Şerefe - Aydın Boysan Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Şerefe kimin eseri? Şerefe kitabının yazarı kimdir? Şerefe konusu ve anafikri nedir? Şerefe kitabı ne anlatıyor? Şerefe PDF indirme linki var mı? Şerefe kitabının yazarı Aydın Boysan kimdir? İşte Şerefe kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Aydın Boysan
Yayın Evi: Doğan Kitap
İSBN: 9786051110370
Sayfa Sayısı: 152
Şerefe Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Sohbet tadında anlatımıyla, Aydın Boysan'dan birbirinden ilginç anılar....
Rakı içmek bir sanattır diyor Aydın Boysan, "demcilik" yabana atılmayacak bir iş. Boysan Cumhuriyet'in ilanından iki yıl önce başlayan ömründe ilk yılların parlak yükselişinin ardından yaklaşık 60 yıldır birçok olayın kötüleştiğini hatta berbatlaştığını görmüş, ama yine de tek bir tesellisi var. O da 60 yılda kalitesi iyileşen rakılar. Boysan uzun zamandır aklına koyup da henüz istediği gibi gerçekleştiremediği bir konuya, demlenme konusuna, bu kitapta yeterince değiniyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Şerefe Alıntıları - Sözleri
- "Şerefini korumak, herkesin kendi görevi... Ama sağlığı korumak, herkesin kendi elinde değil... Onun için şerefe değil, sağlığa diyerek içmeli!"
- Alkolle ahlakın çökeceğini iddia edenler ile kanunlar ve geleneklere karşı ve ahlakdışı çıkarlar peşinde olmaya utanmayanlar arasında değilim.
- Montaigne demiş ki: "Kimse akıl payından şikayetçi değildir. Çünkü aklını beğenmemesi için, kendi aklından ötesini görebilmesi gerekir. "
- Dün gece akşam yemeği sonrasında cesaret bulup düşündüm ve bütün dünya politikacıları için, parlak bir yemin formülü buldum: "Tek sözcükle... Evet, sadece bir tek sözcükle: Çalmayacağım!"
- Şişede durduğu gibi Durmaz ki kafir Tutar insana yaşamayı sevdirir Metin Eloğlu
- Mizah düşündürme sanatıdır...
- Dem sözcüğü Soluk-nefes anlamlarına geldiği gibi, an-zaman yada düpedüz içki anlamlarına da geliyor ..
- Rakı Vücutla değil ruhla içilecektir....
- Şairimiz Yahya Kemal diyor ki; İnsan alemde hayal ettiği müddetçe Yaşar....
Şerefe İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Sohbet ediyormuş havasında yazılmış. Bir çok yazardan, şairden şiirler serpiştirilmiş. Açıksözlü,eğlenmeyi, keyifi seven, politikacılardan pek hoşlanmayan insanın yazdıklarından oluşuyor. Mizah anlayışı ara ara tebessüm ettirdi. Her şeyin çoğunun zarar olduğunu alkolden ağırlık vererek bize anlatmış fakat bunu yeşilay havasıyla değil (Müzeyyen Öztürk)
Uzun zamandır okuduğum en keyifli hatta ara ara kahkaha attığım bir anlatı kitabı oldu. Rahmetli Aydın Boysan ile aynı sofrayı paylaşmayı ve okuduklarımı ondan dinlemeyi çok isterdim... (Deniz Süerkan)
İstisnalarımız vardır elbet ama pek çoğumuz Aydın Boysan' ı Okan Bayülgen'in programında tanıdık. Cebini doldurmanın yanında böyle küçük yararları da oldu demek ki omurgasızın. O programda Aydın Boysan'ın rakı üzerine anlattığı hikayeler hala Youtube'da zevkle izlenir pek çok genç tarafından. Aslında mimar kendisi ama o yaşta olup da iyi eğitim almış bir adam olunca ister istemez üstat oluyorsun pek çok konuda çünkü döneminde senden daha iyi eğitim alabilmiş hemen hemen hiç kimse yok. Kitapla ilgili söyleyeceklerim kısa olduğundan başka konulara değiniyorum şu an ama çok da dağıtmayacağım konuyu. Böyle bir ülkede Aydın Boysan'ın yaşında olup da iyi eğitim almış bir adam pek çok imkana sahip bir adam oluyor haliyle. Aydın Boysan da kitabından anladığım ve bir iki videosundan gördüğüm kadarıyla gerçekten hayattan keyif alan ve etrafındakilere de keyif veren bir adam, bir önceki cümlede bahsettiğim üzere bunun için pek çok da imkana sahip. Kitabın adından anlaşılacağı üzere kitap alkol -özellikle rakı- üzerine hikayelerden, fıkralardan, anılardan oluşan, bir günde çok rahatlıkla okunup bitirilebilecek bir kitap. Her yerde, her şartta okunabilen, insanı yormayan, belki bir iki hikaye hariç düşündürmeyen, sık sık tebessüm ettiren, bol bol alkole aşerdiren bir kitap olmuş. Bir gezi kitabı sayılmaz elbette ama Aydın Boysan' ın gezdiği gördüğü yerlere ilişkin ufak anıları, anekdotları var kitapta ve bazıları fotoğraflarla da süslenmiş. Ana temamız ise rakı, mezeler, demciler, mekanlar, dostlar ve bir de İstanbul. Tv'de çok keyifli ve güler yüzlü görünen Aydın Boysan'ı bir fuardaki imza gününde uzaktan görmüştüm. Öyle tanışma merakı olan biri olmadığımdan ve o tanışmalar sırasındaki söylemleri, tavırları çoğu zaman çok sahte bulduğumdan yanına yaklaşmadım dolayısıyla 10 saniyelik bir izlenimle yorum yapmak çok doğru olmaz elbette ama huysuz ve soğuk duruyordu. Belki de insanlar bunaltmıştır adamı. Ama bu kitaptaki üslup tam olarak televizyon ekranındaki Aydın Boysan üslubu. Samimi, sıcak ve konuşur gibi. Rakıyı, içmeyi, muhabbeti seven insanlarsanız; dozunda içen, dozunda gülen, dozunda efkarlanan insanlarsanız seversiniz kitabı, ara sıra da elinize alır bazı yerleri tekrar tekrar okursunuz. Hatta belki bir mesai bitiminde, kitabın etkisiyle, kendinizi karşı cinsle kesişmek için bir pub yerine, alkolün tadına varmak için bir birahaneye atarsınız, ''koltuk meyhanesi'' niyetine. (Utku Turhan)
Şerefe PDF indirme linki var mı?
Aydın Boysan - Şerefe kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şerefe PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.
Kitabın Yazarı Aydın Boysan Kimdir?
Aydın Boysan (d. 17 Haziran 1921, İstanbul), Türk mimar ve gazeteci.
Öğretmen Nevreste Hanım ile muhasebeci Esat Boysan'ın çocuğu olarak dünyaya geldi. 1939 yılında Pertevniyal Lisesi'ni, 1945'te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirdi. Mesleğini 1999'a kadar ara vermeden sürdürdü. Türkiye Mimarlar Odası'nın kurucuları arasında yer aldı; yönetim kurulu üyesi, ilk genel sekreteri ve İstanbul şube başkanı oldu. 1957-1972 yıllarında İstanbul Teknik Üniversitesi'nde ders verdi. Ulusal ve uluslararası mimarlık yarışmalarında ödüller kazandı. Kendi kitaplarını basmak için Bas Yayınları'nı kurdu (1984-1993). Aralıksız olarak on yıl Hürriyet ve üç yıl Akşam gazetelerinde köşe yazıları yazdı.
Aydın Boysan, oyuncu Haldun Boysan'ın babasıdır.
Aydın Boysan Kitapları - Eserleri
- Nereye Gitti İstanbul?
- İstanbul'un Kuytu Köşeleri
- Şerefe
- Bıkma Yaşa
- Acele Etme Çabuk Ol
- Ne Güzel Günlermiş
- Yıldızlardan Bile Uzaklarda
- Yüzler ve Yürekler
- Bir Ömür Yetmiyor
- Ayıp Olmadan
- Ne Hoş Zamanlardı
- Doyulmaz Dünyamıza
- Doksan Beş Yıldan Serpintiler
- Haydi Dostlar
- Paldır Güldür
- İstanbul Esintileri
- Neşeli Konuklar
- Umut Simit
- İnsan Suyu Zaman Nehrinde Akıyor
- Uzun Yaşamanın Sırrı
- Aldanmak
- Aynalar
- Felekten Bir Gün
- Yalan
- Neşeye Şarkı
- Oldu Mu Ya
- Fısıltı
- Leke Bırakan Gölgeler
- Merak Uyanınca
- İki Nesil Bir Şehir
- Yangın Var
- Binbir Yaşam Sahnesi
- Zaman Geçerken
- Uzaklardan
- Yollarda
- Nerede Yaşıyoruz?
- Yaşama Sevinci
- Yıl 2046 Uzay Anıları
- Dostluk, Mizah Söyleşileri
- Sev ve Yaşa
Aydın Boysan Alıntıları - Sözleri
- Yaşamanın başarılmasından da öte, yaşamayı severek sanatlaştırma gücüne varılmalıdır ki, yaşama sevincinin vereceği huzura kavuşulabilsin. Yaşamak, çok yanıyla sevdaya (aşka) benzer çok sevenin zihinsel gücü ile yaratılan bilmiş olan... (Uzun Yaşamanın Sırrı)
- Yüzyıllarca zaferden zafere koşan Roma İmparatorluğu'nda bayram günü sayıları öyle ölçüsüz artmış ve yılın yarısına yaklaşmıştı. Roma İmparatorluğu'nun bu yüzden battığı da anlatılır. (Acele Etme Çabuk Ol)
- Zaman kavramını önemsemeyenler, yaşamın ne anlama geldiğini anlamazlar bile... (Bıkma Yaşa)
- Yalnız kitap okumaktır. Başka hiçbir konu insanı ruhsal çölleşme akıbetinden koruyamaz. (Haydi Dostlar)
- "Nerede bir kargaşa varsa, orada şarlatanlık ve ahlak fukaralığından kuşkulanmalıdır." (Felekten Bir Gün)
- Ölüm dahil herşeyin mizahı olur. Zaten kişi gülerek ölmesini beceremiyorsa, o zaman sahiden ağlamalıdır. (Paldır Güldür)
- Mizaha sinirlenen politikacı, kendisine ayna tutulmasına içerler. İlkel olduğu için, kin de tutar. Kin tutan politikacı, kin tutan deveden daha ilkeldir. (Ne Güzel Günlermiş)
- Yaşamın, iki önemli işkence makinası var. Bu iki makina, durmak bilmeden çalışır. Birisi, ‘rastlantılar’dır. Yaşamın ikinci işkence makinasıysa, ‘zaman’dır. (İstanbul'un Kuytu Köşeleri)
- “Geçmiş bir bakıma, içinde yaşadığımız zamandan çok daha gerçektir; en azından çok daha dayanıklı, çok daha süreklidir. Şimdiki zaman akıp gider, yiter, parmaklarımızın arasından kum gibi kayar. Maddesel ağırlığına ancak anılarda kavuşur.” (Nereye Gitti İstanbul?)
- Örneğin "hukukun üstünlüğü tartışılmaz" dendiği zaman benim de içimden inanmak geliyor. Ama bu romantik bir duygu... Gerçek o değil... Eğer bir ülkede iktidardaki çoğunluk partisi genel başkanı her istediğini yapabiliyorsa, o ana kadar açığa vurmadığı bir düşüncesini, önerisini sabaha karşı kanun maddesi hâline getirebiliyorsa, o ülkede hukukun üstünlüğü tartışılır. (Doksan Beş Yıldan Serpintiler)
- Bir işsiz, arkadaşına anlatıyor: "Son genel müdürüm gibi ince ruhlu adam görmedim. İşime son verdiği gün beni odasına çağırıp: 'Siz olmadan bütün bu işlerin içinden nasıl çıkacağımızı bilemiyorum. Ama, yarından başlayarak özveriye katlanarak ve bunu deneyeceğiz' dedi.." (Aldanmak)
- Çağdaş mizahın amacı, insanların aklını, gerçekleri görünceye kadar çalıştırmaktır. (Ne Güzel Günlermiş)
- -Eğer 10000 mark yardım yapmazsanız kendimi tavana asarım. -İstediğiniz parayı veremem. Ama isterseniz çamaşır ipini yollarım. (Haydi Dostlar)
- Ömründe aynaya bakmamış, yani demek isterim ki kendini hiç tanımayan bir pervasızın başkalarına gülmesi, onun kendini kurtarma çabasıdır. İçine düştüğü çukurdan, bu yolla çıkacağını sanmasıdır. (Ne Güzel Günlermiş)
- "Kültür güneşinin alçak ufuklarda dolaştığı ülkelerde, cücelerin gölgesi büyük olur." (Uzun Yaşamanın Sırrı)
- Biz daha iki milyon yıl önce, gözle görülen büyüklüklerin, yüksekliklerin, ruhsal 'küçülme ve alçalmalardan' kaynaklandığını öğrendik de ondan... (Yıldızlardan Bile Uzaklarda)
- “Chur Piskoposu Caminada, kilise görevi dışındaki tüm toplum sorunlarını da dertlenerek uğraş konusu yapan, ilginç bir kişilik... Tarih ve sosyal bilimlerle çok ilgili... Kim olursa olsun, herkesle ilişki kurarak incelemeler yapıyor. Bir gün dağ başında rastladığı bir çobanla ilgileniyor. Kazancının çok az olduğunu öğrenince çobana acıyor ve diyor ki: ‘Ben de çoban sayılırım ama ben çok daha fazla kazanıyorum.’ Çoban tahminde bulunuyor: ‘Siz herhalde çok daha fazla sığırı korumaya çalışıyorsunuz.’”... (Ne Güzel Günlermiş)
- "Çünkü insanlar hiç değişmiyor. Akıl, vicdan ve ahlak, tıpkı binlerce yıl önceki gibi. Tıpkısının aynısı. Otomobile, uçağa binen insanın aklı ve vicdanı, eşeğe binenden daha çok ve hızlı çalışmıyor sonucunu çıkarıyorum. Bu sonuç da bana işkence oluyor. " (Acele Etme Çabuk Ol)
- Oysa düşünmek ve duyumsamak, elbette az ya da çok, beyin ve yürek çabası gerektiriyor. (Bıkma Yaşa)
- Ayasofya’ya dört minare eklemiş cami yapmış ama, yüzyıllardır safça atlanan bir özellik var: Binanın adı yüzyıllardır “Ayasofya Camii”… Caminin adından hala bir Hıristiyan Azize’sinin adı sökülüp atılmamış. Bu davranış uyuklayarak atlanan bir incelik. (Bir Ömür Yetmiyor)