Ölmeye Yatmak - Adalet Ağaoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ölmeye Yatmak kimin eseri? Ölmeye Yatmak kitabının yazarı kimdir? Ölmeye Yatmak konusu ve anafikri nedir? Ölmeye Yatmak kitabı ne anlatıyor? Ölmeye Yatmak PDF indirme linki var mı? Ölmeye Yatmak kitabının yazarı Adalet Ağaoğlu kimdir? İşte Ölmeye Yatmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Adalet Ağaoğlu
Tasarımcı: Füsun T. Elmasoğlu
Orijinal Adı: Ölmeye Yatmak
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9786051417332
Sayfa Sayısı: 400
Ölmeye Yatmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"İnsan krapon kâğıdından kanatlar takınca kelebek olduğuna inanır. Koyun postunda koyun, kurt postunda kurt […] Ülkü de giydirilebilir üstünüze ve Etlik tepeleri dağ gözükür gözünüze."
Ölmeye Yatmak romanı biçim açısından da ilginç. Çok geniş bir dönemi anlatmak isteyen romancı, Aysel'in ruh dünyasının yanı sıra toplumsal olayları, Aysel'i Doçent Aysel haline getiren koşulları yarı belgesel bir tarzla eserine katmış.
-Selim İleri-
Ağaoğlu'nun Ölmeye Yatmak adlı romanı, kadının cins kimliğini, bireyselliğini el yordamıyla araması, sorgulamasını ifade eder. Cumhuriyet kadın aydınının özgürlük ve dişilik arasındaki çıkmazını, bu romanındaki kadın tiplemesi, Aysel çok iyi bir şekilde betimler.
-Nilüfer Göle-
Ölmeye Yatmak Alıntıları - Sözleri
- “Kadını özgür olmayan ülkenin erkeği de özgür değildir.”
- "Kadını özgür olmayan ülkenin erkeği de özgür değildir"
- Her şey için hep erken... Sonuç: Geç kalmak.
- İnsan krepon kağıdından kanatlar takınca kelebek olduğuna inanır.
- Neyi seviyoruz? Bir gövdeyi mi? Bir düşünceyi mi? Bir akım bile olmayan yeni esintileri mi? Maksiyi… Miniyi… Takma saçları… Yapma burunları…
- Ölüm bazen o denli çabuk gelmiyor. Ölümle savaşmak gerekiyor. Gülünecek en uygun anda gülmeyi kasıklarıma hapsedişim bundandır belki. Ölmeye yatarken ölümle savaşmak gerekeceğini düşünmemişim.
- Havaya değip de bozulmasın diye salamura tenekelerinin üstüne taş koyarlar. O zaman düşünmemiştim sanıyorum. Ama galiba taşı kaldırılmış bir peynir tenekesiydim.
- Bir fikri olmakla bir fikir olmanın hiç de aynı şey demeye gelmediğini anlatan fırsatlar...
- Evet, okumayı seviyorum ama, arada sırada insan bir yakınıyla da dertleşmek istiyor.
- Kişi kendini bilmeden neyi bilebilir ki?
- Telefon hiç çalmayabilir. Aydın hiç bulunmayabilir. Belki o da bir yerlerde ölüm dirim kavgasındadır artık. Ölüm hiç gelmeyebilir. Ölümle daha uzun savaşmak gerekebilir.
- Kendi gözümde kendime rezil oluyorum. Küçülüyorum kendi gözümde...
- Bir gün öğretmen de ölür. Ama ardından binlerce ve binlerce kişide yaşar o. Bir alev, sönmez bir ateş gibi, ilim meşalesini nesilden nesile devreder.
Ölmeye Yatmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar
#TürkEdebiyatindaOkunmasıGereken100Kitap~: "Ölmeye Yatmak" meğer biz de yaşamışız bu yatmaları hayatımızda, kitap bittiginde anladım ve çok derin düşünceler kaldı bende... İlk hayal kırıklığım üniversite dönemi ile başladı, zira onun öncesi hep kendi tercihlerim doğrultusunda hayatıma hep yön vermişimdir, ne okumak istediğim blmdu ne de şehir, bu düşünce taki ölmeye yatırmış da beni aslında o dönem, şimdi kitap bitince farkediyorum en dipte yaşayarak çaresizliğimi iyiki yatmışım öyle ki kalktığımda çok daha farklı oldu benim o dönem iyiki matematik öğretmeni olup iyiki Malatya'da okudum dedim sonraları hep, sonra ilk dönem atamamin olmaması ve 2.donem atamamin olmasi 'tercih dışı' atandım yine 'tercihim dışı 1sey' oluyor hayatımda yine bı yattim ben hasta olma derecesinde, yine kalktığımda daha sağlam basarak, ordaki dostlar hep unutulmazim olacak zira en verimli yıllarımdı kendi adima, çok kiymetli 1sahaf sayesinde yeni yeni kitaplar keşfedip, yeni yeni filmler izlediğimiz vakitlerde vazgeçilmez dostlarla yine dönüş çok iyi oldu da hayatımın dönüm noktasına vurdum sonunda ve hep iyikilerim oldu bu saydıklarım ki şimdi düşünüyorum iyiki öyle dibe vurmuşum bukadar sağlam kalkamazdım... ~~~İyiliğin bazen kötülük kadar tehlikeli olabileceğini sende öğreniyorum. İnsan olmanın küçük anlarını kaçırmak ne denli kötü ise, enayilik de o denli kötü. Bunu kaç kez romanlarda okudum, filmlerde gördüm, oyunlarda seyrettim, kuramların içinden çıkarttım.~~~ "Dar Zamanlar" 3lemesinin ilk kitabı olan "Ölmeye Yatmak", Nermin Yıldırım ın çok severek okuduğum dediği ve 1okul musameresinden yola çıkarak döneme çok güzel vurgu yapan kitap diye anlattığı ve tek okumadığım kitap bu kalmıştı, ve hiç aklımda yokken yazar ve kitap ve de aslında niyetim sadece bu kitapken seriye devam edeceğim zira çok sevdim anlatımını... Yayımlandığı günden itibaren Türkiye'deki roman tartışmalarının odak noktasına yerleşen Adalet Ağaoğlu'nun bence de çok cesurca kaleme aldığı 1kitap olsa gerek tüm gerçek duygu ve düşünceleriyle ve yakın geçmişimize tutulan 1ayna olma göreviyle de... Aysel'in gün içinde saat 07:02den, 08:49a kadar "ölmeye yattığı" otel odasında "kadın" olma ekseninde özellikle, öğretim üyesi ve aydın kimliğinde kendisiyle ve çevresiyle hesaplaşması; 1yandan da, Ankara üzerinden, 1938'den 1968'e, Atatürk sonrası Cumhuriyet dönem kuşaklarının "düşlenen-olan" sarkacındaki 1eysel ve toplumsal gerçekleri baskılanmayı anlatan özellikle Andre Gide nin Dar Kapı örneği içimi sızlatarak yine iyiki okudum dediğim kitaplardan 1i dir Dar Kapı da, tüm bunlarla ve diğer gerçeklerle "Ölmeye Yatmak" 1dönem romanı olup, döneme ait tüm durumların en güzel anlatıldığı kitaplardan 1i olsa gerek zira yine ayrıştırılmaya varan tüm durumlarla, yine en yoksul ve en torpil halini sunarak işlerin nasıl yürüyecegine varan anlatımında hiç1şeyin hala değişmiyor olduğunu görmek gerçekten acı veriyor insana... Adalet Ağaoğlu (1929); '50'li yıllarda başlayan oyun yazarlığından '70 sonrasında hız alan roman, öykü, deneme ve anlatı yazarlığına, Cumhuriyet dönemi edebiyatımızın en önemli ustalarından olup iyiki yazmış ve ben iyiki okumuşum çok çok severek okudum kendi adıma her psikolojik ve toplumsal durumu kesinlikle tavsiyemdir... ~~~Yeterince saygıdeğer değilsem değilim. Her şeyde haklı ve doğru olmak için her şeyin haklı ve doğru olması gerek.~~~ (Ayşe...)
Adalet Ağaoğlu 1929-2020 yıllarında yaşamış, Ankara’da Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezundur. Asıl oyun yazarlığıyla bilinir ancak Çatıdaki Çatlak oyununun sahnelenmesi yasaklanınca roman yazmaya karar verir. İyi ki de böyle bir karar vermiş. Ben romanı okurken ne kadar geç kalmışım dedim hep. Kitap 1973 yılında yayımlanmış. Yer yer otobiyografik ögeler taşıyor. ( Aysel karakterinin benzer yaşanmışlıkları) Ölmeye Yatmak, yazarın Dar Zamanlar üçlemesinin ilk kitabı. Kitap, üniversitede profesör olan Aysel’in bir otele gidip soyunup yatağa yatarak ölümü beklemesiyle başlar. Bu bekleyiş saatlerden ibarettir ama Aysel bu saatler içinde hayatını gözden geçirir. Kendiyle hesaplaşmaya başlar. Kendine yabancılaşmıştır çünkü. Hep içine sıkışıp kaldığı dar geleneklerden, baskılardan, zihinlerden kaçıp kurtulmaya çalışırken kendisi olmayı unutmuştur çünkü. Hayatı boyunca var olduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Bunun da tek yolunun başarmak olduğunu öğrenmiştir. Hep çalışkan ve başarılı olmuştur bu yüzden. Ankara’nın küçük bir kasabasında bir köy okulunda ilkokul öğrencisi olduğu yıllardan başlar zihninden geçirmeye yaşanmışlıklarını. Çocuklar bir müsamereye hazırlanıyorlardır. İdealist, Cumhuriyeti ve Atatürk’ü seven ve öğrencileri de böyle yetiştiren Dündar öğretmenin yazdığı bir oyun bu. Bundan sonra iç monologlar, bilinç akışı, gibi tekniklerle Dündar öğretmenin öğrencilerinin yaşamı anlatılır. İlkolu bitirdikten sonra bu kasabadan ayrılarak eğitimine devam edebilen Aysel, kaymakamın oğlu Aydın, Ertürk ve Ali. Bir de okuluna devam edemeyen, köyde kalan diğer öğrenciler. ( Erkekler tarlada çalışıp eve ekmek getirmeye başlar, kızlar çocuk yaşta evlendirilir) Bu çocukların lise ve üniversite öğrenimi gördükleri yıllar boyunca yaşadıklarını anlatır yazar. Karakterlerin her biri bambaşka yolcularıdır hayatın. Bu da romana zenginlik katmıştır. Bu arada anlatıcı sürekli değişir. Bazen otel odasındaki Aysel’i dinleriz bazen çocuk Aysel’i bazen günlükleri aracılığıyla Aydın’ı bazen de mektupları yoluyla Semiha’yı, Behire’yı Namık’ı…. Aysel’i geleneksel bir Türk köylüsünden profesör Aysel’e dönüştüren süreç. Bu Aysel’in kadınlığını, özgürlüğünü, kendini keşfetme sürecidir. Kadın, kadın olmadan önce insandır ama bunu anlamayan bir babanın kızıdır o. Eteği uzundur hep diğer arkadaşlarından, uzun örgülü saçlarını bile kestiremez. Bu yüzden ona okul tiyatrolarında hep köylü kadını rolü verilir. Çok mücadele eder içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için. Modern ve cumhuriyete yakışır bir Türk kadını olmak için. Çok bunaldığında Atatürk’ü düşünür hep onun fikirlerine sığınır. Yazar bize 1938-1970 yıllarını anlatıyor. Bu yıllarda karakterlerin yaşadıkları üzerinden ülkemizin içinde bulunduğu durumu da gözler önüne seriyor. II. Dünya Savaşının etkileri, fakirlik, karaborsacılık, Cumhuriyeti ve Atatürkçülüğü yanlış anlama, bir yandan modernleşmeye çalışılırken bir yandan geleneklerin içinde boğulup kalma, erkeğin kadına bakış açısının bir türlü değişememesi( kadını hep cinsel bir nesne olarak görme, bu isteklere cevap vermeyen kadını yeterince modern olamamakla suçlama Aydın’ın Aysel’e yaptığı gibi.) Ekonomik durumun toplumsal yapıya ve sosyal ilişkilere etkisi, kadın erkek eşitsizliği, ülkenin siyasi ve sosyal değişimi, farklı fikirlerin çatışmasından kaynaklı hayatların altüst olması…. Ölmeye Yatmak ele aldığı konu bakımından, kullandığı anlatım teknikleri bakımından( iç monologlar, bilinç akışı) farklı edebi türleri birarada barındırması bakımından( anı, mektup, günlük) çok zengin bir roman. Ben çok sevdim. Serinin diğer kitapları Bir Düğün Gecesi ve Hayır ile devam edeceğim. Herkese çok okumalar arkadaşlar. (Bahar Mete)
Ölmeye Yatmak PDF indirme linki var mı?
Adalet Ağaoğlu - Ölmeye Yatmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ölmeye Yatmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Adalet Ağaoğlu Kimdir?
Adalet Ağaoğlu (d. Nallıhan, Ankara 1929) romanlarıyla ünlü Türk yazar.
20. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli romancılarından biridir. Türkiye'nin değişik dönemlerini ve bu dönemlerin insan hayatlarına etkisini inceleyen eserler vermiştir. Romanları dışında hikaye, oyun, deneme, anı türünde eserler verir.
13 Ekim 1929'da Nallıhan'da dünyaya geldi. Babası, kumaş tüccarı Hafız Mustafa Sümer'dir. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu ve tek kızıdır. Kardeşleri Dr. Cazip Sümer (1925-1975), oyun yazarı, oyuncu Güner Sümer (1936-1977) ve işadamı Ayhan Sümer (1930)'dir.
İlköğrenimini Nallıhan'da tamamladıktan sonra 1938'de ailesi ile birlikte Ankara'ya yerleşti[2] . Ortaöğrenimini Ankara Kız Lisesi'nde tamamladıktan sonra 1950 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nin Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu.
Edebiyata ilgisi lise yaşamında şiirlerle başladı, kısa bir süre sonra oyun yazarlığına yöneldi. İlk defa 1946'da Ulus gazetesinde tiyatro eleştirileri yayımlayarak yazarlığa başladı. 1948-50 arasında Kaynak Dergisi'nde şiirleri yayımlandı.
1951-1970 yılları arasında TRTde çeşitli görevlerde bulundu. Ankara Radyosu'nda göreve başladığı yıl ilk radyo oyunu olan "Aşk Şarkısı'nı" yazdı. Raddyo'da görev yaparken tiyatro oyuncusu ve yönetmen dört arkadaşı (Kartal Tibet, Üner İlsever, Çetin Köroğlu, Nur Sabuncu) ile birlikte Ankara'nın ilk özel tiyatrosu olan "Meydan Sahnesi"'ni kurdu[1]. Meydan Sahne Dergisi'ni çıkardı. 1953 yılında tiyatro konusunda görgü ve bilgisin arttırmak üzere Paris'e gitti[1]. 1953'te Sevim Uzungören'le birlikte yazdığı "Bir Piyes Yazalım" tiyatro oyunu aynı yıl Ankara'da sahnelendi. 1954 yılında mühendis Halim Ağaoğlu ile evlenen sanatçı, ilk romanını yazana kadar oyun yazarlığını sürdürdü. Üst üste yazdığı oyunlarla altmışlı ve yetmişli yılların önde gelen oyun yazarlarından oldu. TRT'nin özerkliğine el konulması gerekçesiyle TRT Radyo Dairesi Başkanlığı'ndan 1970 'te istifa eden sanatçı o tarihten bu yana yazarlıktan başka bir işle uğraşmadı. Edebiyat yaşamının bazı dönemlerinde "Remüs Tealada" ve "Parker Quinck" gibi takma adlar kullanmıştır.
İlk romanı Ölmeye Yatmak, 1973'te yayımlandı. Bu ilk romanından itibaren tüm eserleri yoğun tartışmalara konu oldu. Ölmeye Yatmak, daha sonra yazdığı Bir Düğün Gecesi(1979) ve Hayır (1989) adlı romanlarla bir üçleme oluşturdu ve birçok ödül kazandı. Bir Düğün Gecesi ve Hayır romanları yayınlanır yayınlanmaz, ikinci romanı olan Fikrimin İnce Gülü, dördüncü basımında toplatıldı[3]. "Fikrimin İnce Gülü" romanı hakkında, "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif (küçük düşürmek)" suçlamasıyla hakkında 1981 yılında dava açılan Ağaoğlu, iki yıl süren davanın ardından aklandı. "Düğün Gecesi" ise soruşturma aşamasında kaldı[4]. Dönemin üç önemli roman ödülüne layık görülmüş olan Bir Düğün Gecesi adlı roman için ayrıca Aldous Huxley'den aşırma olduğu suçlaması ortaya atıldı ve uzun tartışmalara sebep oldu.
Öykü kitapları, denemeler, anı-roman türünde eserler de yayımlayan Ağaoğlu 1991 yılında Çok Uzak Fazla Yakın'la oyun yazarlığına döndü. 1983 yılından beri İstanbul'da yaşayan Ağaoğlu, halen yazmayı sürdürüyor.
Adalet Ağaoğlu'ile ilgili yazıları bir araya getiren arşiv eşi Halim Ağaoğlu tarafından hazırlanmış ve 2003'te Adalet Ağaoğlu'nun yazarlığının 55. yılı anısına Herkes Kendi Kitabının İçini Tanır adı ile basıldı.
1996'da ciddi bir trafik kazası geçiren ve iki yıl hastande yatan Adalet Ağaoğlu[6] için Can Yücel'insöylediği "Sen Türkiye'nin en güzel kazasısın" sözü [kaynak belirtilmeli], Feridun Andaç'ın Adalet Ağaoğlu ile yaptığı nehir söyleşi tarzında bir kitabın adı oldu. Kitap, 2006'da basıldı.
Ağaoğlu, 1986'da kurulan İnsan Hakları Derneği'nin kurucuları arasında yer almış ancak Temmuz 2005'de İHD'nin tek yanlı ırkçı-milliyetçi bir tutum takındığını belirterek ve "PKK yanlısı politika izliyorlar" diyerek istifa etti. Son olarak Ermenilerden özür dileme kampanyasına katılmıştır.
Eserleri
Tiyatro ve Radyo Oyunları
Yaşamak - 1955
Evcilik Oyunu - 1964
Sınırlarda Aşk - 1965
Çatıdaki Çatlak - 1965
Tombala - 1967
Çatıdaki Çatlak 1967
Sınırlarda Aşk-Kış-Barış 1970
Üç Oyun: Bir Kahramanın Ölümü, Çıkış, Kozalar 1973
Kendini Yazan Şarkı 1976
Çok Uzak - Fazla Yakın 1991
Duvar Öyküsü - Çocuklar ve Büyükler için Müzikli Danslı Oyun 1992
Çağımızın Tellalı 2011
Roman
Ölmeye Yatmak 1973
Fikrimin İnce Gülü 1976
Bir Düğün Gecesi 1979
Yazsonu 1980
Üç Beş Kişi 1984
Hayır... 1987
Ruh Üşümesi 1991
Romantik Bir Viyana Yazı 1993
Öykü
Yüksek Gerilim (1974)
Sessizliğin İlk Sesi 1978
Hadi Gidelim 1982
Hayatı Savunma Biçimleri 1997
Deneme
Geçerken 1986
Karşılaşmalar 1993
Başka Karşılaşmalar 1996
Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar 2002
Yeni Karşılaşmalar 2011
Mektup [değiştir]
Mektuplaşmalar (Mehmet Baydur ile birlikte) 2005
Anı
Göç Temizliği 1985
Gece Hayatım 1991
Günlük - Günce [değiştir]
Damla Damla Günler 2004
Damla Damla Günler I-II-III 2007
Ödülleri
1974- TDK Tiyatro Ödülü
1975- Sait Faik Hikaye Armağanı, Yüksek Gerilim ile
1979- Sedat Simavi Edebiyat Ödülü, Bir Düğün Gecesi ile
1980- Orhan Kemal Roman Armağanı Bir Düğün Gecesi ile
1980- Madaralı Roman Ödülü, Bir Düğün Gecesi ile
1991- Türkiye İş Bankası Büyük Ödülü, Çok Uzak Çok Yakın ile
1997- Aydın Doğan Roman Ödülü, Romantik Bir Viyana Yazı ile
Adalet Ağaoğlu Kitapları - Eserleri
- Ölmeye Yatmak
- Bir Düğün Gecesi
- Fikrimin İnce Gülü
- Hayır...
- Ruh Üşümesi
- Üç Beş Kişi
- Yüksek Gerilim
- Yazsonu
- Romantik
- Sessizliğin İlk Sesi
- Dar Zamanlar
- Düşme Korkusu
- Dert Dinleme Uzmanı
- Hadi Gidelim
- Göç Temizliği
- Hayatı Savunma Biçimleri
- Gece Hayatım
- Damla Damla Günler I
- Damla Damla Günler
- Karşılaşmalar
- Çok Uzak Fazla Yakın
- Geçerken
- Başka Karşılaşmalar
- Toplu Oyunlar-2
- Duvarların Dışında
- Toplu Oyunlar - 1
- Yeni Karşılaşmalar
- Kendini Yazan Şarkı - Evcilik Oyunu
- Duvar Öyküsü
- Damla Damla Günler 2
- Çağımızın Tellalı
- Sessiz Bir Adam
- Öyle Kargaşada Böyle Karşılaşmalar
- Toplu Oyunlar 3
- Damla Damla Günler 3
- 'An'ların Uzun Soluklu Yazarı
- Halim'e İthaflar
- Damla Damla Günler 1 / 2
- Damla Damla Günler 4
- Mektuplaşmalar
- Okurunun Yazarı
- Toplu Oyunlar
- Gece Hayatım
- Sessizliğin İlk Sesi
- Toplu Öyküler 2
- Toplu Öyküler 1
- Şiir ve Sinek
- Damla Damla Günler - 3
- Göç Temizliği
Adalet Ağaoğlu Alıntıları - Sözleri
- Sevinç, yaratıcı değildir. Acı, dürter. (Geçerken)
- Şöyle üç gün üç gece, yerimden kıpırdamadan uyumak istiyorum. Kendimi öyle yorgun hissediyorum ki.. (Çağımızın Tellalı)
- İnsan özlemdir. Kavuşmak için bir aranıştır. Bu yüzden, kendi varlığını tanır tanımaz kişi, bir eş ya da dosttan yoksun kaldığını anlar... (Üç Beş Kişi)
- İnsan kendisinin yabancısıdır. (Damla Damla Günler)
- Tarihe sorulsa çiğ ve çok atılgan elektrik ışığının bir aydınlık körlüğüne yol açtığını da söyleyebilir bize. Öyle olmasa, Batı Uygarlığı 2000'e artık sadece yedi yılın kaldığı günümüzde din ve ırk kavgalarını görmezlenir miydi? (Başka Karşılaşmalar)
- Hem sürekli unutulmak, hem sürekli göz önünde tutulmak. (Üç Beş Kişi)
- "Geçmişin kokusu yoktur. Geçmiş erir; kan ve alınteri buharlaşır, havaya karışır gider. Elle tutulur, gözle görülür biçimde geriye kalacak olan sadece taşlardır. Yoksullara seyirlik bir cennet sunmak için zenginlerin yaptırdığı işte bu taştan, mermerden saraylar, duvarlar, heykeller, kiliseler, manastırlar, surlar ve kalelerdir." (Romantik)
- Genç Kadın: Ölmek mi? Niçin ölmek? İnsanca yaşamak ve yarınların daha güzel olacağına inanırken ölümü düşünmek niye? Ressam: Geçmiş artık çekici değil. Gelecekten de bir şey umulamaz. Her şey gülünç, çirkin, kaba ve budalaca. (Sessiz Bir Adam)
- Hak var, hukuk yok. Hukuk var, hak yok. Yazar var, kitap yok. Kitap var, yazar yok. Satış var, okur yok. Okur var, satış yok. (Geçerken)
- Gece hayatı gerçek bir yalnızlıktır. Kimse elinden tutamaz, sen kimsenin elinden tutamazsın; asıl yalnızlık gece hayatlarının yalnızlığıdır... (Gece Hayatım)
- Yaşam, onun cebinde, hiç bozdurulmamış paralar gibi bütün bütün, yepyeni duruyordu. (Hadi Gidelim)
- Yarın bu düzen değişince, ülkenin yine ekonomistlere, mühendislere, mimarlara, yargıçlara gereksinimi olacak. Ama siz bu alanları size karşı olanların eline bırakmak niyetindesiniz. Gerçekçi bir tutum değil bu. (Bir Düğün Gecesi)
- Özgürlük yolu bitmez ve çok pahalı. (Yeni Karşılaşmalar)
- Ben de roman yazıyordum ve bu arada kurup kaldırdığım sofraları, ocakta unutup yaktığım yemek tencerelerini; günlük hayatla yaratı sancıları arasında açılan uçurumu bile düşünmüyordum. Romanlık bir rüya sahnesine romanlık bir final arıyordum ve hep gökte arıyordum. (Gece Hayatım)
- "Kadını özgür olmayan ülkenin erkeği de özgür değildir" (Ölmeye Yatmak)
- "İnsanları sevindirmek, onları biraz gülümsetmek, onların kaygılı yaşamlarını ta içten, yürekten patlayan gülüşlere dönüştürmek isterdim," diyor. "Ama çiçeklerimiz bir demet hüzünken..." (Sessizliğin İlk Sesi)
- Düşünüyorum da, çok değil, ama bize gerekli üç beş sağlam değer ölçüsünden giderek yoksun kalan toplumumuzda, yani “her şeyin bunca belirsizleştiği, temel değerlerin üstünü yoğun bir sisin kapladığı” şu ortamda bizim de kurcalamamız gereken nice sorun, üstünden örtüsünü kaldırmamız gereken ne kadar çok hayat var... Ve ölüm... (Geçerken)
- "Derin sessizlik. Kuyu gibi. Şimdi beni artık bu sessizlik korkutmakta." (Gece Hayatım)
- Bir fikri olmakla bir fikir olmanın hiç de aynı şey demeye gelmediğini anlatan fırsatlar... (Ölmeye Yatmak)
- Ne oluyorsa benim içimde oluyordu.Dışımdaki hiçbir şeye egemen değildim.. (Yazsonu)