Ortanın Solu - Bülent Ecevit Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Ortanın Solu kimin eseri? Ortanın Solu kitabının yazarı kimdir? Ortanın Solu konusu ve anafikri nedir? Ortanın Solu kitabı ne anlatıyor? Ortanın Solu PDF indirme linki var mı? Ortanın Solu kitabının yazarı Bülent Ecevit kimdir? İşte Ortanın Solu kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Bülent Ecevit
Yayın Evi: Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789944886116
Sayfa Sayısı: 140
Ortanın Solu Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
CHP'nin 1965 seçim yenilgisinden sonra, parti içinde bir süredir dile getirilen ancak belli bir içeriğe sahip olmayan 'ortanın solu' düşüncesinin tartışıldığı toplantılar düzenlenmiştir. Önce Ecevit'in çevresindeki sınırlı sayıda kişiyle başlayan bu toplantıların katılımcı sayısı, daha sonra artmış ve tartışmalar sistematik hale getirilmiştir. Bu tartışmalar sonucunda netleşen görüşlerin ifade edilmesine karar verilmiş ve elinizdeki ünlü Ortanın Solu kitabı, Ecevit tarafından kaleme alınmıştır.
Ortanın Solu Alıntıları - Sözleri
- Varlıklıyı daha varlıklı, yoksulu daha yoksul yapıcı bu tutum, toplumdaki uçurumları genişlettikçe; bilinçleşme, haberleşmedeki gelişme ve köylerden kentlere akın, bu uçurumların farkına varanların sayısını arttırdıkça; şimdiki sıkıntıları veya haksızlıkları, çeyrek yüzyıl öncenin “yeşil ekin” hikâyeleriyle izah ve mukayese edebilme kolaylığı ortadan kalktıkça; aldatılıp ezilenlerin ve sömürülenlerin tepkisi ve isyanı yayılacak ve bilenecek; en sağdan en sola sıçrama eğilimi çoğalacaktır. Bu eğilim, toplumda şiddetli sarsıntı, hattâ patlamalar doğurabilir. Bu eğilim, demokrasiyi yıkabilir. Bu eğilim, Türkiye’yi en karanlık bir döneme sokabilir.
- Osmanlı düzeninde, düşünce ve vicdan özgürlüğünü kısan, siyasal iktidardan çok toplumun bazı kesimleri idi. Daha doğrusu, bir kısım kamuoyunu yakından etkileyen ilmiye sınıfının ve din adamlarının çoğunluğu idi.
- Ortanın solu insanı, özgür insandır.
- Devletle halkın arası açıldıkça açıldı. Devlet halka yukarıdan bakar oldu. Halk, devletten soğudu, devlete küstü.
- Lâikliği başka devrimler izledi. Bunlar, Türk toplumu ile çağdaş uygarlık ve dünya görüşü arasındaki duvarları yıkıcı devrimlerdi. Çağdaş düşünce akımlarına kafaların kepenklerini açan devrimlerdi.
- Türkiye’de bazı aydınlar, -kendileri yönetime hakim olmak şartıyla- diktatörlük isteyebilirler. Ülkenin yararını bunda görebilirler. Ama halk bunu istemez. İstememekte de kendi tecrübeleri açısından haklıdır.
- Bir partinin, topluma yararsızlığını anladığı bir tutumda, sırf “oy getiriyor” diye direnmesi, dürüstlüğe ne kadar aykırı ise topluma yararlı olduğuna inandığı bir tutumdan, “oy getirmiyor” diye vazgeçmesi de dürüstlüğe o kadar aykırıdır.
- Politikada, tutuma göre yol izlenir ve ancak o yolun götürebileceği yere gidilir. Tutum, varılmak istenen ülküye uygun olmazsa, izlenecek yol da politikacıyı ve partiyi, o ülküye ulaştırmaz.
- Nitekim demokrasiye güvensizlik gitgide artmaktadır. Bu güvensizlik, örtülü-açık türlü belirtilerin yanı sıra, seçimlere ilginin hızla azalışından da bellidir.
- Lâiklik, devrimler veya özgürlükler tehlikeye düşünce, özerk üniversiteler, ânında, topluca seslerini yükseltebilmektedir.
Ortanın Solu İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yıllardır tartışılan bir konu var: İsmet İnönü, 1965 seçimleri öncesi "Ortanın soluyuz" demese CHP o seçimleri kazanabilir miydi? Bugün daha farklı bir konumda olabilir miydi? Ecevit bunu gayet güzel açıklamış. CHP o seçim öncesinde toprak reformu, vergi düzenlemeleri, işçi hakları, korumacı ekonomi gibi kavramlardan bahsediyor. Haliyle sermaye sınıfının işine gelmeyen bu siyaset ile kazanması zor. Ortanın sağıyız da deseydi kazanamazdı. Peki CHP neden kendisine böyle dedi? Çünkü günümüzde de CHP için solcu, ulusalcı, sosyal demokrat, liberal diyenler var. O dönemde de böyleydi. Herkes kendi kafasına göre yorum yapacağına CHP kendi pozisyonunu kendisi tanımlamış oldu. Ayrıca Ecevit ortanın solu nedir, aşırı sağ dan aşırı sola kadar bazı kavramlar neyi ifade eder, o dönemki partilerin pozisyonu nedir bunları yazmış. Özellikle Marksizm'i maddiyatçı ve materyalist olmakla itham eden sağ partilerin fakir halka "siz de şunu yaparsanız zengin olursunuz, bu dünyada olmasa da öte dünyada zengin olursunuz" tarzı maddiyatçı söylemlerindeki çelişkileri bir bir anlatmış. Kısa ve gayet bilgilendirici kitap. Ecevit, zenginliği bir avuç insanın elinde toplamak isteyen ve toplumu geriye götürerek bu baskıyı meşrulaştırmaya çalışan aşırı sağı da çok güçlenen ve karşısında durulması imkansız olan devleti amaçlayan aşırı solu da eleştiriyor. Toplum yararının özel yararın önüne geçtiği demokratik solu ve ortanın solunu savunuyor. Batı'daki demokrasi ülkemizde tam olarak uygulanamıyorsa bunun sebebi vicdan ve düşünce özgürlüğünün görece eksik olması. Demokrasiyi sözde kullanırken özde eksik bırakıyoruz. Osmanlı tarihinden beri toplumu ele alan Ecevit, devlet diktatörlüğünün de servet diktatörlüğünün de bu ülkede tam benimsenemeyeceğini iddia ediyor. İç siyasetten dış politikaya kadar her konuya değinmiş Ecevit. İyi okumalar. (Yorgun demokrat)
Öz dedem Ecevit'in AP'ye ve sol gericilere sapladığı, demokratik solun önemini, Türkiye için gerekliliğini ve nasıl uygulanması gerektiğini anlattığı muhteşem kitap. (Alperen Şahin)
Ecevit bu ülke siyasi tarihinde tarih okumalarının ne kadar yanlış yapıldığını gösteren siyasi figürler den biridir. Günümüzde, bazıları onun dönemini ekonomik zorluklarla ansa da Ecevit yakın dönem siyasi tarihinin en dik duran siyasi figürlerinden biridir. Görüşlerini desteklemekten ziyade siyasi bakışını dik bir şekilde ortaya koyan Ecevit bilinç kimliği yüksek bir siyasi okur. Yazdığı kitaplar içinde ilk kez okuduğum ortanın solu kitabı CHP sosyal demokrat çizgisini değil Ecevit'in hayalinde ki yönetimi anlattığı ve dönem popüler kültüründe aşırı sola olan bakışın ortanın solu ile keskin ayrılan yanlarını ortaya koyuyor. Fikirlerden ziyade bir felsefe kitabı olarak da ele aldığımız da Türkiye de ender görebileceğimiz sade ve güçlü anlatım tekniğine sahip. Kurulan anolojilerin sağlam bir fikirsel altyapıya sahip olmasının yanında Türk tarihi ve toplum yapısını iyi analiz ettiğini düşünüyorum. Ecevit denildiğinde bir çok insan gibi benim de Kıbrıs Barış Harekatı canlansa da yazdığı bu kitapla mesleği yazar olan bir çok kalemden daha güçlü bir kalemi olduğunu düşünmeme sebep oldu. Sola olan bakışınız her ne olursa olsun tüm karalama ve ön yargılardan arindiginiz da saf fikirlere yoğunlaşıp okumanız gerektiğini düşündüğüm kitaplardan biri oldu. (Muhammet Furkan Dolgun)
Ortanın Solu PDF indirme linki var mı?
Bülent Ecevit - Ortanın Solu kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ortanın Solu PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Bülent Ecevit Kimdir?
Mustafa Bülent Ecevit (d. 28 Mayıs 1925; İstanbul – ö. 5 Kasım 2006; Ankara), Türk gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Türkiye eski başbakanı.
1974 ile 2002 yılları arasında beş kez Türkiye başbakanlığı yapan Bülent Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur.
1972 ile 1980 arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığında, 1987 ile 2004 arasında da Demokratik Sol Parti Genel Başkanlığında bulunmuştur. 1961 ile 1965 arasında VIII., IX. ve X. İsmet İnönü hükümetlerinde Çalışma Bakanı olarak yer almıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 11. ve 12. Dönem Ankara, 13., 14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak, 20. ve 21. Dönem İstanbul milletvekili olarak görev yapmış olan Ecevit, 1961'de Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilciliği (6 Ocak 1961-25 Ekim 1961) yapmıştır.[1]
2000 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamamış, koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetmiştir.
Bülent Ecevit Kitapları - Eserleri
- Bir Şeyler Olacak Yarın
- Ortanın Solu
- Atatürk ve Devrimcilik
- Bu Düzen Değişmelidir
- Demokratik Sol
- Şiirler
- Sömürü Düzeninde Yeni Aşama
- Mithat Paşa ve Türk Ekonomisinin Tarihsel Süreci
- Elele Büyüttük Sevgiyi
- Türkiye 1965-75
- Umut Yılı 1977
- Dış Politika ve Kıbrıs Dosyası
- Savunmam
- Ecevit'in Açıklamaları 1976
- Kardelen ve Doğa Sevdası Yazılar
Bülent Ecevit Alıntıları - Sözleri
- Türkiye kadar sosyal adaletsizlik ve dengesizlikler içinde bulunan bir ülkede, bir iktidarın, "sosyal adalet getiriyorum" diye, tasarruf bonosuyla ve en az geçim indirimiyle ilgili iki küçük tedbiri göstermesi, halkımız bakımından çok acıklı, iktidar bakımından da pek gülünç bir davranıştır (Bu Düzen Değişmelidir)
- 10 Kasım 1938'ten sonra yaşasaydı, elbette başlattığı devrimleri başka devrimlerle bütünleyip sürdürerek daha ileri götürmek isteyecekti. (Atatürk ve Devrimcilik)
- —“Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bir köy romantizmine kaptırmıyoruz kendimizi. Dikkat edilirse, “köyden” demiyoruz, “köylüden” diyoruz. Adalet Partisi, bizim bu sloganımızı taklit ederken, bilerek ya da bilmeden bir kelime değişikliği yaptı: Bizim, “Kalkınma köylüden başlayacak” sözümüzü, “Kalkınma köyden başlayacak” diye değiştirdi. Bizce önemli bir ayrılık vardır ikisi arasında… Köylü yoksul bırakılarak da bir köy kalkındırılabilir. Örneğin, toprak adaletsizliği bulunan bir köye yeterli sulama, tohumluk ve gübre sağlanınca, toplam gelir artışı bakımından köy kalkınmış sayılır, fakat toprak ağasıyla topraksız köylü arasındaki gelir farkı büsbütün açılır. Ağa güçlendirilmiş, topraksız köylü daha güçsüz kılınmış olur. Sosyal içerikten yoksun bir “yeşil plan” veya “yeşil devrim” bu sonucu doğurur. “Kalkınma köylüden başlayacak” derken, bizim hareket noktamız, fizik yerleşim birimi olarak köy değildir, insan olarak köylüdür. Bu yaklaşım, fizik yerleşim birimi olarak köyün yapısını da değiştirmeyi öngörür. Nitekim biz, halk sektörü kavramımızla bütünleşen bir köykent kavramı öneriyoruz. Bunun bir anlamı, köylüyü büyük ölçüde şehirlileştirmek ve köylü-işçi bütünleşmesini gerçekleştirmektir. Nüfusunun büyük bölümü köylü olan bir ülkede, köylüyü ihmal eden bir solcu rejim, özgürlükçü demokrasiyi de benimseyemez. Çünkü özgürlükçü demokraside köylü bu ihmalin bedelini seçimlerde ödettirir. (Demokratik Sol)
- Çağımızdaki milliyetçilik akımlarının belki de insancası Cumhuriyet Türkiyesi’nin mayası olan ve CHP’nin simgesi olan Atatürk milliyetçiliğidir.Atatürk milliyetçiliğinde ırk ayrımının da, din ve mezhep ayrımının da yeri yoktur. Zaten bu ayrımları yapmak ve gözetmek, Türk ulusunun, Türk toplumunun tarihsel geleneklerine de aykırıdır. Sayısız etnik grupların yüzyıllar boyunca kaynaştığı ve bütünleştiği bir ülkede yaşıyor olmanın gerçeğinden kaynaklanan bir milliyetçiliktir Atatürk milliyetçiliği ve CHP de bu milliyetçiliğin bayrağını inançla taşımaktadır. Atatürk milliyetçiliği bencil bir milliyetçilik değil, tüm insanlığın esenliğini gözeten bir milliyetçiliktir, yurtta da dünyada da barış isteyen bir milliyetçiliktir. (Demokratik Sol)
- Değerli arkadaşlarım, dış politika, uluslararası ilişkiler, bazen, böyle küçük meseleler yüzünden de değil, bir çeviri yanlışlığı yüzünden, bir virgülün yanlış yere konmuş olması yüzünden bile altüst olabilir. (Türkiye 1965-75)
- Atatürk'ün kurduğu devlette ve Atatürk'ün çizdiği yönde yeni devrimci atılımlar yaparken, Atatürk'ü ve Atatürk devrimciliğini, yalnız Atatürk'ün kendi yaşamış olduğu dönemin koşullarına göre değil, yaşadığımız dönemin koşullarına ve sorunlarına göre de değerlendirmek zorundayız. (Atatürk ve Devrimcilik)
- Ekonomik sorunlar öğütlerle çözülemez. (Bu Düzen Değişmelidir)
- umutsuz gelip bu dünyaya mutsuz gidenler (Bir Şeyler Olacak Yarın)
- Türkiye’ye yabancı sermayenin gelmesini kuşkusuz özendirmek gerekir. Ama bir özendirmeyi, kendi gücümüzün, sermayemizin, teknolojimizin yetmediği alanlarda, dışsatımımızı arttıracak, Türkiye’ye yeni dış pazar olanakları sağlayacak yönde ve kendi girişimcilerimizi engellemeyecek, ekonomik bağımsızlığımızı zedelemeyecek biçimde ve ölçüde yapmak gerekir. (Sömürü Düzeninde Yeni Aşama)
- Kadın hakları alanında yapılan devrim de bir üstyapı devrimi sayılır. Fakat ilkin bu devrim yapılmadan, altyapı devrimciliğine geçmek çok güçtü. Çünkü, kadınlar özgürleşmeden, Türkiye'de gerçek bir özgürlük ortamı gelişemezdi ve Türk halkının tüm gücü harekete geçirilemezdi. (Atatürk ve Devrimcilik)
- Lâiklik, devrimler veya özgürlükler tehlikeye düşünce, özerk üniversiteler, ânında, topluca seslerini yükseltebilmektedir. (Ortanın Solu)
- Türkiye’de bazı aydınlar, -kendileri yönetime hakim olmak şartıyla- diktatörlük isteyebilirler. Ülkenin yararını bunda görebilirler. Ama halk bunu istemez. İstememekte de kendi tecrübeleri açısından haklıdır. (Ortanın Solu)
- Devletle halkın arası açıldıkça açıldı. Devlet halka yukarıdan bakar oldu. Halk, devletten soğudu, devlete küstü. (Ortanın Solu)
- Karşında polisiye roman okumak vardı Sorgusuz bakışmak Yoruldukça gözlerimiz Sevinçsiz gülmek, üzüntüsüz ağlamak (Şiirler)
- JEOLOG avucumda bir buhurdan bu dünya çağlar tüter insansız sarar beni benden uzağa yokolmuş dağlar yankılar beni yapayalnız toprağın basamaklarından iner derin dağlara yükselirim eski ırmak izlerinde akar yiterim kumlarla görmez olur beni gözlerim (Şiirler)
- “O bir şey olsun istedi mi, ‘Ol’ der ve olur” (Yasin Suresi) (Bir Şeyler Olacak Yarın)
- Kabahat düzenindir. (Bu Düzen Değişmelidir)
- On yıldan beri ambargo tehditlerini dinleriz. Sağa bakarız kabahat etmiş oluruz, ambargo tehdidi gelir; sola bakarız ambargo tehdidi gelir. Jeopolitik açıdan Türkiye kadar kritik bir bölgede, bir yerde bulunan bir ülke, kendi ulusal güvenliğini, bir başka devletin iç politikasındaki dalgalanmaların seyrine, tesadüflerine bırakamaz. (Türkiye 1965-75)
- Ne var ki düşünce kuşlar gibi özgürdür. (Bir Şeyler Olacak Yarın)
- "Elektriğe, kömüre, gaza, mazota, fuel-oil'e yüzde yüz zam. Demir-çelik ürünlerine yüzde yüz zam. Çimentoya bir büyük zam, hemen ardından bir zam daha. Kağıda yüzde 400, tuza yüzde 500 gübreye yüzde 500'le yüzde 750 arası zam. Ekmeğe, süte, ete zam, sigaraya, beze, şekere zam, ptt'ye, demiryoluna, uçağa, otobüse ve daha nicelerine zam. Birinin acısına alışılmadan yenileri ve daha büyükleri ardı ardına gelen zam haberlerini günlerdir her akşam radyoda televizyonda dinleyen, her sabah gazetelerde okuyan yurttaşlarımız, soruyor olmalılar: "Ne zaman arkası kesilecek bu zamların?" diye... Acı gerçek o ki arkası kesilmeyecek. Bunlar daha başlangıç..." (Sömürü Düzeninde Yeni Aşama)