Semaver Sarnıç - Sait Faik Abasıyanık Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Semaver Sarnıç kimin eseri? Semaver Sarnıç kitabının yazarı kimdir? Semaver Sarnıç konusu ve anafikri nedir? Semaver Sarnıç kitabı ne anlatıyor? Semaver Sarnıç kitabının yazarı Sait Faik Abasıyanık kimdir? İşte Semaver Sarnıç kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Sait Faik Abasıyanık
Yayın Evi: Bilgi Yayınevi
İSBN: 9789754940756
Sayfa Sayısı: 229
Semaver Sarnıç Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
"Sait Faik / Bütün Eserleri" dizisinin bu kitabında, sanatçının otuz altı hikayesini içeren ilk iki eseri bir araya getirilmiştir.
(Arka Kapak)
Semaver Sarnıç Alıntıları - Sözleri
- Bir yemiş yemeden evvel alınan ihtisaslar*, onu yedikten sonra alınan lezzetten daha berrak ve vazıhtırlar. *
- Ölümün karşısında, ne yapsak, muvaffak olmuş bir aktörden farkımız olmayacak. O kadar, muvaffak olmuş bir aktör.
- Hayalde yaratılan şeylerin hakikatteki aykırılığıyla karşılaşmaların ahmaklığı.
- Önümüzde hayat… Her gün bir başka uykuya yatıp, bir başka rüya göreceğiz. Halbuki zaman, ağır ağır bizimle beraber akan nehir, bir göle varıyordu. Bu gölde biz akmıyor, dalgalanıyorduk.
- Düşünmeye başladığım zaman, nasıl filmlerde bazı kırılan otomobillerin aksamı tekrar birbiriyle süratle buluşup birleşirlerse, benim de içimde kırılan şey, öyle birleşti. Tekrar neşemi bulmuştum. İnsanları sevınek arzusuyla so- kağa çıktım.
- Bu yeşil, sarı, lâcivert bayrak, sizin bayrağınız. Komşu kabilenin bayrağı aynı renkte, aynı şekilde, fakat üzerinde dokuz yıldız var. Onun için mi boğazlaşıyorsunuz?
- Ay, denizi içilebilir bir hale getirmişti. Ben de herkes gibi evvelâ denizin üstünde yürümek, yürüyebilmek istedim.
- Trifon, toprağı sevmez; ona hürmet ederdi. Çünkü birçok sevdikleri orada, onun altında, aklın durduğu bir yerde yaşıyorlardı. Fakat toprağın üstünde koşan, onun üstünde beş on para kazanmak kaygısı ile dönüp dolaşan insanlar ne tuhaf mahluklardı. Ve denize bir dakika durup bakmaya vakitleri olmadığını söyleyen bu insanlar, ne zevksiz mahluklardı. Bu, mektebe giden ufak çocuklar, denizin karşısında mektebi unutup bir gün, bir gece düşünceli kalamazdı. Dersler deniz kadar güzel, deniz kadar öğretici miydi acaba?
- Zevk - demişti-, en uçucu şeydir. En hurdebinî delikten kaçan bir gazdır. Onun için değil midir ki, zevki mütemadiyen değiştirmek lâzımdır. Fakat her değiştirişin sonundaki bu melale, hüzne, ıztıraba tahammül edilir mi? Evlâdım, yegane saadet Allahtır.
- "Hepimiz, sırtımızda ve elbisemizin altında, gözlerimizin içinde bir müstakbel ölü gezdirmiyor muyduk? "
- Birden bütün neşeminbir camın kırılışı kadar ses ve şıngırtı çıkararak düşüp kırıldığını gördüm. Ayakucuma düşüp kırılan neşemi gözlerimle topladım.
- Yine öyle zaman oldu ki, bir partiden insanlar öteki taraftan olanları yağlı iplere geçirdiler. Her ikisine de acıdım. Vurulanla vurulduğum, ölenle öldüğüm günler oldu. Kimdim, neydim, kimi seviyordum?
- Aynaya baktı. En büyük kederin karşısında, bir gece uykusuz kalmış insan çehresinden başka bir çehre almak kabil olmayacak mıydı? Ali, birdenbire zayıflamak, birdenbire saçlarını ağarmış görmek, birdenbire belinde müthiş bir ağrı ile iki kat oluvermek, hemen yüz yaşına girmiş kadar ihtiyarlamak istiyordu.
- Ardımdan birkaç kişi "Sarhoş" dediler. Sarhoştum. Hava, elektrikler, şehir beni sarhoş ediyordu. İnsanlar beni bir mıknatıs hızıyla kendilerine çekiyorlardı. Dünyayı ve şehri riyasız kucaklamak istiyordum.
- Kimi zekâma, kimi hırsıma, kimi maddeme, kimi ruhuma sataşıyor
Semaver Sarnıç İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sait Faik, ilk olarak sanat hayatına şiirle başlayan bir yazarımızdır. Daha sonra çeşitli gazete ve dergilerde hikayelerini yaydı ve bu hikayelerle, hikayeciliği kendine meslek edindi. Yazar roman, uzun hikaye ve ayrıca şiir türlerinde eserler meydana getirmiştir. Bu elikdeki eser ise yazarın Semaver bir de Sarnıç eserlerinin oluşumundan meydana gelmektedir. Kesin olarak bilmemekle beraber 15 seriden oluştuğunu duymuştum. Eserin içeriğine bakınca dili çok ağır olmamakla birlikte bazı kelimelerin anlamlarını dipnot olarak görebiliyoruz. Konu itibariyle deniz, çocuklar, zorluk çeken insanlar, acı içinde büyüyen, sefalet içinde büyüyen ya da tam tersi zevk ve sefa içinde büyüyen insanların hayatlarından bahsetmiştir. Eserin içinde bolca betimlemeler karşımıza çıkıyor. Her hikayede uzun uzadıya betimlemeler tahliller yapılmış. Çoğu zaman bu insanı sıkıyor. Betimleme sevmeyen ya da kitap okumaya yeni baslayacaklar için bir süre bu eseri ertelemelerini öneririm . İçinde çok güzel hikayeler, anlamlı hikayeler barındırıyor. Ama bana göre bu kadar betimlemenin olması bir kusur ve okuyucuyu çok boğuyor. Bu da dikkati dağıtıyor. Belki de ben, aşırı betimlemeleri sevmediğim için bana böyle gelmiş olabilir. Ama içindeki hikayeler okunmaya değer nitelikte. Ayrıca bu eser Milli Eğitim Bakanlığı ve Talim Terbiye Kurulu' nca okullarda okutulması tavsiye edilmiş. Dediğim gibi betimleme ve tahlil seviyorsanız okumanızı öneririm. (Mehmet Knş)
"Bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor." Sait Faik sevmekle bitiyor her şey. Sahil kasabalarında gerçekmişcesine dinlediğin hikayelerle sevdiriyor kendini. Yıl olsa da 1930 yine de halinden anlatıyor insanı. Buruk bir tat var ki hikayelerinde bir türlü çözemedim, bir türlü anlayamadım. Karşısına oturmak ve 'ne dertli adamsın be usta' demek geliyor içimden. Büyük acılar çekenlerin büyük başarıları oluyordur belki de. Sonra? Sonra ne olmuş??? Diye merakta bırakan pek çok öyküsü var ne yazık ki. Yarım kaldım çokça. (F.Nur Avcı)
Bütün eserleri kapsamında "Semaver" adlı eserini 3 gün evvel yani 19 Temmuz da okumuştum zaten. Bugün de Bütün Eserleri kapsamında diğer eseri 'Sarnıç' aradan çıksın istedim. Tabii bunda karşı koyulmaz merakım da var ama neys. Toplam da 15 kitaptan oluşan bir seri olduğunu da belirtmekte fayda var. Bazı hikayeleri çok güzeldi ama çocuklara mı büyüklere mi yazılmış çoğunu anlamakta dahi güçlük çekiyorsunuz. Bu arada çok güzel yağmur yağmıyor mu ya? Ormanda Uyku bölümünde sayfa 193 de yazarımız "Ben bir 'Santimentalim küçük hanım" derken ilk defa sanırım dilimize yabancı bir sözcüğü (anlamı Duygusal mı neydi) olduğu gibi geçirip kullanıyordu. Bazen böyle sıkı takip yapıyorum tabi. Genel anlamda güzel bir kitabını daha okuduk. Bu sıralamaya göre sırada Zweig var ama benim de çok uykum var. Bakalım ne yapıcaz. Cümleten keyifli okumalar.. (Sadık Kocak)
Kitabın Yazarı Sait Faik Abasıyanık Kimdir?
Sait Faik Abasıyanık ya da Sait Faik (18 Kasım, 22 Kasım ya da 23 Kasım 1906 -11 Mayıs 1954), Türk öykü, roman ve şiir yazarıdır. Türk hikâyeciliğinin önde gelen yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk edebiyatında bir dönüm noktası sayılır. Modern Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle "kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.
Klasik öykü tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlatmıştır. Bunu yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere bağlı kalmamış, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmemiş ve belli bir tarzın takipçisi olmamıştır. Toplumun problemlerine değil bireyin toplum içindeki sorunlarına yönelen yazar, öykülerinde çoğunlukla kendisinden yola çıkıp bireyler hakkında yazarak insan gerçeğini anlamaya çalışır. Çoğunlukla şehirli alt sınıfın hayatını yazan Abasıyanık, balıkçı, işsiz, kıraathane sahibi gibi karakterleri anlatır. İnsanların yaşama biçimlerini, isteklerini, tasalarını, korkularını ve sevinçlerini irdeleyerek, toplum meselelerinden çok "insanı ele alan sanatçılar" sınıfında yer alır.
1930'larda başladığı yazı hayatı boyunca "sorumlu avare", "gözlemci balıkçı", "çakırkeyf sirozlu", "küfürbaz şair", "müflis tacir", "züğürt yazar", "hamdolsun diyemeyen rantiye", "anadan doğma çevreci" gibi sıfatlarla anılan Abasıyanık'ın tüm yazdıkları bir şair duyarlılığı içermektedir. Hikâye, roman, şiir yazan, çeviriler ve röportajlar yapan sanatçı bütün bu türleri kendine özgü tarzı ile kaynaştırmıştır. Yazarın, anlık heyecanlarını yansıtan izlenimci ve fovist ressamların üslubunu anımsatan bir tarzı olduğu söylenmiştir. Kendi özgün dilini oluştururken André Gide, Comte de Lautréamont, Jean Genet gibi isimlerden etkilenen Abasıyanık, kendisinden sonra gelen Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu, Demir Özlü gibi pek çok yazara da öncülük etmiştir. Ölümünün ardından Burgaz Adası'ndaki evi müzeye dönüştürülen yazar adına her sene öykü ödülü de verilmektedir.
Sait Faik Abasıyanık Kitapları - Eserleri
- Mahalle Kahvesi
- Semaver
- Şahmerdan
- Havuz Başı
- Lüzumsuz Adam
- Seçme Hikayeler
- Havada Bulut
- Sarnıç
- Kayıp Aranıyor
- Alemdağ'da Var Bir Yılan
- Son Kuşlar
- Büyüyen Eller
- Hikâyecinin Kaderi
- Mahkeme Kapısı
- Karganı Bağışla
- Şimdi Sevişme Vakti
- Kumpanya
- Sevgiliye Mektup
- Medarı Maişet Motoru
- Bir Sonbahar Akşamı
- Semaver Sarnıç
- Yaşamak Hırsı
- Balıkçının Ölümü / Yaşasın Edebiyat
- İstanbul Öyküleri Antolojisi
- Tüneldeki Çocuk
- Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler
- Havuz Başı - Son Kuşlar
- Alemdağda Var Bir Yılan / Az Şekerli
- Az Şekerli
- Açık Hava Oteli
- Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası
- Tüneldeki Çocuk - Mahkeme Kapısı
- Müthiş Bir Tren
- Mahalle Kahvesi - Havada Bulut
- Kumpanya - Kayıp Aranıyor
- Bütün Eserleri
- Toplu Öyküler 1
- Öyle Bir Hikâye
- Stelyanos Hrisopulos Gemisi
Sait Faik Abasıyanık Alıntıları - Sözleri
- Gelmeyeceğini çok iyi biliyorum. Onu beklemek , bilhassa güzel… (Az Şekerli)
- “Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi: — Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.” Alıntı: Sait Faik Abasıyanık. “Alemdağ'da Var Bir Yılan”. Apple Books. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Dünyada her şeyle alay edilir , şaka yapılır ama şiirle asla ! (Az Şekerli)
- Sevgilim sen, sen de mi şu havayı kokluyorsun? (Mahalle Kahvesi - Havada Bulut)
- Gülmek, dünyanın en güzel şeyidir. (Bitmemiş Senfoni Ve Sait Faik Kaynakçası)
- Zaten dünya kan ağlıyor, birde biz ağlatmayalım. (Kumpanya)
- Atatürk'ü Niçin Severiz? Atatürk'ü, 'niçin severiz' diye düşünmeden sevmeliyiz... (Açık Hava Oteli)
- Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum... (Lüzumsuz Adam)
- O sevilmek için yaratılmışların en mükemmeliydi. (Kumpanya)
- Yalnızlık dünyayı doldurmuş.Sevmek,bir insanı sevmekle başlar her şey.Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. (Alemdağ'da Var Bir Yılan)
- Keyfim kaçmış, üzgün, ağlamaklı gibiydim. Canım bir taraftan acı bir türkü söylemek çekiyordu. (Sait Faik'ten Çocuklara Hikayeler)
- ' Mühim ' diyoruz ama, bu kendi kendimize verdiğimiz bir peşin hükümden başka bir şey değildir. (Medarı Maişet Motoru)
- "Bırakın beni ey hakikatler! Yürümek istiyorum." Cennetlerin olduğu yere doğru." (Bütün Eserleri)
- "Uzun bir yoldan sonra denizi görmek gibisin..." (Bir Sonbahar Akşamı)
- "İnsanın içinden bir başka insanın kalkıp yürüdüğü görülür." (Mahalle Kahvesi)
- Aklıma sanki bir yerde bir şey unutmuşum, birisine bir söz vermişim, hani bir ismi unuturuz da ararız bulmadan rahat edemeyiz. Öyle bir hal oldum. Evet bu unutulmuş bir isim değildi, ama bunun ne olduğu hakkında da kafamda hiçbir fikir yoktu. (Müthiş Bir Tren)
- Anası: -Ali be, günah be yavrum, dedi. Günah yavrucuğum, yapma! Ali: -Allah affeder ana, dedi. Sonra saf, masum sordu: -Allah hiç gülmez mi? (Öyle Bir Hikâye)
- Kimse kimsenin aslını, kafatası içinin meselesini anlamak için uğraşmıyordu. (Kayıp Aranıyor)
- - Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz? - Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanlarının hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru şeyler söylemeye salahiyetle kıvranan bir adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya... (Havada Bulut)
- Dünyada hiçbir şeyden, zalimlikten iğrendiğim kadar iğrenmem. İnsanoğlunun en büyük savaşı zalimliğe karşı açılmalı. (Kayıp Aranıyor)
Editör: Nasrettin Güneş