Rüyalar - Carl Gustav Jung Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Rüyalar kimin eseri? Rüyalar kitabının yazarı kimdir? Rüyalar konusu ve anafikri nedir? Rüyalar kitabı ne anlatıyor? Rüyalar PDF indirme linki var mı? Rüyalar kitabının yazarı Carl Gustav Jung kimdir? İşte Rüyalar kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Carl Gustav Jung
Çevirmen: Aylin Kayapalı
Yayın Evi: Pinhan Yayıncılık
İSBN: 9786055302542
Sayfa Sayısı: 360
Rüyalar Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Yazar, psikiyatrist, eğitimci, ressam ve bir de seyyah olan Carl Gustav Jung, rüyalar hakkındaki fikirlerini bu derlemede toplamıştır. Gizemcilik, din, kültür, semboller gibi ana temaları kendine özgü ve maharetli anlatım tekniğiyle okuyucuya sunmuştur. Rüyaları filmsel özellikleriyle teşhis etmiş, ayrıca sadece şahsi planda söz konusu olan "kişisel rüyalar" ile hepimizin tecrübe ettiği ve kolektif bilinçdışının ürünü olan "büyük rüyalar" arasında ayrım yapmıştır. Yirminci yüzyılın en etkin figürlerinden biri olarak Jung, Rüyalar adlı eseriyle kendi ürettiği sıradışı kavramlara anlaşılır tarzda bir giriş yapmakla kalmamış, bunun yanında toplu eserlerinin nitelikli okunması için de en ideal yöntemi sunmuştur.
(Tanıtım Bülteninden)
Rüyalar Alıntıları - Sözleri
- ''Her rüya, bastırılmış bir arzunun giderilmesini temsil eder.''
- Tıpkı dünyanın kendi gördüğümüz gibi olduğunu düşünmemiz gibi, insanların da onları hayal ettiğimiz gibi olduklarını düşünürüz.
- Freud rüya düşüncesini oluşturan arzuların açıkça kabul ettiğimiz arzularımız değil, acı verici olmaları sebebiyle bastırdığımız arzularımız olduğunu söyler. İşte arzularımız tam da bu sebeple, yani uyanık durumdayken bilincimizden uzak tutulmaları sebebiyle rüyalarımızda dolaylı olarak su yüzüne çıkarlar.
- Bir başka insanı, kendimizi anladığımız ya da anlamaya çalıştığımız gibi anlarız. Kendimizde anlamadığımız şeyi başkasında da anlamayız.
- Bir şeylerin bizi kızdırmasına izin verdiğimizde, bizi kızdıran şeyin tamamen bizim dışımızda, bizi kızdıran şey ya da insanda olduğunu düşünmeyelim. Bu şekilde onlara bizi kızgın konuma getirme, hatta muhtemelen uykusuzluk ya da hazımsızlığa sebep olma gücü veririz. Daha sonra ise arkamızı döner ve suçlu nesneyi tereddüt etmeden suçlarız ama aslında bütün bu zaman içinde kendi kendiliğimizin, bizi öfkelendiren nesneye yansıttığımız bilinçdışı bir parçasına hiddetleniyoruzdur.
- Rüya, çoğunlukla inanıldığı gibi rasgele ya da anlamsız çağrışımlar veya pek çok yazarın düşündüğü gibi uyku sırasında meydana gelen somatik duygulanımların bir sonucu olmaktan çok uzaktır.
- Tabii ki insan başkalarıyla daha iyi ilişkiler kurmak ister; fakat sadece bizim beklentilerimize uygun yaşamaları şartıyla.
- ...açık edilmemiş hatalarımızı daima düşmanımız da görürüz.
- Ne yazık ki hakikatin ne olduğunu anlayan insanlar ortaya çıkana kadar "hakikat" diye bir şey yoktur.
- "Sadece aptallar başka insanların hatalarıyla ilgilenir;çünkü onları değiştiremezler.Akıllı insan sadece kendi hatalarından öğrenir. Kendisine "Ben ne yaptım ki bütün bunlar bana oluyor?" sorusunu sorar. Bu soruya cevap bulabilmek için, kendi kalbinin derinliklerine bakar."
- Bir çocuğun rüyası bir yetişkininkinden farklıdır; tıpkı eğitimli birinin rüyasının, eğitimsiz birininkinden farklı olması gibi. Rüyada kişiye özel bir şeyler vardır: Rüya, öznenin psikolojik durumuyla uyum içindedir.
- Bilinçdışı bir canavar değil, ahlak, estetik değer ve entelektüel yargı açısından tamamen nötr doğal bir varlıktır. Sadece ona karşı bilinçli tutumumuz yanlış olduğunda, tehlikeli hale gelir. Onu ne kadar bastırırsak, tehlikesi de o kadar artar.
- İlk önce duyularla hissedilmeyen hiçbir şey akılda yer bulmaz.
- Kötü olan ne varsa üzerine yıkılabilecek bir düşmanın varlığı, vicdan için büyük bir rahatlamadır. Bu şekilde en azından tereddüt etmeden kimin kötü olduğunu söyleyebilirsiniz: Talihsizliklerinizin sebebinin dışarda olduğundan, kendi davranışlarınızdan kaynaklanmadığından emin olursunuz.
Rüyalar İncelemesi - Şahsi Yorumlar
"Rüyalar gerçekten hayat memat meselesidir.": Daha 5 yaşında afacan bir çocukken, rahmetli babaannem, kimin rüyasını dinlese mutlaka dizlerinin önüne çöker onu can kulağıyla dinlerdim. Bilge bir kadındı babaannem, o yıllarda gözlerimi fal taşı gibi açtıran yorumlar yapardı. Beni de sıkı sıkıya tembihlerdi. "Rüyanı doğru anlatmazsan günahtır." derdi, hâlâ o sesi her rüya anlatışımda kalbimin üstünde hissederim. Gördüğüm rüyaları hep ertesi günün fihristi gibi düşünürdüm. Sonra herkesin kendi zihninde oluşturduğu o rüya bahçesine giriverdim, artık hangi çiçeğin nasıl koktuğunu az çok biliyordum, ya da yağmurun, fırtınanın ne demek olduğunu... Zihinlerimizin bir haritası çizilebilseydi, eminim köşe başlarını rüyalarımız tutardı... Tutarlı tutarsız rüyalar, anlamlı anlamsız... 'Anlam' demişken Jung 'Anlam'lar anlamsızdır, zira hiçkimse varlığın gizemine hakiki bir anlam biçemez diyerek, son derece 'anlam' lı bir tespitte bulunuyor :) Bir gün bir kardeşime telaşla, "anneni gördüm rüyamda" dedim, "hastahaneye götürmüştün, durumu iyidir inşallah." diye de ekledim. "Eylül" dedi "bu rüya benim annemle ilgili değil, senin annenle ilgili, rahatsız olabilir, bir ara istersen." Şaşırmıştım. O kadar emindim ki kendimden, üstüne bir de üzülmüştüm... Aradım annemi, "iyiyim kızım" dedi, sonra söylemediği bir şey olduğunu anladım ve hemen ablamları aradım. Ve öğrendim ki, dizleri ağrıdığı için iğneler vuruluyormuş. Üzülmeyeyim diye söylemiyormuş.İnsanın böyle aklı selim dostlarının olması tek kelimeyle 'huzur'. Annem elhamdülillah şimdi iyi. Jung'un rüya tahlilleri elbette, rüya analizinin çok ötesinde, bilgeliğinin en önemli ölçütlerinden. Simyanın ve metafiziğin bütün öğeleriyle zenginlik kazanmış, olağanüstü bir şifa kaynağı. Ve bu yolla sayısız hastasını nevrozun ve psişik hastalıkların pençesinden kurtarmış... Eserin muhteviyatına geçmeden evvel, Jung'un eserde yer almayan bir deneyimini sizlerle paylaşmak isterim... Jung bir hastasıyla ilgilenirken, hastası ona rüyasında uçabilen bir böcek gördüğünü söyler, aynı anda oturduğu koltuğun arkasında durmadan camı tıklatan bir sesi farkederler ve camı açtığında aynı böcek Jung'un odasında deli gibi uçmaya başlar. Bunu anlatırken Jung Reis ne kadar şaşırdığını saklayamıyor :) Mevzu şu ki hastası aklın almadığı şeylere direnç gösteriyor, oysa bütün bu olanların Jung'un arketiplerinde çok net, nokta atışı diyebileceğimiz bir karşılığı var. Bu böcekle ilgili bildiği şeyler var Jung'un, böceğin çağlar evvelinden getirdiği haberlerden, ona anlatmak istediklerinden adı gibi emin :) Jung'u çağdaşlarından ya da günümüz psikiyatrlarından ayıran özelliği, hastalarında ortaya çıkan simgesel koşutlukları kendi simgesel bilgisiyle eşleştirebilmesiydi. Bu onun için bir zorunluluk, mesleğinin bir parçasıydı, çözümsüzlüğü kabul etmek, boyun eymek yerine kendine yeni yollar, yeni hakikatler ararken, bir bilgeye dönüşmüştü, kutsal metinlerin arketipleri ondan sorulurdu :) Akıl için olanaksız gibi görünen gerçeği hasta kabul edip şifa bulmuş, böcek vehimlerinden kurtulmuş, yeniden hayata merhaba demiştir. :) Jung'un Arkadaşı ileri yaşlarda dağcılığa merak sarmış bir meslektaşıdır ve Jung'u rüya yorumları konusunda eleştirmektedir. Fakat Jung o kadar zarif bir adam ki, arkadaşının haddini aşan cümlelerinden, bana çok takılırdı naifliğiyle söz ediyor :) Birgün karşılaşırlar, Jung'a laf arasında rüyasını anlatır, rüya şöyledir; yamaçları karla kaplı, yüksek bir dağa tırmanmaktadır. Yükseğe çıktıkça kendini daha iyi hissetmektedir. En yükseğe vardığında o kadar büyük bir haz duyar ki uzaya tırmanmayı hayal eder, ayağını boşluğa atar ve sevinçten uyanır. Jung rüyayı duyar duymaz endişeye kapılır, arkadaşını uyarmak ister ve rehbersiz tırmanmaması gerektiği konusunda iyice tembihler. Fakât doktor arkadaşı rüya analizlerini ciddiye almamaktadır, gülüp geçer ve maalesef Jung'un yorumu isabetlidir. Bir gün rehbersiz tırmanır, kayalığa basmak yerine boşluğa basar ve dağın zirvesinden aşağıya düşer ve ne yazık ki hayatını kaybeder. Rüyalar, ona göre doktorun teşhisine yardımcı olan belirtilerdir fakât çözdüğü sembolizm, geleceği de kuşatmaktadır. Rüyanın verdiği ipuçları bilinçdışını görünür kıldığından, bilinçdışından nüksedecek ve bizim tahmin edemediğimiz hadiseleri de çok net görebilmekte, gelecekten değil ama olabileceklerden haber vermektedir. Bunu bir tahmin gibi düşünün, figürler ve olaylar dışarıda ki kar yağışını o kadar net gösteriyor ki, buzlanma kaçınılmaz oluyor :) Rüyalar, görünen içeriğin derinlerinde yer alan psişik görüntülerdir. Mesela soyut bir tabloyu düşünelim, tabloya baktığımızda her insana farklı bir duyguyla canlanan renkler ve biçimler görürüz. Fakat ressamın o tabloyu resmederken hissettikleri bizimkilerden farklıdır. Her rüya her insanın kendi öznel alanıdır. Rüyalar kişinin tesirinde kaldığı olay yahut nesneleri alıp nefis bir kurgunun figüranları yapar fakât ortaya çıkan oyun, psikolojinizin ücralarından replikler içerir hattâ arada sırada rüyayı görenin atalarının, insanoğlunun ilk deneyimlerinin süflörlük yaptığı bile olur... Örneğin Jung; Rüyada denizin bulunduğunuz yeri işgal ettiğini, sel gibi üstünüze geldiğini görmek, hayra alamet değildir diyor. Kişinin yaşayacağı zihinsel anormalliklere işaret eder. Sebebi de şudur; deniz bilinçdışını temsil ettiğinden bilinçdışı bilinci işgal eder ve kişinin nesne ile irtibatını keser. Bu kritik andan sonra kişinin hallüsünasyonlar ve olmayan ruhani varlıklar görmesi an meselesidir. Allah muhafaza :) Bilinçdışının rüyalara adeta komutlar verdiğini gözlemliyoruz... Bu tip rüyalara Jung 'indirgeyici rüyalar' diyor. Gerçekte olduklarından daha iyi ya da daha değerli görünen insanlar, öyle rüyalar görürler ki, tam da hasarlı davranışı işaret edip, onu onarmaya odaklıdır. Adeta nokta atışıdır. Bu rüyalar kişinin yükseklik kurgusunu, ona aczini göstererek al aşağı eder. Kendince varettiği sahte tırmanışa, acı veren zayıflıklıklarını yüzüne çarparak, son verir, kibrini bertaraf eder. :) Bu yüzden çok mert ve ne istediğini bilen, efendi rüyalardır. Baştacıdır. Kişiyi kendine getirirler :) Jung, Freud'un, dramatik etkisi güçlü, duygusal rüyalarda, bastırılmış duygunun şiddetiyle kişinin uyandığı düşüncesine katılmamaktadır. Kendi düşüncesi ise; bilinç durumunu dengeleyen rüyanın, güçlü bir içerik taşıdığında, kişinin bilince yönelmesine neden olduğudur. Her yıl 2 bin rüya analiz eden Jung, rüyaların, 'kendiliğe' ulaşma yolunda yaşanan çatışmalara tutulan bir ayna olduğunu düşünüyor. Peki nedir kendilik? Jung, bilincin ve bilinçdışı psikenin toplamı olarak tanımlar kendiliği fakât bilinçdışı içeriğinin bilinmezliği bu toplamı deneyimle sınırlandırır. Yani bilinçdışı psike deneyimlendikçe kendilik biraz olsun oluşabilir. Kendiliğin oluşması, içgörünün veya ruhsal potansiyelin artması demektir... Hastaların ona anlattığı pek çok rüyanın ve bu rüyaların sembolik resimlerinin, analiz merhalelerinin ve arketiplerin yer aldığı eser, çok keyifli olmasına rağmen satır satır okudum ve bir semboller listesi çıkardım. Hattâ fazla içine girmiş olmalıyım ki, ara ara ilginç rüyalar da gördüm. :) Çok uzun bir inceleme olduğunun farkındayım, şimdiden ayırdığınız zaman için teşekkür ederim... Keyifli okumalar dilerim Derin saygımla... (Eylül Türk)
bilinçaltının yansıması olarak rüyalar: Aslında bu kitabı okumadan önce rüyalarımdan hep geleceğe yönelik bir anlam çıkarmaya çalışırdım, nadiren bilinçaltıyla ilgili olabileceğini düşünürdüm. Okuduktan sonra rüyaların daha çok bilinçaltımızdan meydana geldiğini fark ettim. Jung 4 bölümden oluşan bu kitabının ilk üç bölümünde, tüm okuyucuların anlayabileceği seviyede rüyaların nasıl bilinçaltından kaynaklı olabileceğini anlatmış. Dördüncü bölümünde ise denek olarak kullandığı bir kişinin 50’ye yakın rüyasını kendi deneyimleri ışığında yorumlamış. Fakat bu kısmın anlaşılabilmesi için oldukça ciddi bir bilgi birikimi ya da kitapla eş zamanlı çalışma gerektiriyor. Çünkü bu kısımda çok fazla dini ve mitolojik karakterlere ve kavramlara yer verilmesi anlaşılmayı zorlaştırmış. Ama kitabın ilk 3 bölümü için bile herkes için okumaya değer olduğunu düşünüyorum. (Spoiler) Jung genel olarak rüyaları yorumlarken rüyalarda animalara (kişileşmiş bilinçdışı) ulaşmaya çalışıyor. Geçmişte duygusal iletişim kurduğumuz animaların rüyalarımıza girmesi, aynı ya da benzer duygu durumunu rüyayı gördüğümüz zamanda da yaşadığımızı gösterdiğini söylüyor. Çok rüya gören ve rüyalarımın gelecekten bir haber ya da uyarı niteliğinde olduğunu düşünen biri olarak artık rüyalarıma bilinçaltımın bir yansıması olarak bakmamı sağlayan Jung üstada sonsuz teşekkürler. Bunu Freud hep söylese de parapsikoloji ile de açıklayabilecek olan Jung’un söylemesi bende daha çok etkili oldu. (Zuhal D.)
Geleceği görür müyüz?: Freud un rüyalar kitapları ile bir zemin oluşturduktan sonra, rüyalarımızın özellikle gelecek ile ilgili nasıl bilgi verdiğinin cevabını aramaya Jung ile devam ettim. Evet, bilincimiz uykuda kapalı ancak gece, gündüz açık olan bilinçdışımız uykuda zaman ve mekandan koptuğu için bir şekilde bilincimizin ulaşmasının mümkün olmadığı bilgilere ulaşıyor ve bunu geçmiş deneyimlerimiz ya da hali hazırda duymuş görmüş ya da öngörmüş olduğumuz deneyimlerle bir senaryo haline getirip karşımıza çıkarıyor. Ama tam olarak nasıl anlayabildim mi? Hayır. Jung buna tam bir cevap veriyor mu? Hayır. Ama çok net söylediği bir şey var ki bir insanın güncel psikolojisini bilmiyorsanız rüyasını yorumlamanız inkansızdır. Ayrıca kişinin nesneleri ve kişileri bilinçdışında ne ile sembolleştirdiğini bilmiyorsanız yine doğru yorum yapmanız imkansızdır. Ayrıca kişinin bilgi birikiminin uykuda nasıl bir senaryo ile karşısına çıkacağını bilmiyorsanız (okuduğu kitap, izleidği film, gittiği bir yer, birine karşı bastırdığı duygular...) yorum yapmanız imkansızdır. Rüya tabirler kitabı diye bir şey varsa elinizde onu fırlatıp atın. En iyi yorumcu kişinin kendisidir. Ama kendini okumayı öğrenmek için işte bu tür kitaplardan faydalanmak gerekir. Kitabı okumaya başlarken bugüne dek okuduğum mitolojik ve sembolik bilgilerin yeteceğini sanmıştım ancak binde birine bile yetmedi. Çünkü Jung kendi yoğrulduğu dini ve kültürü ile ilgili sembolik durumlara göre bir çalışma yapmış doğal olarak. Bu da bizim coğrafyamız ve inancımıza göre oldukça uzak kalıyor. Keşke jung ın yaptığı çalışmaları bizim din ve küktürümüze göre de uygulayan birileri olsaydı. Kitap ilgilisi için okumaya değer. Rüyalar kısmı biraz derin ve bahsettiği kitaplar ile hikayeleri bilmediğim için çoğunu ne yazık ki anlayamadım ama yine de açıklayıcı yorumları ile ne demek istediğini anlayabiliyorsunuz. Rüyalar ile ilgili araştırmalara devam edeceğim. İncelemeyi okuyan kişilerden de bu konuda tavsiye kitap vermelerini isteyeceğim. Sevgiler (Merve Zorlu)
Rüyalar PDF indirme linki var mı?
Carl Gustav Jung - Rüyalar kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Rüyalar PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Carl Gustav Jung Kimdir?
Carl Gustav Jung. (d. 26 Temmuz 1875 Kesswil, Thurgau, İsviçre. ö. 6 Haziran 1961 Küsnacht ZH, Zürih, İsviçre). İsviçreli psikiyatr, analitik psikolojinin kurucusu. Derinlik psikolojisinin üç büyük kurucusundan birisi.
Basel Üniversitesi'nde tıp profesörü olan büyükbabasının adını taşıyan Carl Gustav Jung İsviçreli bir papazın oğludur. 1895 yılında Basel'de tıp eğitimi almaya başladı ve 1900 yılında Eugen Bleuler'in asistanı olarak Burghölzli'de psikiyatrist olarak hizmet verdi. Doktorasını 1902 yılında tamamladı. Konu okült (gizli, görünmeyen) fenomenler (etkiler) ve onların Psikoloji ve Patolojiyle bağlantıları idi. Paris'te 6 ay Pierre Janet ile bilgilerini derinleştirdi. 1903 yılında Emma Rauschenbach ile evlendi. 36 yaşında Uluslararası Psikanaliz Birliği'nin ilk başkanı oldu. Psikolojik analizlerinde astrolojiden de yararlanan Carl Gustav Jung,Sigmund Freud'le beraber üzerinde çalıştığı toplumsal bilinçaltı kavramı ile de tanınır.
Carl Gustav Jung Kitapları - Eserleri
- Dört Arketip
- Keşfedilmemiş Benlik
- İnsan Ruhuna Yöneliş
- Psikoloji ve Din
- Anılar, Düşler, Düşünceler
- Rüyalar
- Maskülen
- Feminen
- Kişiliğin Gelişimi
- Kırmızı Kitap
- Ulysses ve Picasso Üzerine Denemeler
- Analitik Psikoloji Üzerine İki Deneme
- İnsan ve Sembolleri
- Psikoterapi Pratiği
- Gökte Görülen Cisimler Üzerine Bir Mit
- Eşzamanlılık
- Analitik Psikoloji Sözlüğü
- Analitik Psikoloji
- Doğu Metinlerine Psikolojik Yaklaşım
- Freud ve Psikanaliz
- Ruh
- Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri
- Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri
- Seçme Yazılar
- Nietzsche'nin Zerdüşt'ü Üzerine Seminerler
- Psikolojide Tipler
- Bilinç ve Bilinçaltının İşlevi
- Dinlerin Psikolojiye Etkileri
- Dönüşüm Sembolleri
- Aion
- Psikiyatri Araştırmaları
- Les Racines de la Conscience
- Dışa Bakan Rüya Görür İçe Bakan Uyanır
- The Structure and Dynamics of the Psyche
- The Archetypes and the Collective Unconscious
- Civilization in Transition
- Psikoloji ve Felsefe
- Two Essays on Analytical Psychology
- Rüyalar
- Kundalini Yoga Psikolojisi
- Rüya Analizleri
- Kəşf Olunmamış Mənlik
Carl Gustav Jung Alıntıları - Sözleri
- ...ruhani bir amaç, ruh sağlığının kesin gerekliliğidir. (Kişiliğin Gelişimi)
- "Kendi ruhunu bir teleskopla baktı. Düzensiz gibi görülenleri gördü ve güzel yıldız kümeleri gibi gösterdi ve bilincine dünyaların içinde gizli dünyalar kattı." (Anılar, Düşler, Düşünceler)
- Bugün bunların olmasındaki amacın karanlığa, olabildiğince aydınlık getirebilmek olduğunu biliyorum. (Anılar, Düşler, Düşünceler)
- Bastırılmış acı verici düşünce kendisini ancak "sembolik " olarak ifade edebilir. (Rüyalar)
- Duygusallık, aşağılık duygusunun varlığının şaşmaz belirtisidir. Bu,sadece iki kişi arasında değil, aynı zamanda kendi içimizdeki çatışmanın ve anlaşmazlığın psikolojik temelini oluşturur. (Analitik Psikoloji)
- Tutkularının cehenneminden geçmemiş biri, onların hiçbir zaman üstesinden gelemez. (Doğu Metinlerine Psikolojik Yaklaşım)
- “Nietzsche’nin Zerdüşt’ünün bir de psikolojik açıdan dikkatle okunmasını öneririm. Nietzsche, tanrısı ölen ve tanrısal paradoksu ölümlü insanın dar kılıfına hapsettiği için yıkılan “Üst-İnsan”ın psikolojisini eşine az rastlanır bir tutarlılıkla ve gerçekten dindar bir insanın tutkusuyla tasvir etmiştir.” (Dört Arketip)
- Biz hala kendimizde görmek istemediğimiz bütün kötülükleri ve değersizlikleri diğer insanlara atfetmeye devam ederiz. Bu nedenle, onu eleştirmemiz ve ona saldırmamız gerekir. (Keşfedilmemiş Benlik)
- insan yığınları hep sürü psikolojisine, bu yüzden de körükörüne “kaçışmaya” ve avam psikolojisine, bu yüzden de hissiz bir vahşilik ile isterik ağlamaklılığa meylederler. (Psikoterapi Pratiği)
- Ne var ki ben, büyük ölçüde insanca beceriksizliklere bağlı olan bir şey için dini suçlamak gibi bir hataya düşmek istemiyorum. (Seçme Yazılar)
- Bütün kaosun içinde bir kozmos, bütün düzensizliğin içinde gizli bir düzen vardır. (Les Racines de la Conscience)
- Kadının güçlü bir erkeğin gücünden çok zayıflığını, zekası yerine akıllı adamın aptallığını sevmesi kadim bir olgu değil midir? (Feminen)
- - " (...) Bir Japon atasözü şöyle der: “Hırsızlık yalanla başlar.“ (Psikiyatri Araştırmaları)
- "Biraz yanlış davranmak bize daha bir rahatlık sağlar.. Bunun da nedeni, mükemmellik denen şeyden yoksunluğumuzdur.. Hintliler bir tapınak yaptırdı mı, bir köşesini bitirmeden bırakır.." (Analitik Psikolojinin Temel İlkeleri)
- Öğrendim ki yalnızca içimizde olanı ifade etme, ona tanıklık etme hakkına sahibiz; başkalarından bizim bakış açımızı benimsemelerini beklemeye hakkımız yok, onları dönüştürmeye çalışmaya ise hiç hakkımız yok. (Kundalini Yoga Psikolojisi)
- "Jung, Müslümanların yaşadığı Mısır, Cezayir, Tunus, Büyük Sahra'ya geziler yapmıştır. Bu gezilerinden birinde Somalili bir sufî, Jung'un Kur'an'ı kendisinden daha iyi bildiğini söylemiştir." (Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri)
- İnsan muazzam işler başardı, ama bunun karşılığında dünyanın uçurumunu derinleştirdi; insan nerede duracak, durabilecek? (Dört Arketip)
- Yaşamını bir yalanın üzerine kuramazsın. (Anılar, Düşler, Düşünceler)
- …bilinç gelişimi ne düzeyde olursa olsun, her uygar insan ruhunun derinliklerinde arkaik bir insan olmaya devam eder. İnsan vücudu bizi nasıl memelilere bağlıyorsa ve sürüngenler çağına kadar uzanan evrimsel sürecin hatıralarını taşıyorsa, insan ruhu da, başlangıcına kadar izlerini takip ettiğimizde, sayısız arkaik özellikler gösteren bir gelişimin ürünüdür. (Keşfedilmemiş Benlik)
- ....özellikle ilkel insanlar çocuklarına çok bağlıdır.. (Freud ve Psikanaliz)