diorex
Dedas

Salon Köşelerinde - Safveti Ziya Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Salon Köşelerinde kimin eseri? Salon Köşelerinde kitabının yazarı kimdir? Salon Köşelerinde konusu ve anafikri nedir? Salon Köşelerinde kitabı ne anlatıyor? Salon Köşelerinde PDF indirme linki var mı? Salon Köşelerinde kitabının yazarı Safveti Ziya kimdir? İşte Salon Köşelerinde kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 07.08.2022 12:00
Salon Köşelerinde - Safveti Ziya Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Safveti Ziya

Editör: Ruken Kızıler

Yayın Evi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

İSBN: 9786052957912

Sayfa Sayısı: 160

Salon Köşelerinde Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Safveti Ziya’nın ilk romanı olan Salon Köşelerinde 1898’de Servet-i Fünun dergisinde tefrika edilmiş, sansürün hışmına uğramıştır. Yazar, II. Meşrutiyet’in ilanından sonra sansürün çıkardığı bölümleri ekleyerek, romanını asıl biçimiyle 1912’de kitap olarak yayımlamıştır. Otobiyografik özellikler de taşıyan Salon Köşelerinde yüzyıl başında gündelik yaşamdaki Batılılaşmayı yansıtması açısından önemli bir eserdir. Tahir Alangu’nun nitelemesiyle “Türkiye’de yabancı aileler çevresindeki bir Türk’ün yaşayışını tasvir etmesi bakımından bütün o dönem romancılarının eksik bıraktıkları bir tarafı başarıyla tamamlamaktadır.”

Safveti Ziya (1875-1929) Servet-i Fünun edebi topluluğuna bağlı roman, öykü ve oyun yazarlarındandır. Tanzimat dönemi maliye ve evkaf nazırlarından Musa Safveti Paşa’nın torunu, Maadin (madenler) Müdürü Ahmet Ziya Bey’in oğludur. Dedesi ve dedesinin babası Kırımlı Ebubekir Rıfat Efendi şairdi. Safveti Ziya İstanbul’da doğdu. 1892’de Mekteb-i Sultani’yi bitirdi. Hariciye Nezareti’nde kâtip olarak başladığı resmi görevinde Cumhuriyet döneminde teşrifat umum müdürlüğüne kadar yükseldi. Bir ara Şûra-yı Devlet üyeliğinde de bulundu. 1929’da Büyükada’da Yat Kulübü’nde verilen bir baloda kalp sektesinden öldü. Edebiyat yaşamına Servet-i Fünun dergisinde öyküler yazarak başlayan Safveti Ziya’nın ilk romanı Salon Köşelerinde 1898’de gene bu dergide tefrika edildi. Aynı yıllarda Yıldız Böcekleri adlı romanı Resimli Kitap dergisinde tefrika edilmeye başlandıysa da yarım kaldı. Servet-i Fünun döneminde kaleme aldığı öykülerini Bir Tesadüf, Bir Safha-i Kalp, Hanım Mektupları ve Kadın Ruhu adlarıyla kitaplaştırdı. Bundan sonra yazdığı öykülerini ise Silinmiş Çehreler Beliren Simalar adlı kitapta topladı. 1890’larda Beyoğlu’ndaki eğlence dünyasını konu aldığı Haralambos Cankiyadis adındaki oyunu döneminde beğenildi ve tiyatro tekniği bakımından da başarılı bulundu. 1911’de Ziya adıyla bir de günlük gazete çıkaran Safveti Ziya’nın son kitapları olan Adab-ı Muaşeret Hasbihalleri ile Nasıl Giyinmeli ise Hariciye Nezareti’ndeki görevinin bir uzantısı olduğu kadar edebi eserlerine de yansıyan yaşam biçiminin bir ifadesi sayılabilir. Yazarın seçme eserlerine Türk Edebiyatı Klasikleri dizimizde yer vermeyi sürdüreceğiz.

Salon Köşelerinde Alıntıları - Sözleri

  • Asıl, dünyada muhabbetin ne olduğunu bilmeyenlere, o yüce hissi takdir edemeyenlere, kalplerinde mukaddes, aziz bir hayal taşımayanlara acımalısınız.
  • Emniyet ve aşk hiçbir zaman beraber yaşayamaz.
  • Doğrusu ben aşk nedir bir türlü anlayamıyorum...
  • Kimse kimsenin kalbini bilmez. Bazen bir kahkaha, bir gözyaşı her şeyi örter!
  • "... Emniyet ve aşk hiçbir zaman beraber yaşayamaz..."

Salon Köşelerinde İncelemesi - Şahsi Yorumlar

~83° | Salon Köşelerinde: Merhaba. Bu, hayatım boyunca okuduğum en harika aşk romanıydı! Her önüne gelenin, toplumdaki belli başlı yerleşmiş arzuları doyurmak adına, ancak aslında aşk hakkında en ufak bir fikre sahip olmadan aşk romanları yazdığı günümüzde, işte o yazar adaylarına, 1898 yılında yazılan bu kitap okutulmalı. Böylece bir aşk romanının hangi niteliklere sahip olması gerektiğini anlayacaklardır. yazar/i196'nın kitap/kitap--9319 adlı kitabının ''Kafka Güneşi'' şeklinde adlandırılmış ve sunuş niteliğindeki kısmında yazar/i853 ne demişti? ''Kuşkusuz, bir yazarın etkisinde kalmak onun gibi yazmak değildir; onun ışığında yazmaktır. Sözcükleri yan yana getirirken onun soluğunu duymaktır.'' Bu kitabı okuyan herkesin yazar/i7532'nın etkisinde kalacağını ve aşk romanı yazmak gibi bir gayeleri varsa da onun ışığında ve onun soluğunu duyarak yazacaklarına eminim. Bu da tabii ki çok satmak gayesiyle mümkün mertebe erotik sahne biriktirmenin lüzumsuzluğunu gözler önüne serecektir. Bu kitabın temel amacı yabancı ve çoğunlukla Fransız ve İngiliz aileler çevresinde yaşayan bir Türk'ün yaşayışını tasvir etmek. Sabah kalk, mektuplarını kontrol et, o gün içerisinde hangi mösyö, madam, mister ya da missus'ın evindeki kahvaltıya, vals partisine, dedikodu keyfine ya da akşam yemeğine davet edildiğini öğren ve tüm gün oradan oraya koş. Ayrıca pek çok miss ile tanışacağını da unutma. İşte bu, Şekip Bey'in bir günü! Ancak onda batılılaşmayı yanlış anlamış bir züppe tipi sezemedim. Yabancı ailelerle bir aradayken Türk olduğunu unutmayan, gerekli anlarda kendi kültüründen bahseden ama Türkler arasında zehir gibi yayılan cehalet ve onu takip eden esarete büyük bir hüzün duyan biri Şekip Bey. Kendisi milliyetçi bir âşık. Döneminin sorunları ara ara tespit edilirken kurgulanan, Şekip Bey ve Miss Lydia arasındaki aşk hikâyesi pek çok duyguyu birden yaşatıyor. Şekip Bey ile beraber mutlu olduğum, heyecanlandığım, merakla beklediğim ama bir yandan da üzüldüğüm pek çok sahne vardı. Ben kitabın sonlarına doğru biraz duygulandım. Hatta içimden şunu dedim, ''Olur da Şekip Bey hüngür hüngür ağlamaya başlarsa kesinlikle ben de ona eşlik edeceğim.'' Okuması zevkli bir kitap. İsmi ve kapak resmi de mükemmel uyuyor. Franz Kafka'nın Aforizmalar'ına da bir inceleme yazmıştım. gonderi/132095167 Keyifli okumalar! (Kaan Ata Önder)

Edebiyat tarihçilerince farklı biçimlerde değerlendirilen Salon Köşelerinde, yüzyıl başında gündelik yaşamdaki Batılılaşmayı yansıtması açısından önemli bir eserdir. Tahir Alangu'nun nitelemesiyle "Türkiye'de yabancı aileler çevresindeki bir Türk'ün yaşayışını tasvir etmesi bakımından bütün o dönem romancılarının eksik bıraktıkları bir tarafı başarı ile tamamlamaktadır." (Arka Kapak) Kimse kimsenin kalbini bilmez. Bazen bir kahkaha, bir gözyaşı her şeyi örter! (s:105) Türk Edebiyatıni merak edenler keyıfle okunası bir eser. OKUYUN OKUTUN (Hande gunkut)

Merhabalar sevgili okurlarım Umarım iyisinizdir öyle olmanızı umuyorum :) Bugün size "Safveti Ziya, Salon Köşelerinde "kitabının incelemesini yapacağım: ●Lydia ( Batı medeniyetinin zarafeti içinde doğup büyümüş Nadir ince ve nazik bir karakter .) ●Şekip ( Doğulu fakat gündelik hayatta batılılaşmayı temsil eden o balo senin bu balo benim heveslerle yaşayan bir karakter) Değerli okurlarım size yine tutkulu bir aşkın pençesinden ayrılarak yazıyorum salon köşelerinde balolarda eğlencelerde kendini yetiştirmiş olan ve nereye giderse gitsin Türk erkekleri arasında dans etmesi konuşması giyimi ile en iyisi olarak anılan bir karakter olan Şekip bir gün baloda Lydia adında bir kız ile tanışır çok güzel bir kız değildir, Şekip beyin tanımıyla fakat nazik ince zarif bir karakter olması Şekip beyi etkiler ve her davette her baloda danslarda en önde gelen çağrılan bir karakterdir Lydia ve yine bir davette Şekip Bey ile karşılaşır ve Türk erkeklerinin dans vals bilmediği konusunu tartışırken Madam Jackson Şekip Bey en iyi valsörlerimizden biridir der. Lydia ve Şekip in aşkı Burada cereyan eder bir süre dans ettikten sonra Lydia ondan ve dansından etkilenir ve yanında getirdiği deftere şekip beyin adını soyadını ve imzasını ister Lidya genellikle gittiği her baloda yanında götürdüğü defterine onunla o gece en güzel dans eden kişinin ismini soy ismini ve imzasını alır bu ona bir hatıra olarak kalır Şekip konuşma sırasında Liydaların kısa bir süreliğine İstanbul'a geldiklerini öğrenir ve 8 ayın sonunda gideceklerini duyar ve buna nedenini bilmediği şekilde çok üzülmektedir. Ve kitabın sonunda da korktuğu şey başına gelir Lydia ona aşık olur ve gideceğini ona bir daha kavuşamayacağını bildiği için sevse de pek bu aşka yanaşmaz Hatta aşklarının bir dönemi onu kendinden uzaklaştırmak için şekibe yaptığı eziyetlerle geçer yine de Bu Eziyetler onların aşkına daha da arttırmaya yarar romanın sonunda 8 ay dolmuştur ve Lydia bir trene binerek şekibe veda eder romanın sonu böyle biter aşk ve hürriyet bana kucağına açıyordu fakat heyhat ! şeklinde sonlandırılır. ● romanda çok fazla tamlamalar çok fazla mekan çok fazla karakter ana karakter olmasa da karakter bulunmaktadır. Ben burada ana karakterleri aldım o dönemde üretilmiş yabancı sözcükler kelimeler vardır Örneğin Hülyaperest gibi hurdahaş letafet, istirham, pürhalecan, pürsevdayık, mustarip gibi bir çok kelimeye rastlarız tabi bazıları o döneme ait bazıları genel kullanımdır, tamlamadır. ● bana göre daha çok doğu batı sentezi yapılan ve Türkiye'de genellikle birçok romanlarda da gördüğümüz gibi Türk'ün yaşayışını yabancı aileler ile olan ilişkisini tasvir etmektedir. Kendinden önceki romancılara göre daha başarılı kullanmıştır bunu kendinden sonraki romancılar da Yakup Kadri de görebiliriz ben Yakup Kadri'nin kendi okuduğum eseri olan Sodom ve Gomera adı kitabında da buna rastlamıştım aynı şekilde oda çok güzel Tasvir etmekte ve anlatmaktadır. ● servet-i Fünun dergisinde tefrika edilen bu eser istibdat dönemi sansürünün hışmına uğrar ve Sansürün sebebiyle çıkarılan bölümler eklenerek kitap olarak yayınlanmış bir eserdir. ● Şekip Lida ile olan aşkına şu şekilde dile getirir o geceden sonra hislerimizi (dans gecesinden bahsetmektedir )safhalara ayırmak lazım gelseydi nefret Devri teslimiyet Devri Sevda ve Ayrılık adlarıyla 3 devreye bölebilirdim bu birbirine zıt hisler o kadar muntazam cereyan etmiş Bir histen diğer hisse geçişte gönlünüz o derece uyum göstermişti. Bu kitaptaki aşk tam olarak böyle tanımlanabilirdi sanırım dönemi anlatması bakımından başarılı fakat biraz sıkıcı bir eser uzun zaman alıyor okurken umarım incelememi beğenir ve ilgi duyarak okursunuz kötü bir roman değil okunması gereken kaliteli ve sabır gerektiren önemliii eser :) iyi okumalar diliyorum. (Hasret)

Salon Köşelerinde PDF indirme linki var mı?

Safveti Ziya - Salon Köşelerinde kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Salon Köşelerinde PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Safveti Ziya Kimdir?

Safveti Ziya (d. 1875, İstanbul - ö. 1929, İstanbul) Türk roman ve hikâye yazarı. Servet-i Fünûn topluluğunun öne çıkan isimlerinden biridir. Profesör Mina Urgan'ın eniştesidir.

Hayatı

1892'de Galatasaray Lisesi'ni bitirdi. Dışişleri Bakanlığı'nda çalıştı. Bir süre Danıştay üyeliği yaptı. 1929'da Prag elçiliğine atandı. Ancak göreve başlamadan kısa bir süre önce İstanbul Büyükada'da kalp krizinden öldüğü için göre başlayamadı.

Yazarlık kariyeri

Edebiyat hayatına dönemin Servet-i Fünûn dergisinde hikâyeler yayımlayarak başladı. İlk hikâyesi 'Onların Ruhu' Servet-i Fünûn dergisinde yayınlandı. Aynı dergide yayınlanan 'Hanım Mektupları' adlı küçük hikâyeleriyle ilgi uyandırdı. İlk romanı Salon Köşelerinde de yine bu dergide 1898'de tefrika edildi. Daha sonra ise 1912'de kitaplaştı. Halit Ziya Uşaklıgil Kırk Yıl isimli adlı Anı türündeki eserinde Safveti ziya hakkında bir “züppe” tipi çizer.

Safveti Ziya Kitapları - Eserleri

  • Salon Köşelerinde
  • Bir Safha-i Kalb
  • Silinmiş Çehreler Beliren Simalar

Safveti Ziya Alıntıları - Sözleri

  • Emniyet ve aşk hiçbir zaman beraber yaşayamaz. (Salon Köşelerinde)
  • "... Emniyet ve aşk hiçbir zaman beraber yaşayamaz..." (Salon Köşelerinde)
  • Doğrusu ben aşk nedir bir türlü anlayamıyorum... (Salon Köşelerinde)
  • Asıl, dünyada muhabbetin ne olduğunu bilmeyenlere, o yüce hissi takdir edemeyenlere, kalplerinde mukaddes, aziz bir hayal taşımayanlara acımalısınız. (Salon Köşelerinde)
  • Kimse kimsenin kalbini bilmez. Bazen bir kahkaha, bir gözyaşı her şeyi örter! (Salon Köşelerinde)

Yorum Yaz