Roma'nın Batısı - John Fante Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Roma'nın Batısı kimin eseri? Roma'nın Batısı kitabının yazarı kimdir? Roma'nın Batısı konusu ve anafikri nedir? Roma'nın Batısı kitabı ne anlatıyor? Roma'nın Batısı PDF indirme linki var mı? Roma'nın Batısı kitabının yazarı John Fante kimdir? İşte Roma'nın Batısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: John Fante
Çevirmen: Avi Pardo
Orijinal Adı: West of Rome
Yayın Evi: Parantez Yayınları
İSBN: 9789752810181
Sayfa Sayısı: 184
Roma'nın Batısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
John Fante Roma'nın Batısı'nda yer alan iki kısa romanında zor durumlarda kalan insanların bu zorluklarla nasıl baş ettiklerinin öyküsünü anlatıyor. İşsiz bir senaryo yazarı, hayata küsmüş bir eş, erkek arkadaşı için evi terk etmiş kızları ve tüm dertlere tasalara ortak olan sessiz, sadık bir dost….
Dangalak’ı aramıza alıp köpek havlamaları eşliğinde evin yolunu tuttuk. Ben biliyordum o köpeği neden istediğimi. Utanç verici derecede açıktı, ama oğlana söyleyemezdim. Mahcup olurdum. Kendime itiraf edebilirdim ama, bununla ilgili bir sorunum yoktu. Yenilgiye ve başarısızlığa uğramaktan usanmıştım. Zafer açlığı çekiyordum. Elli beş yaşındaydım ve tek bir zafer yoktu görünürde, bir çarpışma bile. Düşmanlarım bile çarpışma isteği duymuyorlardı artık. Dangalak zafer demekti. Yazmadığım kitaplar, görmediğim yerler, hiçbir zaman sahip olamadığım Maserati, arzuladığım kadınlar, Danielle Darrieux, Gina Lollobrigida ve Nadia Grey. Senaryolarımı kan damlayıncaya kadar doğrayan eski konfeksiyoncu patronlarıma karşı zafer demekti. Ünlü üniversitelerde okuyan, dünyaya çok şey vaat eden çocuklara sahip olma düşümdü. Sevgili Rocco’m gibi bitmek bilmeyen günlerimin acısını hafifletecek, yaralarımı saracak, çocukluğumun yoksulluğunu ve geleceğimin umutsuzluğunu unutturacaktı.
Köpekti, insan değil, bir hayvan, ama zamanla dostum olacak, beni gururlandırıp dertlerimi unutturacaktı. Tanrı’ya benim hiçbir zaman olamayacağım kadar yakındı ve okuma yazması yoktu, daha iyisi can sağlığıydı. O da uyumsuzun tekiydi benim gibi. Ben dövüşüp kaybedecek, o ise dövüşüp kazanacaktı.
(Tanıtım Bülteninden)
Roma'nın Batısı Alıntıları - Sözleri
- Tanrı benimle kafa buluyordu.
- Yanağımda ölü bir boşluk hissettim, Harriet 'in bana güle güle öpücüğü kondurmadığı yerde. Çeyrek yüzyıldır hayatımızın bir parçası olmuştu güle güle öpücüğü. Bir keşişin dua tespihinin tanelerinden birinin eksikliğini hissettiği gibi hissediyordum o öpücüğün eksikliğini.
- Köpekti, insan değil, bir hayvan, ama zamanla dostum olacak, beni gururlandırıp dertlerimi unutturacaktı. Tanrı'ya benim hiçbir zaman olamayacağım kadar yakındı ve okuma yazması yoktu, daha iyisi can sağlığıydı. O da uyumsuzun tekiydi benim gibi. Ben dövüşüp kaybedecek, o ise dövüşüp kazanacaktı. Kibirli Danualar, gururlu Alman kurtları, ağızlarına sıçacaktı hepsinin, düzecekti hatta ve ben keyfini çıkaracaktım.
- Bir Dostoyevski romanına girmekten farksızdı askerlik şubesinin bürosuna girmek. Bürokrasi hemen kemiklerinize işliyor, devletin çarkı sizi öğütmeye başlıyordu.
- Ben kavga edemiyorum,” diye hıçkırdı. “Hiçbir zaman edemedim, insanlara vurmayı sevmiyorum
- Ne kadar güzeldi! İçlerinde dağları, vadileri ve bütün hayatımı gördüğüm gözlerindeki tatlı kehanet ne kadar doğru çıkmıştı; dört çocuk ve bir dizi roman bile saymıştım o gözlerde.
- Bir keşişin dua tespihinin tanelerinden birinin eksikliğini hissettiği gibi hissediyordum o öpücüğün eksikliğini.
- Yüreğinin sesini dinle. Sana gitmeni söylediği yere git.
- Ağlamaya başladım birden.
- Azizler temiz yürekli, acı çekenlere yardım etmek için yanıp tutuşan varlıklardı. Ama babamın dediği gibi, popüler olanların işleri başlarından aşkındı.
- Bu kadar basitti. Her şey için teşekkürler. İzni olmadan onu dünyaya getirdiğim için. Onu savaş, nefret ve bağnazlıkla dolu bir dünyaya zorladığım için. Ona sahtekarlığı, yalanı, önyargıyı ve acımasızlığı öğreten okullara gönderdiğim için. Sırtına hiçbir zaman inanmadığı bir Tanrı yüklediğim için. Bir gün mahvına sebep olabilecek araba tutkusunu aşıladığım için. Çocuk kızla tanışır ve iyi adamlar sonunda hep kazanır türünden korkakça senaryolar yazan bir baba için. Her şey için. "Güle güle, evlat. Arada sırada ara."
- İnanamıyordum. Tanrı benimle kafa buluyordu.
Roma'nın Batısı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
John Fante'nin okuduğum 3. kitabı.. Arturo Bandini'ye alışmışken Fante'nin daha az bilinen, farklı bir kitabı çıktı karşıma. Bir solukta okunacak dahiyane kalemi, kendine has sürükleyici üslubuyla, güldürü öğesi içeren 2 hikaye var kitapta: 'Dangalak Köpeğim ve Orji.' İlk öyküde dört çocuğu ve yağmurlu bir günde çıkagelen 'Dangalak' ismini verdikleri köpeğiyle sürekli Roma'ya kaçış hayalleri kuran Henry J. Molise 'in çekişmeli hayatını okuyoruz. Belki hayatının bir döneminde ilhamını bulmuş, ama çocuklarının büyümesiyle birlikte sorunlarının da büyümesiyle artık yazamayan bir yazar Henry Molise... Hayatında tutunduğu tek dal ise çocuklarının kendi ayakları üzerinde durmasıyla özgürlüğünü ilan etmek, her şeyi satarak hayallerini süsleyen şehir Roma'da yaşamak... İkinci öyküde bir çocuğun gözünden dindar annesi, babası ve onun Tanrı'ya inanmayan arkadaşı arasında yaşananlar başarıyla anlatılmış. "Bazen en iyisi gerçeği olduğu gibi söylemektir. Yüreğindekini açık sözlülükle ortaya koymak bir erkeği, hiçbir zaman alçaltmaz." #JohnFante #romanınbatısı (The Misanthrope)
Yer altı da okuyunuz, gerçeği olduğu gibi görmek için, üstü ahlak kuralları ile örtülmemiş, hepimizin bildiği şeylerin dile gelmiş hali.. ilk hikaye bir aile trajedisi ve ikinci hikaye de öyle.. Keyifle okudum.. (Kepilleus)
Dikkat spoiler içerir. 2 adet güzel hikayeden oluşan oldukça etkileyici bir yeraltı edebiyatı eseri. İlk ve uzun olan hikaye Henry Molise adında bir yazar ve bulup sahiplendiği köpeği Dangalak ile ilgili. Hayvanları çok seven ve bu yüzden evi 2 kere terk eden karısı Harriet, zenci bir kadınla evlenen oğlu, devamsızlıktan okuldan atıldığı için askere gidecek olan Jamie, oyuncu olmak için annesinden ödevlerini yapmasını isteyen Denny, kızı Tina ile yaşayan bir adamdır Henry. Ve en büyük hayali de atalarının yaşadığı Roma'ya gidip orada yaşamaktır. Kızı evlenir, büyük oğlu da zenci kadınla evlidir ve ev yavaş yavaş boşaltmaya başlar. Evin önünde buldukları, eşcinsel köpekleri Dangalak da onlarla gezmektedir. Bir gün kaybolur ve artık ona ısınan ve oğlu Jamie'ye söz veren Harriet onu bulmak için Henry'yi sıkıştırır. Her şeyini satıp Roma'ya gidecek Henry birden dangalağın bulunduğunu öğrenir ama köpek de bir domuzu annesi sanmaktadır. Acaba Henry ne yapacaktır? İkinci hikaye ise koyu dindar bir ailenin çocuğunun babası ve onun iş arkadaşı Frank'i anlattığı hikaye. Şantiyede çalışırken ustaları borsadan zengin olur ve babasına bir altın madeni bağışlar. Ancak kazaları gerekecektir. Uzun süre Frank ile kazarlar ancak bir şey çıkmaz. Bu arada şefin karısı Frank'i ateist olduğu için sevmez ve çocuğu da madene gönderir. Acaba orada ne olmaktadır? Çocuk gördüklerine ne tepki verecektir? Keyifle bir solukta okunan bir kitap. (Serdar Poirot)
Roma'nın Batısı PDF indirme linki var mı?
John Fante - Roma'nın Batısı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Roma'nın Batısı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı John Fante Kimdir?
John Fante (d. 8 Nisan 1909 - ö. 8 Mayıs 1983) İtalyan asıllı ABD'li romancı, kısa hikâye yazarı, senarist.
Yaşamı
John Fante`nin babası duvar işçisi Nick Fante bir İtalyandı. Yüzyılın başında ABD`ye göç etti. 8 yıl sonra da oğul John dünyaya geldi. Boulder`da yetişti, Colorado Üniversitesi`ne kayıt yaptırdıysa da eğitimini tamamlayamadı, 20 yaşındayken okuldan ayrıldı. 1918`de ABD vatandaşı olan baba Nick Fante, 1929 yılında ailesini terk etti. Babanın da ayrılmasıyla aile gittikçe fakirleşti. John da Kaliforniya`ya gitti, bir balık fabrikasında çalışmaya başladı, kısa bir sonra da annesini de yanına aldırdı.
Balık fabrikasında çalışmaya başlayınca hayatı bir düzene girdi. Boş zamanlarında sürekli okuyan Fante, işçilikten arta kalan zamanlarda sürekli hikâyeler yazmaya başladı. 1933`te ilk romanıLos Angeles Yolunu bitirdi, bu kitapla birlikte aynı zamanda hep başkahraman olarak kalacak Arturo Bandini de doğuyordu. İlk kitabı yayınevlerince provokatif olduğu gerekçesiyle reddedildi. 1938yılında ilk romanı yayımlanabildi, Bahara Dek Bekle, Bandini. 1939 yılında da Charles Bukowski`nin öve öve bitiremediği Toza Sor yayımlandı.
Daha sonra Hollywood`a doğru kaymaya başlayan Bandini, ünlü yönetmenlerle (Orson Welles, Francis Ford Coppola) ahbap oldu. Yazın dünyasından yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı, evlendi. Edebiyat dünyasına Hayat Dolu`yla geri döndü fakat eski hırçın hali biraz geride kalmış gibi görünüyordu. Hayat Dolu`nun senaryosuyla Oscar`a aday oldu. 1955`te şeker hastası olduğunu öğrendi, giderek sağlığı bozuldu, kör oldu ve iki bacağı kesildi. Son romanını karısına söyledi o yazdı : Bunker Tepesi Düşleri (1982). Ertesi yıl da öldü.
Ömrünün son yıllarında Bukowski hep Fante`nin yanında oldu. Black Sparrow Press`e baskı yaparak Fante ölmeden kitaplarının tekrar basılmasını sağladı. Ona adeta tapan Bukowski, zamanında fazla ilgi gösterilmeyen Toza Sor`un en sevdiği kitap olduğunu yineleyip durdu. Arturo Bandini serisinin tekrar popüler olmasını sağladı. 2000`de John Fante biyografisi "Full of Life: The Biography of John Fante" piyasaya çıktı. 2003`de The Fante Reader takip etti, bu kitapta da bazı öyküleri ve mektupları yer alır.
John Fante Kitapları - Eserleri
- Toza Sor
- Bahara Kadar Bekle, Bandini
- Los Angeles Yolu
- 1933 Berbat Bir Yıldı
- Gençliğin Şarabı
- Bunker Tepesi Düşleri
- Üzümün Kardeşliği
- Büyük Açlık
- Roma'nın Batısı
- Hayat Dolu
John Fante Alıntıları - Sözleri
- Yoksul bir adamdı, üç çocuğu vardı; ne makarnanın parası ödenmişti, ne de üç çocuğunun ve makarnanın içinde bulunduğu evin parası. Tanrı köpektir. (Bahara Kadar Bekle, Bandini)
- Ben kavga edemiyorum,” diye hıçkırdı. “Hiçbir zaman edemedim, insanlara vurmayı sevmiyorum (Roma'nın Batısı)
- İnancını yitirince herşeyi yitiriyordun. (Bunker Tepesi Düşleri)
- Büyük yazar, tozlu kitapçıların müdavimi, tozlu dergileri kaldırıp o güzel öyküsünün tozunu üflerdi, satın alırdı dergiyi, kendi öyküsünü, tozlanmasın diye. (Büyük Açlık)
- “O denli yaraladılar ki beni, kitaplara sığındım, içime kapandım, kasabamdan kaçtım,..” (Toza Sor)
- Neydi o kitap? Bilmiyordum, ama onun gözlerinin izlediği satırları izleyebilmek için mutlaka edinmeliydim o kitabı. (Los Angeles Yolu)
- Çünkü Nietzsche’nin kitap kapaklarındaki fotoğrafları geliyordu aklıma. O salak bıyığıyla bir bira içicisine benziyordu ve ben biracılardan nefret ederim. (Los Angeles Yolu)
- Zayıflıkların gücün olduğunda, ağlarsın. (Üzümün Kardeşliği)
- Tuzak bu. Yaparsam yanlış, yapmazsam yine yanlış. (1933 Berbat Bir Yıldı)
- Dünyadaki en büyük sorun ne biliyor musun, Dino? Aile hayatı kalmadı. (Gençliğin Şarabı)
- Cahiller, budalalar ve gerizekalılarla konuşmanın yararı yok. Zeki insan dinleyicilerinin seçimini özenle yapar. (Los Angeles Yolu)
- Genç değillerdi artık, geleceğe dair umutlarını tüketmişlerdi. (Üzümün Kardeşliği)
- Beklentim çok büyüktü belki de; tüyleri ürperten coşkulu bir idrak, yeniden doğuşun baş döndürücü ihtişamı. (Hayat Dolu)
- Ne işim var burada, diye sordum kendime. Nefret ediyorum buradan, bu yalnız kentten nefret ediyorum. Neden beni istenmeyen bir öksüz gibi kendinden uzaklaştırıyordu? Yeterince acı çekmemiş miydim? Canımı dişime takıp çalışmamış mıydım? Neydi benimle alıp veremediği? O fasılasız taşralılık duygusu, başından beri taşıdığım ait olmama inancı mı? (Bunker Tepesi Düşleri)
- Tanrım... Bir işaret ver bana. Hayat yaşamaya değer mi? Her şey yoluna girecek mi? (1933 Berbat Bir Yıldı)
- "Nefret ediyorum senden" dedi. Hissettim nefretini. Kokusunu aldım,duydum hatta, ama sırıttım yine de. (Toza Sor)
- Camilla Lopez adında bir kıza âşık oldum. Bir gece çalıştığı yere gittim ve karşımdaydı ve o günden beri o kızın güzelliğini her düşündüğümde boğulacak gibi olurum, şimdi yazarken bile. (Büyük Açlık)
- Öte hayat hipotezi varsılların yoksulları uyutmak için uydurdukları bir martavaldan ibaret. Ruhun ebediyetine itiraz ediyorum. (Los Angeles Yolu)
- Bu kadar basitti. Her şey için teşekkürler. İzni olmadan onu dünyaya getirdiğim için. Onu savaş, nefret ve bağnazlıkla dolu bir dünyaya zorladığım için. Ona sahtekarlığı, yalanı, önyargıyı ve acımasızlığı öğreten okullara gönderdiğim için. Sırtına hiçbir zaman inanmadığı bir Tanrı yüklediğim için. Bir gün mahvına sebep olabilecek araba tutkusunu aşıladığım için. Çocuk kızla tanışır ve iyi adamlar sonunda hep kazanır türünden korkakça senaryolar yazan bir baba için. Her şey için. "Güle güle, evlat. Arada sırada ara." (Roma'nın Batısı)
- Aşk her şey demek degildi. Kadınlar her şey demek değildi. Bir yazar enerjisini korumak zorundaydı. (Toza Sor)