diorex

Şans Müziği - Paul Auster Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şans Müziği kimin eseri? Şans Müziği kitabının yazarı kimdir? Şans Müziği konusu ve anafikri nedir? Şans Müziği kitabı ne anlatıyor? Şans Müziği PDF indirme linki var mı? Şans Müziği kitabının yazarı Paul Auster kimdir? İşte Şans Müziği kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 15.03.2022 14:00
Şans Müziği - Paul Auster Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Paul Auster

Çevirmen: Seçkin Selvi

Orijinal Adı: The Music of Chance

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789755104430

Sayfa Sayısı: 224

Şans Müziği Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Boston’lı Jim Nash, otuzlu yaşlarını süren sorumlu bir baba, insanların hayatını kur­ta­ran bir itfaiyecidir. Küçük bir mirasa konunca yaşamını sıradanlıktan kurtarıp bir çılgınlık yapmaya karar verir. Etrafa para saçarak ABD’nin dört bir yanını dolaşır durur. Bir süre sonra, Pozzi adında gezgin bir kumarbazla tanışır. Pozzi, Nash’in hayatında farklı bir sayfa açacak; onun kaderini iskambil kâğıtlarına bağlayacaktır.

Paul Auster’ın usta işi romanı Şans Müziği’nde şans, kimi zaman rastlantıya, kimi zaman yazgıya, kimi zaman da iradeye yaslanan değişken ve güçlü bir kavram. Auster, şaşırtıcı bir düş gücüyle özgür olmanın ve kendini denetlemenin anlamlarını keşfederken insanoğlunun yaptığı her seçimin altında yatan sırları sorguluyor.

Şans Müziği, yalnızca çağdaş edebiyata değil, üstünde yaşadığımız gezegene bakışımıza da yepyeni boyutlar kazandıran romanlardan. 

Şans Müziği Alıntıları - Sözleri

  • "Ne kadar paran olursa olsun, yaşamında bir tutku yoksa, yaşamaya değmez."
  • Kendiniz için yeni bir yaşam hayal edersiniz ve bu sizi ayakta tutar.
  • "İlacını buldun mu, iyileşmeyecek hastalık yoktur."
  • "İnsan bir başkasında kendini görmeye başladı mı, artık ona yabancı gözüyle bakamaz. Istesen de istemesen de, arada bir bağ oluşmuştur."
  • "Yaşamını kendi avuçlarında tuttuğunu duymak istiyordu."
  • "Hangi işte çalıştığın önemli değil, yaptığın işten tat alıyorsan, bu gerçek bir ödüldür."
  • Ne kadar paran olursa olsun, yaşamında bir tutku yoksa yaşamaya değmez.
  • "Birden içinin öldüğünü, bütün duygularının tükendiğini hissetti. Korkmak istiyordu, ama felaket bile onu korkutamıyordu."
  • Sen gizli bir amaca, gizli bir güce inanmak istiyorsun. Kendini, dünyada olan her şeyin bir nedeni olduğuna inandırmaya çalışıyorsun. Buna ister Tanrı de, ister şans, ister armoni de, sonuçta hepsi aynı kapıya çıkar. Bu, gerçeklerden kaçmanın, olayların gerçekte nasıl olduğunu araştırmaktan kaçmanın bir yoludur.
  • Çünkü kendimi aptal yerine koyma özgürlüğüm de var.
  • Kendiniz için yeni bir yaşam hayal edersiniz ve bu sizi ayakta tutar.
  • Ne kadar paran olursa olsun, yaşamında bir tutku yoksa, yaşamaya değmez.
  • Belki de çok uzun süre boşlukta yaşamıştı ve kendini yeniden bulmak istediğinde tutunacak hiçbir şey kalmamıştı geriye.
  • "Anlıyorsun ya, geçmişe mazi derler, unutun gitsin."
  • Yalnızlıktan hoşlanmayı öğrenmek zorundasın, ama bir kez bunu becerdin mi, gerisi kolay.

Şans Müziği İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Auster ile varoluş sorgulaması: Muazzam bir roman “Şans Müziği”. Elimden bırakamayıp onca işimin arasında bir günde okuduğum bu roman, esrarengiz kurgusu ve sürükleyici akışının yanısıra, bir çok felsefi akıma yaptığı göndermeler ile de ilgi çekici. Auster bir yandan tümüyle Amerika kokan kahramanlar yaratırken olayları derin felsefi zeminler üzerine yerleştirmeyi çok iyi beceriyor. Kahramanımızın adı Nashe. Orta halli, standart bir Amerikalı; pek okumamış, birçok işe girip çıktıktan sonra itfaiyecilikte karar kılmış, kıt kanaat geçinen, daha iyi bir yaşam arzusundaki güzel karısı evi terkedince küçük kızını bakması için ablasına bırakan, mutsuz bir erkek. Hayatını değiştirmeyi istiyor, ancak bunu yapacak ne azmi, ne de imkanı var. Neredeyse hiç görmediği babasından kendisine miras kalınca, Nashe yıllardır o içini kavuran değişiklik arzusunu gerçekleştirmeyi istiyor. Ancak beklediğimiz -hatta kendisinin de zannettiği gibi- bu parayı kızı ile birlikte daha iyi bir yaşam kurmak için kullanacağı yere, kendi macerasına atılıyor. Amaçsızca Amerika’yı bir uçtan bir uca dolaşmak onun bu garip macerası; mümkün olduğunca az insanla karşılaşarak, hiçbir yeri gezmeden sadece kendisi ile baş başa kalmak; para kazanma kaygısı olmadan sadece kendini iç sesini dinlemek… Para suyunu çekmeye başlayınca yolda tanıştığı genç kumarbaz Pozzi ile birlikte, piyango ile zengin olmuş iki sonradan görmeyi, Flower ile Stone’u, pokerde “ütme” planları, hikayenin esas zeminini oluşturuyor. İkilimiz kendilerini önce esrarengiz bir malikanenin, sonra heyecanlı bir poker oyununun, akabinde ise varoluş sorgulamalarının içinde buluyorlar. “Varoluş sorgulaması” derken neyi kastettiğimi detaylı anlatmayacağım; zira bunu yaparsam romanın tüm esrarını kaçırmaktan korkarım. Ancak iki talihsiz kahramanımız ile Sifios arasındaki paralelliği vurgulamaz, Nashe’nin nihilist duruşundan bahsetmez, kahramanlarımız ve Flower-Stone arasındaki ilişkinin “kitap/godotyu-beklerken--5452”deki köle-sahip ilişkisine ne kadar da benzediğini tespit etmezsem, incelememin hakkını verememiş olurum. Malikanedeki esrarengiz makette yer alan içe geçmiş görüntüler ise bana -daha önce “kitap/new-york-uclemesi--5945”nde de olduğu gibi- Mevlana’yı hatırlattı. Auster Mevlana’dan haberdar mıdır, Vahdet-i Vücud’u duymuş mudur bilmem, ancak kurduğu postmodern dünyadaki o içi içe geçiş; görünen ile gerçeğin iç içeliği; yok olmadan ama değişerek bütünün içinde kaybolma meselleri bence kitap/mesnevi--16831’yi anımsatıyor. Son olarak “Şans Müziği”ni okurken arka planda kafamın içinde devamlı bir müzik çaldığını da söylemem lazım; Nashe ile birlikte seyahat ederken Country, malikane hapsi sırasında ise Mozart. Auster romanlarında müziği gerçekten çok iyi kullanıyor. Bir “kitap/new-york-uclemesi--5945” kadar olamasa da metaforlarla süslenen bu heyecanlı ve sürükleyici romanı meraklısına öneririm. (AkilliBidik)

Seçeneklerimiz neler? Hayatın karşımıza çıkardıklarını kabul etmekten başka ne yapabiliriz ki? Özgür müyüz tahmin ettiğimiz kadar, hissettiğimiz kadar? Peki özgür olduğumuzu hissediyor muyuz gerçekten? Spoiler olabilir bundan sonra, çok değil ama önemlidir belki sizin için. Şans var kitapta, iyi şans /kötü şans . Hayatlara yön veren, Jim Nashe’in hayatına daha doğrusu. Meslek seçimi tamamen şans eseri – bizimki normal mi sanki- 7 yıl sonunda karısı dipte terk ettikten bir ay sonra bir mirasa konuyor. Ama zamanlama hatası ailesini de düzeltemiyor, ne yapacağını da bilmiyor. Vuruyor kendisini yollara. Tutku, diyordu Gözlerindeki Sır filminde, bir erkeğin elindeki en önemli şeydir, erkeklerin tutkuları vardır. Nashe’inki özgürlük anladığım kadarıyla, çoğumuzun cesaret edemediği. O da dipten sıçrayınca, ne yapacağını bilemediğinde yaşıyor bu hayatı, zevk alıyor yaptığından. Küçük bir kitap/yolda--118461 okuyoruz Keourac’dan ilk bölümde. Bir yılın sonunda Otostopçu filmine geliyor sıra, daha kansız ama. Evet Jack Pozzi giriyor hayatına ikinci bölümde Jim’in, kayıtsız genç pokerci. Nashe’in parası daha doğrusu özgürlüğü tükenmek üzere. Bir fırsat görüyor bu karşılaşmada – şans eseri elbette- Poker ağır basıyor bundan sonra ortalarına kadar kitabın. Poker şans mıdır peki? Göreceli. İki absürt karakter, loto milyonerleri , Flower ve Stone Jack’in rakibi Jim’in hayatına devam edebilmesi için bir fırsat. Parasını , zamanla her şeyini ortaya koyuyor Jim özgürlüğü için. Getirilerin farkında, götürülerin de. Kumar oynuyor hayatıyla, biz de yapmışızdır hayatımızın bir yerinde, bu kadar ağır olmasa da. Belki de bırakmışızdır kendimizi , kararları o zar veriyordur bizim yerimize. Ve ikinci kısım geliyor sonra, özgürlüğün kaybı, gözümüze sokuyor Auster burada olayı. İki kafadar – kafadar sempatik bir kelime burası için belki- 10000 taşlık bir duvar yapmaya başlıyor, her taş yaklaşık 35-40 kilo. Ağlama duvarı bir nevi, yahudileri dolayısıyla çalışma kampları akla geliyor haliyle. Yo fantezi vb. yok, absürt biraz belki ama olay tamamen sözleşmelere bağlı. Hatta fazlasıyla bağlı ilerde görülebileceği gibi. Kapitalist düzen hep galip geliyor ama bu kez şansın yardımıyla. (Şans mı gerçekten, kitabın cevap vermediği sorulardan biri) Ağır iş kısmı (esaret) kitapta büyük yer tutuyor, anlamsız bir iş – Sisifos çok kullanılmış incelemelerde. Ama sonunda bir şey oluşturmanın gururu var, bu bir çok kez tekrarlanıyor, Flower ve Stone tarafından, kahya tarafından, sonunda da Nashe tarafından. Gerçekten somut bir şeyler başarmak, bir duvarın yükseldiğini görmek önemli mi ? Bir şekilde bitiyor kitap, daha fazla spoiler verirsem okumanız gerekmediği hissine kapılabilirsiniz belki. Değil ama, özelikle flu bıraktım çoğu şeyi okuma zevki kaybolmasın diye. Gerçi Auster de soru işaretleri bırakmış kitabın sonunda biraz, çoğu okuyucunun sevmeyeceği. Ama hayat da böyle bir şey biraz, bir müzik sürüklüyor bizi oradan buraya, gerçek sebepleri çoğu zaman bilmiyoruz. Kısa bir kitap Şans Müziği, akıcı da – bir iki gün içinde biter. Dolu bir kitap ama, düşündürüyor insanı bolca. Okuduğum diğer kitaplar gibi değil, evet göndermeler vb. var burada da ama beyni tokatlamaktan çok hislere, tutkulara hitap ediyor burada Auster daha çok. Oldukça da rahatsız edici bir açıdan, belki bana öyle geldi, özgürlük olayı yüzünden. Bazı insanlar belki de daha rahatlatıcı bulacaktır ikinci kısmı başlangıcın belirsizliğine nazaran. Ama kendim de bolca mantığa dayanmayan kararlar verdiğim için Nashe gibi, ya da bir yerden sonra rüzgara bırakmak istediğim için gövdemi, imkansızlıklar- her zaman karşımıza çıkan- oldukça rahatsız ediyor beni. Burada da, biraz abartılı olarak belki, fazlasıyla göstermiş bize durumu Auster. Burada anlatmadığım daha bir çok ayrıntı var kitabın içinde. Tıpkı Nashe’in haftalar sonra her bir parçasının hatırladığı Flower’in saçmalıklar müzesi gibi, ben de okuduktan sonra fark ediyorum bazı şeyleri. Kitabı bitirdiğimde, okuduklarıma göre daha zayıf bulsam da, şu an daha farklı düşünüyorum kitap hakkında. Neyse kafanızı daha fazla karıştırmadan bitireyim incelemeyi. Okuyun ve öyle değerlendirin siz de. (Erhan)

Yaptığınız seçimlerin doğurduğu sonuçlara katlanma mecburiyeti ve çaresizliği üzerine yazılmış bi kitap. Konusu sıradan ama oldukça akıcı bi şekilde türkçeye çevrilmiş. Okumanızı tavsiye ederim. (zehra)

Şans Müziği PDF indirme linki var mı?

Paul Auster - Şans Müziği kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şans Müziği PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Paul Auster Kimdir?

Paul Auster (3 Şubat 1947, Newark, New Jersey) ABD'li roman yazarı, şair ve senarist.

Paul Auster, 3 Şubat 1947'de New Jersey'de, Polonya'dan ABD'ye göçmüş Yahudi bir ailede doğdu. Annesi bayan Queenie Auster, babası ise hukukçu bay Samuel Auster'dı. South Orange, New Jersey ve Newark'da büyüdü. Columbia Üniversitesi'nde İngiliz, Fransız ve İtalyan edebiyatı üzerine eğitim alan, 1971-1974 yılları arasında Fransa'da yaşadı. İlk evliliğini Amerikalı yazar yazar/Lydia-Davis ile yapan Auster, 1981 yılından beri, bir başka tanınmış Amerikalı yazar yazar/Siri-Hustvedt ile evlidir. Çift yaklaşık 40 yıldır New York'da, Brooklyn'de yaşamaktadır.

Geleneksel kitap konularının dışına yüksek bir başarıyla çıkıp, yaratıcılığın sınırlarını genişletebilmiş olan Auster'in başlıca yapıtları arasında New York Üçlemesi, Yalnızlığın Keşfi, Yanılsamalar Kitabı, Kırmızı Defter, Leviathan, Kehanet Gecesi, Duman, Görünmeyen, Yükseklik Korkusu, Yazı Odasında Yolculuklar, Karanlıktaki Adam bulunuyor. Auster'in yazarlığa ilk başladığı yıllardaki sıkıntılı günlerinde Paul Benjamin imzasıyla yayınladığı bir de polisiye romanı vardır. Bu roman yazarın otobiyografik romanı 'Cebi Delik' in eki olarak yayınlanmıştır. Can Yayınları tarafından yazar/seckin-selvi 'nin çevirisiyle 'Köşeye Kıstırmak' adı ile 2000 yılında Türkçeye kazandırılmıştır.

2006 yılında İspanya'nın saygın ödüllerinden olan Asturias Ödülü'nü edebiyat dalında Paul Auster kazandı. 26'ncısı düzenlenen "Asturias Prensi" ödüllerinde, aralarında yazar/orhan-pamuk 'un da yer aldığı 18 ülkeden 26 yazar edebiyat dalında aday gösterilmişti.

Yazarın Duman (Smoke) ve Surat Mosmor (Blue in the Face) isimli senaryoları ünlü yönetmen Wayne Wang tarafından filme çekilmiştir. Daha sonra Lulu On The Bridge ( Lulu Köprüde) İsimli kitabını da kendisi filme çekmiş, hem senarist hem de yönetmen olarak yapıtın tüm aşamalarında bulunmuştur. Film hakkında yaptığı bir söyleşide kendi yazma biçimi üzerine konuşurken Peter Brook'un bir röportajından alıntı yaparak işlerinde mitlerin uzaklığıyla gündelik yaşamın sadeliğini kaynaştırmaya çalıştığını söylemiştir.

Ödülleri

2006 - 26. Asturias Ödülü - Edebiyat

Paul Auster Kitapları - Eserleri

  • Yanılsamalar Kitabı
  • Şimdi ve Burada: Mektuplar 2008-2011
  • Yükseklik Korkusu
  • Görünmeyen
  • Brooklyn Çılgınlıkları
  • Kış Günlüğü
  • Sunset Park
  • Cam Kent
  • Lulu Köprüde
  • Karanlıktaki Adam
  • Duvar Yazısı
  • Yazı Odasında Yolculuklar
  • New York Üçlemesi
  • Kehanet Gecesi
  • Köşeye Kıstırmak
  • Timbuktu
  • Cebi Delik
  • Duman - Surat Mosmor
  • Yalnızlığın Keşfi
  • Şans Müziği
  • Son Şeyler Ülkesinde
  • Leviathan
  • Kırmızı Defter
  • Ay Sarayı
  • Hayaletler
  • İç Dünyamdan Notlar
  • Kilitli Oda
  • Auggie Wren'in Noel Hikayesi
  • 4 3 2 1
  • Cam Kent (Çizgi Roman)
  • Oracle Night
  • Kaybolmalar

Paul Auster Alıntıları - Sözleri

  • “…insan bir hikayenin içinde, bir hayal dünyasında yaşayabilecek kadar şanslıysa, gerçek dünyanın acıları sona erer. Çünkü hikaye devam ettiği sürece gerçek yoktur.” (Brooklyn Çılgınlıkları)
  • Sonunda, kendini kendi yapma sorumluluğunu yalnızca kendinin taşıdığını anlayacaktır. (Kehanet Gecesi)
  • "En sonunda beni duvarın önüne getirip tüfekleriyle bedenime nişan aldıklarında, onlardan isteyeceğim tek şey, göz bağımı çözmeleri olacak. Beni öldürecek adamları gözlerimle görmek hiç umrumda değil, ama gökyüzüne bir kez daha bakmak istiyorum." (Yazı Odasında Yolculuklar)
  • Yerden yükselip havada durmanın özel bir yetenek istediğine inanmıyorum aslında. Hepimizin içinde olan bir şey bu. Ama kendiniz olmaktan çıkmayı öğrenmelisiniz. (Yükseklik Korkusu)
  • Kimi düşünceler düşünülmeyecek kadar tehlikeli olabilirler ve onları aklınızın ucundan bile geçirmemek gerekir. (Leviathan)
  • Annen belki güzel değildi, belki klasik güzellik tanımına uymuyordu, ama bir salona girdiğinde bütün erkeklerin bakışını üzerine çekecek kadar alımlı ve çekiciydi. (Kış Günlüğü)
  • "Hiç tanımadığınız seyircilerin karşısına dikilip başka bir kişiliğe bürünmek cesur olmayı mı gerektirir, yoksa bu bir zorunluluk, bir seyredilme ihtiyacı mıdır ya da insana o işi yaptıran dürtü kendini tutabilme yetisinden yoksun olmak mıdır?" (Sunset Park)
  • Daha dikkatli olmayı öğrenmeliyim, diye düşündü, daha az güvenmeliyim herkese, insanlar iyi niyetlerini gösterinceye kadar onlardan her türlü kötülüğü beklemeliyim. Bu acıklı dersi çok daha gençken öğrenmiş olması gerektiğini fark etmişti, kendisini bekleyen güçlüklerle başa çıkabilmesi için daha katı olması ve bunu bir program içinde uygulaması gerekliydi. (Timbuktu)
  • Oturup çalışmalıydık, efendim, okumalıydık, bize bahşedilen kısacık zamanda yararlı bir şeyler yapmalıydık.  (Timbuktu)
  • "... dünyayı kafamın içinde döndürerek yeni bir uykusuzluk nöbetiyle boğuşurken karanlıkta tek başınayım." (Karanlıktaki Adam)
  • Ne var ki, tahminlerle gerçekler her zaman örtüşmüyor ve bir şeyin olası görünmemesi hiç olmayacak anlamına gelmiyor. (Görünmeyen)
  • "Tam da palyaçonun dediği gibi, ağlayamadığımdan gülüyorum.." (Yalnızlığın Keşfi)
  • Sonsuza dek barış içindeyken, Tanrı’nın işi kalmayacak yanımızda. (Yalnızlığın Keşfi)
  • Birkaç yüzyıl önce, altmış yaş ihtiyarlık sayılırdı ve bir zamanlar hiçbirimiz otuzumuzu geçmeyi düşünmediğimize göre onun iki katı kadar yaşamak yarısı kadar kötü sayılmaz, öyle değil mi? (Görünmeyen)
  • Yaşam insanı hayal kırıklığına uğratıyor. (Karanlıktaki Adam)
  • Kitapları, yazıldıkları kadar üzerinde kafa yorarak ve kendimizi vererek okumalıyız. (Hayaletler)
  • Çünkü acı gerçek değişmiyor: Dünyada adaletten çok şiir var. (Görünmeyen)
  • Yerin altında kaldıktan sonra bir daha dünyaya asla aynı gözle bakamazsınız. (Yükseklik Korkusu)
  • Her şey olduğundan başka bir anlama geliyor; hiçbir şey taşıması gereken anlamı taşımıyordu. (Köşeye Kıstırmak)
  • Her gün yenidir ve ben, her gün yeniden doğarım. (Cam Kent (Çizgi Roman))

Yorum Yaz