Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? - Alişan Kapaklıkaya Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? kimin eseri? Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? kitabının yazarı kimdir? Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? konusu ve anafikri nedir? Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? kitabı ne anlatıyor? Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? PDF indirme linki var mı? Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? kitabının yazarı Alişan Kapaklıkaya kimdir? İşte Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Alişan Kapaklıkaya
Yayın Evi: Yediveren Yayınları
İSBN: 9786055011741
Sayfa Sayısı: 296
Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Biliyor musun bugün sende okunanların çoğu taa çocukluğundan itibaren sana yazılanlar, bugün sende görünenlerin çoğu küçüklüğünde ruhuna ekilenlerdir.
"Bir tomurcuk gibiydim, ne zaman başımı toprağın üstüne çıkarıp filizlendiysem, bir çiçek olarak açmak istediysem kopardılar. Yeniden açmayı denedim, tekrar kopardılar. Adım Gül ama ben hayatımda hiç gülmedim. Kendimi yaprakları dökülmüş, dalları kırılmış bir ağaç gibi hissediyorum."
Koskoca bir delikanlı ya da genç kızken sınıfta arkadaşlarının önünde rencide edildin mi? Birine tepki göstermek isteyip de ayıp olur diye tepkini içine gömdün mü? Hakkını yiyenlere isyanını sadece dişlerini sıkacak kadar gösterebildiğin anlarda neler hissetmiştin?
Aslında başarısızlık diye bir durum yoktur. Bizim başarısızlık sandığımız şey, öğretmenin dersi anlatma biçimi ile öğrencinin dersi öğrenme biçiminin uyuşmamasından kaynaklanan bir durumdur.
"Babama ve kocama olan öfkem gözümü kör etmiş, içimdeki kor ateşin dumanı basiretimi örtmüş. Yaşanmamışlıklara olan hıncım aklımı sis perdesi gibi kapatmış. Korkak, pısırık, tedirgin, endişeli biri olarak yaşamışım bugüne kadar."
Bugüne kadar beynin seni kontrol etti. Şimdi sen beyninin kontrolünü eline alsan ve hayat otobüsünün direksiyonuna geçsen bundan sonra hayatında nasıl değişiklikler olacağını düşünebiliyor musun?
Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? Alıntıları - Sözleri
- “Yaşamak bir yolculuk aslında... Kendini aramaya çıktığın, kendinle buluşmak ve kendini yaşamak istediğin bir yolculuk...Ne zaman başladığı ve ne zaman biteceği senin elinde olmayan bir yolculuk...”
- Zihninde başaramadığın hiçbir şeyi gerçekte başaramazsın. Tarihteki tüm başarılar,büyük buluşlar önce zihinde gerçekleştirilmiştir.
- Her değişim insanda bir çatışma getirir. Eski ile yeninin çatışması. Eski galip gelirse adına alışkanlık, yeni galip gelirse değişim denir. Her değişim bir sorumluluk getirir. Bu sorumluluğu alabilenler çözüm üretir. Alamayanlar ise şikayet eder ve vazgeçip eski alışkanlıklarına döner.
- “Bugüne kadar başkalarının beklediği gibi yaşamaktan,kendimi hiç yaşamadığımı anladım,içim acıdı.”
- Hayatını harcadığın şeyin aslında boş olduğunu anlamaktan daha acı ne olabilir?
- “Ve güneşin batışını fırsat bilen karanlıklar nasıl da çöküverir dünyanın üstüne”.
- Okulda neşeli olan bazılarının kendi evlerinde çok mutsuz bir ortamda yaşadıklarını gördüm. Sınıfta gürültü eden, sınıfın huzurunu bozan bazılarının evde önemsenmediğini, dikkate alınmadığını, sırf öğretmenlerinin dikkatini üzerine çekip fark edilmek için bu davranışı sergilediğini anladım.
- “Neden?” sorusu beyni geçmişe çekerken, “Nasıl?” Sorusu beyni şimdiki ana odaklayıp sana hemen çözümler buldurur.
- Eğer yeniden başlayabilseydim hayata, İkincisinde daha çok hata yapardım, Kusursuz olmaya çalışmaz, sırt üstü yatardım, Neşeli olurdum, ilkinde olamadığım kadar, Çok az şeyi ciddiyetle yapardım, Elbette mutlu anlarım olurdu, Yeniden başlayabilseydim eğer, Sadece mutlu anlarım olurdu. Farkında mısın bilmem, yaşam budur zaten. Anlar, sadece anlar. Siz de onu yaşayın.
- İnsanın beyni sorularla meşgul olursa daha çok çalışır ve daha üretken olur. Sorular oltanın ucundaki iğne gibidir. İğne yoksa, olta sürekli suyun içinde dursa bile balık yakalama şansın yoktur. Beyin denizinin içine soru atarsan daha çok cevap yakalama şansına sahip olursun. En büyük keşifler, icatlar ve yenilikler birilerinin sorduğu “Acaba?”lardan sonra yapılmıştır.
- Ustanın konuya ilgisi ve öğrenmeye olan merakı dikkatimi çekti. Demek ki onun bir çözüme ihtiyacı vardı. Okullarda, öğrencilerde herhangi bir öğrenme ihtiyacı, merakı ve hevesi oluşturmadan, onların dikkatini çekmeden sürekli ders anlatan ve dinlemiyorlar diye bir de onlara kızan öğretmenleri düşündüm. Bir de sevmedikleri, seçmedikleri, neye yarayacağını bile bilmedikleri dersleri dinlemek zorunda olan öğrencileri…
- Basit görüp tekrarından kaçındığımız ayrıntılar bizi muhteşem zaferlerden yoksun bırakabilir. Küçük bir su damlası tekrar tekrar, sürekli damlayarak büyük bir kayayı delebilir.
- Bağışlamak, içimizde bugüne kadar taşıdığımız kin, nefret, düşmanlık, haset, üzüntü, incinmişlik, aşağılanmışlık gibi zehirli duygulardan, beynimizdeki olumsuz düşüncelerden ve sırtımızdaki ağır yüklerden kurtulmaktır. Yani kişinin kendisini yukarda söz ettiğim zararlı duyguların ve düşüncelerin tutsaklığından kurtararak özgürleştirmesidir.
- O günden sonra hiçbir öğrenciyi sadece dış görünüşüyle, sadece sözleriyle, sadece notlarıyla ya da sadece yaptıklarıyla değerlendirmedim. Çünkü bunlar buzdağının sadece görünen kısmıydı. Anladım ki görünen kısmın altında onlara o davranışları yaptıran asıl büyük bir bölüm daha var.
- Her insan aynı duruma bakıp farklı şeyler algılar. Farklı algılamada bir sorun yoktur. Asıl sorun insanın kendi algıladığı gerçeği karşıdakine tek gerçek oymuş gibi dayatmasıdır. Hâlbuki baktığın dünyayı beynindeki duygu, düşünce, ön yargı, korku, ümit, beklenti, olumsuzluk ve ihtiyaçlardan dolayı olduğundan farklı algılayabilirsin. Bazen hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir. İnsan çoğu zaman gerçeğin kendisiyle değil, kafasında canlandırdığı görüntülerle, içindeki duygularla karar verir.
Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sahi sen hiç kendini yaşadın mı? Bu soruyu bundan yaklaşık bir ay kadar önce kendime sormuştum tamamen kitaptan habersiz. Yaşadığım bu hayatın başrolü bendim ama ben bana dayatılan hayatı yaşamak zorunda bırakıldım tam olarak zorunluluk da diyemesek de öğrenilmiş/öğretilmiş bir yaşam biçimiydi bu. Babam babasından gördüğü gibi daha doğrusu göremedikleriyle geliyordu bize. Bazen çok kızsam da bazen ona da hak veriyordum o da babasından böyle görmüştü. Kaç yaşına gelmiş adamdı bu yaştan sonra onun değişmesini beklemek zordu. Annem annesinden böyle görmüş böyle yetişmişti elalemin ne dediği kendinin düşündüğünden çok daha önemliydi. Böyle büyüyen insanlardan başka türlüsünü beklemek, başka türlü yaşamalarını/yaşatmalarını istemek imkansıza yakın.. Bu yüzden kendime sunduğum çözüm kendimi değiştirmekti, zor olacağını bilsemde imkansız olmadığına iknayım. Bu kitapta yer alan hikayeler aslında bir çoğumuzun duyduğu, yaşadığı başına gelen şeyler.. Kendini yaşamak istiyorsan önce kendini tanı,kendini sev, kendine saygı duy ve yola çık.. Umutsuzluğa kapılır gibi olursan derin bir nefes al ve ben nelerin üstesinden geldim bununda üstesinden gelirim çünkü ben güçlüyüm bu güzel sonu hak ediyorum de. Kitapla ilgili çok fazla inceleme niteliğinde cümleler kuramasamda içimden bunları yazmak geldi. Öylesine yani. Kitabı okuyabilirsiniz. (Esraaa)
Gerçekten muhteşem bir kitap sorunları nasıl çözeceğini gösteriyor sanki beni anlatıyor içinde herkese özgü sorunları ve çözümleriyle bize çok dersler veriyor. (Rabia gamze topal)
Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? PDF indirme linki var mı?
Alişan Kapaklıkaya - Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Sen Hiç Kendini Yaşadın mı? PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Alişan Kapaklıkaya Kimdir?
Annesiyle babası kendisine danışmadan onu dünyaya getirdi. Çocukken oyuncaklarını kendisi yapardı. Bazen çamuru biçimlendirip kurutur, bazen babasının eski ceketinin cebini çıkarır, içini yünle doldurup ağzını dikerek top yapardı. İmkânsızlıklara takılmaz ve şartlar ne olursa olsun yeni bir şey ortaya koyardı. İlkokulda kuzu gütmeye başladı. Annesi ölen kuzuların içli melemelerini dinlerken insanların, özellikle de çocukların sahipsiz bırakılmamaları gerektiğini öğrendi. Bütün dünyası, görebildiği kadar gökyüzü, birkaç komşu köy ve ilkokul öğretmeniyle sınırlıydı. Teyzesinin oğlu ortaokula yazılmaya giderken peşine takıldı. Lise birinci sınıftayken bir kış akşamı kar yağarken öğretmenlerinin, tek odalı evine gelip “Alişan yavrum, seni merak ettik, kar yağıyor da yakacağın var mı, sormaya geldik?” demeleriyle kendine ve hayata bakışı değişti. Çok sevinmişti. Çünkü öğretmenleri tarafından ilk defa insan yerine konulduğunu hissetmişti.
Ve öğretmen oldu. 16 yıllık öğretmenliği boyunca eşiyle birlikte bin beş yüz evi ziyaret etti. Öğrencilerinden on iki bin mektup aldı ve hepsini de el yazısıyla cevaplandırdı.
Bir öğrencisinin “Hocam çalışıyorum, çalışıyorum ama bir türlü anlamıyorum” diye sorması üzerine beyinle ilgilenmeye başladı. Öğrenme stilleri, öğrenmeyi öğrenme, kolay ve kalıcı öğrenme konuları üzerine yoğunlaştı. Dersleri öğrenme stillerine göre dizayn edince öğrencilerin ÖSS’deki netleri Türkiye ortalamasının üç buçuk katına çıktı. 2000 yılında NLP ile tanıştı. Galatasaray’ın UEFA kupasındaki başarısını eğitime nasıl uygulayabilirim diye araştırmaya koyuldu. NLP’nin insan yaşamına getirdiği kaliteyi fark etti.
Araştırmalarında derinleştikçe bizim türkülerin yabancıların sazıyla söylenemeyeceğini anladı. Öğrendiklerini önce kendi hayatına uyguladı. Etkili olduğunu anlayınca eğitimlere başladı.
Alişan Kapaklıkaya Kitapları - Eserleri
- Sevgi Bahçesinin Bahçıvanı
- İçindeki Uyuyan Güzeli Uyandır
- Bunları Kimseye Anlatamamıştım
- Öğretmenin Günlüğü
- Sen Hiç Kendini Yaşadın mı?
- Yüreğime Dokunan Eller
- Kalbime Girmeden Beynimde İşin Ne?
- Aramızda Kalsın
- Sevgili Öğretmenim
- Sen Yanımda Ol Yeter
- Asla Vazgeçmedim
- Kendimi Yaşamak İstiyorum
- Kendini Yeniden Başlat
- Siyah Pantolon
Alişan Kapaklıkaya Alıntıları - Sözleri
- Büyükleri onlara sevgisini göstermedi ki onlar size göstermeyi bilsinler. Senin babanın çocukluğunda babalar çocuklarıyla doğru dürüst konuşamazlardı bile. (Sevgi Bahçesinin Bahçıvanı)
- “Bugüne kadar başkalarının beklediği gibi yaşamaktan,kendimi hiç yaşamadığımı anladım,içim acıdı.” (Sen Hiç Kendini Yaşadın mı?)
- Eğer izin verirsen önce gözlerine dokunmak, sonra da yüreğine misafir olmak istiyorum. (Sen Yanımda Ol Yeter)
- Yanlış üslup ,doğru sözün celladıdır... (Kendini Yeniden Başlat)
- Bence mutluluk , birisinin mutluluğunun sebebi olmaktır ! (Sen Yanımda Ol Yeter)
- Nasıl bir anne babaya sahip olduğumuz o kadar da önemli değil . Çünkü onları seçmek bizim elimizde değildi . Ama bizim nasıl bir anne_baba olacağımız çok önemli . Çünkü bu seçim bizim elimizde. (Sevgili Öğretmenim)
- "Ben geçmişimle uğraşmaktan geleceğimi görememişim." (Kendimi Yaşamak İstiyorum)
- Başkalarının kendisini kurtarmasını bekleyenler, kölelerdir (Bunları Kimseye Anlatamamıştım)
- Eğitim öğrenciye saygıyla başlar. (Kalbime Girmeden Beynimde İşin Ne?)
- İki yıl önce Savaş Öğretmen tarafından bu tahtanın önünde öldürülen merakım, öğrenme hevesim, kendime güvenim, Melek Öğretmenin yüreğinden gelen sözleriyle, şefkatiyle ve sevgisiyle yeniden diriliyordu. İçinde hapsolduğum korku mezarının kapağı yeniden açılıyordu sanki. (Yüreğime Dokunan Eller)
- Suç gelin olmuş, koluna takacak damat bulamamış... (Kalbime Girmeden Beynimde İşin Ne?)
- Hedefinde belirli bir limanı olmayan gemiye, hiçbir rüzgâr yardım edemez. (Asla Vazgeçmedim)
- Kitaplar bizim en iyi dostlarimizdir . Her kitap bize , duygularımıza, düşüncelerimize, kısaca kişiliğimize bir başka yönden ayna tutar. Biz sadece karşımızda duran aynaya baksak ancak yüzümüzü ve vücudumuzun ön tarafını görebiliriz . Dört yanımıza ayna koysak, o zaman vücudumuzun tamamını görebiliriz. Kitaplar da böyledir ... Farklı alanlarla ilgili okuduğumuz her kitap bize kişiliğimizin bir yönünü gösterir . Güzel kitaplar bize bizi anlatır. (Sevgili Öğretmenim)
- - "Sen geceleri gökyüzüne bakıyor musun?" + "Evet, öğretmenim, gece babamla koyunlara yem vermeye giderken bakıyorum." - "Ne görüyorsun?" + "Yıldızları." - "Bugün bir daha bak tamam mı?" + "Tamam öğretmenim." - "Göreceğin en parlak yıldız var ya işte sen aynen onun gibisin." (Yüreğime Dokunan Eller)
- . Kalp tenceremizde nefret pişerken dil kaşığımızda sevgi servisi yapılabilir mi? . (Kendimi Yaşamak İstiyorum)
- Çiçekleri tanımayan bir bahçıvanın çok güzel çiçekler yetiştirip onlardan oluşan harika bir bahçe meydana getirmesi zordur . Öğrencilerini tanımayan bir öğretmenin de çok iyi öğrenciler yetiştirip onlardan oluşan harika bir okul meydana getirmesi zor hatta imkansızdır. (Sevgili Öğretmenim)
- Bazı öğretmenler girdikleri gönüllerde kolay kolay unutulmayacak kara bir "is"bırakır bazılarıysa ömür boyu sevgi ile hatırlanacak güzel bir "iz" (Aramızda Kalsın)
- Zaman geçtikçe elimizdeki sızı da geçiyordu ama yüreğimizdeki sızı ne zaman geçecek de bilmiyordum. (Yüreğime Dokunan Eller)
- Anladığım kadarıyla senin bugünün, yani şimdiki zamanın yok. Geçmişin ve geleceğin var. (Aramızda Kalsın)
- Herkesin gözüne tek tek bakıyorum ve her insanın gözünde farklı dünyalar görüyorum. (Kendimi Yaşamak İstiyorum)