diorex
sampiyon

On Dakika Otuz Sekiz Saniye - Elif Şafak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

On Dakika Otuz Sekiz Saniye kimin eseri? On Dakika Otuz Sekiz Saniye kitabının yazarı kimdir? On Dakika Otuz Sekiz Saniye konusu ve anafikri nedir? On Dakika Otuz Sekiz Saniye kitabı ne anlatıyor? On Dakika Otuz Sekiz Saniye kitabının yazarı Elif Şafak kimdir? İşte On Dakika Otuz Sekiz Saniye kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.02.2022 16:23
On Dakika Otuz Sekiz Saniye - Elif Şafak Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Elif Şafak

Çevirmen: Omca Korugan

Orijinal Adı: 10 Minutes 38 Seconds in this Strange World

Yayın Evi: Doğan Kitap

İSBN: 9786050963090

Sayfa Sayısı: 392

On Dakika Otuz Sekiz Saniye Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Adı Leyla’ydı. İstanbul’un en eski genelevlerini barındıran o meşum sokakta yer alan gülkurusu renkli evde bilinen adıyla Tekila Leyla. Öyle derdi ona arkadaşları, ahbapları ve müşterileri. Öyle derdi ona beş kadim dostu. Hiç istemezdi Leyla kendisinden geçmiş zaman diliminde söz edilmesini. Ama işte kalbi daha az evvel susmuş, soluk alış verişi ise hepten kesilmişti. Şehrin kenarlarında bir çöp kutusuna bırakılmıştı cansız bedeni. Gene de henüz durmamıştı beyni. Çalışıyordu hâlâ. Tastamam on dakika otuz sekiz saniye boyunca…

On Dakika Otuz Sekiz Saniye Alıntıları - Sözleri

  • Asla arzu ettikleri şekilde sevilmeyeceklerini bilen âşıklar gibi boyunlarını özlemle güneşe doğru uzatan ayçiçekleri. ...
  • Birine inanmak ciddi bir iştir.
  • Ve unutma, hayat denen şu çölde aptal tek başına seyahat edermiş, akıllıysa kervanla.
  • Tekila Leyla derlerdi ona arkadaşları, ahbapları ve müşterileri. Öyle derdi ona beş kadim dostu. İşte öylece duruyordu cansız bedeni ama beyni çalışmasına son vermemişti. Tam on dakika otuz sekiz saniye boyunca…
  • Birine inanmak ciddi iştir.
  • Birine inanmak ciddi meseledir. Öylesine söylenmez.
  • Bazen en alışkın hissettiğin yer aslında en az ait olduğun yerdir.
  • Eğer birinin gerçek arkadaşı olduğunu söylersen günü gelir sadakatin sınanır.
  • Güvenli de olsa, insan bir yere ait değilse eninde sonunda terk etmeli orayı.
  • İnsan sevdiklerine karşı vazifesini yapmazsa, nasıl iyileşir ki içindeki yara?
  • D/Ali derdi ki; esas ahlaksızlık insanın insana zulmüdür, kötülüğüdür, gaddarlığıdır.
  • İnsan doğduğu coğrafyayı değiştiremez ama kaderini değiştirebilir.
  • D/Ali derdi ki; "doğal", "normal", "ahlaklı" gibi sözcükleri gereğinden fazla kullanan ve bol keseden atıp tutan insanlara dikkat edeceksin.
  • İnsan olduğu coğrafyayı değiştiremez ama kaderini değiştirebilir.
  • Hayatlarımızı tamir etmek için ne gerekiyorsa yapmalıyız, evvela kendimize borçluyuz bunu. Ama bunu yaparken başkalarını kırmamaya da dikkat etmeliyiz, özen göstermeliyiz.

On Dakika Otuz Sekiz Saniye İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Kesinlikle okunması gereken harika bir roman, hele de bu dönemin bilindik ve asla bilmek istemediğimiz,yer yer canımızın yandığı;hiç tanımadığımız insanlar için oturup ağladığımız hikayelere gönderme yaptığı için özellikle okunması gereken baş eserlerden biri. Ana konular; #Onca kötülüğün içinde işlenen güzel dostluklar. #kadın cinayetleri #çocuk istismarı #Ensest ilişkiden bir kadının söndürülen hayatı. #İstanbul'un hızla sarıp sarmaladığı insanları nasıl aynı hızda gayya çukuruna iteklediğini... Kitap günümüz kadın cinayetlerini,ensest ilişkileri,çocukluklarını yaşamak yerine kadınlığa bürünmek zorunda kalan küçücük bedenleri ilmek ilmek dokuyor.Yer yer olanlara akıl sır erdiremeyip kalbinizin sıkıştığını hissedebilirsiniz. Yüreği yaralı olanlar hep mi yaralı kalırdı.Zamanında söylenmemiş aşkların, sözlerin bedeli bu kadar ağır mı olmalıydı.Kitapta hayata ince bir isyan,kabullenilmişlik seziliyor. Bundan sonraki kısım Spoiller içeriyor Tekinsiz Leyla'nın bir gece sabaha doğru öldürülüp bir çöp konteynırına atıldıktan sonraki on dakika otuz sekiz saniyesinde hatırladıklarını yazar ilmek ilmek işliyor.Kalbi durduktan sonra beyninin hala faaliyette olduğu,olanları geçmişi gün gibi hatırladığı on dakika otuz sekiz saniyesini... Tekinsiz Leyla Kürt bir ailenin kumadan olma çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı.Annesine teyze dedirtildi,babasının ilk karısını gerçek annesi bildi.Ta o zamandan geleceğin karanlık sokaklarının ilmekleri atıldı. Beş kadim dostlarından ilki okul arkadaşı sabotaj Sinan'ı orada tanıdı.Okula beraber gidip gelirlerdi.Bir gün aniden okuldan alınınca olanları kendine daha fazla yediremeyip kendini İstanbul'a attı.Amcasının Leyla'ya yaptıklarını anlatacak kadar yüreğim yok.() İstanbul'un kendini emen,yutan sinsi kucağına...İstanbul'un ilk başta kendini sarmalayan kolları aynı hızlılıkta Leyla'yı geri iter. Tekinsiz, Leyla pembe hayallerle geldiği İstanbul'un genelevine düşünce hayatı hepten umursamaz olur.Bir gün D/Ali'nin -devrimciydi ve birilerinden kaçıyordu-tesadüfen kaçarken Leyla'nın kaldığı geneleve girmesiyle Leyla'nın hayatı değişir.Bir yıl sonra,genelevi kadınları arasından gelinliğiyle çıkar.D/Ali'yle öyle mesuttur ki bin dokunmasalar onunla aynı karede kalabilirdi.Bir gün D/ Ali katıldığı devrim protestoların birinde kurşunlara hedef olur.Hayat Tekinsiz Leyladan kısacık mutluluğu fazla görmüştü.D/Ali'nin ölümünden sonra hepten hayatı boşlar. Leyla'yı ayakta tutan beş kadim dostu onu hayata tutundurur.Tıpkı öldükten sonra onu kimsesizler mezarlığından çıkarıp denizin kollarına saldıkları gün gibi... (Leyla kaplan)

Lotus Çiçeği Tekila Leyla kendi hayatını sunar: Van civarında doğup büyümüş ,genç kızlığa adım attığı yaşlarda amcasının mütemadiyen tecavüzüne uğramış,başta babası ve tüm aile efradı tarafından bu rezalet olarak algılanan vahim durumu ört bast etmek için saçma sapan bir evliliğe zorlanmış ve kendisine sunulan aile elinden çıkma senaryo hayatı yaşamayı reddedip İstanbul’a kaçmış,saflığı ,körpeliği ve zayıflığı kötü insanların iştahını kabarttığı için hayat kadını olmak zorunda bırakılmış tekila Leyla’nın hikayesini anlatan trajik bir roman… 2019’ da bu kitap Booker Prize ödülü için longlist’e ye giren 13 kitap’tan biri olmuş. Okur severlerin bildiği üzere Elif Şafak kitaplarını İngilizce yazar,editörü tarafından bu kitaplar,türkçe’ye çevrilir.Türkiye’de büyümüş bu topraklara az çok aidiyet duygusu geliştirmiş bireyler için kitabın konusu oldukça klişe..Özellikle yurdumuzun doğusunda aile içi ensest ilişkiler,çocuk gelinler,kızların zorla evlendirilmesi,kendilerini asmaları,evden kaçmaları,İstanbul’da kadın avcılarının tuzağına düşmeleri,genelev serüveni yurdum insanının Ahu Tuba ,Serpil Çakmaklı filmleri biraz da Sadri Alışık sevimliliği,merhameti,vefası,dostluğu serpiştirilmiş filmlerinden birinin kitabını okuyormuş duygusu veren bir kitap. Kitap içerisinde genelev kadınları gözünden 1 Mayıs 1977 olayına yer verilmiş.Elif Şafak bu romanında gerçekten bir mesaj kaygısı taşıyor.Özellikle ÖTEKİ diye adlandırılan bir şekilde kendisini toplum dışına itilmiş tüm ötekileri,bir öteki olarak anlatmaya çalışmış.Kitap’ta bahsedilen mekanlar gerçek olduğu vurgulanıyor okuyucuya not bölümünde.Kimsesizler mezarlığı,İstanbul’daki genelev sokağı mesela. Kitabın ismi gerçekten özgün ve bu başlık bağlamında bir insanın son nefesini verdikten sonra beyin ölümü gerçekleşene kadar on dakika gibi bir sürede neleri düşünüp neleri hissedebileceğini başarılı bir şekilde resmetmiş.Kitabın bu konsepti oldukça hoşuma gitti onun dışında dinleyerek kitabı (Dinlebi mobil uygulama) bitirebildim. Elif Şafak ‘ı yakından takip eden bir okur olarak bu romanıyla tüm Ötekileri ,onların nasıl düşünüp neler hissettiğini oldukça başarılı anlattığını düşünüyorum. Roman sonunda en yoğun düşündüğüm ve beni bir ölçüde rahatsız etmiş gerçekte olan,olmaya devam eden şey şu oldu.Toplum içinde kimsesi olmayan insanların ,ya da ölen mültecilerin numara verilerek KİMSESİZLER MEZARLIĞI diye bir yere devlet eliyle gömülmesi..Koskoca devletler bunu yapıyor bu oldukça şaşırtıcı.21.yüzyılda yaşıyoruz bir insan kimliği tespit edilemeden nasıl gömülür sadece numara verilerek.Bu çok mu zor bir şeydir bu insanın bir adı sanı vardır yaşı yurdu vardır.Bir insana reva görülecek bir merasim şekli midir? Devlet dediğimiz insanla hayat bulan bir yapı değil midir yapay zeka mı düzenliyor bu mezarlıkları? Daha insanî bir ölüm merasimi yapılamaz mı?Devlet demek duygusuz olmak demek midir? Kimsesizler Mezarlığını yöneten ve düzenleyenlerin tamamı annelerden oluşsun bakalım o mezarlık nasıl bir bahçe ye dönüşür görürüz.. Okumak daima okumak ne kadar mühim bir şey.Kitap okumaz insanlar çevrelerinin toplamı sadece , başka her şeye yabancılar.Kimse Öteki olarak doğmuyor sonradan olunuyor.Hayat bazı insanlara Öteki tekeriyle çarpıyor. İnsanların sonuçlardan ziyade nedenlerle ilgilenmesi gerek. Bir öteki de olsan trajik bir hayata sahip ‘te olsan ,bir romana baş karrakter olabilmen için kişinin fiziki görünüşü,mizacı,ışığı farklı ve bir şekilde çekici olması gerekiyor.Tekila Leyla’da öyle bir kadın. Keyifli okumalar.. (Umay Han)

Kitap Leyla isimli bir kadının öldürülüp bir kenara açılmasından itibaren hala açık olan beyninin son on dakika otuz sekiz saniye yaşamından hatirladiklari üzerine kurulu.Kitapta ana karakter Leyla olmak üzere toplumun her zaman dışlanmış ve uzak durulan "öteki" kesimini anlatırken her birinin hayati hakkında empati yapmamızı sağlıyor.Ayrica kitapta anlatılan beş kişinin kadim dostluğunu öyle içten anlatıyor ki gerçek dostluğun ve sevginin ölümden sonra dahi devam edebileceğini öğretiyor bize...Kitapta olumlu olarak anlatabileceğim çok şey var bununla beraber kitabın son yüz sayfası gereksiz uzatılmış geldi bana.Ayrica Leyla'yi öldürenlerin akıbeti annesine teyzesine ve ailesine ne olduğu belli değil.Yazarin romanlarında olan sonunu tam olarak bitirmeme ve kitabı muğlak bırakması ne yazikki bu kitapta da karşımıza çıkıyor. En iyisi kitabı okuyun yorumu size kalmış.Yazarin önceki romanlarındaki tadı özlemle arıyorum.İyi okumalar... (Başkomiser Nevzat)

Kitabın Yazarı Elif Şafak Kimdir?

Elif Şafak (d. 25 Ekim 1971, Strazburg) Türk romancı. İlk romanının yayımladığı 1997'den beri peş peşe eserler vermekte olan ve geniş bir okur kesimince tanınan sanatçı, 2009'da yayımlanan Aşk adlı romanı ile Türk edebiyat tarihininin en kısa sürede en çok satan edebi eserinin yazarı ünvanına sahip olmuştur. Ayrıca kitapları otuzdan fazla dile çevrilmiştir.

Yaşamı

25 Ekim 1971 günü, babasının o sırada doktora yapmakta olduğu Strazburg'da dünyaya geldi. Babası sosyal psikolog ve akademisyen Nuri Bilgin, annesi diplomat Şafak Atayman'dır. Doğumundan kısa bir süre sonra anne ve babası ayrıldı, annesi tarafından büyütüldü. Soyadı olarak annesinin adını kullandı.

Ortaokulu annesinin görev yaptığı Madrid'de, liseyi Ankara Atatürk Anadolu Lisesi'nde tamamladıktan sonra, ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümünü bitirdi. Yüksek lisansını aynı üniversitede Kadın Çalışmaları Bölümünde yaptı. "Bektaşi ve Mevlevi Düşüncesinde Döngüsel Evren ve Kadınsılık Anlayışı" üzerine master tezinin ardından; ODTÜ Siyaset Bilimi bölümünde doktorasını tamamladı. Doktora tezi, "Türk Modernleşmesinin Kadın Prototipleri ve Marjinaliteye Tahammül Sınırları" başlığını taşıyordu. Elif Şafak'ın İslamiyet, kadın ve mistisizm hakkındaki yüksek lisans tezi Sosyal Bilimler Derneği tarafından ödüllendirildi.

Yüksek lisans çalışması sırasında Kem Gözlere Anadolu (1994) adlı öykü kitabını ve ilk romanı Pinhan'ı (1997) yayımladı. Bu eserle Kombassan Vakfı tarafından verilen 1998 Mevlana Büyük Ödülü'nü kazandı.

Doktorasının ardından İstanbul'a taşındı ve Şehrin Aynaları'nı (1999) yazdı. Bir süre İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde "Türkiye ve Kültürel Kimlikler", "Kadın ve Edebiyat" konularında dersler verdi.

2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği Ödülü'nü kazanan Mahrem romanı ile geniş okur kesimi tarafından tanındı. Bunu iki yıl ara ile yayımlanan Bit Palas (2002) ve İngilizce olarak yazdığı Araf (2004) adlı kitapları izledi.

Sanatçılara verilen bir bursla doktora sonrası çalışması için ABD'ye giden Şafak, çeşitli üniversitelerde dersler vermiştir. 2003-2004 akademik yılı boyunca Michigan Üniversitesi'nde yardımcı doçent olarak bulundu ve ders verdi. Ardından Arizona Üniversitesi Yakın Doğu Araştırmaları bölümünde yardımcı doçent olarak görev yaptı. "Edebiyat ve Sürgün", "Bellek ve Politika", "Müslüman Dünya'da Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet" konulu dersler verdi.

Şafak, 2004 yılında beş yazarın (Murathan Mungan, Faruk Ulay, Elif Şafak, Celil Oker, Pınar Kür) ortak kaleme aldığı bir roman projesinde yer aldı, bu roman Beşpeşe adıyla yayımlandı.

2005'te Med Cezir adlı kitabında kadın, kimlik, kültürel bölünme, dil ve edebiyat hakkında yazılarını bir araya getirdi. Aynı yıl Referans Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Eyüp Can Sağlık ileBerlin'de evlendi.

2006'da yayımlanan "Baba ve Piç" adlı romanını İngilizce olarak kaleme aldı. Türk-Ermeni ilişkilerini inceleyen bu roman nedeniyle hakkında Türklüğe hakaret ettiği gerekçesi ile dava açıldıysa da, suçun yasal unsurlarının oluşmadığı ve delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat etti. Aynı yıl Şehrazat Zelda isimli kızı dünyaya geldi. Doğum sonrası yaşadığı depresyonu, İngilizce olarak kaleme aldığı Siyah Süt adlı otobiyografik romanda anlattı. İki yıl sonra oğlu Emir Zahir'i dünyaya getirerek ikinci kez anne oldu.

2009 yılının Mart ayında yayımlanan AŞK isimli roman, Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebi eseri ünvanına sahip olmuştur.

2009 yılı sonunda, sekiz romanı ve ilk deneme kitabı Med Cezir'den seçilmiş paragrafları bir araya getirdiği Kağıt Helva adlı kitabını yayımladı.

2010 Kasım ayında Firarperest adlı deneme türündeki ikinci eseri piyasaya çıktı. Eserin içindeki illüstrasyonlar M. K. Perker'e aittir.

2011 yılında Doğan Kitaptan "İskender" isimli eseri piyasaya çıkmıştır. Kitabın kapak resminde, makyajla erkek haline gelen Elif Şafak'ın kendi fotoğrafı vardır.

Sanatçı, Türkiye'de çeşitli günlük ve aylık yayınlarda yazmaya devam etmektedir. 1 Mayıs 2009 tarihinden bu yana Habertürk gazetesinde ve aynı gazetenin "HT PAZAR" adlı ekinde yazılarını yayınlamayı sürdürür. Bu gazetede yayımlanan deneme türündeki yazılarından oluşan bir seçki, M.K Perker illüstrasyonlarıyla birlikte 2012 yılında Şemspare adıyla yayımlandı.

Elif Şafak Kitapları - Eserleri

  • Aşk
  • İskender
  • Kem Gözlere Anadolu
  • Pinhan
  • Şehrin Aynaları
  • Mahrem

  • Bit Palas
  • Araf
  • Med-Cezir
  • Baba ve Piç
  • Siyah Süt
  • Kağıt Helva
  • Firarperest

  • Beşpeşe
  • Şemspare
  • Ustam ve Ben
  • Sakız Sardunya
  • Havva'nın Üç Kızı
  • Sanma ki Yalnızsın
  • Aşkın Kırk Kuralı

  • On Dakika Otuz Sekiz Saniye
  • The Island of Missing Trees
  • Siyah Süt

Elif Şafak Alıntıları - Sözleri

  • Azalarak artıyor, eksilerek büyüyordum... (İskender)
  • İnsan yüreği birden fazla durumu hissedebilecek kadar engin, insan aklı aynı anda birden fazla konuda analiz yapabilecek kadar karmaşık... (Şemspare)
  • “Bu açıdan bakınca, yağmurda hüzün gibi bir şey galiba: İlk başta aman bana ilişmesin diye didinir sakınırsın, emniyetli ve kuru kalmak için elinden geleni yaparsın, ama baktın ki olmuyor, baktın ki yağıyor üzerine dört bir koldan, gark olursun ta dibine kadar ve bir kez bu kadar battın mı içine, ha bir damla eksik ha bir damla fazla ne fark eder. Yağmur da hüzün gibi bir şey, yakalandın mı bir kez, azı çoğu yok artık. Olsa olsa ‘kuru kalabilenler’ ve ‘sağanaktan’ nasibini alanlar var.” (Baba ve Piç)
  • “Eğer bir gün âşık olursam, kesin o kişinin beynine âşık olacağım” diye söz verdi kendisine. “Tipi ya da konumu umurumda değil, varsa yoksa aklı, zekâsı, birikimi.” * * * (Havva'nın Üç Kızı)
  • Onunla konuş. Onu ne kadar sevdiğini, onunla birlikte yaşamayı ne kadar sevdiğini söyle. Açık ol. Sevginin perdelere ihtiyacı yoktur. (Araf)
  • Ve yürek kredisinin ne dibi vardır, ne bitimi. (Firarperest)

  • Hayal gücü insana gerekli. Tıpkı ekmek gibi, su gibi önemli. (Sakız Sardunya)
  • İnsan bir yalanı ne kadar sürdürebilir? (Beşpeşe)
  • Ne hikmetse, erkeklerin en vasatı, en sıradanı bile kendini bir kadın karşısında yarı-Tanrı zannediyor. (Siyah Süt)
  • Yaradan'ın gökyüzünde, tepede bir yerlerde olduğu­nu sanırlar. Kimileri de O'nu Mekke'de, Medine'de arar! Ya da mahalle camisinde! Allah bir mekana sığar mı? Ne gaflet! O tek bir yerdedir ancak: Aşıkların gönüllerinde. (Kağıt Helva)
  • Birine inanmak ciddi bir iştir. (On Dakika Otuz Sekiz Saniye)
  • Gidemeyenler'den olmanın en kötü yanı gidememek değil, kalamamaktır aslında; seni kışkışlayan toprakta penah aramaktır hâlâ. (Bit Palas)
  • Hangi yolu seçersen seç, seçmediğin yolda kalacaktır aklın. (Siyah Süt)

  • " Bakan göze göre her şey değişmekte. Kimine dev görünen, ötekine cüce." (Sakız Sardunya)
  • " Yok olmadan var olmanın yolu yok ." (Sanma ki Yalnızsın)
  • Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma! İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama! (Aşkın Kırk Kuralı)
  • Belki aşk sevgiliyi kazanmayı değil, kendini onda kaybetmeyi gerektirir. (Araf)
  • Ne zor şeydi birbirini hiç sevmemiş bir çiftin evladı olmak. (Havva'nın Üç Kızı)
  • Talih daima aşırıya kaçmıştır, dün olduğu gibi bugün de; kimilerine gani gani şans, yığın yığın variyet, tepe tepe iktidar, bol bol servet getirir. (Araf)
  • Kaç kitap okuyunca âlim, kaç diyar görünce gezgin, kaç hezimetten sonra bezgin olurdu insan?!.. (Mahrem)

Yorum Yaz