Osmanlı’ya Bakmak - İlber Ortaylı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Osmanlı’ya Bakmak kimin eseri? Osmanlı’ya Bakmak kitabının yazarı kimdir? Osmanlı’ya Bakmak konusu ve anafikri nedir? Osmanlı’ya Bakmak kitabı ne anlatıyor? Osmanlı’ya Bakmak kitabının yazarı İlber Ortaylı kimdir? İşte Osmanlı’ya Bakmak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: İlber Ortaylı
Yayın Evi: İnkılap Yayınevi
İSBN: 9789751036629
Sayfa Sayısı: 320
Osmanlı’ya Bakmak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
“Osmanlı İmparatorluğu modern dünya ve milliyetçilik karşısında yıkılan son Roma’dır. Bu tip bir imparatorluk bundan sonra olamaz.”
Osmanlı’ya Bakmak kitabında Haçlı birliğini dirilten Fetih’ten, Osmanlı tarihinin tartışmalı pek çok olay, kavram ve kurumu ele alınıyor. Mohaç’tan Kırım Savaşı’na, Osmanlı tarihi boyunca hep bir muamma olarak kalan Ortadoğu’dan Mısır ile olan ilişkilere, Kavalalı Mehmet Ali Paşa sorunundan sürgündeki Şehzade Cem Sultan’a, kadınlar saltanatının en güçlü ve simge ismi Kösem Sultan’dan II. Abdülhamid’e, Osmanlı’daki milletler ve dinler mozaiğinden Balkanlar’daki milliyetçilik hareketlerine… Osmanlı Batılılaşması, diplomasi, dışişleri, Tanzimat ve Meşrutiyet dönemine kadar pek çok konu İlber Ortaylı’nın akıcı kalemiyle bu kitapta.
Osmanlı’ya Bakmak Alıntıları - Sözleri
- Osmanlı saltanatı bir çetin ateş toprağıdır. İyiyi de kötüyü de insan ruhunda canlandırır ve abartır.
- Hürrem Sultan haremi, Kösem Sultan Devleti İdare etti.
- Kösem Sultan Osmanlı hanedanının büyükannesidir. Hiç şüphesiz ki zekâsı ve güzelliğiyle kalıcı olmuştur. Kösemlik aslında her insanda vardır. Ama şartlar onu kamçılar. Osmanlı saltanatı bir çetin ateş topağıdır. İyiyi de kötüyü de insan ruhunda canlandırır ve abartır.
- Turk toplumu harf devrimi ile buyuk bir degismeye girmis degildir, degismeye giren Turk toplumu, harflerini degistirmek zorunda kalmistir.
- Kısa zamanda çok az şehit ve yaralıyla Mohaç cengini kazandı ordu, ki bu savaş günü 29 Ağustos'tur. (Bu üç büyük Ağustos savaşından biridir. Birincisi 1071 Malazgirt, ikincisi 1526 Mohaç, üçüncüsü de 1922 Büyük Taarruz'dur.)
- Kısa zamanda çok az şehit ve yaralıyla, Mohaç cengini kazandı ordu, ki bu savaş günü 29 Ağustos'tur. Bu üç büyük Ağustos savaşından biridir. Birincisi 1071 Malazgirt, ikincisi 1526 Mohaç, üçüncüsü 1922 Büyük Taarruz'dur.
- "Mohaç Meydan Muharebesi'nin ise çok üstün zekâlı ve gerçekten iyi bir mareşal olan Kanuni Süleyman Han tarafından tertiplendiği görülmektedir. Osmanlı kaynaklarına göre 100 bin kadar asker, 60'ın üzerinde de top vardır. Mohaç'ta da top kullanılmıştır. Biz Balkanlar'a çıktığımız zaman topları aslında Macarlardan öğrendik (tabur düzeni). Fakat onu daha da geliştirmek ve konvansiyonel bir ordu düzeni kurmak Osmanlılara aittir. İaşe ve ibate her zaman doğru dürüst temin edilir. Yol boyu köylüler zorunlu bir pazarlamaya sevk ediliyor; kati suretle tarlalardan, bahçelerden ürün toplamak, yağmalamak ağır bir biçimde, yani idamla cezalandırılırdı. Bu durum lojistik yönden bir sabotajdır. Sefer günlüklerine baktığınız zaman, 'üzümleri bağdan toplamış da para bağlamış' gibi hikâyeler doğru değildir. Doğrudan doğruya atlarını kenardan otlatanların bile boynu vurulur, çünkü bu gelecek yılki iaşe sistemine sabotaj demektir."
- "Avusturya Grandükası Ferdinand'la olan bağ ise, 'Bellum gerant alieni, tu felix Austria nube', yani ' bırak savaşı başkaları yapsın, sen ey mesud Avusturya, evlen' prensibine uygundur. Bu tip alışılmış Habsburg evliliklerinin Macaristan'a güçlü destek getireceğini düşünmek mümkün değildir. Öyle de olmuştur. Hatta bu tip bağlantı Macaristan'da belirgin çevrelerde nefret ve huzursuzluk yaratmıştır. Dolayısıyla tarihi bakımdan Macar ülkesi 1526'dan beri zaman zaman çekişmeler ve savaşlarla da olsa Türk İmparatorluğu"nun içindedir."
- "1918 yılı, Osmanlı İmparatorluğu'nun hukuken değil, fiilen sona ermesidir. Kendisi, azınlıkların liderleriyle iyi geçinir ve bu cemaatleri de kontrol ederdi. 1908'de Hahambaşı Haim Nahum gelene kadar hahambaşı vekili konumundaki Moşe Levi'yle, Katolik bir Ermeni rahipken Gregoryen mezhebine geçişiyle yükselen, Ermeni cemaatinin çok bilgili adamı Patrik Ormanyan'la arası iyiydi. Rum cemaatini de aynı şekilde kontrolü gösteriyor ki, bu bir Roma İmparatoru portresidir. Onun için kendisine 'son Osmanlı padişahı ve hatta son Roma İmparatoru' diyebiliriz. Hataları ve sevaplarıyla, ustalıkları ve yorgunluktan ileri gelen kusurlarıyla Sultan Abdülhamid Han, hiç şüphesiz ki Osmanlı tarihinin hem çöküşü, hem son Rönesansı ve yeni cumhuriyete giden yolun, başlangıcın kadrolarının yeşerdiği bir dönem olmaktadır."
- "Üzümleri bağdan toplamış da para bağlamış." Gibi hikayeler doğru değildir.Doğrudan doğruya atlarını kenarda otlatanların bile boynu vurulur,çünkü bu gelecek yılki iaşe sistemine sabotaj demektir.
- 11. yüzyılda İslâm dünyasında aslında bir durgunluk ve siyasi parçalanmadan söz edilir.
- Birinci Haçlı Seferi'ne halk tipi Haçlı Seferi denir.
- Kudüs'ün Haçlılarca alınışı bir katliamdı.
- Bu dünyada aradığını bulamayan insanlar için dinsel motifler önemlidir.
- "Osmanlı İmparatorluğu modern dünya ve millyetçilik karşısında yıkılan son Roma'dır. Bu tip bir imparatorluk bundan sonra olamaz."
Osmanlı’ya Bakmak İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bi Garip -ÇAĞDAŞ MESELESİ-: Tarih sahnelerinden asla Türk silinmez. Eğer birilerini silmek gerekirse de bu yalnız Türk'e mahsus bir iştir. Türk düşünür, savaşır. Türk 'ün esir düşmüş hâli bile umuttur. Asla umudunu yitirmez ve savaşmak için yaşamaz. Yaşamak için savaşır. Zalim değildir. Bizans'a sormuşlar: Kırmızı rengini tarif edebilir misin? diye Bizans şarap bardağını göstermiş. Türk'e sormuşlar aynı soruyu: Türk boynunu bükmüş cihan-ı ömründe ilk defa vesselam aklına zul düşerse ya zillete uğratır arsız milleti ya da mazinin hatıralarıyla imanına secde eder aziz Türk milleti. Türk uzun bir sessizlikten sonra aziz başını kaldırmış. " Bizim töremizde Arif olana târif lüzum etmez. Arif olmayan da tarifelerden mâna payı çıkaramaz. Ama mânâ çıkarmaya niyet edip sualimin tertipine gönül verdi isen sana yanıtını ben değil mâzi versin. Küçük bir obadan önce Beylik sonra Devlet ve İmparatorluk kurmuş. Yetmemiş üstüne Cumhuriyet'i ilan etmiş. Kısa zamanda büyük işler başarmış. Muasır medeniyetin ortasına adını altın harflerle yazmış Türk 'e soracak başka soru bulamadın mı da böyle cevabı malum mevzularla oyalarsın beni bre gafil. Kader bize al rengini gözümüzün önünde ölen kandaşlarımızın akan masum kanlarıyla tanıtti. Kader bize al rengini namusuyla gelin edilen kızın başına örtülen al duvakla gösterdi. Beline bağlanan al kuşakla. Hakikat bu ya Allah kimseye kaldıramayacağı yükü yüklemez. Türk milleti gibi yüreği pek yavuz bir millete de bu dertler fitraten tabi görülmüş Hakk tarafınca." Kitabın tam olarak ismi "Osmanlıya Bakmak-Osmanlı Çağdaşlaşması" aslında. Yazar bu kitapta çok güzel bir ders öğretiyor aslında bize adından da anlaşıldığı üzere. YANİ ÇAĞDAŞLAŞMAK DEMEK BATIYA YÖNELİM DEMEK DEĞİL AKSİNE ÖZÜNE YÖNELİM DEMEKTİR. ÖZÜNÜ EN İYİ ŞEKİLDE KORUYAN ÇAĞDAŞTIR. Ama burjuva kısmının çağdaş anlayışı içi Türk Cismi Fransız olan şahsiyet ve kılık kuşamda dolaşan kişiler manasına geliyor. Batı'nın faideli ilimleriyle ve aynı zamanda milli benliğimizi koruyarak teknojik gelişmelerinin müteakibi olmaktır bizim için esas çağdaşlaşma. Var olan çağa ayak uydurmak Çağdaşlık değildir. Taklitçilikle modernleşmeyi birbirine karıştırmayın demek istiyor yazar bize burda. gonderi/71214265 gonderi/74310020 gonderi/74366198 Aklıma kendi yazdığım bir şiirin ilk 2 Mısrası geldi hemen durun sizle de paylaşayım: 《Uyan Atam uyan sensiz yüreğimiz karanlık bir dehliz Türkler özünü unuttu hepsi ya yürüyen bir Arap ya İngiliz 》 Malesef ki durum böyle. Islamlaşmayı Araplaşma. Modernleşmeyi Batılılaşma sandık. Kitabın başı tarihteki savaş sahneleriyle başlıyor. Hemen hemen genel hatlarıyla her konuya değinilmiş. Alıp okumanızı tavsiye ederim. Özellikle ekonomik doktrinler üzerinde hassasla durmuş yazarımız. 93 harbi sahnelerini anlatırken gözlerim doldu. Sıfır bilgi ile girip aşırı bilgi ile çıkabileceğiniz harika bir kaynak arşiv. Çok keyif ve verim aldım okurken. (Radikalizmin Mistik Önderi)
Ortaylı ve Osmanlı: . Kitap Ortaylının çoğu kitabında olduğu gibi muhtelif mevzuları içeren yazılarından oluşuyor. Dili ve üslubu ise her zamanki gibi mükemmel. Kapsamlı ve yetkin olduğu kadar istihza da içeren pasajları beni yer yer güldürdü. Kitabın muhtevasına gelirsek; kitapta 1. Dünya savaşı, Osmanlı - Roma bağlantısı, Tanzimat, Sultan II. Abdülhamid, Mohaç, Batılılaşma gibi konular önplana çıkıyor. Lakin elbette bütün muhteviyatı sadece bu mevzular değil. Ben bilhassa Cem Sultan, Midhat Paşa, Kavalalı Mehmet Ali, Kösem Sultan gibi Osmanlının tartışmalı insanların anlatıldığı, yeryer eleştirilip yeryer met edildiği bölümleri çok beğendim. Açıkçası buralarda Ortaylı ezber bozan yazılar yazmış. Kitabın sonlarında yer alan "Büyüyen İstanbul" yazısını ise ayrıca beğendim. Yazarın burada o dönemin insanlarının hayatlarını güzel izah ettiğini düşünüyorum. Kitabın ekseriyatını beğenmeme karşın ise bana hitap etmediği için atladığım yazılar da açıkçası oldu. Velhasıl bir kaç yazıyı saymazsam beğenerek okuduğum bir kitap oldu. Ortayının hayranlarına tavsiye ediyorum. Ayrıca okumayanlara yine Ortaylının kitap/imparatorlugun-en-uzun-yuzyili--121599 kitabını da öneririm, harikuladedir. (Behzat Aktura)
İlber Hoca her ne kadar önsözde "üniversite öğrencileri için sade bil dil kullanmaya çalıştım" dese de bana çok ağır geldi:) Osmanlı hakkında ilginç bilgiler veya bilinmeyenlerin ötesinde bu kitap daha çok araştırma niteliğindedir. Örneğin Osmanlı'da ilçeler arası iletişim konusunu detaylı olarak ele alıyor. (Rodion Romanoviç)
Osmanlı’ya Bakmak PDF indirme linki var mı?
İlber Ortaylı - Osmanlı’ya Bakmak kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Osmanlı’ya Bakmak PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı İlber Ortaylı Kimdir?
İlber Ortaylı (d. 21 Mayıs 1947, Bregenz, Avusturya), Türk tarih profesörü.
Avusturya'daki bir göçmen kampında 1947 senesinde doğdu. Kırım Tatarı kökenlidir. Stalin'in politikaları neticesinde anavatanlarından ayrılmak zorunda kalan ailesiyle birlikte 2 yașında Türkiye'ye göç etti. İlk ve orta öğrenimini Ankara'da tamamladı. 1965 yılında Ankara Atatürk Lisesi'nden mezun oldu.
Akademik kariyeri
1969 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni ve Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi'nin tarih bölümünü bitirdi. Viyana Üniversitesi Slavistik ve Orientalistik Bölümü'nde öğrenim gördü. Yüksek lisans çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Prof. Dr. Halil İnalcık ile yaptı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde "Tanzimat Sonrası Mahallî İdareler" adlı tezi ile 1974 yılında doktor, "Osmanlı İmparatorluğu'nda Alman Nüfûzu" adlı çalışmasıyla 1979'da doçent oldu. 1982 yılında devletin akademik politikalarına tepki olarak görevinden istifa etti. Bu dönemde Viyana, Berlin, Paris, Princeton, Moskova, Roma, Münih, Strazburg, Yanya, Sofya, Kiel, Cambridge, Oxford ve Tunus üniversitelerinde misafir öğretim üyeliği yaptı, buralarda seminerler ve konferanslar verdi. 1989'da Türkiye'ye dönerek profesör oldu ve 1989-2002 yılları arasında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde İdare Tarihi Bilim Dalı Başkanı olarak görev yaptı. Yerli ve yabancı bilimsel dergilerde 16. ile 19. yüzyıllar arası Osmanlı tarihi ve Rus tarihi ile ilgili makaleleri yayınlandı. 2002 yılında Galatasaray Üniversitesi'ne, iki yıl sonra ise Bilkent Üniversitesi'ne konuk öğretim üyesi olarak geçti. Şu anda Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Bilkent Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Türk Hukuk Tarihi derslerini vermektedir. Galatasaray Üniversitesi Senato üyesidir. Ayrıca İlke Eğitim ve Sağlık Vakfı Kapadokya Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyeti üyesidir.
2005 yılında Topkapı Sarayı Müzesi başkanı oldu. 7 yıl bu görevde kalan İlber Ortaylı 2012 yılında yaş haddinden emekli oldu ve görevi Ayasofya Müzesi başkanı Haluk Dursun'a devretti.
Ortaylı, Uluslararası Osmanlı Etütleri Komitesi yönetim kurulu üyesi ile Avrupa İranoloji Cemiyeti ve Avusturya-Türk Bilimler Forumu üyesidir. Tarih Vakfı ve Afet İnan ailesinin işbirliğiyle iki yılda bir verilen Afet İnan Tarih Araştırmaları Ödülü'nün 2004 yılındaki sahipleri Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın da içinde bulunduğu jüri tarafından belirlenmiştir. 2009 yılında İzmir Kitap Fuarı'na katılmıştır. Milli Saraylar Daire Başkanlığı'nın Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlediği Vefatının 150. Yılında I. Abdülmecit ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu'nda açılış ve kapanış oturumlarına katılmıştır.
Ortaylı; Türkçe; ileri seviyede Almanca, Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Rusça; orta seviyede Arapça, Farsça, Latince, İbranice, Sırpça ve Yunanca bilmektedir.
Özel yaşamı
1981 yılında Mersin eski Senatörü Dr. Talip Özdolay'ın kızı Ayşe Özdolay ile evlendi ve bu evlilikten Tuna adında bir kızı oldu. Daha sonra 1999 yılında eşinden boşandı. Ortaylı, bilgisayar ve internet kullanmayı sevmemektedir. Herhangi bir sosyal medya sitesinde adına açılmış hesapların hiçbiri kendisinin değildir. İlber Ortaylı'nın ayrıca çocukluğundan beri büyük bir tutku ve özenle biriktirdiği minyatür otomobillerden oluşan büyük bir koleksiyonu vardır.
Televizyon Programları ve Yazıları
2004 yılında TRT 2'de başlayıp TRT Türk'te haftasonları yayınlanan "İlber Ortaylı ile" adlı belgeseli sunmuştur. NTV'de "İlber Ortaylı ile Tarih Dersleri" adında bir program yapmıştır. Günümüzde Bloomberg HT kanalında "İlber Ortaylı ile Zaman Kaybolmaz" adlı bir program hazırlamaktadır. 2000 yılından beri Pazar günleri Milliyet gazetesinde, aylık Atlas Tarih ve üç aylık Doğu Batı dergilerinde makaleler yazmaktadır. Bir dönem yayınlanan Popüler Tarih ve Tarih ve Toplum dergilerinde ve Habertürk gazetesinin Habertürk Tarih ekinde de makaleleri yayınlanmıştır. Halen Doğu Batı ve NTV Tarih dergilerinin danışma kurulu üyesidir.
Aldığı Ödüller
Prof. Dr. İlber Ortaylı, "Osmanlı Tarihinde Aile" isimli eserinin yanı sıra, tarih alanında 1970'li yılların başlarından itibaren yaptığı çalışmaları, yayınladığı makaleler ve kitapları, tarih biliminin yaygınlaştırılması çabaları, tarihi her yaştan Türk insanına sevdirme konusundaki faaliyetleri, yurtdışındaki bilimsel etkinlikleri ve Türk tarihçiliğinin uluslararası alanda önemli bir ismi olması da göz önüne alınarak tarih dalında 2001 Aydın Doğan Ödülü'ne değer bulundu. 2006 yılında İtalya'da Lazio bölge yönetiminin başlattığı ve her yıl devam etmesi öngörülen Akdeniz Festivali'nde, toplumsal ve kültürel tarih alanındaki "Avrupa ile Akdeniz arasında Lazio" ödülünün Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya verilmesi uygun görülmüştür. 2007 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin imzasıyla Rusya Federasyonu tarafından Rus dilini ve kültürel mirasını yayan, ülkelerin ve halkların birbirlerine yaklaşmasını sağlayan kişilere verilen Puşkin Ödülü'ne Türkiye'den Ortaylı layık görülmüştür.
İlber Ortaylı Kitapları - Eserleri
- Cumhuriyet'in İlk Yüzyılı (1923 - 2023)
- Defterimden Portreler
- Yakın Tarihin Gerçekleri
- İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
- İlber Ortaylı Seyahatnamesi
- Osmanlı'yı Yeniden Keşfetmek
- Türkiye'nin Yakın Tarihi
- Tarihin Gölgesinde
- Osmanlı Barışı
- Osmanlı Sarayında Hayat
- İlber Hocayla / Topkapı Sarayı
- Osmanlı Düşünce Dünyası ve Tarih Yazımı
- Avrupa ve Biz
- Osmanlı Toplumunda Aile
- Tarihin Sınırlarına Yolculuk
- Üç Kıtada Osmanlılar
- Son İmparatorluk Osmanlı
- Osmanlıda Değişim ve Anayasal Rejim Sorunu
- Osmanlı'da Milletler ve Diplomasi
- Gelenekten Geleceğe
- Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu
- Barış Köprüleri
- Tarihin Dönüşü
- Resmi Tarih Yalanları
- Tarihin Işığında
- İmparatorluğun Son Nefesi
- Eski Dünya Seyahatnamesi
- Osmanlı Mirası
- Tarihimiz ve Biz
- 100. Yılında Birinci Dünya Savaşı
- Tarih Sohbetleri
- Tarihin İzinde
- Türklerin Tarihi
- Batılılaşma Yolunda
- Zaman Kaybolmaz
- Kırk Ambar Sohbetleri
- Osmanlı’ya Bakmak
- Türklerin Tarihi 2
- Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi
- İttihat ve Terakki
- Efsaneler ve Gerçekler
- Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde Kadı
- Türklerin Altın Çağı
- Tarih Yazıcılık Üzerine
- Türk Tarihçiliğinde Dört Sima
- Türkler İslamiyet ve Hilafet
- İlber Ortaylı’nın Gözüyle İran
- Ters Lale
- Gazi Mustafa Kemal Atatürk
- Tarihe Yön Veren 100 Lider
- Bir Ömür Nasıl Yaşanır?
- Ottoman Studies
- Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880)
- İstanbul'dan Sayfalar
- 500. Yıl Kutlamalarının Onuncu Yılında Nesim Benbanaste
- Mekânlar ve Olaylarıyla Topkapı Sarayı
- Tarihte İstanbul
- 19. - 20. Yüzyıl Yabancı Seyyahların Gözünden İstanbul
İlber Ortaylı Alıntıları - Sözleri
- "Ümitlerin yok olduğu bir çağda yaşıyoruz. Bu zamanda Türklerin tutunduğu isimlerin başında ise Atatürk gelmektedir." (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
- Dolayısıyla Türkiye’nin kendi askeri gücünü iyi bilmesi, pazarlıklarda buna göre davranması ve dış politikada da uygun ittifaklara dayanarak barışcı politikayı götürmesi gerekir. Nihayet ABD ile alışverişin derece ve miktarını da bu sayede ayarlamak mümkündür. (Kırk Ambar Sohbetleri)
- İslam dünyasının söz de Batıcı modernleşmeci değer ve akımları da, Batı kültürünün ne olduğunu bilmediklerinden klasik kültürü ihmal etmektedir. (Tarih Yazıcılık Üzerine)
- "1924 Mart’ında bütün Osmanlı hanedan üyeleri Türkiye topraklarını terk ettiler ve 1952’de kadın üyelere af çıktı, 1974’te de bütün erkek üyelere bir af çıkartıldı." (Osmanlı Sarayında Hayat)
- Kitleler hakikatten çok onun sunuluş biçiminden, yani ambalajından etkilenmektedirler. Ve bunun sonucu olarak sır kabuğu düştüğünde çark geriye dönmektedir. (Resmi Tarih Yalanları)
- Tarihî geleneğinize sadık kalınız yeter; bunu yapmadığınız takdirde ne Batılı olursunuz ne ortak pazarlı olursunuz, ne de dünyalı olursunuz. Dünyadaki sıradan toplumlardan biri olarak kalırsınız. Toplumun geri kalmışı, insanlarını yeteneğine göre değerlendiremeyen toplum demektir. Dünya ülkelerinin ekserisi bu kategoridedir. Bir toplumun kendini üretme araçlarının en başında dil gelir ve dil, tarihle beraber düşünülür. (Avrupa ve Biz)
- Hepinizin de bildiği gibi Avrupa kıtasında kurtlar öldü. Yaşadığı tek yer Roma civarındaki Abruzzi'lerdir. Hâlâ orada kurt ulumaları duyarsınız ve birtakım meraklı turistler de hususi Abruzzilere giderler bunun için. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Her savaş rüzgarı hortum gibi toplumları kapıp götürmez. Bazı savaşların dışında kalmak mümkündür; hırslardan, fırsatçılıktan, boş büyüme ve zenginleşme isteklerinden uzak duran devlet adamları ülkelerini böyle felaketlerden korur. İkinci dünya savaşında kim ne derse desin Türkiye bu korumayı başardı. (Kırk Ambar Sohbetleri)
- Âşık Paşazade Şeyh Edebali'nin torunu Mehmet Paşa'yı tanımış. (Paşa terimi burada Osmanlı vezirlerinin ünvan olan Paşa değil, 13. yüzyıl ve 14. yüzyılda dervişlere verilen bir ünvan olarak kullanılan Paşadır. İkisini birbirine karıştırmamak lazım.) Edebali'yi ondan dinlemiş olduğunu ve tarihine koyduğu bu konudaki bilgilerin de bu kanalla kendisine intikal ettiğini söylüyor. Burada Edebali'nin yaşlılığında 2 defa evlendiğini, kimlerin kızlarını aldığını da söylüyor, bunlardan son hanımından olan kızı Mal Hatun'u da Osman Gazi'ye verdiğini belirtiyor. Bu bağlantıyı yalnızca Âşık Paşazade kullanıyor. Diğer Osmanlı kronikleri bu konuda Âşık Paşazade'yi naklediyorlar. O zaman bu, nereden çıkıyor? Kanaatimce burada yine bu işin mesulü olarak Âşık Paşazade'yi görmek lazım. Bence Âşık Paşazade, dedesinin isyanı ile ilgili psikoloji içerisinde kendi sülalesinin isyanla bağlantısına dair eskiden kalma rivayetleri hafızalardan silebilmek ve Osmanlı Devleti'nin başlangıcını da olabildiğince kendi soyuna, sülalesine, en azından kendi tarikatına bağlayabilmek için böyle bir senaryoyu ortaya atmış olmalıdır. Benim kanaatimce böyle bir ihtimal çok kuvvetli. Bu suretle, Osman Gazi ve ondan türeyecek olan Osmanlı hükümdarlarının soyu neye bağlanmış oluyor? Vefaiye tarikatına bağlanmış oluyor. Çünkü Edebali, Baba İlyas'ın çok önemli bir halifesidir. Bir Rum Abdalıdır. Mademki onun kızıyla evleniyor Osman Gazi, o zaman mesele tamamdır. Osmanlıların soyu böyle bir tarikate bağlanıyor. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Bir kuzunun komuta ettiği bir aslanlar ordusu beni korkutmaz. Ama aynı şeyi, bir aslan tarafından komuta edilen kuzu ordusu için söyleyemem. -Büyük İskender (Tarihe Yön Veren 100 Lider)
- Sorunu abartmayı çözüm sanıyorlar. (Osmanlı Toplumunda Aile)
- Almanya Bismarck'tan sonra Rusya'ya açıkça cephe aldı. Ortadoğu'da ise İngiltere'nin tersine Osmanlı yanlısı görünen, daha doğrusu Osmanlı topraklarını konferans masalarında bölüştürerek değil de, İmparatorluğun kaynaklarından barışçı yollarla istifade etmeyi amaçlayan bir politika izlemeye başladı. (Osmanlı İmparatorluğunda Alman Nüfuzu)
- Türkiye tarihinde, bunun münakaşası hep yapılıyor, "matbaa niye gelmedi" diye... Matbaa gelmedi, çünkü insanlar ihtiyaç hissetmedi. Bu kadar açık. Matbaanın geldiği tarihte en çok okunan kitabın bugün kütüphanelerdeki saklanmış ve saklanabilecek, saklanması ihtimal dahilinde olan nüshalarına bakıyorsun, 100-150'yi geçmiyor. (Efsaneler ve Gerçekler)
- Üretimin artmadığı yerde her şey boş slogan olarak kalmaya mahkumdur. (Eski Dünya Seyahatnamesi)
- "Tarih sonsuz bir antrenmandır" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- Bizim gibi ülkelerde hiçbir zaman ekstrem akımların taraftar bulması ve idareyi ele geçiren insanların bile uç hareketler göstermesi mümkün değil. Konsensüs içinde olmak zorunda. (Tarih Sohbetleri)
- "Türk aydını maalesef dünyayı tanımıyor. Tanımadan konuşuyor, tanımadan düşünüyor ve ciddi şeylerle uğraşmıyor." (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- "Bizim cevaplamamız gereken sual şu: 'Neden bu kadar meraksızız?'" (Tarihin Sınırlarına Yolculuk)
- Ankara'da Gençlik Parkı'nın Opera yanındaki girişinde, ışıklı bir Atatürk portresinin altında şöyle yazılı: " Atatürkçülük; Atatürk'ün yolunda ondan daha ileri gitmektir." (Resmi Tarih Yalanları)
- Bir dostuma,çok Zeki olan bir adam olan Kral Fahd, “İslam Dünyasında bir buçuk devlet vardır; biri Türkiye,yarısı ise İran’dır.” demiş. (Osmanlı Mirası)