlantılı yerleşik bir iyilikten değil; esas olarak, hayvanların diğer organizmalardan kaynaklanan olayları da içermek üzere çevrelerinde olup bitenleri başarılı bir şekilde öngörme ihtiyacından kaynaklanmıştır (Dawkins ve Krebs 1978, Llinás) (Nörofelsefe)
- Psikopatların beyinleri farklı mıdır? Öyle gözükmektedir. Şu ana kadar edinilen veriler psikopatların beyinleriyle sağlıklı kontrol deneklerininki arasında duygular, itkiler ve sosyal tepkileri düzenleyen alanlarda önemli farklar olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle beynin paralimbik kısımlan psikopatlarda hem anatomik (daha küçüktür) hem de işlevsel (duygusal öğrenme ve karar verme işlerinde etkinlik düzeyi daha düşüktür) açıdan farklıdır. (Güvenen Beyin)
- « Tanrı'nın müdahalesiyle hırsızlıkla suçlanan suçluysa gölün dibine battar, zinayla suçlanan masumsa elini kızgın demir dağlamaz, böylece masumiyet açıkça ortaya çıkardı. Sadece suçlular boğulur, sadece suçlular yanardı. » (Güvenen Beyin)
- Beynimiz bir giz olarak kaldıkça, beynin yapısının yansıması olan evren de bir giz olacaktır. (Nörofelsefe)
- kendi kimyasallarımızın müptelası olabilir miyiz? (Nörofelsefe)
- Kimseye güvenmemek ahlaksızlıktır, aynı şekilde herkese güvenmek de ahlaksızlıktır. -Seneca (Güvenen Beyin)
- 1972'de kırsal bölge pilotu Martin Hartwell kötü hava koşullarına rağmen büyük bir cesaretle yardım uçuşuna karar vermiş, ne yazık ki uçak kötü bir kaza geçirmişti. Yolcuları acilen apandisit ameliyatına alınması gereken İnuit bir çocuk ve ona eşlik eden hemşireydi. Hemşire kaza anında, çocuksa daha sonra öldü. İki bacağı kınlan Hartwell haftalarca aç ve yan baygın bir halde kurtarılmayı beklemiş, arkadaşının, kazada ölen hemşirenin bacağını yemişti. Sonunda, otuz bir dondurucu soğuk günün ardından, Hartwell kurtarıldı. Bu tür uç noktalardaki yamyamlık üzerine farklı fikirler vardır, ben tüm aynntılan bildiğimiz durumlarda bile tek bir doğru cevap olduğundan şüphe duyanın. Pek çok iyi besili insan, köpek yenmesi fikrinden dehşete düşer, ama geleneksel bir İnuit av bulununcaya kadar köpek yiyerek hayatta kalmak yerine açlıktan ölünmesinden dehşete düşecektir. Hepimizin bildiği gibi, rasyonel insanlar en iyi vergilendirme, gençlerin eğitimi ya da önleyici savaşların ne zaman açılacağı konusunda hemfikir olmayabilirler. Çoğunlukla daha iyi ya da daha kötü çözümler vardır, ama tek doğru seçim yoktur; böyle durumlarda kısıtlanmış tatmin işbaşındadır; dengeleyerek, uyum gözeterek, uygun bir karara vanr. (Güvenen Beyin)
- İnsanlar tarafından algılanan dünya diğer organizmalar tarafından algılanan dünyayla aynı değildir. (Nörofelsefe)
- Ruhu, bedeni etkileyen şeyleri bedenin her biriminde bulunduğu için değil ama kendisine bedenin çeşitli kısımlarına dokunan dışsal nesnelerin çeşitli eylemleri sinirlerin hareketleri yoluyla iletildiği beyinde olduğu için hissettiği kolaya kanıttır. (Nörofelsefe)
- İhtiyacımız olan alt sistemlerin küçük ölçekli modelleri ve hepsinin üstünde bütün beyin işlevine dair büyük ölçekli bir kuramdır. (Nörofelsefe)
- İkizler ve aile bireyleri üzerinde yapılan çalışmalar psikopatlıkta kalıtsallığın yaklaşık yüzde 70 seviyesinde olduğunu göstermektedir; taciz ve ihmal gibi çocukluk koşulları genetik eğilime katkıda bulunur. (Güvenen Beyin)
- İnsanlar ve karıncalar arasında, büyük farklılıklar vardır. Karıncalar diğerlerine fayda sağlamak için büyük bedeller ödemede insanlardan çok öte seviyelerde özgeci davranış gösterirler. (Güvenen Beyin)
- Felsefeci Mark Johnson, evrensel etik görüsü hususunu daha güçlü ifade eder: "Mutlak kurallar, karar-verme prosedürleri ve karşılaştığımız herhangi bir durumda yanlışı doğrudan ayırt edebileceğimiz evrensel ya da kesin kanunlar yaratan ruhani muhakemeye sahipmişiz gibi düşünmenin ve hareket etmenin ahlaki açıdan sorumsuzluk olduğunu ileri sürüyorum." (Güvenen Beyin)
- Cinsiyet (gender) kimliği önemli ölçüde belli steroidlere ve cinsiyet hormonlarına bağlıdır. Yakın zamanlara kadar cinsiyet hormonlarının merkezi sinir sisteminin işlevinden bağımsız olduğu düşünülüyordu, ama artık onların beynin belli bölgelerinde de bulunduğu ve cinsiyet farklılıklarını yönettikleri bilinmektedir (McEwen vd., 1974; Pfaff ve McEwen, 1983). (Nörofelsefe)