Sefiller 2. Cilt - Victor Hugo Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sefiller 2. Cilt kimin eseri? Sefiller 2. Cilt kitabının yazarı kimdir? Sefiller 2. Cilt konusu ve anafikri nedir? Sefiller 2. Cilt kitabı ne anlatıyor? Sefiller 2. Cilt kitabının yazarı Victor Hugo kimdir? İşte Sefiller 2. Cilt kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Victor Hugo
Çevirmen: Semih Atayman
Editör: Veysel Atayman
Orijinal Adı: Les Misérables
Yayın Evi: Bordo Siyah Yayınları
İSBN: 9789758688531
Sayfa Sayısı: 384
Sefiller 2. Cilt Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Batı edebiyatının en büyük klasiklerinden biri olan Sefller, iki düzlemde büyük bir ustalığın, yaratıcı zekâ ve yeteneğin örneğini sunuyor: Karakter portrelerinin çiziminde ve tarihsel, sosyo-kültürel gerçeğin titiz anlatımında. Roman, saçma bir nedenle suçlanan Jean Valjean'ı, sokak çocuğu Gavroche'u, kötünün cisim bulmuş örneği Thénardier'leri, düzen ve disiplinin hasta ruhlu koruyucusu yalnız adam Javert'i, dinsel bir çilenin simgesi, sokak kadını Fantine'i ve onun kızı melek Cosette'i dramatik bir gerçeklik içinde anlatmaktadır. Okur, bu karakterlerle birlikte 19. yüzyıl başındaki Fransa'ya doğru bir yolculuğa çıkacak ve Jean Valjean'n peşinden Paris'in arka sokaklarına giderek yoksulluğun izbe mekânları içinde bir ışık arayacaktır.
Sefiller 2. Cilt Alıntıları - Sözleri
- Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç.
- Ucuz olan ne kaldı ki? Her şey ateş pahası. Ucuz olan tek şey dünyanın kahrı; dünyanın kahrını çekmek bedava!
- Hiçbirşey hafızayı bir koku kadar canlandıramaz
- Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz.
- Mutlu olan cenneti ister, cennete sahip olan gökyüzünü ister.
- Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç.
- Onu nasıl düşünüyorsa, o da kendisini düşünüyor olamaz mıydı?
- Çocuklar nasıl bıçakla oynayıp kendilerini yaralarlarsa, kadınlar da güzellikleriyle oynayarak kendilerini yaralarlar.
- Yaşamın yorgunluğu katlanılmaz bir hal alınca ölüme daha hızlı gidilir.
- Umutsuzluğun insanın içini donduran bir yanı vardır.
- Konuş seni dinliyorum, sana hayranlık duyuyorum.
- Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz.
- Sadece vicdanımın beni affetmesine ihtiyacım var.
- Geçmişin taklitleri uydurma adlar alıyorlar. Seve seve kendilerini gelecek diye tanıtıyorlar. Geçmiş denilen hortlak, kişiliğini başka türlü göstermek ister. Tuzağı aklımızda tutalım, güvenmeyelim, sakinalim. Geçmişin bir yüzü vardır, uydurma bir de maskesi; ikiyüzlüdür, yüzü açığa vuralım, maskeyi indirelim.
- Yarını reddetmenin tek yolu ölmektir.
Sefiller 2. Cilt İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Uyuyor. Tuhaf bir kaderi olmasına rağmen yaşadı. Meleğini kaybedince ölüp bitti. Tıpkı gündüzün yerini gecenin alması gibi. Ne kadar çok şey sığdırdın hayatına Jean Valjean. Biribirinden bağımsız ama bir o kadar bağımlı hikayelerin, sefillerin hayatları... (Miyagi)
Merhaba; Sefiller çok çok merak ettiğim bir klasik kitaptı ve artık bu eserin de sonuna gelmenin mutluluğunu yaşıyorum. Kesinlikle bir essiz zenginlikte bir roman. Ve bence bir yazardan çok daha fazlası Victor Hugo. Serinin 2. Cildi ilk cilde göre çok daha akıcıydı benim için. Içerisinde akışta olduğunuz bir konu var zaten fakat bunun yanında Fransız Devrimi ile alakalı seğerli bildiler vardı. Bu bence o ülkede yaşayanlar için çok değerli. Kitaptaki tarihi bilgiler, devrim sahneleri ve barikatlar ara ara okurken beni sıksa da bir zaman sonra yazarın taavirleri sizi bir barikatın arkasına götürüyor, kendinizi direk orada hissediyorsunuz ve oradaki insanların heyecanına ortak oluyorsunuz. Okuduğum en heyecanlı ve en sahici roman olarak aklımda kalacak hep. Bu yıl çok fazla klasik eser okudum, meğer en güzelini sona saklamışım. Kurgusu, sürükleyiciliği, verdiği bilgiler ve tasvirlerin sahiciliği tek kekime ile muhteşemdi. Herkese keyifli ojumalar dilerim. Youtube kanalım için; https://www.youtube.com/channel/UCfOYAdpca9gSpXaa33F04Cw (Elif Beğenmiş)
Geldik Sefiller’in diğer yarısına. Daha akıcı, giriş kısmını tamamen atlatmış ve sürekli gelişen olaylara yönelik, etkileyici bir tamamlama kitabıydı. Ayrıca ek bilgi olarak da bunları yeniden yazacağım, önceki kitap incelemesinde de belirtmiştim: 1862’de yayımlanır bu roman ve döneminin en büyük romanları arasında kabul edilir. 1815’te başlayan hikaye 1832’deki Paris ayaklanmasına kadar devam eder. Kitap Jean Valjean üzerinden ilerlese de aslında toplumsal bir kitap olma özelliği taşır. Peki, kimdir bu Valjean? Ekonomik bunalım döneminde yeğenleri için ekmek çalar önce, sonra hapse düşer ve buradan kaçmak için epey girişimde bulunur. Cezasını bitene kadar çabalar ve sonrasında da diğer insanlar gibi normal bir hayat için çabalayacaktır. Mösyö Madeleine, Ultime Fauchelevent, Mösyö Leblanc ve Urbain Fabre ise kitapta yazar için kullanılan diğer takma adlardır. Bilinen şudur ki, Valjean yani ana karakter aslında Hugo’dur. Hatta o kadar Hugo’dur ki epey bilinen Çakır karakteri nasıl gerçek kabul edilmişse, nasıl gıyabi cenaze namazı kılınmışsa Valjean’da işte o kadar Hugo’dur. Hatta şu da verilir kaynaklarda, 1871’de çeteler Hugo’nun evine saldırdığında kendisine “Jean Valjean Aşağı” diye bağırıp, evinin pencerelerini kırmışlardır. İşte Hugo bu kadar bu karakterdir diyebiliriz. Hem yasaların de hem de insanların incelendiği bu romanda Fransa, Fransa’nın tarihi ve kültürü, mimarisi, sanatı, siyaseti, ahlakı, adaleti, inançları, insanların yaşayışı gibi pek çok yaşamsal ve toplumsal konu ele alınır. Çok derin olan bu anlatımlarda aslında her karakterin temsil ettiği bir olgu vardır diyebiliriz. Yani ahlakı, bilimi, sevgiyi, saygıyı, inadı, inancı, inançsızlığı, huzuru, inadı... Her konuyu temsil eden bir karakter olduğunu söylemek mümkün. Romanın kapsamı hakkında da şunu belirtmeliyiz ki toplam 5 cilde ayrılmış. Bu ciltler ise birkaç kitap ve bölümlere ayrılmış. Hatta Vikipedi 48 kitap ve 365 bölüm olduğunu, orijinal basımın 1900, çevirinin 2000 sayfa olduğunu belirtir. Yani yazılmış en uzun romanlardan biri. Bir destan olsa bu Gılgamış Destanı’nın Fransız versiyonu olurdu diyebiliriz. Yani aslında burada, bu eseri basan ve ciltlerce yayımlayan her yayınevi ayrı bir teşekkürü hak ediyor. Çünkü böyle bir kitabı hem çevirmek hem yayımlamak hem harcanan emek hem de para, azımsanamaz. O yüzden hepsinin eline, emeğine sağlık diyorum. Hepimize iyi okumalar dilerim.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Victor Hugo Kimdir?
Victor Hugo 26 Şubat 1802'de Fransa'da doğdu. Liseyi bitirdikten sonra kendini tümüyle edebiyata adadı. 1824 yılında Fransız coşumcularının (romantikler) yayın organı olan La Muse Française dergisini kurdu. Cenacle adını taşıyan coşumcu sanatçılar çevresinin üyesi ve onun odak noktası oldu. 1830-1843 arasında en verimli dönemlerinden birini yaşadı. Romanları, tiyatro yapıtları ve şiirleriyle başarıdan başarıya koştu. 1831'de Notre Dame de Paris (Paris'in Notredame Kilisesi) adlı büyük romanını yayımladı. 1841 yılında Fransız Akademisi'ne üye seçildi. Çok sevdiği kızı Leopoldine'nin 1843'de kazayla boğularak ölmesi üzerine 1852'ye dek yeni yapıt vermedi. 1848 Devrimleri'nden sonra parlemento üyeliğine seçildi. 3. Napoleon'un hükümet darbesini engellemeye çalıştı, başaramayınca 1851 yılında Belçika'ya kaçmak zorunda kaldı.
Ateşli bir demokrasi ve cumhuriyet yanlısı olarak imparatorluk rejimini eleştiren yapıtlar yazdı. 1855-1870 arasını küçük bir İngiliz adası olan Guernsey'de geçirdi. O dönem yazarlığının en üretken yılları olmuştur. 1862 yılında başyapıtı olan Les Misérables (Sefiller) adlı romanını yayımladı. Bunu 1866'da Les Travailleurs de la Mer (Deniz İşçileri) ve aynı yıl L'Homme qui Rit (Gülen Adam) gibi önemli romanları izledi.
Fransa'da Cumhuriyet yeniden kurulunca Paris'e döndü. Ulusal Meclise seçildi. Artık Fransa'nın en gözde kişilerinden biriydi. Paris Komünü'nün ezilmesinden sonra komüncülerin bağışlanması için çok uğraştıysa da sonuç alamadı. Giderek siyasal ve toplumsal yaşamdan elini eteğini çekti.
1885 yılında ölüm döşeğinde iken; "Tanrı'ya inanıyorum, ahirete inanıyorum; fakat hiçbir kilise papazını başımda istemiyorum. Beni seven bütün dünya insanlarının gönülden dualarını bekliyorum. Bu benim için kafidir." diyerek 22 Mayıs 1885 yılında hayata gözlerini yummuştur.
Victor Hugo Kitapları - Eserleri
- Sefiller (2 Cilt Takım)
- Notre Dame'ın Kamburu
- Bir İdam Mahkumunun Son Günü
- Nişanlıya Mektuplar 1820-1822
- 1793 Devrimi
- Hernani
- Tapner Davası
- Seçme Şiirler
- Küçük Gavroş
- Bug-Jargal
- Gördüklerim İşittiklerim
- Bir Nutuk Bir Mektup
- Denizde Gece
- Les Contemplations
- Şairin Görevi
- Şeytanın Kemanı
- Sefiller - Goriot Baba
- Notre Dame'ın Kamburu - Eugenie Grandet
- Robin Hood - Sefiller
- Ruy Blas
- Deniz İşçileri
- Marion de Lorme
- Anılar
- Kozet
- Claude Gueux
- Bir İdam Mahkumunun Son Günü ve Claude Gueux
- 1871 Paris Komünü Günleri
- Aforizmalar
- Gülen Adam
- Sefiller 2. Cilt
- Mary Tudor
- Sefiller 3. Cilt
- Sefiller 4. Cilt
- Sefiller 5. Cilt
- Küçük Erkekler - Notre Dame 'in Kamburu
- Claude Gueux
Victor Hugo Alıntıları - Sözleri
- MEZAR VE GÜL “Senin gibi bir aşk çiçeği ne yapar Seher vakti yağdığında yağmurlar?” Diye sordu mezar güle "Ya senin o kuyu gibi ağzına Düşen insan ne yapar daha sonra?” Diye sordu ona gül de “Ey karanlık mezar, ambar ve bal Kokusuna döner o damlacıklar Anladın mı beni şimdi?” Mezar da dedi ki “ey dertli çiçek Melek olup göklerde süzülecek İçime düşen her kişi” (Denizde Gece)
- Ne yana baksam, kendimi yapayalnız görüyorum. (Nişanlıya Mektuplar 1820-1822)
- Bu hep böyle olmuştur. Ünlü olma, düşmanı ve sevmeyeni olmadan olmuyor. (Claude Gueux)
- “…İndi mən doğrudan da, koram. Əvvəl mən gecənin nə olduğunu bilmirdim. Gecə ayrılıqdır”. (Gülen Adam)
- Mutluluk, herkesi mutlu görmek ister. (Sefiller 5. Cilt)
- "Ana baba sevgisi tatmadan, ot gibi yaşıyordu çocuk. Sevilmediğine üzülmüyordu. Zaten bir ana babanın nasıl davranması gerektiğini bilmiyordu ki!" (Küçük Gavroş)
- "İnsanların hayatını kurtarıp sonra unutuyorsunuz! Yazık, yazık! Oysa onlar sizi her zaman hatırlıyorlar." (Kozet)
- "Tanrı aşkına acı bana! Bir kadını sevmek! Üstelik papaz olmak!..." (Notre Dame'ın Kamburu - Eugenie Grandet)
- ''Böylece yiğit Türkler geleneksel giysilerini, insan giysilerinin bu en güzel ve en gösterişlisini bir kenara attılar , ve bizim giysilerimizi yalan yanlış benzetlemeye başladılar. Türklerin bizden fazla bir şeyleri, güzellikleri vardı; biz onlara kendi çirkinliğimizi vermeyi başardık. Bizim uygarlık taslayan bilgiçlerimiz ise buna ilerleme adını veriyorlar. '' (Anılar)
- "Tıpkı bir sürgün gibiyim." (Nişanlıya Mektuplar 1820-1822)
- "Bir günlük mutluluk, mutsuz bir yaşamdan çok daha değerlidir." (Nişanlıya Mektuplar 1820-1822)
- "Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç..." . (Sefiller (2 Cilt Takım))
- Mantıksız ceza, suçu suçun üstüne mühürlemek ve perçinlemektir... (Claude Gueux)
- Duygulara kelimeler yetmiyor (Bir İdam Mahkumunun Son Günü ve Claude Gueux)
- "Bu adam o kadının var olduğunun farkına vardığı ve o kadın bu adamın orada olduğunu görmediği andan itibaren, felaket artık kaçınılmazdır." (Gördüklerim İşittiklerim)
- "Hayat böyledir işte. İnsana hep en iyi dostları çelme takar." (Notre Dame'ın Kamburu - Eugenie Grandet)
- Sadece bedenleri, şekilleri, görüntüleri sevenlere ne yazık! Ölüm her şeyi yok edecek. Ruhları sevmeyi deneyin, onlara yeniden kavuşursunuz. (Sefiller (2 Cilt Takım))
- Sokak çocuğu demek Paris demektir, Paris demek dünya demektir. (Sefiller 3. Cilt)
- Efendilerin nefreti kölelerin tutkusundan her zaman daha fazla olur... (Claude Gueux)
- Ölmek bir şey değil, yaşamamak korkunç. (Sefiller (2 Cilt Takım))