diorex

Ölüler Diyarı - Jean-Christophe Grangé Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ölüler Diyarı kimin eseri? Ölüler Diyarı kitabının yazarı kimdir? Ölüler Diyarı konusu ve anafikri nedir? Ölüler Diyarı kitabı ne anlatıyor? Ölüler Diyarı kitabının yazarı Jean-Christophe Grangé kimdir? İşte Ölüler Diyarı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 22.02.2022 00:00
Ölüler Diyarı - Jean-Christophe Grangé Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Jean-Christophe Grangé

Çevirmen: Tankut Gökçe

Orijinal Adı: La Terre des Morts

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050959109

Sayfa Sayısı: 464

Ölüler Diyarı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Cinayet büro amiri Stephane Corso, bir dizi striptizci cinayetini araştırmakla görevlendirildiğinde, ne peşinde olduğu katilin karmaşık ruh halinin ne de girmesi gereken karanlık dünyanın farkındadır. Soruşturma onu geçmişi şaibeli, goya hayranı bir ressama götürür: Phılıppe Sobıeskı’ye. ressamla Corso arasındaki düello, porno ve sadomazoşizm dünyasının labirentlerinde bir kedi fare oyununa dönüşür. Gerilimin efendisi Grange, ölüler diyarı’nda insan doğasının kuytu köşelerini keşfe çıkıyor…

Sen kötüsün.

Sen bir katilsin.

Sen bir sapkınsın.

Senin kanın çürümüş, zehirli ve kokuşmuş bir kan. soyun neyse kanın da odur.

Ölüler Diyarı Alıntıları - Sözleri

  • Gerçek yoktu,sadece kabul edilen yalanlar vardı.
  • Kötü fikirler tıpkı kötü alışkanlıklar gibidir. İnsan bir kez o fikirlere kapılmaya görsün ondan kurtulamaz
  • Evrenin sahibi olduğuna inanana kadar Sana dağlardan rengarenk çiçekler, Çan çiçekleri, findık çiçekleri getireceğim. İlkbaharın kiraz ağaçlarıyla yaptığını, Seninle yapmak istiyorum.
  • Ahlaksız davranışlara,kendini dizginleyen,içe dönük kişilerde rastlanır
  • “Bir psikopatı eğitebilirsiniz. Ama sonuçta iyi eğitilmiş bir psikopat elde edersiniz.”
  • ' Kötü fikirler tıpkı kötü alışkanlıklar gibidir. İnsan bir kez o fikirlere kapılmaya görsün ondan kurtulamaz. '
  • Her zaman olduğu gibi, polis adaletin parmakları arasından akıp gittiğini görüyordu- parmakların arasından dökülen kumdan ziyade fışkırarak boşalan idrar gibi.
  • Ahlaksız davranışlara kendini dizginleyen,içedönük kişilerde rastlanır. Kötülüğü oluşturan ahlaksızlıktan çok ahlaktır.
  • Bir psikopatı eğitebilirsiniz. Ama sonuçta iyi eğitilmiş bir psikopat elde edersiniz.
  • Kötü fikir tıpkı kötü alışkanlık gibidir. İnsan bir kez o fikre kapılmaya görsün ondan kurtulamaz.
  • Bir psikopatı eğitebilirsiniz. Ama sonuçta iyi eğitilmiş bir psikopat elde edersiniz.
  • ' Bir psikopatı eğitebilirsiniz. Ama sonuçta iyi eğitilmiş bir psikopat elde edersiniz. '

Ölüler Diyarı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Walter Richard Sickert!?: Önden kısa bir serzeniş; kitabı okumadan puan veren herkesi kınıyorum. Okumadığınız kitapları puanlamayınız, kapağına yazara yayınevine puan vermeyiniz. Okuyunuz ve sonra beğeninizi puanlayınız! Okuduuuum okudum! Bir çırpıda okumadım, sindire sindire okudum. Yarın yokmuşçasına bitirebilirdim fakat beklediğim bir yılı düşünüp kendimi dizginleyerek okudum! Ama ne güzel okudum, dikkatle özenle ve sürpriz olacağını bekleyerek okudum. Çünkü karşımdaki gerilimin ustasıydı, çünkü sürpriz beklememek olmazdı, çünkü O yazıyorsa kesinlikle bir ters köşe vardı! Sahi var mıydı? 2018'de yeni kitap çıktığını görünce ah dedim, ah biz yine çeviri bekleyeceğiz. Bu bekleyişi sevmesek de mecburuz tabi. (Grangé kitapları duyurulma sürecine kadar sancılı bir dönem oluyor bilenler bilir.) Ama yine müthiş bir çeviriydi, beklediğimize değdi. Hayal kırıklığı yaratmadı, memnun etti Tankut Gökçe... Kapakla ilgili de birkaç şey söyleyip geçeyim konuya. Orjinal kapak linki; https://i.hizliresim.com/MVREMa.jpg Biz nedense biraz çekimser kalmışız kapak konusunda. Orjinalin Grangé kitaplarının tarzına daha uygun olduğunu düşünüyorum. Keşke onu kullansaydı Doğan Kitap. Bizimki, alışılmışın dışında bir kapak Grangé düşünülünce. Gelelim kitabın konusuna, tabi ki spoiler yok! Sürpriz bozacak, keyif kaçıracak her şeye HAYIR! Cinayet Büro Amiri Corso ve ekibi, striptizci cinayetlerini araştırma görevini üstlenir. Katil, bir striptiz kulübünde çalışanları hedef almış ve alışılmadık yöntemler kullanarak canice öldürmüştür kurbanlarını. Corso'nun araştırmaları bir sonuç verir ve karşısına eski mahkum, yeni ressam (!) Sobieski çıkar. Sobieski'nin sözde resimleri, ünlü ressam Francisco Goya'nın tarzını çağrıştırır. Hem de ne çağrışım! Öldürülen kızların, ressamla olan bağlantısı nedir? Corso, ressamla düellosunda başarılı olabilecek midir? Gerçek, saf kötülükle karşılaşan kurbanların sırrı çözülecek midir? Kitap üç bölümden oluşuyor. Ilk bölümde cinayetleri ayrıntılı bir şekilde anlatıyor yazar. Cinayetlerin işleniş tarzını okuyor ve nereye varacağını merak ediyoruz. Ikinci bölüm, kötülükle ve Goya ile tanıştığımız bölüm oluyor. Okurken, bir yandan da tabloları araştırma ihtiyacı duydum ben. Üçüncü bölüm ise yine ters köşe yaşadığımız, birçok sonuca ulaştığımız tipik Grangé romanı hazzı yaşatıyor bize. Bir de kitapta benim dikkatimi çeken benzerlikten söz etmek istiyorum. Yazarın, Karındeşen Jack cinayetlerinin şüphelisi ressam Walter Richard Sickert'ın hikâyesinden etkilendiğini düşünüyorum. Tablolar, araştırmalar nedense bende bu hissi uyandırdı. İşlenen fahişe cinayetleri, burada da karşımıza striptizci cinayetleri olarak çıkıyor. Bilmiyorum ben okurken, aklıma ilk olarak Sickert geldi... Her bölümü heyecanla, merakla okuduğum bir Grangé romanı vardı yine elimde. Şaşırdım, hayretle çevirdim sayfaları. Bir an durgunlaştı ama biliyordum yine hareketleneceğini Ölüler Diyarı'nın! Şüphe hiç bitmedi, kanın ve ölümün sonu yoktu. Ama kitabın sonu vardı, hem de ne son! Grangé seven tüm dostlarım, keyifle okuyacaksınız keyifle! (fazi)

Kitaba bayıldım gerçekten daha önce de dediğim gibi zaten Jean Christophe Grange 'in romanları bir başka. Romana başlarken başka bittiğinde ise bambaşka karmaşık duygular içinde bitiriyorsunuz. Düğümleri çözmeye başladığınızda yok artık ulan yoksa diyerek ilerliyorsunuz. Hikayemiz ise şöyle cinayet büro amiri Stephane Corso striptizci cinayetleri işlenir ve Corso araştırmakla başlar. Bu cinayetleri kesin olarak çözmesi lazımdır çünkü eski karısıyla velayet savaşındadır. Çünkü eğer başarılı olursa terfi olacak ve velayeti alma şansı olacaktır. Ama işler birbirine girer. Sonuçlar onu tek ve kesin şüphelisi olan ressam Sobıeskıye götürür. Bundan sonrası heyecan dorukta sayfaları çevirdikçe yeni sırların anahtarını elde ediyorsunuz. (Çiğdem aydın)

Vay vay vay! Yine parmak ısırtan kurgusuyla bir Grange okumanın keyfiyle birkaç satır yazmak istedim. Sapkınlıklarla dolu bir kurgu olsa da, bazı yerlerde hadi artık bir şeyler olsun desem de, dünyanın çivisi çıkmış diye düşünmeme neden olacak olaylar cereyan etse de sürprizlerle dolu bir kitaptı. Detaylı bilgileri her zaman olduğu gibi itinayla uygun yerlere yerleştirmesi en sevdiğim özelliklerinden biri yazarın. Sonuç olarak yazarın adını vermeden bu kurguyu okutsalar Grange diyebileceğim bir kitap daha bitmiş oldu. Yalnız Fransız polisine bakış açım Grange yüzünden epey negatif zira tüm komiser baş kahramanlar nevrotik, ailesi sorunlu, saldırgan kısacası hep sorunlu. Belki yazarı bu kadar sevdiren de budur;) (Okunacak Çok Kitap Var)

Kitabın Yazarı Jean-Christophe Grangé Kimdir?

Fransız yazar Jean-Christophe Grangé 15 Temmuz 1961’de Paris’te doğdu. Serbest gazeteci olarak çeşitli haber ajansları ve gazeteler için çalıştı.

Leyleklerin Uçuşu adlı ilk romanı 1994'te yayımlandı. Bu kitap Fransa'da 450.000 adet sattı ve sekiz bölümlük bir TV dizisi haline getirildi.

Yazarın ikinci eseri Türkiye baskısını Şubat 2001'de yapan ve 20 dile çevrilen Kızıl Nehirler'di. Roman beyazperdeye taşındığında yönetmen koltuğunda Mathieu Kassovitz, başrollerde ise Jean Reno ve Vincent Cassel yer aldı.

Grangé'ın üçüncü romanı Taş Meclisi, Eylül 2000'de piyasaya çıktı ve Fransa'da kısa sürede 150.000 adet sattı.

Türkiye'de Ağustos 2001'de yayımlandı. 2006 yılında Stéphane Cabel ve Guillaume Nicloux tarafından senaryolaştırılan kitap, Guillaume Nicloux yönetiminde sinemaya uyarlandı. Filmin oyuncu kadrosunda Monica Bellucci, Catherine Deneuve, Moritz Bleibtreu, Sami Bouajila, Elsa Zylberstein, Nicolas Thau, Tubtchine Bayaertu, Laurent Grévillgibi güçlü isimler yer aldı.

2001 yılında vizyonda yer bulan Vidocq filminin senaryosunu Pitof ile birlikte yazdı.

2003 yılında Kurtlar İmparatorluğu'nu yayımladı. Eser 2005 yılında Chris Nohan'ın yönetmenliğinde beyazperdeye aktarıldı. Kurtlar İmparatorluğu'nda Jean Reno'nun yanı sıra Emre Kınay da yer aldı. Kitabın Türkiye baskısı Temmuz 2003'te yapıldı.

Grangé'ın bir yıl gibi kısa bir sürede kaleme aldığı Siyah Kan ise Mayıs 2005'te yaptığı ilk baskısı ile raflardaki yerini aldı.

Yazarın 2007 yılında yayımlanan eseri Şeytan Yemini Türkiye'de ilk baskısını Ağustos 2007'de yaptı.

Sonraki kitabı Koloni, Ağustos 2009'da Türkiye'de satışa çıktı.

Bir sonraki kitabı Ölü Ruhlar Ormanı, 2010 yılında Türk okuyucularıyla buluştu.

Yazarın 2011 yılında çıkan ve Türkiye'de de 2012 yazında satışa çıkmış olan romanı Le Passager (Sisle Gelen Yolcu) isimli eseridir.

Bunların yanı sıra yazarın Kaiken, Lontano, Ölüler Diyarı, Son Av, Kongo'ya Ağıt gibi romanları ve Zener'in Laneti isimli bir çizgi roman çalışması da bulunmaktadır.

Jean-Christophe Grangé Kitapları - Eserleri

  • Kızıl Nehirler
  • Siyah Kan
  • Leyleklerin Uçuşu
  • Kurtlar İmparatorluğu
  • Taş Meclisi
  • Ölü Ruhlar Ormanı

  • Şeytan Yemini
  • Koloni
  • Kaiken
  • Sisle Gelen Yolcu
  • Lontano
  • Ölüler Diyarı
  • Son Av

  • Kongo'ya Ağıt
  • Küllerin Günü
  • Zenerin Laneti 1
  • Zener'in Laneti 3
  • Zener'in Laneti 2

Jean-Christophe Grangé Alıntıları - Sözleri

  • Bir polisin beyni, bir kütüphane gibiydi. Isıyı ve nem oranını her zaman denetlemek gerekirdi (Küllerin Günü)
  • İnsan hayal kurmak için yaratılmıştı, yani itaat etmekten çok mücadele etmek için. Bu evrimin kuralıydı. (Koloni)
  • İnsan bir başkasıyla dünya üzerinde yalnız olduğunu düşünürdü. Ve sonra, bir başkası olmadan... gerçekten yalnız olduğunu fark ederdi. (Son Av)
  • ‘’İnsan, her şeyin ertelendiği bu dünyada her anın doya doya tadının çıkarıldığını düşünebilirdi.’’ (Kongo'ya Ağıt)
  • Freud "Kabus, bastırılmış, geri plana itilmiş bir isteğin gerçekleşmesi, görsel açıdan ön plana çıkmasıdır" diyordu. (Kaiken)
  • Gece her zaman rahatlatmaz. (Leyleklerin Uçuşu)

  • ...boş hayallere kapılmıyordu, ama inanmak, özellikle de denemek istiyordu. Başarısız olursa üzülmeyecekti. (Lontano)
  • “Beyin, hâlâ dünyadaki en tehlikeli silah.” (Kurtlar İmparatorluğu)
  • Düşmanını hiç düşünmemek, onu yenmek demekti. (Lontano)
  • Küçük askeri oynuyorsun ama bir piyondan başka bir şey değilsin. (Kurtlar İmparatorluğu)
  • Kendine bir vaftiz anası bile seçmişti: Kali, şehre göz kulak olan karanlık, ölümcül tanrıça. Kesik kollarla yapılmış bir etek giyiyordu, dışarı sarkmış kanlı bir dili vardı, hoşuna gitmeyen her şeyi yok ediyordu. (Lontano)
  • "Kadın hiç gitmeyecekmiş gibi sever ama yeri gelir hiç sevmemiş gibi gider." (Kızıl Nehirler)
  • Kötülük bir ruhsal bozukluk, bir insan patolojisidir. (Lontano)

  • - Çok cahilsiniz. - Şiddetten başka bir şey bilmiyorsunuz... (Koloni)
  • “O artık gri bir leke, hareket eden bir gölge, insan özelliğini ele vermeyen belirsiz bir şekildi.” (Son Av)
  • "İnsan sadece tanıdığı kişileri, yaşadıgı şeyleri özleyebilir.." (Kızıl Nehirler)
  • İşte sende sevdiğim şey bu. Tüm bu vaatler… (Koloni)
  • Tek bir fotoğraf, resmi çekilen kişinin ruhunu yansıtabilir. (Siyah Kan)
  • ''Herkes kendi hayallerinin kurbanıydı .'' (Son Av)
  • ...sefalet her şeye izin verirdi. (Ölü Ruhlar Ormanı)

Yorum Yaz