Onca Yoksulluk Varken - Romain Gary (Emile Ajar) Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Onca Yoksulluk Varken kimin eseri? Onca Yoksulluk Varken kitabının yazarı kimdir? Onca Yoksulluk Varken konusu ve anafikri nedir? Onca Yoksulluk Varken kitabı ne anlatıyor? Onca Yoksulluk Varken PDF indirme linki var mı? Onca Yoksulluk Varken kitabının yazarı Romain Gary (Emile Ajar) kimdir? İşte Onca Yoksulluk Varken kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Romain Gary (Emile Ajar)
Çevirmen: Vivet Kanetti (E. Emine)
Orijinal Adı: La Vie Devant Soi
Yayın Evi: Agora Kitaplığı
İSBN: 9786051030388
Sayfa Sayısı: 197
Onca Yoksulluk Varken Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
1975'te Fransa'nın en prestijli edebiyat ödüllerinden Goncourt Ödülü'ne layık görülen 'Onca Yoksulluk Varken', bir hayat kadınının oğlu olan Arap bir çocuğun, fahişe çocuklarına bakan Yahudi Madam Rosa'yla birlikte geçen hayatını anlatır. Ve aynı ödülü 1956'da 'Cennetin Kökleri' kitabıyla kazanmış olan Romain Gary'nin, daha sonra açıkladığı üzere, 'Yalnızca kendim olmaktan bıkmıştım,' gerekçesiyle 'Emile Ajar' müstear adıyla yayınlamış..
Onca Yoksulluk Varken Alıntıları - Sözleri
- İnsanların hüznü her zaman, en çok gözlerinin içindedir.
- Yaşam dediğin sürekli bir paniktir.
- İnsanların kendi söylediklerine inanmayı başardıklarını sık sık farkettim, yaşamak için gereksinirler buna.
- “‘Sevdiğin yüzünden deli oldun,’ dediler. "'Yaşamın tadını yalnız deliler bilir,' dedim.”
- Hüzünlü görünüyordu..Gözlerinden ötürüydü bu. İnsanların hüznü her zaman, en çok gözlerinin içindedir.
- ..... Ben de gülümsüyordum ama, içimden gebermek geliyordu. Bazen hissediyordum ki yaşam bu değildi aslında, kesinlikle bu değildi..
- .... Zamanın geçmesini bekliyordum, ama zaman her şeyden daha yaşlıdır, pek yavaş ilerler..
- Yaşam dediğin sürekli bir paniktir.
- Ben de gülümsüyordum ama, içimden gebermek geliyordu.
- Bence, en iyi uyuyanlar dürüst olmayanlardır. Çünkü hiçbir şeyi takmazlar, oysa dürüst insanlar gözlerini kırpamazlar, her şeyi dert edinirler.
- Bana hep garip gelen, gözyaşların doğmadan önce programlanmış olmasıdır. Bu demektir ki ağlayacağımız önceden saptanmış.
- Gebermek istediğiniz zamanlar, her zamankinden daha güzel olur çikolatanın tadı.
- Sevdiğin yüzünden deli oldun, dediler. Yaşamın tadını yalnız deliler bilir, dedim.
- Hiçbir şeyin ak ya da kara olmadığını anlatmıştı bana. Çoğu kez ak, gizlenmiş bir karaydı, kara da bazen üçkâğıda getirilmiş aktı.
- Ne kadar az şey bilseniz o kadar iyidir.
Onca Yoksulluk Varken İncelemesi - Şahsi Yorumlar
#romaingary #oncayoksullukvarken Büyük bir adam Momo; okumak isteyene o kadar büyük laflar ediyor ki, insan şaşakalıyor Küçücük çocuk yüreğine sığdırdığı, daha ön yaşında olduğu yalanı ile biran önce büyümeye çabalayan ve sadece bir gün, o güne kadar hiç bilmediği, tanımadığı babasıyla karşılaştığında 4 yaş birden büyüyüp 14 yaşında olan Momo'nun onu büyüten yaşlı, şişman, sürekli panik halinde olan ve büyümesini hiç istemeyen Madam Rosa'nın: "Bunu sen bilmezsin, çok gençsin." dediğinde "Hiçbir zaman, hiçbir şey için çok genç olmadım, Madam Rosa." dediği gibi hep olgun ama ilgiye, sevgiye, anneye, aileye hep muhtaç olan Momo'yu ve hikayesini okurken çokça düşünüp, bolca altını çizeceksiniz bu kitabın.. Hayatın ve doğanın kanunları karşısında çoğu zaman yenik düşmüş fakat yinede azmini, heyecanını asla kaybetmeyen, sürekli çabalayan insanların başından geçenleri okumak biliyorum ki iyi gelecektir size... Onca Yoksulluk Varken bana göre mutlaka okunması gereken kitaplar arasında.. şimdiden iyi okumalar dilerim (Akıl Fikir Gezegeni)
Romain Gary, nam-ı diğer Emile Ajar… Kimdir bu adam? Bir hayata savaş pilotluğu, diplomatlık, yönetmenlik, senaristlik, iki yazarlık ve bir de Dünya Savaşı sığdırmış hayatla kavgası olan bir adamdır Romain Gary. Romain Gary, 1956’de Cennetin Kökleri kitabıyla, bir yazarın hayatı boyunca tek bir kez alması mümkün olan ve Fransa’nın en prestijli ödülü olan Goncourt Edebiyat Ödülünü alıyor ve dönemin eleştirmenleri yerlere göklere sığdıramıyor yazarı… Daha sonra her ne oluyorsa Eleştirmenlerin büyük hedefi haline geliyor yazarımız ve eski yeteneğini kaybettiğini söylüyorlar. Romain Gary bu eleştirilerden sonra Emile Ajar takma adını kullanarak yazmaya başlıyor ve Emile Ajar’ın kendi yeğeni olduğunu söylüyor. Asıl eğlence de bundan sonra başlıyor zaten. Romain Gary yerden yere vurulurken Emile Ajar göklere çıkartılıyor ve 1978’de bir yazara ancak bir kez verilmesi mümkün olan Goncourt ödülünü Gary, Emile Ajar olarak bir kez daha alıyor. Tabi bundan edebiyat dünyasının haberi var mı? Pehh! Ayakta uyuyorlar. 2 Aralık 1980’de kendi tabancasıyla intihar etmeden önce yazdığı intihar mektubuyla ancak öğrenebiliyorlar iki yazarında aynı kişi olduğunu. Bu çılgın adam, edebiyat dünyasına yüzyılın Trollünü atmış anlayacağınız. Yazarın böyle sıradışı bir hayatı olduğunu öğrendikten sonra insan daha farklı okuyor kitabı. Satır aralarında onun hayatının izlerini bulmayı umuyor, acaba bu yazdıklarında kendi yaşanmışlığına dair bir şeyler var mı diye düşünmeden edemiyor insan. Kitap, Fransa’da yaşayan Arap asıllı 10 yaşındaki Momo adlı çocuğun ağzından aktarılıyor bize. Momo’nun babası muhabbet tellalı, annesi ise hayat kadınıdır. O dönem Fransa’da Hayat kadınlarının çocuk sahibi olmaları yasak olduğu için Momo’nun anne babası Momo’yu eskiden hayat kadınlığı yapmış ve Nazi zulmüne uğramış olan Yahudi asıllı Madam Rosa’ya bırakırlar. Madam Rosa, yaş kemale erince hayat kadınlığından elini eteğini çeken, para karşılığı hayat kadınlarının çocuklarına bakan yaşlı bir kadındır. Her an Naziler tarafından yakalanıp, türlü işkencelere maruz kalacağını düşünür ve bunun korkusuyla yaşar. Madam Rosa’nın bu korkusunu kitabın başından sonuna kadar hissedebiliyorsunuz. Aslında sadece korkuyu değil yalnızlığı da hissediyorsunuz. Mesela Momo şemsiyeyi kendine arkadaş olarak edindiğinde yalnızlığı dibine kadar hissediyorsunuz. Sevgisizliği de hissediyorsunuz ve tabi aynı zamanda sevgiyi de... Birileri onu görsün, varlığını farketsin hatta gerekirse bir tokat patlatsın diye tezgahlardan meyve aşırdığını görünce sevgisizliği, aralarında kan bağı olmamasına rağmen iki farklı ırktan olan Madam Rosa ve Momo’nun arasındaki kuvvetli duygusal bağı görünce de sevginin ne demek olduğunu en derinlerinizde hissedebiliyorsunuz… Bir de onca yoksulluğun içinde varlık nasıl yaşanır onu hissettirmiş bize yazar. Bunu da bir travesti olan Madam Lola’nın yaptıklarını okurken hissediyorsunuz… Kitabı bazı sebeplerden dolayı 28 günde bitirebildim. Bu kadar uzun bir süre bir kitapla haşır neşir olunca kitabı bitirip kapağını kapattığında tuhaf bir yalnızlık hissediyor insan ama sonra Onca Yoksulluk Varken, çok da önemli değil diyorsun. Momo’nun ağzından, iç seslerinden yaşadıklarını dinlemek hem hüzünlüydü, hem keyifliydi. Asla yaşamak istemeyeceğimiz bir hayatı Romain Gary bize o kadar profesyonel anlatmış ki ağır dram içeren bir konuyu, okurun duygularını yıpratmadan önümüze sermiş. İşte bunu yaptığı için samimiyetinden zerre şüphe duymadın yazarın. Akıcı diliyle, yaşanmışlıklarıyla, samimiyetiyle ve verdiği mesajlarla kopmadan okutuyor kendini kitap. Kesinlikle tavsiyemdir, okuyun. Sevgiler… (Rahime)
Yazarın kaleminden Damla damla duygu yükünün ağır olduğu sıcacık Naif Samımı derin bir dili olan kıtap var elimizde... zamn zamn düşündurucu, hüzün tadında okunan bir kitap . Kadınlık her şeyden güçlü bir şeydir. (S:190) Yaşadıklarını, gördüklerini, duyduklarını sınırsızca sorgulayan, hayal gücü muhteşem ve bu şekilde dünyanın üstesinden gelmeye çalışan bir çocuk... Göçmenlik, yalnızlık, ırkçılık, kürtaj, ötenazi konuları çocuk bakış açısıyla ince ince işlenmiş... Konusu bambaşka, anlatımı bambaşka, ağır dram olan olaylara mizahi anlatımı katması bambaşka... Momo'nun Madam Rosa 'ya karşı hislerini bence en güzel anlatan cümlelerdi, özellikle Gece üşüdüm, kalktım gittim, Madam Rosa' nın üzerine bir battaniye attım." Hüzün tadında bir tad kalıyor damağımızda Buyrun okuyun (Hande gunkut)
Onca Yoksulluk Varken PDF indirme linki var mı?
Romain Gary (Emile Ajar) - Onca Yoksulluk Varken kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Onca Yoksulluk Varken PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Romain Gary (Emile Ajar) Kimdir?
1914, Litvanya doğumlu. On dört yaşında Fransa’ya geldi, hukuk öğrenimi gördü, 1940 yılında ‘Fransa’ya Özgürlük’ ekibine ve savaşa katıldı. Fransa’nın 2. Dünya Savaşı’ndaki kahramanlarından biriydi, Legion d’honneur nişanına layık görüldü. Yazarlığı yanında diplomatlık yaptı.
İlk romanı Polonya’da Bir Kuş Var – Avrupa Eğitimi, dışişleri bakanlığında çalışmaya başlamasıyla aynı zamanda yayınlandı. Onca Yoksulluk Varken‘de olduğu gibi ‘Émile Ajar’ takma adıyla da kitaplar yazdı ve her iki kimliğiyle iki ayrı Goncourt Ödülü sahibi oldu. Eşi ünlü Fransız oyuncu Jean Seberg’in 1979′daki trajik ölümünün ardından 1980’de kendi eliyle hayatına son verdi.
Yazarın kaleme aldığı çok sayıda romandan Agora Kitaplığı’nda yayınlananlar şunlardır: Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı (2012), Cennetin Kökleri (2012), Kadının Işığı (2012), Biletiniz Buraya Kadar (2012), Polonya’da Bir Kuş Var – Avrupa Eğitimi (2012), Uçurtmalar (2012) ve Emile Ajar takma adını kullanarak kaleme aldığı Onca Yoksulluk Varken (2009), Yalan-Roman (2011), Koca Tembel (2011) ve Kral Salomon’un Bunalımı (2011).
Romain Gary (Emile Ajar) Kitapları - Eserleri
- Onca Yoksulluk Varken
- Yalan-Roman
- Kadının Işığı
- Polonya'da Bir Kuş Var
- Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı
- Cennetin Kökleri
- Kral Salomon'un Bunalımı
- Uçurtmalar
- Biletiniz Buraya Kadar
- Koca Tembel
- Beyaz Köpek
- Yıldızyiyiciler
- Partizan Nadejda
Romain Gary (Emile Ajar) Alıntıları - Sözleri
- İnsanların hüznü her zaman, en çok gözlerinin içindedir. (Onca Yoksulluk Varken)
- "İnsanlığa karşı hastalıklı bir nefret duyarak, Morel gibi fillerin yanında yer almaya çalışmıyordu demek? Hayır, elbette hayır - insanlığın kendisini bu denli tiksindirdiğini düşünmek saçmaydı. Yoksa, hayatının en güzel yıllarını insanlığa önce hidrojen, sonra bazalt bombası yapmak için harcar mıydı?" (Cennetin Kökleri)
- Sevmek, aç kalmamak ve sıcak bir yer edinmek. Zosia'nın hayattan bekledikleri bunlardı. Ve Zosia, huzur içinde sevmenin, açlıktan ölmemenin, soğuktan donmamanın neden bu kadar zor olduğunu düşünüyordu şimdi. (Polonya'da Bir Kuş Var)
- Açıkça belirtmem gerekiyor ki ben hep kolsuz oldum. İki kol, benimkiler, boşluktan başka bir şey değil. Bana iki kol daha gerekliydi. Bu, vitaminlerden söz edilirken, eksiklik denilen şeydir. (Koca Tembel)
- ...insan istese de istemese de en içten, en gerçek yanı çatlak yanıdır. (Yalan-Roman)
- “Ve ben size, 'Sizi seviyorum/ demiyorum. Deneyelim, diyorum. Mutsuzluğa saygılı olmak için hiçbir sebep yoktur. Hiçbir.” (Kadının Işığı)
- "Bir gün aç kalmak, üşümek yasaklanacak." (Polonya'da Bir Kuş Var)
- Karşıdakinin canını sıktığını bile bile konuşmayı sürdürüp insanın yüzüne bön bön bakmak; bunlar kesinlikle katlanamadığım şeylerdi. (Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı)
- Hüzünlü görünüyordu..Gözlerinden ötürüydü bu. İnsanların hüznü her zaman, en çok gözlerinin içindedir. (Onca Yoksulluk Varken)
- "Onu dinlerken yüzü sakalının elverdiği ölçüde bir küçümseme ifadesiyle doluydu. İnsanlar, herhangi birinin kendilerinden, görünümlerinden ve kokularından bıkıp, yalnızca dünyada daha iyi bir birliktelik bulunmadığı için fillerin arasında yaşamaya karar verebileceğini hiç mi hiç anlayamayacak kadar kendi benlikleriyle sarmalanmışlardı." (Cennetin Kökleri)
- Ben de gülümsüyordum ama, içimden gebermek geliyordu. (Onca Yoksulluk Varken)
- Dinle beni, Lila, bu tür suçluluklar hiçbir şey değil bu zamanda; gerçi her zaman için de öyle ya. Bu belden aşağı suçluluklar, ermişlik gibi kalır öbürlerinin yanında. (Uçurtmalar)
- Deli damgası yediğiniz andan itibaren herkes size iyi niyetle yaklaşır, çünkü delilik politik değildir. (Yalan-Roman)
- İnsanın kendi kendisiyle, barış anlaşması yapması çoğu zaman en zor olanıdır. (Biletiniz Buraya Kadar)
- Sevdiğin yüzünden deli oldun, dediler. Yaşamın tadını yalnız deliler bilir, dedim. (Onca Yoksulluk Varken)
- İnsanın çocukluğunu büyüdüğünde bile içinde taşıması tuhaf. (Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı)
- ...umut beni yiyip bitirmeyi sürdürdü, zaten başka işe de yaramaz... (Yalan-Roman)
- “Hileden, aldatmacadan bıktık artık. Kimi zaman dublajdan geçmiş bir film içinde yaşıyormuşuz gibi oluyor, herkes dudakların oynatıyor; ama bu, ağızdan çıkan sözle bağdaşmıyor. Her şey sonradan seslendirirmiş ve kimi zaman çok da iyi yapılmış , o kadar ki insan doğal sanıyor.” (Koca Tembel)
- İyi bir eğitim dedikleri şeyden geçtim: Bizi engellerle çeviren şey. (Kadının Işığı)
- “Ekmeğin icat edilecek bir şeyi yok, suyun kaynağa verecek dersi yok, kalp neyle yaşadığını kana açıklamaz...” (Kadının Işığı)