Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير - Muhammed Ali Es-Sabuni Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير kimin eseri? Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير kitabının yazarı kimdir? Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير konusu ve anafikri nedir? Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير kitabı ne anlatıyor? Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير PDF indirme linki var mı? Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير kitabının yazarı Muhammed Ali Es-Sabuni kimdir? İşte Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Muhammed Ali Es-Sabuni
Yayın Evi: Siraç Yayınevi
İSBN: 9786056868269
Sayfa Sayısı: 2624
Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Muhammed Ali Sâbûnî hocaefendinin Taberî, Kurtubî, Âlûsî ve İbn Kesîr gibi muteber tefsirlerden yararlanarak rivâyet ve dirâyet tefsir ekollerini cem ettiği, üç cilt halindeki “Safvetü’t-Tefâsîr” isimli eserinin tashihli nüshasıdır.
Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير Alıntıları - Sözleri
- Bütün İzzet yalnızca Allah'a aittir.
- Azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvadır.
- İman zulmü engeller.
- Namaza sarılın, namaza.
- Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım.
- Benim belimi iki adam kırmıştır: Birincisi, ilmi ile amel etmeyen alim; ikincisi, amel eden cahil.
- Bu dünya hayatı aldatma metaından başka bir şey değildir.
- Kimi kanaat doyurmazsa, ona Kârun'un mülkü dahi yetmez.
- İslâm bir bütündür, bölünemez...
Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Bir kitabın incelemesi kitabın özünü yansıtır, değil mi? Özü Kur'an ise peki?.. Uzatmayayım amacım kitabın faydasını görmeniz ve tefsirin faydasını göstermek adına iki sure için yazdığım yazıyı paylaşmak istiyorum, okuyamayan bile buradan nasiplensin diye: Baktığımız zaman her süre, her ayet hatta ALLAH tarafından bize ulaşan her bir harf bizim fani kalbimizin anlayacağı boyuttan çok daha fazla! Anladığımız yanında bir zerre. Ama Bakara süresi ayrı bir mucize bence. Hem; kapsadığı konular, hem de çıkarılacak dersler konusunda, gerçekten bize çok büyük mesajlar veriyor! Tabii ALLAH bize lazım olan dersleri anlamamızı nasip ederse.. Nasip ettiği an hayatlarımızda pek çok şey değişecek bence! (Bakara) Gelelim öncelikle bu sürenin ismi nereden geliyor, fazileti neler. Çünkü; bir şeyi tam manası ile sevmek için tanımak gerek.. Tanımak için bilmek. Bilmek için derine inmek! Bunları tam manası ile becerebilirsek Peygamberimiz'in (sav) bir hadisinde buyurduğu şeyi büyük bir iştahla gerçekleştireceğimizi düşünüyorum. (Bakara süresini okuyunuz. Çünkü onu okumak bereket, terk etmek ise pişmanlıktır. Sihirbazlar ona güç yetiremezler. (Müslim, Müsafirin, 252.)) Evet; Hz. Musa (a.s.) zamanında meydana gelen bir mucizenin hatırasını yaşatmak için bu sureye "Bakara suresi" denilmiş. Olay ise şöyledir; İsrailoğulları'ndan bir şahıs öldürülmüş, fakat katili bulunamamış. Belki katili bulabilirler diye durumu Hz. Musa (a.s.)'ya arz etmişler. Bunun üzerine ALLAH Hz. Musa'ya (a.s.) onların bir sığır kesmelerini ve sığırın bir parçasını öldürülen kişiye vurmaları emrini bildirdi. Böylece ALLAH'ın izniyle dirilecek ve katilin kim olduğunu onlara bildirecekti. Bu da, mahlukatın öldükten sonra tekrar diriltileceklerine dair, Yüce ALLAH'ın kudretini gösteren bir delildir! Çok güzel bir olay değil mi? Duyduğum an gülümsememi durduramadım. Sürenin ismine bile baktığımız zaman, sadece ismi bile başlı başına mucizeyken sure nasıl sırlarla doludur, düşünebiliyor musunuz? Düşünmeliyiz bence.. Gelelim sure hakkındaki bilgilere.. Bakalım burada daha ne kadar mutlu olacağız, ALLAH ne kadar büyük, diye! Yaratıcımız mucizelerini bize ne kadar göstermiş ve biz ne kadarını görmek istedik!.. İnsan düşündükçe düşünüyor ve sona ulaşamıyor. Bu yüzden biz susalım, fani konuşmayı çok sever, Baki'ye kulak verelim; Kur'an'ın en uzun süresidir, Bakara. Medine'de indiği için; hukuk yönü ağır basıyor. (Medine'de inen sureler, genellikle Müslümanların sosyal hayatlarında ihtiyaç duydukları prensipleri ve hukuki esasları içinde bulundurur..) İçeriğine geçmek istersek ki; içeriği kapsamlı ve pek çok hakikat dolu! Daha başta bir hakikat gözler önüne seriliyor. "1. Elif, Lam, Mim! 2. Kendisinde hiçbir şekilde şüphe olmayan bu kitap, müttekiler için bir hidayet kaynağı ve yol göstericidir." Kimdir bu müttekiler? EHL-İ TAKVA! Takva sahibi.. Kimlerdir takva sahipleri; ALLAH-u Teala'dan korkup, haramlardan sakınan! Bir ders daha; bize Kur'an'dan daha doğru ne yol gösterebilir? Peygamberler geldi geçti, şimdi biz kıssaları bile nereden öğreneceğiz? Bir konuda kararsız iken doğru kararı elimizdeki telefonlar sayesinde mi alacağız? Eğer takva sahibi değilsek bu soruya cevap olarak "evet" diyebiliriz. Ama o zaman pek de iç açıcı bir gelecek olamaz! Bir resmi nasıl bize sergide çizen anlatıyorsa ve biz ondan dinleyip o gözle bakıyorsak, elbette ALLAH'ın yarattığı her zerreyi O'ndan (cc) öğrenmek zorundayız! Ki yolumuz papatyalarla donansın.. Gerçek yurdumuza döndüğümüz zaman "keşke!" demeyelim.. Peki, takva sahiplerini hangi yollara götürüyor, bu sure? İlk ayetleri, bahtiyar ve bedbaht kişiler arasında bir mukayese yapmak için, mü'min, kafir ve münafıkların sıfatlarından bahseder, imanın, küfür ve nüfakın hakikatini açıklar. "8. İnsanlardan bazıları da vardır ki, inanmadıkları halde ALLAH'A ve ahiret gününe inandık" derler. 9. Onlar (kendi akıllarınca) güya ALLAH'ı ve mü'minleri aldatırlar. Halbuki onlar ancak kendilerini aldatırlar ve bunun farkında değillerdir. *10. Onların kalplerinde bir hastalık vardır. ALLAH da onların hastalığını çoğaltmıştır. Söylemekte oldukları yalanlar sebebiyle de onlar için elem verici bir azap vardır." Bahtiyar kısmından değil de bedbahtlardan bahsetmek istedim. Çünkü; zaten dersi alıyoruz. Bahtiyar insan, ALLAH'a ve ahiret gününe öyle bir inanır, öyle bir tasdik eder ki, yaşayış biçimi, sözleri.. zaten her şeyi değişir. Ki 8. ayetten yola çıkarak bazı noktalara düşünerek ulaşabiliriz. Hem "düşünen insanların dinidir, İSLAM!" 10. ayete yıldız koymak istedim. Onların kalplerinde hastalık vardır! Zaten hastalık o kadar bellidir ki, onlar bir konuşur zehirli bir sarmaşık zannedersiniz! Gönüllerindeki küfür metestazlıdır! Her yere önlerine arkalarına her yere dağılmıştır! Ve ALLAH onlara elem verici azabını tattıracaktır. Takva sahibi olup bu ayet neticesinde "ALLAH'ın böyle bir hastalığın oluşma riskine karşı çoğaltmamasını ve bizi o küfür diye nitelendirdiğimiz bedbaht insanlardan yapmamasını dileyelim.. Gelelim diğer kısımlara; Sonra insanın ilk yaratılışını ele alır ve Hz. Adem (a.s.)'in kıssasını ve o yaratılırken meydana gelen ve ALLAH'ın insanoğluna yaptığı mucizelere değinir. Daha sonra Yahudiler'i ele alır. Bu ele almak Müslümanlar'ı uyarmaktır, Yahudiler'e karşı ki bu uyarmaları kavramlar halinde belirtmek istiyorum; *Hile ve desis, *Alçaklık, *Gaddarlık, *Hainlik, *Sözde durmama, *Fesatlık... gibi davranışlarına karşı uyarır ki bunu yazarken aklıma şu geldi; "Şöyle adam var Yahudi ama çok güzel iyilik yapıyor, çok ahlaklı... Şöyle ki; şart belli, ALLAH'a iman! Ve hayat bir sınav. Siz bildiğiniz bilgileri sınav kağıdına yazmazsanız eğer kimse size biliyordu zaten diyerek 100 vermez! Ve Yahudi, münafık gibi kesimlerin özellikleri konusunda Kur'an yol göstermiş. Bu yolda olmayan o dinde ya da dinsizlikte de olur! Sure daha sonra başta dediğim gibi "hukuki" yönleri ele alıyor! Bu yönler; - Oruç ile ilgili hükümler, (Ey iman edenler! Sizden öncekilerin üzerine yazıldığı gibi sakınasınız diye sizin üzerinize de sayılı günlerde oruç yazıldı. İçinizden hasta veya yolcu olan, başka günlerden sayısınca tutar. Orucu tutmakta zorlananlar için yoksulun (günlük) yiyeceği kadar fidye yeterlidir. Bir iyiliği mecbur olmadan yapan için bu (yaptığı) iyidir. Ama orucu tutmanız-bilirseniz- sizin için daha hayırlıdır.) - Hac ve Umre ile ilgili hükümler, (Haccı ve umreyi ALLAH için eksiksiz yerine getirin; engellenirseniz kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, mahalline ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Fakat içinizden biri hasta ise veya başından bir rahatsızlığı varsa (tıraşını olup) oruç veya sadaka yahut kurban olarak bir fidye ödesin. Güvenlikte olduğunuzda hacdan önce umre yapan kişi, gücünün elverdiği türden bir kurban kessin. Bulamayan ise hac sırasında üç gün, döndükten sonra yedi gün yani tam on gün oruç tutmalıdır. Bu, ailesi Mescid-i Haram civarında oturmayanlar içindir. Allah'ın buyruğuna saygılı olun ve bilin ki ALLAH'ın cezalandırması çok şiddetlidir.) - ALLAH yolunda cihatla ile ilgili hükümler, (Savaş size farz kılındı, gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız; oysa ki o sizin için bir hayırdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysa ki o sizin için bir kötülüktür. ALLAH bilir, siz bilmezsiniz. Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber ALLAH yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, insanları, Mescid-i Haram'dan menetmek ve halkını oradan çıkarmak, ALLAH yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim, dininden döner ve kafir olarak can verirse artık onların bütün amelleri, dünyada ve ahirette boşa gitmiştir. İşte onlar, cehennemliklerdir. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. Şüphesiz ki iman edenlere, ALLAH yolunda hicret edip, cihat edenlere gelince, işte onlar, ALLAH'ın rahmetini umarlar. ALLAH, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.) -Evlenme, boşanma, kadın, süt emzirme... ile ilgili hükümler, (Bu konular derin ayetler derin.. 221. ayetten başlayarak mealini hatta tefsirini okursanız çok fazla faydası olacaktır.) -Bunlar harici, faiz ve haramlardan bahsedilmiş.. (275. ayet ) Ve bu sure başı gibi çok güzel bir şekilde sonra erer; "Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği işleri de yükleme. Bizi affet! Bizi bağışla! Bize acı! Sen bizim Mevlamızsın, kafirler topluluğuna karşı bize yardım et." İşte.. bu sure, en güzel şekilde, Mü'minlerin güzel vasıflarını anlatarak başlamış ve onların duaları ile sona ermiştir. ALLAH bize bu vasıfları anlatılan Mü'minler arasında olmayı ve her daim gönlümüzde bu duayı barındırıp bir an olsun bile tereddüt etmeden gerekeni yapmayı nasip etsin. Sadakallahul azim! (DeliZekalı)
Kur'an'ı Okuyalım Anlamak ve Yaşamak için: Gönül rahatlığıyla alabilir okuyabilirsiniz. Açık ve açıklayıcı güzel anlaşılır bilgiler içeriyor. Her Müslüman Kur'ana ilgi duymak, anlamaya çalışmak ve yaşamak zorundadır. Özellikle İslami ilimler öğrenmek isteyenlere başlangıç olarak bu tür tefsirleri öneririm. (meczup)
Okumama değdi: Bu çalışma benim 2021 okuma hedefim idi. 7. Cildini de şükür bitirdim. Eser gayet sade anlaşılır bir dille ile hazırlanmış ve çevrilmiş. Dolayısıyla elinizin altında buluasi gereken bir eser olarak tavsiye ederim. Özellikle tefsir okumasına yeni başlayacaksınız veya çok derin bilginiz yok ise başlangıç için çok faydalı olacak bir eser. Dili sade; 1- Önce Kur'an Arabi olarak veriliyor. 2- Meal veriliyor 3- Bazı önemli kelimelerin etimolojisi veriliyor 4- Nüzul sebebi veriliyor 5- Ayet ayet tefsir veriliyor 6- Sürede geçen edebi sanatlar açıklanıyor 7- Faydalı, nükteli bilgi verip sürenin tefsirini bitiriyor. Tavsiye ederim. İyi okumalar dilerim. (Muhammed)
Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير PDF indirme linki var mı?
Muhammed Ali Es-Sabuni - Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Muhammed Ali Es-Sabuni Kimdir?
1930 yılında Suriye'nin ilim ve âlimler şehri olan Halep'te ilim ile meşhur bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Halep şehrinin büyük âlimlerindendir. Şeyh Muhammed Ali es-Sâbûnî, Arapça ilimlerini, faraiz(miras) ilmini ve diğer dinî ilimleri babası Şeyh Cemil'den okudu. Diğer yandan Suriye'nin ileri gelen âlimlerinden dersler aldı.
Hocalarından bazıları şunlardır: Şeyh Muhammed Necip Sirâc, Şeyh Ahmed eş-Şemmâ' Şeyh Muhammed Said el-İdlibî, Şeyh Rağıb et-Tabbâh, Şeyh Muhammed Necip Hiyata.
Şeyh Sâbûnî 1952 senesinde Ezher Üniversitesi, eş-Şerî'a fakültesini bitirdi. Daha sonra Şerî kadâ (yargı) bölümündeki tahassus eğitimini de tamamlayarak 1954 yılında Ezher'den mezun oldu ve el-Âlimiyye diplomasını almaya hak kazandı. el-Âlimiyye, o dönemin en yüksek ilmî kariyeri olup günümüzdeki doktoranın muadilidir. Daha sonra ülkesi Suriye'ye dönerek sekiz yıl sürecek olan tedris faaliyetlerinde bulundu.
Daha sonra Suudi Arabistan'a göç etmek durumunda kaldı ve burada Mekke-i Mükkerreme Üniversitesi Eğitim Fakültesinde ve eş-Şerîa fakültesinde dersler vermeye başladı. Buradaki tedris hizmeti yaklaşık yirmi sekiz yıl devam etti. Bu uzun süre boyunca üniversite hocaları yetiştirdi ve Ümmü'l-Kurâ Üniversitesi'nde birçok klasik eserin tahkikini yaptı. İmam Ebû Cafer en-Nahhâs (v.338h.)'ın "Me'âni'l-Kur'ân adlı tefsirinin tahkiki bunlardan sadece biridir.
ESERLERİ:
Safvetü't-Tefâsîr
El-Mevârîs fi'ş-Şerîati'l-İslâmiyye
Min Künûzi's-Sünne
Ravâ'i'u'l-Beyân fî Tefsîri Âyâti'l-Ahkâm
Kubes min Nûri'l-Kur'âni'l-Kerîm
Es-Sünnetü'n-Nebeviyye Kismün mine'l-Vahyi'l-İlâhî el-Münezzel
Mevsû'atü'l-Fikhi'ş-Şer'î el-Muyesser
Ez-Zevâcü'l-İslâmî el-Mübekkir Seâdetün ve Hisânetün
Et-Tefsîru'l-Vâdıh el-Müyesser
El-Hedyü'n-Nebeviyyü's-Sahîh fî Salâti't-Terâvîh
Îcâzü'l-Beyân fî Süveri'l-Kur'ân
Mevkifü'ş-Şerîati'l-Garrâ' min Nikâhi'l-Müt'ati
Haraketü'l-Ardi ve Deverânühâ Hakîkatün İlmiyyetün Eşbetehâ'l-Kur'ân
Et-Tibyân fî Ulûmi'l-Kur'ân
Akîdetü Ehli's-Sünneti fî Mîzâni'ş-Şer'i
En-Nübüvvetü ve'l-Enbiyâ'
Risâletü's-Salâti
El-Mehdiyyü ve Eşrâtü's-Sâ'ati
El-Müktetaf min 'Uyûni'ş-Şi'r
Keşfü'l-İftirâ'ât fî Risâleti't-Tenbîhât Havle Safveti't-Tefâsîr
Dürratü't-Tefâsîr
Cerîmetü'r-Ribâ Ahtaru'l-Cerâ'imi'd-Dîniyyeti ve'l-İctimâ'iyyeti
Et-Tebsîr bimâ fî Rasâ'ili Bekr Ebû Zeyd mine't-Tezvîr
Şerhu Riyâdi's-Sâlihîn
Şübehât ve Ebâtîl Havle teaddüdi Zevcâti'r-Rasûl
Risâletün fî Hukmî't-Tasvîr
Me'âni'l-Kur'ân
El-Muktetaf min 'Uyûni't-Tefâsîr
Muhtasaru Tefsîri İbn Kesîr
Muhtasaru Tefsîri't-Taberî
Tenvîru'l-Ezhân min Tefsîri Rûhi'l-Beyân
El-Müntekâ'l-Muhtâr min Kitâbi'l-Ezkâr
Fethu'r-Rahmân bi Keşfi mâ Yeltebisü fi'l-Kur'ân
Muhammed Ali Es-Sabuni Kitapları - Eserleri
- Tefsirlerin Özü: Safvetü't Tefasir
- Ahkam Tefsiri (2 Cilt)
- Kur'an İlimleri
- 40 Hadis Şerhi
- Nebevi Sünnet
- Sünnet Hazinelerinden Bazı Hadis-i Şeriflerin Edebi ve Dil Açısından İncelenmesi
- Et-Tibyan Fi Ulumi'l Kur'an (Arapça)
- Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير
- Hadis Deryasından İnciler
- Muhtasar İbn Kesir
- İslam'da Evlilik ve Aile Mutluluğu
- Cennete Kimler Girecek?
- Et Tefsirül Vadıhul El Müyesser
- Teravih Namazında Peygamber Ölçüsü
- Safvetü't Tefasir
- Amme Cüzü Tefsiri
- Fıkhül İbadet - فقه العبادات
- مختصر تفسیر ابن كثیر
Muhammed Ali Es-Sabuni Alıntıları - Sözleri
- ... onun yerine bana daha hayırlısını ver. ... Fakat ben çok kıskanç biriyim. (Muhtasar İbn Kesir)
- Ålem kelimesinin kökü hakkında iki görüş vardır. Birincisi lügatçilerin (dil bilginlerinin) görüşüdür. Buna göre âlem kelimesi “ilim" kelimesinden türemiştir. İkincisi de mütefekkirlerin görüşüdür. Bu görüşe göre de âlem kelimesinin kökü, "alâmet" kelimesidir." diyor. (İbn Cevzi, Zâdü'l-Mesir, 1/12.) Kâinattaki her varlık ayrı ayrı yönetici, yaratıcı ve Hakim olan Allah'ı gösterir, O'na işaret eder. Bu hakikati şâir şöyle dile getirir: "Beni hayrete düşüren şudur, günahkâr kişi Allah'a nasıl isyan eder? / İnkarcı, Allah'in varlığını nasıl inkâr eder? / Çünkü her hareket, her duruş ebediyen O'nun varlığına şahidlik eder. / Her şeyde Allah'ın birliğine işaret eden bir âyet vardır." (Ahkam Tefsiri (2 Cilt))
- ... kul hakkı tevbe ile düşmez. Mutlaka hak sahiplerine bu hakların ödenmesi gerekir. (Muhtasar İbn Kesir)
- İşlerin düzelmesi, dosdoğru olman iledir. Ahlaki esaslara bağlılık bunun gereğidir. (40 Hadis Şerhi)
- "Salih kimselerle yapılan sohbet, kalbimin özlediğidir." (40 Hadis Şerhi)
- İman zulmü engeller. (Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير)
- Allah nezdinde İsa'nın durumu Adem'in durumu gibidir. (Cennete Kimler Girecek?)
- Bütün insanların Cennete girmesini arzu edebiliriz ancak cennetin anahtarları ne biz Müslümanların elindedir ne de keşiş ve ruhbanın elindedir. (Cennete Kimler Girecek?)
- Din şahsen değil ümmet olarak yaşanmalıdır. (Hadis Deryasından İnciler)
- " Bakara suresindeki 281. ayeti kerimenin inmesiyle vahiy kesilmiş. Bu ayeti kerimenin inmesi göğün yere son bağlantısı olmuştur." Son inen ayeti kerime şudur; " Öyle büyük bir günden hakkıyla sakının ki; kendisinde Allâh(ın huzurun)a döndürüleceksiniz de sonra herkese kazanmış olduğu şeyler(in karşılığı) tamamen ödenecektir ve onlar (sevapları eksiltilerek ya da günahları artırılarak) zulme uğratılmayacaklardır! " (Kur'an İlimleri)
- Çocuklarınızı şu üç haslet üzere terbiye ediniz: Peygamberinizin sevgisi, onun Ehl-i Beytinin sevgisi ve Kur'ân okumak. Çünkü Kur'ân okuyanlar, Allah'ın Arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı Kıyamet Gününde, peygamberler ve asfıyalarla beraber Arşın gölgesinde bulunacaklardır. (40 Hadis Şerhi)
- Cahillerden olmaktan Allah'a sığınırım. (Safvetü't Tefasir)
- 95- ... Allah malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. (Muhtasar İbn Kesir)
- Bütün İzzet yalnızca Allah'a aittir. (Tefsirlerin Özü: Safvetü't Tefasir)
- Sonuç olarak Allah'a küfredenlere rahmet konusunda ifrata düşmemeye dikkat etmek gerekir. Zira hiç kimse Allah'ın kulları üzerine Allah'tan daha merhametli olamaz. (Cennete Kimler Girecek?)
- Bütün İzzet yalnızca Allah'a aittir. (Safvetü't Tefasir)
- Benim belimi iki adam kırmıştır: Birincisi, ilmi ile amel etmeyen alim; ikincisi, amel eden cahil. (Safvetü't Tefasir)
- Biliyoruz ki Kuran ,tabiat geometri ya da bir fizik kitabı değildir .Biliyoruz ki Kuran sadece hidayet ve irşad kitabıdır . (Kur'an İlimleri)
- Azık edinin. Bilin ki azığın en hayırlısı takvadır. (Safvetü’t-Tefasir - صفوة التفاسير)
- مَرَرْتُ عَلَى مُوسَى لَيْلَةَ أُسْرِيَ بِي عِنْدَ الْكَثِيبِ الْأَحْمَرِ وَهُوَ قَائِمٌ يُصَلِّي فِي قَبْرِهِ. (م) “Yürütüldüğüm gece (yani Mirac gecesi) kızıl bir tepenin yanında Mûsâ Aleyhisselâm’a uğradım. O, kabrinde ayakta namaz kılmakta idi.” (Sahîh-i Müslim) (Sünnet Hazinelerinden Bazı Hadis-i Şeriflerin Edebi ve Dil Açısından İncelenmesi)