Osmanlı ve Modern Türkiye - Halil İnalcık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Osmanlı ve Modern Türkiye kimin eseri? Osmanlı ve Modern Türkiye kitabının yazarı kimdir? Osmanlı ve Modern Türkiye konusu ve anafikri nedir? Osmanlı ve Modern Türkiye kitabı ne anlatıyor? Osmanlı ve Modern Türkiye PDF indirme linki var mı? Osmanlı ve Modern Türkiye kitabının yazarı Halil İnalcık kimdir? İşte Osmanlı ve Modern Türkiye kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Halil İnalcık
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9786050811926
Sayfa Sayısı: 328
Osmanlı ve Modern Türkiye Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Dünyada Türk-Osmanlı tarihine bakışı değiştiren, tüm üniversitelerde okunan ve okutulan efsane tarihçimiz Prof. Dr. Halil İnalcık'tan Osmanlı ve Modern Türkiye'ye dair ufuk açıcı bir kitap...
"Milletleri millet yapan tarihleri ve kültürleridir. Tarihsiz bir millet, kişiliğini kaybetmiş bir bireye benzer."
"Osmanlı İmparatorluk rejimi, din ve ırk ayrılığı gözetmeyen, bütün tebaayı Osmanlı Devleti şemsiyesi altında birleştiren siyasi bir düzendi."
"16. yüzyılda Osmanlı dünya gücü, Avrupa siyasi coğrafyasını ve ekonomisini belirleyen başlıca etkenlerden biriydi."
"İslâm medeniyeti Ortaçağ'da; felsefede, tıpta, astronomi ve matematikte, hatta teknolojide Batı Hıristiyan dünyasına örnek olmuştur."
"Ahî ve derviş zâviyeleri Osmanlı Devleti'nin fetih ve yayılış döneminde, Rumeli'de yerleşmede (kolonizasyon) hayati bir rol üstlenmişti."
"Osmanlı Devleti'nin son iki yüzyıllık değişim ve dönüşümü, 1923'te Cumhuriyet'in ilanı ile noktalanmıştır."
"Atatürk, yalnız büyük bir askerî stratejist değil, aynı zamanda usta bir siyaset stratejistidir."
"Atatürkçülük, yüz elli yıllık bir tarihî gelişimin son ve radikal ifadesiydi."
"Türk devriminin en derin etki yaptığı memleket Hindistan'dır. Bu geniş memlekette gerek Müslümanlar gerek Hindular, İngiliz koloni idaresine karşı özerklik ve bağımsızlık hareketlerinde Türkiye'de gelişen olaylardan ilhâm almışlardı."
"İslâm devletleri arasında Mustafa Kemal'in emperyalizme karşı mücadelesini heyecanla izleyen ilk Müslüman devlet Afganistan'dır."
Prof. Dr. Halil İnalcık
"O bize talebesi olarak bakıyor, biz de ona hoca olarak bakmaktan başka şey düşünemeyiz. Bilgisi açısından zaten bizim aramızda hocanın lakabı; Şeyh-ül müverrihin (tarihçilerin şeyhi)…"
Prof. Dr. İlber Ortaylı
"Osmanlı tarihinin babası..."
Prof. Dr. Gılles Veınsteın
"Onun çalışmalarını çıkarır ve bir kenara koyarsanız Osmanlı Tarihi'nde hiçbir şey kalmaz."
Prof. Dr. Mark l. Steın
Osmanlı ve Modern Türkiye Alıntıları - Sözleri
- "Şüphesiz modernleşme mutlaka Batılılaşma değildir. Bu fikirde olanlar Batı kültürünün mayasında tarihî Hıristiyan kültürünü bulurlar ve ondan evrensel ve aklî olan ilmi ve teknolojiyi ayırt etmek isterler. Ziya Paşa daha 1896'da: 'Avrupalıya taklit ile ileri gitmek dâiyesinde bulunduğumuz hâlde Avrupa'da câri olan riâyet-i kanun ve icrâ-yı ahkâm-ı mükâfat ve mücâzât ve terakki-i sanâyi ve tevsî-i ticâret ve temîn-i hukuk ve usûl-i müşevveret-i millîye gibi esbâb-ı terakkiden hiçbirini taklit etmeyip fakat tiyatro yapmak, baloya gitmek, zevcesini kıskanmamak, tehâretsiz gezmek misillû şeylerde tatbik-i harekete çalıştığımızı' ve ahlâk-ı millîyeyi bozduğumuzu yazıyordu."
- "Karşı tarafı anlamak istemeyen bağnaz bir davranış yerine akılcı yaklaşımla insanlar, uzlaşmacı bir tutum içine girebilir. İnsan, kültür farklılığı ile birbirine karşı olabildiği gibi akıl sayesinde 'ben ve öteki' bilincini aşabilen, yeni kültür sentezleri meydana getirebilen bir varlıktır. Medeniyet budur."
- "Modern ilme inanan Müslüman, bilgisiz bir Müslüman'dan yüz kere daha Müslüman'dır."
- "Atatürk, fikir köleliğine karşı idi. Türk kadınını köle gibi kullanmaya, ağaya ve şeyhe taparcasına bağlılığa karşı idi. "Şimdi", diyor Velidedeoğlu, "toplumumuzda çıkarcı Atatürkçüler onun için heykeller dikmek, bayramlar ve mâtem günleri düzenlemekle, Atatürk'ü 'putlaştırmakla' meşguldürler. Atatürk'ün ölümünden beri inkılap prensiplerinin özü unutulmuş, yüz üstü bırakılmış, çiğnenmiştir."
- "Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyi, IMF, Batı'nın çıkarlarını ve üstünlüğünü korumak, öteki dünyayı kontrol altında tutmak ve kendi dünya sistemini güvenlik altına almak için meydana getirilmiş örgütlenmelerdir. Fakat bütün bu sözde global örgütlerin aldığı kararlar, 'dünya topluluğunun arzularını yansıtırcasına takdim edilmektedir.' Bu yaklaşımın temel felsefesi şudur: Batı; demokrasi, bireyin özgürlüğü, insan hakları gibi değerler sistemini insanın doğal, evrensel değerleri olarak sunmaktadır. Oysa öteki değer sistemlerine bağlı kültürler ve milletler için bunlar laftan ibaret aldatmacalardan başka bir şey değildir. Batı kontrolündeki örgütlerin kararlarına meşrûluk kazandırmak için bunlar 'dünya topluluğu' adına zor kullanılarak uygulanır. İnsan hakları, demokrasi, evrensel değerler olarak ortaya atılır; ötekiler milletlerarası örgütlere ve anlaşmalara imzaya davet edilir ve bu mekanizma öteki dünyayı kontrol altında tutmak, onların içişlerine karışmak ve onlara düzen vermek için kullanılır."
- "...Velidedeoğlu'nun deyimiyle, 'Câmiye gitmeyene kâfir, zındık, komünist denmez; câmiye devam edene de yobaz diye hakarete yeltenilmez."
- "Bir iktidar, enflasyonu önlemek için ekonomi ilminin gereklerini yerine getirmeye çalışırken kaçınılmaz geçici sıkıntılar gündeme gelir. Bunu muhalefet adına kamuoyu önünde istismar etmek, yani popülizm, politikacılarımızın gözünde bir demokrasi mücadelesidir. Uzun vadede bu önlemlerin sıkıntıları kökünden gidereceğini kendisi de bildiği hâlde, sırf demagoji ve partizanlık uğruna halk kışkırtılır; birkaç aile ziyaret edilip sadaka ve hediye dağıtılır. Bunlar ilkel metotlardır. Ancak bu metotlar ülkemizde demokratlık sayılmakta ve medya bu gibi hareketleri şişirip kamuoyuna aktarmaktadır."
- “Padişah,Mustafa Kemal’i İstanbul’dan ayrılmadan önce saraya çağırmış ve “Boğaziçi nde bulunan İngiliz zırhlılarının saraya müteveccih olan toplarını göstererek ‘Görüyorsun’, demiş,’ ben artık memleket ve milleti nasıl kurtarmak lazım geldiğini tasavvurda tereddüte düçar oluyorum .’Ve ellerini kaldırarak ,’İnşallah millet mütenebbih ve mutayyakız olur, bu vaziyet-i elimden gerek beni ve gerekse kendini tahlis ‘eder demiş.”
- “Vakıflar yalnız dini hizmetleri yerine getirmek için camii ,mektep ,medrese ,imaret ve külliyeler değil ,onları idare etmek için gerekli ekonomik kurumlar ;hanlar , bedestanlar ,çarşılar vücuda getiriyordu. Tüm vakıf eserleri devletin nezareti altında ise de evkaf bütünüyle tanrısal müeyyide altına konmuştur. Yani prensip olarak devlet müdahale edemez. Tüm vakfiyelerde, vakfiye şartlarını değiştirene karşı ,sultan da olsa tanrının laneti zikr edilmiştir. Vakfın karşılığı hizmetler daima dinin bir hayır hizmeti olmalıdır.”
- “İnsan, kültür farklılığı ile birbirine karşı olabildiği gibi akıl sayesinde ben ve öteki bilincini aşabilen, yeni kültür sentezleri meydana getirebilen bir varlıktır. Medeniyet budur.”
- “Kısacası, Osmanlı fetih siyasetindeki temel yaklaşım, eski sosyo-politik sistemi yavaş yavaş ortadan kaldırmaya çalışın taşra seçkini karşısında merkezi otorite ve bürokratik denetimin yeniden kurulmasını sağlamaktı. Bu ,ancak böyle bir gelişmenin etnik veya dinsel terimlerle değil ;sosyolojik olarak ele alındığı bir durumda doğru olabilir. Ancak Osmanlı imparatorluk rejiminin eski pronija sahiplerinin İslam dinini geçip geçmediklerini hesaba katmadığını da anımsamalıyız.”
- Böylece 1371'de Balkanlar'da yeni bir imparatorluk doğmuş oluyordu. "Osmanlı İmparatorluğu"
- Atatürk, yalnız büyük bir askerî stratejist değil, aynı zamanda usta bir siyaset stratejistidir.
- İslam devletlerinin kurdukları teşkilatlar dünyadaki benzeri teşkilatlar kadar etkin ve faal görünmemektedir.
- Zaman ve mekân tutarlılığından yoksun bir tarih anlayışı, tarih bilmeyen bir kişinin tarih felsefesinden söz etmesine benzeyecektir.
Osmanlı ve Modern Türkiye İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bizlere birçok konuda yeni pencereler açtığı için öncelikle mutluyum. Bu pencereler tanınması okunması gereken sosyologlar, tarihçiler Mustafa Kemal ATATÜRK ile ilgili daha önce duymadığım Garpçılık akımı ve İslamiyette ki sezgiselik tasavvuf akımının nerelerden geldiği şuan İslam coğrafyasının ve ülkemizin bilinçten uzak mucize beklentili inancın nasıl kabul gördüğü, Osmanlının hoş görü politikasının uluslararası arenada neler getirdiği gibi hayati birçok konuda bizlere salt bilgiye dayalı ışıklar sunduğu için yeni bir başucu kitabı olarak görmekteyim. En kısa zamanda tekrar okumak ve diğer bahsedilen yazarları ve eserleri okumak için heyecan duymaktayım. (Yaşayan Ölü)
Türk tarihi değince iki isim gelir aklıma birincisi Halil İNALCIK, diğeri ise İlber ORTAYLI’dır. Objektif tarih anlayışı bu iki tarihçiyi ön plana çıkarmaktadır. Ne Osmanlı ne de Cumhuriyet tarihini küçümsemezler ve olduğu gibi bütün gerçekliği ile ele alırlar. Bana göre Türk Milletinin tarihi bu ikisini okumadıkça boşa kürek çekmek gibidir. Kitabı ele alırsak oldukça sade bir dil kullanılmış sizi yormadan alıp gidiyor. Kitap 3 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde Osmanlı İmparatorluğunun toplum yapısını, Ahilik kültürünü, vergi sistemini, devlet teşkilatını, vakıf oluşumlarını, para ve ekonomi özelliklerine teker teker ele alarak değişimleri üzerinde durulmuştur. Kuruluştan yıkılışa bu sistemlerim nasıl bozulduğuna değinen büyük tarihçi, küçük ayrıntıların etkisinin çok büyük olduğunu gözler önüne sermiştir. İkinci bölümde ise Modern Türkiye’nin kuruluşunun yanında Ziya GÖKALP’in Atatürk’ün düşüncelerini nasıl etkilediğinin üzerinde durmuştur. Atatürk’ün kişiliği ve Atatürkçülük anlatılmıştır. Üçüncü bölümde ise Halil İNALCIK tarih anlayışı, yaşayışı ve kişiliği hakkında bilgi verilmektedir. Türk Tarihi bir bütündür. Osmanlı’yı yüceltirken Cumhuriyeti kötülemek ya da tam tersi Cumhuriyeti yücelterek Osmanlı’yı kötülemek doğru değildir. Atalarımın hepsiyle gurur duyuyorum. (Rıdvan KOCA)
Bir öneri üzerine aldığım güzel bir tarih kitabı okudum. Birçok konuyu ele almış bir kitap. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi hakkında güzel bilgiler mevcut. Tarih sevenlerin heyecanla okuyacağı bir kitap. Tavsiye ettiğim, okunması gereken bir kitap. (Kahveeguzelii)
Osmanlı ve Modern Türkiye PDF indirme linki var mı?
Halil İnalcık - Osmanlı ve Modern Türkiye kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Osmanlı ve Modern Türkiye PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Halil İnalcık Kimdir?
İnalcık, aslen Kırım Tatarı'dır. Balıkesir Muallim Mektebi'ni tamamladı. 1935 yılında Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Yeni Çağ Tarihi bölümünde yükseköğrenimine başladı. 1942 yılında "Tanzimat ve Bulgar Meselesi" adlı doktora tezini verdi. Uzun yıllar aynı Fakültede Osmanlı ve Avrupa tarihi üzerine dersler verdikten sonra 1972 yılında Chicago Üniversitesi Tarih Bölümü'ne "Osmanlı Tarihi Üniversite Profesörü" olarak davet edildi.
1973 yılında meşhur kitabı The Ottoman Empire The Classical Age 1300-1600 yayımlandı. Yurtiçi ve dışında çeşitli üniversitelerden fahri doktora payeleri aldı. 1993 yılında Bilkent Üniversitesi'ne davet edildi ve burada Tarih bölümünü kurdu. Yazdığı makale ve kitaplarla Osmanlı İmparatorluğu tarihi üzerinde tartışılmaz bir otorite haline gelen Prof. Dr. Halil İnalcık Bilkent Üniversitesi Osmanlı Tarihi Bölümü'nde yüksek lisans ve doktora ögrencilerine seminerler verdi.
Hayatı ve tarihçiliğini anlattığı Tarihçilerin Kutbu Halil İnalcık Kitabı adlı söyleşi kitabı Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarından 2005 yılında yayımlanmıştır.
Halil İnalcık Kitapları - Eserleri
- Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606)
- Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler
- Devlet-i Aliyye - Tagayyür ve Fesâd (1603-1656)
- Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600)
- Atatürk ve Demokratik Türkiye
- Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet
- Şâir ve Patron
- Devlet-i Aliyye - Köprülüler Devri
- Devlet-i Aliyye - Âyânlar, Tanzimat, Meşrutiyet
- Osmanlılar
- Kuruluş ve İmparatorluk Sürecinde Osmanlı
- Rönesans Avrupası
- Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet
- Osmanlı ve Modern Türkiye
- Osmanlı ve Avrupa
- İmparatorluktan Cumhuriyete
- Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481)
- Kuruluş - Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
- Tarihçilerin Kutbu
- Fatih Sultan Mehemmed Han
- Halil İnalcık'ın Merceğinden Osmanlı
- Has-Bağçede Ayş u Tarab
- Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci
- Osmanlılar ve Haçlılar
- Tarihe Düşülen Notlar
- Tanzimat ve Bulgar Meselesi
- Osmanlı İmparatorluğu
- Tanzimat
- Türklük Müslümanlık ve Osmanlı Mirası
- Doğu Batı-Makaleler 1
- Osmanlı İmparatorluğu: Toplum ve Ekonomi
- Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1
- Akademik Ders Notları
- Söyleşiler ve Konuşmalar
- Adalet Kitabı
- Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
- Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar
- Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700
- Doğu Batı-Makaleler 2
- Osmanlı İdare ve Ekonomi Tarihi
- The Ottoman Empire and Europe
- İstanbul Tarihi Araştırmaları
- Osmanlı İmparatorluğunun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 2
- Devlet-i ‘Aliyye
- Gazavât-ı Sultân Murâd b. Mehemmed Hân
- Halil İnalcık Seti
- Türkiye Tekstil Tarihi Üzerine Araştırmalar
- Bursa Araştırmaları
- Kemal Atatürk Değişim ve Uluslaşma Süreci
- The Ottoman Empire
- Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar 1
- The Survey of Istanbul 1455
- Osmanlı İmparatorluğu (2CİLT)
- Tarih ve Akademi
- Osmanistik Bilimi’ne Katkılar
Halil İnalcık Alıntıları - Sözleri
- Bahar geldi, bahar geldi Sevinelim sevinelim Dallarda hep bülbüller çağlar Gelincikler, papatyalar Uçuşur nazlı kelebekler Sevinelim sevinelim Neşe ile bu baharı yad edelim. (Tarihçilerin Kutbu)
- Leibnitz'in planı şu şekilde hazırlanmıştı: Osmanlı tehdidi karşında geleneksel Avrupa Hıristiyan birliğinin sağlanması, Doğu'da savaşın devamı. (Osmanlılar)
- In Mustafa Nuri Pasha's view, during the third stage (that is, broadly speaking, the 16th century), the love of luxury increased, moral qualities were lost, and the first signs of decline appeared. But if the real decline set is after the repulse before Vienna in 1683, the stage from 1595 to 1683 must be counted as belonging to the period of maturity. (The Ottoman Empire)
- Cizye artışları ve tahsilatının, on altıncı yüzyıl sonlarından itibaren Hıristiyan nüfusun Osmanlı rejimin den soğumasının temel nedenleri arasında yer aldığını; daha sonraki yüzyıllarda Balkanların çeşitli bölgelerinde görülen kitlesel ihtida(dininden dönerek Müslüman olma.)olaylarının da ardında cizye artışlarının yattığını rahatlıkla söyleyebiliriz. (Osmanlı İmparatorluğu'nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi - Cilt 1)
- "Fatih ,tahta ciktiğinda henüz memede olan kardesi Ahmed'i "nizâm-ı âlem " uğruna bogdurmustur ." (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
- İstanbul’un fethinden sonra Akşemseddin, fethin evliyanın eseri olduğunu söylediği zaman Fatih, “Bu şehir kılıcımla alınmıştır.” Yanıtını vermiştir. (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
- "Hükümdarın gücü askeri güce ,askeri güç hazineye , hazine reayanın ödediği vergilere ,vergilerin artışı adalete bağlıdır .Bu nedenle akıllı hükümdar ,kendi egemenliğini korumak ve gücünü arttırmak istiyorsa ,reayaya adaletle muammele etmeli ,zulümden kaçınmalıdır :"Adalet mülkün temelidir." ." (Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet)
- Ulug-kent beyi der ki " halk mutlu olmalıdır, halkın mutlu olması için karnının doyması lâzımdır " ( b. 5353-55 ). Zira " Kara budunun kaygısı hep karnıdır...Onların yiyecek ve içeceklerini eksik etme " ( b. 4330, 4327 ). (Osmanlı Hakimiyetinde Ortadoğu ve Balkanlar)
- Alp Arslan'ın Malazgird meydan muharebesine başlamadan evvel beyazlar giyinmesi ve atının kuyruğunu bağlaması,eski Şâmanî ananelerinin devamını kat'iyetle göstermektedir. (Adalet Kitabı)
- Bugün bilim toplumunda hükümet adamları, siyasiler, herhangi bir meseleyi ele almadan önce, bir hüküm vermeden önce tarihe bakarlar, bu meselenin evveliyatını araştırırlar. Bu ileri devletlerde siyasete yardım eden, siyasileri aydınlatan ve atacakları adımda en emin yürümelerini temin eden bir kurumdur. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
- Osmanlı Devleti,kocası ölen kadının erkek evladı yoksa,elinden tarla arazisini alır ve başka bir köylüye aktarır. Eğer dul kadın, oğulları çalışma çağına gelinceye kadar,ırgatla idare edebilirse, onu "bive"adıyla işletmenin sahibi tanıyabilir. (Osmanlı İmparatorluğu)
- Savurganlık ve irrasyonellik maalesef halkımız arasında da caridir. Türkiye'de devlet, sonsuz tüketim imkanlarına kavuşan bir azınlık, hatta sıradan halk, kredi kartı zihniyeti ile yaşamaktadır. Hiç kimse giderlerini kaynaklarına göre ayarlamıyor, harcamalarını bitmez tükenmez sandığı kredi kartına göre yapıyor, böylece devlet de, birey de borç, faiz, kısır döngüsü içine düşmüş bulunuyor. (Söyleşiler ve Konuşmalar)
- Tüm hayatımı arşivlerde, kütüphanelerde milletimin belgelere dayanan doğru bir tarihini anlatmak için harcadım. Buy benim için yerine getirilmesi gerekli bir şükran borcu idi. (Halil İnalcık’ın Merceğinden Tarih Bilinci)
- "İnsan akıl ile yükselir, bilgi ile büyür. Her ikisi ile insan itibar görür." Yusuf Hâs Hâcib (Osmanlı'da Devlet, Hukuk ve Adalet)
- Yaşamını yalnız bir bilgi dalına adayan kişi, ilahi gerçeğin uzağına düşer. (Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600))
- Herhangi bir tarih döneminin yorumunda, kurum ve davranışları, günümüz üslup ve kavramlarına indirgeyerek anlatmak, ileri modern kurum tarihçilik gibi algılanır olmuştur. Meselâ; gazâ (ganimet akını), sipahi timarı (fief sahibi atli), ayanlık (feodal düzen) gibi. Modernist yazarlara göre mesela gaza, gazi, fetih gibi tarihi terimlerin kullanılması ulusalcılık, bağnazlıktır. Unutuluyor ki tarih, müşahhasın, (actual/somut olanın) bilgisidir. Osmanlı savaşçısı, savaşırken İslam'ın belli bir inanç ve zihniyetiyle savaşmaktadır; o gelişigüzel bir akıncı değil bir gazidir, aldığı ganimet onun için, dinin kutsallık verdiği bir kazançtır Cami yaptırmaya niyet eden sultanlar, gazâ seferi düzenler ve ganimet malıyla camisini yapardı; reâyâ vergisinin haram içerdiğine inanilirdi. Tarihçi, bu inancı, bu ruh haletini, bu zihniyeti görmezlikden gelirse, tarihî müşahhas olanı göz ardı etmiş olur; o zaman yaptığı şey tarih değildir. (Doğu Batı-Makaleler 2)
- Herhalde ilk Kırım Hanı sayılan Hacı Giray'dan evvel, atalarının 15. yüzyıl başlarında Kırım'da hâkim oldukları muhakkaktır. (Kırım Hanlığı Tarihi Üzerine Araştırmalar 1441-1700)
- Osmanlılar, kendilerini Allah'ı kılıcı saymakta idiler ve bu görüş Palamas'a ait kayıtların ortaya koyduğu cici, yalnız arasında değil, Bizanslılar arasında da yayılmıştı. İleride Martin Luther de, Osmanlılar hakkında aynı şeyi düşünecek, Allah'ın onları, Hıristiyanları günahlarından dolayı cezalandırmak için gönderdiğini söyleyecektir. (Devlet-i Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606))
- Azerbaycan'ın işgal ettikten sonra Şâhruh, I.Mehmed'i uyararak Kara Yusuf'un oğlu İskender'in Osmanlı topraklarına sığınması halinde ona yardım etmemesini istedi (Aralık 1420). Uyarıya cevabında I.Mehmed tam bir teslimiyet ifade etti. Bu sırada Osmanlılar, büyük endişe ile doğu cephesindeki gelişmeleri izliyordu. Akkoyunlu Kara Osman'ın İskender tarafından mağlup edilmesi üzerine (Nisan 1421) Şâhruh, Doğu Anadolu'ya girmiş ve İskender'e karşı ezici bir zafer kazanmıştı (Temmuz 1421). Bu ortamda I.Mehmed, Şâhruh tarafından tehdit edilen Memlükler'le dostane ilişkilerini sürdürmeye çalışıyordu. (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))
- Kosova savaşı Osmanlı kuvvetlerinin kesin galibiyetiyle sonuçlandı. Başlangıçta Osmanlı sol kolu çöktü, fakat sağ koldaki Yıldırım Bayezid'in büyük gayreti sayesinde zafer kazanıldı. Gazânâme'ye göre I.Murad, birkaç hasekisiyle gelip cesetler arasında dolaşırken, kendisini cesetler arasına saklamış bulunan Miloş Kobilovic tarafından hançerle yaralandı ve az sonra öldü. İç organları çıkarıldıktan sonra şehid düştüğü yerde gömüldü; daha sonra, Yıldırım Bayezid'in tahta çıktığı sırada idam ettiği oğlu Yakub Bey'in cesediyle Bursa'ya götürülüp Çekirge'deki türbesine defnedildi. Yaralandığı ve öldüğü yere Hudâvendigâr Meşhedi denilen bir türbe yapıldı. (Yakub Bey : I.Murad'ın oğlu) (Kuruluş Dönemi Osmanlı Sultanları (1302-1481))