diorex
Dedas

Şenlikli Toplum - Ivan Illich Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şenlikli Toplum kimin eseri? Şenlikli Toplum kitabının yazarı kimdir? Şenlikli Toplum konusu ve anafikri nedir? Şenlikli Toplum kitabı ne anlatıyor? Şenlikli Toplum PDF indirme linki var mı? Şenlikli Toplum kitabının yazarı Ivan Illich kimdir? İşte Şenlikli Toplum kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 20.03.2022 08:00
Şenlikli Toplum - Ivan Illich Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Ivan Illich

Çevirmen: Ahmet Kot

Orijinal Adı: Tools for Conviviality

Yayın Evi: Ayrıntı Yayınları

İSBN: 9789755396323

Sayfa Sayısı: 128

Şenlikli Toplum Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Son yılların en radikal yazarlarından Ivan Illich, daha çok kurumlara ve kurumlaşmaya yönelttiği eleştirileriyle tanınıyor. Eğitim, sağlık, politika gibi kurumların insan yaratıcılığını öldürerek insanları kendine bağımlı kıldığını savunuyor. İlerleme ve verimlilik adına korkunç bir üretim/tüketim çılgınlığının yaşandığını oysa sanayileşme ve büyüme kavramlarının vazgeçilmeyecek kavramlar olmadığını ifade ediyor. Şenlikli Toplum'da ise seri üretim teknolojilerinin, insanları bürokrasinin ve makinelerin aksesuarları haline nasıl getirdiğini göstererek modern sanayi toplumlarını sorguluyor. Ve kişiler arasında özerk, yaratıcı ilişkiler kurulabilmesinde araçların rolüne değiniyor. İnsanların çalışırken zevk almaları, sevinç duymaları için araçlara hükmetmeleri gerektiğini belirterek, araçların insanlara hükmetmeye başladığı noktada büyümeye karşı çıkıyor.

*Elimdeki ilginç yapıtın sadece hekimlik ve tedavi konusunu işlediği sanılmasın; Ivan Illich, sorunu çok daha kapsamlı bir açıdan ele alıyor; daha fazla üretim ve daha fazla tüketim ilkesine dayanan çağdaş sanayi toplumunun başımıza açtığı ve nasıl bir sona varacağı açıkça kestirilmeyen sorunudur bu.*

- Melih Cevdet Anday/Cumhuriyet

*Şenlikli Toplum, üretim, verimlilik ve bilim gibi kutsal kavramları sorgularken, beliren sorunların sadece sanayileşmiş ülkeler açısından değil, gelişmekte olan ülkeler ve sosyalist ülkeler açısından da önem taşıdığını vurguluyor.*

- Ahmet Oktay/Milliyet

*Hele hele Yeşil ve Radikal hareketlerin pek sağlıklı olmasa da yeni yeni filiz vermeye başladığı Türkiye'de, Şenlikli Toplum mutlaka ciddiye alınması gereken az sayıda kitaplardan biri.*

- Tuğrul Eryılmaz/Milliyet Sanat

Şenlikli Toplum Alıntıları - Sözleri

  • Neyin yeterli olduğunu bilen bir toplum yoksul olabilir, ama o toplumun üyeleri eşit ölçüde özgürdür.
  • Kapitalist ülkelerde,ne sıklıkta uzun mesafeler katedebileceğiniz,ne kadar ödeyebileceğinize bağlıdır.
  • Hükümetler kamu hizmetlerinin çöküşünü eğitim sisteminin bozulmasını,tahammül edilemez hale gelen ulaşımı,adli süreçteki kargaşayı ve gençlerdeki korkunç hoşnutsuzluğu halledebileceklerini sanıyor.
  • Tıpta aynı ilke,tıbbi bakımın artışıyla hastalıkların da artacağını gösterir;zenginler iatrogen hastalıklar için daha çok tedavi görecek,yoksullarsa bu hastalıklara yakalandıklarıyla kalacaktır.
  • Mevcut yasalar ve yasa koyucular mahkemeler ve verdikleri kararlar,davacılar ve talepleri,endüstrideki kuşatıcı bir görüş birliği ile yozlaştırılmıştır.
  • Bilim ve teknoloji nerede bir sorun yaratsa, bunların ancak daha fazla bilimsel kavrayış ve daha iyi teknolojiyle aşılabileceğini söylemek moda oldu. Kötü yönetimin çaresi daha fazla yönetimdir. Uzmanlaşmış araştırmanın çaresi, disiplinler arası daha pahalı araştırmalardır; tıpkı ırmaklardaki kirlenmelerin çaresinin, çevreyi kirletmeyen daha pahalı deterjanlar olması gibi.
  • İnşaat sektörü,modern ulusal devletlerin toplumlara dayatarak yurttaşlarının yoksulluğunu modernleştirdiği endüstrilere bir başka örnektir.
  • Çağdaş okul sistemi gibi, hastaneye dayalı sağlık hizmetleri de bunlara sahip olanların daha fazlasını alıp, sahip olmayanların ellerindekilerin de alınacağı ilkesine uygundur.
  • Yüz yıldır makinelerin insanlara hizmet etmesini sağlamaya, insanları da hayat boyu makineler için eğitmeye çalıştık.
  • Kimi insanlar besine,kimileri bilyeli yataklara ihtiyaç duyar.
  • Ölüm döşeğinde özel bakım.Bugün bir ABD’li,dünya nüfusunun ortalama yıllık nakit gelirini iki günlük özel bakım için harcayabiliyor.
  • Zaman da para gibi olmuştu: şimdi öğle yemeğine kadar birkaç saat zamanım var; nasıl vakit harcasam?
  • Tıbbi müdahalelerin neden olduğu sayısız zararı giderebilmek için muazzam miktarda para sarf edildi. Hastalıklı bir yaşantıyı sürdürebilmenin maliyeti, tedavinin maliyetini gölgede bırakmaya başladı. Gittikçe daha çok insan, hayatları plastik bir tüpe asılı, demir ciğerlere tutsak ya da böbrek cihazlarına takılı halde daha uzun süre yaşamaya başladı. Yeni hastalıklar tanımlanıp kurumsallaştı. İnsanları sağlıksız şehirlerde ve hasta edici işlerde yaşatabilmenin maliyeti dev boyutlara ulaştı.
  • Bugünkü siyasal amaçların dönüşüm geçirmesinin,tüm insanların varlığını sürdürmesi için gerekli olduğunu görmemizi sağlayacak bir yol gerek bize.

Şenlikli Toplum İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Herkese merhaba,İvan İlllch’in Şenlikli Toplum eserinden bahsetmek istiyorum. Kitabın konusu da yazarın kendisi de orjinal..Bize dayatılan okulların aslında çoğu zaman gerekli olmadığını,insanların kendi arabalarını kendilerinin yapmaları gerektiğini söylüyor..Aslında siyonizmin insanları belli bir kalıba soktuğunu ve her alanda insanların kendi üretimini tıkayıp siyonizmin tek kalıp hayatı dünyaya dayattığını işliyor. Yazar kapitalist toplumun ortaya çıkardığı kurumların ( Eğitim, Sağlık, Politika v.s) insan yaratıcılığını öldürerek insanları kendine bağımlı kıldığını belirtmiş ve toplum üzerindeki etkilerini gözler önüne sermiştir. Büyümenin ve sanayinin üretim/tüketim çılgınlığını yaratarak insanları makinelerin kölesi yaptığını savunmuş ve bu sebeple gerekirse büyümeden ve sanayileşmeden vazgeçilebileceğini belirmiştir. Seri üretim teknolojilerinin, insanları bürokrasinin ve makinaların aksesuvarları haline nasıl getirdiğini göstererek modern sanayi toplumlarını sorgulamıştır. İnsanların çalışırken zevk almaları, sevinç duymaları için araçlara hükmetmeleri gerektiğini belirterek araçların insanlara hükmetmeye başladıkları noktada büyümeye ve bilimsel gelişmeye karşı çıkmıştır. Düzen karşıtı söylemiyle tekelleşme ve kurumsallaşmanın insan hayatı üzerindeki sınırlandırıcı etkisini vurgulayan yazar, daha özgür ve farkındalıklı bir yaşam idealine (Şenlikli Topluma) ulaşma imkanını kendine has üslubuyla ele alıyor. Ufuk açıcı.Bu kitabı şiddetle tavsiye ederim (Dark Reader)

Seneye de giyersiniz diye uzun uzun yazdım: Cep telefonunu aldınız, içindeki çok kullanışlı uygulamalarla hayatınız kolaylaştı, sonra her şeyiniz o telefonun içindekilere bağlı olmaya başladı. Telefon bağımlılığı sizi yabancılaştırdı, onun kölesi yaptı, artık size hükmetmeye başladı. Araba aldınız, kullandınız, mesafe kısaldı, zamandan tasarruf ettiniz ve kullanışlı bir araç haline geldi. Zamanla herkes için araba bir zorunluluk oldu, araç sayısı arttı, trafik oldu, artık trafikte geçen zaman o kadar çoğaldı ki zamandan tasarruf edemez oldunuz, mutsuzluğunuz arttı. Bu örnekler kitabın temel konusu. Yani aşırı büyüme, insanın araçlar üzerindeki denetiminin giderek azalması insanlığı yıkıma götürebilir. İşte insanın makineler üzerinde denetim kurabildiği, büyümenin sınırlandırılabildiği, verimliliğin insanca yaşama götürebildiği, kişinin bağımsızlığını kazandırabildiği toplumlara ''Şenlikli Toplum'' diyor yazar. Kitapta geçen ifadeyle, şenlikli toplum: ''Şenlikli bir üretim biçiminin benimsenmesi, temel kurumların baş aşağı çevrilmesi ve içinin dışarı çıkarılmasıdır.'' Şenlikli olmayan toplumlarda sistem sizi dört koldan kuşatıyor. Bunların başında sağlık ve eğitim geliyor. Her birimiz belli şartlarda hayatta kalabilecek kadar kendimizi iyileştirmeyi bilirken, yakınlarımızın bakımını yapabilirken artık en ufak hapşırıkta dahi bunları çok okuyan ve uzman olan doktorlara bıraktık. Öyle ya en ufak hastalıkta doktora gidiyoruz, verdiği ilacın ne olduğunu dahi bilmiyoruz, yıllarca denetimleri altında bile kalabiliyoruz. Psikolojimizin bozulduğunu uzmanlar biliyor çünkü kendimizi dahi tanıyamayacak kadar yabancılaştık kendimize. Kitaptaki cümle güzel özetlemiş: ''Kişiler hastayım deme haklarını yitirdi, hastalığımız ancak tıp bürokratlarınca belgelendikten sonra kabul ediliyor.'' Okullar da aynı şekilde, artık öğrenim aldığımız, yetenek kazandığımız kurumlar olmaktan çıkıp sadece bizi okumayandan farklı olduğumuza ikna eden, okumayanı dışlayan, sistemin devamına yarayacak bilgileri veren büyük hapishanelere döndü. Kitapta bana göre önemli olan kavram ''Radikal Tekel'' kavramı. Sistem size seçme şansı veriyormuş gibi görünse de her geçen gün hayatınıza daha çok müdahil oluyor. Örneğin ilk paragraftaki gibi araba aldıkça trafik problemi başlıyor, trafik sorununu çözmek için yollar genişletiliyor ve bisiklet yolları ile yaya yolları işgal ediliyor. Siz bisiklet sürmek isteseniz de işiniz çok zorlaşıyor. Ya da okul dışında bir şey öğrendiniz, bunun çok önemi yok. Dünyanın en bilgili adamı da olsanız sertifika ya da belge yoksa kabul görmüyorsunuz, çünkü sistem farklılıklar yerine standart koyuyor. Bu standartlaştırılmış kurumlar aracılığıyla denetimi sağlıyor. Öyle bir denetim ki artık kendi evinizi yapıp yaşamanız imkansız, daha 100 sene evvel insanların önemli kısmı kendi emekleriyle yaptıkları evlerde otururken şimdi rant alanına çevrilmiş inşaat sahalarında çok pahalıya evler alıyorlar. Ev almak böylece lüks haline gelebiliyor. Evsiz sayısının ne kadar arttığını bir düşünün. Oysa evsiz olmak diye bir kavram tarih öncesi çağlarda mümkün değildi, giderek evsizler kavramı çıktı ve sayıları her geçen gün arttı. Çünkü sistem artık evleri de tek tipleştirdi ve kişinin kendi evini yapması hakkını elinden aldı. Sahi bu kadar büyürken, bolluk var denirken neden bunlara bir çözüm bulunamadı? Demek ki sürekli büyümek, kalkınmak ve ilerlemek ile aynı şey değil. Bu nedenle yazar, aslında üretim araçlarının burjuvazide olduğu kapitalizm veya kamuda olduğu komünizmden farklı bir yol öneriyor. Önemli olanın araçların kimin elinde olduğu değil; araçların sınırlandırılabilmesi olduğunu vurguluyor. Bu değişmedikçe mülkiyet kimde olursa olsun makine insana hükmedecek ve insanı yıkıma uğratacak. İnsan yaratıcılığı yerini, süreci anlamadığımız için her şeyi uzman olduğunu iddia edenlerin çözümlerine bırakacak. (Yorgun demokrat)

Denge: Şenlikli Toplum, 1973 yılında, bir papaz, eğitimci ve felsefeci olan Ivan İllich tarafından yazılmıştır. Kitap, yazarın Türkiye de Okulsuz Toplum dan sonra 1988 de Ayrıntı yayınları tarafından basılan, 128 sayfalık 2. kitabıdır ve sosyolojik inceleme niteliğindedir. Kitap beş bölümden oluşuyor. Eğitim, sağlık, politika, teknoloji üzerine derin sorgulamaları ve şenlikli bir toplum için yazarın önerileri yer alıyor. Kitapta sade bir dil kullanılmış fakat inceleme olduğu için yavaş ilerliyor. **Spoiler içerebilir. Kitap; modernleşmenin, seri üretimin, bürokrasinin insanlar arasındaki yaratıcı ilişkilere etkisine değiniyor. Değişime tamamen karşı olmayan yazar, bunun insanın dengesini bozmayacak şekilde belli sınırlar içerisinde yapılmasının daha faydalı olacağını ve toplumun örf ve adetleri ile de denge içinde olması gerektiğini düşünüyor. Her insanın eşit mal sahibi olmasındansa eşit iş hakkına sahip olmasının, çalıştığı işi de zevk alarak yapabilmesi için kullandığı araçlar üzerinde hüküm kurabilmesi gerektiğini sıkça vurguluyor. Çünkü insanlar araçları kullanmanın ve üretmenin gücünü koruyup yatırım yapma yeteneğinden yoksun bırakılmamalıdır. İnsanların sınırlar içinde yaşaması ve özverili davranması kendine olan güvenini koruyacaktır. Dilin (kavramlara, durum ve duygulara verdiğimiz adları belki biraz mizah ve neşeli duygularla ön plana çıkarırsak, ezberleri değil de dilin farklı yönlerinikullanırsak), endüstriyel toplumun hızlı büyümesine karşı en kuvvetli araç olarak kullanılabileceğini ve şenlikli yaşamın savunmasını, araçları denetleyebilen insanlarca yapıldığı taktirde mümkün olabileceğini belirten yazar; aşırı ilerleme ve verimlilik adına yapılan korkunç üretim/tüketim çılgınlığının bu şekilde durdurulabileceğini ümit ediyor. Kitabı incelediği konuların temel sorunlar olması ve yazarın yaklaşımlarını, yaklaşımlarını güçlendirmek amacıyla verdiği örnekleri sevdim. Kitabın inceliğine bakarak, kısa sürede okumaya değil de sindirerek ilerlemeyönelmenin (tabi benim gibi kitabı bir yerlerde unutmamanın da ) daha doğru olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Tuğrul Eryılmaz a da katılıyorum: "Hele hele yeşil ve radikal hareketlerin pek sağlıklı olmasa da yeni yeni filiz vermeye başladığı Türkiye'de, Şenlikli toplum mutlaka ciddiye alınması gereken az sayıda kitaplardan biri." (Özlem)

Şenlikli Toplum PDF indirme linki var mı?

Ivan Illich - Şenlikli Toplum kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şenlikli Toplum PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı Ivan Illich Kimdir?

Ivan Illich, (1926-2002) Avusturyalı filozof ve toplum eleştirmeni. Çağdaş batı kültürü, kurumları ve eğitim, çalışma hayatı, enerjinin kullanımı, ekonomik gelişme, sağlık vb. alanlardaki etkileri üzerine eleştirel incelemeler kaleme almıştır.

Hayatı

1926 yılında Viyana'da Hırvat bir baba ve Seferat-Yahudi bir annenin oğlu olarak dünyaya geldi. Babasının gelir durumu sebebiyle pek çok ülkeyi gezip görme imkânına kavuştu. İtalyanca, Fransızca ve Almancayı ana dilleri gibi bilirken, daha sonra bu dillere Sırpça-Hırvatça, Antik Yunan ve Latin dilleri, İspanyolca, Portekizce, Hindi vs. de ekledi. İtalya'da Florence Üniversitesi'nde Histoloji ve Kristalografi, Vatikan'da Pontifical Gregorian Üniversitesi'nde teoloji ve felsefe, Salzburg'da Ortaçağ Tarihi eğitimi gördü. Porto Riko Katolik Üniversitesi başkan yardımcılığına getirildi. 1961'de Meksika Cuernavaca'da Centro Intercultural de Documentación (CIDOC, International Documentation of Center) kurdu. Merkezin araştırmaları Vatikan ve CIA ile çatışmasına sebep oldu.

Illich 1970'lerde Fransa'daki sol entelektüel çevrede popüler olmasına karşın François Mitterrand'ın 1981'deki seçiminden sonra Fransız solunun hükümete gelmesiyle birlikte görüşleri fazla kötümser bulunduğundan bu çevrelerdeki etkisi gün geçtikçe azalmıştır.

Hayatının sonraki yıllarında kansere yakalandı ve eleştirdiği kurumsallaşmış tıp yerine geleneksel metotlara başvurdu. Hastalığının ilk aşamalarında tümör ile ilgili bir doktora danışmış ancak kendisine konuşma yeteneğinin kaybolma ihtimalinin çok yüksek olduğu söylenmişti. "Ölümlülüğüm" diye adlandırdığı tümör ile hayatının sonuna kadar yaşadı.

Eserlerinden

(Şenlikli Toplum adlı eserinden)

Araçların aşırı ölçüde gelişmesi, insanları çok yeni biçimlerde tehdit etmektedir. Bu tehditler geleneksel angarya ve haksız muameleye benzemekle birlikte, yeni bir kategori oluştururlar. Çünkü bunları yaratanlar da, kurbanları da aynı kişilerdir: Yıkıcılıkta sınır tanımayan araçları hem yöneten hem de talep eden kişiler. Bu oyunda, başlangıçta bazıları kazansa da, sonuçta herkes her şeyini kaybeder...

Araçların insanlara yönelik taleplerinin maliyeti gittikçe artmaktadır. İnsanı araçlarının hizmetine girecek duruma getirmenin maliyetindeki artış, bütün üretimde ağırlığın mallardan hizmetlere doğru kaymasıyla kendini göstermektedir. Hayat dengesinin, büyüyen endüstrilerin dinamiğine gösterdiği direnci kırmak için, insanın gittikçe daha çok yönlendirilip denetlenmesi gerekmektedir. Bu yönlendirme, eğitsel, tıbbi ve yönetsel tedavi biçimini alır. Eğitim, rekabetçi tüketiciler yaratır; tıp, bunların artık ihtiyaç duymağa başladığı yönlendirilmiş çevrede varlıklarını sürdürmelerini sağlar; bürokrasi ise, insanların anlamsız işleri yerine getirebilmesi için toplumsal denetim uygulamanın gerekliliğini yansıtır. Buna paralel olarak, yeni ayrıcalık düzeylerinin ordu, polis ve güvenlik önlemleriyle korunmasının maliyetinde görülen artış da, tüketim toplumunda kaçınılmaz olarak iki tür köle bulunduğunu gösterir: Vazgeçilmez alışkanlıkların kölesi olanlarla kıskançlığın kölesi olanlar.

(Okulsuz Toplum adlı eserinden)

Günümüzde okul sistemi tarih boyunca güçlü kiliseler için geçerli olan üç işlevi yerine getirmektedir. Okul hem toplum mitinin kaynağı, hem bu mitin tezatlarının kurumsallaştırılması ve hem de mit ile gerçeklik arasında uyumsuzluğu tekrar üretecek ve gizleyecek olan ritüel mekanıdır...Özgür bir toplumun, modern bir okulda oluşturulabileceği görüşü paradoksal bir iddiadır. Bireysel özgürlüğü garanti altına alma, bir öğretmenin öğrencileriyle meşguliyetinde tamamiyle gözardı edilmektedir. Öğretmen sahip olduğu kişiliğini yargı, ideoloji ve doktor işlevleriyle birleştirdiğinde, toplumun temel yapısı, yaşam için hazırlanması gereken süreçle amacından saptırılmaktadır. Bu üç gücü birleştiren bir öğretmen, öğrencinin yasal veya ekonomik reşit olmama durumunu meydana getiren ya da özgür toplanma hakkını kısıtlayan yasalara göre öğrencinin haklarını daha fazla kısıtlar. Ağaçları yaşken eğip bükmek sevgili öğretmenlerin içtenlikle yerine getirdikleri kutsal ve benzersiz bir vazifedir.

(Sağlığın Gaspı adlı eserinden)

Maalesef, yararı olmamasının yanı sıra zararı da olmayan tıp hizmeti, gittikçe büyüyen tıp kurumunun günümüz toplumuna verdiği zararların yanında çok önemsiz kalır. Teknik tıbbi müdahalelerden kaynaklanan ağrı, fonksiyon bozukluğu, sakatlık ve acı günümüzde trafik ve iş kazalarıyla ve hatta savaşla ilgili etkinliklerle bile yarışır duruma gelmiş ve tıbbın zararlarını günümüzün en hızlı yayılan salgınlarından biri haline getirmiştir...Gücünü yasa ve dinden ayrı tutmakta hep diretmiş olan Batı tıbbı şimdi tersine, onların da ötesine geçmiştir. Bazı endüstri toplumlarında sosyal etiketleme, her sapkınlığın tıbbi bir etiket taşıdığı noktaya dek tıplaşmıştır. Böylece, tıbbi teşhisin ahlâki ögesinin karanlıkta kalması, Asklepios otoritesini totaliter bir güçle donatmıştır...

Ivan Illich Kitapları - Eserleri

  • Okulsuz Toplum
  • Sağlığın Gaspı
  • Şenlikli Toplum
  • Tüketim Köleliği
  • Geçmişin Aynasında
  • İşsizlik Hakkı
  • Enerji ve Eşitlik
  • Gölge İş
  • H2O ve Unutmanın Suları
  • Gender

Ivan Illich Alıntıları - Sözleri

  • Bize iletilen bir haberin iyi mi, kötü mü olduğuna karar verebilmemiz, düşüncemizin derinliği ve ufkumuzun genişliğiyle bağlantılıdır. (Okulsuz Toplum)
  • Bilim ve teknoloji nerede bir sorun yaratsa, bunların ancak daha fazla bilimsel kavrayış ve daha iyi teknolojiyle aşılabileceğini söylemek moda oldu. Kötü yönetimin çaresi daha fazla yönetimdir. Uzmanlaşmış araştırmanın çaresi, disiplinler arası daha pahalı araştırmalardır; tıpkı ırmaklardaki kirlenmelerin çaresinin, çevreyi kirletmeyen daha pahalı deterjanlar olması gibi. (Şenlikli Toplum)
  • On ikinci yüzyıl sonlarına dek yoksulluk tabiri dünyevi şeylerden el etek çekme anlamı taşıyordu. (Gölge İş)
  • Vücudun sıcaklığını arttırıp erotik rüyalara sebep olduğu için ağır yorganlar yasaklandı. (Geçmişin Aynasında)
  • Özgürlük, paketlenmiş mallar arasında dilediğini seçebilmeye indirgenmiştir. (Okulsuz Toplum)
  • Meskûn, meskeni için çok çaba harcar. Bir çatı altında uyuma ihtiyacı, kültürel olarak kendisinden beklenen bir ihtiyaca dönüşmüştür artık. Barınma serbestliği artık onun için önemsizdir. Önceden inşa edilmiş binalarda belirli bir metrekare talep etme hakkına sahiptir. Sunulan hizmetleri kullanma hakkına ve becerisine son derece önem verir. Yaşama sanatı onun için bir cezadır; yaşama sanatına ihtiyacı yoktur çünkü onun ihtiyacı bir apartman dairesidir; tıpkı tibbî cihazlara güvendiği ve ölme sanatını hiç aklına getirmediği için acı çekme sanatına ihtiyacı olmadığı gibi. Meskûn, onun için yapılmış bir dünyada yaşar. Artık otoyollarda yürümeye izni olmadığı gibi duvarında delik dahi açamaz. Ardında bıraktıkları, çöp adı altında toplanır ve atılır. Çevre, müşterek yaşam alanından çıkıp insanlar için garaj, ticari mal ve arabaların yapımı için bir kaynak durumuna dönüştürülmüştür. Toplu konutlar meskûnlar için odacıklar sağlar. Bu tür toplu konutlar onlar için planlanmış, inşa edilmiş ve donatılmıştır. Insanın kendi evinde yaşamasının birtakım avantajları vardır elbette. Sadece zenginler kapının yerini değiştirip duvara çivi çakabilir. Insanın kendine özgü yaşam alanlarının yerini birbirine benzer garajlar almıştır. Tayvan'dan Ohio'ya, Lima'dan Pekin'e konutların hepsi birbirine benzer. Gittiğiniz her yerde insanlar için insa edilmiş aynı garajları görebilirsiniz; iş gücünü gece boyunca yerleştirebileceğiniz, ulaşım imkânları açısından elverişli raflara benzerler. Kira sözleşmesi ya da kredi başvurusu ile usulüne uygun olarak kayıt altına alınmış, kendileri için üretilmiş barınaklarda yaşayan meskûnlar, yaşayanların zevkine göre insa edilen evlerde yaşayanların yerini almıştır. (Geçmişin Aynasında)
  • Toplumsal anlamda yeniden yapılanma, vatandaşlar arasında yayılan bir şüphe ile başlar. (Tüketim Köleliği)
  • Örneğin eskiden sokaklar öncelikle insanlar içindi. İnsanlar sokaklarda yetişiyor ve çoğu burada öğrendiklerini kullanarak hayatını sürdürme yeteneğine sahip oluyorlardı. (Gölge İş)
  • Dil, bütün zorluğuna rağmen yeniden diriltilmelidir. (Tüketim Köleliği)
  • Planlanmış ve yönlendirilmiş ihtiyaçların bu tahakkümü şehrin silüetine de yansır: Profesyonel binaları, kalabalıklara yukarıdan bakmaktadır, sağlık, eğitim ve refahın yeni katedrallarine doğru bitip tükenmez bir hac yolculuğu içinde, aralarında mekik dokuyan, şu kalabalıklara. (Tüketim Köleliği)
  • Teşhise ne denli ikna olunursa, gelecek tedavinin değeri o ölçüde büyük olur; insanları ikisine birden gereksinim duyduklarına ikna etmek ne denli kolay olursa, endüstriyel büyümeye karşı isyan etme olasılıkları da o denli az olur. (Sağlığın Gaspı)
  • Hükümetler kamu hizmetlerinin çöküşünü eğitim sisteminin bozulmasını,tahammül edilemez hale gelen ulaşımı,adli süreçteki kargaşayı ve gençlerdeki korkunç hoşnutsuzluğu halledebileceklerini sanıyor. (Şenlikli Toplum)
  • Okul, ya insanları yaşama bağlamakta ya da bazı kurumlarda çalışmalarının uygun olacağına onları inandırmaktadır. (Okulsuz Toplum)
  • Kritik sınırların ötesinde büyümüş, profesyonel ve doktora dayalı bir sağlık koruma sistemi üç nedenden dolayı hasta edicidir: Potansiyel yararlarından daha ağır basan klinik zararlar verir; toplumu sağlıksız kılan koşulların üstünü örtse de onları arttırmaktan başka bir şey yapamaz; bireyin kendi kendini iyileştirme ve çevresini biçimlendirme gücünü saptırma ve elinden alma eğilimindedir. Çağdaş tıp sistemi katlanılabilir sınırları aşmıştır. Toplum sağlığı metodolojisindeki medikal ve paramedikal tekel, bilimsel başarının insanın değil, sanayinin gelişimini güçlendirecek biçimde yanlış kullanımına net bir örnektir. Böyle bir tıp, toplumdan rahatsız ve bıkkın insanları hasta, güçsüz ve teknik onarım gerektiren kişiler olduklarına ikna etmeye yarayan bir araçtır yalnızca. (Sağlığın Gaspı)
  • . .und sie schaufeln ein Grab in den Lüften... ein Grab in den Wolken, da liegt man nicht eng”’ (Gölge İş)
  • Öteki büyük endüstriler gibi, sağlık sistemi de ürünlerini talebin sınırsız olduğu yere yöneltir: Ölüme karşı direnmeye. (Sağlığın Gaspı)
  • Toplum çapında iatrojenik hastalıklardan (insan eliyle, sağlıkçılardan) kurtulunması profesyonel ya da mesleki değil, politik bir iştir. Bunun sağlıklı olma özgürlüğü ile adil bir sağlık hizmeti elde etme hakkı arasındaki denge kavramından oluşmuş temellerin üzerine oturması gerekir. Son kuşaklarda, sağlık hizmeti üzerindeki tekel kontrolsüz bir şekilde genişledi ve kendî bedenlerimizle ilgili özgürlüğümüze tecavüz etti. Toplum, hastalığı olduğunu, kimin hasta olduğunu ya da olabileceğini ve bu kişilere ne yapılabileceğini belirleme şeklindeki ayrıcalıklı hakkını hekimlere devretti. Sapmalar, artık yalnızca, tibbi yorumun uygun gördüğü ve haklı bulduğu ölçüde “meşru’dur. Tüm yurttaşlara tıp sisteminden hemen hemen sınırsız yarar sağlama vaadi, sürekli kendi kendini sağlığa kavuşturan bir yaşam sürmek isteyen halkın gereksindiği çevresel ve kültürel koşulları yok etme tehdidindedir. Bu gidiş açığa çıkarılmalı ve tersine döndürülmelidir. (Sağlığın Gaspı)
  • Şimdi azınlık oluşturanlar, bir yolunu bulup bir tek veya bütün hasta rollerinden kaçan şu toplum düzenine aykırı kimselerdir. (Tüketim Köleliği)
  • Ulaşımın tekelinde bir dünyada yaşamayı kabullenen bir yolcu, uzunluk ve şeklini artık kontrol edemediği mesafelerin taciz edilen ve taşıyabileceğinden fazlasını yüklenmiş bir tüketicisi haline gelir. (Enerji ve Eşitlik)
  • Bisiklet, insanın kendiliğinden hareketini teorik olarak daha fazla ilerlemenin mümkün olmadığı yeni bir düzene yükseltmiştir. Bunun aksine gittikçe hızlanan araba, toplumları gittikçe felce uğratan bir hız ayiniyle meşgul etmiştir. (Enerji ve Eşitlik)

Yorum Yaz