diorex
life

Ritimanaliz - Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Ritimanaliz kimin eseri? Ritimanaliz kitabının yazarı kimdir? Ritimanaliz konusu ve anafikri nedir? Ritimanaliz kitabı ne anlatıyor? Ritimanaliz PDF indirme linki var mı? Ritimanaliz kitabının yazarı Henri Lefebvre kimdir? İşte Ritimanaliz kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 04.08.2022 09:00
Ritimanaliz - Henri Lefebvre Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Henri Lefebvre

Çevirmen: Ayşe Lucie Batur

Orijinal Adı: Éléments de rythmanalyse: Introduction à la connaissance des rythmes

Yayın Evi: Sel Yayıncılık

İSBN: 9789755708942

Sayfa Sayısı: 128

Ritimanaliz Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Henri Lefebvre üzerinde çalıştığı son kitap olan ve ancak ölümünden sonra yayınlanan Ritimanaliz’de onlarca yıldır sürdürdüğü yoğun felsefi, sosyolojik ve teorik tartışmaların en özgün meyvelerinden birini okurlarına sunuyor. Çalışmasının merkezine felsefe tarihinde ihmal edilmiş “ritim” kavramını alarak onu mekân, zaman ve gündelik hayat bağlamında inceliyor. Bu noktada beşeri bilimlere kendine has bir metodoloji öneriyor: “Ritimanaliz.”

Döngüsel ve doğrusal ritimlerin, saatlerin, günlerin, dalgaların, müzikal seslerin, insanların beden hareketlerinin analizine odaklanan bu yeni disiplin, toplumsal süreçlerin kavranmasında Lefebvre’in belirlediği önemli sac ayakları olan mekâna, zamana ve gündelik hayata dair bilgimizi derinleştirmeyi amaçlıyor. Böylelikle ritmi felsefi düşüncenin ve toplumsal teorinin odağına taşıyor ve Marksizmin özgün metodolojisini tahrif etmeden, potansiyelinin fiiliyata geçmesine de katkıda bulunuyor.

“Lefebvre’in doğal, bedensel ritimler ile mekanik, makine ritimleri arasındaki mukayeseye olan ilgisi programlarla yapılabilen orkestrasyon çağında müzikal bir dönemeç olarak anlaşılabilir. (...) Lefebvre, birtakım meseleleri incelemek ve gözden geçirmek için, ritmi bir analiz biçimi –analizin yalnızca bir nesnesi olmaktan ziyade bir analiz aleti– olarak kullanır. Bunlardan bir tanesi kent sorunudur, Fransa’daki ve başka ülkelerdeki şehir hayatıdır. Lefebvre’in de belirttiği üzere, ritimanalist ‘bir senfoni veya bir opera dinler gibi bir evi, bir sokağı, bir şehri de dinleyebil[en]’ birisidir.” Stuart Elden

Ritimanaliz Alıntıları - Sözleri

  • Bellek, perdenin ardına saklanmış, aktöre repliklerini fısıldayan bir töz değil midir?
  • Kaybolduk gene. Nerdeydim? Nerdeyim?... Zaman ritimdir ;sıcak, nemli bir gecenin böcek ritmi, beynin kıpırtıları, soluk alıp vermek, şakağımdaki davul - bunlar zamanın sadık bekçileridir;ve akıl hummalı tempoyu düzeltir...
  • gündelik hayat inşasının, egzotik ya da kendinden geçirici ritimlerin devasa başarısıyla birlikte, toplumsal hayatta müziğin büyüyen rolüyle birlikte ölümün kendinden geçiriciliğine varana dek bütün kuralların ihlali içinde 'uyuşturucu etkisiyle bilinci yitirme' ve gündelik hayatın dışına cıkma arayışıyla birlikte gelişmesi tesadüfmüdür?...
  • Hayat yavaşça gerı çekiliyor, merhametsiz biçimde, tam bir bilinçle ;tabi eğer, kendi içinde ve dışında cereyan edeni, bedenin ihanetini, kuruyan kaynağı, sönen aydınlığı ve sıcaklığı temsil ya da aptallık yoluyla karartmanın yollarını bulmazsak...
  • Sessizliği sır zannetmemeli.
  • Kral Davud Ahit Sandığı önünde dans etmişti;Doğu'daki dinlerde (Budizm? Şintoizm?) kutsal danslar vardır ;insan bedeni, ilahiyatçıların tasvir ettiği üzere, evrenin doğumunu ve ölümünü aktarır...
  • Gece, güne ait ritimleri bölmez , onları tadil eder (değiştirir) ve her şeyden önce onları yavaşlatır...
  • Hegel 20.yüzyılda yaşıyor olsaydı, Mutlak Ruh'u, Bonaparte kısragını sürerken değil, megakentlerin kavşaklarında yeşil ışığı bekler halde algılayabilirdi...
  • Adı çok şey anlatıyor ama kelimelerin anlamları zamanla soluyor. Şimdi kendisini tüm masumiyeti ve acımasızlığıyla sunuyor: açık, aşikâr, burada ve orada. Bir tebessüm takınabilir, hüzne boyanabilir ya da gözyaşlarına neden olabilir. Ama bu kanıt yanıltıcıdır, uydurmadır. Sahtenin, doğanın bir olgusunu, meyveyi, çiçeği vs. taklit etmesi gibi, şimdi mevcudiyetin taklidini yapan sahte bir üründür. Şimdinin bir tür (gizleyen) taklidi: imge!
  • Zor ritimler: birbirini izleyen sessizlik ve infilak, hem kırık hem vurgulu bir ölçü, pencereden dinlemeye başlamış olanı fazlasıyla etkiliyor, kalabalıkların benzeşmeyen hızlarından daha fazla şaşırtıyor onu.
  • "Ey tanıdık insanlar! Ayak sesleri yeter bana Söyleyebilmem için gittikleri yönü"
  • Kaybolduk gene. Nerdeydim? Nerdeyim? Çamurlu yol. Araba durdu. Zaman ritimdir; sıcak, nemli bir gecenin böcek ritmi, beynin kıpırtıları, soluk alıp vermek, şakağımdaki davul - bunlar zamanın sadık bekçileridir; ve akıl hummalı tempoyu düzeltir. Vladimir Nabokov, Adaya da Arzu: Bir Aile Tarihçesi
  • Mutlak Ruh, Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından meşrulaştırılmış tek meşru kurum olan Devlet’te vücut bulmuş olması yüzünden biraz yorgun düşmüş durumda. Hegel 20. yüzyılda yaşıyor olsaydı, Mutlak Ruh’u, Bonaparte kısrağını sürerken değil, megakentlerin kavşaklarında yeşil ışığı bekler halde algılayabilirdi.
  • Akışkanlığından dolayı ölçülmekten kurtuluyor görünen zaman, kendisini ölçen şey değil midir: galaksilerin döngülerinde saniyenin milyonda biri, mevsimlerin ve ayın saatleriyle kendisini ölçen şey? Neden ve nasıl? Zamanın mekânsallaşması, zamanın ölçülmesinin önkoşulu olan işlem midir? Eğer öyleyse, bu işlem yanlışlar mı doğuruyor yoksa aksine, uygulamayla aynı anda bilgiyi mi teşvik ediyor
  • “Ölümü ve hatta acıyı bile geçelim, ama ya yaşlanma? Hayat yavaşça geri çekiliyor, merhametsiz biçimde, tam bir bilinçle; tabii eğer, kendi içinde ve dışında cereyan edeni, bedenin ihanetini, kuruyan kaynağı, sönen aydınlığı ve sıcaklığı temsil ya da aptallık yoluyla karartmanın yollarını bulmazsak. Yaşlanma, kimi filozofların tarif ettiği, fakat metafizik bir tanımla zekice kurtuldukları, bu şekilde belirtmedikleri terk edilmişlik ve yalnızlık duygusu değil midir?”

Ritimanaliz İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Lefebvre’in bitiremediği kitabı. Ölümünden sonra arkadaşı vesilesiyle yayımlanmış. Okurken o bitirilmemişliği epey hissettim. Bölümler ancak o bölümün ufak bir fragmanı olarak kalmış. Hayatının son yıllarında Bergson felsefesini incelediği için de etkisi tahmin ettiğimden daha fazlaydı. Marx’ın sosyolojisinden kopmadığı yazılarının yanında sönüktü benim için. (Ezgi)

Hayatımızdaki Ritmanalizler: Hayatınızdaki ritimleri görebilmek adına yararlı bir kaynak diyebilirim. Eğer konuya ilginiz olmayıp meraktan oluyacaksanız sıkılma ihtimaliniz yüksek. Bu nedenle yabancı diliniz varsa orjinalinden okumanızı öneririm. Keyifli okumalar. gundembizim kitap/ritimanaliz--99399 yazar/Henri-Lefebvre (Omer F.)

Ritimanaliz PDF indirme linki var mı?

Henri Lefebvre - Ritimanaliz kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Ritimanaliz PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Henri Lefebvre Kimdir?

Henri Lefebvre ( d. 16 Haziran 1901 – ö. 29 Haziran 1991) Fransız sosyolog, entelektüel ve felsefecidir. Daha çok Neo-Marksist olarak bilinir.

Biyografi

Lefebvre, Hagetmau, Landes, Fransa'da doğdu. Paris Üniversitesi (Sorbonne)'nde felsefe okudu ve 1920 yılında mezun oldu.

1924 yılında beraber çalıştığı Paul Nizan, Norbert Guterman, Georges Friedmann, Georges Politzer ve Pierre Morhange ile "Philosophies" adlı felsefe grubunda bir "felsefi devrim" arayışındaydı. Bu çaba, Fransız Komünist Partisi (FKP)'ne doğru kaymadan önce, Gerçeküstücüler ve diğer gruplarla temasa geçmelerini sağladı. Lefebvre 1928'de FKP'ye katıldı.

1930 - 1940 yılları arasında Lefebvre, felsefe profesörü olarak çalıştı ve 1940'da Fransız Direnişine katıldı. 1944 - 1949 yıllarında Radiodiffusion Française'de yönetici oldu ve Toulouse'da Fransızca radyo yayıncılığı yaptı.

Gündelik hayat eleştirileri ilk olarak 1947 yılında basıldığında, COBRA ve Durumcular arasında entelektüel bir etki oluşturdu.

1958'de Lefebvre FKP'den ayrıldı. Daha sonraki yıllarda Arguments ve New Left dergisinde yayın kuruluna katıldı.

1965 yılında Nanterre'deki üniversiteye geçmeden önce, 1961 yılında başladığı Strasbourg Üniversitesi'nde sosyoloji dersleri verdi.

Fransızca, İngilizce ve Almanca yazdı.

Lefebvre 1991 yılında öldü.

Henri Lefebvre Kitapları - Eserleri

  • Kentsel Devrim
  • Modern Dünyada Gündelik Hayat
  • Mekânın Üretimi
  • Şehir Hakkı
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 1
  • Sosyalist Dünya Görüşü Marksizm
  • Ritimanaliz
  • Diyalektik Materyalizm
  • Marx'ın Sosyolojisi
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 2
  • Gündelik Hayatın Eleştirisi 3
  • Tarih ve Tarihçi
  • Vladimir İlyiç Lenin
  • Yaşamla Söyleşi
  • Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik
  • Marx'ın Sosyolojisi

Henri Lefebvre Alıntıları - Sözleri

  • "(...)İnkalar'da veya Aztekler'de, Yunanistan'da veya Roma'da, en ufak detayları; davranışları, sözleri, aletleri, alışılmış nesneleri, giysileri, vs. belirleyen bir üslup vardı. Kullanılagelen, alışılmış (gündelik) nesneler, henüz içlerindeki şiiri yitirmemişlerdi. Düzyazıda yansıyan hayat ile şiirsel hayat birbirinden ayrılmamıştı. Bizim gündelik hayatımız ise, üsluba karşı duyulan nostalji, üslupsuzluk ve inatla bir üslup aranması gibi özellikleriyle öne çıkar. Üslubu yoktur; eski üslupları kullanmaya veya bu üslupların kalıntıları, yıkıntıları ve anıları içine yerleşmeye yönelik çabalara rağmen kendine bir üslup yaratmakta başarısız kalır. O derece ki, üslup ve kültür, birer karşıtlık olarak tanımlanacak denli birbirinden ayırt edilebilir. Gündelik hayata ayrılan toplam, gündelik olanın ticaret ve para ekonomisinin genelleşmesinden, XIX. yüzyılda kapitalizmin kurulmasının ardından edindiği özgüllüğü açmayarak, kavramları muğlaklaştırır ve birbirine karıştırır. Böylece, dünyayı anlatmayı üstlenen düzyazı her şeyi, metinleri, yazılanları, yazıların yanında nesneleri istila eder; ta ki şiir bu yayılmanın önünde geri çekilene kadar(...)" (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Burjuva ekonomistlerin nesneler (emtia, para, sermaye) arasında ilişkiler gördükleri yerde, Marx insanlar arasında ilişkiler keşfetmiştir. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Yaratıcı kapasitenin(hayal gücünün) öncelikle varolanla hem kavramsal hem de gerçek, ideolojik ve pratik bir kopuş gerektirdiği bellidir. Bu kopuş nevroza, şizoide, paranoyaya kadar gidebilir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Kral Davud Ahit Sandığı önünde dans etmişti;Doğu'daki dinlerde (Budizm? Şintoizm?) kutsal danslar vardır ;insan bedeni, ilahiyatçıların tasvir ettiği üzere, evrenin doğumunu ve ölümünü aktarır... (Ritimanaliz)
  • İkincisi, ahlâklar davranış ve düşüncelere, aslı-astarı olmayan değerler yakıştırdılar, onları allayıp pulladılar. Meselâ ferdi faaliyetin sınırlı oluşu karşısında ya da bir acı karşısında gösterilen sabır, bir erdem kılığına sokuldu: stoacıların ya da hıristiyanların tevekkülü gibi... Pek basit bir durum ya da başka türlüsü mümkün olmayan bir boyun-bükme (edilginlik) o zaman gerek ahlâkçı için, gerekse o ahlâkı benimseyen kimse için büyük bir önem, bir değer aldı. Bu durum ile ahlâkî büyüklüğü duymak için isteyerek acı çekmek ya da nefsin gemleyip sınırlandırmak durumu arasında, sık sık ve çarçabuk geçiliveren bir adımlık bir ara vardır. O zaman insan kendi zincirlerini doğru atılmış olur ve bunu yaparken özgürlüğe, kavuştuğunu sanır. İmkânlarının sınırına vardığı ve varlığının çemberli ve sınırlı olduğunu acı bir şekilde duyduğu zaman, ahlâkın sonsuzluğuyla yüz yüze geldiğini sanır. "Ahlâken büyüklük" deyimi aldatıcıdır, çünkü ahlâk hiçbir zaman, belirli bir andaki ortalama sosyal uygulama'yı -ferdin içinde vicdan biçiminde, ferdin dışında öğüt ve müeyyide biçiminde- onaylamaktan başka bir iş yapmaz. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • "(...)Felsefeci, felsefeci kimliği dolayımıyla tamamlanmış bir aklın vücut bulmuş hali olmayı istediği andan itibaren, bir hayal dünyasında yaşamaya başlar. İnsanın olanaklarını felsefi araçlarla gerçekleştirmek istediğinde, bu araçlara sahip olmadığını görür. Felsefe, felsefi olmayanı dışlayarak, kendisini tanımlanmış ve tamamlanmış bütünlük olarak ilan ettiğinde, ancak kendi çelişkisini gerçekleştirir ve kendi kendisini ortadan kaldırır(...)" (Modern Dünyada Gündelik Hayat)
  • Maraziliğin şiddetlenmesi, yaratıcının gündelik hayatın üstüne çıkmasını sağlayan tek şeydir. Fakat güçlü bir endüstri halini almış kültür üretimi bu maraziliği olumsuzlar ya da inkar eder. Bu yüzden yeni bir sanat tipi türer; Güvenlik içinde mutluluk sanatı. Oysa ki eser, hakim olunan ya da olunamayan kaygıdan meydana gelir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • gündelik hayat inşasının, egzotik ya da kendinden geçirici ritimlerin devasa başarısıyla birlikte, toplumsal hayatta müziğin büyüyen rolüyle birlikte ölümün kendinden geçiriciliğine varana dek bütün kuralların ihlali içinde 'uyuşturucu etkisiyle bilinci yitirme' ve gündelik hayatın dışına cıkma arayışıyla birlikte gelişmesi tesadüfmüdür?... (Ritimanaliz)
  • Formel mantık asla içeriksiz olamaz, yalnızca içeriğinin bir parçasını kopartır, onu incelte incelte iyice "soyut" hale getirir ama ondan asla tamamen kurtulamaz. (Diyalektik Materyalizm)
  • Üretim sadece işgücü ve üretim araçlarının değil, toplumsal tahakküm ilişkilerinin de yeniden üretimini içerir ve kapsar. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 3)
  • Demek ki, toplumsal ilişkilere somut anlaşılabilirlik [kavranabilirlik] kazandıran şey devrimci praksis'tir. Devrimci praksis, tasarımlar ile gerçeklik; kurumlar (üstyapılar) ile üretici güçler (temel) ve formlar ile içerik arasında çakışmanın ortaya çıkmasını sağlar. Burada, temel bir kavramla; aşma (depassement) kavramıyla yeniden karşılaşıyoruz. Aşma, toplumsal-olanın akliliğini ve insan zihinlerinde canlı bir düşünce olarak anlaşılabilirliği yaratmaktadır. (Marx'ın Sosyolojisi)
  • Oturduğu evden çıkıp yakındaki ya da uzaktaki gara, tıklım tıklım dolu metroya, büroya ya da fabrikaya koşturan, akşam olduğunda aynı yolu gerisin geri teperek evine gelen ve yeniden başlayacak ertesi güne hazırlanmaya çalışan kimsenin gündelik hayatını anlamak için insanın gözlerini açması yeter. (Şehir Hakkı)
  • Paradigmanın büyülü gücü şudur : Karanlık olanı şeffaf olana dönüştürmek, karanlığın "nesnesini" şekilsizleştirmeden -yalnızca formülasyonu sayesinde- aydınlığa taşımak. Kısacası, deşifre etmek. Bilgi, direnişleri, gölgeleri ve "varlıklarını" ortadan kaldırarak, hayranlık verici bir bilinçdışıyla iktidarın hizmetine girer. (Mekânın Üretimi)
  • Marksçılık gerçeklerin dışından bir takım değerler koymayı reddederek, dolayısıyla ahlâkî değerlerin temellerini gerçeklerin içinde arayarak, ahlâkî yabancılaşmadan ve ideolojik yanılsamalardan sıyrılımış yeni bir törebilim(ethique) kurmak gerektiğini söyler. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • Marksçılık duygulu ve gözü yaşlı Blbir hümanizma getirmez. Marks proletaryayla, bu sınıf baskı altında ezildiği için, onun ezilişine acımak için ilgi duymamıştır. Marks, proletaryanın baskıdan nasıl ve niçin kurtulabileceğini, insanları bekleyen imkânlara varacak yolu proletaryanın nasıl ve niçin açabileceğini göstermiştir. Marksçılık proleteryayla, zayıf olduğu için değil, bir kuvvet olduğu için; cahil olduğu için değil, bilgiyi kendine mal edeceği ve zenginleştireceği için; burjuvazi tarafından gayrî-beşerîlîğe itildiği için değil, insanın geleceğini proleterya kendinde taşıdığı ve o övüngen burjuvaziyi gayrî-beşerî bularak reddettiği için ilgilenir. (Sosyalist Dünya Görüşü: Diyalektik Maddecilik)
  • İyi bir tarihçi, efsanelerin canavarına benzer: insanlık onurunun kokusunu aldığı yerin avlanacağı bölge olduğunu bilir. (Tarih ve Tarihçi)
  • Şehirciliği hem maske hem de araç olarak ifşa etmek gerekir: O, devletin ve politik eylemin maskesi, bir strateji ve sosyo-mantık içinde gizlenmiş çıkarların aracıdır. Şehircilik, mekanı bir sanat eseri olarak yahut öne sürdüğü teknik nedenlere göre biçimlendirmeye çalışmaz. Gerçekte bir politik mekanı biçimlendirmeye çalışır. (Kentsel Devrim)
  • Logos yalnızca bir iletişim aracı değildir. Onu teşvik eden ve onun düzenlediği duygular ve heyecanlar için bir filtredir. Bu sıfatla bir tür varlıktır, bir varlık biçimidir. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 2)
  • Birkaç günde eski Rejim sosyal, ahlaki ve psikolojik bütün sonuçlarıyla değilse de objektif te­melleri ve kurumlarıyla yok oldu: Serfliğin artık­ları, asillerin toprak mülkiyeti, yarı derebeyi kast­lar rejimi, erkekle kadının eşitsizliği, milli azın­lıkların ezikliği, Kilisenin resmi olan imtiyazlı du­rumu, vb. Ortaçağ geçmişinin dev bir arıtılması ile aynı zamanda bankaların, demiryollarının, ağır sanayinin millileştirilmesi sağlanıyor ve üretim ile dağıtım üzerinde işçi kontrolü kuruluyordu. Böy­lece iki devrim oluşmaktaydı: Fransada 1789-1793'­de yapılan, feodaliteye karşı yönelmiş ihtilale uyan demokratik burjuva devrimi, üstelik bu devrim son raddesine kadar güdülmekteydi ve üretim sosyal ilişikilerinin sosyalist dönüşümünün başlan­gıcı, objektif ön verisi, şartları ile, sosyalist dev­rim. (Vladimir İlyiç Lenin)
  • Fethedilmemiş iğrenç huzur göz ardı edilen ve küçümsenen tüm yoksunluklar, tüm çatışmalar, yetkin doğrulanmış çocukluk seni tanıyorum. Çocukluğumun iğrenç huzuru! Kurtulmak için, bu külü söndürmek için ne kadar sıkıntı çekmek gerekiyor. "Gerçek mümin çatışmasız değildir. İnanç kaygıdan doğar." böyle mi diyecekler. Hangi kaygı? Evet batak bir huzur içinde çürüten kaygı. Derin yoksunluklar mistik kesinliklerden ayrılmaz olduğu için huzurla karışmış kaygı. (Gündelik Hayatın Eleştirisi 1)

Yorum Yaz