Seksus - Henry Miller Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Seksus kimin eseri? Seksus kitabının yazarı kimdir? Seksus konusu ve anafikri nedir? Seksus kitabı ne anlatıyor? Seksus kitabının yazarı Henry Miller kimdir? İşte Seksus kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Henry Miller
Çevirmen: Zehra Enger
Orijinal Adı: Sexus
Yayın Evi: Telos Yayıncılık
İSBN: 9789755450300
Sayfa Sayısı: 692
Seksus Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"İnsanlar, dahinin sonu için endişe duyarlar her zaman. Ben hiç endişelenmedim dahi için: Deha, insandaki dehayı gözetir. Duyduğum endişe, bir hiç olan insan içindi hep. İtiş kakış arasında yitip gitmiş, varlığı bile fark edilmeyecek kadar sıradan, her yerde görülen insanlar içindi...Dahi için en önemli şey, kendini işe yaramaz kılmaktır. Herkesin katıldığı akıntıya karışmak; bir ucube değil, bir balık olmaktır.
"Yazmak eyleminin bana sağlayacağı tek yararın, beni öbür insanlardan ayıran şeyleri ortadan kaldırmak olduğu sonucuna vardım. Yabancı bir nesne, yaşamın akıntısından ayrı; onun dışında kalan bir nesne olmak istemiyordum kesinlikle."
Seksus Alıntıları - Sözleri
- Onu öpmeye ya da elini tutmaya kalkışmadım bile. Gelmişti —önemli olan buydu. Her şey demekti bu
- “Aslında gizli gizli istediğim, yaşama düzenime karışıp, kaderimi kendi kaderlerinin bir parçası yapan bütün öbür yaşamlardan çözüp kurtarmaktı kendimi.”
- Bir kadına sahip olmak daha doğrusu herhangi bir şeye sahip olmak hiçbir şey değildir: Önemli olan yaşamaktır bir insanla ya da sahip olunan şeylerle.
- Ruhumu veriyordum, Faust'un yaptığı gibi değiş tokuş ederek değil, fırlatıp atarak.
- «Neden evlenmiyorsun biriyle, çabucak boşanır dın sonra,» dedi Kronski. «Birini bırakır öbürüyle evlenir sen de milyoner olurdun. Hani aklın nerede senin? Sakın böyle şeylere vicdanının elvermediğni söyleyeyim deme bana.» Buna nasıl karşılık vereceğini pek bilemedi Mara. Yaşlı bir herifle parası için evlenmenin iğrenç bir şey olduğunu söylemeyi akıl edebildi ancak. «Bir de orospu olabileceğini sanıyorsun!» dedi Kronski, alaylı. «Şu herif kadar kötüsün sen de —o da zehirlenmiş burjuva ahlakıyla. Neden sana pezevenklik yapmayı öğretmiyorsun ona? Nefis bir romantik çift olurdunuz. Böyle yap! Arada bir ben de biraz iş getiririm belki size.»
- Uykuya dalarken, «karım benim, karım benim!» diye mırıldandım durdum.
- acıdan, karnımı deşmek geldi içimden.
- Hangisi gerçek benlik?
- cumartesi, daima haftanın en iyi günüdür benim için
- Hasta olma hakkını bile yitirmiştim, çünkü gerekliydim "onlara". Boş durmama izin yoktu. Ölsem, cesedimi dondururlardı yaşıyor görünsün diye.
- merdivenin en dipteki basamağındaydım, her anlamda başarısız.
- Her zaman bir şeyler önerirler ama hiçbiri de bir şeyler yapmaya çalışmaz.»
- Kişinin sevdiği kadına kendini bütün bütüne, kayıtsız şartsız bırakması, bağların en korkuncu olan onu yitirmeme isteği dışında, bütün bağları koparması demektir.
- İyi bir yalan, doğrunun hiçbir zaman çıkaramayacağı kadar çok şey çıkarır açığa.
- Dünyayı nasıl görürseniz öyle oluyor. Sahneyi değiştirip, başka bir şey seyretme, başka bir oyun görme olanağı yok. Dekor kalıcı; değişmesi akla bağlı, yürek ister, görünmeyen bir rejisörün direktifleri yok. Yazar, rejisör, aktör hepsi insanın kendisi, oyun insanın yaşantısı, başkasının değil. Güzel, korkunç, kaçınılmaz bir oyun; kendi derinizden yapılma bir giysi. Başka türlü olmasını ister miydiniz? Daha üstün bir oyun yaratabilir misiniz?
Seksus İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Ben böyleyim, bir tür eğri ama olduğu gibi davranan...: Bir kitabı seviyorum ya da sevmiyorum demek terbiyesizlik sayılmaz, çünkü karides ya da domatesi seviyorum ya da sevmiyorum demek gibi bir şeydir bu. Ama bu kitap güzeldir ya da çirkindir dediniz mi iş değişir. Bu kitap güzeldir dediniz mi, bu, onu güzel bulmayanları suçlu sayıyorum ya da içinde bulunduğum toplumun bu kitabı güzel bulmasını istiyorum demektir... diyen yazar/jean-paul-sartre haksız sayılmaz. O, bir kitaba çirkin demek üzerine eleştiride bulunmamış ama ben kendimce satır ekleyeyim. Bir kitap neye göre kime göre çirkin? Bulunduğu akım çerçevesinde mi çirkin? Diğer akımlarla karşılaştırarak mı çirkin? O zaman bulunduğu akım çirkin; kitap değil. Sartre'ye ben kulağımı çektirdim, siz de küpe olarak takının bu satırları. Ve işte düşündüğü gibi yaşayan, yaşadığı gibi söyleyen yeraltı edebiyatının serserisi, Buko.'nun üstadı Henry karşınızda! :) Bir sürrealist bir yeraltı bir araya gelirse n'olur? Pek hayırlı işler olmaz :) Henry, bir sürrealisttir. Üslup önemsemez, kuralları yoktur. Her şeyi tî'ye alır. Dinini bile. (Bir katoliktir.) Kitabın adından gördüğümüz üzere Seksus Pembe Çarmıha Geriliş. Neden latince seks kelimesini seçmiş olabilir? Hıristiyan peygamberi Jesus'a uyumlu olsun, seksi tabu gösteren dine atar gider olsun diye. İşte bu kadar tîci. Bir olay ve karakterler etrafında yazılan kurgu kitaplara karşıdır. İnsanların artık bıktığını kitapların asıl yaşamı anlatması gerektiğini düşünür. Topluma düşüncelerini sevdirme çabası yoktur. Ben ne siyaset adamıyım ne de diğer yazarlar gibiyim der. Nobel almak için de diğerlerine benzemeyeceğini söyler. Diğer yazarların öğüt vermekten başka bir iş yapmadığını savunur. Ben vaaz veremem peygamber değilim işinize gelirse diye resti çeker. Bu düşüncelerini öyle mihenk yapmıştır ki yazar/fyodor-dostoyevski 'yi tekrar tekrar okur, kendi düşüncelerini fırınlamak için onu yerden yere vurur. Sarhoşluk ve dengesizlik en sevdiği şeylerdir. Bunların insanın gerçek yüzünü çıkardığına inanır. Seksus'u 33 yaşında İsa'nın çarmıha gerildiği yaşta yazdım diye övünür. Bu yaşındayken ona arkadaş olan koyu katolik babası, kitaplarından haberdar olunca senin gibi evlat doğmaz gomaz olsun diye adını bile anınca tüyleri diken diken olmuştur :) Sonuç ne oldu? Alayına rest diyen adam ünlü bir yazar oldu mu? Başta Amerika olmak üzere ingilizce konuşan bütün ülkelerde kitapları sırayla yasaklandı. Sonra da Avrupa'da. Yayınevlerinin açtıkları davalarla yıllar sonra kitaplar tekrar basıldı. Okunuyor mu eh işte. Bu kitabı Amerika'da 1 dolar gerisini siz düşünün :) Sen niye okudun dersen. Beni pavyona alıştıran senin zalim enişten misali yazar/salah-birsel sağolsun :)) Kitaba geleyim... Hatalarımız, kararlarımız, hayatımız hatta herşey onun için seks gibidir. Sonu ya mutluluk, çokluk ya da pişmanlık, bir iğrenme. Kendi hayatını, arkadaşlarını, ilişkilerini, evliliğini, hayat felsefesini, kendi penceresini kurgusuz, akışına göre yazmış. Yirmi sayfada bir edepsiz, utanmaz şeyler değil bildiğin pornografik şeyler yazar. Bu sayfa aralığı ona düşer, kırka çıkar. Net rakam kabul görünmesin. Pdf olarak okuyorsanız tek gözünüz kapalı sayfayı kaydırın çok bir şey kaybetmezsiniz :D Çünkü bütünlük yok o içeriklerle. Bunun dışında baba yazmıştır. Eklediğim alıntılara bakınca boş bir adam değildir. Şizoid haller gözlemlenebilen sağlam bir kalemdir. Pornografik içerikleri ve kadınları aşağılayan yerlerini çıkarınca sevdim ben kitabı. Yeraltı edebiyatı sevenler okuyabilir. Diğerlerine de tavsiyem: Önceden bir tanışıklık yoksa boşverin bulaşmayın mı desem... Aman kendiniz karar verin. Kalıpsız okurlara keyifli okumalar olsun ;) (Verda)
Nereden başlamalı? Seksus bir kitap değil bir hayat içeriyor. Hem de herkesin yaşayacağı bir hayat değil. Ya da şöyle söyleyeyim hemen herkesin yaşadığı bir hayatın hikayesi. Yeraltını yerüstüne çıkarıp edebiyata dönüştürmüş bir adam Henry Miller. Bana bir motorsiklet kazasında kaybettiğim arkadaşımın tavsiyesiydi bu seri. Üzülerek erteledim hep okumayı. Nihayetinde okudum ve okurken çokça farklı duygular hissettirdi. Dediklerine göre Bukowski Henry Miller'dan ilham almış. Felsefesi ayrı güzel yatağı başka güzel bir adam. Cinsellik ne ki? Buyrun okuyun. Ona kızgın, buna heyecanlı, şuna kafası takık sanki ama öyle değil. Baş karaktere kendi adını vermiş ve hatta yaşadıklarını yazmış. Uzun zamandır bir yazarı ayakta alkışlamamıştım. Dili sizi kıvrandırarak sürüklüyor. Rahatlığı sinirinizi bozuyor ama samimiyetinden bırakamıyorsunuz kitabı. Boğulurken her sayfa yeni bir nefes veriyor size. Evliyseniz bir kez evli değilseniz de en az bir kez okuyun. Belki hiç beğenmeyeceksiniz kitabı. Zaten Henry bunu pek önemsemiyor, dert etmeyin. (Padme Amidala)
Kitabın Yazarı Henry Miller Kimdir?
Henry Valentine Miller, yaşadığı dönemdeki edebiyat formlarının dışına çıkarak roman, otobiyografi, felsefe ve mistizmi karıştırarak kendi tarzını yaratmıştır. Kendi hayatından aldığı gerçekleri tekrardan kurgulayarak kitaplarına aktarmıştır.
Alman göçmeni katolik bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası terzi Heinrich Miller, annesi ise Louise Marie Neiting'di. Çocukluğu Brooklyn'de geçti. Gençliğinde çeşitli işlerde çalıştı ve kısa bir süre New York Şehir Üniversitesi'nde okudu. 1928 ve 1929 yıllarında ikinci karısı June Edith Smith (June Miller) ile birlikte birkaç ay Paris'te geçirdi. 1930 yılında tek başına Paris'e taşındı ve II. Dünya Savaşı patlak verene kadar burada yaşadı. Bu dönemde meteliksiz bir şekilde arkadaşlarından geçinerek avare bir hayat sürdü. Anais Nin, Alfred Perles, ve Lawrence Durrell gibi yazarlarla dostluk kurdu. 1931'in sonbaharında Alfred Perlés vasıtasıyla Chicago Tribune'un Paris baskısında bir iş buldu. Sevgilisi Anais Nin'in desteğiyle 1934 yılında ilk kitabı Yengeç Dönencesini (Tropic of Cancer) yayımladı. Ardından Kara İlkbahar (Black Spring) (1936) ve Oğlak Dönencesini (Tropic of Capricorn) (1939) yazdı. Kitapları ABD'de müstehcen bulunduğu için yasaklandı. Ancak elden ele ulaştırılan kitapları ona belli bir ün kazandırdı.
1940'da ABD'ye döndü ve California'da Big Sur'a yerleşti. ABD'nin kültürel değerlerine ve ahlâkî tavrına meydan okuyan çalışmalarına devam etti. Hayatının son yıllarını Pacific Palisades'de geçirdi.
Yengeç Dönencesi'nin 1961 yılında ABD'de yayımlanması bir müstehcenlik davasına neden oldu. 1964 yılında ABD Yüksek Mahkemesi kitabın bir edebiyat çalışması olduğuna karar verdi. Bu olay cinsel devrimin kilometre taşlarından biriydi. Kitabın basılmasını savunan avukat Elmer Gertz ve Miller sonraki yıllarda yakın arkadaş oldular.
Edebiyat çalışmalarının yanında Miller bir ressam ve amatör bir piyanistti.
Henry Miller Kitapları - Eserleri
- Uykusuzluk
- Yengeç Dönencesi
- Oğlak Dönencesi
- Seksus
- Clichy'de Sessiz Günler
- Neksus
- Pleksus
- Kara İlkbahar
- Cinsellik Dünyası
- Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş
- Cennette Bir Şeytan
- Marousi'nin Devi
- Çılgın Üçlü
- Aşk Mektupları
- Rimbaud ya da Büyük İsyan
- Hatırlamayı Hatırlamak
- Edebi Bir Tutku
- Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları
- The Time of the Assassins
Henry Miller Alıntıları - Sözleri
- Kayıtsız, anlık da olsa duygulanma yetisine sahip, kerterizden yoksun, asıl merkezinden her an kopabilen bir yürek. Kendine yarattığı dünya ne kadar iğrenç ve kısıtlı olursa olsun, mükemmelce yaşıyordu içinde. Güç veren bir şeydi bu basbayağı. (Yengeç Dönencesi)
- . Uzağa bakma. Her şeye düz bak. İyisiyle kötüsüyle gözünün içine bak. ... (Aşk Mektupları)
- Now it is either heaven or hell, no in between is possible any longer. And by all indications we will choose hell. (The Time of the Assassins)
- İnsan ne kadar dönüp dolaşırsa dolaşsın, daima yine olduğu yerde kalıyor. Bir türlü kabul edilemiyen 'şimdi'nin olduğu yerde. (Neksus)
- Ay gibi ölü bir gezegene ulaşma düşüncesi insanlara, dünya üzerindeki diğer insanlarla iletişim kurma düşüncesinden daha heyecan verici geliyor. Dünyayı kurtarmak, hatta kendi kendimizi kurtarmak bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren bu gezegenden kaçmak. Bize sunduğu vaadi yitirinceye kadar yeryüzünü kuruttuk. (Hatırlamayı Hatırlamak)
- "Asla kendini kaybetme!" (Uykusuzluk)
- Bana kollarında birkaç gün huzur ver,buna çok ihtiyacım var. Yıkıldım,yıprandım,yoruldum.Ondan sonra dünyayla yüzleşebilirim. (Edebi Bir Tutku)
- What devils are these who look like you and talk like you, who wear the same dress, eat the same food, and who hound you like dogs? Are these not the worst enemies a man can have? The others I can find excuses for, but for one's own kind I can find no excuse whatever. (The Time of the Assassins)
- ...kitabın açılışında bir dünya yatıyordu ne denli kendine özgüdür büyük yapıtların sayfalarının açılışları... (Neksus)
- "Senin suskunluğunun hiçbir anlamı yok benim için; benim suskunluğum seninkini bastıracak" (Uykusuzluk)
- Dudaklarından soğuk, neşeden yoksun bir kahkaha döküldü – yalnızca ıssızlığın ortasında duyulabilecek bir kahkaha. İnsanca şakaları anlayabilecek biçimde eğitilmiş bir köpeğin salıvereceği türden bir kahkaha. (Çılgın Üçlü)
- Dünyada bir başınasın! Yalnızsın... Yalnız... Yalnız. Acı bir şey yalnız olmak... Acı, acı, acı, acı. Sonu yok, akla hayale sığmıyor ve dünyadaki her insanın yazgısı böyle.. (Oğlak Dönencesi)
- Unwittingly and unconsciously we have made the world one, but one in nullity. We must go through a collective death in order to emerge as genuine individuals. (The Time of the Assassins)
- Kendin olmak, yalnız kendin olmak çok büyük bir şey. (Merdivenin Dibindeki Gülümseyiş)
- "Çevremdeki insanlar harika göründüğüm, gittikçe gençleştiğim ve bunun gibi bir dolu zırva laf ediyordu. Ruhumdaki kıymıktan haberleri yoktu." (Uykusuzluk)
- Yoluma çıxan insanlar, hər gün baş verən və başqası üçün boş şey kimi görünə bilən hadisələr - hamısını mənim düşüncəmdə xüsusi bir məna kəsb edirdi. (Cennette Bir Şeytan)
- Sizin objektifinize nasıl göründüğümden bana ne? (Big Sur ve Hieronymus Bosch'un Portakalları)
- "Dünyayı sarsan ulusal ve ırksal dramların dışında, daha büyük bir oyun sahneleniyor;dünya dramı." (Cinsellik Dünyası)
- ...Uzun, upuzun 1zaman geçiyordu; bildiğim tüm sessizliklerden daha anlamlı 1sessizlik içinde. Söyleme gücünü kendimizde bulamadığımız herşey, bu karşılıklı dilsiz oyununda dile geliyordu... (Cinsellik Dünyası)
- Sonunda her şey tek bir gerçeğin içinde erir: Hatırlayış. (Hatırlamayı Hatırlamak)