Sekizinci Günah - Tomris Uyar Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sekizinci Günah kimin eseri? Sekizinci Günah kitabının yazarı kimdir? Sekizinci Günah konusu ve anafikri nedir? Sekizinci Günah kitabı ne anlatıyor? Sekizinci Günah kitabının yazarı Tomris Uyar kimdir? İşte Sekizinci Günah kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Tomris Uyar
Yayın Evi: Yapı Kredi Yayınları
İSBN: 9789750810053
Sayfa Sayısı: 62
Sekizinci Günah Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Tomris Uyar'ın kaleminden birbirinden farklı sekiz öykü. İç içe geçmiş yaşamlarda sekizinci günahın sırrı çözülüyor.Yazar bilinmeyen sekizinci günaha, bilinen yedi günahın izinden ulaşmaya çalışıyor. 'Biraz sonra, gün bütün fazlalıklarından arınıp çağdaş tirşe rengini bulduğunda sen girdin içeri. Geniş zamanda. Bir gün boyunca usulca hazırlanan, ânı kollanan, gelip çatması beklenen yine de beklenen anda geldiği için şaşırtıcılığı büsbütün artan bir doğaçlama gibi..."
Sekizinci Günah Alıntıları - Sözleri
- "..Sustukları sırada bile konuşabildiklerine göre yıllardır tanışıktılar bir anlamda."
- "..yeni gününün anlamı üstüne düşündü. Yoktu. Üçüncü kişi ağzından yaşanmış bir ikindi gibiydi."
- "..Kitaplıkta zaman bir alışkanlıktır, bir huydur. Loş ve belirsizdir."
- ".. - Sizce kitaplığa adım atmak, dedi, cinsiyet ya da kişilik değiştirmek gibi bir şey galiba, din değiştirmek gibi. Bir vazgeçiş. - Ya da yeniden başlamak, dedim, kitaplıktan alınan kanla sürekli yenilenen bir yaşama kavuşmak."
- "..Hiçbir şey biriktirmese de gün boyu atacak bir şeyler bulan bir kadın: lavanta çiçeği torbaları, eski çoraplar, eski aşklar, mektuplar... Bir boşluk yaratarak sığınıyor içine. Kendine kapanıyor."
- ".. - İkimiz de geçmişimizi yanımızda taşıyanlardanız, akrabayız; o yüzden konuşmamız hızla eskiyecek, biz de eskiyeceğiz, ister istemez. Sizi yepyeniliğinizle, yabancılığınızla, beklenmedikliğinizle anmak isterdim."
- "..Kim aldırır benim yorgunluğuma? Saat kaç? diyeceğime kendi bileğime bakıyorum. İncelmiş. Çok sıcak bir yaz ikindisinin 3'ü gibi geçmek bilmiyor zaman, hep sürüncemede. Gelmeyenler öylesine kalabalıklaştı ki koltuklar hep boş. Yine de yerlerini sık sık değiştiriyorum ki hiç kimse başkasının eski yerine oturmasın."
- Her şeyden vazgeçilebiliyor, inanın.
- "..Zamansızlık duygusu, defterin tutuluş biçiminden de belli oluyor. Eskiyazı kullanmadığım halde sondan başlamışım. Böylelikle baştaki üç-beş boş sayfa, son güne, bugüne geliyor: defterin ilk gününe."
- Eşiniz dostunuz çok, biliyorum, ama aslında siz de benim gibi yalnızsınız değil mi?
- "..'Üşüdüm' diyor. 'Üşüyen benim çünkü. Sanki bu anda bütün dünyaya müthiş bir yağmur yağıyor. Satırbaşları azalmalı. Paragraflara zaten pek yer yok, zaman da."
- Uykuda mı uyanık, uyanıkken mi uyuyor?
- Ne kadar da yalnız bir gök bu !yapayalnız!
- ".. - Kahvenin şu saf kokusuna bayılırım. Yani kendisinden çok kokusuna demek istiyorum. O kokuyu duyunca içimi garip bir özlem duygusu kaplar."
- Düşlerimi bile sıradanlaştıran haber başlıklarından, hemen yorumlanabilen bu simge artıklarından nasıl kurtulacağım?
Sekizinci Günah İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yedi günah neydi ki biz sekizinci günahın peşine düştük. İşte sekizinci günahın peşindeki yazardan 8 öykü. Hepsi de birbirinden farklı renkte, farklı tonda, farklı tatta. Metal Yorgunluğu adlı kitabından sonra yazardan okuduğum ikinci eser. Gerçi dondurma öyküsü sanki diğerinde de vardı. Maksat kitap sayfasını artırmak. Öyküler kısa fakat ağır ağır işlenmiş. Bir ikisi geriden başa doğru gitmiş. Diğerleri bildik akışında. Yazarın yazım tarzı öyle hızlı okunacak cinstten değil malesef. Durup durup okuyacaksın ki bu kısa öyküde nasıl uzun bir ömür gizlenmiş, anlayasın. Sıkıştırılmış cümlelerle yoğunluğun dibine varınca durup düşünmek gerekiyor aslında. Düz okunduğunda hiçbir şey anlamıyor insan, yazarın betimlediği duygulardan başka. Şiirsel bir dille süslenmiş bu öyküler, aslında biraz kadını biraz erkeği biraz da ikisinin hazin yokluğunu anlatıyor Kanımca. Yayımcılar farklı eser adı altında aynı içerikleri bize sunmaktan yorulmalarını bekliyorum işin açıkçası. Diğer kitaba göz gezdirince yazar yazım kimliğini bulduğunu gördüm. Yarımla bütünü anlatma çabası her şey sanki.. (Nedim Kardaş)
Tomris Uyar'dan okuduğum ilk kitaptı, diline çok hakim olmadığım için bazı yerler karışık geldi ama genel olarak birçok yerde duyguyu hissettirdi.. Özellikle sondaki şiir ve şiir için önerilen şarkılar harikaydı.. (Bahar Güleç)
Tomris Uyar’ın okuduğum ikinci öykü kitabı oldu. Daha önceki okuduğum öykülerinde olduğu gibi bu kitapta yer alan öykülerinde de zaman zaman anlamakta zorluklar çektim. Fakat yazarın Türkçe’ye olan hakimiyeti ve dilinin berraklığı gerçekten takdire şayan... Kitapta 8 adet öykü bulunuyor ve her bir öykü 7 ölümcül günahı temsil ediyor. 7 ölümcül günah olarak kabul edilen günahlar: Açgözlülük, öfke, kıskançlık, şehvet, oburluk, gurur ve tembellik... Dolayısıyla kitabın içerisinde yer alan öykülerin konuları da 7 ölümcül günah olarak kabul edilen bu günahlar. Tabii kitabın adından da anlaşılacağı üzere, yazar tarafından sekizinci bir günah daha ortaya konulmuş ve sekizinci öykü kaleme alınmış. Yazar, 7 ölümcül günahın izinden giderek sekizinci günahı karmaşık bir yolla, öyküler arasında küçük bağlantılar kurarak bulmaya çalışmış. En başta söylediğim gibi, zaman zaman öyküleri anlamakta zorlandım; ama yine de yazarın özgün düşüncesi kitabı okunmaya değer kılıyor. (Semih Doğan)
Kitabın Yazarı Tomris Uyar Kimdir?
Tomris Uyar (d. 15 Mart 1941 - ö. 4 Temmuz 2003) Türk öykü yazarı ve çevirmen. İngiliz Kız Ortaokulunda, Arnavutköy Amerikan Kız Kolejinde eğitim gördü (1961). İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine bağlı Gazetecilik Enstitüsünü bitirdi (1963). Papirüs dergisi kurucularından olan Uyar’ın deneme, eleştiri ve kitap tanıtma yazıları Yeni Dergi, Soyut, Varlık gibi dönemin belli başlı dergilerinde yayımlandı. On öykü derlemesinden Yürekte Bukağı ile 1979, Yaza Yolculuk ile 1986 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. 60’ı aşkın çevirisi kitaplaşan Uyar’ın günlükleri, “Gündökümü” genel başlığı altında, yayımlandı. Yürekte Bukağı ve Yaza Yolculuk öykü kitapları ile Sait Faik Hikâye Armağanı’nı aldı. Tomris Uyar, şair Turgut Uyar ile evlidir ve Hayri Turgut Uyar isimli, İTÜde öğretim görevlisi bir oğulları vardır. 2003 yılında kanser nedeniyle vefat eden yazarın kabri Zincirlikuyu Mezarlığındadır.
Tomris Uyar Kitapları - Eserleri
- Dizboyu Papatyalar
- Aramızdaki Şey
- Yaza Yolculuk
- Otuzların Kadını
- Metal Yorgunluğu
- Yürekte Bukağı
- Gecegezen Kızlar
- Yaz Düşleri Düş Kışları
- İpek ve Bakır
- Sekizinci Günah
- Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1
- Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi
- Güzel Yazı Defteri
- Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 2
- Bütün Öyküleri
- Aşkın Yıpranma Payı
- Kitapla Direniş
- Günlerin Tortusu
- Yüzleşmeler
- Sesler, Yüzler, Sokaklar
- Rus Ruleti
- Yazılı Günler (1985-1988)
- Bütün Yazıları
- Dön Geri Bak
- Tanışma Günleri/ Anları
- İki Yaka İki Uç
- Gündökümü 75
- Ödeşmeler
- Otuzların Kadını
- Amerikan Hikayeleri Antolojisi
Tomris Uyar Alıntıları - Sözleri
- Susarsam bir boşluk çünkü, konuştukça bir eksilme. (Bütün Öyküleri)
- En güvenilir devrimci kadrolar, ellerine olanak geçtiğinde neden en katı bürokrasiyi oluşturuyorlar ? (Günlerin Tortusu)
- Edebiyayçılarla yazarlar arasındaki farkı sık sık konuşuyoruz Füsun Altıok'la. Keskin tanımlar yapmadık daha, değer sınıflandırmasından da kaçınıyoruz, yalnız yazması gerektiği ya da yazılması gereken şeyleri yazanlara "yazar", bir tür aşkla, tutkuyla tazanlara, yazmayı bir ikame olarak kullanmayanlara edebiyatçı diyebiliriz. (Sesler, Yüzler, Sokaklar)
- "..Kim aldırır benim yorgunluğuma? Saat kaç? diyeceğime kendi bileğime bakıyorum. İncelmiş. Çok sıcak bir yaz ikindisinin 3'ü gibi geçmek bilmiyor zaman, hep sürüncemede. Gelmeyenler öylesine kalabalıklaştı ki koltuklar hep boş. Yine de yerlerini sık sık değiştiriyorum ki hiç kimse başkasının eski yerine oturmasın." (Sekizinci Günah)
- Bu halkın okumadığını, hele siyasetle ilgilenmediğini görmüyorlar mı? Televizyonla gazete yetiyor da artıyor bile onlara. (Güzel Yazı Defteri)
- Ev, bir çeşit kabuk oldu bana. (Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 1)
- En sıcak yaz günlerinde bile, yüreğimize buz gibi çöken o yoklukları, yoksunlukları, kara kışı unutamadık. (Aşkın Yıpranma Payı)
- Akla yakın bir yorum bulunca, yanlış da olsa, dört elle sarılıyoruz. Karşımızda, hep gölgeleriyle korkutan, karanlıkta sallanan şeyler var da ondan. (Rus Ruleti)
- Gülümsüyor, aramızda olabilir bir uzaklığı kapatmak için.. (Dizboyu Papatyalar)
- Bu evden artan neyim varsa kesmek, budamak isterdim. Kanasa da. Yeter ki bir erinç: ödün değil bu, düpedüz yaşama uyma. (İpek ve Bakır)
- Onun gülüşlerine benzemiyor. Her zamanki gülüşlerini çok iyi bilirim. Sevinç, ansızın değil usul usul açılır onun yüzünde.. (İpek ve Bakır)
- Kendi hikayemi kendime anlatmaktan, durmaksızın aklımdan geçirmekten bıktım Lin bey oğlum. Artık içimde eskiyor. Dışa vuracak sözcükleri bulamıyorum. (Metal Yorgunluğu)
- Sevilmemeyi rahatça kaldırabiliyorsun da sevilmek zor geliyor sana, sen de bunu anlamıyorsun. (Bütün Öyküleri)
- Derin kazın, diyordum kendi kendime, derin kazın. Şu gözlerimden akan yaşları, bu yetmezlikleri, katılıkları, artık gereksiz olan bu hüzünleri, kavrayamadığımız güzel aşkları derin gömün. Hepsi altında kalsın toprağın. (Ödeşmeler ve Şahmeran Hikâyesi)
- Nasıl karşı konulabilir kültürlü kültürsüzlüğe? (Aşkın Yıpranma Payı)
- Ah ne yapsam ne yapsam Ne yapsam da bu kente tertemiz bir düş bulsam... (Bütün Öyküleri)
- Şimdiyse aralarında kaskatı, birbirlerine değseler ürpertecek kadar soğuktu suskunluk. (Otuzların Kadını)
- Edebiyata neden tutkun olduğumu sorarsanız, okura ve yazara bir tek insan yaşamının sınırlarına sığmayacak binlerce dünya ve kişilikte yaşama olanağını tanımasından ötürü derim. (Gündökümü - Bir Uyumsuzun Notları 2)
- Diyorum ki kişinin doğum tarihi pek önemli değil aslında, dünyaya gözlerini açmak daha önemli. (Metal Yorgunluğu)
- Yaşadığı anı bilerek, tadına vararak yaşayan bir çocuk ya da bir genç göremiyorum ortalıkta. Acaba bu duygu bir güvensizlik, yarına, bir an sonraya güvenememe duygusundan mı çıkıyor, yoksa o anı, o yarını, o kitabı hep elde bir sayma doygunluğundan mı? (Sesler, Yüzler, Sokaklar)