diorex
Dedas

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı - Haldun Taner Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı kimin eseri? Sersem Kocanın Kurnaz Karısı kitabının yazarı kimdir? Sersem Kocanın Kurnaz Karısı konusu ve anafikri nedir? Sersem Kocanın Kurnaz Karısı kitabı ne anlatıyor? Sersem Kocanın Kurnaz Karısı kitabının yazarı Haldun Taner kimdir? İşte Sersem Kocanın Kurnaz Karısı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 27.02.2022 16:00
Sersem Kocanın Kurnaz Karısı - Haldun Taner Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: Haldun Taner

Yayın Evi: Bilgi Yayınları

İSBN: 9789754941012

Sayfa Sayısı: 127

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Haldun Taner, Sersem Kocanın Kurnaz Karısı oyununda zaman, uzam, durum ve ilişkiler bağlamında yaptığı çok ustaca seçimlerle oluşturduğu esnek ve devingen yapı içinde içeriği, iç içe girmiş çeşitli katmanlarda biçimlendirmiştir. Gerçekten de Sersem Kocanın Kurnaz Karısı, yapısıyla, öyküsüyle, kişileriyle, tartıştığı konuyla, sanatçılara sahnede yüklediği ağır sorumlulukla, üst düzeyde bir "oyuncu" oyunu niteliği kazanmaktadır.

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı Alıntıları - Sözleri

  • Bir kere çalışmak insan tabiatına aykırıdır. İsbatı da şu ki, insan çalışınca yorulur.
  • Gülmekten korkma Asım bey . Gülmesini bilmeyen düşünmesini de bilmez.
  • İnsan kaderini biraz da kendi örer.
  • Kibarlık insanın içinde olmalı. Yoksa adında, elbisesinde değil...
  • Gülmekten korkma Asım Bey. Gülmesini bilmeyen düşünmesini de bilmez...
  • Ben adımı boşuna mı deliye çıkardım çocuklar? Buraya Türkiye demişler. Deli kisvesine bürünmeden, düşman kazanmadan hiçbir radikal iş göremezsin...
  • Ne doğru, aşkın zevki bir an sürer. Mihneti ise koca bir ömür.
  • İnsanların özel yaşamlarına müdahile eden gereksiz insanları hayatınızdan çıkartmakta geç kalmamak lazım..
  • /-Vefa, minnet beklediğim yok, inan olsun. Soysuzluğa, nankörlüğe dayanamıyorum.
  • Bizde ne asil sınıfı, ne de burjuvazi vardır. Tarihimiz hep halktan yetişmiş vezirler, sadrazamlar, kumandanlar, ulema ve şuara ile doludur. (Alçak sesle) Hatta padişahlarımızın asaleti bile çok su götürür. Ana tarafından köklerini kazısan ya Kafkasyalı bir esircinin ya da Makedonyalı bir at hırsızının kızı çıkar.
  • ... aşkın zevki bir an sürer. Mihneti ise koca bir ömür.
  • Kibarlık insanın içinde olmalı. Yoksa adında, elbisesinde değil.

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Çok güzel bir oyun. George Dandin oyununu üç farklı perdede üç farklı üslupta sahneleyen bir tiyatro topluluğunu anlatan, okuması çok keyifli bir oyun. Eminim, izlemesi de öyledir, fırsat olmadı. Haldun Taner, büyük bir yazar, bu eseri de ustalığının örneklerinden. (Yusuf Atay)

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı üç perdeden oluşan, Ahmet Vefik Paşa döneminin anlatıldığı ve onun tiyatronun gelişmesi adına yaptıklarından dolayı onurlandırıldığı bir eser. Oyun içerisinde oyunun olduğu bu eserde, oyuncular, Moliere'in George Dandin oyununu bize göre uyarlayarak sahneye koymaya çalışıyor. Haldun Taner her perdede, aynı oyunun üç farklı uyarlamasını anlatıyor. Eserin konusu soylu bir kocanın karısı tarafından aldatılması. Birinci perdede Fasulyeciyan karakterinin dram olarak oynamaya çalıştığı oyun, ikinci perdede Ahmet Vefik Paşa'nın müdahalesiyle komedi olarak oynanıyor. Son perdede ise Moliere'in oyunu artık tam olarak bize göre bir komediye dönüşüyor. Yani esas vurgusu sınıf ayrımı olan oyun, "davul bile dengi dengine çalar" sözüyle daha bizden hale getiriliyor. Haldun Taner eserinde, Ahmet Vefik Paşa'yı onurlandırmanın yanı sıra Osmanlı'da, oyunculuklarıyla tiyatronun gelişmesine önemli katkı sağlayan Ermenilerin de hakkını teslim ediyor. Geleneksel Türk Tiyatrosu'ndan bildiğimiz, kulağı az duyan birinin söylenenleri yanlış anlaması üzerine kurgulanan dil oyunları, kelime oyunları da fazlaca kullanılıyor. İyi okumalar... (Bünyamin Müftüoğlu)

Sersem Kocanın Kurnaz Karısı Bu oyun ilk defa 11 ekim 1969'da İstanbul'da Haldun Taner, Münir Özkul, Çetin İpekkaya tarafından sahnelenmiş. Kitap eğlenceli, zaman zaman gülümseten zaman zaman sesli kahkahalar attıran ve okuduğumuz süre içinde keyifli bir zaman geçirdiğimiz bir eser olmasıyla birlikte tiyatro tarihimize bir ışık tutmasıyla da değer verilecek bir yapıt. Osmanlı zamanı bir grup Ermeni ve Türklerden oluşan tiyatrocu İstanbul'dan Bursa'ya gelip sahne yapacaklar. Ellerinde Moliére'in George Dandin veya Bir Koca Nasıl Rezil Edilir? isimli oyun. Aldatılan koca ve zina teması nedeniyle yerli karakterlere uyarlama zorluğu vardır. Çözümü Balat rum gayri müslümler üzerinden oyunu sahnelemekte bulurlar. Birinci perde de oyunun provalarını ve oyuncuların birbirleriyle çekişmelerini, karşılaşılan zorlukları, tiyatro emekçilerinin çabalarını adeta bir dizi ya da filmin kamera arkası programını izler gibi neşeli kahkahalı hoşça vakit geçiyor. Bazı yerlerinde sesli kahkahalarımız nedeniyle sayfalar ilerlemiyor. Aynı yeri tekrar tekrar okuyup neşemize neşe katıyoruz. İkinci perde de tiyatro aşığı Bursa valisi Ahmet Vefik Paşa oyuna müdahil oluyor ve onun isteği doğrultusunda farklı bir versiyonla okuyoruz. Üçüncü perde şikayetler yüzünden Ahmet Vefik Paşa emekli edilmiş, tiyatro dağılmıştır. Oyunculardan İsmail oyunu yeniden sahnelemektedir başından beri istediği tuluat versiyonunda. Oyun içinde oyun şeklinde geçen Haldun Taner'in yazdığı ve George Dandini oynayan Tomas Fasulyeciyan'ı Münir Özkul'un canlandırdığı bu eseri tiyatroda izlemeyi çok isterdim. Keyifli Okumalar... (Mesut Sevinç)

Kitabın Yazarı Haldun Taner Kimdir?

Haldun Taner (d. 16 Mart 1915, İstanbul - ö. 7 Mayıs 1986 İstanbul), öykü, tiyatro ve kabare yazarı, öğretim üyesi ve gazeteci.

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının önde gelen yazarlarından birisidir. Türkiye'de epik tiyatro türü ve kabare tiyatrosunun öncüsüdür.

1915 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Ahmet Selahaddin, Son Osmanlı Meclis-i Mebusanı üyesi ve mütareke yıllarında yazıları, dersleri ve nutuklarıyla ülkenin bağımsızlığını savunmuş bir aydındır. Beş yaşında iken babasını kaybetti. Annesiyle birlikte büyükbabasının konağında yaşadı[1].

Vatana hizmeti geçenlerin ve şehit olanların çocuklarına tanınan haktan yararlanarak parasız yatılı olarak girdiği[1] Galatasaray Sultanisi'ndeki orta öğrenimini 1935 yılında tamamladı. Mezuniyetinden sonra devlet tarafından Heidelberg Üniversitesi'nde öğrenim görmek üzere Almanya’ya gönderildi. Siyasal Bilgiler alanındaki öğrenimini geçirdiği ağır tüberküloz nedeniyle 1938’de yarıda bıraktı ve yurda döndü. 1938-1942 yılları arasında Erenköy Sanatoryumunda tedavi gördü.

Yüksek öğrenimini 1950’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Filolojisi Bölümü’nde tamamladı. 1950-54 yıllarında üniversitenin sanat tarihi kürsüsünde asistanlık yaptı.

Edebiyat yaşamına gençlik yıllarında yazdığı skeçlerle başladı. "Töhmet" adlı ilk öyküsü Yedigün dergisinde "Haldun Yağcıoğlu" takma ismiyle 1946'da yayınlandı. New York Herald Tribune Gazetesi'nin 1953'te İstanbul'da düzenlediği öykü yarışmasında "Şişhaneye Yağmur Yağıyordu" öyküsüyle birinci oldu. 1956'da Varlık Dergisi’nin araştırmasında yılın en beğenilen öykücüsü seçildi.

Asistanlığı sırasında yazdığı “Günün Adamı” oyunu, İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahnelenmeden yasaklandı[2]. Asistanlığı bırakıp Viyana’ya tiyatro bilimi eğitimi için gitti. 1955-1957’de Max Reinhardt Tiyatro Akademisi’nde öğrenim gördü. Viyana’daki bazı tiyatrolarda reji asistanı olarak çalıştı. 1957'de tekrar Türkiye’ye döndü. İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü'nde edebiyat ve sanat tarihi, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi ile İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde tiyatro tarihi okuttu Bir yandan da Tercüman Gazetesi’nde (1952-1960) köşe yazıları yazmayı ve oyun yazarlığını sürdürdü.

1950’ler de oyun yazmaya başlayan ve tiyatrodaki ilk eserlerinde dramatik türün başarılı örneklerini veren Haldun Taner, ardından epik tiyatro denemelerine girişmişti. Türk Tiyatrosu’nda ki ilk epik tiyatro örneği olan "Keşanlı Ali Destanı" adlı oyunu ile dünya çapında tanındı. Bu oyun yurt dışında Almanya, İngiltere, Çekoslovakya, eski Yugoslavya'nın çeşitli kentlerinde oynandı. Atıf Yılmaz tarafından sinemaya aktarıldı (1964). Daha sonraki dönemlerde konularını güncel olaylardan alan siyasal-sosyal taşlamaların ağır bastığı oyunlar yazdı. Epik tiyatro ve kabarenin alanında verdiği yapıtlar çağdaş Türk tiyatrosunun klasikleri oldu. Eşsiz bir arı Türkçe kullanan Haldun Taner, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve tiyatrosunun önde gelen yazarları arasına girdi.

Devekuşu Kabare'yi (1967), Bizim Tiyatro'yu, Tef Kabare Tiyatrosu'nu kurdu. Küçük Dergi'yi çıkardı. Fıkra yazarlığını 1973’ten itibaren Milliyet’te sürdürdü. Öyküleri ve yazıları Yedigün, Ülkü, Yücel, Varlık, Küçük Dergi, Yeni İnsan dergilerinde de yayınlandı.

Filme de alınan "Kaçak" (1955) ile "Dağlar Delisi Ferhat" (Lütfi Akad ve Orhan Kemal'le birlikte, 1957) adlı senaryoları sırasıyla Türk Film Dostları Derneği'nin senaryo ödülünü ve Basın-Yayın Senaryo Armağanı'nı kazandı. “Sancho'nun Sabah Yürüyüşü” (1969) ile Bordighera Uluslararası Mizah Festivali Öykü Ödülü'nü, tiyatro dalında da “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı” (1971) oyunuyla 1972 Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü'nü kazandı. Sedat Simavi Vakfı 1983 Edebiyat Ödülü'nü Pertev Naili Boratav'la paylaştı.

Milliyet Gazetesinde "Deve Kuşuna Mektuplar" başlığı altında haftalık köşe yazıları yazan Taner, güncel olayları değerlendirdiği bu yazılarda yaşadığı dönemin bir çeşit edebi belgeselini sundu.

Yazarlığının yanı sıra İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsünde ve Edebiyat Fakültesinde, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde edebiyat, sanat tarihi ve tiyatro dersleri veren Haldun Taner, Milliyet Gazetesi yazarlığı yaparken 7 Mayıs 1986’da İstanbul’da hayatını yitirdi.

Adı, İstanbul Şehir Tiyatroları’nın Kadıköy’deki sahnesine verilmiştir. Bilgi Yayınevi, bütün eserlerini dizi halinde basmıştır. Milliyet gazetesi Haldun Taner anısına 1987’den beri her yıl Haldun Taner Öykü ödüllerini düzenlemektedir.

Haldun Taner Kitapları - Eserleri

  • Keşanlı Ali Destanı
  • Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu
  • On İkiye Bir Var
  • Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım
  • Ayışığında Çalışkur
  • Yalıda Sabah

  • Küçük Harfli Mutluluklar
  • Sersem Kocanın Kurnaz Karısı
  • Ayışığında Şamata
  • Fazilet Eczanesi
  • Vatan Kurtaran Şaban
  • Sancho'nun Sabah Yürüyüşü
  • Onikiye Bir Var - Sancho'nun Sabah Yürüyüşü - Gülerek Ölmek

  • Yaşasın Demokrasi
  • Çok Güzelsin Gitme Dur
  • Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil
  • Eşeğin Gölgesi
  • Tuş
  • Günün Adamı - Dışardakiler
  • Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu - Ayışığında "Çalışkur"

  • Kızıl Saçlı Amazon - Tuş
  • Ve Değirmen Dönerdi Lütfen Dokunmayın
  • Hak Dostum Diye Başlayalım Söze
  • Konçinalar 50 Yaşında
  • Çocuklar İçin Mitoloji
  • Önce İnsan
  • Koyma Akıl Oyma Akıl

  • Berlin Mektupları
  • Huzur Çıkmazı
  • Yaz Boz Tahtası
  • Düşsem Yollara Yollara
  • Kızıl Saçlı Amazon - Yaşasın Demokrasi - Tuş
  • Bütün Hikayeleri 3
  • Yaz Boz Tahtası

  • Keşanlı Ali Destanı - Sersem Kocanın Kurnaz Karısı
  • Devekuşu'na Mektuplar
  • Hikayeler - Yaşasın Demokrasi - Tuş - Şişhane'ye Yağmur Yağıyordu
  • Hikayeler 2
  • Günün Adamı

Haldun Taner Alıntıları - Sözleri

  • Sanatçı milleti, yazar milleti, bu onur unutkanlıklarına ve yutturmacılarına karşı insanlığın en büyük panzehiridir. Geçmişte ya da bugün, yapılan, yapılagelmekte olan kaypaklıkları hatırlatarak, yansıtarak, vurgulayarak toplumsal işlevini yerine getirir. Sanatçılar toplumun acımasız, ödün vermeyen belleği olmalıdırlar. (Yaz Boz Tahtası)
  • Eşeğin gölgesi diyorsun ya. Aslında eşek nedir o da bir zan, bir tasavvur, bir gölge değil mi? Esasen şu dünyadaki bütün varlıklar birer gölge değil mi? Bütün eserler de birer yankı değil mi? (Eşeğin Gölgesi)
  • BALTACI — Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki, birine bir iyilik etsen, aceb bunda ne fayda me'mul eyledi ki diye teemmül eder. Bunu da şimdi herkes tıynetince tefsir edecek, kimi gaflet delalet diyecek, belki satıldı, rüşvet aldı diyenler çıkacak. Belki senin burada sabaha kadar kalışına başka niyetler yoranlar bile bulunacak. Aldırma Katerina. İcabı insaniyet elbette ki yaptığı her filin alkışını beklemek değildir. Sen demedin mi önce, asıl insanlık ne kaleler alıp bayrak donatmak, ne de aman isteyen düşmana bir tekme daha atmaktır. Asıl mertlik en olmayacak şartlar içinde bile, hiç anlaşılmayacağını, yanlış anlaşılacağını bile bile insanlık icabını yapmak, sonra da bunun encamına katlanmaktır. (Ve Değirmen Dönerdi Lütfen Dokunmayın)
  • Hayat pahalılaştı mı dostluklar ucuzlar. (Koyma Akıl Oyma Akıl)
  • Ha denmez, efendim denir. (Keşanlı Ali Destanı)
  • Türkiye, batının endüstri uygarlığına benzemeyen acayip bir ülkedir. Türkiye'de ekmeğini kazanmak, başındaki sekiz nüfusu insan altı bir seviyede de olsa besleyebilmek için, gece gündüz, yaz kış demeden, çalışan bir yoksul kitle vardır. Bunların çoğu fiziksel bitkinlik ve maddi olanaksızlık bakımından hafta sonu tatilinden yararlanacak durumda zaten değildir. Sömürü düzeninin kolpları ile büyük firmalar kurmuş , büyük vurgunlar vurmuş açıkgözler ise, filmlerde gördüğümüze benzeyen -kendi deyimleri ile- «Week-End» leri, kararnamenin lütfu olmadan da, haftanın her istedikleri günü istedikleri uzunlukta zaten alabilen mutlu bir azınlıktır. (Hak Dostum Diye Başlayalım Söze)

  • "İş yapan eller kirli olmaz evladım. En temiz eller onlardır." (Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil)
  • Gerçek kim, biz kim? Ben gerçeği neye benzetirim bilir misin? Güneşe... İkisi de bakanın gözünü yaşartır da onun için... (Huzur Çıkmazı)
  • İnsan değil miyiz, kudretliyi çekemez, düşmüş olanı bize benzediği için severiz. (Konçinalar 50 Yaşında)
  • Hâsılı ne söyledikse kâr etmedi. Şuna inandım ki, dünyanın en güç işi, laf anlamayana laf anlatmaya çalışmakmış. (Şişhane’ye Yağmur Yağıyordu - Ayışığında "Çalışkur")
  • "Peki" dedim, "ya Andon?" Arsız arsız güldü: "Andon'un yüzüğünü dün sabah yolladım" dedi. "Onu zaten sevmezdim. Sadece acırdım." "Asıl şimdi acınacak halde. Kendine bir fenalık yapabilir." "Ne yapalım bey'im" dedi. "L'amour est plus fort que la mort*." —Haspanın Fransızcası da vardır.— *: Aşk, ölümden daha güçlüdür. (Yaşasın Demokrasi)
  • Hayatınız hakkında büyük bir karar almak, geri dönülmeyecek önemli bir adım atmak üzere misiniz? Yolculuğa çıkınız. (Düşsem Yollara Yollara)
  • kadın kısmı teselli etmesini daha iyi bilirdi. (Tuş)

  • Kimi emir olmuş sarayda Kimi şeyh geçinir tekkede Kiminin eli işde gözü oynaşta (Eşeğin Gölgesi)
  • Kahramanları hep o üst tabaka insanlardı. Ve de aylaktılar. Bir ödevin peşinde koşmayan, dünyada bir işi üstlenmemiş olan insanlardı. Almanların “Musse” dediği başıboşluk, kopukluk, aylaklık elbet bazı düşünce ve duyguları enine boyuna geliştirmeye elverişli bir zaman lüksüdür. Ama bunu bulmak kaç fâniye nasip olur! (Ölürse Ten Ölür Canlar Ölesi Değil)
  • Pek muhterem Kadı Efendi Hazretleri, karşınızdaki adam bir gölge karaborsacısıdır. Bir muhtekirdir. Muhakemeniz kendisine bu görüşünde hak verecek olursa yarın bir gölge stokçusu bile olabilir. Bedavaya ucuza kapattığı gölgeleri talep yükselince dışarıya sürebilir. (Eşeğin Gölgesi)
  • Seyirci ne kadar ağlarsa filmcinin yüzü o kadar güler. (Ayışığında Çalışkur)
  • ... Evet böyle yazmışım. Çünkü her yaşadığımız dakika önce yaşadıklarımızın birikimini, sonra yaşayacaklarımızında tohumlarını içerir. Her geçen dakika biriciktir. Geri gelmez. İyi ve yoğun yaşanan bir dakikada sonsuzluktan bir renk vardır. Yaşamı, kuru taşlar serpili çamurlu bir yol olarak görenler, ancak taştan taşa sıçrayabilmek kaygısı ile, seke seke, yarım ve ham bir hayat yaşarlar. İnsanların çoğunluğu, anları, haftaları, ayları, yılları bir yerlere varmak için köprü olarak kullanıyor. Oysa her an başlı başına bir amaçtır. (Yaz Boz Tahtası)
  • Bizde ne asil sınıfı, ne de burjuvazi vardır. Tarihimiz hep halktan yetişmiş vezirler, sadrazamlar, kumandanlar, ulema ve şuara ile doludur. (Alçak sesle) Hatta padişahlarımızın asaleti bile çok su götürür. Ana tarafından köklerini kazısan ya Kafkasyalı bir esircinin ya da Makedonyalı bir at hırsızının kızı çıkar. (Sersem Kocanın Kurnaz Karısı)
  • "Çiçek kokulu bir rüzgâr alay eder gibi kravatımı uçuruyor. Benim nasibim böyle zaten... Ben ne vakit bir şeye el atsam, ne zaman hoşuma giden bir şarkı dinlemeye kalksam, çat... Hemen düğmeyi kapayan bir el çıkmıştır muhakkak." (Kızıl Saçlı Amazon - Yaşasın Demokrasi - Tuş)

Yorumlar

Image
Ziyaretçi
24.11.2023 / 10:16

😀

Yorum Yaz