diorex
Dedas

Paralı Asker - Georges Perec Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Paralı Asker kimin eseri? Paralı Asker kitabının yazarı kimdir? Paralı Asker konusu ve anafikri nedir? Paralı Asker kitabı ne anlatıyor? Paralı Asker PDF indirme linki var mı? Paralı Asker kitabının yazarı Georges Perec kimdir? İşte Paralı Asker kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.04.2022 10:00
Paralı Asker - Georges Perec Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Georges Perec

Çevirmen: Esra Özdoğan

Orijinal Adı: Le Condottiere

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755706023

Sayfa Sayısı: 168

Paralı Asker Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Georges Perec’in 1957-1960 yılları arasında yazdığı ilk roman olan Paralı Asker (Le Condottière) yazarın ölümünden otuz yıl sonra bulundu. Farklılığı ve yenilikçiliğiyle öne çıkan Perec dünyasını işte bu roman başlatmıştır.

Antonello da Messina’nın 1475’te yaptığı Paralı Asker tablosunun sahtesini yapma işini üstlenen Gaspard Winckler’i heyecan ve gerilim dolu, hayat kadar gerçek, sanat kadar kurmaca bir serüven beklemektedir. Özgün yapıt ile sahte yapıt arasındaki karmaşık ilişkide ruhu ve bedeniyle birlikte kaybolan kahraman aslında şu sorunun peşindedir: Sahte bir sanat eseri üreterek gerçeğin kendisine ulaşılabilir mi?

Gerçeği arayan sanatın etkileyici öyküsünü anlatan Perec, polisiye roman temalarını kendi edebiyat anlayışıyla dönüştürerek son derece sürükleyici ve düşündürücü bir ilk kitaba imza atıyor.

Paralı Asker Alıntıları - Sözleri

  • Bilinç kendini korumak için mi anımsıyordu...
  • "Seni anlamıyorum." "Elbette anlamıyorsun! Kimse anlamıyor, ben bile...''
  • ''...saniyenin milyonda birinde, inanılmaz mutlu olmuş...''
  • Hep bir yanılgıyı yaşarız zaten. İşlerin yoluna gireceğine, her şeyin olağan akışına kavuşacağına inanırız.
  • Dünyadaki her insan gibi, mutluluğu arıyordum sanırım.
  • "'Yaşamak istiyordum' ne demek oluyor?" "Bir şey demek olmuyor işte... sorun da bu ya...''
  • Ne acayip. İnsan özgür sanıyor kendisini. Sonra bir anda... Yok. Nerede başlıyordu özgürlük? Nerede sona eriyordu?
  • Birçok insan gibi ben de cehennemin dibini gördüm ve birkaç insan gibi, oradan iyi kötü çıkabildim.
  • Hayatında iki ya da üç sefer seçim yapman gerekmişti, belli ki yanlış seçim yapmışsın, belki şimdi kendinden yola çıkman, hatalarından pişmanlık duymaktansa kendini kabul etmen, yalnızca silinmesi zorunlu olguları öne sürmen olanaklıdır...
  • Mutlu musun? Mutlu olacak mısın? Karanlık hiçbir şeye benzemiyor. Yol kenarında yürüyorsun. Geçen arabalara sesleniyorsun. Durmuyorlar.
  • Yaşamak hoşuna gidecek mi? Evet desene. Evet ve yine evet. Güneşte yürümenin hazzı, yağmurda yürümenin hazzı, yolculuğa çıkmanın, yemenin hazzı. Yüzmenin. Tren sesi duymanın?
  • Arkanda maskeler var. İçinde hiçbir şey yok. Yaşama arzusu. Ölme arzusu. Bir boşluk hissi, hoyrat bir anlayışsızlık. Ya sonra?
  • Dinlenmek, çekip gitmek istiyordum...
  • Saniyelerin birbirini izlediğini, dakikaların geçtiğini hissediyor musun?
  • Bir daha asla kendi tuzaklarıma düşmemeye çalışacağım. Her şeye baştan başlamaya, beni harekete geçiren, öne iten şeyin ne olduğunu bulmaya çalışacağım... bilmem... elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım... çok önemli bir iş değil... uyanık olmak... Kendimi ve dünyayı tanımaya çalışmak...

Paralı Asker İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yazıldığı dönemde kendisini yayımcılara kabul ettiremeyen, yazarın ölümünden otuz yıl sonra keşfedilen, kısaca yazarın ilk ve son romanı diyebileceğimiz, hacim, başlık ve içerik yönünden yıllar içerisinde birçok değişikliğe uğrayan bir eser Paralı Asker. Baştan ilginç bir kurguyla yazılmış roman okumaya hazır olun. Çünkü olay sırası sondan başa doğru gelişiyor, önce cinayet, sonra sebepleri ve tüm bu sebeplerin kaynağı tablonun kim tarafından yapıldığı/yapım aşaması. Kahramanımız Gaspard Winckler sahte tablo yapımında usta bir sanatçı ya da sahtekar. Kendisine iş veren kişi ise ; Anatole Madera isimli genelde bu işlerden para kazanan bir Fransız. Kitap Winckler 'in Madera' yı öldürmesiyle başlar, peki onu bu eyleme iten sebep nedir?Kitabın sonlarına doğru öğreniyoruz bunu da, Streten ile yaptığı konuşmasından. "Asla kendine ulaşamıyorsun. Yineleniyorsun. Sonsuzca;günün birinde kusursuz bir tekrarcı olmaktan başka umudun kalmıyor. Hiçbir işe yaramıyordu bütün bunlar, hiçbir yere varmıyordu." [syf. 88] diyerek kendi bağımsızlığına kavuşmasını Madera'nın ölümüne mi bağlamıştı ya da "Devam edemiyorum artık. Yalnız bana ait duruşlar istiyordum, yalnız benim olan bir hayat istiyordum." [syf.91] sözleri onun kendi hayatını kurması için tek çaresinin Madera'yı öldürmek olduğuna mı işaret ediyordu. Ama kesin olan bir şey var ki kitap boyunca hep bir arayış içinde kahramanımız, farklı dokunuşlar istiyor, kendisine ait, sadece kendisinin olan. Sahteciliğe düştükçe, her fırça darbesinde farklı sanatçıların tarzını gördükçe kendisine ait bir şeyi yaratamamanın verdiği sancıyı yaşıyor ve cinayet işliyor. Kitabı okurken bazı bölümlerde Dorian Gray'in Portresi kitabını okuyor hissi yaşadım ; ancak orda tablo kahramanımızı günden güne tüketirken, Paralı Asker 'de sahte tablolar, sahtecilik tüketiyor. Kitabı ilk başlarda çok karışık bulabilir, toparlamada güçlük yaşayabilirsiniz, ama sabredip devam ederseniz gerçekten müthiş bir kalemi okumanın verdiği haz sizi yeterince tatmin edecek,emin olun. Puanım : 10/9 (Nurgül Demiray)

Önceki hayatlarımın çoğunda mutlaka Fransızdım veya Fransa'da yaşadım. Sanatına, kültürüne, tarzına, düşünürlerine bayılıyorum. Bugün sizlerle Fransız sosyolog ve yazar Georges Perec'in @canyayinlari 'ndan çıkan kitabı Paralı Asker hakkında konuşacağız. Georges Perec, 1960'ta ilk kitabı Paralı Asker'i yazıyor fakat kitap yayıncılar tarafından reddedilince yıllarca çekmecede kalıyor ve ölümünden 30 yıl sonra bulunuyor. Bir polisiye gibi başlayan kitapta sahte tablo ustası Gaspard Winckler, Paris'in eteklerindeki resim stüdyosundadır ve ellerinde finansörü Madera'nın kanı vardır. Cinayetin sebebi ise Antonello da Messina'nın 1475 yılında yaptığı Paralı Asker tablosudur. Gaspard Winckler, tabloyu aslına taş çıkaracak biçimde yapsa da aniden içine düştüğü varoluşsal sorgu ve kriz, onu hayatını sorgulamaya ve kendi deyişi ile "kendi yüzünü aramaya" teşvik eder. Kitap bir kere sanatseverler için, resim sanatı meraklıları için çok keyif verici, beni en çok çeken kısmı bu. Çünkü kitapta sanat adına sorular ve bir sanatçının sanatıyla hayatı arasındaki yolculuğunu anlattığı çok çarpıcı cümleler var. Georges Perec, bir ilk romana göre çok çarpıcı bir iş çıkarmış bence, yazara hakim olanlar Paralı Asker'in, Perec edebiyatı ile ilgili çok çarpıcı ipuçları barındırdığını söylemiş. Perec, e harfi kullanmadan yazdığı romanı Kayboluş ile deneysel bir çalışmaya imza atarak büyük ses getirmiş. Ailesini küçük yaşta kaybeden yazar, e harfini kullanmaması üzerine "O roman benim, en çok kullanılan harf de benim ailem." açıklamasını yapmış. Ben ilk kez Perec okudum ve çok sevdim. Diğer kitaplarını da okumaya devam edeceğim. Farklı bir roman okumak istiyorsanız Paralı Asker'i es geçmeyin derim. (Çağla Özden)

Hani bir yazarın okumadığımız bir eserini okuruz da "şaşırtmadı" gibi yorumlarda bulunuruz ya memnuniyetimizi belirtmek için. Söz konusu Perec olduğunda memnuniyetimizi belirtmek için "şaşırttı" ifadesini kullanmak gerekir belki de. Uyuyan Adam'ı okumuş bir okur olarak Paralı Asker ile Uyuyan Adam'ı karşılaştıracak olursam aralarında onlarca fark bulabileceğime inanıyorum. Şayet Perec bu eserinde (ilk eseri) Uyuyan Adam'ı andıran yöntemler elbette ki kullanmış. Fakat verilen duygu olsun, eserdeki genel psikolojik algı olsun birbirlerinden çok farklı. Perec'in her eserinin birbirinden çokca farklı olduğunu duymuştum, bu eserini okuduktan sonra bunu doğrulamış oldum. Evet, Perec bu sefer de şaşırttı. Kitap hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadan, sadece kapağına ve ismine bakarak bu kitap hakkında çok değişik düşüncelere varabilirsiniz. Polisiye bir roman ya da ortaçağ romanı olarak düşünebilirsiniz Paralı Asker'i. Hayır bunlardan hiçbiri değil. Polisiye öğelerden yararlanılsa da polisiye bir roman değildir bana göre Paralı Asker. Bir özgürleşme çabasıdır bu eser. Hikayemizin kahramanı Gaspard Winckler. Gaspard sahte tablolar yapıp bir şekilde onları satan bir düzenin içinde 'sahteci' olarak çalışıyor. Örneğin Van Gogh'un bir eserinin tıpkısını yapıyor, ya da başka bir ressamın bir tablosunu dikkate alaraktan onun tarzını yansıtan sahte bir eser ortaya çıkarıyor ve bu sahte eserler çeşitli yollarla pazarlanıyor. İşte Gaspard bu halkanın en son zinciri. Bu sahte resimleri yapan kişi. Çok ayrıntıya girmeden bazı olaylar üzerine giderek bende hissettirdiği duyguları açıklamak isterim. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki kitap bir cinayetle başlıyor. Gaspard bu cinayeti öylesine derinlikte anlatmış ki, o hareketli bölümleri okurken siz de ister istemez paniğe kapılıyorsunuz. İnsanlar genel olarak paniğe kapılmaya çok elverişlidir. Panik sebebi olan normal-dışı durumu zihin ilk başta kabul edemez. Bu, bana göre diğer algı çeşitlerinden çok daha yavaş gerçekleşir. Kötü bir haber alındığında insanlar istemsizce "nasıl olur?" diyebilir örneğin. İşte benim için Paralı Asker, "nasıl olur?"'un bir tür açılımsal türden tasviri diyebilirim. Eser boyunca hissettirilen duygu okuyana da panik veriyor, tıpkı Gaspard gibi. Antonello de Messina adlı ressamın 1475'te yaptığı bir tablodur Paralı Asker. Kitabın kapağındaki resim de o tabloya aittir. Bahsettiğimiz üzere 'sahteci' rolünü üstlenen, zincirin son halkası olan Gaspard bu işi de üstlenir. Fakat bu iş ona bazı şeyleri sorgulatacak, dolayısıyla ona çeşitli "nasıl olur?"'lar getirecektir. Gaspard kimi zaman öyle bir noktaya gelir ki özgün bir yapıt ile sahte bir yapıt arasındaki karmaşık ilişkide kendini dahi kaybeder. Dolayısıyla arka kapakta da bahsedildiği gibi şunu sorgular ister istemez: Sahte bir sanat eseri üreterek gerçeğin kendisine ulaşılabilir mi? Gerçeği aramaya çalışan ama yanlış bir yolda olan birinin öyküsüdür biraz da Paralı Asker. Yanlış bir yoldan doğruya giden bir geçit var mıdır? Varsa bu geçit bulunabilir mi? İşte bunları sorguluyor Gaspard hikaye boyunca. Panik hali aslında bir nevi 'ani deliliktir'. İnsan kendi olamaz o anda, başka biriymiş gibi kendine ait olmayan hareketler yapmaya başlar. Kimi şizofreni hastalarında bir anda yere çömelip başını kollarıyla kapama eğilimi vardır, bunun nedeni istemsiz panik yaşamalarıdır. İlk bölümdeki cinayetten itibaren başlayan Gaspard'daki, dolayısıyla kitaptaki panik, bana göre ani delilik hali son bölüme değin sürüyor. Ancak sonda anlayabiliyorsunuz bu ani deliliğin nedenini. Belki de bu neden Gaspard'a saçma geldiği için öğrenemiyoruz kitabın sonuna dek. Kimi psikolojik rahatsızlığı olan kişilerde de bu böyledir; en büyük sorunlarını ya asla anlatamazlar ya da çok sonralarda pes edip, kendilerini kasarak ve zorlayarak anlatırlar. Birbirlerini seven ama bunu ilan edemeyen iki utangaç kişinin iki kelimesi gibidir bu sorunlar. Ağızdan çıkarken dahi insan o kelimelerin altında ezilir kalır. Kendi kelimelerinin altında. Gaspard da bu ezilmeyi son bölümlerden birinde, basit bir cümle ile yaşıyor: "Hiç pişman değilim!". Ayrıca kitap boyunca süregelen Kafka'varimsi bir umutsuzluk da alıp başını gitmiş. Öyle ki tek çözüm yolunun kalması insana sorunlardan çıkışı ifade etmez çoğu zaman. Çözüm yolunun onu başa götüren dolambaçlı bir yol olup olmadığını insan asla bilemez. Biraz da bu 'bilememezliğin' romanı Paralı Asker. Eser için bir özgürleşme çabasıdır demiştik başta. Bu öyle umutsuz bir çaba ki zorunlu olmayan bir bağımlılık söz konusu. Gaspard'ın zorunlu olmayan bağımlılık halini anlayamaması, dolayısıyla paniğe başka bir deyişle ani delilik haline giriş yapmasını anlatır Paralı Asker. Panik dediğimiz şey insana her şeyi yaptırabilecek potansiyeldedir. Hatta bir sahnede, odada kilitli kalan Gaspard, odadan dışarıya çıkan bir tünel kazmayı bile o anda düşünebilmiştir. Hani panik anlarında beynimiz böyle hızlı ama anlamsız çalışır ya bu eser de aynı öyle. Hızlıca okunup bitiyor, fakat anlamsızlıklardan anlam çıkarmak biz okurlara kalıyor. Teşekkür ederim sana Perec, bizlere anlam çıkarma yetisini panik yoluyla da olsa vermeye çabaladığın için. Çağımızda bazı şeylerden anlam çıkarabilmek için paniklemek gerekiyorsa dahi paniklemeli insanlar, belki de bunu söylemeye çalışmış Perec. Anlam uğruna yaşanan ani, geçici delilikler. Paralı Asker bana yansıttıkları ve hissettirdikleri olsun gerçekten yeterli bir eserdi. Tanışmayanların Perec'le tanışması, tanışanların da bu eseriyle de 'şaşırması' dileğiyle... (Nympheutria)

Paralı Asker PDF indirme linki var mı?

Georges Perec - Paralı Asker kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Paralı Asker PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Georges Perec Kimdir?

Şaşırtıcı özgünlükteki yapıtlarıyla, anlatı üslubuna ve şiire getirdiği yeniliklerle edebiyat dünyasında ayrı bir yer edinen Georges Perec, 7 Mart 1936'da Paris'te doğdu, 3 Mart 1982'de Ivry'de öldü. Neredeyse tüm yaşamı boyunca Paris'te yaşadı. İkinci Dünya Savaşı'na katılan babası 1939'da öldürüldü. Almanlar Fransa'yı yavaş yavaş ele geçirirken, Perec akrabaları tarafından kırsal bölgeye götürüldü. 1942 yılı sonlarında Paris'te kaybolan annesinin de daha sonra Auschwitz'de ölmesiyle, altı yaşında öksüz kaldı ve halasıyla eniştesi tarafından büyütüldü. Yahudi kökenli oluşunu ve anne babasını savaşta kaybetmesini hiçbir zaman açıkça irdelemese de, bunlar yapıtlarında alttan alta her zaman var olan unsurlar oldu.

Perec eğitimini tamamladıktan sonra, bazı dergilere yazılar yazmaya başladı. 1965'te ilk romanı Les Choses. Une histoire des années soixante (1965; Şeyler - Altmışlı Yılların Bir Hikayesi, çev.: Sevgi Tamgüç, Metis Yay., 1998) ile Renaudot Ödülü'ne layık görüldü. O tarihten itibaren birbiriyle hiçbir benzerlik taşımayan yirmiden fazla kitap yayımladı.

Perec, 1960'ta Raymond Queneau ve François Le Lionnais tarafından kurulan, Paris merkezli OuLiPo'nun (Ouvroir de Littérature Potentielle-Potansiyel Edebiyat Atölyesi) üyelerindendi. Italo Calvino, Harry Matthews, şair ve matematikçi Jacques Roubaud'nun da üyesi olduğu, matematik, mantık ya da satranç gibi başka alanlardan biçimsel olarak yararlanan, edebiyatı bu alanlardan ödünç aldığı yeni yapılar ve örneklerle genişletmeye çalışan OuLiPo'nun başını çeken edebiyatçılardan biri oldu.

Perec, romanlardan toplu çapraz bulmacalara, denemelerden taşlamalara, şiirlerden sözcük oyunlarına çeşitlilik gösteren yapıtlara imza attı. Tersinir sözler, evirmeceler, sözcük oyunları Perec'in yapıtlarından hiç eksik olmadı.

1969'da hiç "e" harfi kullanmadığı La Disparition (Kayboluş) adlı romanı yazdı. Kayboluş bir adamın ortadan kayboluşunun hikâyesidir ve adamın kaybolduğu dünyada "e" harfi de kaybolmuştur, ancak romanın hiçbir karakteri dildeki yer değiştirmelerin, benzetmelerin, tahrif etmelerin ve böyle bir evrenin boşluğu doldurmak için giriştiği sonu gelmeyen hilelerin farkına varmaz. Böyle bir dünyada arkadaşları Anton Ssliharf'i boşuna arar ve birer birer yok olurlar.

İnsanın yaşadığı ortamı keşfe çıkan Perec, kimi zaman sivri dilli bir alaycılıkla, kimi zaman da takıntılı bir yöntemcilikle romanlar yazdı. Özel hayatı konusunda her zaman ketum olsa da, yapıtları otobiyografik unsurlarla doludur. 1973 yılında yazdığı La Boutique Obscure, 1975'te kaleme aldığı W ou le souvenir d'enfance (W Ya da Bir Çocukluk Hatırası, çev.: Sosi Dolanoğlu, Metis Yay., 2001), 1978'de yayımlanan Je me souviens, otobiyografik özellikleri daha öne çıkan yapıtlarıdır.

Perec'in en önemli yapıtlarından biri de, 1978'de yayımlanan ve Medici Ödülü'ne layık görülen La vie mode d'emploi'dır (Yaşam Kullanma Kılavuzu, çev.: İsmail Yerguz, Yapı Kredi Yayınları, 2001).

Harflerle ve sözcüklerle oynamayı çok seven Perec, dili neşeli bir oyun ve keşif alanına, kapıları şiire olduğu kadar derin felsefi düşüncelere de açılan bir laboratuvara çevirmiştir.

Georges Perec Kitapları - Eserleri

  • Uyuyan Adam
  • Şeyler
  • Kayboluş
  • Doğdum
  • Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?
  • Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi
  • W ya da Bir Çocukluk Hatırası
  • Saraybosna Suikastı
  • Yaşam Kullanma Kılavuzu
  • Paralı Asker
  • Harikalar Odası
  • Mekan Feşmekan
  • Ellis Adası
  • Karanlık Dükkan
  • Ücret Artışı Talebinde Bulunmak İçin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi
  • Olağan-içi
  • Her Durumda Yapmam Gereken Şeylerden Bazıları
  • Cantatrix Sopranica L. ve Diğer Bilimsel Yazılar
  • Kış Yolculuğu
  • Doğdum
  • Kış Yolculuğu ve Peşindeki Öyküler
  • İncelikli Go Sanatını Keşfetmeye Çağıran Küçük Kitap
  • A Void

Georges Perec Alıntıları - Sözleri

  • her şey, herkes tehditkar hale geliyor. geçtiğim yerlerin hepsi bana yabancı. (Karanlık Dükkan)
  • servis şefinizin karşısına geçmiş alçak sesle yaşam koşullarınızın yavaş yavaş bozulmakta olduğunu anlattığınızda sizi sempatik ve neredeyse heyecanlı bir dikkatle dinlemeyeceğini ve size gelecekte bir ücret artışı umudu vermeyeceğini düşünmeniz için hiçbir neden yoktur (Ücret Artışı Talebinde Bulunmak İçin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi)
  • bir servis şefi astlarından birini hiçbir zaman tebrik etmez. (Ücret Artışı Talebinde Bulunmak İçin Servis Şefine Yanaşma Sanatı ve Biçimi)
  • Yaşamak hoşuna gidecek mi? Evet desene. Evet ve yine evet. Güneşte yürümenin hazzı, yağmurda yürümenin hazzı, yolculuğa çıkmanın, yemenin hazzı. Yüzmenin. Tren sesi duymanın? (Paralı Asker)
  • Saat dördü beş geçiyor. Göz yorgunluğu. Sözcük yorgunluğu. (Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi)
  • Binet, kralın perukacısı Rigaud'ya bir tablo ısmarladı. Ressam bu işten hiç memnun kalmadı Çünkü küçümserdi fırçası tarakları Ama Rigaud, peki ya olmasaydı Modellerin perukları Ne renkleri kalırdı ne ruhsarları O vakit çok arardın perukacıları! (Harikalar Odası)
  • "Zaman geçiyor, ama sen saati bilmiyorsun..." (Uyuyan Adam)
  • Herkes ayağa kalkar ve hiçbir şey ol­maz. (Doğdum)
  • Geçtiğim yerlerin hepsi bana yabancı. (Karanlık Dükkan)
  • Küçük bir şişe Vittel su içiyorum oysa dün kahve içiyordum (bu durumun meydan üzerinde dönüştürücü bir etkisi var mı?) (Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi)
  • "Dönüşsüz bu gidiş uzak kadere teslim hep başka kıyılara doğru sürükleniriz bari bir gün sonsuz sularında senelerin demirleyemez miyiz ey göl daha bir sene anca geçti aradan doyamadığı maruf dalgaların başında bak oturduğu taşta yapayalnız bir adam benim o bir başıma." (Saraybosna Suikastı)
  • Ey edebiyat! Senin o kutsalların kutsalı süreklilik aşkın yüzünden ne ezalar, ne cefalar çekiyoruz!... (Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?)
  • Anlam ortada aslında. Ortada ama az ya da çok uzağımızda. Az ya da çok bulanık, az ya da çok muğlak ama orada. (Kayboluş)
  • "Yatak: Tanımlanmamış tehdidin meskeni, tezatların meskeni, fani haremleriyle dolu yalnız bedenin mekânı, arzuya yasak mekân, bağlılığın umulmadık mekânı, düşün ve ödipal özlemin mekânı: Ne mutlu uyuyabilene korkmadan kahırlanmadan O heybetli, o kutsal yatağında babanın Soyundan gelenlere hem beşik hem mezar olan. José Maria de Heredia Trophées" (Mekan Feşmekan)
  • Nasıl ulaşmalı sıradan olana, basit olana, gündelik olana, olağan olana, her gün olup bitene? (Ellis Adası)
  • Birçok şey değişmemiş, yerinden bile hareket etmemiş (harfler, semboller, çeşme, toprak alan, banklar, kilise vb.), ben de aynı masada oturuyorum (Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi)
  • “Arkanda maskeler var. İçinde hiçbir şey yok . Yaşama arzusu. Ölme arzusu.Bir boşluk hissi , hoyrat bir anlayışsızlık .Ya sonra ? ” (Kayboluş)
  • “Mışıl mışıl uyumak burnumda tütüyor. Dalmak, uyumak, top patlasa duymamak istiyorum. Ama imkânsız.” (Kayboluş)
  • İnsan bir ad, bir sözcük istiyor. Haykırmak istiyor: Çözümü bulduğunu, bunalımının kaynağına indiğini haykırmak istiyor. Bu abuk sabuk karmaşık laf yığınından sıçrayıp çıkmak, bu sözcük bataklığından kaçıp kurtulmak istiyor insan. Ama artık bir sıçrama taşı da yok, tutunacak bir dal da. Hayal gücünün dibini boylamaktan başka yol yok. Bir başlangıç noktası yakalamak istiyor insan: Ama bütün noktalar çok uzaklarda, çok bulanık... "KAYBOLUŞ" GEORGES PEREC️ (Kayboluş)
  • Her yapıt başka bir yapıtın aynasıdır. (Harikalar Odası)

Yorum Yaz