Şahbaba - Murat Bardakçı Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Şahbaba kimin eseri? Şahbaba kitabının yazarı kimdir? Şahbaba konusu ve anafikri nedir? Şahbaba kitabı ne anlatıyor? Şahbaba PDF indirme linki var mı? Şahbaba kitabının yazarı Murat Bardakçı kimdir? İşte Şahbaba kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Murat Bardakçı
Yayın Evi: İnkılâp Kitabevi
İSBN: 9789751024534
Sayfa Sayısı: 680
Şahbaba Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Vatan Haini Miydi?
“...Facialara kalkan olamadım ise de, siper-i sâika (paratoner) vazifesi gördüm... Bütün musibetleri üzerime çektim. Kendimi feda ederek vatanı kurtarmaya çalıştım. Dinine, devletine, vatanına ve milletine hıyanet edenlerin azîz Allah’ın kahreden kudretli gücüne hedef olması için yakarıyorum...”
Memleketini Niçin Terketti?
“Her tarafı istilâ eden inkılâb ve ihtiras iç inde karşı koyma yahut başeğme imkânını bulamadım. Kamuoyunda sükûn ve durumda açıklık belirinceye kadar İstanbul’dan geçici olarak ayrılmaya karar verdim...”
Gidişi ‘Kaçış’ Mıydı?
“...Vekîli olduğum şânı yüce peygamberin yaptığını yaptım, hicret ettim...”
Ve Gerçekler:
“...Elbet birgün hak kuvvete üstün gelecek ve necîb milletimiz hakikatleri öğrenecektir...”
Torunları, Sultan Vahideddin’e Şahbaba derlerdi...
Şahbaba, yukarıdaki satırları, ölümünden sadece birkaç gün önce yazmıştı...
Son padişahın tarihteki rolü yıllarca tartışıldı ama, o hiç katılmadı bu tartışmaya... Şimdi, ölümünün üzerinden geçen 70 küsur yıl boyunca ailesinin titizlikle sakladığı özel arşivi ilk kez bu kitapla günışığına çıkıyor ve Sultan Vahideddin, hakkındaki tartışmalara belgeleriyle, mektuplarıyla, yarım bıraktığı anılarıyla, yani kendi kalemiyle katılıyor...
Murat Bardakçı’nın titiz bir araştırmayla topladığı ve bugüne kadar hiçbir yerde yayınlanmamış belgelere dayanarak kaleme aldığı Şahbaba sadece Sultan Vahideddin’in değil ailesinin ve yakın çevresinin de hikayesi... Hükümdarın kızı Sabiha Sultan’ın ifadesiyle, “Masalı andıran bir hayat yaşayıp başdöndürücü iniş-çıkışlar ve taşkın fırtınalar atlattıktan sonra pek de kolay olmayan bir şekilde ayakta kalabilen insanların” öyküsü...
Şahbaba Alıntıları - Sözleri
- Abdülhamid kendi tabiri ile, Ali'nin külahını Veli'ye, Veli'nin külahıni Ali'ye giydirmekle otuz yıldır canım çıktı. Öyle kurtardık. İttihatçılar kimseye danışmadan, hatta kendi aralarında bile istişare etmeden sanki yağma varmış da geç kalınacakmış gibi Balkan Harbine ve Cihan Harbine atıldılar ve ülkeyi bu hale getirdiler. Yazık değil mi?
- Sultan Vahideddin tarih önünde değerlendirilirken iki husus mutlaka gözönünde tutulmalıdır: O zamanın şartlarına göre başka türlü davranmasına imkân olup olmadığı konusu ve o günkü ruh haliyle devlet ve sistem anlayışı.
- Vahideddin'in şehzadelik yıllarını bilenler, onun ağabeyi Abdülhamid'le yakınlığının saraya mensup hemen herkesi kıskandırdığını söylerler.
- İnşaatlar hükümdarın gözünde devletin en mühim işi haline gelmişti başını yiyecek derecede önem kazandılar. Meselâ Sadrazam Ali Paşa, bir defasında Abdülmecidin saray merak yüzünden sadaretten atıldı. Hükümdar, Çırağan'ın yıkılıp yeniden yapılmasını istemişti. Paşa “İnşallah hazine-i hassa yoluna girince daha iyisini yaparız. Şimdi sıkıntısı vardır” deyince ertesi gün azledildi ve eski sadrazam Reşid Paşa tekrar geldi sadarete.
- Kim ne derse desin, ben Talât Paşa'yı vatanperver bilirdim. Onun için kabine teşkili vazifesini tekrar Talât Paşa'ya verdim. Başka türlü de yapamazdım. Çünki başlamış oldukları cihadı yine kendileri başarabilirlerdi.
- İlk çocukları evlenmelerinden (Emine Nazikeda Başkadınefendi) üç sene sonra, 1888'de doğar. İsmini Fenire koyarlar. Genç şehzadenin bu ilk sultanı sadece birkaç hafta yaşayacaktır. Derken 1892'nin 12 Eylül'ünde Fatma Ulviye dünyaya gelir; iki sene sonra, 19 Mart 1894'te Rukiye Sabiha. Seneler sonra, 1912'nin 5 Ekim'inde bir çocuğu daha olur: İlk ve tek şehzadesi Mehmed Ertuğrul... Şehzadenin annesi Meveddet Hanım Kahire'de 1944 yazında, mahiyeti anlaşılamayan sadece bir günlük bir hastalıktan sonra hayata veda edecektir. Öldüğünde henüz 32 yaşındadır...
- Sultan Vahideddin'in kızı Sabiha Sultan, eski başbakanlardan Suad Hayri Ürgüplü tarafından tutulan notlarında şöyle diyor: Babam sonradan Mustafa Kemal Paşa'nın sözünü tutmadığıdan, kendisini ve imparatorluğu hain insanlar gibi göstermesinden çok ama çok müteessir olmuş ve bunu asla hazmedememiştir: -'Biz her şey olabiliriz. Cahil, tecrübesiz, hatalı bir siyasete kapılmış olabilir ve zararlar da verebiliriz amma Osmanoğlu olarak nasıl vatan haini olabiliriz? Bizi en iyi tanıyan Mustafa Kemal Paşa bunu nasıl söyler?' der , derin bir keder içinde kavrulurdu.
- 1920 sonbaharında Meclis kürsüsünde artık başka Mustafa Kemal vardır ve bu Mustafa Kemal birkaç ay önce, 24 Nisan günü aynı kürsüde padişahtan bahsederken "ecdad-ı kiramımızın bize en kıymetli yadigârı" diyen, İstanbul'un aldığı kararların işgal baskısından kaynaklandığını anlatan ve "....Ben, şahsen hiçbir şey düşünmem. Zat-ı Şahane'nin ağzından işitsem, bunun icbar ve tazyik altında olduğuna hukmederim" ifadelerini kullanan Mustafa Kemal'den çok başkadır.
- Sultan Abdülhamid kuru bir unvandan ibaret olan hilâfeti adeta elinde sihirli bir asâ gibi kullanmış ve ingilizlere hayli zarar vererek ingiliz politikasına engel olmuştu.
- Saray, sultanların tedavi maksadıyla sık sık Avrupa'ya gitmelerini bile hoş karşılamamaktadır. Sultan Reşad, İslâm hilâfetini ve Osmanlı saltanatını bünyesinde barındıran hanedana mensup kadınların Avrupa şehirlerinde dolaşmalarının kötü niyetliler tarafından başka şekillerde yorumlanacağı gerekçesiyle, 4 Eylül 1916'da bir irade çıkartır ve Avrupa'ya gidişleri yasaklar. İradede “Osmanlı doktorlarını ve memleketin çeşitli yerlerindeki kaplıcaları kullanınız” denmektedir.
- Ittihad ve Terakki erkânı veliahd Vahideddin Efendi'yi tahta davet için Çengelköy'e giderler. Vahideddin'in misafirleri üç kişidir: Sadrazam Talat Paşa, başkumandan vekili ve Harbiye Nazırı Enver Paşa ve Şeyhülislam Hayri Efendi.
- Padişah ve ben sizin yardımınızı hararetle istiyoruz. Biz Türkler bütün kültürümüzü Fransa ve İngiltere'den aldık.
- Edebiyatla, şiirle, musikiyle ve güzel sanatların diğer dallarıyla uğraşmak Osmanoğullarında aile geleneğidir. Padişahların ve şehzadelerin birçoğu hem şair, hem bestekârdır. Meselâ Fatih, Şehzade Cem, Yavuz, Kanuni Süleyman, Birinci Ahmed ve diğerleri divan teşkil edecek sayıda şiir kaleme almışlar; Üçüncü Selim, İkinci Mahmud, Abdülâziz ve Şehzade Korkud gibi isimler profesyonel ayarda besteci, Üçüncü Ahmed ve İkinci Mahmud da aynı ayarda hattat olmuşlardır.
- 16 Mayıs'tı, günlerden cumaydı... Padişah cuma selâmlığına çıkmış, Yıldız Camii'ne gitmişti... Hüzün her zerreye sinmişti. İzmir'in bir gün önce işgal edilmesinin hüznü...
- Sevres'in uygulanmamasının temelinde tabiiki onaylanmamış olmasından doğan hukuki geçersizlik değil, Anadolu hareketinin andlaşma metnini silah ve kanla yırtmış olması yatar.
Şahbaba İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sultan VI. Mehmed Vahideddin, ailesinin hitabıyla "Şahbaba". Sultan Abdülmecid'in son çocuğu. Küçük yaşta hem annesini hem babasını kaybetti. Kendisine Sultan 2.Abdülhamid sahip çıktı. Veraset sıralamasına çok gerilerde olduğu için tahta çıkması beklenmiyordu. Hayatını mütevazı şekilde geçiriyordu ki gelişen olaylar silsilesiyle kendisini birden tahtta buldu hem de en olmadık zamanda. Tahta çıktıktan tam 119 gün sonra Mondros felaketi gerçekleşti, Sultan'ın elinden hiçbir şey gelmiyordu. Sonra bir karar alındı: 19 Mayıs, bir devlet operasyonu. Kurtuluşun Anadolu'dan geçtiğini fark eden Sultan Vahideddin kendisini yakından tanıdığını zannettiği yaverini Mustafa Kemal'i Anadolu'ya gönderdi. Hem de hiç kimsenin sahip olamayacağı olağanüstü yetkilerle. Kendisinin rolü artık zaman kazanmaktı. Yıl 1922'yi gösterdiğinde kendisi ihanete uğradığını söylüyordu. Ancak "şahsen ben kaybetsem de devlet kazanacak.(s.311)" düşüncesiyle vatanından hicret etmek zorunda kaldı. Sürgüne giderken yanına alabileceği mücevherleri bırakarak gitmesi sebebiyle sefalet içerisinde son günlerini yaşadı. Öldüğünde tabutuna dahi haciz getirildi. Aradan neredeyse 100 yıl geçti ancak hala hain miydi diye soruluyor. Cevabı kendisi seneler öncesinde veriyordu: "Biz her şey olabiliriz. Cahil, tecrübesiz, hatalı bir siyasete kapılmış olabilir ve zararlar da verebiliriz ama Osmanoğlu olarak nasıl vatan haini olabiliriz?" (s.144) Murat Bardakçı'nın tarafsız bir üslupla ve özenle hazırladığı ve onlarca sayfa kaynakçasıyla okuyucusunu ikna edebilen bir kitap olmuş. Vahideddin hakkında hamasi duygularla uydurulan yalanlara belgelere dayalı gerçeklerle cevap veriyor. (Yücel Ceyhan)
Murat Bardakçının kaleminden objektif - anlaşılması kolay - Akıcı. Ve en önemlisi tarihi vesikalara ve belgelere dayanıyor. Sol sultan Vahdettine gelince kitabı ilk okuduğumda çok üzülmüştüm aslında çünkü elinde olmayan imkanlardan dolayı ülke kötü yönetiliyordu ve faturası ona kesilmişti haliyle ama sonrasında ülkeyi bırakıp İngilizlere sığınması ve ülke savaş halinde iken düğün yapması (Kendi 60 yaşında gelin 19) soğumama sebep oldu. (Taha Tan)
Sultan Vahidettin den fazlası: Vahidettin bir vatan haini mi? Yoksa bir kahraman mı? Bu kitabı okumadan karar vermek için acale etmeyin. Bu güne kadar yayımlanmamış belgeler ve diyaloglar ... Hoşunuza gitsede gitmesede Murat Bardakçı , bu ülkede 'Tarih Bilimi' ni popülerleştirdi ve özendirdi. (Aykut ÇALIŞKAN)
Şahbaba PDF indirme linki var mı?
Murat Bardakçı - Şahbaba kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şahbaba PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Murat Bardakçı Kimdir?
Murat Gökhan Bardakçı, 1955 yılında İstanbul'da doğdu, ekonomi öğrenimi gördü.
Musikiye Dr. Selahattin Tanur'la tanbur ve eser meşkederek başlayan Murat Bardakçı, Tanur'dan "icazet" aldı, Ekrem Karadeniz'le teori, teori tarihi ve ses sistemi üzerine çalıştı, Fahire Fersan ve Vecdi Seyhun'dan yararlandı, ilgi alanını daha sonra musiki tarihine yöneltti. Abdülbaki Gölpınarlı'dan şarkiyat kaynakları ve metodolojisi alanlarında büyük ölçüde faydalandı, bu arada Türk ve İslam Müziği'nin tarihiyle ilgili kitap, belge, fotoğraf, film ve ses kaydı gibi arşiv malzemesi topladı, geniş bir nota kolleksiyonu oluşturdu.
Murat Bardakçı Kitapları - Eserleri
- Enver
- Şahbaba
- Son Osmanlılar
- Osmanlı'da Seks
- Neslişah
- Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü
- İttihadçı'nın Sandığı
- Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi
- Naciyem Ruhum Efendim
- “Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!”
- Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs
- Safiye
- Mahmud Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü
- Yıkılış ve Kuruluş
- Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları
- Üçüncü Selim Devrine Ait Bir Bostancıbaşı Defteri
- Fener Beyleri’ne Türk Şarkıları
- Atatürk’ün Mutfağı
- Şahbaba
- Ahmed Oğlu Şükrullah
- 25 Yıla 25 Besteci
- Girit Oyunu Ve Kıbrıs
Murat Bardakçı Alıntıları - Sözleri
- Şevket Efendi, bir trafik kazasında iki kişinin ölümüne sebep olduğu için daha önce Halife Abdülmecid Efendi tarafından Osmanlı tarihinde örneği görülmemiş bir uygulamaya tâbi tutulmuş ve hanedandan ihraç edilmiştir. (Son Osmanlılar)
- Vahideddin'in şehzadelik yıllarını bilenler, onun ağabeyi Abdülhamid'le yakınlığının saraya mensup hemen herkesi kıskandırdığını söylerler. (Şahbaba)
- Huzura çıktım. Zât-ı şâhane Edirne’nin terkolunmaması arzusunu izhar etti ve Kamil paşa ile kabinesini pek ziyade çekiştirdi. (Mahmud Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü)
- Seneler ve belki asırlar geçecek fakat Osmanlı milletine can veren Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti daima pâyidar, daima müttehîd, daima bir olacaktır kandaşlarımız! (İttihadçı'nın Sandığı)
- Gözlerinizi ağlamak için değil.... “Gözlerinizi ağlamak için değil, görmek için kullanınız” (“Sizi Serbest Bırakmayı Muvafık Bularak Tatlîk Ettim!”)
- Âh! Yine seni üzdüm, uzun yazdım. Fakat affet, sana da derdimi dökmezsem kime dert yanayım? (Naciyem Ruhum Efendim)
- ... Ah Enver! Ah! Bu kış seferini ta'cil etmek, sonra da bu parlak taarruzda 9. Kolordu'yu dörtnala kaldırmakla yüz bin masumun kanına girdin! Allah seni affetsin. Hafız Hakkı Paşa (3 Kanuni Sani 1915) (Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü)
- - Ay balam, bu gemi hara (nereye) gider ? + Hansı (hangisi)? - Köprüden indi (şimdi) kalkan bu parahod (gemi). O baktı, baktı sonra karar verdi: + Krasnovodska gider... Ona bir 'Sağol balam' diye teşekkür ettikten sonra denizin kenarına yaklaşarak mazot dumanları salıvererek manevra yapan gemiyi seyrettim. (Enver)
- "Seni öper, sever, kucaklar, bu mevcudiyet-i maddiyemle, aşk ve iştiyakımla sarılarak canını yakar, Hüdâ'nın birliğine yavrularımla beraber emanet ederim rûhum efendiciğim. Karaağaca çakımla ismini yazdım." (Enver)
- Rusya Devleti'nin tecavüzât-ı muhtemelesine karşı Almanya Devleti ile tedafüî bir ittifak akdine Sadrazam ve Hariciye Nâzırı Mehmed Said Paşa me'zundur. 18 Temmuz 1330 (31 Temmuz 1914) Mehmed Reşad (Yıkılış ve Kuruluş)
- Bizler için "hacı-hoca takımıyla birleşip ihtilal yapacaklar" bile dendi. Söğüt'ten elde kılıçla çıkıp Viyana'ya kadar gidenlerin torunuyduk. Türkiyen'in fenalığını nasıl düşünürdük? ama memlekete 600 sene hizmet ettikten sonra, bir gecede kovulduk. Diş değiştirirken kovuldum, saçlarıma ak düştüğünde dönebildim. Fakat emin olun, birimizin aklından bile, bir gün kötü şey geçmedi. Mustafa Kemal'in muvaffakiyetlerini işittikçe sevinir, "Türkiye iyiye gidiyor" derdik. (Son Osmanlılar)
- Bennet, hatıralarında Samsun için verdiği vizelerden şöyle bahsedecekti: "... Günün birinde, fark etmeden kaderin vasıtası oldum. 15 Mayıs'ta Yunan kuvvetleri İzmir'e çıkmış ve beklenmedik direnişle karşılamıştık. Sultan, başında Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa'nın bulunduğu bir heyetin Türk ordusunun ihtilâfın dışında kalmasını sağlamak maksadıyla gönderilmesi konusunda müttefiklerin Yüksek Komiserleri ile anlaşmaya varmıştı. 22.doğum günümde garip bir rastlantı olarak bir Türk subayı odama geldi ve Mustafa Kemal Paşa ile maiyetindekiler için vize istedi. Listeyi okuyunca Türk Ordusu'nun en faal 35 generaliyle albayının isimlerinin yazılı olduğunu gördüm. Vizeleri vermek istemedim. Binbaşı Van M., her zaman olduğu gibi özel işler için dışarıdaydı. Listeyi karargaha götürüp talimat istemeyi kararlaştırdım.Görevli subaya 'Bu liste bende barışçıdan ziyade savaşçı bir heyet intibaı uyandırıyor' dedim. Yüksek Komisyon'a danışılacağını söyleyip beklememi istediler. Yaklaşık bir saat sonra çağırıldım ve gidip vizeleri verme talimatı aldım. Bana 'Mustafa Kemal Paşa, Sultan'ın güvenine tam olarak sahiptir'dendi. (Yıkılış ve Kuruluş)
- Sizden ayrılış, ruhumun bedenimden ayrılmasından daha dehşetli oldu. (6 Aralık 1914, Naciye Sultana mektubundan) (Enver)
- Ailenin reisi Faik Bey servetini halde, Rus ve Alman paralarına çevirmiş, her şeyini Avrupa bankalarına transfer etmişti. Almanya’nın savaşta yenilip iflas etmesi ve Rusya’da patlayan 1917 Ekim Devrimi her iki parayı da pula çevirmiş, eski mabeyincinin muazzam serveti kül oluvermişti. İşte Refik-Fahire çiftinin bir zamanlar aristokrat aile gelenekleri icabı başlattıkları musikiyi sonradan meslek edinmelerinin sebebi de, bu geçim derdidir. Sefalet çekmemiş ama, hiç bir zaman da müreffeh bir hayat sürmemişlerdir. “Kış yaklaşıyor, kömürümüzü hala alamadık..” “Hamdolsun tig-ü teber, şâh-ı levendâz” (Mali vaziyeti bozuk, meteliksiz) (Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları)
- " Zaferler ne kadar bizim ise, mağlubiyetler de aynı şekilde bizimdir ve o mağlubiyete sebebiyet veren hataların tekrar edilmemesi için bilinmeleri, hatırlanmaları şarttır." (Enver)
- 1920 sonbaharında Meclis kürsüsünde artık başka Mustafa Kemal vardır ve bu Mustafa Kemal birkaç ay önce, 24 Nisan günü aynı kürsüde padişahtan bahsederken "ecdad-ı kiramımızın bize en kıymetli yadigârı" diyen, İstanbul'un aldığı kararların işgal baskısından kaynaklandığını anlatan ve "....Ben, şahsen hiçbir şey düşünmem. Zat-ı Şahane'nin ağzından işitsem, bunun icbar ve tazyik altında olduğuna hukmederim" ifadelerini kullanan Mustafa Kemal'den çok başkadır. (Şahbaba)
- Devlet solcularla beraber sağcıları, milliyetçileri, dindarları, dinsizleri ve toplumda öne çıkmış kim varsa hemen hepsini “acaba rejimin aleyhinde bir iş çeviriyorlar mı?” Paranoyası yüzünden devamlı olarak izlemiştir… (Safiye)
- Ben, Mustafa Kemal'e her zaman saygı duydum. Harpten yenik çıkan devleti kurtarabilecek tek kişi, Mustafa Kemal idi. (Son Osmanlılar)
- Ve Hazreti Ali -Radiyallahu anh- buyurdular ki, "Cimada itidal (ilişkide ölçülü olma) topuklara ilik ve gözlere nur ve bedenlere kuvvettir". (Osmanlı'da Seks)
- (Kitabın 18’inci sayfasında Refik Beyin 1919’da girdiği ve en yüksek Booth aldığı, Mızıka-i Hümayun’a giriş imtihanından sorulara bir göz attıktan sonra...) Bu imtihanın, bugünkü resmi musiki kuruluşlarında yapılanlarla mukayesesini veya bu seviyede yapılacak bir başka imtihanda, günümüz üstatlarının ne derece başarılı olacakları hususunu bir yana bırakalım... Asıl mesele, günümüz musikisinin, artık değil bu imtihana girebilecek öğrencinin, bu soruları sorabilecek bir imtihan heyetinde yer almaya layık tek bir hocanın bile bulunmadığı bir hale gelmiş olmasıdır. (Refik Bey - Refik Fersan ve Hatıraları)