Osmanlı'nın Kayıp Atlası - Mustafa Armağan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Osmanlı'nın Kayıp Atlası kimin eseri? Osmanlı'nın Kayıp Atlası kitabının yazarı kimdir? Osmanlı'nın Kayıp Atlası konusu ve anafikri nedir? Osmanlı'nın Kayıp Atlası kitabı ne anlatıyor? Osmanlı'nın Kayıp Atlası kitabının yazarı Mustafa Armağan kimdir? İşte Osmanlı'nın Kayıp Atlası kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Mustafa Armağan
Yayın Evi: Timaş Yayınları
İSBN: 9786051143170
Sayfa Sayısı: 280
Osmanlı'nın Kayıp Atlası Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Kuruluş, yükselme, duraklama, gerileme ve çöküş... Üç kıtaya yayılmış, onlarca ayrı kültür, din, dil, ve etnisiteye sahip halkları 600 küsür yıl beraberce yaşatmayı başarmış bir cihan devletinin, kitaplarımızda içine sıkıştırıldığı kalıp bu. Bu kalıptan çıksa çıksa bir karikatür çıkabilirdi, nitekim çıkan da o olmuştur.
Peki neden yapılmıştır bu beyin amaliyatı? Bir daha bu topraklarda "Osmanlı" benzeri bir oluşumun ortaya çıkması istenmemişti de ondan. Bu tehlikeli 'millet'in, ecdadının bir zamanlar neler yaptığını öğrenirse sıkıştırıldığı kalıpları kırmak gibi bir alışkanlığı olur, bu da kurulmak istenen düzenin altına bomba koymak anlamına gelirdi. Onun içindir ki, Osmanlı yıllar yılı kötülendi, aşağılandı, küçük görüldü, artıları bile eksiye dönüştürüldü.
Türkiye asırlık kalıpları birer birer kırarken, tarihinin buna eşlik etmemesi düşünülemezdi. Bu hem tarihçiliğin dünyada geldiği noktaya tersti, hem de Türkiye'nin yükseldiği konuma. Türkiye, hafızasına karikatürleştirilerek nakşedilen geçmişinin mevcut konum ve rolüne ters düştüğünü fark ederken, tarihçilik de fersude tarih anlatısının küpünü çatlatıyor, yalanları, efsanleri bir bir ortaya seriyor. Böylece hem biz ülke olarak çıktığımız noktada Osmanlı güneşini daha eksiksiz görebilecek bir donanıma kavuşuyoruz, hem de tarih, kafamızdaki kalıpları yıkarak bizi özgürleştiriyor.
Mustafa Armağan tarihte nadir rastlanan bu kritik kavşakta kaleme aldığı Osman'lının Kayıp Atlası'nda, kaybettiğimiz büyük haritayı, elimizdeki parçalarından yola çıkarak tasvir etme çabasında. O 'kayıp atlas' yeniden bulunacak mı? sorusunun cevabını, ancak elimizdeki parçalardan hareketle bulabileceğimiz inancında.
Osmanlı'nın Kayıp Atlası Alıntıları - Sözleri
- " Türkler yalnız hür olmakla kalmazlar,aralarında asalet bakımından herhangi bir ayrım yaptıklarına da şahit olunmaz. Onların bildikleri tek fark, işe yararlı noktasındadır..."
- Ne var ki Montesquieu, Fransa Kralı'na ayna tutmak isterken icat ettiği "Doğu Despotizmi" ucubesinin yüzyıllar sonra bu iftirayı, onu attığı topraklarda, Türkiye'de böylesine havada kapanlar olacağını bilse kimbilir ne kadar şâd ve handân olur, sürurundan mezarından dönerdi.
- Türkler yalnız hür olmakla kalmazlar, aralarında asalet bakımından herhangi bir ayrım yaptıklarına da şahit olunmaz. Onların bildikleri tek fark, işe yararlılık noktasındandır.
- Batı'yı dinamik, akılcı, demokratik, değişme kabiliyetine sahip; Doğu'yu ise durağan, akıldışı, despotik ve taşlaşmış bir varlık gibi gösteren bu Hegelci yaklaşımın Oryantalizmin geliştirdiği "Hayali Doğu" portresi içinde yer aldığı açıktır. Buradaki Doğu-Batı ayrımını, "yokluklar teorisi" olarak vasıflandırmak daha uygun olacaktır. Zira bir tarafta ise Doğu'nun Batı'da var olanların tümünden yoksun bir tavrı ve durumu, eksikliği, daha doğrusu özürlü oluşu temsil ettiğini varsaymaktadır bu sakat bakış.
- Osmanlılar bina kurdukları yere ağaç dikerler. Biz ise bina kurmak için ağaçları söküyoruz. *Le Corbusier(1915) *Dönemin Fransız mimarı.
- Nitekim Abdülhamid'in üzerine örtülen asırlık örtüler açıldıkça, onun bugün bize göründüğünden çok farklı bir şahsiyet ve idareciliğe sahip olduğu daha iyi anlaşılacak, 'gelenekçi' olduğu kadar 'yenilikçi' yönü de, Tanzimat'tan itibaren itibarları hızla erozyona uğramakta olan geleneksel Osmanlı kurumlarını ihya ederken, yeni ve modern kurum ve uygulamalara da cesaretle girdiğini daha berrak bir şekilde görme imkânımız olacaktır.
Osmanlı'nın Kayıp Atlası İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Kitabın Yazarı Mustafa Armağan Kimdir?
Urfalı anne ve babanın çocuğu olarak Cizre'de doğdu (1961). İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nden 1985 yılında mezun oldu. Fritjof Capra'dan yaptığı Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası adlı çevirisi ile Türkiye Yazarlar Birliği Tercüme Ödülü'nü (1989) ve Şehir ey Şehir adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Deneme Ödülü'nü (1997) aldı. Bir dönem (1995-1996) İzlenim ve Diyalog Avrasya (DA) dergilerini yönetti. 1995'ten beri Zaman gazetesinde yazıyor.
Yayınlanan eserleri: Gelenek (1992); Gelenek ve Modernlik Arasında (1995); Şehir Asla Unutmaz (1996); Şehir ey Şehir(1997); Bursa Şehrengizi (1998; 2. Baskı Osmanlı'yı Kuran Şehir: Bursa'ya Şehrengiz adıyla 2006); Alev ve Beton (2000),İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini (2003), İnsan Yüzlü Şehirler (2003), Kuğunun Son Şarkısı: St. Petersburg'da Zamanlar ve Mekanlar (2003); Osmanlı İnsanlığın Son Adası (2003); Osmanlı'nın Kayıp Atlası (2004); Kır Zincirlerinin Osmanlı (2004);Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler (2005); Ufukların Sultanı: Fatih Sultan Mehmed (2006).
Çevirileri: Seyyid Hüseyin Nasr'dan Molla Sadra ve İlahi Hikmet (1991); Fritjof Capra'dan Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası(1991); ve Yeni Bir Düşünce (1992); Muhammed Esed'den Sahih-i Buhari: İslam'ın İlk Yılları (2001)
Derlemeleri: İslam Bilimi Tartışmaları (1990); İstanbul Armağanı I: Fetih ve Fatih (1995); İstanbul Armağanı II: Boğaziçi Medeniyeti (1996); İstanbul Armağanı III: Gündelik Hayatın Renkleri (1997); İstanbul Armağanı IV: Lale Devri (2000);İslam'da Bilgi ve Felsefe (1997); İstanbul'da Semtler ve Hayatlar: Bir Semtini Sevmek (2001); Değişen Milliyetçilik: Tartışılan Sınırlar (2001); Cemil Meriç: Düşüncenin Gökkuşağı (2001); Osmanlı Geriledi mi? (2006).
Osmanlı: İnsanlığın Son Adası, Türkiye Yazarlar Birliği'nin 2003 yılı Fikir Ödülü'nü almıştır.
Mustafa Armağan Kitapları - Eserleri
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2
- Küller Altında Yakın Tarih
- Kızıl Pençe
- Avrupa'nın 50 Büyük Yalanı
- Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz
- Satılık İmparatorluk
- Yavuz Sultan Selim Han
- Ufukların Sultanı
- Yakın Tarihin Kara Delikleri
- Geri Gel Ey Osmanlı !
- Türkçe Ezan ve Menderes
- Cumhuriyet Efsaneleri
- Asım'ın Nesli
- Efsaneler ve Gerçekler
- Paşaların Hesaplaşması
- Osmanlı'nın Mahrem Tarihi
- Osmanlı - İnsanlığın Son Adası
- Kır Zincirlerini Osmanlı
- Büyük Osmanlı Projesi
- Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 3
- Tek Parti Devri
- Korku Duvarını Yıkmak
- Cemil Meriç'in Dünyası
- Fatih'in Rüyası
- Osmanlı Tarihinde Maskeler ve Yüzler
- Ayasofya Entrikaları
- Gerçek Tarihin Peşinde
- Osmanlı Sultanları Albümü
- İnsan Yüzlü Şehirler
- Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı
- Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür
- Osmanlı'yı Kuran Şehir - Bursa'ya Şehrengiz
- Cemil Meriç Konuşuyor
- Osmanlı'nın Kayıp Atlası
- Osmanlı Tarihini Yeniden Yazmak
- Gülün Fethi - Fatih Sultan Mehmed
- Bilinmeyen Yönleriyle İsmet İnönü Gerçeği
- Osmanlı'yı İmparatorluk Yapan Şehir İstanbul
- Petersburg'da Osmanlı İzleri
- Düşüncenin Gökkuşağı: Cemil Meriç
- Yakın Tarihte Efsaneler ve Gerçekler
- Gençler için Fatih Sultan Mehmed
- Tarihimizle Hesaplaşmak
- Gelenek ve Modernlik Arasında
- Osmanlı Geriledi mi?
- Şehir Asla Unutmaz
- Cemil Meriç
- İstanbul Mavi Kırpar Gözlerini
- Haritalar Nasıl Yalan Söyler?
- Alev ve Beton
- Kuğunun Son Şarkısı
- Küller Altında Yakın Tarih Seti (6 kitap)
- Bursa'ya Ütopik Mektuplar
- İslâm'da Bilgi ve Felsefe
- Şehir Ey Şehir
- Ezan Şehidi Menderes
- İslam ve Bilim Tartışmaları
- Paşaların Hesaplaşması
Mustafa Armağan Alıntıları - Sözleri
- Erzurum kongresi'nden bir ay kadar önce toplanan bu ön kongreye sunulan raporda işlenenler sanki bugünden geçmişin dağlarına çarparak yargılanmış gibidir beraberce şunları okuyoruz: Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz yaşayamaz. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de Türk ile Kürdün aynı tarih, aynı çıkar, aynı hayat sahibi olacaklarını kabul etmemek mümkün değildir. Bu kadar derin ve esaslı bağlarla birbirine bağlı bulunan Doğu vilayetleri Türk'ü ile Kürt'ünü ayırmak her ikisinede ölüm mahkum etmek demektir.Bugün gözümüzü açarak yaralarımızı öz elimizde sarmaya çalışır, dışarıdan gelen Kürtlük-Türklük gibi ayrıştırıcı telkinlere kulak asmazsak hem memleketimizi kurtarır, hem de herkesin mutluluğunu sağlayacak esasları hazırlarız. "Tarihi bir anda bulunuyoruz" diyen bu önemli rapor şu cümlelerle sürüyor: Duygusallığa kapılarak düşmanlarımıza hizmet etmekten sakınma görevi ile mükellefiz. Son fırsat elimizde.Bunu da kaybedersek tarihimizi aşağılanma ile kapamış ve Hazreti Kur'an'ı elimizle toprağa defnetmiş oluruz. Hakkımızda çevrilen entrikaları, düşünülen felaketleri sonuçsuz bırakmak yalnız bir şeye, Doğu vilayetleri Müslümanlarının İttihat (birlik) ve ittifakına bağlıdır. 95 yıl önce Erzurum'da söylenmesi gerekenler söylenmiş aslında.Aklın yolu birdir ne de olsa! Ve ah Erzurum kongresi, seni bir doğru okuyabilseydik! (Cumhuriyet Efsaneleri)
- Eşrefoğlu, al haberi, bahçe biziz, gül bizdendir. Biz Şah-ı Merdan kuluyuz, yetmiş iki dil bizdedir. (Gülün Fethi - Fatih Sultan Mehmed)
- İslam Bilimi diğer bilgi sistemlerinden farklı olarak siyasî ve iktisadî egemenlik için yüce kelamın (logos) rakipleri tarafından şımartılan bir ideolojinin adı değildir. İslam Bilimi, İslam toplumunun değer yapısı üzerinde bilgi geliştirilmesini mümkün kılan bir matris sunar. Bilgi, bilgi içindir diye bir şey yoktur. Kavramsallaştırma, teorik formülasyon, deneysel doğrulama ve bilginin nihaî şeklini alması sosyo-kültürel bir çevre içinde meydana gelir ve onu hasır altı etmek namussuzluk ve ikiyüzlülükten başka birşey değildir. İslam Biliminin Temelini Atmak Münevver Ahmet Enis (İslam ve Bilim Tartışmaları)
- " Bir şehri sevmek , aşka sebep aramaktır ." (Bursa'ya Ütopik Mektuplar)
- Osmanlı medeniyeti kelimeler üzerine inşâ edilmemiştir. Osmanlı medeniyeti bir hamle medeniyetidir. İman, cezbe, Aşk medeniyetidir... (Cemil Meriç Konuşuyor)
- Soru işaretinin halkaları açılıp kapanıyor birbiri ardınca ve kitaplar imdadıma yetişiyor;sonunda berraklaşıyor manzara. (Petersburg'da Osmanlı İzleri)
- "Cahil bir millet, gösterilen boyunduruğa boynunu kendisi uzatır." (Kızıl Pençe)
- Istiklal marşının güftekarından biri olan şair Faruk Nafiz Çamlıbel'in 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından diğer Dp liler gibi süngüyle alaşağı edilerek yassıada da hapse atıldığını biliyormuydunuz ? Onuncu Yıl Marşı'nı gözyaşları içinde, hızlanan kalp atışlarıyla Söyleyip dinleyenler bu marşı onlara armağan edenlerden birini niçin tevkif ettiler? Bugüne kadar bir (söz| yazarını bile kurtaramamış olan Onuncu Yıl Marşı, bugünden sonra da onu tebcil edenleri neden ve nasıl kurtaracak? (Küller Altında Yakın Tarih)
- Doğrusunu yalnız Allah bilir. Ancak ben, tarihe bir de yenilgilerin zaviyesinden bakılmasını öneriyorum. Tarihe bu açıdan bakabilmeyi metodolojik bir ilke olarak kabul ettiğimiz takdırde, ağır basan, kaçınılmaz biçimde bizi belirleyen tarafgirliğimiz nedeniyle ele alamadığımız tarihin karanlık yüzünü gönül rahatlığıyla tahlil edebiliriz. Tarihe daha bir sakınmadan, daha geniş yüreklilikle yaklaşabiliriz. En azından, yenilgilerde olumlu bir taraf, bir ders-i ibret bulmaya çalışarak tarihin üzerimizdeki “baskısı”ndan kurtulabiliriz. Bize öğretilen ya da öğretilmek istenen tarih, hep bir zaferle dizisinden oluşmaktadır. İçinden yenilgiler, başarısızlıklar,beceriksizlikler ayıklanmış bir tarihtir aynı zamanda. Yenilgiler genellikle “ihanet" gibi kulpların takıldığını biliyoruz. Halbuki tarihi yapan şey, yalnız zaferler değildir, ayni zamanda yenilgilerdir. Hatta diyebiliriz ki, en çok yenilgilerdir.En azından bugünkü durumumuzun zaviyesinden baktığımızda böyle görünmektedir. (Gelenek ve Modernlik Arasında)
- Eskilerin dilinde "Kuran-ı Kerim Mekke'de nazil oldu, Kahire'de okundu, İstanbul'da yazıldı." diyebir kelam-ı kibar gezerdi. (Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı 2)
- İlim sayesinde kişi Hakikat'a ulaşabilir ancak; Hakk ise Allahu Teâlâ'nın diğer bir ismidir. (İslâm'da Bilgi ve Felsefe)
- "Osmanlı'da sarık bilgiyi, kılıç işe kuvveti, başka bir deyişle sarık din ve ahireti, kılıç da dünyayı temsil ediyordu. #Fatih, hayatında olduğu gibi ölümünde de iki fetih yolunu göstermiş oluyordu böylece. Din ve dünyanın beraberce fethini.." -MustafaArmağan (Ufukların Sultanı)
- İslam âlemi, İslamiyet'te ümitsizlik yasaklandığı halde ümidi bırakıp yese iman etmiştir. Nasıl olmuş da uyuşmuştur bu insanlar? Bu din atalarımın önüne saçtığı cevherleri neden benden esirgiyor? diye düşünür. Neredeyse iradesi elinden alınmış aciz birer mahlûktur içinede yaşadığı toplumun ferdleri. Ağır bir felç geçirmiş gibidir. (Asım'ın Nesli)
- Geçmişi unutturma operasyonu, zamanın acımasız akışı Yüzünden bu operasyonu yapanları muaf tutacak değildi elbette Ve resmi tarih yazmaya kalkanların 'temel kitap' olarak aldıkları Nutuk konusundaki vurdumduymazlıkları, Türkiye'de resmi tarihin neden resmileşemediğinin en belirgin örneği değil midir? (Küller Altında Yakın Tarih)
- Bir de Mevlana' ya karşı aşırı bir sevgisi bulunuyordu I. Murat' ın. "Hünkar" ve "Hüdavendigar" unvanlarını almasında bu derin sevginin etkisini görenler vardır. (Osmanlı'nın Mahrem Tarihi)
- Kulağına cepheden silah sesleri çalınıyordu. (Kazım Karabekirin Gözüyle Yakın Tarihimiz)
- Bir giydiğini bir daha giymediğini, üstü başı perişan birini görür görmez sırtındakini çıkarıp hediye ettiğini biliyor muydunuz? (Osmanlı Sultanları Albümü)
- Keşke sizin yüzyılınızda evlere hiç balkon yapılmasa idi , ileriki yıllarda insanlar ölülerini balkonlara gömmek zorunda kalmayacaklardı ." (Bursa'ya Ütopik Mektuplar)
- Suçlamak kolaydır ama yeni bir şey söylemek ve söyletmek zordur tarihte. (Osmanlı - İnsanlığın Son Adası)
- Fatih beldeleri açan olduğu gibi, zamanı da açan, zamana bir açılım verendir. Zamanı zorlayandır. Zamanın kıvrım ve katlarını açandır. (Sezai Karakoç) (Kızıl Elma Peşinde Bir Ömür)