diorex

Selamlık Sohbetleri - Mitat Enç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Selamlık Sohbetleri kimin eseri? Selamlık Sohbetleri kitabının yazarı kimdir? Selamlık Sohbetleri konusu ve anafikri nedir? Selamlık Sohbetleri kitabı ne anlatıyor? Selamlık Sohbetleri PDF indirme linki var mı? Selamlık Sohbetleri kitabının yazarı Mitat Enç kimdir? İşte Selamlık Sohbetleri kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 30.04.2022 22:00
Selamlık Sohbetleri - Mitat Enç Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Mitat Enç

Yayın Evi: Ötüken Neşriyat

İSBN: 9789754376203

Sayfa Sayısı: 237

Selamlık Sohbetleri Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Selâmlık Sohbetleri, ardı ardına yaşanan savaşlarda öğütülen insanlara Gaziantep’li bir ailenin hayat penceresinden bakıyor. Millî Mücadele; Antep direnişi ve onu takip eden yıllar, Mitat Enç’in çocukluktan gençliğe geçiş anılarıyla bize ulaşmakta.

İniş ve çıkışlar yaşamak her toplumun kaderinde vardır. Mitat Enç’in anılarıyla bize anlatmak istediği, kriz dönemlerinde düzenleri bozulan insanların hayata nasıl devam ettikleridir. Bazen zorla, bazen tabii bir şekilde kendiliğinden benimsenen, ya da bazen hoşlukla kabullenilen ve günlük yaşayışlarına damgasını vuran değişmeler insanları nasıl etkiler? Farklı din ve kültürlerin bize has kent dokusundaki ayrılmaz sanılan birliktelikleri.. Unutamadıklarımız.. Unutmak istediklerimiz.. Ve unutturulmak istenenler.. Anadolu ve İstanbul’daki hayatın Cumhuriyetin hemen öncesi ve sonrasındaki görünüşleri.. Yazar, kaderin kendisine hazırladığı "Bitmeyen Gece" öncesindeki yaşadıklarını, dedesinin selâmlığını, oraya gelen kişileri, o günün sıcak ve samimi ilişkilerini bize aktarır ve şöyle der:

"Selâmlık akşamları, benim çocukluktan gençliğe geçiş yıllarımın ev-okuluydu. Orada buluşanlardan, yaşamın evimiz dışındaki akışını, rengini, adabını; kentimi ve ülkemi sevmeyi öğrendim."

Tüm yaşamı boyunca azalmadan devam eden bu sevgi, artarak onun çevresini de ısıtmaya devam ediyor..

Selamlık Sohbetleri Alıntıları - Sözleri

  • Bilgi amaç değil, araçtır. Ve amacı gerçekleştirecek olan bilginin kendisi değil, onun öğretiliş yöntemleridir.
  • Acaba tarihi yapanlar ve yazanlar değil de, yaşayanlar olan biteni oturup kağıda dökebilseydi, ne olurdu?
  • Bu kentte oldum olası evlenme, nişan, sünnet kutlamalarının şenlikleri yanında, doğum ve ölüm gibi doğa olaylarının da yemek, içmekle yaşanma zorunluğu vardı sanki.
  • ...bazıları, giysinin insan ve toplum kişiliğinin sadece zarfı değil bir parçası, bir uzantısı olduğunu gözardı edenlerdi.
  • Bilgi ve sanatla zihni süslenmemiş kişi, adamdan sayılmaz,"...
  • ...insanoğlunun mayası bozuk. Garnı doyunca ya sarılacak ya da boğuşacak birini arar,...
  • Belli ki, bu insanların yiyip, içmek ve eğlenmekten öte tasaları yoktu.

Selamlık Sohbetleri İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Anadolu'nun samimi sohbetiyle acıklı bir türkü tutturmuşum...: Osmanlı devletinin son döneminde, savaşların arka arkaya yaşandığı bir zamanda Antep'te bir çocuktur yazarımız.. 1909 doğumlu yazar, kendi gözünden o dönemi ve Cumhuriyet'in kuruluş aşamasını anlatır okuyucuya.. Gerçekleri, tanık olan birinden yanı başında dinlemek gibi bir lezzettir bu.. Çocuk Mitat'ın Antep'teki evleri, ilkokul yılları, Antep savaşında Antep halkının çektiği sıkıntılar, savaşın insan hayatında açtığı yaralar, daha sonra bir Anadolu insanının İstanbul'da yaşamaya çalışma süreci, kültürel değişimi, Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişde yaşanan sıkıntılar, yeni düzene alışma gibi bir çok konu bizzat bunları yaşayan yazarımızın kaleminden akıcı bir şekilde anlatılmış. Ben kitabı çok severek 2.defa okudum ve yine çok keyif alarak bitirdim diyebilirim.. Kitabı okuyunca o dönemdeki insanları daha çok anlayabiliyor insan.. Kısa sürede yaşanan bir çok şeye insanların bu kadar hızlı ayak uydurabiliyor olması da şaşırtıcı geliyor. Ama günümüzde bizde başka bir şekilde de olsa bir savaş vermiyor muyuz?.. Ve bu duruma çok çabuk alışmadık mı?.. Ya da mecbur olduğumuz koşulları kabul ettik demek daha doğru.. Tıpkı o dönemdeki insanların yaptığı gibi.. Mücadele edilerek bir toprağı elde etmek, kıymetbilirliği daha çok sağlıyor.. Biz galiba yaşadığımız toprağın kıymetini o dönem insanları kadar hiçbir zaman anlayamayacağız.. Az da olsa anlayabilmek için onları dinlemek lazım.. Buyurun işte size dinleme fırsatı.. Kitaba selam verip oturun ve güzel bir sohbete başlayın.. İyi okumalar diliyorum ;) (Döndü BARUT)

'Selamlık Sohbetleri' Antep'in Fransızlar tarafından işgalini ve kurtuluşunu anlatır. Antep deyince de akıllara Karayılan, Kilisli Kartal Bey, Şehit Kamil ve tabii ki Şahin Bey gelir. Analım 'Şahin Beyi' Yavuz Bülent Bakiler'in şiiriyle: "Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı bismillâh Bu kaçıncı ölüdür Bir türkü söylenir siperlerde her sabah Vurun Antepliler namus günüdür! Ben Antepli'yim Şahin'im ağam Mavzer omzuma yük Ben yumruklarımla dövüşeceğim Yumruklarım memleket kadar büyük." (Murat Okutmuş)

Selamlık Sohbetleri PDF indirme linki var mı?

Mitat Enç - Selamlık Sohbetleri kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Selamlık Sohbetleri PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Mitat Enç Kimdir?

Mitat Enç, (d. 1909 Gaziantep - ö. 1991 Yalova) Türk Doçent Doktor ve pedagogdur.

Dedesi Mehmet Mazlum efendi Antep'in önde gelen avukatlarından, babası Emin Mazım Enç ise tanınmış iş adamlarındandır. Annesi Zeliha Hanım, kent belediye başkanı Lütfi Güceyli'nin büyük kızıydı. Antep Savaşı yüzünden kesintiye uğrayan ilköğretimini 1923'de bitirmiş, ortaöğretim için İstanbul Erkek Lisesi'ne yatılı olarak girmiştir. 1929 yılında lise öğrenimini tamamlayıp İstanbul Darülfünun Hukuk Fakültesi'ne yazılmıştır.

Birinci sınıfın sonunda sınavlara hazırlanırken gözlerinden hastalanmış ve öğrenimini bırakmak zorunda kalmıştır. Üç yıldan fazla İstanbul ve Viyana Sağlık kurumlarında şifa aradıktan sonra sakatlığını kabullenmek zorunda kalmış ikinci kez Viyana'da iken Viyana Yüksek Pedagoji Enstitüsü'nde özürlü çocukların eğitimi konusunda yeniden eğitime başlamış ve iki yıl sonra da T.C. Sağlık Bakanlığı'na bırakılan bir burstan faydalanarak, öğrenimini sürdürmek içim ABD'ye gitmiştir. Colombia Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden 1936'da lisans, 1939'da ise yüksek lisans diplomasını alarak Türkiye'ye dönmüştür.

1940 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı Gazi Eğitim Enstitüsü'ne "Marazi Ruhiyat" okutmak üzere atanmıştır. 1942'de İngilizce Öğretmeni Sabahat Enç ie evlenmiştir. 1950'de özürlü çocuklar için okul açmakla görevlendirilmiş, Ankara Körler Okulu'nun kurucu müdürlüğünü üstlenmiştir. Aynı yılın başında Altınokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneği'ni (ANKEK)kurmuştur. 1952 yılında bu alana personel yetiştirmek için Gazi Eğitim'de "Özel Eğitim" bölümünü kurmuş ve üç yıl bölüm başkanlığı yapmıştır.

1956'da Ford Vakfı bursundan faydalanarak doktora yapmak üzere ABD'de Illinoise Üniversitesi'ne gitmiş ve 1958'de çalışmalarını tamamlayarak tekrar Türkiye'ye dönmüştür. 1958-60 arasında Ortadoğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nin kurucu dekanlığına atanmıştır. 1960'da MEB Talim Terbiye Kurulu üyeliğine tayin edilmiştir.

1965'te Ankara Üniversitesi'nde kurulan Eğitim Fakültesi'ne geçerek Özel Öğretim Bölümü'nü kurmuştur. 1977'de emekli oluncaya kadar bu bölümün başkanlığını üstlenmiştir.

Doç. Dr. Mitat Enç 1909 yılında Gaziantep’te doğmuş ve ilköğrenimini burada bitirmiştir. 1923 yılında İstanbul Erkek Lisesi’ne yazılmış ve 1929 yılında buradan mezun olarak İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girmiştir. Birinci ders yılı sonunda, sınavlara hazırlanırken tutulduğu göz hastalığı yüzünden öğrenimine ara vermiştir. Üç yıl süre ile İstanbul ve Viyana’da tedavi çaresi aramış; sonuç alamayınca, Viyana Yüksek Pedagoji Enstitüsü’nde özel eğitim öğrenimine başlamıştır. 1936’da bir bursla A.B.D.’lerine gitmiş ve bir yıl Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde eğitim görmüştür. Daha sonra kaydını Columbia Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ne naklederek 1938 yılında özel eğitimde lisans, 1939’da ise yüksek lisans diplomasını almıştır. Aynı yıl ülkeye dönen Enç, Gazi Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü’ne “Marazi Ruhiyet” dersini okutmak üzere atanmış, daha sonra ise, programa eklenen “Özel Eğitim” ve “Ruh Sağlığı” gibi dersleri de okutmuştur.

1950’de Ankara Körler Okulu’nu, 1952’de Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Özel Eğitim Bölümü’nü kurmakla görevlendirilmiş ve 1956 yılına kadar Ankara Körler Okulu’nun müdürlüğünü ve Özel Eğitim Bölümü’nün başkanlığını birlikte yürütmüştür. Bu süre içinde Özel Eğitim Bölümü’ndeki çalışma arkadaşlarıyla birlikte ülkenin çeşitli yerlerinde “körler, sağırlar okulları, ağır öğrenenler için alt özel sınıflar ve rehberlik araştırma merkezlerinin” açılmasını sağlamıştır.

Görme engellilerin eğitimi konusunda sivil inisiyatifi harekete geçirmek ve toplumsal bir baskı grubu oluşturmak amacıyla 1950 yılı başında Altınokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneğini (ANKEK) kuran Enç, kısa sürede derneğin İstanbul ve Gaziantep Şubelerinin kuruluşunu da gerçekleştirmiş; 1958 yılında bakanlar kurulu kararıyla derneği kamu yararına statüsüne kavuşturmuştur. ANKEK aracılığı ile 1961 Anayasasında engellilerle ilgili hükümlerin yer almasını sağlayan ENÇ, rehabilitasyon çalışmalarının gereğine dikkat çekerek, rehabilitasyon merkezleri kurmak üzere 1970’li yıllarda “Altınokta Körler Vakfı’nı”, 1980’li yıllarda da “Türkiye Körler Vakfı’nı” kurmuştur. Bu vakıflar Altınokta Körler Eğitim ve Kalkındırma Derneği’nin yürüttüğü kampanya ile elde edilen gelirlerle bugün İstanbul Emirgan’da ve Ankara Yenimahalle’de bulunan rehabilitasyon merkezlerini açarak SHÇEK’e devretmiştir. Daha sonra Kısaca “Altınokta Körler Derneği” adını alan dernek bugün 33 ildeki şubeleri ve altıbinin üzerinde görme engelli üyesiyle çalışmalarını etkin bir şekilde sürdürmektedir.

1956–58 arasında bir bursla A.B.D.’de İllinoise Üniversitesi’nde doktora çalışmasını sonuçlandırarak yeniden yurda dönmüştür. ABD’den döndükten sonra Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde kuruculuk ve dekanlık, Ankara Yüksek Öğretmen Okulu, Sosyal Hizmetler Akademisi, Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapmış ve beş yıl süreyle MEB Talim ve Terbiye Kurulu üyeliğinde bulunmuştur. Daha sonra ise, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi ve Özel Eğitim Bölümü başkanı olarak çalışmıştır.

1980 yılında Türk Eğitim Vakfı’nın Eğitim Bilimi Ödülü’nü kazanmıştır. Doç. Dr. Mitat Enç’in meslek hayatı süresince ve emeklilik yıllarında çeşitli gazete ve meslek dergilerinde çıkan makalelerinden başka telif eserleri şunlardır;

“Ruh Sağlığı Bilgisi”,

“Körlerin Psikoloji ve Eğitimleri”,

“Üstün Beyin Gücü-Gelişim, Uyum ve Eğitimleri”,

“Görme Özürlüler-Gelişim, Uyum ve Eğitimleri”,

“Ruhbilim Terimler Sözlüğü”,

“Çocuklarda Yemek Yeme Sorunları”,

“Selamlık Sohbetleri (çocukluk ve gençlik anıları)”,

“Bitmeyen Gece (otobiyografi)”

“Uzun Çarşının Uluları (Gaziantep öyküleri)”,

“Özel Eğitime Giriş (ortak yazar)”,

“Eğitim Psikolojisi” (ortak yazar)”,

“Tenasül Psikolojisi (Çeviri-S. Freud)”,

“Allaha Ismarladık Mr. Chips” (çeviri-J. Hilton),

“Mikrop Avcıları (çeviri-P.de Kruif)”.

1942 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü İngilizce öğretmenliğinden emekli olan eşi Sabahat Enç’le evlenmiştir. Biri kız, biri erkek iki çocuğu ve üç torunu bulunmaktadır.

1985 yılında hayat arkadaşı Sabahat Enç’i bir trafik kazasında kaybeden Doç. Dr. Mitat Enç, emekli olduktan sonra Yalova’ya yerleşmiştir. Hocamız 1991 yılında kurduklarını, yaptıklarını ve yaşattıklarını özel eğitim camiasına emanet ederek aramızdan ayrılmıştır.

Mitat Enç Kitapları - Eserleri

  • Bitmeyen Gece
  • Uzun Çarşının Uluları
  • Selamlık Sohbetleri
  • Üstün Beyin Gücü
  • Ruhbilim Terimleri Sözlüğü
  • Görme Özürlüler

Mitat Enç Alıntıları - Sözleri

  • Karşınızdaki insanın adınızı hatırlayacak kadar size ilgi duyması, gönül kazanabilmenin ilk adımıdır. (Bitmeyen Gece)
  • Büyüğü deli, küçüğü deli, beşikteki başını sallar. (Uzun Çarşının Uluları)
  • Belli ki, bu insanların yiyip, içmek ve eğlenmekten öte tasaları yoktu. (Selamlık Sohbetleri)
  • Bilgi amaç değil, araçtır. Ve amacı gerçekleştirecek olan bilginin kendisi değil, onun öğretiliş yöntemleridir. (Selamlık Sohbetleri)
  • Günah da sevap da gizli olur. (Uzun Çarşının Uluları)
  • Bu kentte oldum olası evlenme, nişan, sünnet kutlamalarının şenlikleri yanında, doğum ve ölüm gibi doğa olaylarının da yemek, içmekle yaşanma zorunluğu vardı sanki. (Selamlık Sohbetleri)
  • Görünümüne ters düşen çocuksu, duru bir kişiliği vardı. (Bitmeyen Gece)
  • ...bazıları, giysinin insan ve toplum kişiliğinin sadece zarfı değil bir parçası, bir uzantısı olduğunu gözardı edenlerdi. (Selamlık Sohbetleri)
  • Sanki yıllardır sürüp giden düş kırıklıkları, kalebentler gibi karanlıkta emeklemenin verdiği acılarla önlerindeki barajı yıkıp geçmişti. (Bitmeyen Gece)
  • Nedense insan akşamı bulmadan öğleye ne yediğini unutur da, yıllar öncesi yaşanan bazı anılar renk ve canlılıklarından fazla bir şey kaybetmez. (Bitmeyen Gece)
  • Haram mal buğazın bir sokumundan geçse ötekine tıkanır kalır. (Uzun Çarşının Uluları)
  • İktidar tahtına bir kez oturan politikacıyı, kısa sürede kendi dışında doğru ve iyiyi bilen olmadığına inandıran nedir? (Bitmeyen Gece)
  • Kısacası, bir çoğumuzun insan sevmeyi, onunla yürekten ilgilenmeyi ve kendinden bir şeyler vererek başkalarının mutluluk ve güvenini sağlamayı öğrenmeye çok ihtiyacımız var. (Bitmeyen Gece)
  • Karşısındakinin ne demek istediğini anlayıp anlamayışının hiç önemi yoktu. Onunki konuşmaktan çok, düşüncelerine sesli olarak devam etmekti. (Uzun Çarşının Uluları)
  • Efendim beşeri hayvanattan ayıran akıldır, akıl. (Uzun Çarşının Uluları)
  • *Ben denizi her haliyle seviyorum.* Dilimden ve gönlümden onun kadar iyi anlayan, her zaman anladığım bir dille konuşan yok gibidir. (Bitmeyen Gece)
  • Şalgam ektim, turp bitti. (Uzun Çarşının Uluları)
  • " Ne kadar başarılı ve önemli bir kişi olursa olsun, insanın kendini kamuoyu önünde olduğu gibi sergilemesi olanaksız. Sanırım hemen herkes başkalarının karşısına çıkarken, aynayı önüne alıp kendine çeki düzen vermeye koyulur. Zira, hepimizin içinde tecrübeli bir işportacı kurnazlığı olduğu şüphesiz. Kendimizi piyasaya sürerken, gösterişli mostralıkları öne dizip, ham ve ezikleri onların arkasına gizlemeye özeniriz. Bu tür bir girişimin ürünü ise, ' yaşam öyküsünden' çok bir aldatmacaya , " övgüye" benzer. Dahası, farkında olmadan belleğinizin bize oynayacağı oyunlarda vardır. Yaşadıklarımızın hiçbir değişikliğe uğramadan, belleğin raflarında dizili öne çıkmak için bilinçten davet beklediği söylenemez. Onların acı veren, hoşa gitmeyen ve işimize de gelmeyen yanları üstünde belleğimiz türlü oyunlara girişmekte çok ustadır. Pilavlık pirinç ayıklarcasına onlara temizleyip bilinçaltının görülemeyecek yerlerine tıkmak onun marifetidir. Eline fırça ve çekici alarak anılarımızın çürük çarık ve çarpık yanlarını tamir ve badana yapıp, göz alıcı duruma getirmek de onun görevi... Bu yüzden anımsadıklarımız, gerçekten yaşadıklarımız olmaktan çok, yaşamış olmayı dilediklerimizin biçimini alır. " (Bitmeyen Gece)
  • Eh rabbim kullarının herbirini bir türlü yaratır. (Uzun Çarşının Uluları)
  • ...insanoğlunun mayası bozuk. Garnı doyunca ya sarılacak ya da boğuşacak birini arar,... (Selamlık Sohbetleri)

Yorum Yaz