diorex
sampiyon

Sarı Sıcak - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sarı Sıcak kimin eseri? Sarı Sıcak kitabının yazarı kimdir? Sarı Sıcak konusu ve anafikri nedir? Sarı Sıcak kitabı ne anlatıyor? Sarı Sıcak kitabının yazarı Yaşar Kemal kimdir? İşte Sarı Sıcak kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 16.02.2022 14:00
Sarı Sıcak - Yaşar Kemal Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Yaşar Kemal

Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları

İSBN: 9789750807472

Sayfa Sayısı: 235

Sarı Sıcak Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Sarı Sıcak Anadolu halkının yokluğa, açlığa, unutulmuşluğa karşı verdiği insanüstü mücadelenin hikayesidir. Pisliğin, sıcağın, sefaletin ortasında bir avuç insanın hayatla aralarındaki ince bağa sımsıkı sarılışlarının ve hayatta kalma çabalarının dramı yirmi iki hikayede dile getirilir. 

"Kemal'in yazım stili yalın ve çarpıcı; köylülerin ağzından bütün insanlık adına konuşuyor." 

- Publisher's Weekly, (A.B.D.) 

"Korkunç bir duyarlık ve acımasız bir şiir." 

- Observer, (İngiltere) 

"Sadelik ve dürüstlükle anlatılan bu öyküler insanın belleğine kazınıyor." 

- The Milwauke Journal, (A.B.D.) 

"Yoksulluk, boş inanlar, sinekler, toz, ölümüne çalışma, uçsuz bucaksızlık, bitkinlik, yabanlık, yılmazlık. (...) 

Çaresizlik doğan acıma ve duyarlığın evrensel boyutları." 

- The Guardian, (İngiltere) 

"Köylülerin sefaletini ve sosyal eşitsizliği dile getiren kitaplarıyla Yaşar Kemal, Türkiye'deki son üç kuşağı en derinden etkileyen yazar." 

- Neue Zürcher Zeitung, (İsviçre)

Sarı Sıcak Alıntıları - Sözleri

  • "Tüm aile, evleri, çocukları, çiçekleri, karı koca, fışkıran bir sevgi, sonsuz bir mutluluk içindeydiler. Bu kapıdan geçen herkes bu büyük mutluluğun farkına hemen varır, içi sevgiyle dolardı. Yerler, evler, insanlar vardır. Şöyle bir bakarsan mutlulukla dolarsın."
  • Yüreğinin sesi gürültülü.
  • "Ne kadarcık ömrümüz var, aşağılanmış insanların alçak hüneriyle, dedikodusuyla vakit geçirecek."
  • Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez.
  • Ve bizler umutla doluyduk. Sıkıntılardan, acılardan sonra gelecek güzel günlerin, daha güzel olacağına inanıyorduk. Bu umutlar, bu hayaller benimdi.
  • "Durur öyle bakarmış." "Ciğer..." "Yüreği yanıyor fıkaranın." "Yürek..." "Anasız." "Anasız yavru yaşamaz..."
  • “Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez.
  • Uzun,çın çın öten bir gülüş...Bu gülüşte sevinçler aydınlıklar vardı.
  • “İnsan,” derim, “düşmanından bir şey isteyemez ki, dost tutar dostun elinden. Düşman tutamaz ki…”
  • "On yıldır veriyorum veriyorum,bitiremedim.Benim borç boyuna doğuruyor.Doğurmasa çoktan biterdi şimdiye...Veremem gayrı.Tak dedi.Şurama geldi.Hökümet gelse veremem!On yıldır...Her yıl bitti sanırım.Açılır sarı defter,her harman..."
  • Gözümüz yataklarda, içimizde özlem, rahat bir uyku özlemi..
  • Merhameti deniz kadar..
  • Gülse de,öfkelense de hep dudağının yanındaki kıvrım ağlamsı bir havayla kırışıyordu.
  • Ne kadarcık ömrümüz var, aşağılanmış insanların alçak hüneriyle, dedikodusuyla vakit geçirecek..

Sarı Sıcak İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Yaşar Kemal’in birbirinden güzel öykülerinden oluşan kitabı. Bilhassa “Beyaz Pantolon, Kalemler,Pis Hikaye” öyküleri çok güzeldir. Yaşar Kemal zaten bütün eserlerinde genel olarak Anadolu insanının yoksulluğunu,ezilmişliğini,sefaletini anlatır. Adeta Çukurova yöresinde gezintiye çıkmış hisseder insan.Lafı dolandırmadan, süsleyip püslemeden tertemiz bir şekilde anlatır. Her hikayeden ayrı etkilenirsiniz. Ve herkesin söylediği gibi gerçekten kitabı yaşarsınız.Empatinizi olağanüstü hızda arttırır. Okumanız tavsiye edilir. (Derya)

Yaşar Kemal-Sarı Sıcak: Sarı Sıcak, Yaşar Kemal'in hikayelerinden oluşan bir eser. Adını da kitabın içindeki ilk hikayeden alıyor. Şimdiye kadar Yaşar Kemal'den okuduğum kitapların ikisi efsaneydi. Biri de İstanbul'da geçiyordu. Bu yüzden Sarı Sıcak'ı okuduğumda Yaşar Kemal'den bahsederken sık sık adını andığımız Çukurova'yı daha iyi gördüm. Hikayelerden birinin içinde karakter çeltik tarlası yüzünden gelen sineklerden o kadar bıkmıştı ki kendini samanın içine atıyordu. O samanın içi nasıl serin, nasıl sığınılacak sarı bir liman... Çeltik tarlası nasıldır bilmiyorum ama o samanın, tarladan getirilen buğdayın ne kadar serin ve ferahlatıcı olduğunu iyi bilirim. Kitabın her bölümünde olduğu gibi o anda da karakterlerin yanında, samanın içindeydim. Yaşar Kemal bizi anlatıyor. Anlattığı hikâyelerde ben varım, sen varsın, biz varız. Anadolu insanını anlatıyor Yaşar Kemal. Şehirlere gidince unuttuğunuz bir Anadolu ruhu vardır belki içinizde. Yaşar Kemal bu kitabın içinde bulunan Bebek öyküsü için şunları söylemiş: "1948’de “Bebek” hikayesini yazmaya başladım. Yolda, bir gün, iki gün yürüyerek hikayeyi düşünüyor, sonra gelip düşündüklerimi kağıda geçiriyordum. Çoğu düşündüğüm parçaları da ezberliyordum. “Bebek”, uzun bir hikayedir ve Fransızcada çıkan ilk yazımdır. Güzin Dino çevirmişti onu. O zamanın saygın bir dergisinde çıkmıştı. O yıl, ben çalışırken, haftada iki üç gün de boş kalıyor, bu günlerde de durmadan yazıyordum. Çamlık bir tepenin üstüne çadırımı kurmuştum. Bir manav arkadaşımdan da bir masayla bir sandalye edinmiştim. Arzuhalcilikte kullandığım daktiloyu, kitaplarımı da, çadırın içine diktiğim, köylülerin at suladığı bir taş teknenin içine koymuştum. Yağmurlarda bu taş tekne benim kitaplarımı ve yazdıklarımı koruyordu. Birinci yazdığım “Bebek” hikayesini beğenmedim. İkinciyi, üçüncüyü hiç beğenmedim. Sanırım dokuz kez “Bebek” yazdım. Hepsi de başka başka hikayelerdi. Yazık ki, sonuncu yazdığım “Bebek” elimde. O zamanlar öteki sekiz hikayeyi yırttım. Şimdiki aklım olsaydı, hepsini saklar, bugünlerde de hepsini birden büyük bir kitap olaraktan yayımlardım." İnce Memed'i hâlâ okumadım. Sanırım bir gün düzenli ve kronolojik bir okuma yaptığımda okuyacağım. Şimdilik bekletiyorum. Benim "Anadolu aykırılığı" dediğim bir şey var. Bunu tarih etmek çok güç ancak bu Anadolu aykırılığını gösterebilirim. Fakir Baykurt'un Tırpan romanı buna çok güzel bir örnek. gonderi/46038327 Aynı zamanda Tülay German'ın Burçak Tarlası parçasında da bu aykırılık var. https://youtu.be/kMqEDm49lNA Hissediyorum İnce Memed'i okuyunca da bunu göreceğim. Aslında kronolojik Türk edebiyatı okumaları yaparken ve henüz Tanzimat edebiyatındayken araya girdi Sarı Sıcak. Tanzimat döneminde bir soluklanma oldu benim için. Tabii bu uzun bir soluklanma oldu ne yazık ki. :) Yaşar Kemal'in bu öykülerinde bazen üzülüyor, bazen seviniyor, bazen kızıyorsunuz ama gün sonunda kitabın içindeki "Bu dünya güzel, alabildiğine tatlı!.." sözleri ile hayata bağlanıyorsunuz. :) gonderi/126801653 (Elif Derya)

Kitabın Yazarı Yaşar Kemal Kimdir?

Yaşar Kemal (d. Kemal Sadık Gökçeli,] 1923; Gökçedam, Osmaniye), Kürt asıllı Türk romancı, senaryo ve öykü yazarı. Türk edebiyatının en önde gelen kalemlerinden biridir. İlk öykü kitabı Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü ile ilk romanı İnce Memed, Cumhuriyet'te tefrika edildi. İnce Memed, yaklaşık kırk dile çevrilerek yayımlandı ve kitaplarının yurtdışındaki baskısı yüz kırktan fazladır.

Yaşar Kemal pek çok yapıtında Anadolu'nun efsane ve masallarından yararlanmıştır. PEN Yazarlar Derneği üyesidir. Nobel Edebiyat Ödülü'ne aday gösterilen ilk Türk yazardır.

Çocukluğu

Yaşar Kemal, Nigâr Hanım ile çiftçi Sadık Efendi'nin oğlu olarak aslen Van-Erciş yolu üzerinde ve Van Gölü'ne yakın Muradiye ilçesine bağlı Ernis (bugün Ünseli) köyünden olan bir aileden dünyaya geldi. Kendi anlatımına göre bir Türkmen köyünde tek Kürt ailenin çocuğu olarak doğup büyüyen Yaşar Kemal, evde sadece Kürtçe köyde ise Türkçe konuşurdu. Ailesi, Birinci Dünya Savaşı'ndan dolayı Adana'nın Osmaniye ilçesine bağlı Hemite (bugün Gökçedam) köyüne yerleşti. Beş yaşındayken, babasının camide öldürülüşüne tanık oldu. Orta okul döneminde çeşitli işlerde çalıştı. Kuzucuoğlu Pamuk Üretme Çiftliği'nde ırgat kâtipliği (1941), Adana Halkevi Ramazanoğlu kitaplığında memurluk (1942), Zirai Mücadele'de ırgatbaşlığı, daha sonra Kadirli'nin Bahçe köyünde öğretmen vekilliği (1941-42), pamuk tarlalarında, batozlarda ırgatlık, traktör sürücülüğü, çeltik tarlalarında kontrolörlük yaptı.

Sanat hayatı

1978 yılındaki yaptığı bir söyleşide sanat çalışmalarına ilkokula başlamadan önce şiirle işe koyulduğunu ve okula başladığında "yaşlı halk şairleriyle çakıştığını" anımsadığını belirtti. İlkokulun son sınıfındayken arkadaşı Aşık Mecit, çok iyi saz çalarken kendisi annesinden ötürü sazı "berbat" çalmaktaydı. Bunun nedenini şu sözlerle dile getirdi:

"Benim saz çalamamamın sebebi var, anam aşık olacağım da diyar diyar dolaşacağım diye saza, aşıklığa düşman olmuştu. Onun tek çocuğuydum ve gözünden ayırmıyordu beni. Okulda, düğünlerde bayramlarda beni hep Aşık Mecitle çakıştırırlardı. Aşık Mecitle Kadirlide bir kahvede bir gece sabaha kadar çakıştığımı şimdi iyice anımsıyorum."

Ortaokuldan ayrıldıktan sonra folklor derlemelerine başladı ve 1940-1941 yılları arasında Çukurovadan ile Toroslardan derlediği ağıtları içeren ilk kitabı olan Ağıtlar, Adana Halkevi tarafından 1943 yılında yayınladı. 1944 yılında ilk hikâyesi Pis Hikâye'yi yayınladı. Bunu, Kayseri'de askerlik yaparken yazmıştı. Bebek, Dükkâncı, Memet ile Memet öyküleri 1950'lerde yayımlandı.

Kemal Sadık Göğceli adı ile çeşitli yayımlarda yazarken Yaşar Kemal adını Cumhuriyet gazetesine girince kullanmaya başladı. 1952 yılında yayımlanan ilk öykü kitabı olan Sarı Sıcak'ta da yer alan Bebek öyküsü burada tefrika edildi.

1947'de İnce Memed'i yazdı fakat yarım bıraktı ve 1953-54’te bitirdi. Romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu 1987 yılındaki bir söyleşisinde belirtti. Ayrıca aynı söyleşide, çocukluğunun eşkiyalığın içinde geçtiğini, dayısının "en büyük" eşkiyalardan biri olduğunu, o çevrede 1936'lara kadar beş yüze yakın eşkiya bulunduğunu ve bunlardan birinin de Kurtuluş Savaşı'nda Kadirli'yi ilk örgütleyenlerden olan Karamüftüoğlu ailesinden ünlü Remzi Bey olduğunu söyledi. Remzi Bey'in kendisine, ilk İnce Memed hikayesinde "Çakırdikeni" diye yer alan diken hikâyesini anlattı ve Yaşar Kemal'le "eşkıyalığın felsefesini" yaptı.

Yaşar Kemal'in dünyada ilk kez yayımlanan seri, Bebek öyküsüdür ve önce Fransızcaya, sonra İngilizceye, İtalyancaya, Rusçaya, Romenceye ve diğer dillere çevrildi.

Siyaset

17 yaşından bu yana sosyalist politikanın içindedir. 1961 Anayasası'ndan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi'ne 1962'de katıldı. Emekçi sınıfının tamamen yönetime gelmesini isteyen Kemal, TİP'te sekiz yıl çalıştı ve yöneticilerden biriydi. 1987'deki bir söyleşisinde Türkiye'de bir Marksist partiye ihtiyaç olduğunu belirtmiştir. Aynı söyleşideki "Nasıl bir sol modelden yanasınız?" sorusuna, şu cevabı vermiştir:

"Her ülke sosyalist modelini kendisi kurar. Sovyetlerin 70 yıldır yaşama geçmiş modelini kabul edemeyiz. Yüzde yüz bağımsızlıktır sosyalizm. Kişi bağımsızlığı, ülke bağımsızlığı, politik bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık, özellikle de kültürel bağımsızlık... Sosyalizmin başka bir anlamı yok benim için. Bu çağa gelinceye kadar kültürler birbirlerini beslemişlerdir, yok etmemişlerdir. Oysa çağımızda, kültürler kültürleri yok etmek için, bilinçli olarak kullanılmışlardır, emperyalistler tarafından. Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım."

TİP'ten ayrılan yazar, nedenini partinin niteliğini yitirmesine, bürokratların eline geçmesine ve emekçilerden kopmasına bağladı. Sovyetler Birliği çökmesinin, sosyalizmin de çökmesi değil, tam tersine dünya sosyalizminin zaferi olduğunu 1993'teki bir söyleşisinde dile getirmiştir.

Temalar

« Halka kim zulmediyorsa, etmişse, halkı kim eziyor, ezmişse, onu kim sömürmüş, sömürüyorsa, feodalite mi, burjuvazi mi... Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım. [...] Ben etle kemik nasıl biribirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum. »

Yaşar Kemal'im edebi çalışmalarında halka dönük bir düşünce hakim oldu ve bunu, bir yerde politik düşünce ile birleştirerek yürüttü. Yapıtlarıda halk şiirinde, epopelerde olduğu gibi insan değerlerinden kopmamaya çalıştı. Yaşar Kemal, siyasi görüşü ile sanatının paralel olduğunu, "halk ve doğa"ya inandığını, sanatının proletaryanın çıkarlarının emrinde olduğunu dile getirmiştir.

Yaşar Kemal Kitapları - Eserleri

  • Teneke
  • Çakırcalı Efe
  • İnce Memed 1
  • İnce Memed 2
  • İnce Memed 3
  • İnce Memed 4

  • Ağacın Çürüğü
  • Ağıtlar
  • Ağrıdağı Efsanesi
  • Al Gözüm Seyreyle Salih
  • Yılanı Öldürseler
  • Çıplak Deniz Çıplak Ada
  • Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana

  • Karıncanın Su İçtiği
  • Tanyeri Horozları
  • Demirciler Çarşısı Cinayeti
  • Yusufçuk Yusuf
  • Allahın Askerleri
  • Hüyükteki Nar Ağacı
  • Zulmün Artsın

  • Üç Anadolu Efsanesi
  • Binboğalar Efsanesi
  • Ortadirek
  • Denizler Kurudu
  • Kuşlar da Gitti
  • Deniz Küstü
  • Tek Kanatlı Bir Kuş

  • Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca
  • Yağmurcuk Kuşu
  • Kale Kapısı
  • Kanın Sesi
  • Ölmez Otu
  • Yer Demir Gök Bakır
  • Gökyüzü Mavi Kaldı

  • Sarı Sıcak
  • Yanan Ormanlarda Elli Gün
  • Nuhun Gemisi
  • Peri Bacaları
  • Bir Bulut Kaynıyor
  • Neredesin Arkadaşım
  • Sevmek, Sevinmek, İyi Şeyler Üstüne

  • Baldaki Tuz
  • Bugünlerde Bahar İndi
  • Yolda
  • Yağmurla Gelen
  • Binbir Çiçekli Bahçe
  • Pis Hikaye
  • Kalemler

  • Ustadır Arı
  • Bu Bir Çağrıdır
  • Yüzler
  • Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
  • Dağın Öte Yüzü
  • Beyaz Pantolon
  • Sarı Defterdekiler

  • Don Quijote ve Roman Sanatı
  • Bu Diyar Baştan Başa
  • Röportaj Yazarlığında 60 Yıl
  • Yeşil Kertenkele
  • İnce Memed
  • Taş Çatlasa
  • Çukurova Yana Yana

  • Teneke, Sarı Sıcak, Pis Hikaye ve Ötekiler
  • Bütün Hikayeler
  • Memed, mein Falke
  • Van

Yaşar Kemal Alıntıları - Sözleri

  • " Keşke zelzelede ölseydik de bu hallere düşmeseydik." (Nuhun Gemisi)
  • İçinden her şeyi bırakıp kaçmak geldi. Yapamadı. (Beyaz Pantolon)
  • Kaçamıyordu kimseden, kendini yitirip gitmişti. (Yılanı Öldürseler)
  • Cehennem yerinde hiç ateş yoktur, herkes ateşini buradan götürür... (Kuşlar da Gitti)
  • Ve sonra Sait Faik… Yeşil, çocuksu gözleri vardı. Onulmaz öfkesi vardı. Hikayeleri kadar da, kendi kişiliğinin tadı vardı. Küfürleri vardı. Ve İstanbul Sait Faiksiz edemezdi. (Peri Bacaları)
  • "Oğlum, diyordu.Sen sen ol görünüşe aldanma. İnsanlar iki yüzlüdür..." (Teneke)

  • Şu insanoğluna akıl ermez. (Ağrıdağı Efsanesi)
  • Yeni yüzler, yeni dünyalar görmek onu kendine çekiyordu. Yeni yeni insanlara, yeni yeni şeyler söylemek. (Üç Anadolu Efsanesi)
  • İnsana ne olursa olsun, başına ne gelirse gelsin, insan umudunu kesmemeli. Yalnız kalmış, umudunu yitirmiş insan yarı ölü bir insandır. Bana kalırsa insan yaratım gücünü hiçbir yerde yitirmemelidir. (Çıplak Deniz Çıplak Ada)
  • Korku, insanın yerleşmiş, büyük duygularından bir tanesi… Bana göre, insanlar korkuyu inkar ettikçe korkuyorlar. (Ağacın Çürüğü)
  • İnsan doğar, büyür ve ölür. Sınıf da doğar, büyür ve ölür. Ama büyük insanlık ölmez. Doğada da böyle bir oluşum var. Doğanın parçaları da doğar, büyür, ölürler. (Binbir Çiçekli Bahçe)
  • Çöplükler, şehirlerin tıpa tıp aynasıdır. (Yolda)
  • insanın katlandığına dağlar katlanmaz. (Bu Bir Çağrıdır)

  • "Benim Ustam," dedi, "benim ustamda böyle yapardı.Emek varsa yemek vardır" (Yağmurla Gelen)
  • “Bir insan ne ka­dar yürekliyse, o kadar korkaktır. Ya da bir insan ne kadar kor­kaksa o kadar yüreklidir. Bunun böyle olduğunu bir insan an­cak seksenine gelince anlar.” (İnce Memed 2)
  • "Bugünlerde öğretmenlik, doğru dürüst vicdanlı öğretmenlik bir kahramanlık değil mi, bu kadar kıyımdan, sürgünden, zulümden sonra… Ve aldıkları para ayın on beşine kadar yetmezken… Baskı, baskı, baskı… Bugünlerde öğretmenlik yapılır mı?" (Baldaki Tuz)
  • Tanışmadan görüşmeden bir insan bir ıssız ada gibidir.. (Tek Kanatlı Bir Kuş)
  • "Susmak sövmektir." (İnce Memed 4)
  • Çok özlem çeken insanlardır çocuklar (Neredesin Arkadaşım)
  • Umutsuzluk,kötülüğe karşı savasma gücünü yokeden, kıran en büyük silahtır. (Taş Çatlasa)

Yorum Yaz