Petrol Diyarında Aşk - Nevâl El-Seddavi Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Petrol Diyarında Aşk kimin eseri? Petrol Diyarında Aşk kitabının yazarı kimdir? Petrol Diyarında Aşk konusu ve anafikri nedir? Petrol Diyarında Aşk kitabı ne anlatıyor? Petrol Diyarında Aşk PDF indirme linki var mı? Petrol Diyarında Aşk kitabının yazarı Nevâl El-Seddavi kimdir? İşte Petrol Diyarında Aşk kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Nevâl El-Seddavi
Çevirmen: Ayla Esen
Orijinal Adı: Love in the Kingdom of Oil
Yayın Evi: Everest Yayınları
İSBN: 9789752970205
Sayfa Sayısı: 138
Petrol Diyarında Aşk Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Bir kadın iz bırakmadan ortadan kaybolur. Onunla ilgili soruşturmayı yürüten sorgu amiri durumu inceler: İsyankarın biri midir, yoksa bir günahkar mıdır bu kadın? Doğrusu, hiç kimse bir kadının, ardında bir ev ve bir koca bırakarak yürüyüp gitmesini anlayamaz.
Burası Kral Hazretleri'nin petrol krallığıdır çünkü. Öyle hiçbir kadın, elini kolunu sallayarak çekip gitme özgürlüğüne sahip değildir. Bu krallıkta bir erkek ortadan kaybolduğunda, kadın yedi yıl itirazsız onu beklemek zorundadır oysa, ama yasalarda kadının adı bile anılmaz.
Kadın tekrar ortaya çıktığında da hayatına giren erkekler arasında bir bulanıklık söz konusudur. Gününü gazete okuyup tembellikle geçiren, kadına durmadan yemek yapmasını emredip her fırsatta onu döven, daha sonra da kadınının başının üstünde taşıttığı petrol küplerini şirkete satarak hayatını sürdüren erkeklerdir bunlar. Kadın açısından ise birinin ötekisinden hiç farkı yoktur.
Mısır'lı ünlü feminist yazar Neval el-Saadavi, bu son romanında, yine ataerkil düzenlerde konumunu sorgulayarak, okuru yüzyıllardan beri değişmemiş olan yıkıcı sorunlarla bir kez daha yüzleştirmeyi istiyor.
(Arka Kapak)
Petrol Diyarında Aşk Alıntıları - Sözleri
- Hiçbir insanoğlunun katlanamayacağı şeyler meydana geliyor ve sen dünyada yanlış giden hiçbir şey yokmuş gibi koltuğuna yayılıp sigara içiyor, gazete okuyorsun.
- Çocuklarla birlikte oynamazdı, çünkü yalnız oğlanlar içindi oyun.
- Gazeteler, tecavüz vakalarından çok bahsederdi, bedene tecavüzden elbette. Kimse ruha tecavüz diye bir şey duymamıştı.
- Kadınların hüzünlü şarkıları gecenin karanlığında özgürce yüzerdi.
- Kadınların gözlerine ne zaman baksa, acının yoğunluğu artıyordu. Birbiri ardına yok oldular, ilk önce biri gitti, sonra da diğerleri..
- "Haklarım var.” “Ne?” “Kadın hakları! Bilmiyor musun?” “Biz öyle bir şey duymadık. Yalnız erkek hakları var bizde.”
- İnsanların yok olması normal bir şeydi. Bunu yapan erkekler hakkında bir kanun vardı. Kadın, kayıp kocasını yedi sene boyunca beklemek ve bir başkasıyla evlenmemek zorundaydı. Embriyo, rahimde yedi sene canlı kalır ve dönene kadar kadın kayıp kocanın mülkü sayılır. Kadın, bir taşıma sandığından başka bir şey değil. Kayıp kadınlar içinse bir kanun yok. Kocasının başka bir kadın almasını istemeyen kadın, ortadan kaybolmamalıdır.
- "Rejimle birlikte sanat da değişti. Gözlerin şekli bile değişti. Düz hatlı ciddi gözler, şaşı bakan kavisli gözlere dönüştü.” “Şaşı mı? Ne demek istiyorsunuz?” “Örneğin, sağ gözünüz karınıza, sol gözünüz başka bir kadına bakarken olduğu gibi.” “Doğal olanı bu değil mi zaten?” “O zamanlar doğal değildi. Dudaklar da değişti, gülümseme dudak büküş oldu. Açık el ise, sımsıkı kapalı parmakların içinde sopa tutan bir ele dönüştü.”
- Sen döne döne bir su değirmeni çarkı süren kör bir öküz değilsin. Çevrende olan biteni görmeye hakkın olmalı.
- Bir kadın izne çıktı ve geri dönmedi. Kadınlar izne çıkmazlar. Bir kadın izin alırsa, bunu önemli bir işini halletmek için yapar. Gitmeden önce ya bizzat kocası tarafından imzalanmış ya da işyerindeki patronu tarafından mühürlenmiş yazılı bir izin kağıdı almalıdır.
- Sokakta yüzünü kapatmayan bir kadın vuruldu. (...) Bir fırının önündeki kuyrukta üç kadın öldü. Sekiz adam okulda küçük bir kıza tecavüz etti...
- "Hey sen, kadın!” “Kadın” sözcüğü, bir cam kıymığı gibi kulaklarını deldi. Yüzü kasıldı. Bu adam, herkesin geçebileceği bir yolda ne hakla ona durmasını emredip, sert bir tonla konuşabiliyordu? Adama sırtını dönüp yoluna devam etti.
- “Gitmeyen herkes öldürülüyor.” “Giden de öldürülüyor.” “Ölümden kaçış yok.” “O zaman bırak, nasıl ve ne zaman istersek ölelim.”
- "Genelde evinin dışındaki işlerle uğraşan bir kadın anormaldir." "Kendisini heykel toplamak gibi anlamsız bir işe adayan bir genç kadın. Hastalık, hatta bir sapkınlık göstergesi değil mi bu?" "Şu keski her şeyi açıklıyor." "Kadın, tatmin olamamış arzularını telafi etmek için keskiyi toprağa batırmaktan zevk alıyor, bu bir erkeğin penisiymiş gibi." "Bu hastalık üzerine epeyce makale yazdım ben. Çocukluğundan itibaren kadın, çaresiz bir şekilde penisi arar. Bulmaktan ümidi kestiğinde ise bu arzu başka bir arzuya dönüşür." "Böyle bir kadın kendini insanlardan yalıtmaya, sessiz durmaya, bazen de çalmaya meyil gösterir." "Nadide el işleri ve eski heykeller gibi şeyler çalmaya. Özellikle de eski tanrıça heykelleri; çünkü onu kendi cinsiyetindeki insanlar cezbetmektedir, karşı cins değil." "Aslına bakılırsa kadınlar, arkeolojik kalıntılar ararken, toprağı kazmaktan büyük zevk alırlar. Tanrıça Nefertiti'nin başından çok keskinin başı çeker onları. Ne kadar uğraşsalar, keskinin başından gözlerini alamazlar, o, sanki arzuladıkları organmış gibi."
Petrol Diyarında Aşk İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Aralık ayının son haftasını Nevâl El-Seddavi'ye ayırdım. "Kadının Cennette Yeri Yok", "Kahire Saçlarımı Geri Ver" ve son olarak "Petrol Diyarında Aşk" kitabını okudum. Neval El Seddavi'nin ülkemizde en çok okunan, en çok bilinen eseri "Sıfır Noktasında Kadın" lakin okuduğum her eseri çarpıcı, her eseri aynı amaca hizmet ediyor (Arap dünyasında yaşayan kadınların Ataerkil düzen tarafından ücra bir yere konumlandırılması) o yüzden salt bir eserle öne çıkıyor oluşu onun mücadeleci kimliğini gölgede bırakıyor diye düşünüyorum. Hâlbuki yankı yapan ilk eseri 1957'de "Memoirs ofa Woman Doctor" adlı eserdir. Bizim dilimize "Kahire Saçlarımı Geri Ver" olarak çevrilmiştir. Bu eserden sonra 1972 e kadar kitap yayınlamadı Neval El Seddavi. 1972'de ise Mısırlı muhafazakar çevreleri rahatsız edecek Mısır kamu sağlığı yöneticiliğindeki görevinden alınmasına, Mısır Tıp Birliği’ndeki genel sekreter yardımcılığı görevini kaybetmesine ve bir tıp dergisindeki yazı işleri müdürlüğü görevine de son verilmesine, ölüm tehditleri almasına, hapis-sürgün yıllarının başlamasına neden olan "Women and Sex"i piyasaya sürecek. Tabu haline getirilen kadın ve cinsellik konusunu ele alan ve kadının sınırlandırılmasının başlıca nedenin din değil de Ataerkil düzen olduğuna vurgu yaparak gündeme getirilmesi gereken aslı konu olan ataerkil düzeni ve ona karşı koyuşu ele alacaktır. 1982 yılında "Arap Kadınları Dayanışma Birliği'’ni kuran Neval el-Saddavi Mısır Feminizminin, Ataerkil düzene ve kapitalist düzene karşı başkaldırı hareketinin sembol ismi olacaktır. El-Hub fî Zemeni’n-Nıft (Petrol Diyarında Aşk), Neval El Seddavi'nin 1993 yılında kaleme aldığı bir romanıdır. Neval El Seddavi genel olarak açık anlaşılır bir dille eserler yazan bir kadındır. Amacı halkı özellikle de kadınları hem kapitalist hem de Ataerkil sömürüye karşı bilinçlendirmektir. Lakin bu eserde daha simgesel, diğer eserlere göre biraz daha kapalı bir anlatım ile karşılaşıyoruz. Erkek egemen sistemin yanında Petrol kuyularını elinde bulunduran bir kralın ülkesinde yaşamaya çalışan kadınların durumunu anlatıyor bize bu eserinde. Kitap çok keskin bir kadın-erkek ayrımı ile başlamaktadır: "Kadınlar izne çıkmazlar. Bir kadın izin alırsa, bunu önemli bir işini halletmek için yapar. Gitmeden önce ya bizzat kocası tarafından imzalanmış ya da işyerindeki patronu tarafından mühürlenmiş yazılı bir izin kâğıdı almalıdır. Gidip de dönmeyen tek bir kadına rastlanmaz. Bir erkek çekip gider ve yedi sene boyunca dönmeyebilir, fakat bu süreyi aşmadığı sürece kadının ondan ayrılmaya hakkı yoktur." Bir kadın izne çıkar da geri dönmezse ne olur? İlk olarak kocasının otoritesi yıkılır. İkinci olarak toplum ve düzen tarafından yadırganır: "insanın başına dert açan ve yerleşik düzene kafa tutan kadınlardan biri miydi?” Üçüncü olarak mutlak otorite olan kraldan habersiz bir şekilde yapılan bir eylem olur ki bunu bir kadının yapıyor oluşu konunun Ataerkil düzene karşı bir saldırı olarak ele alınmasına ve soruşturmanın derinleşmesine neden olacaktır. Neval el-Saddavi bu eserde ikili kurguya yer veriyor. Çoğunlukla izne çıkan kadının başına gelenleri okuyoruz ama arka planda kral ve ataerkil düzeni temsil eden sorgu amirlerinin kadının kocasını sorguya almaları ve o sorguda bulunan diğer erkeklerin de kadın hakkında görüşler ileri sürerek Arap dünyasında kadının konumunun ne olduğuna dair okurlara ipuçları vermektedirler. Kitaptaki en önemli simgeler petrol ve kara, siyah kelimeleridir. Bu üç kelimede 100 defadan fazla kullanılmıştır. Bunların tersi olan beyaz ise (erkeklerin kafalarındaki sarık, erkek egemen sistemde üstün olma durumunu temsil) sadece birkaç defa kullanılmıştır. Erkek beyaz Sarık ile var olurken kadın Siyah Aba ile yok olmaktadır. Petrolün siyahlığı ile kadının aba ve peçesinin siyahlığı birleşerek kapitalist düzende ataerkil sömürüyü oluşturacaktır. Petrolün denetimi, yönetimi ve tasarrufu erkeklerin elinde, Arap dünyasının ataerkil düzeninde de kadınları kontrol altına alan, işlevsel bir makine olarak gören, emeğini ve bedenini sömüren de yine erkeklerdir. Petrol her ne kadar zenginliğin kaynağı olarak görülse de bunun zenginliğini kapitalist düzenin erkekleri (kral) elde etmektedir. Kadının sömürüsü ile de refahı eline geçiren yine erkeklerdir. Peki kitapta petrol ve kadının bir araya geldiği nokta nedir? "Gününü gazete okuyup tembellikle geçiren, kadına durmadan yemek yapmasını emredip her fırsatta onu döven, daha sonra da kadınının başının üstünde taşıttığı petrol küplerini şirkete satarak hayatını sürdüren erkeklerdir bunlar." İşte kadınlara petrol küpleri taşıtarak maddi kazanç sağlayan çıkarı küçük olan erkekler kadını sömürürken, Kadının taşıdığı petrol küplerinin bedelini ödeyerek satın alan şirketler ise büyük çıkarcı erkekleri (petrol krallarını) temsil etmektedir. Kitapta "petrol''e, "siyah''a ve "Kara''ya yapılan göndermelerin çokluğu bundandır. Genel çerçeveyi çizerken kadını ihmal ettik. İzne çıkan kadın bir Arkeolog ve tek derdi arkeolojik kazılar yaparak tanrıça heykellerine ulaşabilmektir. Bence Kitabın can alıcı noktasını da bu durum oluşturmaktadır. Kitaptaki anlatım bazı yerlerde muğlak olsa da (Çeviriden kaynaklı da olabilir. Kitap orijinalden dili olan Arapça'dan değil İngilizce'den çevrilmiştir.) Taşları yerine oturttuğunuz vakit yapılan tarihsel ve toplumsal gönderimler daha iyi algılanabilmektedir. Arkeoloji ile ilgilenen bir kadın Mısır gibi bir ülkede geçmişi özleyen bir kadının temsili içindir. Kitapta 46 defa "Tanrıça" kelimesi geçmektedir. Ölüm Tanrıçası Sehmet 14 defa geçmekte, Numu, Nefertiti de adı birden çok geçen diğer tanrıçalardır. Bu kitap için Antik Mısır tarihini de biraz kurcalamak gerekmektedir. "Palmyra Kraliçesi Zenobia, firavun Hatshepsut, Nefertiti ve tabii Cleopatra Mısır tarihinin tanınmış kadın yöneticileridir. Bunların yanı sıra Mısır tarihinde kadın vali ve yöneticiler bulunmaktadır. Firavun Hatshepsut’un fresklerinden kadınlığını belirtecek izlerin silinmesi, Hatshepsut’un kadın olduğunun ancak yakın zamanlarda anlaşılabilmesi ise kadınların uğradığı ayrımcılıkla bu güçlü yöneticilerin de karşılaştıklarının göstergesidir ( Tulunay, 2006; 76)." Bu bilgileri bir başka noktaya bağlamak adına alıntıladım. Kitaba dönelim: "İstekleri hiç bitmiyordu. Bir çocuk gibi, ne kendini doyurabiliyor ne de kendine içecek bir şey alabiliyordu. Kadının kitap açtığını görür görmez bağırıyordu. Sanki kitap, kadınına el uzatan başka bir erkekti. Kitabı yastığın altına sakladı. Adam derin uykuya dalıp, horultusu düzenli olarak yükselip alçalmaya başlayıncaya dek bekleyecekti. Kitabı açtı ve okudu. Tanrıça ananın kızına verdiği buyruklar vardı kitapta" Neval El Seddavi'nin kadın eğitimine önem vermesinin başlıca nedeni de Ataerkil düzende değersizleştirilen kadının aslında Mısır tarihinde çok önemli bir noktada bulunduğunu ve kadınların geçmiş başarılarının yeniden elde edilmesinin tek yolunun da eğitimden, aydınlanmadan geçmesidir. Kitapta bulunan sembollerden biri de "Tanrıça Ana"dır. Tanrıça Ana katledilince rejim değişti ve Ataerkil düzen galip geldi. Siyasi güç olarak erkeğe denk gelen kadından, köleleşen ve bu kölelik erkeklerin dini istedikleri gibi yorumlaması ve bu yorumu baskı, şiddetle uygulamalarından doğmaktadır. Özü itibariyle İslam dini kadını bir Kara elbise içine hapseden bir din değildir. Lakin mükemmel bir şekilde işleyen Ataerkil düzen kadının varlığını yavaş yavaş yok edecek (yukarıdaki alıntıya göz atın :Firavun Hatshepsut’un fresklerinden kadınlığını belirtecek izlerin silinmesi..") ve onu şu son durumuna getirecektir: “Geldiğimden beri hiç para almadım.” “Seni himaye etmiş olmam yetmez mi?” Dikkatlice, “seni himaye etmiş olmam” ifadesini dinledi. Şişmiş gözleri büyüdü..." "ben, bütün gün ve gecenin bir kısmı çalışıyorum. Ücretimi kim ödüyor?” “Emeğinin karşılığını Allah öder.” “Allah mı? Ne diyorsun sen, be adam?” ... (Adem Yüce)
Çeviri kaynaklı mı bilemiyorum ama hikayeyi birleştirmekte zorlandım, Sıfır Noktasındaki Kadın kitabından sonra beklentimi karşılamadı diyebilirim. (Arzu Bozdemir)
Neval El-Saadavi, Mısırlı feminist yazar, Kitabı okumak ve anlamak biraz yorucu, zor diyebiliriz. En az yazarın anlatmak istediği yaşanılan kadın dramlarının ve hayatlarının zorluğu kadar zor ve boğucu. Anlaşılamamış kadınlar kadar anlaşılmıyor. Din kisvesi altında buram buram cehalet kokuyor. Yine dini kendi çıkarlarına göre yorumlayan ve bunu kadınlara karşı işkenceye çeviren pis yaratıklarla dolu bir kitap. Yazarı okumayı seviyorum kitaplarını bulmakta zorlansamda hepsine ulaşmak istiyorum. Keyifli okumalar... (Meliha)
Petrol Diyarında Aşk PDF indirme linki var mı?
Nevâl El-Seddavi - Petrol Diyarında Aşk kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Petrol Diyarında Aşk PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Nevâl El-Seddavi Kimdir?
Neval El Saddavi (Arapça: نوال السعداوى) (d. 27 Ekim 1931) Mısırlı feminist yazar, aktivist ve psikiyatrist. Nil Nehri kıyısındaki Kafr Tahla köyünde doğdu. İslam'da kadının yeri üzerine pek çok kitap yazmıştır.
Saddavi tüm dünyada feminist ve aktivist kişiliği ile tanınmaktadır. İslamiyette kadın başlığı altında birçok kitap yazan yazar ülkesinde kadın sünnetini engellemek amacıyla eylemlerde bulunmuş, bu eylemlerden ötürü hapse girmiştir.
Kahire'de ve ülkesinin kırsal kesimlerinde doktor ve psikiyatrist olarak görev yapan Saddavi, eserlerinde Arap toplumunda kadının konumlanışını eleştirel bir dille ele almış ve bunu değiştirmeye çalışmıştır.
Neval El Saddavi, uluslararası birçok ödüle sahip olmuş ve uluslararası ve ulusal birçok konferensa katılmış, eserleri otuzdan çok dile çevrilmiş bir yazardır.
Yaşamı
1931 yılında Kafr Tahla adlı köyde doğan ve tıp eğitimi alarak psikiyatri doktoru olan El Saddavi, çeşitli şehirlerde çalışmış ve sağlık alanında birtakım yazılar yazmıştır. Arap kadınların sorunlarını ele aldığı ve 1972 yılında yazdığı "Woman and Sex" adlı kitabı, laik ve dini kesimler tarafından suçlanmıştır. İngiliz işgaline ve Camp David Sözleşmesi'ne karşı çıktığından dolayı tutuklanmıştır. Kocasından boşanma ve Mısır'dan atılma cezası almıştır. Kadınların yanında işçi sınıfının da sorunlarını da çekinmeden dile getirdiği için siyasi kesim tarafından tepki alarak işinden uzaklaştırılmış, hapse girmiş ve ölüm cezasına çarptırılmıştır. Mücadelesi sonucunda ölüm cezasından kurtulan El Saddavi, hâlen yazmaya devam etmektedir. Kitapları birçok dile çevirilmiştir.
Nevâl El-Seddavi Kitapları - Eserleri
- Sıfır Noktasındaki Kadın
- Kahire Saçlarımı Geri Ver
- Tanrı Nil Kıyısında Öldü
- Havva'nın Örtülü Yüzü
- Kadının Cennette Yeri Yok
- Petrol Diyarında Aşk
- Şeytanın Masumiyeti
- İmamın Düşüşü
Nevâl El-Seddavi Alıntıları - Sözleri
- " Acı duyduğumu nasıl anladın?" " Çünkü seni hissediyorum." (Sıfır Noktasındaki Kadın)
- "Rejimle birlikte sanat da değişti. Gözlerin şekli bile değişti. Düz hatlı ciddi gözler, şaşı bakan kavisli gözlere dönüştü.” “Şaşı mı? Ne demek istiyorsunuz?” “Örneğin, sağ gözünüz karınıza, sol gözünüz başka bir kadına bakarken olduğu gibi.” “Doğal olanı bu değil mi zaten?” “O zamanlar doğal değildi. Dudaklar da değişti, gülümseme dudak büküş oldu. Açık el ise, sımsıkı kapalı parmakların içinde sopa tutan bir ele dönüştü.” (Petrol Diyarında Aşk)
- Toplumda kız çocuğun gördüğü eğitim, zararlı, yasak, utanç verici ya da haram olduğu öne sürülen pek çok şey hakkında bitmek tükenmek bilmez bir uyarılar dizisidir. (Havva'nın Örtülü Yüzü)
- Karşı cinsle dostluk ilişkisi kurmaktan bile bihaber orta yaşlı bir adam, sahip olmak istediği kadına yaklaşmanın tek yolunun giysilerini çıkarıp anadan doğma onun karşısında dikilmek olduğunu sanıyor... (Kadının Cennette Yeri Yok)
- Bedeninden bir ürperti geçti. Bunun nedeni etkisini hâlâ sürdüren gece serinliği miydi yoksa gelecekten korku mu? (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
- Hiçbir insanoğlunun katlanamayacağı şeyler meydana geliyor ve sen dünyada yanlış giden hiçbir şey yokmuş gibi koltuğuna yayılıp sigara içiyor, gazete okuyorsun. (Petrol Diyarında Aşk)
- Kadınlara yönelik bu vahşice bağnazlık, erkekler sözkonusu olduğunda engin bir hoşgörüye dönüşür. Bir Arap atasözüne göre 'erkeğin namusu, cebindedir.' Toplumumuzda erkekler için tek utanç kaynağı vardır; o da yoksulluğudur. (Havva'nın Örtülü Yüzü)
- Ve yine birden gerçekten mutlu olmadığının, neşesinin yapmacık olduğunun bilincine varırdı. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
- Allah'a bize acıması için ne çok ibadet ettim, ne çok yakardım, ama o beni hiç duymadı ve hiç yanıt vermedi. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
- Ne kadar yükselirsek yükselelim ya da ne kadar düşersek düşelim. farketmez. gerçekte hepimiz köleyiz ve birilerine hizmet ediyoruz. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
- - Peki, ya insan neydi? (Olduğuna kendini inandırdığı şey.) (Kadının Cennette Yeri Yok)
- "Günümüzde insanlar her yerde ahlak düşkünü. Gerçek İslamı ya da Allah'tan korkan bir müslümanı aramak boşuna, bunlar artık kalmadı." (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
- ...Yalnızlık ne kadar soğuk, sessizlik ne kadar acıydı!!! (Kahire Saçlarımı Geri Ver)
- Sanki dünyayla tekrar iletişim kurmak istermiş gibi, sanki şu koca evrende tutunacak bir dal ararmış gibi uzattı elini pencereden. (Şeytanın Masumiyeti)
- Bu dünyadaki tek şeytan insandır. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
- Burada hiçbir şey olduğu gibi görünmüyordu, hatta oldukları şeyin tam tersiydiler. (Kadının Cennette Yeri Yok)
- ''Havada, karada, suda hep büyükler küçükleri yutuyordu.'' (Kadının Cennette Yeri Yok)
- Sessizlik, milyonlarca sesin kükreyişi gibi kulaklarında yankılandı. (Şeytanın Masumiyeti)
- Ancak akıllı insanlar kendilerine sorular sorarlar. (Tanrı Nil Kıyısında Öldü)
- İnsanların yok olması normal bir şeydi. Bunu yapan erkekler hakkında bir kanun vardı. Kadın, kayıp kocasını yedi sene boyunca beklemek ve bir başkasıyla evlenmemek zorundaydı. Embriyo, rahimde yedi sene canlı kalır ve dönene kadar kadın kayıp kocanın mülkü sayılır. Kadın, bir taşıma sandığından başka bir şey değil. Kayıp kadınlar içinse bir kanun yok. Kocasının başka bir kadın almasını istemeyen kadın, ortadan kaybolmamalıdır. (Petrol Diyarında Aşk)