Ol / An - Oruç Aruoba Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ol / An kimin eseri? Ol / An kitabının yazarı kimdir? Ol / An konusu ve anafikri nedir? Ol / An kitabı ne anlatıyor? Ol / An kitabının yazarı Oruç Aruoba kimdir? İşte Ol / An kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Oruç Aruoba
Yayın Evi: Metis Yayınları
İSBN: 9789753425117
Sayfa Sayısı: 224
Ol / An Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Metis'te 1990 yılında de ki işte ile başladığımız Oruç Aruoba koleksiyonunu felsefe kitaplarının yanı sıra şiir ve şiirsel metinleriyle sürdürüyoruz. Geçen yıl Doğançay'ın Çınarları'nı yayımlamıştık ilk olarak. Kolleksiyona yeni basımlarını yaptığımız dört kitap ile devam ediyoruz. ol/an, kesik esin/tiler, Geç Gelen Ağıtlar ve sayıklamalar.
Ol / An Alıntıları - Sözleri
- “Ne çok ölü düşün var senin . Kırık dökük gerçeklerin üşüşünce düşüncene ne çok canlı acın var senin . Bölük pörçük gerçeklerin inince içine ne çok katı kanın var senin Ne çok diri ölün var senin …”
- Gözlerin parıldıyor mu, arada bir düşleyince beni orada? Gözlerim kararıyor, arada bir düşünemeyince seni burada.
- Yorgun gözlerim - sözlerim suskun.
- “Burada geçmiş ile gelecek arasında gerili ,sallanıyorum. Saatlerim çarpık günlerim çatlak yılım yitik. Sözcükler gelip geçiyor içimden anlamsızlığa doğru eylemler gelip gidiyor elimden çaresizliğe doğru..”
- Burada geçmiş ile gelecek arasında gerili, sallanıyorum. Saatlerim çarpık günlerim çatlak yılım yitik. Sözcükler gelip geçiyor içimden anlamsızlığa doğru, eylemler geçip gidiyor elimden çaresizliğe dogru. Boşalıyorum burada hiçlik ile yokluk arasında.
- Ah! İnsanın yabanıl yüreğine denk bir yurt yok."
- "Ne çok ölü düşün var senin."
- Ne çok ölü düşün var senin.
- İşte bu, dostum! Bu, bizi bütün zenginlikler içinde yoksul kılan yalnız olamamamız içimizdeki sevginin, yaşadığımız sürece, ölüp gitmemesi.
- “İşte bu ,dostum ! Bu bizi bütün zenginlikler içinde yoksul kılan : yalnız olamamamız : içimizdeki sevginin , yaşadığımız sürece , ölüp gitmemesi.”
- “Beynim yıkılmış bir labirent : bütün dehlizleri tıkalı bütün tavanları göçük bütün duvarları çökük— içinde yitilemeyecek bile Beynim taşlaşmış bir ağaç : bütün dalları çatlak bürün yaprakları kırık bütün kökleri kömür— çürüyüp ölemeyecek bile…”
- Buradayım: Yüzyıl önce başladım beklemeye. Yavaş geçip gitme zamanı: Dumanlar isler puslar, Yağmurlar Sıcaklar Soğuklar, rüzgarlar Kemirdi her yanımı Tahtalarım birer birer çürüdü, Boyalarım parça parça döküldü, Payandalarım teker teker çöktü Yüzyıl oldu.
- Buradayım: çiçekleniyorum.
- (...) içimde yaşayan insanlar azaldı: Yalnızlaştım.
Ol / An İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ol’an oldu... Olmanız dileğiyle: Oruç Aruoba insanı içine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Her bir sayfa öncekiler ve sonrakiler ile anlam buluyor, nihai bir sona/amaca da ulaşma çabası gütmüyor. İçinize işliyor ve bir parça hüzün bırakıyor avuçlarınıza. Sizi yepyeni kalemlerle tanıştırmayı da ihmal etmiyor kitabın sonlarına doğru.Mesela:”anlamı olmalı bir şeylerin bir yerde, yeterince ararsan; bir anlamı acının bir yeri sevincin..." diyor. Kitap boyunca işte birtakım hislere anlam ve bir yer aratıyor. Son alıntım kitaptan Hönderlin’ den idi mesela...Kitabın cevabı belki de hislerimize dair diyor ki: "Ah! insanın yabanıl yüreğine denk bir yurt yok; nasıl, güneşin ışınları yeryüzünde ilkin olgunlaştırdığı bitkileri sonradan kurutup yakarsa, insan da öldürür yüreğinde gelişen tatlı çiçekleri; neşelerini, yakınlığını ve sevginin." Bazen kitap sizi inceler dostlar... (Rüzgâr...)
Oruç Aruoba’nın en beğenmediğim kitabı oldu. 200 sayfalık kitap içinden alıntı yapabileceğim, hoşuma giden kısım bile yok maalesef. Yazarı okumak isteyip de yazarın hangi kitabını tercih edecekleri konusunda kararsız kalanların, bu kitabı tercih etmemelerini tavsiye ederim. (spacely)
Daha, çok sıcak kaybı. Ne de mutlu olmuştun eserlerini keşfettiğinde değil mi? • Psikoloji okumuş. Felsefe ilgi alanı. Şiirle zaten hep iç içe. Heybesinde Nietzsche’den Kant’a, Heidegger’den Wittgenstein’a, Hölderlin’den Rilke’ye daha nicesini barındırıyor. • Var mıydı kötü yazabilme ihtimali? Yazmadı. Yazamadı. Yazamazdı. • Yeri gelecek cümlelerle yeri gelecek hecelerle fısıldayacak sizlere. • Geçmiş ve düşünceler diyeceği gibi; “Ardımda öfkeli yazgının itip götürdüğü, attığı geçmiş düşünceler.” • ‘Sen’ de diyecek; “Şimdi sen olmayalı olmuyor.” • “Orada mısın? Ben buradayım : kendimi bıraktığım yerde.” • Buyurun. (Adem Kara)
Kitabın Yazarı Oruç Aruoba Kimdir?
Ortaöğrenimini Ankara TED Kolejinde tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesine devam eden Aruoba, psikoloji bölümünden lisans ve yüksek lisansını aldı. Yine aynı üniversitede felsefe bilim uzmanı oldu. 1972 ve 1983 yılları arasında öğretim üyesi olarak görev yapan yazar, felsefe bölümünde doktorasını da tamamladı.
Aruoaba, 1976 yılında başlamak üzere bir yıl süreyle Almanyadaki Tübingen Üniversitesinde felsefe semineri üyeliği yaptı. Ayrıca 1981de Yeni Zelandaya giden yazar, Victoria Üniversitesinde konuk öğrenim üyeliğinde bulundu. 1983 yılında akademisyen olarak çalışmayı bırakıp üniversiteyle ilişiğini kesti. Bu dönemde İstanbul'a yerleşti ve çeşitli basın organlarında yayın yönetmenliği, yayın kurulu üyeliği ve yayın danışmanlığı yaptı. Ağırlıklı olarak yazı ve çeviri işleriyle uğraşan Aruoba'nın çalışmaları saygın edebiyat dergilerinde yer aldı.
Akademisyen olarak başladığı kariyerine yazar ve çevirmen olarak devam etmiş, edebiyata ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur. Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli düşünürlerden biridir. Hume, Rilke, Wittgenstein, Nietzsche, Von Hentig, Başo ve Celanın eserlerini Türkçeye çevirerek literatüre kazandırmıştır. Özgün ve yalın bir stille yazdığı haiku tarzındaki şiirleri yediden yetmişe bir çok okuyucuya ulaşmış ve sevilmiştir. Aruoba, aforizmalara dayalı felsefi metinleri oldukça başarılı bir biçimde kaleme almış ve Türkiye'nin Nietzschesi olarak anılmıştır.
Epistemoloji, etik, Hume, Kant, Kierkegaard, Nietzsche, Marx, Heidegger ve Wittgenstein konuları üzerine çalışmalar gerçekleştiren Aruoba, bu çalışmalarına günümüzde devam etmekteydi. Özellikle şiir sanatına yönelmiş ve Heidegger’in şiire yaklaşımını; “Ona göre insanın temel sözü şiirdir. Çünkü insan yaşayan, dünyanın içinde olan, diğer insanlarla ilişkisini dil aracılığıyla kuran varlıktır. İnsanın bütün etkinliklerinde yer alan, içinde yaşadığı dil ile (tarihsel olarak da) içinde yaşadığı varoluş arasında kurduğu temel anlam ilişkisi, şiirde ortaya çıkar. İnsanın bilinen bütün tarihi boyunca çeşitli biçimlerde görülen “şiir” adı verilen dilsel kuruluşlar, bu temel ilişkiyi ortaya koymaya (dile getirmeye) çalışan insan yöneliminin ürünleridir. Heidegger de buna ulaşmaya, (anlamlandırmaya, yorumlamaya) insanın dünya ile ve diğer insarlarla olan ilişkisini ilk biçimiyle yeniden kavramaya çalışır.” sözleriyle açıklamıştır.
Aruoba, Hume, Nietzsche, Kant, Wittgenstein, Rainer Maria Rilke, Von Hentig, Paul Celan ve Matsuo Bashō gibi düşünür, yazar ve şairlerin eserlerini de Türkçeye kazandırmıştır. Bir dönem Açık Radyoda Filozof Dedikoduları isimli programı da hazırlayıp sunan Aruoba, Wittengstein'ın eserlerini Türkçeye ilk çeviren kişi olarak da bilinmektedir. Aynı zamanda Aruoba, Japon edebiyatı kökenli bir şiir türü olan haiku’nun, Türk edebiyatındaki temsilcilerinden de biridir. Yazar, Nietzsche’nin “Antichrist” eserini de Almanca’dan Türkçe’ye kazandırmıştır
Felsefe Sanat Bilim Derneği’nin her yıl düzenlediği “Assos’ta Felsefe” etkinliklerine konuşmacı olarak katılan yazar, “Felsefenin Hayvanına Ne Oldu?”, “Bilim ve Din” gibi birçok başlıkta sunumlar gerçekleştirmektedir. Ayrıca, Füsun Akatlı Kültür ve Sanat Ödülü etkinlikleri kapsamında gerçekleştirilen sempozyuma da konuşmacı olarak katılmıştır.
Oruç Aruoba, 2006 ve 2011 yıllarında Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü yarışmasında Füsun Akatlı, Ahmet Cemâl, Doğan Hızlan, Nüket Esen, Orhan Koçak, Nilüfer Kuyaş ve Emin Özdemir ile birlikte seçici kurulda yer almıştır.
Aruoba’nın şiirlerinde kullandığı üslup ve noktalama işaretlerinin edebiyat kurallarının dışında olmasına rağmen bu durum akademik çevrelerce sanatçının üslubu olarak değerlendirmiştir.
ESERLERİ
Tümceler, Bir Yerlerden Bir Zamanlar, 1990, Metis Yayınları
De ki İşte, 1990, Metis Yayınları
Yürüme, 1992, Metis Yayınları
Hani, 1993, Metis Yayınları
Ol/An, 1994, şiir, Metis Yayınları
Kesik Esin/tiler, 1994, şiir, Metis Yayınları
Geç Gelen Ağıtlar, 1994, şiir, Metis Yayınları
Sayıklamalar, 1994, şiir, Metis Yayınları
Uzak, 1995, Metis Yayınları
Yakın, 1997,Metis Yayınları
Ne Ki Hiç, 1997, haikular, Varlık Yayınları
İle, 1998, Metis Yayınları
Çengelköy Defteri, 2001, Metis Yayınları
Zilif, 2002, Sel Yayınları
Doğançay’ın Çınarları, 2004, şiir, Metis Yayınları
Benlik, 2005, Metis Yayınları
Meşe Fısıltıları 2007, Metis Yayınları
David Hume’un Bilgi Görüşünde Kesinlik, 1974
Nesnenin Bağlantısallığı (Hume – Kant- Wittgenstein), 1979
A Short Note on the Selby-Bigge Hume, Tebliğ, Edinburgh, 1976
The Hume Kant Read, Tebliğ, Marburg, 1988
Oruç Aruoba Kitapları - Eserleri
- Yürüme
- De ki İşte
- Yakın
- İle
- Uzak
- Sayıklamalar
- Ol / An
- Hani
- Benlik
- Meşe Fısıltıları
- Kesik Esin/tiler
- Geç Gelen Ağıtlar
- Tümceler
- Çengelköy Defteri
- Zilif
- Olmayalı
- Doğançay'ın Çınarları
- Ne ki Hiç
- Ne
- 101 Soruda Nutuk
Oruç Aruoba Alıntıları - Sözleri
- - Tersi : ateşini ne kadar kolaylıkla yakmışsan, o kadar geçici olur o da; seni de o kadar az ısıtır ... Şunu bil: ancak zorlukla yakılan ateş, temelden, gerçekten, yanar- ve ısıtır ... Ateşinin kolayına kaçamazsın.. (Yakın)
- Yorgunuz artık Göremeseniz de Yapraklarımız ağır Dallarımız bezgin (Doğançay'ın Çınarları)
- "Aşk Ney in göl ge si?" (Geç Gelen Ağıtlar)
- Yabancı bir ülkenin güdümüne girmeyi istemek, insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü, uyuşukluğu benimsemekten başka bir şey değildir. (101 Soruda Nutuk)
- O, şimdi uyumuyor mu : uyumuyorsa, beni düşünüyor olsa (Uzak)
- "Bitirmek istemiyorum; ama, belki, sürdürdüğüm, bitmiş birşeydir" diye düşünmüştüm. (İle)
- Ben, çünkü, yaşamamam gereken bir yaşam yaşamışım, demek ki. Aykırı yaşamışım. (Benlik)
- İlişki,bağlılık olmalıdır;bağımlılık değil... (İle)
- Toprağı sorun bize Karanlığı, acıyı, hiçi İsterseniz ölümü de Hepsini çekinmeyiz Ya da kendinizi sorun. Kimiz biz, neyiz diye Nereden geldik buraya Niye buradayız, diye Yanıt veririz size Niçin, neden, niye Tam bize uygundur Uzun soruya uzun yanıt Yeter ki sorun Ama sormuyorsunuz Susuyoruz biz de Susarız sorulmayınca (Doğançay'ın Çınarları)
- Yaşamı düğümlemeden çözemezsin. (De ki İşte)
- Ama içinde iğrenç bir boşluk vardı, artık hiçbir kaygı duymuyordu, hiçbir arzu; varoluşu zorunlu bir yüktü ona. Öylesine yaşayıp gitti. (Uzak)
- Benim umutsuz yolum bittiği yerde başlar (Sayıklamalar)
- "Hey koca şehir- uzaktan ne güzelsin; yakındansa,..." (Çengelköy Defteri)
- Son satır: O yok – onun gelmeyişinde de ne karlar var. (Ne ki Hiç)
- Her günümüz son günümüzdür. (Yürüme)
- Sözlerimiz seni aradı ama duvarda bir yazı vardı. Güneşten düştü bir ışın karardı. Bir kapı çarpıldı karanlıkta, kapandı (Geç Gelen Ağıtlar)
- Yitsinler artık – kafanda boşluklar içinde hiçlikler. (Ne ki Hiç)
- Sevişerek batırdık Güneş'i – Ay karşıladı bizi. (Ne ki Hiç)
- YOK UŞTAN İN ERKEN Yavaş inersin yokuştan Kar taneleri irileşirken Kimler bakmış uzaktan Yolunda hızla gelişirken Hep ileri yürürken Gözü kapalı güvenirken Boyuna düştüğün tuzaktan Sürünüp çıkmağa çalışırken Adımların kısalmış Işığını gece almış Zamanın geçişirken Artık anısı kalmış. (Geç Gelen Ağıtlar)
- İnsan yeryüzünün döküntüsüdür. (Sayıklamalar)