Rahibe - Denis Diderot Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Rahibe kimin eseri? Rahibe kitabının yazarı kimdir? Rahibe konusu ve anafikri nedir? Rahibe kitabı ne anlatıyor? Rahibe PDF indirme linki var mı? Rahibe kitabının yazarı Denis Diderot kimdir? İşte Rahibe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Denis Diderot
Çevirmen: Adnan Cemgil
Orijinal Adı: La Religieuse
Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İSBN: 9786053326182
Sayfa Sayısı: 208
Rahibe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Denis Diderot (1713-1784): Aydınlanma döneminin en önemli yazar, düşünür, eleştirmen, çevirmen ve editörlerindendir. Çeşitli türlerde yazmış, yazdığı her türde derin izler bırakmıştır. Tiyatroya burjuva dramını, romana Kaderci Jacques ve Efendisi'ni, eleştiriye salon konuşmalarını aşan yöntemleri, kitlelere ansiklopediyi sunmuş, zamanının çok ilerisindeki düşünceleriyle de yüzyıllar boyu hem sanatsal hem de bilimsel gelişmelere ilham vermiştir. Manastır yaşamının, rahibelik kurumunun genç bir rahibenin gözünden anlatıldığı bu ateşli yergi, toplumsal çevre tasviri ve kişilik çözümlemesindeki başarılarıyla öne çıkar. Diderot'nun iki yüzyılı aşkın bir süre önce sahip olduğu iç görü, gözlem kabiliyeti ve güçlü çözümlemeler de günümüzün psikanaliz çevrelerini kendisine hayran bırakacak bir derinliğe sahiptir.
(Tanıtım Bülteninde)
Rahibe Alıntıları - Sözleri
- İnsanın güzelliği başkaları içindir, kendisi için değil.
- Hüzün dolu hazırlıklar, solgun ışıklar, gece karanlığından daha korkunç günışığı.
- En azından özgürlüğün değerini biliyorum, istemediğim bir şeyi zorla yapmanın ağırlığını biliyorum.
- Sonuçta ben de kadınım. Dahası ne bileyim biraz da oynak bir kadın... Özenmiyorum, içimden geldiği için böyleyim.
- Yaşam uçurumlarla dolu, ama onlara sürüklenmenin bu kadar kolay olabileceğini hiç düşünmemiştim.
- İnsanı toplum içinde yaşaması için yaratan Tanrı, onun kapalı yaşamasını onaylar mı? İnsanı böyle değişken, böyle kırılgan yaratan Tanrı, onun böyle gözüpekçe bir şekilde dileklerde bulunmasını razı olur mu?
- Geldi mi üst üste gelir.
- Başımıza gelen mutlu bir olay, başka bir mutlu olayın daha olacağı umudunu yeşertir içimizde.
- İnsanları pek az tanıyorum, tanımak için pek çaba harcamış da sayılmam.
- İnsanları pek az tanıyorum, tanımak için pek çaba harcamış da sayılmam.
- Yaşam uçurumlarla dolu, ama onlara sürüklenmenin bu kadar kolay olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Rahibe İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Uzun zamandır okumak istediğim bir kitaptı Rahibe. Denis Diderot hakkında çok şey okudum. Görüşlerinin, kalıplaşmış düşünceleri yıkmak adına söylenmiş cümlelerden ibaret olmadığını bilecek kadar fikir sahibiyim kendisi hakkında. Bilmeyenler için kısaca bahsetmek gerekirse; 18. yüzyıl filozoflarından ve Aydınlanma'nın önde gelen isimlerinden biri Diderot. Ayrıca, 35 ciltlik Ansiklopedi'nin de baş editörüdür. Kendisi ile aynı dönemde hepimizin yakından takip ettiği Descartes, Leibniz, Voltaire gibi düşünürler de bulunuyor. Dinler ve bu dinlerin boyunduruğu altına giren halk ile ilgili fikirleri çok cesurcadır Diderot'nun. Belirli bir tarihte ortaya çıkan dinlerin yok olacağını ve sadece hepsinin temeli olan doğal dinin yaşayacağını savunmuştur. Eserlerinin çoğu toplatılmış, yasaklanmış ve kara listeye alınmıştır Diderot'nun. Yazdıkları yüzünden zindana kapatılmış, evi basılmış ve tutuklanmıştır da. İşte bu eserlerden biridir Rahibe. Kilise'yi de karşısına almıştır bu romanla. Ailesi tarafından istenmeyen, kabul görmeyen Suzanne Simonin 16 yaşında bir genç kızdır. Güzelliği ve karakteri ailesini hep rahatsız etmiştir. Bu nedenle bir gün ailesi tarafından Sainte Marie manastırına gönderilir Suzanne. Bir rahibe olacak ve hayatını dine bağlı bir şekilde sürdürecektir bundan sonra. Peki Suzanne rahibe olmak istemiş midir? Bu ona hiç sorulmamış ama ailesini memnun etmek adına sesini de çıkarmamıştır başlarda. Ancak zaman geçtikçe üstündeki bu giysinin, kaldığı manastırın, yaşadığı hayatın -ki hayat denebilirse buna- kendisine hiç de uygun olmadığını keşfedecektir baş karakterimiz. Ve yaşadıklarını Croisemare Marki'sine anlattığı bir mektup yazar. Biz de aslında o mektubu okuruz Suzanne yazarken. İşte her şey o zaman başlayacak, isyanın ve başkaldırının gölgesinde yaşayacaktır Suzanne. Bence kitabın en önemli kısımları, Suzanne tarafından anlatılan kilise yaşamıdır. Rahibelerin ve çevrenin tasviri, yapılan gözlemler fazla iğneleyici olsa da kitabın gücünü arttırmıştır. Annesi ve babasınca hor görülen küçük bir kızın, "Rahibe anneleri" ile olan diyalogları kan dondurur. Her ne kadar rahibe olmak istemese de, herkes onun içindeki cevheri görmüştür ve bunu boşa harcamamasını tembihleyip dururlar ona. Türlü işkencelerde bulunur, cezalar verirler. Tanrı yoluna girmiş rahibelerin (!) yaptığı bu zulüm ve işkencenin sınırı da sonu da yoktur kitapta. Aç bırakma, kırbaç, dayak ve hatta baş rahibenin cinsel tacizini bile yaşar Suzanne. Yine de gözünün feri sönmez, davasına daha sıkı bağlanır. Tek amacı olan kiliseden çıkmak ve rahibelikten caymak için hep savaşır. Karakter çözümlemeleri de bir hayli vurucu Rahibe'nin. Suzanne her gittiği manastırda farklı kişilikte rahibelerle karşılaşmıştır. Kimi Tanrı yolundan ayrılmaz, kiminin eylemleri ile sözleri arasında hiçbir tutarlılık yoktur, kimi kilise tarafından dayatılan bekaret şartını kendince çiğner, kimi de sadece olduğu yerden kaçmak için gelmiştir manastıra. Kitabın sonlarına doğru, kilisenin kara listesinde olmasını yadırgamadım eserin. Çünkü öyle açık seçik anlatıyor ki Diderot, kanı çekiliyor insanın. Olur mu böyle şey dedirtiyor okuyucuya, yapar mı bunu kendini Tanrı yoluna adayanlar! Sonra bir durup düşününce neden yapmasın ki diyorum. Niye o da kendi tarzında dini sömürmesin! Sonuç olarak birkaç şey yazmam gerekirse, Diderot okuyucuyu düşünmeye ve dini kullanan her kesim hakkında karar vermeye yöneltmiş. Okuduğum şeyler canımı sıkmış, sinirimi bozmuş ve beni rahatsız etmiş olabilir. Nedeni, okuduklarımı gündemle ve görülen davalarla bağdaştırmamdır. 1760 yılında böyle bir kitap yazmak cesaret ister. Bunu yazana da olsa olsa saygı duyulur. Ben kitabı döneminde değerlendirmekten yana değilim. Her devir için, her sömürü için, her iyilik adı altında yapılan kötülük için değerlendirdim. Okuduğuma sevindim... Tavsiyemdir. (fazi)
Suzanne adında (ailesi tarafından sevilmeyen, dışlanan) genç bir kız ailesinin zoruyla manastıra götürülür. Rahibe olmak istemeyen Suzanne taşra manastırına gitmek istemediği için buna boyun eğmek zorunda kalıyor. Sonunda bu manastırdan kaçmayı başaran Suzanne özgür oluyor ancak özgürlüğü düşündüğü gibi olmayacaktır. Diderot, diğer romanlarında olduğu gibi, burada hoşgörüsüzlüğe, bağnazlığa ve baskıya karşı durduğunu savunan cümlelerle karşımıza çıkıyor. Güzel bir romandı. Fransız Edebiyatını seviyorum. :) yazar/denis-diderot (Figen)
Herkese merhaba,Denis Diderot’un Rahibe isimli eserinden bahsetmek istiyorum. Dinin ve aristokrasinin hegomanyasını reddetmesiyle yaklaşmakta olan Fransız İhtilali'nin fikri yapısına katkı koymuş olan Denis Diderot,dan şahane bir romantik roman.Ortaçağ artığı manastır yaşamında rastlanan çirkinlikleri bütün açıklığı ile bize aktarmış. Manastırların iç yüzünü cesurca anlatmış yazar. Din adamı deyince mükemmel ahlaklı insanlar hayal ederiz ancak işin özü hiç de öyle değildir. Dinli ya da dinsiz ahlak başka bir meziyettir. Gördüğüm en cesurca yazılmış kitaplardan biri.Yazar hristiyanlığı ağır bir dille eleştirmiş.Yazarın değindiği dinsel çarpıklıkların günümüze kadar gelmesi ve devam etmesi, kitabın çağını aştığının ve aşacağının göstergesidir bence.Üslubun çok akıcı olduğunu da belirtmeden geçemeyeceğim.Bu kitabı okuduğunuzda hem hristiyanlık hakkında birçokşey öğreneceksiniz hem de bir rahibenin dramını yaşayacaksınız. İnsan toplum yaşamı için yaratılmıştır. Onu öteki insanlardan ayırın, yalnız bırakın, düşünceleri karmakarışık olmaya, karakteri bozulmaya başlar. Kalbinde binlerce gülünç ilgi belirir, kafasında acayip düşünceler filizlenir, tıpkı boş bir tarladaki dikenler gibi... Bir adamı ormanda bırakın, yabani olur. Bir manastırda ise gereksinme düşüncesi, kölelik düşüncesi ile birleşerek insanı daha köleleştirir. Bir ormandan çıkılır, manastırdan çıkılmaz. (Dark Reader)
Rahibe PDF indirme linki var mı?
Denis Diderot - Rahibe kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Rahibe PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Denis Diderot Kimdir?
Aydınlanma Çağı'nın en önemli kişiliklerinden biridir.
Denis diderot "yaygın olan düşünüş tarzını değiştirmek için kurulmuştur" dediği Ansiklopedi'yi, Aydınlanma'nın temel metni haline getirme uğraşısı veren en önemli düşünürlerdendir.
Edebiyat alanında da bir çok katkısı bulunan Diderot'nun başlıca özelliği romanları şekil ve içeriğinin yanı sıra, felsefi olarak da incelemesiydi. Romantizm akımının öncüsü ve humanist olan Diderot; zengin kiliseler kontrolünde bir endüstri olarak gördüğü Hıristiyanlık dinini reddetmiş ve bir çok aşırı dincinin saldırılarına uğramıştır.
Bütün bunların yanında Diderot, tiyatro alanında da birçok yenilik getirmiş, gerçeği ve toplumsal sorunları sahneye sokmaya çalışmış, kimilerince modern tiyatronun gerekçi ve toplumcu kolunun öncüsü sayılmıştır .
Bütün bunların yanında Diderot, tiyatro alanında da birçok yenilik getirmiş, gerçeği ve toplumsal sorunları sahneye sokmaya çalışmış, kimilerince modern tiyatronun gerekçi ve toplumcu kolunun öncüsü sayılmıştır.
Diderot'un bir felsefe öğretisi yoktur. Eserleri arasında en kalıcı olanlar romanları ve özellikle de «Rameau'nun Yeğeni»dir.
Denis Diderot, 31 Temmuz 1784 tarihinde Fransa’nın başşehri Paris’de ölmüştür.
Denis Diderot Kitapları - Eserleri
- Rahibe
- Felsefe Konuşmaları
- Kaderci Jacques ve Efendisi
- Rameau'nun Yeğeni
- Aktörlük Üzerine Aykırı Düşünceler
- Körler Üzerine Mektup - Sağırlar ve Dilsizler Üzerine Mektup
- Filozofça Düşünceler
- Ansiklopedi ya da Bilimler, Sanatlar ve Zanaatlar Açıklamalı Sözlüğü
- Paris Salon Sergileri 1759-1761-1763
- Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup
- Bu Bir Hikaye Değildir
- Din, Ahlak, Evrim ve Toplumsal Yaşam’a Dair Diyaloglar
- Sophie Volland'a Mektuplar
Denis Diderot Alıntıları - Sözleri
- Sadece gerçeği söylerim, bu da bildiğiniz gibi çoğunlukla insanların hoşuna gitmez. (Rameau'nun Yeğeni)
- " Ya döndüğünüzde beni bulamazsanız? Marki, insan daima olduğu gibi kalmaz." (Kaderci Jacques ve Efendisi)
- Sizin gerçek yaşam alanınızın, duyarlığınızın gerçek sınırını kim çizer? (Felsefe Konuşmaları)
- Bilgisizlik ve meraksızlık çok yumuşak iki yastıktır. (Filozofça Düşünceler)
- Her zaman, hadiselerin sonuçlarının sebeplerini görmediğimiz için, arzuladığımız sonuçlar için, bazen, en acayip sebepleri tahayyül ederiz: Sonra bizi tımarhaneye layık sandıracak tecrübeler yaparız. (Sophie Volland'a Mektuplar)
- Müslümanın evliyası kötürümleri doğrultur, dilsizleri konuşturur, körlerin gözünü açar, inmelileri iyileştirir, ölüleri diriltir, hattâ şimdiye kadar kimsenin başvurmadığı bir mucize göstererek insanların kopmuş, eksilmiş organlarını bile yerlerine takar, ama benim inançlarım gene de sarsılmaz. Dönüp Müslüman olmamı ister misin? Bütün bu büyüleyici etkileri bir yana bırak. Düşünelim. Benim, gözlerimden çok, düşünme yetime güvenim var. (Filozofça Düşünceler)
- Kör, tehlikeyi görmediği için cesur olur. (Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup)
- Kin, öfke ve küçümsemeye yol açan her araç, dine aykırıdır. (Ansiklopedi ya da Bilimler, Sanatlar ve Zanaatlar Açıklamalı Sözlüğü)
- “Düşüncelerin en ulusu bile unutulur, fakat… davranışlar hiçbir zaman unutulmaz.” (Körler Üzerine Mektup - Sağırlar ve Dilsizler Üzerine Mektup)
- Duyularımız bizi zihnimizin çapına ve organlarımızın yapılışına daha benzer işaretlere götürürler. Hatta, biz bu işaretleri aramızda ortak olabilecek ve, deyim yerindeyse, karşılıklı fikir alış verişlerimizde depo vazifesi görebilecek hale sokmuşuzdur. Gözler için işaretler yapmışızdır, Bunlar harflerdir; kulak için işaretler yapmışızdır, bunlar hecelenen (articules) seslerdir; ama, dokunma için hiçbir işaret yapmamışız; bu duyuya hitap etmenin ve ondan yanıtlar almanın da özel bir tarzı olmakla birlikte, böyledir bu. Böyle bir dilin olmaması yüzünden, sağır, kör ve dilsiz doğanlarla aramızda haberleşme tamamen kesiktir. (Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup)
- …Tabiatını nasıl kıskanıyorum! İçinden ümit hiç eksik olmuyor; halbuki, kafamda bir kapı aralanacak olsa, oradan, ilk kaçan ümittir. Ümitlerimi hangi ipliklere tutturabileceğimi görmüyorum değil, ama, bana o kadar zayıf, o kadar ince görünüyorlar ki, bir türlü onlara güvenemiyorum. Bir söğüt yaprağına tutunmaktansa, suyun akışına kendimi bırakmayı tercih ederim. (Sophie Volland'a Mektuplar)
- Önce iki damla vardı, birbirleriyle temas ettikten sonra yalnız tek bir damla kaldı... (Felsefe Konuşmaları)
- İnsanın güzelliği başkaları içindir, kendisi için değil. (Rahibe)
- Başkalarını eğlendirmek için iyi bir insanı alaylarla hırpalamak çok yaygın bir alçaklıktır. (Rameau'nun Yeğeni)
- görme, ancak yüzümüzden ayrı ve uzakta bulunan nesnelere uzanan bir çeşit dokunmadır. (Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup)
- İki türlü yasa var: Bazıları sınırsız, adil, değişmez, evrensel, bazıları ise tesadüfi, yerel, geçicidir ve güçlerini istisnalardan veya dönemin koşullarından alırlar. (Rameau'nun Yeğeni)
- Bir fikirler silsilesinden herkes her zaman aynı şekilde etkilenmez. (Körler Üzerine Mektup - Sağırlar ve Dilsizler Üzerine Mektup)
- Ayrı inançlı halklar, barış içinde yaşayınız... Ve sizler, ülkenizin dinine ve atalarınızın tanrılarına bağlı kalanlar, komşularınıza, yurttaşlarınıza zulmetmeyiniz. Onların ayıplanacak kötülükleri varsa da asıl yakınılacak yanları bilgisizlikleridir. (Filozofça Düşünceler)
- ...bir fizikçi, doğada en uygun varsayımları bile düşünse, bunları geometri aracılığıyla değerlendiremediği takdirde, boşuna sevinmiş olur: bunun için, Galilei, Descartes, Newton gibi büyük fizikçiler aynı zamanda büyük geometricilerdir de. (Görenlerin Yararına Körler Hakkında Mektup)
- …edinilen bir huydan, gömlek değiştirir gibi, vazgeçilmez. Keçi ayaklı Tanrı Nessus’ün derisinden de beterdir; onu, acı ve eziyet çekmeden soymak imkanı yoktur: olunduğu gibi kalması daha kolaydır. (Sophie Volland'a Mektuplar)