matesis
dedas

Paf ve Puf - Salâh Birsel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Paf ve Puf kimin eseri? Paf ve Puf kitabının yazarı kimdir? Paf ve Puf konusu ve anafikri nedir? Paf ve Puf kitabı ne anlatıyor? Paf ve Puf PDF indirme linki var mı? Paf ve Puf kitabının yazarı Salâh Birsel kimdir? İşte Paf ve Puf kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...
  • 27.05.2022 18:00
Paf ve Puf - Salâh Birsel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Salâh Birsel

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755706450

Sayfa Sayısı: 152

Paf ve Puf Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Türk edebiyatının özgün ismi ve deneme türünün öncülerinden Salâh Birsel, Paf ve Puf'ta dili, üslubu ve hikâyeciliğiyle yine o bildik sanatını konuşturuyor.

Salâh Bey'in yazınında zaman, mekan, coğrafya ve sınırlar kalkar, hiç bilinmeyen anekdotlara ya da çok bilinen ama hiç böyle anlatılmamış bilgilere kapı açılır; tüm dünya dolaşılır. Ama düşünceli bir yazar olduğundan arada da okura nefes aldıracak molayı tereddüt etmeden verir. 

İspanyol sömürgelerinden Kızılderililere, polisiye romanların ve karakterlerinin çözümlenmesinden Ahmet Mithat Efendi'nin Avrupa gezisine, tarihi işkence yöntemlerinden Hitler'in psikolojisine, Abdülaziz'in tahttan indirilmesinden Namık Kemal'e, Abdülhamit'e, Ziya Paşa'ya, Nef'i'ye, Nevres'e, Fransız toplumcularına, Aztekler'e... ulaşılmamış coğrafya ve anlatılmamış kişi bırakmıyor Birsel. O tarihin dehlizlerinde, edebiyat ve edebiyatçıların gizlerinde dolandıkça okura da bu gösterişsiz ama güçlü anlatımın keyfini çıkarmaktan başka seçenek kalmıyor...

Paf ve Puf Alıntıları - Sözleri

  • kral olmanın padişah olmanın bir sanatı vardır ve de bu sanat hiç mi hiç , halkın yararına değildir ..
  • Doğrusunu söylemek gerekirse Hitler'in Yahudilerle alıp veremediği bir şey yoktur. Onun bütün düşüncesi, adını işkencebilim tarihine altın harflerle geçirtmektir.
  • Oysa cinayet romanlarında gönül işlerine yer yoktur. Onların başkişisi aşk değil, gizem, bilmece ve cinayettir.
  • "Tanrım, okuyacak ne çok kitap var!" [Virginia Woolf]
  • Ve Huuurrya İşkencelere Doğrusunu söylemek gerekirse Hitler'in Yahudilerle alıp veremediği bir şey yoktur. Onun bütün düşüncesi, adını işkencebilim tarihine altın harflerle geçirtmektir. Führer'le 1935'te bozuştuktan sonra yabancı bir ülkeye sığınan Danzig Hükümeti'nin eski Nazi şeflerinden Hermann Rauschning şöyle diyecektir: -Eğer Yahudi diye bir insan olmasaydı, onu biz kendimiz yaratırdık.
  • Şu var ki, çok çok okumadan, boyuna okumadan dünya ve dünya yazını üzerine öksürüksüz bir yargıya varmanın yolu yoktur.
  • Padişah Olma Sanatı … Bir süre sonra düzenlenen Kanuni Esasi’nin, Padişah’a uyruklarından istediğini istediği vakit memleketten sürme hakkını tanıyan 113. maddesi bunu daha açık ve seçik bir şekilde ortaya koyar. Gerçi Bakanlar Kurulunda Mithat Paşa’yı destekleyecek kimse yoktur o sıralarda ama, o: - Ne yapalım, şimdilik Kanuni Esasi bizde bu kadar olabiliyor. Başyazman olacak hınzır, böyle bir çivi sokmuş. Zaman gelir değiştirilir, demeyi sevecektir. Bir söylentiye göre -bunu bize yine Süleyman Nazif aktarır- Ziya Paşa bu maddenin evetlendiğini duyunca doğru Mithat Paşa'ya koşar. Ona niçin karşı çıkmadığını sorar. Mithat Paşa'nın açıklaması şudur: - Padişah çok üsteledi. Karşı çıksaydım Kanuni Esasi'nin ilanını geciktirecektim. Amaç bütün bütüne verimsizliğe uğrayacaktı. Ziya Paşa: - Anlıyorum, istemediğiniz adamları gerektiğinde İstanbul'dan sürmek için siz de o maddeyi onaylamış olacaksınız. Ama şunu unutmayın ki, bu madde ilkin size uygulanacaktır. Kanuni Esasi'yi izleyen aylarda Namık Kemal ile Ziya Paşa'nın da Süleyman Paşa gibi İstanbul'dan uzaklaştırılması, söylentinin doğruluğunu tanıtlar mı, tanıtlamaz mı? Gerçeği şu ki, 113. maddenin asıl kurbanı Mithat Paşa olur. Bunun başka türlü sonuç vermesi de beklenmemelidir. Tarih kitaplarında zorbaların kendi gönülleriyle baskılardan vazgeçtiğini okuyamazsınız. Hoş, krallara, padişahlara kulluk edecek insanlar da hiç eksik olmamıştır. Fransız İhtilali'nin ilk günlerinde Tuileries Bahçesi'ne koşan o bizim Restif de la Bretonne şöyle bağırır: - Ey krallar, kullarınız olmasaydı, ne olurdunuz? Burada şu da sorulmalıdır: - Krallar olmasaydı, padişahlar olmasaydı, kullar ne olurdu? - Krallar zorbalıklarını severse, kullar da ezilmişliklerini sever. Restif de la Bretonne birkaç yıl daha beklemeyi göze alsaydı, Napoleon kendisine şunları söyleyebilirdi: - Krallar erkleri, erk koltuklarını severler. Ama bir sanatçı gibi severler. Bir musikici kemanını nasıl severse onlar da onu öyle severler. Ondan sesler, uyumlar çıkarmak isterler. Bu sözlere şu da eklenebilir: - Yalnız, bu seslerin, zindan çığlıkları, zincir şıkırtıları olması gereklidir. “İlk Çember” yazarı Aleksander Soljenitsin'in demesi de budur: – İyi düzenlenmiş bir zindan örgütü kurmadan, devlet var olamaz. Bu da bizi şu noktaya getirir ki, kral olmanın, padişah olmanın da bir sanatı vardır. Ve de bu sanat, hiç mi hiç, halkın yararına değildir.
  • Gönlünden geçeni öldürmek, sevginin ta kendisidir.
  • ... düşgücü işe karışmadan hiçbir uslamlamanın, hiçbir varsayımın verimli olması beklenemez.
  • Unutmayalım ki, ölüm denilen şey de Burgaz Adası'nın keyifli sularında gülüp eğlenen Sait Faik'e ansızın çarpan dragonya gibi, selamsız sabahsız çıkıp gelir.
  • ... Eflak Voyvodası Vlad, Korkunç İvan'ı da gölgede bırakır. Bu yüzden adı da Kazıklı Voyvoda'ya ve Şeytan'ın Oğlu'na (Drakula'nın Oğlu) çıkmıştır.

Paf ve Puf İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Bu kitabı anlatmak zor. Deneme tarzı, 8 konu başlığı üzerine Salah Birsel'in yazdıklarını okuyoruz. Yazarın bilgi ve kültür birikimi hayranlık uyandırıcı, paylaştığı detaylar inanılmaz, seçtiği kelimeler, verdiği örnekler ilginç. Hicvetmekte mahir, dili keyifli, akıcı, üslubu espirili. Yazan, okuyanlardan belli bir seviye talep etmiş sanki. Galiba herkes sevmeyebilir Paf ve Puf'u. Ben de sekiz denemeden, konusu daha az ilgimi çekenleri okurken zorlandım; bununla birlikte, yazıların çoğu içerik ve anafikirde doyurucuydu benim açımdan. 'Yaşasaydı bugün için neler yazardı kimbilir?' 'Bu entellektüel seviyede kaç insan görmüştür şu memleket?' diye düşünmeden de edemedim kitap bittiğinde. kitap/paf-ve-puf--12672 yazar/salah-birsel (yazar okur okur yazar)

Mizahi, mesafeli ve dolu: modern tatta sorgular: Edebiyatımızın özgün şairinin bu denemelerini, çalışılmış içeriği ve bilgi birikimini yansıtması nedeniyle sevdim açıkçası. Çoğu uzun ve modern ölçülerde olan bu yazılar Muzaffer Buyrukçu'nun da dediği gibi, konulara saplanma taşımıyor aksine sokuluyor adeta. Kitaptaki 8 denemeden ilkinde; Birsel bizleri Tanpınar'ın bir öyküsündeki makineden Kafka'nın Ceza sömürgesi makinesine bağlayarak insanlık tarihi işkencelerini anlatıyor ta Hitler'in yahudi soykırımına kadar. Türkiye Nasıl Kalkınır'daysa; edebiyatımızın ilk öğretmen lakaplı Ahmet Mithat Efendi ve diğer mecburi sürgün gezginlerinin gözlemlerinden hareketle Doğu&Batı kültürü ufuklarına giriyor ve geri kalmışlığımız sorgulanıyor. Fantoma Geliyor'da; bir çok ünlü yazarın tutkusu polisiye romanlar irdeleniyor, Eldorado'da yine insanlığın yüz karası kıyımlarından uygar (!) Batılıların yaptığı Kızılderili katliamına, Yorum Yok'ta; Fransız yazar #leautaud üzerinden yorumsuz ve gerçekçi üsluplara değiniyor. Esere ismini veren Paf ve Puf ise; despot kızıl sultanımız 2.Abdülhamit (hani trt'de dizisi oynayan) ile kendi fotosunu karşılaştırma yaparak, ömrü paf ve puflarla geçip erken yaşlanan kendisinin başarısız ama cenazesi kalabalık sultan kadar (değer!) olamadığını (en azından onun gibi fotosunu renklendirseydi :) hicivle belirtiyor. Dili mizah ve hiciv dolu, bilgisi muhteşem ve yaklaşımı çoğunlukla mesafeli: modern anlamda şiirimsi, okuyun... (Hayat Bu)

1001 Gece Denemeleri başlığı altında yayımladığı eserlerinden Paf Ve Puf. • Tam bir ‘dil hokkabazı’ Birsel. Adamın doğum ve ölümü bile şiir gibi: 19 Doğum, 99 Ölüm. • 80 yıl. İçerisine neler sığdırmıyor ki. Denemesinden şiirine, romanından fıkrasına birçok türde eser. • Ne yazık ki ne yazık ki okumuyoruz onu. Nedenini söyleyeyim ben size: Onu okuduğumuzda ‘cahil olduğumuzun’ ayırdına varıyoruz. Bunu anlattıklarıyla yüzümüze vura vura dile getiriyor aslında. • Sekiz deneme var burada. Kapılarını ‘planlı cinayetler, işkenceler ve hitler’ ile açacak. • Avrupa’ya uzanacak sonra Ahmet Mithat ile. Ziya Gökalp’i, Hilmi Ziya’yı, Rıza Tevfik’i konuşturacak ve Batı’nın bizdeki etkilerini irdeleyecek. • Polisiye romanlara değinecek. Doyle’ye, Simenon’a, Agatha’ya ve nicesine. • Hele ‘okumak eylemi ve yazarlar’ üzerine yazmış olduğu bir deneme var ki.. Muazzam bilgiler, eserler, yazarlar göreceksiniz. • Bir yerden başlamalı Salah Birsel’e. Herhangi bir yerden belki de. Ama başlamalı. (Adem Kara)

Paf ve Puf PDF indirme linki var mı?

Salâh Birsel - Paf ve Puf kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Paf ve Puf PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Salâh Birsel Kimdir?

Salâh Birsel, 1919'da Balıkesir'de doğdu. İlk şiiri 1937'de Gündüz dergisinde çıktı. Günlüklerini 1950'de Beş Sanat dergisinde yayımlamaya başladı. Türk şiirinde özgün bir yer edinen Birsel daha çok aklın ve zekânın egemenliğini ön planda tutan, şairanelikten uzak, yergici şiirlere ağırlık verdi. Asıl ününü 1970'den sonra yayımladığı 1001 Gece Denemeleri ve Salâh Bey Tarihi olarak adlandırdığı dizi kitapları ve günlükleriyle elde etti. Şair ve deneme yazarı Salâh Birsel 1999'da vefat etmiştir.

Salâh Birsel Kitapları - Eserleri

  • Dört Köşeli Üçgen
  • Kurutulmuş Felsefe Bahçesi
  • Boğaziçi Şıngır Mıngır
  • Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu
  • Paf ve Puf
  • Kahveler Kitabı
  • Varduman
  • Nezleli Karga
  • Şiir ve Cinayet
  • Rüştü Onur
  • Köçekçeler
  • Bir Zavallı Sarı At
  • Seçme Şiirler
  • Şişedeki Zenci
  • Amerikalı Tolstoy
  • Gandhi ya da Hint Kirazının Gölgesinde
  • Yaşlılık Günlüğü
  • Hafiyeler Önde Gider
  • Şiirin İlkeleri
  • Kediler
  • Yapıştırma Bıyık
  • Halley Kimi Kurtarır
  • Kendimle Konuşmalar
  • Aynalar Günlüğü
  • Yalnızlığın Fırınlanmış Kokusu
  • Hacivat Günlüğü
  • Asansör
  • İstanbul - Paris
  • Geceyarısı Mektupları
  • Bay Sessizlik
  • Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi
  • Sen Beni Sev
  • Günlük
  • Papağanname
  • Haydar Haydar
  • Gece Mavisi
  • Çarleston
  • Yaşama Sevinci
  • Sevdim Seni Ey İnsan
  • Yanlış Parmak
  • Goethe: Işık... Biraz Daha Işık
  • Ases
  • Rumba Da Rumba
  • Seyirci Sahneye Çıkıyor
  • Baş ve Ayak
  • Beyoğlu'nda Büyülü Geceler
  • Fransız Resminde İzlenimcilik
  • Hacivatın Karısı
  • Kuşları Örtünmek
  • Nardenk
  • İnce Donanma

Salâh Birsel Alıntıları - Sözleri

  • Doğrusu, bilinçaltı denilen o zirzop bilgisayar, insana öyle oyunlar oynar ki, aklı keskinler bile işin içinden kolay kolay sıyrılamaz. (Boğaziçi Şıngır Mıngır)
  • Goethe, “ okumayan insanlar, onun ne kadar çabaya, ne kadar zamana mal olduğunu bilemez. Ben okumayı öğrenmek için seksen yılımı verdim. Yine de öğrendim diyemem,” der. (Hafiyeler Önde Gider)
  • Ahmet Refik, Sokullu adlı kitabında Kanuni çağında İbrahim Paşa'nın adamlarından Venedik Balyosu (elçi, temsilci) Alvario Griti'nin de Taksim'de büyük bir konağı olduğunu söyler. Balyos “Beyoğlu” adıyla anılır ki Beyoğlu adının buradan geldiği düşünülebilir. (Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu)
  • Yaşasın Hürriyet! Yaşasın Vatan! (Sergüzeşt-i Nono Bey ve Elmas Boğaziçi)
  • Kaçın kaçın karayelden Sıkıntıdan bulanımdan Bağlanmayın güzelliklere Mutluluğun berisinde durun (Çarleston)
  • Dünyada onlardan güzel şey var mı? Kadınlara düşen şey sevilerek ve de onurlandırarak yaşamaktır. (Gece Mavisi)
  • Demokrasinin hayran olunacak bir özelliği de yurttaşlara protesto hakkı tanımasıdır. (Şişedeki Zenci)
  • Gülücüklerinizi çoğaltıyoruz (Köçekçeler)
  • Ölümünden birkaç ay önce 15 ciltlik romanın sonuna ‘Bitti’ sözcüğünü oturttuktan sonra rahatlar ancak. O vakit hizmetçisine şöyle diyecektir: - Romanım bitti. Artık ölebilirim Celeste. (Kurutulmuş Felsefe Bahçesi)
  • Şair, almadan verendir. Şairin Tanrı'ya benzetilmesi de bundan, bu almadan verme yüzündendir. (Hacivat Günlüğü)
  • Çay içen limon istedi mi Hacı kendisine hakaret edilmiş sayar. (Kahveler Kitabı)
  • Kötü damgası vurulan şeyleri aynen kabul etmek insanların hamu­runda vardır. İnsanlar bir şeye güzel dendi mi ayakla­nırlar. Kötü dendi mi ses çıkarmazlar. (Sen Beni Sev)
  • ...Yağmacılık adam başı Adalet sevenler nerde Eşekleri yolda bekler Açıkgözler hazırolda Yalan üretilir yok yere Yaşa ahlaksız ahlak Herkes suçla uğraşır Suçluları soran nerde... (Seçme Şiirler)
  • Uyu bir tanem uyu ... Seni şiir uyandıracaktır (Baş ve Ayak)
  • Kapıyı örttükten sonra kendimi yokladım. Neşe diye bir şey kalmamıştı. (Hacivat Günlüğü)
  • Bir karanlık kutudur İnsanlık bahçesi Kim kime dosttur anlaşılmaz Kim kime gölge verir (Yaşama Sevinci)
  • Bir romanı elli kez okumak! Bu, birçok­larına gülünç gelebilir. Ama tekrar tekrar oku­madan bir kitabın iyice anlaşılabileceği düşü­nülmemelidir. Jean Cocteau, bu konuda şöyle der: “Okumak başka bir iştir. Okuyorum. Okuduğumu sanıyorum. Bir kitabı yeniden okuduğum vakit de, onu daha önce okuma­dığımı sezinliyorum.” (Kendimle Konuşmalar)
  • Bir avuç çılgınlık dönenir içimde. (Bay Sessizlik)
  • ...burada 1de Anatole France’nin 1sözüne perende attıralım: — Yazı yazmadan mutlu yıllar yaşamıştım... (Yapıştırma Bıyık)
  • Ne olursa olsun ikinci okumalardan alınan tad, birincisinden damıtılan tad değildir. Ondan daha başka şeyler, daha başka büyüler taşır. (Asansör)

Yorum Yaz