diorex
Dedas

Saatler, Ruhlar Ve Kediler - Beşir Ayvazoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Saatler, Ruhlar Ve Kediler kimin eseri? Saatler, Ruhlar Ve Kediler kitabının yazarı kimdir? Saatler, Ruhlar Ve Kediler konusu ve anafikri nedir? Saatler, Ruhlar Ve Kediler kitabı ne anlatıyor? Saatler, Ruhlar Ve Kediler kitabının yazarı Beşir Ayvazoğlu kimdir? İşte Saatler, Ruhlar Ve Kediler kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 05.03.2022 22:00
Saatler, Ruhlar Ve Kediler - Beşir Ayvazoğlu Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Beşir Ayvazoğlu

Yayın Evi: Kapı Yayınları

İSBN: 9786055147204

Sayfa Sayısı: 304

Saatler, Ruhlar Ve Kediler Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Beşir Ayvazoğlu, sizi kültür ve edebiyatımızın renkli dünyasında kısa bir gezintiye davet ediyor. Bu kitapta modern edebiyatımızın Bektaşileri, medyumları, düellocuları, diplomatları, ütopyacıları, balıkçıları, intihalcileri, çirkinleri, kedicileri, saatçileri ve saat meraklılarıyla tanışacak; Namık Kemal'in babası ve oğluyla tuhaf ilişkisini, MehmedÂkif'in oğullarının dramını, Paris'ten dönerken parası bittiği için Venedik'te bir otelde mahsur kalan Ahmet Hâşim'in nasıl bir panik yaşadığını, Abdülhak Şinasi'nin kendisini aşağılayan Yahya Kemal'den nasıl intikam aldığını ve daha birçok şeyi öğrenecek, ayrıca edebiyatımızın midesini iskandil edeceksiniz.

Saatler, Ruhlar Ve Kediler Alıntıları - Sözleri

  • Kaç defa sana haber göndermek istedim. “Münzevidir, bir yere çıkmaz!!!” dediler.
  • "Nurullah Ataç, ayağa kalkıp 'Namusunuz varsa bana bir tokat vurun!' diye haykırır. Oyunu(Tavla) seyretmekte olan Necip Fâzıl haksızlığa dayanamaz, 'Borçlu olduğu parayı ben vereyim de tokadı ben patlatayım! Seni nefsine hakaret ettirme hastası Dostoyevski mukallidi, seni!' diye çıkışır. Ataç onun bu sözüne öfkelenip 'Sende insan tokatlayacak erkeklik ne gezer, Örümcek Ağı şairi!' diye meydan okuyunca tombul yanaklarında birden okkalı bir tokat şaklar. :) Arkadaşları araya girer, kahramanları yan yana oturtup barıştırırlar."
  • Gönül pür-girye hal-i inzivadan….
  • Tek hakikat budur: İnsana hürmet etmeli; bu hürmeti zorlanmadan içimizde duymalıyız.
  • "Saatin kendisi mekân, yürüyüşü zaman, ayarı insandır. Bu da gösterir ki zaman ve mekân insanla mevcuttur." A. Hamdi Tanpınar
  • Yahya Kemal Bektaşi değildi fakat Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Nur Baba romanına konu olan Çamlıca Bektaşi Dergahı onu hayatında önemli bir yere sahiptir.
  • Mesela Neyzen Tevfik bir Mevlevi muhibbiydi, fakat 1903-1908 yılları arasında yaşadığı Mısır’da Kaygusuz Sultan Bektaşi Tekkesine sığınmıştır. Bir şiirinde meşrebini; Aksedince gönlüme şems-i hakikat pertevi Meyde Bektaşi göründüm neyde oldum Mevlevi…. Mısralarıyla ifade eden Neyzen, Kartal Mezarlığına Mevlevi ve Bektaşi usullerinde törenler yapılarak defnedildi. (1953)
  • Şeb-i yeldayı müneccim muvakkit ne bilir, Müptela-ı gama sor kim geceler kaç saat.
  • Fikir ve inanç hürriyetinin tadına varıla varıla yaşandığı, parlamentosu parlamentoya, demokrasisi demokrasiye benzeyen, ordusu kendini bütünüyle dışarıdan gelebilecek tehlikelere odaklanmış, kurt kanununun değil hukukun geçerli olduğu, ideolojik hesaplar değil bilim yapan üniversitelere sahip, medyası daima gerçeğin peşinde, postal yalama alışkanlığını terk etmiş aydınların her türlü meseleyi derinliğine tartıştığı, dünyada sözü dinlenen güçlü bir Türkiye... Çok mu?
  • "Okumak, anlamak ve farkına varmak bana yetiyordu." ŞULE GÜRBÜZ
  • Kedi sevgisini en uç noktasında yaşayan ilgi çekici şahsiyetler vardır. Galata Mevlevihanesi'nin seçkin hücrenişinlerinden rind-meşrep şair Fasih Dede büyük bir kediseverdi. Kırk kedisi vardı; otuz dokuzu kendisinden önce ölmüş, hepsini kefenleyerek dergâhın mezarlığına gömmüştü. Kırkıncı kedisi kara bir kediydi; onunla birlikte öldü ve birlikte gömüldü(1699). Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin "Kedili Kütüphane" diye anılmasına sebep olan allâme İsmail Saib Efendi'nin kediciliği hakkında çok yazılmıştır.
  • "Yahya Kemal, İstanbul'un fethinden söz ettiği bir yazısında, "Takvimlerin de dini, imanı, vicdanı var," dedikten sonra şöyle devam eder : " Mesela sene 857 deyince İslâm'ın İstanbul'a girdiğini hissediyoruz, bu rakamında anlı şanlı bir tınnet var. 1453 deyince bilakis Bizans'ın Türklere mağlup oluşu idrak olunuyor, bu rakamda bilakis bir can çekişme, bir ufunet, bir günlük kokusu var. Bu rakamların biri Müslüman , bir değil ! "
  • Bütün dinler ve mistik doktrinler, az yemeyi, perhizi tavsiye etmişlerdir. Tasavvufi eserlerin kanaatle ilgili bölümlerinde az yemekle ilgili hikâyeler anlatılır, öğütler verilir. Mesela Şirazlı Şeyh Sadi'nin Boston ve Gülistan'ında bu konuda hoş hikâyeler vardır ve bu hikâyelerin özü şu beyittir : " Ne ağzından taşasıya çok ye, Ne zayıflıktan ölesiye az ! "

Saatler, Ruhlar Ve Kediler İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Hem edebiyat tarihi için, hem de kültür ve sosyal tarih için oldukça eğlenceli makalelerden oluşan bir eserdi. Sevdiğiniz edebiyatçıların sokak aralarında dolaşırken, onların hiç bilmediğiniz yönlerini keşfediyorsunuz. "Kim kedileri sever?", "Hangi yazarın yemeklerle arası iyidir?", "Kimler cin çağırma seansları düzenlemiştir?" gibi konulara magazinsel bir bakış atıyorsunuz. Elbette daha önce aşina olduğumuz eserleri bir de bu kitaptan sonra okuma hevesi uyanıyor insanın içinde. (Melek Ceylan)

Bazı kitap isimleri okuma merakı oluşturuyor insanda. "Saatler, Ruhlar ve Kediler" bunlardan biri. Beşir Ayvazoğlu'nu da bu kitapla tanımış oldum. Esasen bu tarzda bir kitap ilk kez okudum. Namık Kemal'in babası ve oğluyla tuhaf ilişkisini, Mehmed Akif'ın oğullarının dramını, Paris'ten dönerken parası bittiği için Venedik'te bir otelde mahsur kalan Ahmet Haşim'in nasıl bir panik yaşadığını vb. konuları ilk kez bir arada okuduğum bir kitap. İnsan, şairleri ve ailelerini daha farklı tahayyül ediyor bu yüzden beni şaşkınlığa düşüren bir kitap oldu aslında. Birçok yazarın, hayal bile edemedigim hayat hikayeleriyle karşılaştım. Edebiyat tarihinin arka odalarında neler olup bittiğini merak eden okuyuculara tavsiyemdir :) (Beyza Özcan)

Beşir Ayvazoğlu ile Edebiyat deryasına yolculuk... Farklı bir dosyalama tekniği, değişik konu başlıkları ile farklı bir edebiyat gezintisi yaptığımız “Saatler Ruhlar ve Kediler” eseri tekrar tekrar dönüp bakılacaklardan oldu. (Nuray Bektaş Bakar)

Kitabın Yazarı Beşir Ayvazoğlu Kimdir?

Beşir Ayvazoğlu (1953 Zara, Sivas), edebiyatçı, şair, yazar, gazeteci.

Asıl ismi "Beşir Ayvaz" olup 11 şubat 1953 tarihinde Sivas’ın Zara ilçesinde doğmuştur. Sivas 'ta ilk ve orta öğreniminin ardından 1975'te Bursa Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü'nü tamamlamıştır. Çeşitli liselerde Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yapmış, TRT’de uzman olarak çalışmıştır. Lise yıllarında mahallî gazetelerde amatör olarak yürüttüğü gazetecilik mesleğine Hergün, Tercüman, Türkiye, Zaman ve Yeni Ufuk gazeteleriyle, Aksiyon dergisindeki köşe yazarlığı ve yöneticilik ile devam etmiştir. 1985-1991 yılları arasında Tercüman gazetesinin “Kültür-Sanat” yönetmenliği yapmıştır. Yeni Ufuk gazetesinde ise genel yönetmen olarak çalışmıştır. Dergâh, Kubbealtı Akademi, Hareket, Hisar, İzlenim, Türk Edebiyatı, Türkiye Günlüğü, Yeni Türkiye gibi dergilerde birçok deneme ve makale yayımlamışltır. Bir ara Kültür Bakanlığı danışmanı olarak görev yapmıştır.[1]

ADTYK Atatürk Kültür Merkezi, İstanbul Şehir Tiyatroları Repertuar Kurulu, TDV İslâm Ansiklopedisi Türk Dili ve Edebiyatı Merkez ilim ve Redaksiyon Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur. Ayrıca CNN Türk’te Hilmi Yavuz’la birlikte iki yıl “Gökkubbemiz” adlı kültür programını hazırlamış ve Kasım 2001-Temmuz 2005 tarihleri arasında Radyo ve Televizyon Üst Kurulu üyesi olarak görev yapmıştır.[2] TRT 2’de “Bir Tepeden” adlı bir kültür programı hazırlayan yazar, halen Türk Edebiyatı Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yürütmekte ve Zaman gazetesinde köşe yazarlığı yapmaktadır. Türkiye Yazarlar Birliği, iLESAM, Çocuk Vakfı ve Sezer Tansuğ Kültür ve Sanat Vakfı’nın kurucu üyeleri arasında yer alıp Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in de üyesidir. Şiir, deneme, araştırma, inceleme ve biyografi alanında yayımlanmış çok sayıda kitabı bulunmaktadır.

Beşir Ayvazoğlu Kitapları - Eserleri

  • Güller Kitabı
  • Aşk Estetiği
  • Kuğunun Son Şarkısı
  • 1924 Bir Fotoğrafın Uzun Hikâyesi
  • Ateş Denizi
  • Bozgunda Fetih Rüyası

  • Ömrüm Benim Bir Ateşti
  • Defterimde Kırk Suret
  • Kahveniz Nasıl Olsun?
  • Saatler, Ruhlar Ve Kediler
  • Peyami
  • Siretler ve Suretler
  • Ney'in Sırrı

  • Yunus, Ne Hoş Demişsin
  • Yahya Kemal
  • Büyük Ağa Tarık Buğra
  • Tanrıdağı'ndan Hıra Dağı'na
  • Geceleyin Dersaadet
  • Kayıp Şiir
  • Divanyolu

  • Bir Ateşpare Bin Yangın
  • Fikret
  • Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
  • Edebiyatın Çanakkale'yle İmtihanı
  • Altı Çizili Satırlar
  • Altın Kapı
  • Bozgunda Fetih Rüyası

  • Şehir Fotoğrafları
  • He'nin İki Gözü İki Çeşme
  • Dersaadet'in Kalbi Beyazıt
  • Geleneğin Direnişi
  • Şiirler
  • İslam Estetiği ve İnsan
  • Yaza Yaza Yaşamak

  • Alatav'dan Şardağı'na Kültür Coğrafyamızda Gezintiler
  • Doğu-Batı Arasında Peyami Safa
  • Tarık Buğra - Güneş Rengi Bir Yığın Yaprak
  • Her Kuyuda Bir Yusuf
  • İstiklal Marşı Tarihi ve Manası
  • Malik Aksel
  • Florinalı Nazım

  • Türk’ün Kültür Coğrafyasında Bir Gezinti
  • Derkenar
  • Geçmişi Yeniden Kurmak
  • Üçüncü Tepede Hayat
  • Kaknus
  • Güller Kitabı
  • Kahveniz Nasıl Olsun?

  • Halk Şiirinden Tarihe
  • Gel Söyleşelim Cümle Geçen Demleri
  • Turkish Coffee Culture

Beşir Ayvazoğlu Alıntıları - Sözleri

  • Muhteşem bir maziyi daha, muhteşem bir istikbale bağlayacak köprü olmak isterdim,diyen yiğit bir adamdı Cemil Meriç (Altı Çizili Satırlar)
  • Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz. Sana yalnız bir ince taze kadın, Bana yalnızca eski bir budala Diyen bugünkü beşer, Bu sefil iştiha, bu kirli nazar, Bulamaz sende, bende bir mânâ, (Ömrüm Benim Bir Ateşti)
  • Biz ki kaçak konar göçerleriz iskân edilmemiş hüzündür aşiretimiz (Kuğunun Son Şarkısı)
  • 'Bence sanat bir lüks, ziynet değildir, bir ihtiyaçtır. Aristokrasinin yahut yalnız küçük bir zümrenin keyfine hizmet eden bir vasıta olmaktan ziyade büyük bir kitlenin manevi gıdasıdır." (Malik Aksel)
  • Koruma şuuru, şehri tanıyıp sevmekle başlar. (Divanyolu)
  • Gök kubbe altında söylenmemiş söz yoktur… (Aşk Estetiği)

  • Bütün dinler ve mistik doktrinler, az yemeyi, perhizi tavsiye etmişlerdir. Tasavvufi eserlerin kanaatle ilgili bölümlerinde az yemekle ilgili hikâyeler anlatılır, öğütler verilir. Mesela Şirazlı Şeyh Sadi'nin Boston ve Gülistan'ında bu konuda hoş hikâyeler vardır ve bu hikâyelerin özü şu beyittir : " Ne ağzından taşasıya çok ye, Ne zayıflıktan ölesiye az ! " (Saatler, Ruhlar Ve Kediler)
  • Yunus bir söz söylemiş hiç bir söze benzemez Münafıklar elinden örter ma'ni yüzini (Yunus, Ne Hoş Demişsin)
  • Nuri Bey'e göre,zannedilenin aksine, hürriyetin en büyük düşmanı paradır, çünkü sizi -kendi şartlarını benimseterek- esirleştirir. (Defterimde Kırk Suret)
  • Aşk, bir bakar ki seyre başladığı yerdedir; Aşk Hüsn'den, Hüsn de aşktan başkası değildir. (Kuğunun Son Şarkısı)
  • Anlamıyorum; bugün gölgesinde dinlendiğimiz ağaç, yarın yerini iri yarı bir apartmana bırakıyorsa, bugün penceremizde ışıldayan gökyüzü, öbür gün beton bir blokun arkasında kalabiliyorsa, bu topraklarda asıl mânâsında nasıl mekân tutabiliriz? (Şehir Fotoğrafları)
  • Ey kırk yıl önce dudağımı değdirdiğim fincanın sahibi; müddetimi doldurduğum günden beri seni aramaktayım. Nerdesin? (Kahveniz Nasıl Olsun?)
  • Mağlûpken ordu, yaslı dururken bütün vatan, Rü’yâma girdi her gece bir fâtihane zan! (Bozgunda Fetih Rüyası)

  • Nazım, "Eski dost düşman olmaz" atasösünün de "ozanca bir dilekten başka bir şey olmadığını" söyler. şarabın yıllanmışı makbuldür ama, dostluğunki çok zaman tam tersine olur, "yılların içinde durgun sular gibi kurtlanır, yosunlanır, tortulanır. Bunun için de düşmanların büyüğü çok kez eski dostlardan çıkar. Eski dost düşman olur, hem de nasıl!" (Peyami)
  • Resûlullah Efendimiz (a.s.m) bir gün otururlarken, kedisi cübbesinin eteğine kıvrılıp uyumuştu. Resûlullah (a.s.m) kediyi uyandırmaya kıyamayıp cübbesinin o kısmını keserek yerinden kalktı. (Ateş Denizi)
  • “Akşam, geceye ihtişamlı bir ön sözdür.” (Geceleyin Dersaadet)
  • Mütareke devridir. 1919 yılının sonlarına doğru bir gün Ba biâli'den Fâtih'e kadar tam elli beş çeşme ve sebil sayan Emiri Efendi, hepsinin susuz olduğunu ve sanatkârane kitabelerinin toz toprak içinde kalarak okunmaz hâle geldiğini gördüğü için çok üzülür ve "Vicdannâme" başlığını uygun gördüğü bir rapor yazıp sadaret makamına arz eder. (Divanyolu)
  • " Fransız toprağı bin yılda Fransiz milletini yaratti." Bu cümleyi okuduktan sonra milliyetin en mühim unsurunun toprak olduğunu anladim. Bizim milliyetimiz de Anadolu ve Rumeli toprağının eseriydi. (Bozgunda Fetih Rüyası)
  • Şiir galiba sesini bulduktan sonra kendi kendini inşa eden bir şey... (Ateş Denizi)
  • Aşığın çıkardığı âhın adı zefredir. Bu âhı çıkaramayan aşık, sıcak hava kalbin üst kısmındaki soğuk kısma girerek rutubete dönüştüğü için aşkını ağlayarak açığa vurur. Bu kadar da değil; İbnü'l Arabi, kalpten ciğerlere sirayet etmesi halinde âh sadasıyla birlikte çıkan nefesten yanık kokusunun yayılacağını söylemektedir... Eğer ateş kalbi ve ciğeri yakıp pişirirse, hâl sahibi ölebilir. Nitekim evliya menkıbelerinde sema meclislerinde ruhlarını böyle teslim edenlerin isimleri zikredilmiştir. İbnü'l Arabi yorumcusu Ahmet Avni Konuk "Bunlar aşk-ı İlahi'nin şehidleridir." diyor. (Kuğunun Son Şarkısı)

Yorum Yaz