matesis
dedas

Önce Ekmek - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Önce Ekmek kimin eseri? Önce Ekmek kitabının yazarı kimdir? Önce Ekmek konusu ve anafikri nedir? Önce Ekmek kitabı ne anlatıyor? Önce Ekmek kitabının yazarı Orhan Kemal kimdir? İşte Önce Ekmek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 05.03.2022 16:00
Önce Ekmek - Orhan Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Orhan Kemal

Tasarımcı: Utku Lomlu

Yayın Evi: Everest Yayınları

İSBN: 9789752894235

Sayfa Sayısı: 110

Önce Ekmek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Orhan Kemalin 1969 yılında hem Türk Dil Kurumu hem de Sait Faik Hikâye Ödüllerini kazanan kitabı Önce Ekmek, bu büyük romancının öykücülükte de ne kadar büyük bir kalem olduğunu gösteriyor. Büyükşehir insanının yaşama ve şehre tutunma uğraşısını, kavgasını anlatan bu öyküler, tüm Orhan Kemal yapıtlarında olduğu gibi, okurun insana dair inancını besliyor, güçlendiriyor ve direnme gücünü artırıyor.

Orhan Kemalin kitapları bir okurun hayatta rastlayabileceği o çok nadir hazineler arasında yer alır. Çok aza yazar okurunun dünyasında onun kadar iz bırakır, okurunu onun kadar biçimlendirir. Orhan Kemal umudu ve aydınlığı yeniden kazanmamız için yol gösterir bize. Edebiyatımızın en değerli ustalarından biri olan Orhan Kemalin kitaplarını yayımlamaktan onur duyuyoruz.

Önce Ekmek Alıntıları - Sözleri

  • Hayal oldu o demler O tatlı eğlenceler.
  • Sizin kötülüğünüz size kalsın. Bu dünya kimseye baki değil.”
  • Önce ekmek, sonra her şey.
  • "Şimdi diyorum, on yaşımızda olmalıyız!" "N'olurdu?" "Soba gürül gürül yanar, babam kese kağıtlarıyla bir şeyler getirmiştir. Annem sofrayı hazırlar..."
  • "Görüyorsunuz, insanlar böylesine gaddar, böylesine insafsız!"
  • " Kravatlı kravatsız , mesele nedir mesele? Kravatlı vatandaşlarla kravatsız vatandaşlar arasında hiçbir ayrım yahut imtiyaz gözetmez kanun."
  • " Böyleleri ukala olurlar .Vara yoğa karışırlar. Tartışmaya can atarlar ."
  • " Evladım espri zeki insan harcı."
  • " Ne kötü insanlar var şu dünyada ..."
  • Herkes ama herkes konuşuyor. Dinleyen yok.
  • —Niçin ağladın ya? Ağladığı halde : —Ağlamadım ki! —Ağlamışsın işte! —Ağlamadım. —Peki bu yaş yaş gözler ne? —Ağlamadım.
  • Bıkmışlardı bu kravatlı beyefendilerden. Devlet, hükümet memurları, mecliste mebuslar, bütün gazeteciler kravatlıydılar. Hepsinde birer küçücük dağları kendileri yaratmış gibi bir çalım. Ancak birbirlerinin anlayabileceği dille konuşurlar, memleket memleket, vatan vatan diye patırdatsalar da sonunda kabağı fakir fukaranın, yani kravatsızların başına patlatırlardı.
  • Sizin kötülüğünüz size kalsın. Bu dünya kimseye baki değil.
  • "Herkes ama herkes konuşuyor. Dinleyen yok..."
  • Çok eskiden dünya ne iyiymiş!

Önce Ekmek İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Önce Ekmek: Orhan Kemal’in 1969 yılında hem Türk Dil Kurumu hem de Sait Faik Hikâye Ödüllerini kazandığı “Önce Ekmek” eseriyle buradayım. Eser, 17 kısa hikâyeden oluşuyor. Bugün de sık sık duyduğumuz “Büyükşehirde yaşamak zor.” cümlesini hemen hemen her hikâyede tekrarlıyoruz. Bir de yoksulluk varsa… Orhan Kemal, hayat mücadelesi içindeki bu insanları bize anlatan bir yazar. “Önce Ekmek” adlı eserinde de şehirde tutunmaya çalışan halkın yaşamını her zaman olduğu gibi tüm açıklığıyla ve yoksulluğuyla öykülerine yansıtmış. Öykülerinin konularını ailesinin geçimi için eğitimini yarıda bırakan, bir sıcak yatak ve yemek için hapishaneye girmeyi göze alan, okumak için çalışan, patronunun kabalığına ve eziyetine rağmen sabırla çalışmak zorunda kalan, küçük yaşta evlendirilen ve mutsuz olan, hayallerini gerçekleştiremeyen, yoksulluklarından korkup çekinen kahramanlar oluşturuyor. Tüm bu kahramanları İstanbul’un kaderine terk edilmiş mahallelerini gezerek bir bir tanıyorsunuz sanki. Yöresel ağızların ve argonun kullanıldığı öykülerin dili ise sade ve anlaşılır. Gerçekliğin etkisi bir kez daha dilin kullanımında etkili olmuş. Ben ise en çok “Önce Ekmek”, “Bir Çocuk” ve “Elli Kuruş” hikâyelerinden etkilendim. Belki de kahramanlarının çocuk olması ve o yaşta hem hayatla hem de yoksullukla mücadele etmeye çalışmaları dolayısıyla… NOT: Orhan Kemal’in kitaplarının, eşyalarının, mektuplarının, anılarının yaşatıldığı müzeyi de mutlaka vaktinizi ayırıp gezin derim. (Mızıka Kitaplık)

Bir günde okunabilecek ve yalın bir dili vardır, Orhan Kemal'in ustalıkla yazdığı kitabı Önce Ekmek de. Yaşadığımız olaylar nasıl hikaye olabilir bilmek istiyorsanız kitabı okumanızı öneririm. (Aleyna)

Kitabın Yazarı Orhan Kemal Kimdir?

15 Eylül 1914’te Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. 2 Haziran 1970'te yaşamını yitirdi. Toplumsal gerçekçi romanın usta kalemi, öykü ve roman yazarı. Asıl ismi Mehmet Raşit Öğütçü. İlk Büyük Millet Meclisi’nde Kastamonu Mebusu olan ve seçildiği Adalet Bakanlığı’ndan 3 gün sonra istifa ettirilip neredeyse tüm İstiklal Mahkemeleri’nde yargılanan Abdülkadir Kemali Bey’in oğlu. Babasının, 1930’da Ahrar Fırkasını kurmak ve gazete çıkarmak yüzünden öldürülme korkusuyla Suriye’ye geçmesi üzerine, ortaokul son sınıfta öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Bir süre Suriye ve Lübnan’da yaşadı. 1932’de Adana’ya döndü. İşçilik, dokumacılık, ambar memurluğu, katiplik yaptı. 1939'da ilk şiirlerini de yazdığı askerliği esnasında, komünizm propagandası yapmak suçlamasıyla 5 yıl hapse mahkum oldu. Kayseri, Adana ve Bursa cezaevlerinde yattı. Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmetle tanışması yaşamının ve yazarlığının dönüm noktası oldu. 1943'te salıverildikten sonra Adana'ya döndü. Amelelik, sebze nakliyeciliği, Adana Verem Savaş Derneği’nde katiplik yaptı. 1950’de İstanbul’a yerleşti, hayatını yazılarıyla kazandı. 1966'da bir lokantadaki konuşmasında komünizm propagandası yaptığı suçlamasıyla yargılandı, beraat etti. Yaşamının son döneminde Bulgaristan ve Romanya Yazarlar Birliği’nin davetlisi olarak, daha çok da tedavi amacıyla Sofya'ya gitti. 2 Haziran 1970’te Sofya'da tedavi edildiği hastanede beyin kanamasından öldü. İstanbul’da Zincirlikuyu Mezarlığında toprağa verildi.

Hece ölçüsüyle Kayseri Cezaevi'nden yazıp gönderdiği ilk şiiri "Duvarlar" 1939'da Yedigün dergisinde "Reşad Kemal" imzasıyla yayınlandı. "Raşid Kemali" takma adıyla yazdığı şiirler Yedigün ve Yeni Mecmua'da çıktı. İlk romanı "Babaevi"nin bir bölümünü oluşturan "Balık" öyküsü, Yeni Edebiyat dergisinde 1940'ta yayınlandı. Bundan sonra çalışmalarını öyküde yoğunlaştırdı. "Orhan Kemal" adını ilk kez 1942'de "Yürüyüş" dergisinde yayınlanan şiir ve öykülerinde kullandı. Öyküleri, Varlık, Seçilmiş Hikayeler, Yeditepe başta olmak üzere dönemin tüm dergilerinde yer aldı. Gazetelere tefrika romanlar ve film senaryoları yazdı. Geçimini sağlamak, para kazanmak amacıyla durmadan yazdı. "72. Koğuş, Murtaza, Eskici ve Oğulları, Kardeş Payı" adlı eserleri tiyatroya uyarlandı. Doğrudan oyun olarak 1964'te yazdığı tek eseri "İspinozlar", "Yalova Kaymakamı" adıyla sahnelendi. Öykü ve romanlarında günlük yaşamın değişik yönlerini işledi. Kahramanlarını çoğunlukla sömürülen, yoksul insanlardan seçti. Bu insanların yaşamlarını, sorunlarını, iç dünyalarını yansıtırken kinsiz, sevecen, umutlu bir yaklaşım benimsedi. "Babaevi"nde çocukluk yıllarını, "Avare Yıllar"da gençliğini anlattı. Eserlerinin hemen hepsinde toplumsal yapıdaki çelişkileri ustaca vurguladı. Güçlü gözlem gücüyle, özgün ve yalın anlatımıyla hâlâ çok okunan ve sevilen eserler yarattı. Eserlerinde hızlı bir olay akışı ve devingenliğin yanısıra "diyaloglara" ağırlık verdiği dikkat çeker. Sanatının olgun döneminde daha çok Adana yöresindeki toprak ve fabrika işçilerini konu aldı. Çukurova'nın toplumsal ekonomik yapısındaki değişimin yöre halkı üzerindeki etkilerini inceledi. Ailesi 1971'den itibaren adına "Orhan Kemal Roman Armağanı" vermeye başladı.

Orhan Kemal Kitapları - Eserleri

  • Eskici ve Oğulları
  • Bereketli Topraklar Üzerinde
  • 72. Koğuş
  • Cemile
  • Murtaza
  • Ekmek Kavgası

  • Baba Evi
  • Hanımın Çiftliği
  • Avare Yıllar
  • Önce Ekmek
  • El Kızı
  • Tersine Dünya
  • Gurbet Kuşları

  • Baba Evi - Avare Yıllar
  • Evlerden Biri
  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Nazım Hikmet'le 3,5 Yıl
  • Çamaşırcının Kızı - Küçücük
  • Kötü Yol
  • Devlet Kuşu

  • Kardeş Payı
  • Arkadaş Islıkları
  • Kaçak (Hanımın Çiftliği 3)
  • Bir Filiz Vardı
  • Kanlı Topraklar
  • Dünya Evi
  • Müfettişler Müfettişi

  • Üçkâğıtçı (Müfettişler Müfettişi 2)
  • Suçlu
  • Sokaklardan Bir Kız
  • Grev
  • Sarhoşlar
  • Yalancı Dünya
  • Küçücük

  • Sokakların Çocuğu
  • İnci'nin Maceraları
  • Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı
  • Yüz Karası
  • Serseri Milyoner - İki Damla Gözyaşı
  • İstanbul'dan Çizgiler
  • Yağmur Yüklü Bulutlar - Dünyada Harp Vardı

  • Elli Kuruş Çikolata
  • Kırmızı Küpeler / Babil Kulesi
  • Serseri Milyoner
  • Yazmak Doludizgin
  • Kenarın Dilberi
  • Elli Kuruş
  • Önemli Not!

  • Hanımın Çiftliği
  • Yağmur Yüklü Bulutlar
  • Senaryo Tekniği ve Senaryolar
  • Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı
  • Eskici Dükkanı
  • Bütün Oyunlar 1
  • Arslan Tomson

  • Bütün Oyunlar 2
  • Farecik - Uyku
  • Küçükler ve Büyükler
  • Arka Sokak
  • Aslan Tomson - Köpek Yavrusu
  • Kaybolan Romanlar
  • Hanımın Çiftliği

  • Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1)
  • Boyacı
  • Önemli Not! - Orhan Kemal Soruyor
  • İstanbul İstanbul

Orhan Kemal Alıntıları - Sözleri

  • Sabaha karşı arabayı garaja çekip eve geldi, soyundu, vurdu kafayı.  Vurdu ama uyku tutmak ne mümkün? Aşk bu muydu? Aşk buysa çok üzücü, insanı harap edici bir şeydi. Ama içerdeki bir yerlerin tatlı tatlı acıyışı, hayır sızlayışı da çok hoştu. (Kötü Yol)
  • Genç kadın gene çekmedi. (Müfettişler Müfettişi - Üçkâğıtçı)
  • Hiç bitmeyecek mi senin bu okuman? Muhsin usta gözlüğünü çıkardı, Camlarına hohladı, sildi, gözüne takarken: — Bitmeyecek, dedi. — Hiç mi? — Hiç. — Niyetin katip olmak mı yani? — Hayır. — Ya? — İnsan olmak! (Vukuat Var (Hanımın Çiftliği 1))
  • Bütün namuslu insanlar, hırslı insanlar, kursağında haram yutmıyan insanlar böyle efendi... (Eskici Dükkanı)
  • Gökteki ay kirli bulutların gerisinde yüzüyordu sanki. Şehir uykudaydı. Çok uzaklardan berrak gecenin derinliklerinden çalgı sesleri yüzerek geliyordu. Duymuyordu. (Oyuncu Kadın - Gavurun Kızı)
  • Seni neden sevmiyor, istemiyorlar? (Senaryo Tekniği ve Senaryolar)

  • “Bir insan sevildiği yeri bilmeli.” (Bereketli Topraklar Üzerinde)
  • Uzun uzun dikilmişti oracıkta. Evlerinin oluklu çinko duvarlarına dayalı sırtı, göğün derinliklerine kaçıp giden ayın ışıltısı, babasızlığın acısıyla yanan ufak yüreği. (Kaçak (Hanımın Çiftliği 3))
  • Dostunu öldüren erkeğe rastlamak olağandı da, kadın bir parça aykırı geliyordu. (Sokaklardan Bir Kız)
  • "Ne anlayacak? Gezdiği Antep, yediği pekmez!" (72. Koğuş)
  • Yeni bir sigara yaktı. (Kaybolan Romanlar)
  • Yanımda sen olduktan sonra ben de yatabilirim mezarlıkta. (Sokakların Çocuğu)
  • ' Hapishane nasıl yer? ' ' Bırak. İnsanları insanlıktan çıkarmak, vahşi, canavar hale getirmek istersen at oraya. İşsiz, güçsüz, yarı aç bir alay insan. Dört duvar arasında can sıkıntısından birbirlerini yiyorlar. Güçlüysen ne ala, değilsen yandın. (Sokaklardan Bir Kız)

  • Bu dünyadan, bu dünyanın patlamaya hazır mayınlar gibi yaşayan, başıboş insanlarından korkuyorum... (...) İçimin derinliklerinde bir yerleri kemiren dert bu derttir... (Serseri Milyoner)
  • Çıldıracaktım, iş neredeydi? Kime gitsem de iş istesem, aldığım karşılık değişmiyordu: "Yok!" (Arkadaş Islıkları)
  • "Allah bizi fakir yaratmış ! Benim ne kırmızı, ne de mavi mantom var!. Senin annen zengin, alır. Senin annen benim annemden güzel, sen de güzelsin. Benim annem de çirkin Bende çirkinim, daha bir diyeceğin var mı ?" (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Hem konuşmaya ne gerek vardı? İnsan her seyi anlatamaz, zaten kelimeler de her şeyi anlat maya yetmez. (Cemile)
  • Doğanlar hiç ölmese...İnsanlar birbirlerini mi yerlerdi? Sanki yemiyorlar mı? (Çamaşırcının Kızı - Küçücük)
  • Haysiyet, şeref, namus... Evet ama yenir miydi bunlar, içilir mi? (Küçücük)
  • Ne diye geleceklerdi? Kirli yüzleri alelade beyaz kağıtlarla gizlenmeye çalışılmış kerpiç duvarlarını, çatlak aynasını, şeker sandıklarının birleştirilmesinden meydana gelmiş karyolasını görmeye mi geleceklerdi? Yoksa, sakat bacağı tahta parçasıyla kabaca yamanmak istenmiş külüstür masasını mı? Allah göstermesindi! Onlar gelmek istese bile önler, yüz karası zannettiği fakirliğini onlara, o zengin kızlarına asla göstermek istemezdi. (Kenarın Dilberi)

Yorum Yaz