diorex
life
Dedas

Seksek - Julio Cortazar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Seksek kimin eseri? Seksek kitabının yazarı kimdir? Seksek konusu ve anafikri nedir? Seksek kitabı ne anlatıyor? Seksek PDF indirme linki var mı? Seksek kitabının yazarı Julio Cortazar kimdir? İşte Seksek kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 19.03.2022 04:00
Seksek - Julio Cortazar Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Julio Cortazar

Çevirmen: Necla Işık

Orijinal Adı: Rayuela

Yayın Evi: Can Yayınları

İSBN: 9789750732065

Sayfa Sayısı: 752

Seksek Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Seksek oyunu, ayağın ucuyla itilen bir taşla oynanır. Oyun elemanları şunlar: kaldırım, irice bir çakıltaşı, ayakkabı ve tebeşirle çizilmiş güzel bir çizgi, renkli tebeşir tercih edilir. En üstünde çizginin Gökyüzü hanesi bulunur ve en altta Yeryüzü; taşı iteleye iteleye Gökyüzü'ne ulaşmak çok zordur; ne denli nişan alsan, ne denli dikkatlice atsan ve itelesen de zordur, taş çizgi üstüne gelir veya çizgi dışına çıkar.

Julio Cortázar'ın başyapıtı Seksek, ilk yayımlandığı 1963 senesinden beri Latin Amerika edebiyatının en çok tartışılan, sonraki kuşak yazarlar üzerinde en çok iz bırakan eserlerindendir.

Antiroman diye de nitelenen ve "anlatı" ile "anlatının yarattığı çağrışımlar" üzerine inşa edilen Seksek'in başındaki okuma planında, maceracı okurlara alternatif bir "sıçrayarak okuma" düzeni sunulur. Bu okuma biçimi, seksek oyununu andırır. Okuru kurmacanın etkin bir unsuruna dönüştüren bu sıçramalar, yalnızca romanın okuma biçiminin değil, yaratılan kişilerin, dolayısıyla insanlığın içinde yaşadığı dünyanın da parçalanmışlığını simgeler.

(Tanıtım Bülteninden)

Seksek Alıntıları - Sözleri

  • Pencereler sokakların gözüdür.
  • “Tu t'accroches à des histoires,” diyor Crevel, “tu étreins des mots...”
  • Hiçbir şeyden vazgeçmiyorum ben. Her şey benden vazgeçsin, bir yana bıraksın beni diye elimden geleni yapıyorum.
  • Evetle hayır arasına kaç belki sığar?
  • Beni düşünme, alışığım ben, öyle sık terk edilmişimdir ki...
  • Ne yorucu, hep kendin olmak ne yorucu.
  • Aynı Dostoyevski kahramanları gibi, hem sevimlisin, hem iğrenç, bir çeşit metafizik dalkavuk.
  • Ne diye cehennemî çoşkularınla, ilk yaşantımın dinginliği içinden çekip aldın zorla beni? Güneş de ay da gerçekten parlayan şeylerdi benim için; dingin düşünceler ortasında uyanırdım…
  • “Nicedir sözcüklerle yatmıyorum artık ben. Sözcükleri kullanıyorum tabii, senin de yaptığın gibi, başkalarınınki gibi ama ben n’apıyorum biliyor musun, onları giyinmeden önce bir güzel fırçalıyorum.”
  • Ama temelde hiç üzülmüyorum. Sorun, daha çok, yaşamımı nasıl sürdürebileceğim konusundaydı.
  • Yaşam bu, gidip gelen trenler ya insanları getirmekte, ya götürmekte…
  • bir açıklama değil de eylemin ta kendisiydi sev-mek, sevmek...
  • Ama hep böyle yaşamadık mı, birbirimizi hep ufak ufak yaralaya yaralaya?
  • Bir anlık bir iş, kendimden çıkış ve hemen kendimi dıştan tutuş ya da içten de bir başka açıdan ama, sanki kendime dıştan bakan biri gibi (daha da iyisi- zira kendimi gerçekte görmüyorum ki: beni yaşayacak biri gibi.)
  • ''...akılla filan beslenen aşk ne zavallı bir aşktır,''

Seksek İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Her şey bitmek zorunda olduğu için başlamıştı…: Tek cümleyle anlatmak gerekirse okuduğum en manyak kitaptı. Bölümler kitabın içine karışık yerleştirilmiş ve ordan oraya zıplayarak okuyorsun, seksek oynar gibi. Deneysel bir roman. Cortazar; bir tek insan beyni tüm bu şeylerin hepsini nasıl yazmış olabilir, dedirtiyor. Adam resmen sözcüklerle düşünmüş, düşünce hızıyla yazmış olmalı. Bir insanın kafasının içinden geçenleri okurken yoruluyorsunuz. Her bölüm ayrı bir tarzda yazılmış ve sözcüklerle olduğu kadar okuyucuyla da oyuncak gibi oynuyor. Kafanız çok karışıyor. Sayfalara hakim olmaya çalışırken aynı zamanda konuyu da yakalamalısınız. Her oyunda sıranın kendisine gelmesini bekleyen bir sabırsız vardır ya bu kitapta o kişi sizsiniz. Kitap sizi okuyor gibi. Dikkatli olmalısınız. Horacio Oliveira baş karakter ve 99. Bölümde, sevdiği bir kitabı anlatırken şu cümleleri kuruyor: “kitap bana ayaklarını havaya dikmiş, ters dönmüş büyük bir kaplumbağaya benziyormuş gibi geldi. Anlaması zor.” Aynı hisler, içinde yaşadığı bu kitap için de geçerli. Kabuğunun üstünde ters dönmüş bir kaplumbağa adeta. Anlaması zor. Keza dil üzerine yapılan vurgular, felsefi çıkarımlar, zengin kelime dağarcığı ve fırtınalar koparan düşünce karmaşası nefis bir kurguyla birbiri içine geçmiş. Seksek oynamayı sevenler, kafasının orta yerinde yassı bir taşı ustaca kaydırmayı becerenler, varlıklarını varoluş cümleleriyle hatırlamayı/unutmayı isteyenler bu kitap tam size göre. Ha bu cümleler bizi kesmez cicim, inceleme dediğin teferruatlı olur derseniz eğer, yazar ve kitap hakkında, Güneyliler’in şu muhteşem edebi zekâsı hakkında daha geniş bilgiye altta yer alan yazarın fotoğrafının ve koyu yazılmış olan kitap isminin üzerine parmağınızı dokundurarak kolayca ulaşabileceğinizi de hatırlatmış olayım:) Sıkıcı tekrarlara gerek yok bence. Beğenilerden anlaşıldığı üzere, incelemenin kısası makbul. Nezih ve seviyeli platformumuzda(!), muazzam uzun olması yanında oldukça keyifle okunan nice incelemeyi de ayrı tutarak söylemiş olayım son cümleyi. Bitirelim o halde; Kendi hayatının kahramanı olamayanlar, kahramanı oynayamayanlar, kahramanı oynamamayı seçenler siz de Oliveira’ya benziyorsunuz. O yüzden bu saatte uykusuz kalmaya mahkumsunuz. Ne mutlu tarih içinde yaşayanlara ve uyuyanlara… kitap/seksek--3665 (Özlem Özmen)

deneysel roman. deneysel çünkü bambaşka, kıyaslayabileceğim bir kitap daha olmayan bir kitap. adından da anlaşıldığı üzere okurken seksek oynuyorsunuz adeta. bölümlerden bölümlere atlayarak, mekandan mekana, karakterden karaktere atlayarak gerçekleşen bir okuma. tabii bir alternatifi de var bu kitabı okumanın, ilk 56 bölümü sıradan bir şekilde okuyup bırakabilirsiniz ve yarım kalmışlık hissi vermez kitap. fakat bu sıradan okuma bile alışılagelmiş kitaplardan bambaşka bir tat verecek size. kitaptaki olay akışı bir noktadan sonra takip etmesi zor hale geliyor. düşüncelerin arasına olaylar serpiştirilmiş gibi. zihin akışı içerisinde okuyucunun anlamlandırmak için çaba göstermesi gereken bu düşünceler karakterleri en iyi anlatan şeyler aslında. cortázar seksek oyununu sadece okuma biçimi açısından oynatmıyor okuyucuya, aynı zamanda düşünceler arasında da, olaylar arasında da bir seksek oyunu var. kısacası cortázar okuyucuyla oyun oynuyor. seksek oyuncusu sizsiniz fakat taşları hanelere cortázar atıyor sanki. bu kitabı yazmak için olduğu kadar okumak için de bir bilgi birikimi gerekiyor bana kalırsa. özellikle kitabın zorunlu olmayan bölümlerini oluşturan kısmı için. bu kısımlarda düşünceler, fikirler adeta havada uçuşuyor. sakin olmak, anlamak gerekiyor. yazar ne demek istediğini açıkça söylemiyor, okuyucu anlamak için çabalamak zorunda. bu şiirsel, karamsar, sorgulatan ve okuyanı da sorgulayan cümleler her ne kadar beni sudan çıkmış balığa çevirse de her bölümden sonra bir sonraki bölümü heyecanla aradım sayfalar arasında. her kitap farklı yaş dönemlerinde farklı anlamlar verir insana. ama bazı kitaplar bu farkı artırır. bu kitabı yıllar sonra okuduğumda bambaşka bir kitap olacak benim için. sıradanlıktan çıkmak, dumura uğramak isterseniz bu kitaba bir şans verebilirsiniz. (zehra)

"..FENA, FENAFİLLAH, FALAN, FELAN, FEŞMEKAN..": Fesupanallah :)) Seksek mi oynuyoruz? Hadi başlayalım. Başlangıç çizgisinin gerisindesin. Ayakların çizgiyi geçmeyecek. Ama çizgiler de oyun hanesine dahil. Taşını atacaksın. Alırken sürüklemek, düşürmek yok. Tek ayak üstünde sekeceksin, kural bu. Çift basacağın yerlerde en fazla beş saniye durma hakkın var. Falan,felan, feşmekan.. Muhtemelen defalarca oynamışsındır. Şimdi başka bir SEKSEK oynayalım. Kuralları Cortazar koysun. Ama bu oyundan o kadar zevk alacak mısın bilmiyorum. Büyük bir merakla sekeceksin sayfalar arasında belki de. Aslında bu prospektüslü bir roman bence. Baştan belli uyman gereken kurallar. Tek kitapta iki ayrı roman okuyacaksın. "Şöyle ya da böyle..olmadıysa şunu dene." der gibi. Yalnız hazırlıklı ol, buradan çıkış yok, hapsolacaksın. Daha başlarda labirenti , beyninde attığın her adıma göre şekillendireceksin. Ya da şöyle söyleyeyim; haritanın ana hatlarını çizmeye başlayacaksın. Sonra her şey bütünlükten kopacak ve dağılacak. Toplayıp bütünleştirmenin imkansız olduğunu anladığın yerde pes edeceksin. Ama yine de devam etmen lazım. Pablo Neruda'nın dediği gibi; "Cortazar okumamış bir insan, kader kurbanıdır. " Kitap üç bölümden oluşuyor; Öte Yakadan Bu Yakadan Her Iki Yakadan Özellikle ilk kısım, entelektüel ve bohem bir hayat tarzını yansıtıyor. Biraz edebiyat, bolca felsefe, uzun sohbetler, iç dökümleri, tartışmalar; içki ve müzikle harmanlanmış. Yer Paris. Ve onların adı; "Iblis Kulübü " Ana kahramanlar; huzura, dinginliğe hasret Oliviera ve onun engin bir denize benzeyen sevgilisi La Maga. La Maga engin bir deniz gibi çünkü ihtiyacı olan her şeyi bulmuş. Alarak değil, vererek, bütün anahtarları avucunda toplamış. Ama Oliviera'nın 'Öte Yakadan' diye ifade edebileceği kadar ötesinde. Kalıba sığmayan bir ruha inat, süt liman ve sürprizsiz. Ikinci kısım , Oliviera'nın sınırdışı edilişiyle başlıyor. Bu sefer yer Arjantin. Caz müzik yerini tangoya bırakıyor. Ana kahramanlara Traveler ve Talita ekleniyor. Traveler, Oliviera'nın klonu gibi. Talita da La Maga'nın.. Ruhsal çırpınmalara gebe, varoluş kaygısının zirvesinde, sonu deliliğe, cinayete ya da intihara çıkabilecek enteresan olaylar silsilesi. SEKSEK'i bir şeye benzetmek ya da bir kitapla kıyaslamak çok zor. Burada sözde özgürlük var ama çıkış yok. Ikinci okuma 73. bölümden başlıyor. Her bölümün sonunda, nereye sekmeniz gerektiğini gösteren rakamlar mevcut. Resmen oyun oynar gibi ilerliyorsunuz. Ama son iki bölüm hep başa sarıyor. 58 , 131' e, 131 , 58'e yönlendirip duruyor sizi. Bir kısır döngüye giriyorsunuz. Çünkü çıkış yok. :)) Sadece bu kadar da değil. Mesela 34. bölüm. Aynı metinde iki farklı anlatım var. Bütünlüğü korumak için; 1-3-5-7....diye atlamanız gerekiyor satırları. Ya da; 2-4-6-8....diye devam etmeniz gerekiyor. Tekli sistemde devam ettiyseniz, ikili sisteme, ilk yöntem bittiğinde mi geçmelisiniz yoksa tam tersi mi, hiç belli değil. "Of Cortazar off! " dememek elde değil. Bu nasıl bir anlatı, bizi nereye götürüyor, deneysel edebiyatın sınırlarına sığar mı derken.. "..falan, felan, feşmekan.." Okumadan karar vermeyin derim. Muhteşem hayal gücüyle Cortazar buna değer. Keyifli okumalar..:)) (Liliyar)

Seksek PDF indirme linki var mı?

Julio Cortazar - Seksek kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Seksek PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Julio Cortazar Kimdir?

1914’te Brüksel’de doğdu. Arjantin’de öğrenim gördükten sonra, öğretmenlik ve çevirmenlik yaptığı sıralar, Perón hükümetinin uygulamalarından duyduğu düş kırıklığıyla ülkesini terk ederek Paris’e yerleşti. 1981’de Fransız uyruğuna geçti, ama Arjantin yurttaşlığından da ayrılmadı. 1950’li yıllarda yayımlanan Hayvan Öyküleri, Oyunun Sonu ve Gizli Silahlar adlı öykü kitaplarını 1963’te yayımlanan Seksek adlı romanı izledi. Bugün yazarın başyapıtı sayılan Seksek, geleneksel romanın olay örgüsünü altüst eden, belirli bir sona bağlanmayan açık uçlu bir romandı. Cortázar’ın öteki önemli yapıtları arasında Manuel’in Kitabı ve Mırıldandığım Öyküler sayılabilir. Edgar Allan Poe’nun yapıtlarını İspanyolcaya kazandıran Cortázar, son yıllarında kendini insan hakları davasına adadı ve UNESCO’da çalıştı. 1984’te Paris’te öldü.

Julio Cortazar Kitapları - Eserleri

  • Seksek
  • Cinayeti Gördüm
  • Mırıldandığım Öyküler
  • Hayvan Hikayeleri
  • Ötekinin Rüyası
  • Ayak İzlerinde Adımlar
  • Oyunun Sonu
  • Andres Fava'nın Güncesi
  • Gözlemevi
  • Sınav
  • Buluşma
  • Lucas Diye Biri
  • Edebiyat Dersleri
  • Bir Sarı Çiçek
  • Takipçi
  • Kendime Anlattığım Hikayeler
  • 62 Maket Seti
  • Son Raunt
  • Kafa Ütüleyicinin Laklakıyatı
  • Güney Otoyolu
  • Borulardaki Ayı
  • Açıklayıcı Bilgiler El Kitabı

Julio Cortazar Alıntıları - Sözleri

  • "Bir öbeğin kıyısındaydı, sıradan bir sarı çiçek. Sigara yakmak için durmuştum, dalgın dalgın çiçeğe baktım. Sanki çiçek de bana bakıyordu, bilirsin ya, bu tür iletişimler ara sıra... Biliyorsun ne demek istediğimi, herkeste olur bu duygu, hani güzellik dedikleri şey. Hepsi buydu: çiçek güzeldi, çok güzel bir çiçekti. Ve ben lanetlemiştim." (Bir Sarı Çiçek)
  • İnsanlar o kadar cahil ve gözleri o kadar üzerimizde ki.. (Hayvan Hikayeleri)
  • Dédée neskafe hazırlayacağını söyledi. En azından neskafe olmasına sevindim. Neskafesi olan birinin henüz dibe vurmadığını biliyordum; hâlâ dayanacak gücü var demekti. (Takipçi)
  • Şiddete topyekün karşı olmak kolay bir şey ama sıklıkla hiç düşünülmeyen bir şey var o da bu şiddete nasıl gelindiği, onu tetikleyen sürecin nasıl başladığı. (Edebiyat Dersleri)
  • Birbirimizi aramaksızın yürüdük. Ama birbirimizi bulmak için yürüdüğümüzün farkındaydık. (Buluşma)
  • artık affın hiçbir değeri yok... İnsan hala biraz sevdiklerini affeder... (Ötekinin Rüyası)
  • Ne yazık ki kısa bir süre sonra üçünden biri geleneksel davranacak, söylenmesi gereken şeyi söyleyecek, o yapay salaklığa saplanacak, terk edecek veya dönecek veya bir hata yapacak veya ağlayacak veya kendini öldürecek veya kendini feda edecek veya kendini idare edecek veya başka birine âşık olacak veya ona Guggenheim bursu verecekler, o büyük rutinin kıvrımlarından herhangi biri... (62 Maket Seti)
  • Her eleştiri, tat olarak ısırmanın ve çiğnemenin lezzeti olarak başlamış bir şeyin hüzünlü sonudur. (Takipçi)
  • .. öykü yazmaktan başka çarem kalmadığında .... Adolfo Bioy Casares olmak isterdim. (Kendime Anlattığım Hikayeler)
  • İnsani varlıklar olarak temel görevimizin analiz etmek, yeri geldiğinde eleştirmek ve gerçekten gerekliyse yıkmak olan şeyleri hangi noktaya kadar kabullendiğimizi fark etmek için, işlemekte olan bir toplumu (bu kötü olduğu anlamına gelmiyor) biraz gözlemlemek yeterlidir. (Edebiyat Dersleri)
  • “Söylenmesi gereken sözün gerisi hep bir buluttur.” (Cinayeti Gördüm)
  • Başta Arjantin olmak üzere İspanyolca konuşulan bazı ülkelerde, gündelik dilde kullanılan ağabey, dostum, bilader, kardeşim anlamlarına gelebilecek hitap sözcüğü. Zaman içinde Arjantinlilerle özdeşleştirilen ifade, Küba devrimi sırasında birlikte mücadele ettiği arkadaşları tarafından Ernesto Guevara’ya verilmiş ve sonrasında kendisi Che olarak anılmıştır. (Buluşma)
  • Plan yapmak biraz da yazgıya karşı çıkmaktır. (Sınav)
  • Tanrım, ne işkenceydi o, demek istediğim, kızın yüzüne bakamıyorsun, o da seninle alay ediyor (Cinayeti Gördüm)
  • “Benden bir şey isteyecekseniz tatlılıkla isteyin.” (Cinayeti Gördüm)
  • O mavi gözlerin gerisinde daha başka şeyler var, sözcüklerin, iniltilerin ve suskuların derinliklerinde başka bir ülke doğuyor, başka bir Alana soluk alıyor. (Mırıldandığım Öyküler)
  • Ne var ki onunla konuşmakta gitgide daha güçlük çeker oldum, çünkü hep...ağlayacak gibiydi (Cinayeti Gördüm)
  • Bu benim için baş döndürücü bir uçurum gibidir gölge öğüten değirmen bir iyiliğin katlanılmaz taşkınlığı beni içine tıkabileceğiniz ve sizlere huzur içinde dönüp bakabileceğim de tek bir ıssız ada kaldı nede adı çıkmış bir Koruluk ey ahalili dikenli yerküre sorarım sana tek boynuzlu at olmak suç mu? (Kafa Ütüleyicinin Laklakıyatı)
  • Müziğimi çalıyorum ve kendi Tanrımı yaratıyorum. (Takipçi)
  • Günün birinde burada ölecektik. Bilmediğimiz uzak akrabalar mirasımıza konacak (Cinayeti Gördüm)

Yorum Yaz