diorex
Dedas

Organon 1 - Kategoryalar - Aristoteles Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Organon 1 - Kategoryalar kimin eseri? Organon 1 - Kategoryalar kitabının yazarı kimdir? Organon 1 - Kategoryalar konusu ve anafikri nedir? Organon 1 - Kategoryalar kitabı ne anlatıyor? Organon 1 - Kategoryalar kitabının yazarı Aristoteles kimdir? İşte Organon 1 - Kategoryalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 03.03.2022 08:00
Organon 1 - Kategoryalar - Aristoteles Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Aristoteles

Çevirmen: Hamdi Ragıp Atademir

Yayın Evi: Milli Eğitim Basımevi

İSBN: 9789751101484

Sayfa Sayısı: 64

Organon 1 - Kategoryalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Organon (Yunanca: Ὄργανον, anlamı: alet, araç, organ) Aristoteles'in 6 ciltlik klasik mantık üzerine olan kitap serisi. Organon ismi daha sonraları Aristo'nun izleyicileri olan Peripatetikler tarafından verilmiştir. 6 adet kitaptan oluşur

Organon 1 - Kategoryalar Alıntıları - Sözleri

  • Oluş, yokoluş değildir; artma veya yer değişimi de azalma değildir.
  • Gerçekte, hükmü doğru veya yanlış kılan, hükmün zıtlar almaya elverişli olması değil, nesnenin gerçek oluşu veya gerçek olmayışıdır.
  • "Bir şey hem beyaz hem de siyah değildir."
  • Zaman ve mekân da bu türlü nicelikten sayılır. Şimdiki zaman gerçekte, hem geçmişe, hem de geleceğe bağlıdır. Yer de sürekli bir' niceliktir. Çünkü bir cismin parçaları herhangi bir yer kaplarlar. Bu parçalar ise müşterek bir sınırda birbirlerine dokunduklarından bundan, cismin her bir parçasıyla kaplanmış olan yerin bölümlerinin de cismin parçaları ile aynı müşterek bir sınırda birbirleriyle temas ettikleri sonucu çıkar. Böylece, mekân da süreklidir: çünkü müşterek bir sınırda bölümleri birbirlerine dokunmaktadır.
  • Adları ortak, ada göre özlerinin tanımı da aynı olanlara eşanlamlılar denir; örneğin hem insan hem de öküz canlıdır, bunlara ortak bir adla canlı denir, özlerinin tanımı da aynı; her biri için canlı olmanın ne de olduğu açıklanacak olsa, aynı tanım verilecek. Hal bakımından değişik olmamalarına karşın ada göre adlandırılanlara türemişler denir; sözgelişi dilbilimden dilbilimci, yiğitlikten yiğit. Kimi söylenenler bağlantıyla, kimi bağlantısız söylenir: Bağlantıyla, sözgelişi ‘insan koşuyor’, ‘insan galip geliyor’; bağlantısız olanlar, ‘insan’, ‘öküz’, ‘koşuyor’, ‘galip geliyor’. Kimi olanlar belli bir taşıyıcı için söylenir, ama hiçbir taşıyıcı içinde olmaz; sözgelişi ‘insan’ taşıyıcı olarak belli bir insan için söylenir, ama hiçbir taşıyıcı içinde değildir. Kimi olanlar bir taşıyıcı içinde olur ama hiçbir taşıyıcı için söylenmez -taşıyıcı içinde dediğim, bir şeyin içinde parçamolarak bulunan değil, içinde bulunduğu nesneden ayrı olarak bulunamayan-; örneğin dilbilimi taşıyıcı içinde, ruhta bulunur ama, hiçbir taşıyıcısı için söylenmez. Aklık bir taşıyıcı içinde, cisimde bulunur – çünkü her renk bir cisim içindedir- ama, hiçbir taşıyıcı için söylenmez. Kimi olanlar hem bir taşıyıcı için söylenir hem de bir taşıyıcı içinde olur; örneğin bilgi bir taşıyıcı içindedir, ruhtadır ve bir taşıyıcı için, sözgelişi dilbilimi taşıyıcısı için söylenir. Kimi olanlar ise ne bir taşıyıcı içindedir ne de bir taşıyıcı için söylenir; örneğin belli bir insan ya da belli bir at -çünkü bu tür nesnelerin hiçbiri ne bir taşıyıcı içindedir ne de bir taşıyıcı için söylenir. Öte yandan bölünemeyen ve sayıca tek olan nesneler genel anlamda hiçbir taşıyıcı için söylenmez, ama kimilerinin bir taşıyıcı içinde olmasına engel yoktur; nitekim belli bir dilbilgisi bir taşıyıcı içinde olanlardandır.
  • Herhangi bir gramer bilimi bir konu içinde, yani ruhta vardır; fakat o hiçbir konu hakkında tasdik edilmiş değildir. Bir konu içinde, yani cisimde herhangi bir aklık vardır (çünkü her renk bir cisim içindedir), bununla beraber o hiçbir konu hakkında tasdik edilmemiştir. Başka varlıklar ise hem bir konu hakkında, hem de konu içinde tasdik edilmişlerdir: Söz gelimi, bilim bir konu içinde, yeni ruhtadır ve bir konu hakkında, gramer hakkında tasdik edilmiştir. Daha başka varlıklar da ne bir konu içindedirler, ne de bir konu hakkında tasdik edilmişlerdir: Söz gelimi, bu insan, bu at gibi
  • Zamandaş, kelimenin yalın ve esas anlamında hiçbiri öbüründen ne önce, ne de sonra olmayıp, oluşları aynı zamanda olan nesneler için söylenir. Onlara, zaman içinde beraberlik (zamandaş) denir.
  • bir halden yoksun olmak veya sahibi olmak yoksunluk veya sahibolma ile aynı şey değildir. sahibolma, söz gelimi, görmedir, yoksunluk ise körlüktür; ama ne görme sahibi olmak görmedir, ne de kör olmak körlüktür. körlük herhangi bir yoksunluktur, halbuki kör olmak, yoksun olmaktır, yoksunluk değil - dir. üstelik, körlük, kör olmanın özdeşi olsaydı her iki terim aynı konu hakkında da tasdik edilmiş olabilirdi; öyleyse insanın kör olduğu söylenirse de insanın körlük olduğu hiçbir zaman söylenemez.
  • Niteliğin nev'ilerinden birine hal ve istidat adı verilebilir. Fakat hal, daha çok sürekliliği, daha çok duraklılığı ile istidattan farklıdır : bilimler ve erdemler haldirler. Çünkü bilim bizde bir hastalık veya bu cinsten başka bir sebep yüzünden büyük bir değişiklik husule gelmedikçe kendisinden pek az bir şey elde etmi olsak bile, duraklı kalan ve yerinden güç oynatılan şeylerden biridir. Gene bunun gibi, erdem (sözgelimi, adalet, itidal ve bu türlü her nitelik) de ne kolayca yerinden oynatılabilecek, ne de kolayca değişebilecek gibi görünüyor.
  • Niteliğin nevi’lerinden birine hal ve istidat adı verilebilir. Fakat hal, daha çok sürekliliği, daha çok duraklılığı ile istidattan farklıdır: bilimler ve erdemler haldirler. Çünkü bilim bizde bir hastalık veya bu cinsten başka bir sebep yüzünden büyük bir değişiklik husule gelmedikçe kendisinden pek az bir şey elde etmiş olsak bile, duraklı kalan ve yerinden güç oynatılan şeylerden biridir. Gene bunun gibi, erdem (söz gelimi, adalet, itidal ve bu türlü her nitelik) de ne kolayca yerinden oynatılabilecek, ne de kolayca değişebilecek gibi görünüyor.
  • buna karşılık, sahibolma ve yoksunluk için karşılıklı bir değişikliğin olması imkânsızdır: sahibolma’dan yoksunluk’a pekâlâ bir geçit vardır, ama yoksunluk’tan sahibolma’ya imkânsızdır. çünkü kör olan görmeyi yeniden ele geçiremez, saçsız olan yeniden saçlanamaz, dişsiz olan da dişlerinin yeniden çıktığını göremez.
  • onların ne olduğu belli bir şekilde bilinebilir. fakat bundan gerekli olarak, bağlaşımlılarının da bilineceği sonucu çıkmaz. çünkü bu elin ve bu başın kendine nispet edildiği şey hakkında belli bir bilgi edinilemez, öyleyse burada göreliklerle bir ilişiğimiz olmayacaktır. bunlar görelik değillerse, hiçbir özün göreliklere girmiyeceğini söylemek doğru olacaktır.
  • nevi, gerçekte, cins için bir dayanaktır. çünkü cinsler nevi’ler hakkında tasdik edilirlerse de, buna karşılık nevi’ler cinsler hakkında tasdik edilmezler. bundan, gene bu sebeplerden ötürü, nev’in cinsten daha öz olduğu sonucu çıkar.
  • “Gerçekte, her tasdik ve her inkâr, göründüğüne göre, doğru veya yanlıştır. ”

Organon 1 - Kategoryalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Aynı kitaba bu kadar farklı isimlerde baskılar yapılmasına bir türlü anlam veremiyorum. Genellikle A. Conan Doyle kitaplarında karşıma çıkan bir durum ama burada da görünce biraz garipsedim açıkçası. Beklentiler... Üzer... Kategoriler ve Önermeler aslında bu külliyatın bir birleşimi olarak kabul ediliyor ve kategorilerde eş anlam, eş ses, yan anlam ve benzeri günümüzde de geçerliliğini koruyan kavramlara yer verilirken; önermeler kısmındaysa olumlu olumsuz, genel özel gibi kavramları işliyor yazar. Hepimize iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)

yazar/aristoteles'in mantık üzerine yazdığı kitap. aristo mantığı diğer bilimlerden ayırmıştır çünkü mantık onun için bir anlama aracı, aletidir. zaten organon da alet demektir. fakat bu adı aristo değil, peripatetikler vermiştir. bir bilim oluşturulmadan önce alet yani mantık güzelce kavranmalıdır. bu eserde de aristo öz, fert olarak alınan cins, nevi cins, zıtlık, karşıtlık, tasdik-inkar gibi kavramları mantıksal açıklamalar ile açıklar. ve bunu oldukça anlaşılır şekilde yapmıştır. sadece kitabın çevirisi biraz insanı yoruyor. çok fazla aynı ve eski sözcüklerin tekrarı akıcılığı sekteye uğratıyor. orijinal metinde de böyle mi ve orijinalliği bozmamak amacı ile mi böyle yorucu cümleler kurulmuş bilmiyorum fakat asla büyük bir sorun yaratmıyor bu durum. (beliz.)

*Organon;Yunanca da alet, araç anlamına gelmektedir.(opyavov) *Aristoteles’e göre Organon; Mantık, araç bilimi. *Bana göre Organon; İlme giriş. Bu kitap Aristo’nun mantık üzerine kurulu cümlelerinden meydana gelmiştir.Mantığı bir araç bilimi haline getirmiştir.Mantığın yaratıcılarından birisi de hiç şüphesiz Aristotelestir.Bu kitapta nesnelerin nedenlerini, doğruluğun araştırılmasını, öz ve zıtlıkları, tümden gelim yöntemiyle kıyaslamalarla ve örneklendirmelerle bir mantık bilimini inceliyorsunuz. Aristo’ya göre bir şeye varlık diyebilmemiz için gözle görülür elle tutulur olması gerekmektedir.Mantığı nesnelerde arıyor. Organon adı altında 6 adet cilt vardır toplamda (sonradan buna 3 tane daha ekleme yapmıştır), bunlar şu şekilde; - Kategoriler(Kategoryalar) - Önermeler(yorum üzerine) - Birinci Analitikler(Birinci çözümlemeler) - İkinci Analitikler(ikinci çözümlemeler) - Topikler - Sofistik Deliller(Sofistik çürütmeler) Böyle bir eserin çevirisini yapmak oldukça zordur, zaten başlıklardan da anlamışsınızdır,umarım okuduğum çeviri gerçeğe en yakınıdır.2. Baskı ve MEB olunca en iyisi budur diye düşünüyorum. Aristo ölmeden kısa süre önce dinsizlikle suçlanmıştır. Ve eserleri Skolastik devirde önem kazanmaya başlamıştır. *** Lisedeyken felsefeye çok merak saldım çok sevdiğim bir dersti sanırım felsefeyi bana sevdiren çok değerli öğretmenim oldu, klasik yazılıları dört gözle beklerdim ve ilk bitiren hep ben olurdum, okulda havamdan geçilmezdi çünkü çalışkanlığın insanı özel kıldığı anlardan birini yaşıyordum.Öğretmenim o kadar iyi bir insandı ki beni teneffüslerde ne zaman kitap okurken görse hep sıcak çikolata ısmarlardı.Kar da soğukta beni ve arkadaşlarımı arabasıyla eve bırakırdı.Çok yardımseverdi.Neyse sonra bir süre felsefik romanlara merak saldım Aristoteles’in düşünce yapısını biliyordum daha çok şey öğrendim onunla ilgili ve o zamanlar daha “ePub”un “e”sini dahi bilmiyorum tabi. Bilseydim eğer çoktan okumuş olurdum diye düşünüyorum.Şuan okuyunca o dönemlerim gözümün önünde canlandı... Bunca zaman sonra Aristonun kitabını okumak tuhaf geldi çünkü bilgiler o günkü gibi taze değil ama yine de bir işi severek yaptıysanız evvelce, temelli unutmanız mümkün olmuyor. Sonra sevgili okur, ben felsefeden nefret ettim aslında adına nefrette dememeli birbirimizi yarı yolda bıraktık içimizde büyük boşluklar oluştu, araya soğukluk girdi, çünkü ben o öğretmenimi daha okuldan mezun bile olamadan kaybettim, gecenin bir yarısı trafik kazası yaptığının haberini aldım , sonrada zevkle istekle bir daha çalışmadım. Bu kitap o günden sonra okuduğum ilk eser oldu.. Yani 7 yıl sonra...Bunu burda neden anlattım pek emin değilim. Belki de bu incelemeye baktıkça hep o günleri hatırlarım, bu yüzden olabilir. Kitaba hiç inceleme yapılmamış şaşırmadım doğrusu çünkü ders kitabı diyebiliriz buna hem iyi bir çeviriden okumak çok önemli.Belki ileri yıllarda bir iki inceleme daha gelir. Ben yine de PDF’i alta bırakıyorum kısacık bir eser bakmak isteyenler için... Organon |(kategoryalar)ve Organon ||(önermeler) olmak üzere iki adet. https://yadi.sk/i/vcf5FvpvolGImA https://yadi.sk/i/NiuwEgwe9Hhqbw Buraya kadar okuyabilenlerin azmini kutlarım :) Herkese keyifli okumalar. “Eflatun’u severim ama gerçeği daha çok severim.” -Aristoteles (Szweig)

Kitabın Yazarı Aristoteles Kimdir?

Aristoteles ya da kısaca Aristo (Yunanca: Ἀριστοτέλης Aristotelēs; Eski Yunanca /aristoˈtelɛːs/; Yeni Yunanca /ˌaris̩toˈteʎis̩/)

Antik Yunan filozof. Platon ile Batı düşüncesinin en önemli iki filozofundan biri sayılır. Fizik, gökbilim, ilk felsefe, zooloji, mantık, siyaset ve biyoloji gibi konularda pek çok eser vermiştir.

MÖ 384 veya 385'te, günümüzde Athos tepesi olarak adlandırılan tepenin yakınlarında ufak bir Makedonya kenti olan Stageira'da, Makedonya kralı II. Amyntas'ın (Philippos'un babası) hekimi olan Nikomakhos'un oğlu olarak dünyaya gelir. MÖ 367 veya 366 'da 17 yaşında Platon'un Atina'daki akademisine (Akademeia) girmesiyle Platon'un en parlak çömezlerinden biri olur. Tütör yahut yardımcı hoca olarak çalıştığı dönemde, okuma tutkusuyla tanınır; (Platon, belki de bir tür tenezzülle, ona "okuyucu" lâkabını takar) Daha sonraları Akademia'daki öğretime kendisi de katkıda bulunur: kimi zaman Platoncu savları rakip Isokratos okuluna karşı savunmak için geliştiren, hatta zaman zaman da Evdamos ya da Can üzerine (Peri tes Psykhes) yazılarında olduğu gibi, bu tezleri büyükseyen diyaloglar yazar. Gryllos yahut Retorik üzerine Aristoteles'in diyalog yazarlığı dönemine aittir.

Platon MÖ 347'de öldüğünde, Akademeia'nın başına ardılı olarak Spevsippos'u atamıştır. Antik Çağ'dan itibaren yaşamöyküsü yazarları -herhalde kötücüllüklerinden- Platon'un bu seçiminde Aristoteles'in Akademeia'yı terk etmesinin asıl nedenini görüyorlar. Aristoteles'in en azından Spevsippos'a karşı kalıcı bir garez duyduğunu biliyoruz. Aynı yıl, belki de ustasının teşvikiyle, Ksenokratos ve Theophrastos ile bugün Biga Yarımadası olarak anılan Troas bölgesindeki Assos kentine gönderilir. Orada Tiran Atarnevs'li Hermias'ın siyasî danışmanı ve dostu olur. Aynı esnada, özgünlüğünü daha o zamandan belli eden bir okul kurar. Bu okuldaki girişimleri arasında yaşambilim üzerine çalışmaları yer alır. 345-344 yıllarında, belki de Theophrastos'un daveti üzerine, komşu Lesbos (Midilli) adasının Doğu kıyısındaki Mytilene (Midilli) kentine varır. 343'te Pella'daki (Bugün Ayii Apostili) Kral Makedonyalı Philippos'un sarayına, oğlu İskender'in eğitimini üstlenmek üzere çağırılır. 341 yılında Perslerin eline düşen Hermias'ın feci sonunu Pella'da öğrenir, anısına bir ağıt düzer. Gerek Pella'da ikamet ettiği sekiz senelik dönem, gerek eğitmenlik vazifesinin içeriği hakkında neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz. Philippos'un ölümüyle M.Ö. 335 İskender tahta oturur. Aristoteles Atina'ya dönüp Akademeia'ya rakip olarak Lykeion'u, ya da diğer adıyla Peripatos 'u (öğrencileriyle içinde dolaşarak tartıştıkları bir tür çevresi sütunlarla çevrili avlu ya da galeri) kurar. Lykeion'lulara verilen Peripatetikoi adı buradan geliyor. Burada on iki sene ders verir. M.Ö. 323'te Büyük İskender'in bir Asya seferi esnasında ölmesi üzerine Atina'da Makedon karşıtı bir tepki dalgası peydah olduğu vakit, aslında Makedonculuk zannı taşıyan Aristoteles'e karşı, dine saygısızlık davası açılması söz konusu olur. Bir ölümlüyü -Hermias'ı- anısına bir ilâhi yazarak ölümsüzleştirmekle itham edilir. Bunun üzerine Aristoteles, Sokrates'in yazgısını paylaşmak yerine Atina'yı terk etmeyi seçer: kendi deyişiyle, Atinalılar'a "felsefeye karşı ikinci bir suç işlemeleri" fırsatını tanımak istemez. Annesinin memleketi olan Eğriboz (Evboia) adasındaki Helke'ye Khalkis sığınır. Ertesi yıl M.Ö. 322'de, altmış üç yaşında hayatını kaybeder.

Aristoteles Kitapları - Eserleri

  • Poetika
  • Atinalıların Devleti
  • Nikomakhos'a Etik
  • Politika
  • Retorik
  • Metafizik

  • Organon 1 - Kategoryalar
  • Hayatı Her Gün Yeni Baştan Keşfetmek
  • Ruh Üzerine
  • Hayvanların Hareketleri Üzerine
  • Fizik
  • İkinci Çözümlemeler
  • Ekonomi

  • Organon 2 - Önerme
  • Organon 6 - Sofistçe Çürütmeler
  • Oluş ve Bozuluş
  • Magna Moralia
  • Eudemos'a Etik
  • Gökyüzü Üzerine
  • Organon 3 - Birinci Analitikler

  • Yorum Üzerine
  • Doğa Bilimleri Üzerine
  • Aristoteles Eğitim Üzerine
  • Felsefe Yapmaya Çağrı Protreptikos
  • Organon - Topikler
  • Theta
  • Felsefeye Çağrı

  • Protreptikos - Evren Üstüne
  • Problemeta Physica
  • Politics & Constituion of the Athens
  • Poetika

Aristoteles Alıntıları - Sözleri

  • Resimlere bakmaktan hoşlanırız; çünkü onlara bakarken öğrenebiliriz. (Poetika)
  • "...Gerçi kendi başına gökyüzü olmakla bu gökyüzü olmak birbirinden farklıdır." (Gökyüzü Üzerine)
  • Bütün nimetlere fazlasıyla doymuş olan sizler yüreğinizdeki taşkınlığı dizginleyerek kibrinize gem vurun. (Atinalıların Devleti)
  • eğer hakikati hakikat olduğu için ararsak ulaşırız. (Protreptikos - Evren Üstüne)
  • İlkin ismin ve fiilin, sonra inkar ve tasdikin, önerme ve sözün ne olduğunu ortaya koymak gerekir. Sesin çıkardığı sadalar ruh hallerinin işaretleridir. Yazılmış kelimeler sesin çıkardığı kelimelerin işaretleridir. Yazı her insanda (bir olmadığı gibi, konuşulan kelimeler de bir değildir; her ne kadar bu deyimlerin doğrudan doğruya işaretleri oldukları ruh halleri herkeste bir ise de; tıpkı bu hallerin, hayalleri oldukları şeylerin aynı oldukları gibi. (Organon 2 - Önerme)
  • Mutluluk nedir? Bilgili insanlar ve çoğunluk bu konuda aynı görüşte değil. Buna göre zenginlik ya da haz gibi şeyler mutluluktur. Bazen mutluluk duruma göre değişir, Örneğin hastayken sağlık fakirken zenginlik, bilgisizken bilmek ya da bizden daha iyi durumda olanlar mutlu olarak düşünürler. (Nikomakhos'a Etik)

  • Gerçekte, biz tartışmada iki şeyin aynı veya ayrı olduklarını ortaya koyabilirsek, aynı tarzda tarifler için de bol bol deliller bulmaya muktedir olacağız. Böylece nesnelerin özdeş olmadıklarını gösterdik mi, tarifi yok etmiş olacağız. Bununla beraber şimdi koyduğumuz kaide için karşılıklılık bulunmadığını kaydedelim. Çünkü tarifi teşkil etmek için iki nesnenin özdeşliğini ispat etmek yetmez, halbuki tarifi yok etmek için bu özdeşliğin bulunmadığını ispat etmek yeter. (Organon - Topikler)
  • Var olan bütün şeylerden bazıları hiçbir başka şey hakkında doğrulukla bütüncül olarak tasdik edilmeyecek bir tabiattadırlar (sözgelimi Kleon ve Kallias, başka deyişle ferdî olan ve duyulabilen); halbuki başka şeyler o şey hakkında tasdik edilebilirler (çünkü bu ferdî şeylerden her biri hem insandır, hem de hayvan); daha başka şeyler de başka şeyler hakkında tasdik edilirler, halbuki onlar hakkında, önce olan hiç bir şey tasdik edilmez; nihayet daha başkaları da daha başkaları, başkaları da onları kendileri hakkında tasdik edilirler, sözgelimi, insan, Kallias hakkında, hayvan da insan hakkında. (Organon 3 - Birinci Analitikler)
  • Zaman vardır, ama ancak devinim varsa, çünkü zaman yalnızca devinimin ölçüsüdür. (Gökyüzü Üzerine)
  • Birçok olayın olasılığa aykırı gerçekleşmesi olası bir şeydir. (Poetika)
  • Bize kötü olan şeyi yaptıran hazdır ve bizi doğru olandan uzak tutan acıdır. (Aristoteles Eğitim Üzerine)
  • "Eylemse, zamanı da imleyen, parçası ayrı olarak hiçbir şey imlemeyendir." (Yorum Üzerine)
  • "Her şeyi kendi anlayan iyidir, doğruyla ikna edilen de iyidir, hem kendi anlamayıp hem de başkasını dinlemeyen boş insandır."* (Nikomakhos'a Etik)

  • Söz edilebilir bence. Peki her birinin iyileri acaba onun uğruna yaptığımız şey mi? Yani hekimlikte iyilik sağlıkken, askerlikte başarı, mimarlıkta ev ya da başka şeyler; iyi için amaca göre farklı şeylerden söz edebilir miyiz ? (Nikomakhos'a Etik)
  • Bir kentte kadınların durumu iyi bir şekilde düzenlenmediyse, o kentin yarısı için iyi bir anayasa yok demektir. (Politika)
  • ... senin için küçük bir şey ama benim için büyük. (Eudemos'a Etik)
  • Hiçbir şey sevgiye alışkanlıkların olmasından daha çok Zarar veremez. (Ekonomi)
  • "...Zira kimilerinin dediğine göre, başkanın başkayla karışması imkânsızmış, çünkü karışmanın ardından var ve başkalaşmamış olmalarından ötürü, o an daha önce olduğundan daha karışmış değillermiş, hatta benzer durumdaymışlar, ikisinden biri bozulsaymış, bu karışmak olmazmış, biri var biri yok olurmuş, karışım ise benzer durumdaki şeylerin karışımıymış.İki şey birleştiğinde karışanların her biri bozulmuşsa, yine aynıymış, çünkü bütünüyle var olmayanlara 'karışanlar' denemezmiş. (Oluş ve Bozuluş)
  • Yaşlı bir adama şöyle bir göz verseler genç biri gibi görmeye başlar. Dolayısıyla yaşlılık, ruhun değil, ruhu olanın maruz kaldığı bir şey. Sarhoşlukta ve hastalıklarda olduğu gibi. İçeride başka bir şeyler bozulunca akletme ve temaşa etme de zayıflar, oysa kendisi hiçbir özelliğe ya da etkilenime sahip olmayan bir şeydir. (Ruh Üzerine)
  • Bilgelerin şu deyimi tanrısaldır: "Ruhun cezasını çekmesi gerekmektedir ve bizler ne olduğu bilinmez büyük suçların cezası içinde yaşamaktayız." (Felsefe Yapmaya Çağrı Protreptikos)

Yorum Yaz