Olma Sanatı - Erich Fromm Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Olma Sanatı kimin eseri? Olma Sanatı kitabının yazarı kimdir? Olma Sanatı konusu ve anafikri nedir? Olma Sanatı kitabı ne anlatıyor? Olma Sanatı PDF indirme linki var mı? Olma Sanatı kitabının yazarı Erich Fromm kimdir? İşte Olma Sanatı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Erich Fromm
Çevirmen: Orhan Düz
Orijinal Adı: The Art of Being
Yayın Evi: Say
İSBN: 9786050205572
Sayfa Sayısı: 176
Olma Sanatı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Olma sanatını öğrenmedeki en önemli adım, yüksek bilinç kapasitemizi ve zihin söz konusu olduğunda eleştirel ve sorgulayıcı düşünme yetimizi güçlendirmektir. Bu esasen zekâ, eğitim veya yaş meselesi değil, karakter meselesidir; özellikle de insanın önceden başardığı, her nevi puttan ve akıldışı otoriteden şahsen bağımsız kalması meselesidir. Büyük çaplı bu bağımsızlık nasıl kazanılacak? Burada bir tek şunu söyleyebiliriz: İnsan bir kez itaatkâr olmamanın (burada kastım içsel itaatsizlik, yoksa illa düpedüz küstah ve dogmatik bir itaatsizlik değil) hayati öneminin bilincine varınca, itaatin küçük işaretlerine karşı çok duyarlı hale gelir, itaati haklı çıkaran ussallaştırmayı sorgular, cesaret gösterir ve hayati önemiyle birlikte sorunu bir kez kavradığında, sorunlara kendi başına birçok çözüm bulabileceğini keşfeder.
(Tanıtım Bülteninden)
Olma Sanatı Alıntıları - Sözleri
- Mistik bir ilkenin de öngördüğü gibi: “Düşme yükselmek uğrunadır.”
- Mutlu olmak pek az sayıda insanın payına düşerken, acı çekmek her insan yazgısıdır.
- Çok etkileyici bir yöntem de Pablo Casals'ın yöntemidir. Kendisi her zaman güne Bach'ın solo çello konçertolarından birini çalarak başlar. Bunun, içsel özgürlüğü yakalamada ideal bir yöntem olduğundan kim kuşku duyabilir ki
- Bir programın reklamlarla kesilmesiyle izleyici odaklanmamaya şartlandırılır.
- "Kişinin güçsüzlük hissi ve özgün irade eksikliği ne kadar büyük olursa heveslerini ve keyfilik ısrarını tatmin etmesi için teslimiyet duygusu ya da takıntı haline gelmiş arzusu da o kadar güçlenir."
- "Bir hevesin peşinden gitmek aslında sıkıntıdan kaçma isteğiyle harmanlanmış derin içsel bir edilgenliğin sonucudur. İrade etkenliğe, heves edilgenliğe dayanır."
- Yapıp ettiklerimiz başkalarına zarar vermediği veya onların haklarını çiğnemediği sürece kimseye açıklama yapmaya veya hesap vermeye mecbur değiliz. Genellikle başkaları tarafından anlaşılmayı ima eden bu "açıklama" yapma ihtiyacı yüzünden kim bilir nice hayat heba olmuştur.
- Günümüz endüstriyel toplumu bencillik, sahiplenme ve tüketime dayanmaktadır, yoksa söylendiği gibi sevgi ve yaşama saygı ilkelerine değil.
- "Farkındalığın özgürleştirici etkisi nasıl mümkün olabilir sorusuna verilebilecek cevaplardan biri şu fikirde yatıyor: İnsanın dünyadaki konumunun gücü onun gerçekliği kavrayış derecesine bağlıdır. Ne kadar az kavrıyorsa o kadar kafası karışır ve dolayısıyla kendini güvensiz hissedip sırtını putlara dayayarak güvenceyi onlarda bulur. Gerçekliği ne kadar çok kavrarsa kendi ayakları üzerinde o kadar sağlam durur ve kendi iç benliğini varoluşunun merkezi kılar."
- Ama bütün mükemmel şeyler nadirdir ve bir o kadar zor bulunur.
- Hevesin genel ölçütü, "Niçin?" sorusuna değil de "Neden olmasın?" sorusuna cevap vermesidir. (...) Bu "Neden olmasın?" cevabı, kişinin bir şeyi yapmak için bir nedeni olduğundan dolayı değil de yapmamak için bir nedeni olmadığı için o şeyi yaptığını ima eder; bu da bu davranışın iradenin bir tezahürü değil de bir heves olduğunu gösterir.
- "Düşme, yükselmek uğrunadır.. ."
- Narsist bir kişi için sadece kendisi ve kendisiyle ilgili şeyler sahiden gerçektir; geri kalanlar ve başkalarını ilgilendiren şeyler ise ancak algının yüzeysel anlamında gerçektir; başka bir deyişle, böyle bir kişi dış dünyayı sadece "algılar" ama bu onun için bir anlam taşımaz ve duygu ve düşüncelerini de fazlaca etkilemez.
- Belki de en önemsiz konuşma; kişinin kendisinden bahsetme ihtiyacı hissetmesi.
- Fazla alçakgönüllülük illa kendini beğenmişlikten arınmışlığın bir kanıtı değildir.
Olma Sanatı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Olmak ya da hiç olmak: Kitabı tamamen paylaşmak mümkün olsaydı yapabilirdim. Sevme Sanatı kitabında da aynı duyguyu hissetmiştim. Fromm’un düşünce yapısını, olaylara yaklaşımını ve mantığını çok seviyorum. Çok ihtiyacımız var onun söylediklerini uygulamaya. Nezaket sahibi ve kibar bir beyefendi olduğunu düşünüyorum Fromm’un ancak topluma, insanlığa, sevgiye, hayata dair içinde tutamadıklarını söylerken üslubunu sertleştiriyor. Onu sevme sebeplerimden biri de bu sanırım. Bu noktada benzeşiyoruz çünkü. Anlayabiliyorum derdini. Derdini anlayabildiklerimizi sevebilmek ne mühim şey Allahım! 92 senesinde yayımlandığı görüyorum kitabın. O dönemlerde insanı ilgilendiren konularda bu kadar detayla ‘olmak’tan bashedip günümüze yani 2021’e ve çok sonrasına ‘olma’nın neredeyse tam karşılığını anlatması değerini çok katlıyor eserin. Günümüzde değersizleştirilen o kadar çok şey var ki! ‘Olmak’ konusu da nasibini aldı ne yazık ki. Deneme yapabilirsiniz. Tanıdığınız insanlara ‘olmak’ deyince neler düşündüğünü sorup, ‘olmuş insan’ deyince ne gibi özellikler sıralayacaklarını -belki de sıralama yapamayabilirler- bir derleyin. Sonuçlara birlikte şaşıralım. Fromm’un Freud düşünceleriyle ile olan ‘tatlı’ değerlendirmelerine ise bir başka kitabında yer vermek istiyorum. Zira yazarımızı ‘peçeteye bile karalamış olsa’ okumak ve daha çok anlamak istiyorum. İyi insanlar birden ortaya çıkmazlar, onlar oluşurlar. ‘Olmuşlarından’ seçmeniz dileklerimle. Sevgiler, saygılar :) (Murat Demirci)
Erich Fromm'un karşıma çıkan tesadüfi kesitlerini okumuş olsam da, düşüncelerini bütüncül olarak aktardığı kitabını ilk defa okudum. Ve bunun doğru bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Neden doğru olduğunu açıklamaya çalışacağım. Kitap bizi en temel sorularla karşılıyor: "Yaşamın amacı nedir? Yaşamın insan için anlamı nedir? Öte yandan bunlar gerçekten anlamlı sorular mıdır? Yaşamayı istemenin bir nedeni var mıdır ve eğer böyle bir neden yoksa yaşamamak daha mı iyiydir?" (s 15) Fromm bu soruların cevabını veremeyeceğini baştan söyleyerek çeşitli filozoflardan yola çıkarak bireyin kendi arayış yolculuğuna çıkış kapısını aralamasını hedefliyor. Devamında ise bu isteği uyandırdıktan sonra insanı birçok açıdan ele alıyor. Örneğin ilk olarak kendimize, bilinçli ya da bilinçsiz, söylediğimiz yalanlara değindikten sonra, modern toplumun bize öğrettiği çabasız başarı beklentisinin ve bunun doğurduğu tembellikler silsilesinin altını çiziyor. Tüm bunların içinde kaybolup giderken öncelikli ihtiyacımızın farkındalık olduğunu, bu aşamaları geçtikten sonra ise gerçekten ne istediğimizi bilip ona odaklanmayı öğütlüyor. Burada biraz daha detaya girmek istiyorum. Sürekli her şeyin değiştiği ve sıkılmaya fırsat bulamadığımız teknoloji çağında, odaklanmanın en çok çaba gerektiren edimlerden olduğunu vurgulamak gerek. İnsanlar bu boşluğu fark etmeseler bile hissettikler için Budizm'den günümüzde revaçta olan yogaya kadar birçok farklı şekilde bu eksiliği kapatmayı istiyorlar. Fromm meditasyon adı altında kişilerin yaşamını değiştirebileceğini iddia edenlere de ciddi eleştiriler sunduktan sonra bu elzem ihtiyacı her bireyin kendisinin karşılayabileceğini öne sunarak bunun için psikianalizi kendi kendimize uygulayabileceğimiz otoanalizi ve yöntemlerini detaylandırarak ortaya koyuyor. Var Olmak'yı en çok karıştırdığımız sahip olmak kavramını daha iyi izah edebilmek için insanların evrimsel sürecindeki mülkiyet algısını Marx'ın görüşü ile de harmanlayarak açıkladıktan sonra bütün bunları dengede tutabilmek adına önerilerini sunuyor. Değindiğim noktalardan anlaşılacağı gibi çok temel noktalar neden sonuç ilişkisi içinde işlenerek okuyucuyu başta belirttiği hedefe ulaştırabilen bir kitap Olma Sanatı. Psikoloji okumalarına başlangıç için iyi bir seçim olduğunu düşünüyorum. İyi okumalar. (Merve)
Sık alıntı yapan biri olmama rağmen en fazla alıntı yaptığım (31) kitap oldu kendileri. Kitabı ne kadar takdir ettiğimi ve ne kadar beğendiğimi söylememe gerek yok bu yüzden :)). Zaten Fromm benim için, hem mesleki hem de ıdeolojik olarak müstesna bir konumda bulunduğu için kendisini ayrıca severim... Kitabın içeriğini, hangi sorulara cevap verdiği üzerinden ifade etmek istiyorum. Işte o sorulardan bazıları; 1- "Sahip Olmak" ve "Olmak" ne anlama gelmektedir? 2- Insan, hayatını "Sahip Olma"ya adarsa neler olur? 3- Dünya tasarımı, gerçeğe nasıl yaklaşacak? 4- Insan için, yaşamın amacı nedir? 5- Giderildiğinde mutluluk getiren ihtiyaçlarımız nelerdir? 6- Istediğim hazzı elde edersem, mutlu olur muyum? 7- Endüstri toplumu kavramların içeriğini nasıl değiştirmiştir? 8- "Büyük Özgürlük" nedir? 9- "Büyük Yalan" nedir? 10- Bedenin özgürleştirilmesi ve zihnin özgürleştirilmesi nasıl olur? 11- "Önemsiz Konuşma" bireye nasıl etki eder? 12- Çaba göstermek neden önemlidir? 13- Bireye dayatılan "korku" nedir? 14- Kişisel özgürlük kurgusu, kapitalist tuzak mıdır? 15- "Bireyselleşme" diye adlandırılan durum, "Yabancılaşmaya" sebep olur mu? 16- Tek bir şeyi amaçlamak neden önemlidir? 17- Uyanık olmak, Farkında olmak...? 18- Meditasyonun hayatımıza katkıları neler olacaktır? 19- Öz- Farkındalık ve Psikanaliz ilintisi nasıldır? 20- Oto-Analiz yöntemleri nelerdir? 21- Sahip Olma'nın Kültürü, Felsefesi ve Psikolojisi ne şekilde sirayet eder? 22- Sahip Olmak mı Iyi Olmak mı? Bu 22 soru ve çok daha fazlasının cevabını bulabileceğimiz kitap, hem düşünmeye hem de eyleme sevk ettiği için son derece kıymetlidir. Kitapla ilgili tek eleştirim keşke daha kalın olsaydı... (yy)
Olma Sanatı PDF indirme linki var mı?
Erich Fromm - Olma Sanatı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Olma Sanatı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Erich Fromm Kimdir?
Erich Fromm (23 Mart 1900, Frankfurt - 18 Mart 1980), Musevi kökenli Almanya doğumlu Amerikalı ünlü bir psikanalist ve sosyologdur. Ruh bilimine Marksist - Sosyalist ve insancıl yaklaşımın en önemli temsilcilerindendir.
Hayatı
Heidelberg ve Münih Üniversiteleri'nde toplum bilim ve psikanaliz eğitimleri gördü. 1922 yılında Heidelberg Üniversitesi'nde doktora öğrenimini tamamladı. Münih'te ruh hekimliği ve ruh bilim üzerine ek incelemeler yaptıktan sonra, Berlin Psikanaliz Enstitüsü'nde eğitim gördü ve 1931 yılında mezun oldu.
30'lu yılların başlarında Almanya'da Nazi hareketinin güçlemesi nedeni ile İsviçre'nin Cenevre şehrine yerleşti. 1933 yılında Chicago Ruh çözümleme Enstitüsü'nden aldığı davet üzerine Amerika Birleşik Devletleri'ne gitti. 1934 yılında , 1938'e kadar kadrosunda bir uzman olarak görev aldığı Frankfurt Toplumsal Araştırma Enstitüsü ile birlikte New York'a taşındı. Özel çalışmalarını sürdürdü ve Columbia Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
1946 yılında William Alonson White Ruh Hekimliği , Ruh Çözümleme ve Ruh Bilim Enstitüsü'nün kurucuları arasında yer aldı. Yale Üniversitesi , New York Üniversitesi Bennington Koleji , Michigan Eyalet Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı.
1949 yılında Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi'nden gelen bir profesörlük önerisini kabul etti ve tıp fakültesi lisansüstü bölümünde ruh çözümleme şubesini kurdu , 1965 yılında emekli olana kadar orada çalıştı.
Emeklilik yıllarını geçirdiği 1980 yılında İsviçre'de öldü.
Marxist ve sosyalist , insancıl dünya görüşünü benimseyen Fromm , batı kapitalizmi ve SSCB komünizmini reddetmiştir.
Biyofili hipotezine olan katkıları, evrimsel psikoloji konusundaki araştırmalara temel sağlamıştır.
Erich Fromm'un çalışmaları birçok dile çevrilmiştir.
Erich Fromm Kitapları - Eserleri
- Kendini Savunan İnsan
- Sahip Olmak ya da Olmak
- Sevme Sanatı
- Özgürlükten Kaçış
- Barışın Tekniği ve Stratejisi
- İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri
- İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)
- Freud Düşüncesinin Büyüklüğü ve Sınırları
- Hayatı Sevmek
- Sağlıklı Toplum
- İtaatsizlik Üzerine
- Özgürlük Korkusu
- Sevginin ve Şiddetin Kaynağı
- Umut Devrimi
- Psikanaliz ve Din
- Psikanalizin Bunalımı
- Psikanaliz ve Zen Budizm
- Rüyalar, Masallar, Mitler
- Çağımızın Özgürlük Sorunu
- Marx'ın İnsan Anlayışı
- Yaşama Sanatı
- Yanılsama Zinciri
- Yeni Bir İnsan Yeni Bir Toplum
- Erdem ve Mutluluk
- Cinsellik ve Cinsel Sapmalar
- Tanrılar Gibi Olacaksınız
- Olma Sanatı
- Sigmund Freud’un Misyonu
- İsa Dogması
- İnsan Bilgisi ve Hümanist Planlama
- Çağdaş Toplumların Geleceği
- Psikanalize Yeni Bir Bakış
- Toplumsal Bilinçaltının Araştırılması
- Dinleme Sanatı
- Anaerkil Toplum ve Kadın Hakları
- İnsan Olmak Üzerine
- Çağımızda Kişilik Sorunu
- İnsanlık Başarabilecek mi?
- Die Kunst des Liebens
- Kendini Savunan İnsan - Ahlak Felsefesinin Psikolojisine İlişkin Bir Araştırma
- Psixoanaliz ve Din
- Liebe, Sexualität und Matriarchat
Erich Fromm Alıntıları - Sözleri
- Ama eğer yaşamıyorsam nasıl erdemli olabilirim? Ve eğer hiçbir şeyin bilincinde değilsem nasıl iyi bir törelbilincim olabiillir? (Yeni Bir İnsan Yeni Bir Toplum)
- Peygamber hakikati vahiy eder, Lao-tse ve Buda da böyle yapmıştı. Ancak peygamber aynı zamanda siyasal bir liderdir, siyasal eylem ve sosyal adaletle çok yakından ilgilenmektedir. (Tanrılar Gibi Olacaksınız)
- "... anaerkil ilke; hayat, birlik ve huzurdur... anaerkilliğin ilkesi evrenselliktir." (Anaerkil Toplum ve Kadın Hakları)
- Cinsel sevgi iki kişilik yalnızlıktır. Oysa sevdiği kişide insan tüm insanlığı, yaşayan ne varsa hepsini sever. (Sevme Sanatı)
- Verilen şey yitirilmez, tam tersine sıkı sıkıya tutulan şeylerdir biten ve yok olanlar. (Sahip Olmak ya da Olmak)
- İnsanlar yeni tanıştıkları kişiler hakkında ilk anda çoğunlukla doğru olan görüşler elde ederler ve o esnada oluşan karmaşık bireysel işleyişlerin de hiç farkına varmazlar. (Rüyalar, Masallar, Mitler)
- Bugüne değin herhangi bir sıradan insandan bile daha az sevme yeteneğine sahipmiş gibi görünüyordun. Bu aşk nasıl olabiliyor? Madem bu kadar aşıksın, kadının fikirleriyle çelişen ilkelerinden neden vazgeçmiyor, fedakarlık yapmıyorsun? Neden daima kendinden ve kendi kaderinden söz ediyor, ama sevdiğin kadının duygularına pek aldırmıyorsun? (Yanılsama Zinciri)
- "Bütün dünyayı yargılayan adil olmalı." (Tanrılar Gibi Olacaksınız)
- Yoksa zihinsel olarak 20.yüzyılda ama duygusal olarak taş devrinde mi yaşıyoruz? (İnsan Olmak Üzerine)
- Erkek kibri neler yapabileceğini, hiçbir zaman başarısız olmayacağını gösterir. Buna karşı kadınlara özgü kibir esas olarak cezp etme ve kendi kendine cazip olduğunu kanıtlama ihtiyacından kaynaklanmaktadır. (İsa Dogması)
- Biz neden her ay yeniden âşık olmuyoruz ? Çünkü her ayrılıkta , yüreğimizden bir parça da birlikte ayrılıp gidiyor . Biz neden herkesle arkadaş olmuyoruz ? Çünkü onun kaybı ve mutsuzluğu da bizi derinden etkileyecektir . (Sigmund Freud’un Misyonu)
- “karakter insanın kaderidir”. (Çağımızın Özgürlük Sorunu)
- Özgür insan ölümü, her şeyden az düşünür; onun bilgeliği, ölüme değil yaşama yoğunlaşmasından doğar (Sevginin ve Şiddetin Kaynağı)
- Insan bir nesneye dönüştürülüp nesne gibi yönetildiğinde onun yöneticileri de nesne haline gelir; nesnelerin iradesi yoktur, vizyonu yoktur, planı yoktur. (İnsanlık Başarabilecek mi?)
- ... canlı bir varlığı acıya tahammül etmeye zorlamaktan daha büyük bir güç gösterisi yoktur. (Cinsellik ve Cinsel Sapmalar)
- İnsan nesnelliğini ne ölçüde geliştirirse, gerçeklikle ne ölçüde ilişki kurabilirse, ne denli olgunlaşırsa, içinde rahat edebileceği insancıl bir dünya yaratmaya o denli yaklaşmış olur. (Sağlıklı Toplum)
- “Geçmişe yönelik tutum minnettarlık, âna yönelik tutum hizmet, geleceğe yönelik tutum sorumluluk olmalıdır. Zen’de yaşamak … yolunuza çıkan her şeyi ekonomik ve ahlaki açıdan eksiksiz kullanmak demektir. Zen’in amacı … eksiksiz bir emniyet ve korkusuzluğa erişmek, esaretten özgürlüğe ilerlemektir. Zen … akıl değil karakter meselesidir, bu da Zen’in yaşamın ilk prensibi olarak iradeden doğması demektir.” (Psikanaliz ve Zen Budizm)
- Artık yabancılaşma yalnızca el emeği ile çalışan insanlarda görülmüyor; yabancılaşma memurlar, pazarlamacılar ya da profesyonel yöneticiler arasında bile hızla yayılıyor. Hatta bunlar belki de basit bir ustabaşından daha çok yabancılaşmış insanlardır. Çünkü bir ustabaşının emeği, yine de beceri, güvenilirlik ve benzeri kişisel özelliklere bağlıdır. Yetenekli bir ustabaşı; kişiliğini, gülümseyişini ve kendi fikirlerini, demin saydığımız insanların aksine, iş sözleşmeleri nedeniyle satmak durumunda değildir. Öte yandan, insanları ve toplumsal değerleri (simgeleri) etkileyip bunları yönlendirmekle görevli kişiler, kendilerini işverenlerine yalnızca becerileri için satmaz. Ayrıca onlardan uyumlu ve "istenilen kişilik tipi"ni taşımaları, rahat yönlendirilip etkilenebilir olmaları da beklenir. İşte bunlara, "örgütlenmiş (organize edilmiş) insanlar" diyoruz. Bu insanların kendilerine özgü belirli bir idealleri yoktur; idealleri, çalıştıkları şirketlerin çıkarları ve idealleri ile aynı olmuştur. Günümüzde bir el emekçisi ile bir masa başı emekçisinin (çalışanının) tüketim kalıp ve davranışlarında bir benzerlik görülmektedir. Çünkü bu insanların hepsi tek bir arzuyla yanıp tutuşmaktadır. O da, daha yeni eşyalara ya da piyasaya çıkan en son şeylere sahip olmak ve bunları kullanıp tüketmek arzusudur. Bu insanlar; edilgen, kabul edici ve tüketicidir. Onlar, yapay olarak yaratılan ihtiyaçlarını tatmin eden eşyaların buyundurukları altına girmiş olan güçsüz insanlardır. (Marx'ın İnsan Anlayışı)
- Ve ilerleyen yaşımızla beraber, hayret etme yeteneğimiz de giderek azalır. Genelde önem verdiğimiz husus, her zaman en doğru cevabı vermektir. Ama doğru soruları sormayı bilmek, sanki daha az önemsizmiş gibi gelir bize. (Rüyalar, Masallar, Mitler)
- " Çoğa sahip olabilen değil de, çok şey olabilen insan, bütünüyle gelişmiş ve gerçekten beşeri olan insandır." (Çağımızda Kişilik Sorunu)