tatlidede

Olağanüstü Masallar - Jorge Luis Borges Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Olağanüstü Masallar kimin eseri? Olağanüstü Masallar kitabının yazarı kimdir? Olağanüstü Masallar konusu ve anafikri nedir? Olağanüstü Masallar kitabı ne anlatıyor? Olağanüstü Masallar PDF indirme linki var mı? Olağanüstü Masallar kitabının yazarı Jorge Luis Borges kimdir? İşte Olağanüstü Masallar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 27.05.2022 00:00
Olağanüstü Masallar - Jorge Luis Borges Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Jorge Luis Borges

Yazar: Adolfo Bioy Casares

Çevirmen: Ergün Akça

Yayın Evi: Mitos Yayınları

İSBN: 9789757468355

Sayfa Sayısı: 139

Olağanüstü Masallar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Borges, Shakespeare'nin herkesin toplamı, yani hiç kimse olduğunu söylemişti. Peki Borges kim? John Updike'in dediği gibi "dünya edebiyatının devi" mi, yoksa George Steiner'in dediği gibi "Poe ve Baudelaire'den sonraki en büyük düşçü" mü?

Borges ve Casares,Uzak Doğu'dan, Avrupa'dan, Amerika'dan ve Arap dünyasından, değişik zamanlara ait metinleri yan yana getirmişler.

Olağanüstü Masallar

Gelecek düşlerin hatırlanışı geçmiş düşlerin unutuluşu,

Yabancı ifritler,ev ifritleri,kişinin kendi ifritleri,

İnançlar ve inkarlar antolojisi...

Yani düşler antolojisidir.

Olağanüstü Masallar Alıntıları - Sözleri

  • CHUANG TZU düşünde bir kelebek olduğunu gördü, ama uyandığında, düşünde kendini bir kelebek olarak gören bir insan mı, yoksa düşünde kendini bir insan olarak gören bir kelebek mi, olduğunu bilemedi.
  • MASAL KRAL, "Seni ölüme mahkûm ediyorum, ama seni Sen olarak değil Xios olarak ölmeye mahkûm ediyorum," de­dikten sonra, Xios'un bütünüyle farklı 1ülkeye gönde­rilmesini buyurdu. Adı değiştirilmiş ve usta rötuşlarla yeni 1görünüm verilmişti. Yeni ülkesinin insanları onun için yeni bir geçmiş, yeni 1aile, onunkilerden çok farklı yetenekler yarattılar. Önceki yaşamına ilişkin 1şey hatırlayacak olsa, onu yalanlıyor, divane olduğunu ve bunun gibi şeyler, söylü­yorlardı.Ona 1aile hazırladılar; onun olduklarını söyleyen 1karısı ve çocukları oldu. Sözün kısası, ""her şey ve herkes, olmadığı kişinin o ol­duğunu söylüyordu ona.""...
  • ...uyuyamaz. Tekrar kalkar. Bu kez doktora gider. Hep olageldiği gibi doktor 1yığın şey söyler. Ama yine uyuyamaz. Sabah altıda 1tabanca doldurur ve beynine sıkar. Adam ölür. Ama hiç uyuyamamıştır. Uykusuzluk pek inatçı 1şey­dir...
  • BEN KİMSEYE AİT DEĞİLİM VE HERKESE AİTİM. GİRMEDEN ÖNCE BURADAYDIN. AYRILDIĞINDA DA BURADA KALACAKSIN. Diderot, Kaderci Jacques'dan (1773)
  • "Eğer yeniden başlayabilseydim yaşamaya,  İkincisinde daha çok hata yapardım. Kusursuz olmaya çalışmaz, sırtüstü yatardım. Neşeli olurdum, ilkinde olmadığım kadar."
  • ...OLMUŞ OLANIN HEPSİ, OLANIN HEPSİ, OLACAK OLANIN HEPSİ BENİM, VE HİÇBİR ÖLÜMLÜ (ŞlMDlYE KADAR) PEÇEMİ KALDIRMADI. Plutarch, İsis ve Osiris'e Dair, dokuzuncu paragraftan
  • ...Herkesin ölmeden önce kendi yüzünün nasıl olduğunu bilmesi gerek...
  • "Zhuang Tzu düşünde bir kelebek olduğunu gördü, ama uyandığında, düşünde kendini bir kelebek olarak gören bir insan mı, yoksa düşünde kendini insan olarak gören bir kelebek mi, olduğunu bilemedi."
  • MEHDİ ve aşireti, General Gordon tarafından savunulan Hartum'u kuşatıyordu. Düşmanlardan birkaçı savunma hatlarını geçti ve kuşatma altındaki kente girdi. Gordon onları tek tek ele geçirdi ve her birine kendilerini görebilecekleri bir ayna gösterdi. Herkesin ölmeden önce kendi yüzünün nasıl olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüyordu.
  • NAPOLİ DİLENCİSİ NAPOLİ'de oturduğum sırada, sarayımın kapısında, faytona binmeden önce birkaç kuruş atma alışkanhğında olduğum kadın bir dilenci dururdu. Bir gün, birdenbire, bu dilencinin bana hiçbir zaman, şükranını belirtmediği gerçeğiyle aklım karımış halde, gözlerimi ona diktim. İşte o zaman gördüm ki, o güne kadar bir dilenci olarak kabul etmiş olduğum, kırmızı toprak ve yarı yarıya çürümüş muz kabuklarıyla dolu, yeşil boyalı bir tahta kutudan başka bir şey değilmiş. Max Jacob, Le Cornet à Dés (1917)
  • AŞIRI DİNDARLIĞIN TEHLİKELERİ BİR gün Ebû Nuvâs, bir arkadaşını ziyaret ederken çatı çatırdamaya başladı. "Bu da ne?" diye sordu Ebû Nuvâs. “Korkma canın," dedi arkadaşı, "yalnızca Rabb'e şükreden bir çatı o." Bu sözleri duyar duymaz Ebû Nuvâs, evi terk etti. "Hey, nereye gidiyorsun?" diye seslendi arkadaşı ardından. "Korkarım ki pek muhterem çatınız biraz sonra aşka gelecek," diye cevapladı Ebû Nuvâs, "ve altında bulunan fakir bendenizle birlikte secdeye duruverecek." Nuzhat el-Callas
  • ÖLÜMÜN YÜZÜ GENÇ bir Acem bahçıvan Prensine dedi ki: "Koruyun beni! Bu sabah Ölüm ile karşılaştım. Yüzünde tehditkâr bir ifade vardı. Bu gece, yardımınızla bir mucize gerçekleştirip, İsfahan'da olmak istiyorum." Yüce gönüllü Prens, atlarını ona ödünç verir. O gün öğleden sonra Prens, Ölüm ile karşılaşır ve ona sorar: "Bu sabah neden bahçıvanımıza tehditkár bir çehreyle baktın?" "Tehditkâr bir çehre değildi benimkisi," diye yanıtlanır soru, "hatta aksine, şaşkın bir çehreydi. Çünkü bu sabah onunla karşılaştığım yer İsfahan'dan oldukça uzak bir yerdi, oysa bu gece onu almam gereken yer İsfahan'dı." Le Grand Écart'dan, Jean Cocteau
  • Hiçbir şeye inanmamaktaki ısrarın sana kendi gecelerini unutturuyor, yoksa kim hoş ve korkunç düşleri bilmez? Ayrıca, bu yüzden, uykuyu ölümle karıştırıyorsun. Herkes, düş gören için başka bir yaşamın var olduğu olgusuna tanıktır; oysa ölü olmanın kanıtı oldukça farklıdır: Onlar toza dönüşerek oldukları yerde kalırlar.
  • KANARYA ADALARI'nda, kılıcının ucuyla batıyı gösteren bronzdan devasa bir süvari heykeli vardı. Heykelin kaidesinde şu sözcükler yazılıydı: GERİYE DÖN, BENİM ARKAMDA HİÇBİR ŞEY YOK.

Olağanüstü Masallar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kum Kitabı yazarı Borges ve Adolfo Bioy Casares'den dünya edebiyatında iz bırakmış ünlü masalcılar ve masallardan bölümlerin kendilerine ait yorumlarla bir araya getirdiği bir eser. Adından da anlaşılacağı gibi masalların tamamına yakını mitlere ve olağanüstü kahraman ve gerçek dışı olaylara dayanıyor. Borges zaman zaman küçük oyunlarla bir masalın içinde gelgitler yaşatıyor ve keyifli bir kafa karışıklığına sebep oluyor.Kum kitabını okuyanlar onun tarzını bilir ve ne denli karmaşık olduğunu bilirler. Bir hikayenin Borges tarafından herkesin anlayacağı sadelikte yazılması yada anlatılması çok mümkün değildir zaten. Dikkatimi çeken bir değir husus dünya edebiyatına mal olmuş bu 103 masal, kaynağı itibari ile doğru bildiğimiz yanlışları da ortaya döküyor.Masallar, kıssalar, hikayelerde kahramanlık, hamaset, duygusallık ve hatta sebep sonuç ilişkisiyle aynı noktalara varılsa ve hepimiz tarafından çok bilindik ve aşina olsa da zaman ve kahramanları açısından ezber bozuyor. Yani özetle çok iyi bildiğiniz bir masalın kahramanlarının, zamanının ve mekanının aslında hiç de sizin bildiğiniz gibi olmadığını görüyorsunuz. Tabii konu mitler olunca aslında bizimkinin mi yoksa onlarınkinin mi doğru olduğu tartışılır.Daha da doğrusu mit olunca zaten doğruluğu tartışılır.O zaman ne yapmak lazım takılmadan okumak ve kıssadan hisse almak. (ayhan özköroğlu)

Olağanüstü Masallar PDF indirme linki var mı?

Jorge Luis Borges - Olağanüstü Masallar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Olağanüstü Masallar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Jorge Luis Borges Kimdir?

Jorge Francisco Isidoro Luis Borges Acevedo veya bilinen adıyla Jorge Luis Borges (d. 24 Ağustos 1899 - ö. 14 Haziran 1986), Arjantinli öykü ve deneme yazarı, şair ve çevirmen. Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerindendir ve gerçeküstücülük konusunda yazdığı denemeleri ile ünlüdür.

Borges, 24 Ağustos 1899 tarihinde Buenos Aires'te doğdu. Babasının annesi İngiliz olduğu ve evde iki lisan birden konuşulduğu için daha çocukken her iki lisanı da çok güzel konuşabiliyordu. Oğluna satranç tahtasında Zeno'nun paradoksunu öğreten Jorge Guillermo Borges avukat ve psikoloji öğretmeniydi. Evlerinde Borges'in muhayyilesini sürekli olarak işgal edecek bir bahçe ve kütüphane vardı.

Babasının görme yetisinin azalması üzerine, aile tedavi için I. Dünya Savaşı'ndan önce (1914) Cenevre'ye taşındı. Burada kaldıkları süre boyunca Borges Calvin Koleji'ne devam ederek, Lâtince, Fransızca ve Almanca öğrendi. Sembolizm akımının örneklerinden Verlaine, Rimbaud ve Mallarmé'in eserleriyle bu sırada tanıştı. Schopenhauer'a olan sevgisi ve Walt Whitman'ı keşfetmesi de Cenevre'deyken başladı.

Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ailesiyle birlikte İspanya'ya taşındı. Borges artık yazar olmaya karar vermişti, babasına 1870'lerde geçen bir roman yazmaya yardım ediyordu. Birkaç edebi gruba girme çalışmasından sonra, kendine akıl hocası buldu: Endülüslü şair Rafael Cansinos-Asséns. Onun etkisiyle kendisini "ultraistler" grubundan saymaya başladı ama kısa zamanda aidiyet hissinden sıkılarak kimseye bağlı olmadan birşeyler yapmaya çalıştı. Denemelerle ve şiirle pasifizm, anarşi, Rus devrimi gibi bâzı şeyleri övdüğü, genel düşüncelerini dile getirdiği iki kitap yazdı. Ama sonra yazdıklarından utanarak, her iki kitabı da İspanya'dan ayrılmadan önce imha etti.

1921'de ailesiyle Buenos Aires'e geri dönmesinden sonra, babasının arkadaşı Macedonio Fernandéz'in düşüncelerinden etkilenmesi, düşüncenin yeni yollarına yönelmesine neden oldu. Fernandez'in düşünceleri Schopenhauer, Berkeley ve Hume'ün bir yansıması idi. Edebi stili ekzantrik ve düşünce tarzı karmaşıktı. Borges'e en büyük etkisi her şeye kuşkuculukla bakmasını sağlamasıdır.

1923'te ilk kitabı olan Buenos Aires Tutkusu (Ferver de Buenos Aires)'i çıkardı. 1924-1933 arası Borges için oldukça heyecan verici bir zamandı. Bu dönemde pek çok yazısı ve şiiri basıldı. Luna de Enfrente 1925'te, San Martin Defteri (Cuaderno San Martin) 1929'da basıldı. 1933-1934 yıllarında Critica'da Alçaklığın Evrensel Tarihi (Historia universal de la infamia) yayımlandı. Bu öykü dizisi, önceden basılmış bâzı hikâyelerden alınan karakterler ve fikirler üzerine yeniden hikâye yazmakla oluşmuştu. Gerçeği ve hikâyeyi harmanladığı bu hikâyeler gerçeküstü bir otantizm taşıyorlardı. Daha sonraları bu tarz "büyülü gerçekçilik"in ilk örneklerinden sayılacaktı. Ama onun asıl kariyeri 1935'te yazdığı "Borges stili"nin ilk örneği denilen, hayâli bir romanı eleştirdiği Al-Motasim'e Bir Bakış isimli öyküsüdür. 1936'da denemelerini topladığı "Sonsuzluğun Tarihi Historia de la Eternidad" basıldı. Bu sırada maddi sıkıntılar çekiyordu, bu nedenle 1937'de Belediye Kütüphânesi'nde çalışmaya başladı. Kütüphânedeki işi hafif olan yazar, iş günlerinin kalanını klâsikleri okuyarak ve modern edebiyatın uluslar arası örneklerini İspanyolca'ya çevirerek geçirmiştir. Virginia Woolf'un ve William Faulkner'ın kitapları İspanyolcaya ilk kez bu dönemde Borges tarafından kazandırılmıştır. Yaratıcılığını kaybetmekten korkan Borges, eşşiz bir eser yazmak istedi ve Pierre Menard, Don Quixote'un Yazarı'nı kaleme aldı. Ardından da Tlön, Uqbar, Orbis Tertius geldi. Her iki hikâye Victoria Ocampo'nun Sur edebiyat dergisinde yayınlandı. Bunların başarısının verdiği motivasyonla Babil Kütüphanesi'nin çalışmalarına başladı. 1941'de bu öykülerin toplandığı Yolları Çatallanan Bahçe basıldı. Aynı hikâyeler toparlanarak Artifices'e eklendi ve ve 1944'de Ficciones adıyla yeniden basıldı. 1942'de "Bustos Domecq" takma adı altında Adolfo Bioy Casares ile birlikte polisiye hikâyeler dizisi olan Don İsidro İçin Altı Problem'i yazdılar. Felsefe, gerçekler, fantazi ve gizemleri harmanladığı bu yeni öykülerin yanında, El Hogar'da anti-semitizmi, faşizmi ve nazizmi eşeltiren politik makaleler de yazıyordu. Bu makalelerle oldukça tanındı. 1946'da Juan Peron'un iktidara gelişiyle, kütüphânedeki işinden atıldı. Bu işten atılma onun için bir tür kurtuluş olmuştu, çünkü hem Arjantin'den Uruguay'a kadar pek çok yeri gezip, Budizm'den Blake'e kadar pek çok konuda seminerler veriyor, hem de iyi para kazanıyordu. Ama ailesi Peron'un baskıcı rejiminde zor günler geçirdi, annesi ve kız kardeşi hapse girdi. 1949'da ikinci önemli kısa hikâyeler kitabı Alef (El Alef)basıldı.

1955'de Peron devrilince Borges hayâlindeki meslek olan Arjantin Ulusal Kütüphânesi Müdürlüğü'ne getirildi. Ailesinden gelen hastalık nedeniyle görme bozukluğu çeken Borges bu dönemde görme yetisini tamamen kaybetti. "Bana aynı anda hem 800,000 kitabı hem de karanlığı veren Tanrı'nın muhteşem ironisi" diyerek bu gerçeği kabullenmiştir. (Umberto Eco unutulmaz romanı Gülün Adı'nda yer alan ana karakterlerden kör kütüphaneciyi Borges'ten esinlenerek oluşturmuştur.) 1956'da Buenos Aires Üniversitesi'nde İngiliz ve Amerikan edebiyatı profesörlüğüne atandı ve 12 yıl bu görevi yürüttü. 1961'de Samuel Beckett'le birlikte Uluslararası Yayımcılar Ödülü'nü (Formentor Ödülü) kazandı. Bu ödül ona gecikmiş bir uluslararası ün kazandırdı. Gözlerinin görmeyişini şiire yönelerek telâfi etmeye çalıştı. 1970'li yıllarda ABD'de çeşitli üniversitelerde dersler verdi. 1973'te Peron geri dönünce, görevinden istifa etti. Ders vererek ve yolculuk yaparak geçirdiği zamanın meyvesi 1975'te basılan toplama hikâyelerin olduğu Kum Kitabı (El libro de arena) oldu. Dünya gezilerinin sonucu ona eşlik eden Maria Kodama'nın resimlerini çektiği yazılarını ise kendi yazdığı Atlas(1984)'la sonuçlandı.

Zannedilenin aksine, Nobel ödülünü alamadan 87 yaşında, 14 Haziran 1986'da Cenevre'de karaciğer kanserinden hayatını kaybetti.

Jorge Luis Borges Kitapları - Eserleri

  • Kum Kitabı
  • Alçaklığın Evrensel Tarihi
  • Sonsuz Gül
  • Alef
  • Ficciones
  • 25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler
  • Ölüm ve Pusula
  • Brodie Raporu
  • Yedi Gece
  • Atlas
  • Düşsel Varlıklar Kitabı
  • Yolları Çatallanan Bahçe
  • Sonsuzluğun Tarihi
  • Yaratan
  • Şifre
  • Rüyalar Kitabı
  • Dantevari Denemeler - Shakespeare'in Belleği
  • Olağanüstü Masallar
  • Borges Sekseninde - Sohbetler
  • Öteki Soruşturmalar
  • Borges ve Ben
  • Şu Şiir İşçiliği
  • İngiliz Edebiyatına Giriş
  • Gölgeye Övgü
  • Tartışmalar
  • Evaristo Carriego
  • Don Isidro Parodi'ye Altı Bilmece
  • Altın ve Gölge
  • Xewn ü Xeyal
  • Bustos Domecq Vakayinameleri
  • The Story from Rosendo Juarez
  • The South
  • Alef

Jorge Luis Borges Alıntıları - Sözleri

  • Hayat ölümsüz olmayacak kadar fakirdir aslında. (Sonsuzluğun Tarihi)
  • Xew dûrketina ji dinyayê bû. (Xewn ü Xeyal)
  • mantık denen şey bir deliliktir.. (25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler)
  • ... beni derinden ilgilendiriyor, ama -nasıl söyleyeyim?- vazgeçilmez gelmiyor bana. (Ficciones)
  • ...Sonsuzluk daha bereketli 1icattır. Akla mantığa sığmaz oluşu doğrudur ancak sıradan zamanın akışı da öyle değil midir zaten? Sonsuzluğu inkar etmek, şehirlerle, nehirlerle, şenliklerle yüklenmiş yılların topyekün ortadan kalktığını farz etmek, onların topyekûn kurtarıldığını hayal etmek kadar, hatta ondan daha az inandırıcıdır... (Sonsuzluğun Tarihi)
  • Müslüman inanışına göre, Allah akıl melekesine sahip üç tür varlık yarattı: Nurdan yaratılmış Melekler; ateşten yaratılmış Cinler (tekil hali 'Jinnee' ya da 'Genie') ve topraktan yaratılmış İnsanlar. Cinler, Adem'den binlerce yıl önce, siyah, dumansız bir ateşten yaratıldılar; beş sınıfa ayrılırlar. Bunların arasında iyi ve kötü Cinler ile erkek ve dişi Cinler'i görüyoruz. Evrenbilimci El-Kasvini, "cinler şeffaf bedenli hava hayvanlarıdır, kılıktan kılığa girebilirler" diyor. Kendilerini ilk önce bulut ya da kocaman sütunlar olarak gösterebilirler; ama biçimleri yoğunlaştığında, belki bir insan, bir çakal, bir kurt, bir aslan, bir akrep ya da bir yılan biçiminde görünür olurlar. Bazıları gerçek mümin, diğerleriyse sapkın ya da dinsizdirler. (Düşsel Varlıklar Kitabı)
  • Biri dedi ki: Sen uyanıklığa değil, önceki bir düşe uyanmışsın. O düş, bir başka düşle sarmallıdır, o da bir başkasıyla ve bu böyle sonsuza kadar gider, sonsuz da kum tanelerinin sayısıdır. Geriye dönerken izlemen gereken yolun sonu yoktur ve sen bir daha gerçekten uyanmadan öleceksin. (Ölüm ve Pusula)
  • Yalnızlık bana acı vermiyor, insanın kendisine ve kendi huylarına katlanmasıyla hayat zaten yeterince zor. (Kum Kitabı)
  • "Hiç aklımda olmadan, böyle bir şeyin başıma geleceğini hiç düşünmeden, inzivaya çekildim. Bir tutukluya dönüştüm, bir hücreye kapandım, ve şimdi anahtarı bulamıyorum; kapı açık da olsa çıkmaya korkacağım." (Öteki Soruşturmalar)
  • Belki de yoksul, ilkel yaşamlarının tek serveti kindi ve bu yüzden kinlerini biriktiriyorlardı. Hiç farkında olmadan birbirlerinin kölesi olup çıktılar (Brodie Raporu)
  • . Şimdi istediğim şey barış, düşüncenin ve dostluğun hazzı. Ve çok hırslı görünse de sevme ve sevilme duygusu. ... (Borges ve Ben)
  • ... ne bir söz, ne bir özlem, ne de bir anı, hiçbir şey bize dokunmadığında biz çoktan ölmüşüzdür. Ben ölü olmadığımı biliyorum. (Altın ve Gölge)
  • Oscar Wilde, insanın, hayatının her anında, olmuş olduğu her şey ve olacağı her şey olduğunu yazar. (Atlas)
  • . Bir kitap, fiziksel nesneler dünyasında fiziksel bir nesnedir. Bu bir dizi ölü semboldür. Ve sonra doğru okuyucu gelir ve kelimeler daha doğrusu kelimelerin ardındaki şiir, çünkü kelimelerin kendisi sadece semboldür, canlanır ve kelimenin yeniden dirilişini yaşarız. ... (Şu Şiir İşçiliği)
  • ...ilahi iyilik kötülüğü tüketti, sonsuz hayat ölümü, güzellik sefaleti eritti içinde... (Sonsuzluğun Tarihi)
  • "Dante, bir tanrı bilimci, inançlı, erdemli bir insan olarak günahkarları mahkûm ediyor ama duygusal olarak ne mahkûm ediyor ne de bağışlıyor" (La poesia di Dante, 78) (Dantevari Denemeler - Shakespeare'in Belleği)
  • Kipling'in yazdığı herhangi bir sayfada ki onun eserlerinde tüm Hindistan ve bir şekilde tüm yerküresinin özeti bulunduğundan... (25 Ağustos 1983 ve Diğer Öyküler)
  • Bradley, şimdiki anın, bize doğru akmakta olan geleceğin, geçmişin bağrında parçalanıp dağıldığı an olduğuna inanır; başka bir deyişle, var olmak, yok olup gitmekte olan bir var oluştur; ya da Boileau’nun özleme kapılmadan dediği gibi: ‘Le moment où je parle est deja loin de moi.’ [Konuşmaya başladığım an, daha şimdiden uzak benden.] (Atlas)
  • "Yaşadığımız dünya bir yanılgı, gülünç bir yanılsamaydı." (Alçaklığın Evrensel Tarihi)
  • Geçmişimin maskelerinden kurtulacağım, ölüp tamamen unutulunca. (Atlas)

Yorum Yaz