Pazartesi Hikayeleri - Alphonse Daudet Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Pazartesi Hikayeleri kimin eseri? Pazartesi Hikayeleri kitabının yazarı kimdir? Pazartesi Hikayeleri konusu ve anafikri nedir? Pazartesi Hikayeleri kitabı ne anlatıyor? Pazartesi Hikayeleri PDF indirme linki var mı? Pazartesi Hikayeleri kitabının yazarı Alphonse Daudet kimdir? İşte Pazartesi Hikayeleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Alphonse Daudet
Çevirmen: Sabri Esat Siyavuşgil
Editör: Alkan İnal
Editör: Alev Özgüner
Orijinal Adı: Contes Du Lundi
Yayın Evi: İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9789944886994
Sayfa Sayısı: 265
Pazartesi Hikayeleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Alphonse Daudet (1840-1897): Roman ve hikâyelerinde yaşamın çelişik öğelerini bir araya getiren yazar, tutkunun da insanlar üzerinde yazgı gibi önüne geçilmez bir gücü olduğuna eserlerinde sıkça yer verir. İnsan davranışlarını dikkatle gözlemleyen ve özenle işleyen Alphonse Daudet, Fransa’nın güneyindeki yaşamı ve insanları duygulu bir alaycılıkla anlatmıştır. 1871 yılında gönüllü olarak katıldığı Fransız-Alman savaşı sanatçıyı büyük ölçüde etkilemiştir. Bu etki Pazartesi Hikâyeleri’nde gerçek, hayal, alay, sevecenlik ve kaygının iç içe geçtiği şiir yüklü bir üslupla metne yansımıştır. Sabri Esat Siyavuşgil (1907-1968): Fransa'da Djon ve Lyon üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İ.Ü. Edebiyat Fakültesi'nde genel psikoloji ve pedagoji dersleri verdi. Edebiyat yaşamına şiirle başlayan Sabri Esat Siyavuşgil 1927'de Cevdet Kudret, Yaşar Nabi Nayır ve Ziya Osman Saba ile birlikte Yedi Meşaleciler şiir topluluğunu oluşturan yedi sanatçıdan biridir. Odalar ve Sofalar tek şiir kitabıdır. Psikoloji ve Terbiye Bahisleri ve Karagöz adlı incelemeleri yayımlandı. Yaşamının sonuna dek öğretim üyeliğini sürdüren Sabri Esat Siyavuşgil birçok Fransızca yapıtı Türkçeye kazandırdı.
Pazartesi Hikayeleri Alıntıları - Sözleri
- Ölü bir kuştan daha hazin ne olabilir ki?
- Diline sahip oldukça, seni zincirlerinden kurtaracak anahtar kendi elindedir.
- Bulursam okuycagim
- Kan ve gözyaşlarıyla dolu,uğursuz bir tragedya.
- "Bunlar aşağılık,dönek herifler..."
- Artık kelimelerin ne anlama geldiğini seçemez oluyorum.Hepsi bana garip,anlamsız görünüyor.
- Sanki,korkulu bir rüyayı yüklenmiş gidiyorum ve bu kâbusa,bana çarpıp geçen insanları,sokağın çirkefini ve gürültüsünü katıyorum.
- Dünyayı bu güruh idare edecek ha..! Öyle olacaksa,pasajdaki komşularımın dediği gibi,lanet olsun!
- Hay Allah kahretsin,bütün bu hallere politikanın sebep olduğunu düşündükçe,içim yanıyor.
- İçimizde yaşattığımız eser, bize daima meydana koyduğumuz eserden daha güzel gelir.
Pazartesi Hikayeleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar
İnceleme: Bir Daudet kitabını daha tamamladım. Pazartesi Hikayeleri, iki kısımdan oluşup içerisinde 42 öykü barındırıyor. Kitabın ilk kısmı beni biraz sıktı diyebilirim. Çünkü birinci kısımdaki öykülerin çoğu savaşta yaşanan olayları anlatmakta. Bunda yazarın 1871'de gönüllü olarak katıldığı Fransa-Prusya(Almanya) savaşının etkisi var. Bu nedenle yazarın bu kitapta savaş öyküleri anlatması kaçınılmaz olmuş. Ama ikinci kısım için aynı şeyi söylemeyeceğim. İkinci kısımda sizi daha akıcı, çeşitli konularla harmanlanmış öyküler karşılıyor. Hem hüzünlü, hem de içe dokunan, kendini sevdiren hikâyeler mevcut. Alphonse Daudet okuyanlar onun hikâyeciliğini, üslubunu ve tarzını az çok anlayacaklardır. Yazarın bu kitabı için ısrarcı olmuyorum ama öykü seviyorsanız, okuyabilirsiniz. İçinde beğendiğim öyküler şunlar oldu: " Son Ders, Casus Çocuk, Paris'te Köylüler, Poğaçalar, Gemide Monolog, Fransa Perileri, Peynir Çorbası, Son Kitap, Papa Öldü, Kızıl Keklik, Ayna. " Keyifli Okumalar... (Rabia)
Alphonse Daudet ......Pazartesi oykuleri... Fransiz edebiyyatinin naturalist yazarlarindan.nedense bana Emile Zolani hatirlatti kalemi... Pazartesi oykuleri cok ince ve zekice yazilmis.kederli öykülerin ana ekseni 1870-1871 Fransa-Prusya savaşı, biraz Alsace-lorraine olayları ve biraz da iç savaşta Paris komünü ile ilgili olaylardır. haydi canım, siz parisliler hep böylesiniz zaten! nefret, alay, can yakıcı kahkahalar, acı muziplikler, sonunda da: 'celine'in 13 mayıs'ta kesilen saçları.' '' içimizde yaşattığımız eser, bize daima meydana koyduğumuz eserden daha güzel gelir. konuşmadan önce gülümseyen kimseye güvenme."Daudet (Vusala121)
Kitap ağır bir dile sahip ve çokça eski, yabancı yahut yabancı kökenli kelime barındırıyor. Döneminin tarihi izlerini günümüze taşımakla birlikte olayları ve karakterleri de gözümüzde canlandırmakta oldukça başarılı. Duygu yoğunluğunu ortalama bir öykü metninden daha az buldum fakat bu, bize aktarılan duygusal kesitlerin etkisini arttıran bir detay. Yalnızca öykülerin birbiri ile arasında bağlantı kurulup kurulmadığıyla alakalı bir tereddüte kapıldığım zamanlar oldu. Çünkü iki metin arasında ortak paydalar bulmak gayet olası fakat yine o paydalar bir yandan önceki metni zihninizde canlandırırken diğer yandan başlı başına bambaşka bir yöne ilerliyor. Genel olarak beğendiğim fakat Fransız edebiyatına giriş için ağır olduğunu düşündüğüm bir kitap. Yine de fransız tarihine ilgisi olanlar için ilkler listesine alınabilir. (Çetin Caymaz)
Pazartesi Hikayeleri PDF indirme linki var mı?
Alphonse Daudet - Pazartesi Hikayeleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Pazartesi Hikayeleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Alphonse Daudet Kimdir?
Alphonse Daudet (13 Mayıs 1840 - 17 Aralık 1897), Fransız yazar.
Naturalizm akımının temsilcisidir. Sapho, Değirmenimden Mektuplar eserleriyle ünlüdür. Ayrıca Jack diye ünlü bir dünya klasiği vardır. İyi bir eğitim aldıktan sonra Alais Koleji'nde "etüt denetleyicisi" olarak görev yaptı. Edebiyat alanında çalışmalar yapmak üzere Paris'e gitti. İlk defa "Les Amoureuses (Aşık Kadınlar)" (1858) adlı şiir kitabıyla tanındı. Değirmenimden Mektuplar kitabıyla adını dünyaya duyurmayı başardı.
Alphonse Daudet, Nimes'de bir tüccar ailenin çocuğuydu. Oldukça avare bir gençlik döneminden sonra ailenin iflâsı üzerine on beş yaşında öğrenimini yarıda bırakmak zorunda kaldı. Paris'te kendi halinde bir gazeteci olan ağabeyi Ernest'in yanına gitti. Ertesi yıl (1858), yayımladığı bir şiir derlemesinde Aşık Kadınlar, onu edebiyat çevrelerine tanıttı. Asıl başarıya, güneydeki gençliğinin ve başkente gelişinin hikâyesi olan Küçük Şey (1868) ve özellikle Provence yöresini sade bir dille canlandıran eğlendirici masallar derlemesi olan Değirmenimden Mektuplar (1869) ile kavuştu. Taraskon'lu Tartarin, Tartarin Alpler'de, Taraskon Savunması ve Taraskon Limanı ile, Daudet muziplik ve canlılık dolu bir küçük taşra dünyası yaratmıştır. Böylelikle, karikatüre yakın gülünç bir güney folklorunun doğmasına katkıda bulunmuş oldu. Alfonse Daudet daha sonra 1897 senesinde öldü.
Alphonse Daudet Kitapları - Eserleri
- Değirmenimden Mektuplar
- Sapho
- Pazartesi Hikayeleri
- Zavallı Çocuk Jack
- Tarasconlu Tartarin
- Eksik Hayatlar
- Ezop Masalları
- Küçük Şey
- Jack
- Altın Beyinli Adam
- Yıldızlar
- Ayna
- Değirmenimden Mektuplar 2
- Pazartesi Öyküleri - II
- Şehirli Kız
- Bir Çocuğun Hikayesi - Gençlik Klasikleri
- Jack II
Alphonse Daudet Alıntıları - Sözleri
- Rende olmadan ev yaşamına başlanılabilir miydi? (Sapho)
- "Hayat bir roman değil; tahterevallidir." (Eksik Hayatlar)
- Cezayir eşeğinin sağlam kasları vardır... Tüm o taşıyacaklarına dayanması için gereken de budur... Gidin Araplara sorun. Bakın bizim sömürge sistemimizi nasıl açıklıyorlar... En üstte, derler, hükümetin başı vardır; en büyük sopa ondadır ve kurmay heyetine vurur; kurmay heyeti, bunun acısını çıkarmak için, askere vurur; asker Avrupalı yerleşimciye, Avrupalı yerleşimci Araba, Arap zenciye, zenci Yahudi'ye ve Yahudi de gider eşekçiğe vurur; ve bu zavallı eşekçiğin vuracak kimsesi olmadığı için sırtını uzatır, her şeyi taşır. (Tarasconlu Tartarin)
- Ne yaparsınız?.. Bu dünyada her şeyin bir sonu var. (Altın Beyinli Adam)
- Kederli, mutsuz insan çatlardı, iç çekmese. (Jack)
- İçimizde yaşattığımız eser, bize daima meydana koyduğumuz eserden daha güzel gelir. (Pazartesi Hikayeleri)
- Ah, bizler de ne zayıf yürekli insanlarız! Ama ne de olsa, nefretin aşkı öldürmemesi garip şey! (Değirmenimden Mektuplar)
- Güney’de yalancı filan yoktur; ne Marsilya’da, ne Nîmes’de, ne Toulouse’da, ne de Tarascon’da. Güney insanı yalan söylemez, yanılır. Her zaman doğruyu söylemez, ama doğruyu söylediğini sanır... Sizin yalan dediğiniz, onun için yalan değildir; bu aslında bir tür serap gibidir... (Tarasconlu Tartarin)
- "Kitaplarım olmasaydı, o felaketlere nasıl karşı koyardım?" (Eksik Hayatlar)
- Görmesini bilen gözler için acayip bir manzara... Ahlaksızlıklarımızı vererek medenileştirdiğimiz vahşi ve çürümüş bir halk... Göğüslerindeki” légion d'honneur şeritlerine hunharca sümküren, bir evet veya hayır için insanları falakaya yatıran başağaların acımasız ve denetimsiz iktidarı. Palmiyelerin altında terfilerini hayal eden, Esav'ın Yakup'a ilk oğulluk hakkını satması gibi hükümlerini bir tabak mercimek veya şekerli kuskus için satan, Kur'an ve yasa yobazı kadıların vicdansız adaleti. Çadırlarının önünde tüm kabile açlıktan ölür, içki âleminden arta kalanlar için köpeklerle çekişirken sırf zamanında General Yusuf diye birinin işlerini gördüler diye kızarmış kuzu ziyafeti çekip şampanya ve Mahonlu kızlarla kafayı bulan dinsiz ve ayyaş şefler. (Tarasconlu Tartarin)
- Çünkü bir ulus tutsak düştüğü zaman, diline sahip oldukça, zindanın anahtarı kendi elindedir demektir. (Altın Beyinli Adam)
- İnsan neyin nesi bir yere gittiğini bilmeli! Yola öyle kuş gibi çıkmamalı... (Tarasconlu Tartarin)
- Bizim hoşlanmadığımız bir şey, başkaları için çok değerli olabilir.. (Ezop Masalları)
- Kitap en iyi dosttur. Hayatın büyük kederlerini yenmek için okumaktan başka çare bulamıyorum. (Jack)
- Artık kelimelerin ne anlama geldiğini seçemez oluyorum.Hepsi bana garip,anlamsız görünüyor. (Pazartesi Hikayeleri)
- "Ah zavallı bizler, zavallı insan kalpleri ! Küçük görmenin, nefretin, aşkı öldürmemesi ne garip şey ! " (Değirmenimden Mektuplar)
- Pusuyu, pusuya yatmış avcının bakışını ve herkesin gündüzle gece arasında bekleyerek umutlanarak tereddüt içinde kıvranarak geçirdiği bu kararsız, mühim saatleri ifade etmek için bulunmuş ne güzel bir kelimedir. (Değirmenimden Mektuplar)
- Ya, öyle işte. İnsan her gün kendi kendine, adam sen de, der, daha çok zamanım var, yarın öğrenirim. Sonra başına neler gelir. (Altın Beyinli Adam)
- Yoksulların gülüşleri de böyle hazin olur. Onları güzelleştirecek yerde, yüzlerini daha da buruşturur. (Jack)
- Çünkü rastlantılara bağlı olarak yaşayan bu değişken insanlar, sevgilerinin ancak yaşamakta oldukları anını düşünürler, ondan önce olanları hiç anımsamazlar, ondan sonra olacaklardan da hiç korkmazlar. (Sapho)