Savaş ve Barış - 2. Cilt - Lev Tolstoy Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Savaş ve Barış - 2. Cilt kimin eseri? Savaş ve Barış - 2. Cilt kitabının yazarı kimdir? Savaş ve Barış - 2. Cilt konusu ve anafikri nedir? Savaş ve Barış - 2. Cilt kitabı ne anlatıyor? Savaş ve Barış - 2. Cilt kitabının yazarı Lev Tolstoy kimdir? İşte Savaş ve Barış - 2. Cilt kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Lev Tolstoy
Çevirmen: Leyla Soykut
Yayın Evi: Cem Yayınevi
İSBN:
Sayfa Sayısı: 545
Savaş ve Barış - 2. Cilt Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Savaş ve Barış - 2. Cilt Alıntıları - Sözleri
- “Herkesten çok güldü belli ki canı acıyordu.”
- İki kişinin arasında bir anlaşmazlık varsa, her zaman ikisinin de suçu vardır. Ama kendi suçunuz, diğer insan artık yoksa birden üzerinizde büyük bir yük haline geliyor.
- Yiyordu, içiyordu, uyuyordu, uyanıyordu ama yaşamıyordu.
- Bu yalnızlık onu yoruyor, ona azap veriyordu; ama aynı zamanda ona ihtiyaç da duyuyordu.
- İnsan kendini aklıyla gözlemler ama kendini sadece bilinç aracılığıyla bilebilir.
- Beklemesini bilen için her şey zamanında olur.
- Ah dostum, son günlerde yaşamak bana ağır gelmeye başladı.
- En güçlü iki silah sabır ve zamandır; her şeyi bunlar halleder
- Bak, kuşlarda hür ama yuva yapıyorlar.
- İnsanın yüreğinin özü olan ve bir nedene ihtiyaç duymayan bu sevgiyi hissetmiştim.
- “Böyle olacağını ben daha o zaman söylemiştim,” diyecek insanlar her zaman çıkar.
- "Herkesten çok güldü,belli ki acı çekiyor."
- Acı çekmenin de, özgürlüğün de bir sınırı olduğunu ve bu sınırların birbirine çok yakın olduğunu öğrenmişti.
- Bazı insanlar her şeyi ne kadar kolay atlatıyorlar!
Savaş ve Barış - 2. Cilt İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Savaş ve Barış: Kitabı Savaş ve Barış 1 ve 2. cilt olarak ele alırsam kitap genel olarak savaş kısımlarında; savaşın hem toplumsal hem de askeri anlamda nasıl yıprattığını, barış kısımlarında ise gündelik yaşayışları, aile yapısı, ilişkileri anlatıyor.Kitap,tarihi olaylardan bahsettiği ,bazı karakterlerin kurgu ve bazı karakterlerin de gerçekten var olması sebebiyle kurgusal bir tarih romanı olduğunu söylebilirim. Kitap gereğinden çok uzun muydu? Diye söylenecek olursa en ayrıntısına kadar anlatıyordu ve bence gereğinden uzun değil, olması gerektiği gibiydi. Bu kitabı 1812 dünyasının Rus tarihini öğrenmek isteyen ve genel kültürüne yeni bir şeyler katmak isteyenlere öneririm. (stealheartprincess)
Rusların, Napolyon liderliğindeki Avrupa ordusuna karşı verdiği "Kurtuluş Savaşı"nın destansı anlatımı, Borodino'nun öncesi ve sonrası, Çar Aleksandr'dan Rostov, Bolkonski, Bezuhov asilzade ailelerine, Mareşal Kutuzov'dan rütbesiz Rus erlerine kadar toplumun her kesiminden kimliklere yer veren, kimi zaman bu kimliklerin ayrıntılı karakter tahlillerini yapan bir deha olan Tolstoy'un başyapıtı... (Yahya Koç)
1805 yılında başlayan maceramız kaç yılında bitecek, meraktan ölsem de bakmıyorum. Bazı şeylerin daha iyi olması için beklemek gerekmez mi zaten. Aslında kitabın bir yemekle başlıyor olması da hayatında hiç kitap okumamış ve hayat felsefesi ‘Yemek’ üzerine kurulu, hayatta en sevdiğim akrabam olma özelliğini uzun yıllardır taşıyan dayıma da kitap okuma alışkanlığı kazandırmak için güzel bir eser gibi dursa da bir anda 1800 sayfalık yükleme ayarlarını bozabilir düşüncesiyle uzak duruyorum. Bu kitap ise ilk kitapta bizlere tanıtılan Rostov ailesinin 3 numarası Nikolay Rostov’un Moskova’ya yani eve dönüşü ile başlıyor. Rostov’u yani Nikolay olanını çok sevdim ben karakter olarak. Kendisine bizzat annesi tarafından zengin bir kız bulunup onunla evlenmesi teklifi yapılsa da onun Sonya’ya olan aşkı ve onunla evlenmek istemesi. Gerçekten hayran kaldım bu yönüne. Evet evet benim de buna benzer bir hissiyatım var ne yalan edeyim. Yani ne olursa olsun hem aklımda hem kalbimde (biliyor) olan kişiyle olabilmek. İnşallah diyelim. He bu arada bu güzel hislerin yanında tek sorun gözüken kitapta ‘Kuzeni’ olarak yansıtılması bu kadının yani Sonya’nın ama şunu da belirtmek gerekir ki gerçek bir akrabalık bağları olmadığı gibi Sonya evlatlık. Bir akrabalık bağı olmadığını bildiğimizde sorun ortadan kalkıyor. Evet, akrabalık ilişkilerinin bu denli yakın olmasına karşıyım çünkü sonrasında dünyaya gelen masum ve suçsuz yavrular kimsenin aptallığı yüzünden engelli doğmak zorunda değil, sağlıklı olmak varken. Bu duruma sonuna kadar karşıyım. Kitap genel olarak son kısımda heyecan kazandı. Napolyon da yavaş yavaş kitabın içine girer gibi oldu diyebilirim. Öyle zannediyorum ki bir sonraki kitap saçma diyaloglarla sürmezse çok güzel bir savaş bizi bekliyor. Bu durumda son kitap da barış üzerine ve bunun güzelliği üzerine gelecek gibi. Bunu merakla bekleyeceğim. Büyük bir kuyruklu yıldızdan bahsedilmesi dikkatimi çekerken aynı zamanda Nataşa karakterinin kitaba adeta ana karakter edasıyla dahil olması bu kitapta benim biraz kafamı karıştırdı. Çok fazla ana karakter olunca yani başrol aynı anda 5 kişiye birden verilince haliyle kafam karışıyor benim. Not alarak okumak zorunda kalıyorum ve uzun kitaplarda bu zaman kaybı beni yoruyor. Her uzun kitap gibi gereksiz diyaloglar içerse de genel olarak etkileyici bir kitaptı. İyi okumalar diliyorum.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Lev Tolstoy Kimdir?
Lev Tolstoy 28 Ağustos 1828 tarihinde Moskova'da doğdu. Babası Kont Nikolay İlyiç Tolstoy, 1812 Napolyon Savaşlarına katılmış emekli bir yarbaydı.
Tolstoy romanlarında, insanoğlunun ne kadar değişik karakterli olduğunu vurgular. ''Savaş ve Barış'', ''Anna Karanina'' insan tahlileri ve canlı tasvirler bakımından birer baş eserdir.
Lev Tolstoy'un kendini arayış serüveni ölünceye kadar sürdü. Karısı bile onu anlamadı. Tolstoy, bir çocuk gibi hayata küstü ve kaçtı. Seksen iki yaşındaki karanlık ve yağışlı bir Ekim gecesinde köyünden ayrıldı. Yolda hastalandı 7 Kasım 1910'da küçük bir tren istasyonunda hayata veda etti.
Lev Tolstoy zengin bir ailenin çocuğu olarak Rusya'nın Tula şehrindeki Yasnaya Polyana adlı konakta doğdu. Çok küçük yaşlarında önce annesini, sonra babasını kaybetti, yakınlarının elinde büyüdü. Çocukluğundan beri gerçekleri incelemeye karşı büyük bir ilgisi vardı. Öğrenimini tamamlamak için Moskova'ya gitti. Çalışkan zeki bir öğrenci olarak başarı ve sevgi kazandı. Fransızcasını ilerletmiş, Voltaire'i ve J. J. Rousseau'yu okumuş, bu iki yazarın kuvvetli etkisinde kalmıştı. Yasnaya-Polyana'ya döndü, yoksul köylüler arasına katıldı. İlk eseri olan "Çocukluk"u bu sıralarda yazdı.
Lev Tolstoy Bir süre sonra orduya girdi; Kafkasya'ya gitti. Kafkas halkının yoksulluk dolu yaşayışlarını ele aldığı izlenimlerle ilk gerçekçi hikâyelerini yazdı. 1854'te Kırım savaşı'na subay olarak katıldı. Sonra askerlikten ayrılıp Petersburg'a gitti. Bir kısım eserlerini oldukça sakin geçirdiği o yıllarda yazdı. Gene de içinde, aradığını bulamayan bir ruh çalkalanıyordu. Batı Avrupa ülkelerinde uzun bir gezintiye çıktı. Almanya, Fransa, İsviçre'de dolaştı. Yurduna dönüşünde gene Yasnaya-Polyana'ya yerleşti. Asalet ünvanlarından, lüksten sıkılıyordu. Köyünde bir okul kurdu. Bu okul, öğrenim, eğitim bakımından yepyeni bir kurumdu. Huzura kavuştuğuna kanaat getirdikten sonra, 1862'de evlendi.
Lev Tolstoy evlendiğinde karısı Sophie Behrs kendisinden 16 yaş küçük olup henüz 18 yaşındaydı. Bu evlilik onun düzenli bir hayat özlemini giderecekti. Bu evlilikten 13 çocukları oldu; bu çocukların 3'ü bebek iken, biri 5 diğeri de henüz 7 yaşında iken öldü. Eserlerinden en kuvvetli olan iki romanı "Savaş ve Barış" ile "Anna Karenina'yı" bu dönemde yazdı. Karısı, eserlerini yazmasında en büyük yardımcısıydı. Hatta "Savaş ve Barış"ın düzeltmelerini 12 kez yapıp yazmıştır. Aradan bir süre geçince yeniden, bu sefer eskilerden daha şiddetli bir moral çöküntüsüne uğradı. Geniş halk yığınlarının, özelikle Rus köylüsünün yoksul, perişan durumu onu çok üzüyordu. Bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Kaba saba giyiniyor, giydiği her elbiseyi kendisi dikiyordu. Değişmeyen tek tarafı bıkıp usanmadan yazmasıydı. "Kroyçer Sonat", "Efendi ile Uşak", "Karanlıkların Gücü", "İman nedir", "İnciler", "Kilise ve Devlet", "İtiraflarım" hep bu yılların ürünleridir.
Lev Tolstoy Eserlerinde insanlığın çeşitli meselelerine değinen Tolstoy'un dünya ölçüsünde bir sanat ve fikir değeri vardır. Kendi ülkesinin toplumsal siyasal çalkantılarını, halkının yaradılışını, yaşayışını büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Gerçekçi edebiyatın en büyük temsilcilerinden olduğu kadar, bir filozof ve bir eğitimci olarak da ün kazanmıştı. Yukarıda sayılanların dışında "Diriliş", "Gençliğim", "Çocukluk", "Hacı Murat", "Ayaklanış", "Sergi Baba", "Tanrı Bizim İçimizdedir", "Kazaklar", "Tesadüf", "İki Süvari" gibi eserleri vardır.
Lev Tolstoy 82 yaşındayken, 1910 yılında öldü. Kış ortasında evini terk ettiğinde hasta düştükten sonra, Astapovo'da tren istasyonunda zatürre'den öldü. Polis, cenazesine katılmak isteyenlere ulaşımı sınırlandırmak için çalıştı, ama binlerce köylü cenazesinde sokakları doldurdular.
82 yaşında vefat eden Lev Tolstoy birçok kez büyük sıkıntılar yaşamıştır. Marksizm'den etkilenerek oluşturduğu mülkiyet konusundaki radikal fikirleri nedeniyle bütün servetini köylülere dağıttı, her haliyle onlar gibi yaşamaya başladı. Bu sebeple ailesiyle arası açıldı. Hıristiyan anarşizmini geliştirmeye çalıştığı kitabı "tanrının egemenliği içimizdedir" kitabıyla yeni bir hristiyanlık akımı tanımlaması, Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmesine sebep oldu. Tolstoy, ömrünün son yıllarını büsbütün derbeder bir şekilde geçirdikten sonra, bir küskünlük sonucunda, evini bırakıp yollara düştü. Astapovo tren istasyonunda ölü olarak bulundu. Ölümüne zatürrenin sebep olduğu bilinmektedir. Hayatı boyunca yaşamın nasıl bir şey olduğunu anlamaya çalıştı. Eserlerinde bunu eksiksiz olarak yansıtmayı hedef edinmiş en büyük Rus yazarlarından birisi olarak edebiyat ve dünya tarihindeki yerini aldı.
Lev Tolstoy Kitapları - Eserleri
- Hacı Murat
- İnsan Neyle Yaşar?
- Kazaklar
- Savaş ve Barış (2 Cilt Takım)
- Anna Karenina
- Aile Mutluluğu
- Aslan ile Köpek Yavrusu
- Hazreti Muhammed
- Çocukluk
- Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik
- Sivastopol
- İvan İlyiç'in Ölümü
- Kreutzer Sonat
- Diriliş
- Sergi Baba ve İki Hafif Süvari
- Efendi ile Uşağı
- Erik Çekirdeği
- İtiraflarım
- Ateşi Kıvılcımken Söndürmeli
- Aşkın Yasası - Şiddetin Yasası
- Sevgi Neredeyse Tanrı Oradadır
- Üç Ölüm
- Şeytan
- Tanrı'nın Egemenliği İçinizdedir
- Hayatın Anlamı
- Masallar
- Bir Gencin Dramı
- Gençlik
- Her Şeye Rağmen Sevgi
- Sanat Nedir?
- Din Nedir?
- Vahşi Zevkler
- Ve Işık Karanlıkta Parlıyor
- Kafkas Tutsağı
- İçimizdeki Şeytan
- Hayat Üzerine Düşünceler
- İnsana Ne Kadar Toprak Lazım
- Hayatı Sorgulamak
- Bilgelik Kitabı
- Hikayeler
- Günlükler
- Tipi
- Bütün Mutluluklar Birbirine Benzer
- Fil ile Tilkiler
- Baskın
- Halk İçin Hikayeler
- Öyküler
- Ölüm Manifestosu
- Karanlığın Kudreti
- Canlı Ceset
- Yaşlı Kavak
- İlkgençlik
- İhtiyar Adam ve Torunu
- Tanrı Her Şeyi Bilir
- Zamanımızın Köleliği
- Dekabristler
- İncil'in Kısa Bir Özeti
- Tolstoy'un Risaleleri - 2. Cilt
- Tolstoy'un Risaleleri - 1. Cilt
- Davulun Sesi
- Katya
- Yunan Öğretmen Sokrates
- Çocuk Gibi Olun
- Şahin İle Horoz
- Küçük Şeytan
- Sahte Kupon
- Savaş ve Askerlik Üzerine
- Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine
- Kralın Hediyesi
- İnancım Neden İbarettir?
- Dua
- Savaşa Karşı Yazılar
- Çömlek Alyoşa
- Anna Karenina - 3. Cilt
- Tolstoy'dan Seçme Öyküler
- Yaşayan Ölü
- Anna Karenina - 2. Cilt
- Hikmetli Sözler
- Savaş ve Barış - 2. Cilt
- Savaş ve Barış - 3. Cilt
- Savaş ve Barış - 4. Cilt
- Hiddet
- Tolstoy Gandhi Mektuplaşmaları
- Ruh
- Bethink Yourselves
- Polikuşka
- Tolstoy Bütün Eserleri 3
- Balodan Sonra
- Gri Tavşan
- Seçilmiş əsərləri - 1. Cilt
- Ruh ve Ölüm
- Gençlik - 2. Cilt
- Vatanseverliğe Karşı
- Anna Karenina - 4. Cilt
- Felsefe-i Hayat
- İman ve İtikad
- Aşk ve Öfke
- Корней Васильев (Korney Vasiliev)
- Gizli Notlar
- Bütün Eserleri 10
- Bütün Eserleri 11
- Bütün Eserleri 12
- Ölümden Sonra Dirilme - Cilt: 3
- Çilekler
- Tövbe Edin
- Kuğular
- İki Qusar
- İman Vicdan Ve Dua
- Halk İçin Hikayeler - 1. Cilt
- Halk İçin Hikayeler - 2. Cilt
- Halk İçin Hikayeler - 3. Cilt
- Ainsi Meurt L'amour
- Budala İvan
- Yaban Çilekleri
- Tanrı Gerçeği Görür Ama Bekler
- Tolstoy Bütün Eserleri 14 (Ciltli)
- Aforizmalar
- Yolcu ve Köylü
- Risaleler - İnsanın Dokuz Hali
- Muhabbet
- Kelam
- Masallar
- Basübadelmevt
- Father Sergius
- Söz ve Eşitsizlik
- Bir İzdivacın Romanı
- Çocukluk ve Gençlik Yılları
- Susa Bilmirəm
Lev Tolstoy Alıntıları - Sözleri
- Biz de böyleyiz işte... (İnsana Ne Kadar Toprak Lazım)
- İnsan eğer çok yaşasaydı o nispette çok değişimlere uğrardı. İnsan başlangıçta bir bebekken sonra küçük çocuk, sonra yetişkin ve daha sonra da ihtiyar olurdu. Fakat insan ne kadar değişim geçirirse geçirsin kendisine daima "ben" demiştir. Bu "ben" bebeklikte, yetişkinlikte ve ihtiyarlıkta her zaman kişinin yanındadır. İşte değişmeyen bu "ben" ruh adını verdiğimiz şeydir. (Ruh ve Ölüm)
- "İnsan kazanayım derken kendim kayboldum." (Tanrı Her Şeyi Bilir)
- "Böyle anlarda bir felakete ne kadar yakın olduğumu bilseydin, kendimden ne kadar korktuğumu!" (Anna Karenina - 3. Cilt)
- Bu da yaşamak mı sanki! İnsan ya tam ölmeli ya da tam yaşamalı. Tövbe, tövbe! (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
- Insana öyle geliyordu ki yeni bir şeyi anlamak için büyük bir hevesle atılıyor ancak amacına erdikten sonra o şeyden nefret etmeye de hak kazandığını düşünüyordu. (Gençlik - 2. Cilt)
- Kalben sakin ve uysal olun, hayatınızda mutluluğu bulursunuz. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
- Sağlığı ile övünenin değil hasta olanın hekime ihtiyacı vardır. (İncil'in Kısa Bir Özeti)
- -Çünkü sen kendin için, mutluluğun için yaşamak istiyorsun. +Bu dünyada başka ne için yaşanır ki? -Tanrı için yaşamak gerekir Martin. (Hikayeler)
- ''Kabahatlerin en korkuncu, nankörlüktür...'' (Çocukluk)
- Bu acıyla da aynı şey olacak, zaman geçecek ve umurumda olmayacak. (Anna Karenina)
- Ben, hayattan hiçbir beklentisi olmayan, mahvolmuş bir adamım artık... (Hikayeler)
- Ölmek için referansa ihtiyaç yok (Anna Karenina - 3. Cilt)
- Bence her insan bencildir,ve bütün yaptiklari da bu yüzdendir. -Bencillik,insanin kendisini en iyi ve en akilli olduğuna inanmiş olmasidir.. (Çocukluk, İlkgençlik, Gençlik)
- Ve insanlar, kurtuluşu, her insan için zorunlu olan, tüm dinsel öğretilerde ve her bir insanın yüreğinde yazılan, 'kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma ve yakınlarını öldürme' yasasını yerine getirmekte aramalıdırlar. (Yurtseverlik, Askerlik ve İtaatsizlik Üzerine)
- İndi ki,bu dünya günahla doludur və ondan imtina etmək lazımdır,onda nəyə gərəkdir onun gözəllikləri? Bu işrəti niyə yaratmısan? (Sergi Baba ve İki Hafif Süvari)
- 'Öldün mü toprağa gömerler, sonra da mezarında ot biter, o kadar işte. Başka hiçbir şey yok' (Kazaklar)
- Ben, niçin bütün dünyanın dâhiyane bulduğu Shakespeare'in yapıtlarını beğenmemekle kalmıyor, bunları bir de iğrenç buluyordum? (Sanat Nedir?)
- Tarihsel olarak dekabristler,1825 Aralık ayında çarlığa karşı (Dekabr, Rusçada "Aralık" demek)meydan okumaya cüret etmiş ilk devrimcilerdi.hemen hepsi de Rus aristokrat ailelerinden geliyordu ve büyük bir çoğunluğu ise 1812'de Napoleon ordularına karşı savaşmışlar, kahramanlıklarıyla öne çıkmışlardı. (Dekabristler)
- erkekler böyle düşünürsünüz.. Kendinize özgürlük tanıdınız, kadını ise kuleye tıkmak niyetindesiniz. Kendinize gelince her şeye izin verirsiniz.. (Kreutzer Sonat)