Sevginin Katıksızı - Jack London Kitap özeti, konusu ve incelemesi
Sevginin Katıksızı kimin eseri? Sevginin Katıksızı kitabının yazarı kimdir? Sevginin Katıksızı konusu ve anafikri nedir? Sevginin Katıksızı kitabı ne anlatıyor? Sevginin Katıksızı kitabının yazarı Jack London kimdir? İşte Sevginin Katıksızı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

Kitap Künyesi
Yazar: Jack London
Çevirmen: Şemsa Yeğin
Yayın Evi: Oda Yayınları
İSBN: 9789753852272
Sayfa Sayısı: 333
Sevginin Katıksızı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti
Jack London'un ölümünden hemen sonra yayımlanan "Sevginin Katıksızı", yazarın yazma ve düşünme ustalığını olduğu kadar sanat yeteneğini de bir kez daha gözler önüne seren eşsiz bir kanıt.
İnsanın özüne yabancılaşması olgusu, böylesine doğal bir anlatım ve böylesine sürükleyici bir romanın sınırları içinde daha önce hiç yansıtılmamıştır kanımızca...
(Arka Kapak)
Sevginin Katıksızı Alıntıları - Sözleri
- ' aynı hamurdan yoğrulmuşuz, ne var ki ayrı kalıplara dökülmüşüz. '
- " Akıldan yoksunların, akıldan yoksun olmaları nedeniyle avukat tutmayı akıl edemediklerinden asıldıklarını gördüm. Güçlü kuvvetli adamların, yüreklerinin ve güçlerinin kırıldığını gördüm ve insanların çılgına döndürüldüklerini, o koca sağlıklı hayatların bağıra çağıra deliliklere gömüldüğünü, inim inim yok olduğunu gördüm. Gençlerin, yaşlıların, hatta çocukların bile, açlıktan öldüğüne tanık oldum. Kamçıların, copların ve yumrukların altında kıvranan adamlar gördüm, kadınlar gördüm. Gergedan derisinden yapılmış kamçıların, büyük bir istekle ve hırsla kara delikanlıların kara vücutlarına indirildiğini ve her bir darbenin kalkışıyla kara derilerinin de yusyuvarlak kalkışını, kıpkırmızı soyuluşunu gördüm. Bununla birlikte, son olarak eklemeliyim ki, eğitilmiş hayvanlar sahnede gösteriler yaparken gülen, neşelenen ve alkışladıkça coşan izleyiciler arasında duyduğum düş kırıklığını ve büyük şaşkınlığı, dünyanın hiçbir acımasızlığı, hiçbir işkencesi karşısında duymadım. "
- Beyazların yaptığı hiçbir şey şaşırtıcı değildi.
- Acı, en iyi öğretmendir.
- Aramızda büyük bir boşluk var, birbirimize varmak için de tek köprü, dil.
- İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız.
- Bana öyle geliyor ki, önünde sonunda hepimiz aynı hamurdan yoğrulmuşuz. Her şey aynı hamurdan...
- “Gelsin okyanusların maviliği evlat, gelsin ayaklarımızın altında gelin gibi süzülen yelkenliler, güverteleri yıkayan billur damlalar, gelsin dalgalar, güneşler…”
- Ve ne gurur onursuz, ne de onur ölçüsüz olabilir.
- “… kafesinde yapayalnız ve düşünüp duran içine kapanık bir tutuklu olarak insanların zevki için kırılıp geçirilen hayvanların acı ve korkularının etrafını saran havasını sezmeden edemiyordu.”
- Önemli olan havadır. Ye kürküm ye dünyası.
- "Ömrümde gördüğüm en akıllı ve en neşeli köpek."
- Hayat, buydu ve bu hayat kötülüklerle doluydu.
- O ağarık mavi gözlerin üzerine düşlerden bir perde çekiliymiş gibi geldi ona; kafatasının içindeki akıl, içinde bulunan o şey, dolaşıyor dolaşıyor, o düş perdesine çarpıp kalıyordu; perdenin ötesi de yoktu.
Sevginin Katıksızı İncelemesi - Şahsi Yorumlar
Yine şahane bir Jack London kitabıydı Katıksız Sevgi … Yazarın köpekler hayvanlar üzerine kurguladığı yanılmıyorsam okuduğum 3. Kitabı oldu . Beyaz Diş en sevdiğim di Bu kitapta Michael isimli, İrlanda köpeğinin başına gelen talihsiz bir olay sonucu yaşadığı zor günleri ni okuyacaksınız.Michael ‘in başına gelen korkunç olayı okurken (için elvermedi buraya yazmaya açıkçası )çok üzüldüm .Hayvanlara acı çektirmek , işkence etmek bilemiyorum nasıl bir zulm ve vicdansızlıktır. Duyguları var , sevildiğini hissettiklerin de onu nasıl mutlu oluyorlar. İnsan ve hayvan ilişkisine dair yine güzel bir kitap diyorum .Evet canımı acıtsa da iyi ki okudum (Hatice Akgün Kızılgül)
Katıksız Sevgi: Roman, gerçekten katıksız bir sevgiyi anlatıyor. London'nın pek çok yapıtında olduğu gibi burada da romanın kahramanı bir köpek. Yine diğer romanlarda gördüğümüz üzere, insan- köpek ilişkisi bu kitabında temel dokusunu oluşturuyor. Bu anlatının Jack London'ın hayatındaki gerçek bir deneyime dayandığını hiç kuşku yok. Okumanızı tavsiye ederim Keyifli okumalar (Dildâr Hatun)
Katıksız sevgi, sevginin katıksızını anlatıyor...: Jack London deyince yüreğimde kelebekler uçuşur.. Yazarı ben denize tutkusu ve hayvanlara olan inanılmaz müthiş sevgisiyle tanıdım..Kendisini çok sevmemin nedenlerinden biri benden bir parçayı taşıyor olmasıydı.. HAYVAN SEVGİSİ.. Katıksız Sevgi yazarın ölümünden sonra yayımlanmıştır. Gerçek adı "John Griffith". Kitabın özgün adı ise "Michael, the brother of Jerry". Roman, kahraman köpeğiyle doğal yollarla kurduğu iletişimden sonra bir limanda kaybetmesi sonucu ve sirk hayatıyla devam eden bir yolculuk. Bir köpeğin, sahibine sonsuz sevgiyle bağlanması ve onun canını kurtarmak için kendi canını bile tehliye atması. Sanırım yorumlamakta en çok zorlandığım, ifade güçlüğü çektiğim nadir romanlardandır.. Katıksız Sevgi, sevginin katıksızını anlatıyor.Yazar sirk hayatında yaşamak zorunda kalan masum yüreklerin, insanları güldürebilmek için ne tür işkencelere maruz kaldığını, ne kadar çok hem fiziki hem de psikolojik olarak acı çektiklerini, kusursuz usta bir kalemle ele alıp her bir sözcüğünü insan yüreğine ilmek ilmek işleyip, yaşananların sanki gözler önünde bulunan bir film sahnesi gibi birebir hissettirip okuyucuya ulaştırıyor. Okuduğum her bir satırında gözyaşlarına boğuldum. Kalbimin sıkıştığını hissettim. Kitapta sirkte gösteri yapmaları için eğitilen ve zorlanan hayvanların çektiği çile, insanların eline fırsat verilince ne kadar zalim olacaklarının kanıtı. İnsanlık dışı vicdanın, merhametin ne demek olduğunu bilmeyen canavar insanların, ürkek bedenlere hem de sözde insanlığı güldüren, eğlendiren o masum yürekler normal şartlar altında eğitilmiyor. Olaylar hiç de sanıldığı gibi değil. İnsanların katıla katıla güldüğü o gösterilerin ardındaki, madalyonun arka yüzünde ki vahşetini gördüm. Ve bunu yapanların zevkle, keyif alarak yaptığını okuyan gözlerim dondu, kaskatı kesildi, içim parçalandı.. Okumalıyız, çocuklarımıza da okutmalıyız ki, ileride topluma faydalı bireyler kazandırabilelim.. Duyarlı bir toplum olabilmek umuduyla.. •Hayvanları eğitme sanatı, onlara korku aşılama sanatıdır, derdi o. •Ve senin yüreğin, gömülmüş bir altın definesi için çarpmadığından seni kandırmak daha güçtür. Yüreği para para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kandırılır. •Maymunlar bandosu çok geçerli bir gösteridir, kahkaha toplar. Kahkaha da para toplar elbet. İnsanlar maymunlara gülmek zorundadır; çünkü ona çok benzer ve çünkü insanlar üstün durumdadır ve kendilerini üstün görmekten hoşlanırlar. Sevgilerimle.. Kitapla kalınız.. (Mavi)
Kitabın Yazarı Jack London Kimdir?
12 Ocak 1876’da San Francisco’da doğdu. Gerçek adı John Griffith Chaney’dir. Evlilik dışı bir çocuk olarak dünyaya gelen Jack London, soyadını, henüz sekiz aylıkken annesinin evlendiği John London adlı savaş gazisinden aldı. Maddi sıkıntılar nedeniyle küçük yaşta okulu bırakıp gazete satıcılığı, tayfalık, balıkçılık, istiridye korsanlığı, gazetecilik, sahil koruma devriyeliği gibi çeşitli işlerde çalıştı ve Amerikan işçi sınıfını tanıdı. 1894’te serserilik suçlamasıyla otuz gün hapis yattı. Hapisten çıktıktan sonra hayatını değiştirmek arzusuyla liseye kayıt yaptırdı. Lise öğrenimini bir senede tamamlayarak 1896 yılında Kaliforniya Üniversitesi’ne girdi. Bir dönem okuyabildiği üniversiteden maddi zorluklar sebebiyle ayrıldı. 1897’de Klondike bölgesinde altın arayanlara katıldı ama bir yıl sonra yine yoksul ve işsiz olarak geri döndü. Yoğun bir çalışma programı hazırlayarak şansını yazarlıkta denemeye karar verdi. Soneler, baladlar, nükteli fıkralar, anekdotlar, korku ve serüven öyküleri yazmaya başladı. 1909’da yazdığı Martin Eden bu dönemi yansıtması bakımından otobiyografik izler taşır. İlk kitabı Kurt Dölü (1900) büyük ilgiyle karşılandı. Aynı yıl Elisabeth Maddern ile evlendi ve bu evlilikten iki kızı oldu. Ancak bu beraberlik uzun ömürlü olmadı ve 1904’te sona erdi. Charmian Kittredge ile ikinci evliliğin ardından 1916’da Kaliforniaya’daki çiftliğinde hayatını kaybetti. London yazarlık kariyeri boyunca elliye yakın kitap yazdı ve döneminin en çok okunan yazarlarından biri oldu. Yazdıkları, yaşadıkları etrafında şekillenmiş, sosyalizmin de etkisiyle toplumcu bir dünya görüşüne ulaşmıştır. Başlıca eserleri arasında Beyaz Diş, Martin Eden, Uçurum İnsanları, Vahşetin Çağrısı yer alır.
Jack London Kitapları - Eserleri
- Beyaz Diş
- John Barleycorn
- Martin Eden
- Demir Ökçe
- Ay Vadisi
- Demiryolu Serserileri
- Vahşetin Çağrısı
- Deniz Kurdu
- Uçurum İnsanları
- Alın Teri
- Şampiyon
- Dehşet Ülkesi
- Güneşin Oğlu
- Yanan Günışığı
- Kız, Kar ve Kan
- Düş Ülkelerine Yolculuk
- Sevginin Katıksızı
- Tanrılar ve Köpekler
- Suikast Bürosu
- Kurt Dölü
- Denizin Çağrısı
- Midas'ın Müritleri
- Yıldız Gezgini
- Ölüme Boyun Eğmeyen Adam
- Ataların Tanrısı
- Beyaz Sessizlik
- Can Yoldaşı
- Devrim
- Dönek
- Gece Doğan
- Halk Avcısı
- İnsanın Sadakati
- Meksikalı
- San Fransisco'nun Güneyi
- Sınıf Farkı
- Makaloa Hasırı Üzerinde
- Bana Göre Hayatın Anlamı
- Hawaii Öyküleri
- Büyük Serüven
- Kurt Kanı
- Yakalanış
- Öyküler
- Uzak Diyarlarda
- Bir Kuzey Macerası
- Gece Geçen Serseriler
- Gemide İsyan
- Geleceğin Hikayeleri
- Beyaz Cehennem
- Büyük Evin Küçük Hanımefendisi
- Beyaz Diş - Madam Bovary
- Şafak Kızı
- Beyaz Diş - Esrarlı Ada
- Yumruk
- Buzun Çocukları
- Bin Düzine Yumurta
- Adem'den Önce
- Oyun
- Ateş Yakmak
- Acemi Gece
- Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman)
- Kumarbazlar Cenneti
- Vahşetin Çağrısı - Beyaz Diş
- Ateş Yakmak
- Hayatın Kanunu
- Demir Yolu Çocukları
- Kızıl Veba
- Büyük Sorgu
- Mapuhi’nin Evi
- Ölümcül Dalgalar
- Kadın Denen Mucize
- İlk Savaş, İlk Zafer
- İnsanlığın Sürüklenişi
- Kepaze
- Çinago
- Bütün Dünyanın Düşmanı
- Alice Ruhunu Açınca
- Kahekili’nin Kemikleri
- Dağ Adamı
- Bir Dilim Biftek
- Kırmızı
- Tek Özgürlüğüm
- Güneşe Doğru
- Lost Face And Other Stories
- Theft
- Tom Pomplun
- Kaval Kemikleri
Jack London Alıntıları - Sözleri
- “Sanki kendimin dışında durmuş da kuşkuyla kendime bakıyor gibiydim.” (Deniz Kurdu)
- Henüz çıldırmadım ama çıldırmaya başladığım zaman beni görün;))) (Büyük Evin Küçük Hanımefendisi)
- Yaşlılık zamanlarımızda dine ihtiyaç duyarız Alice. Din bizi yumuşatır, diğer insanların zayıflıklarına, özellikle de nerede sabah orada akşam hovardalık ettikleri ve ne yaptıklarını bilmedikleri gençlik zamanlarında gösterdikleri zayıflıklara karşı daha hoşgörülü ve affedici olmamızı sağlar. (Alice Ruhunu Açınca)
- Ömrüm boyunca gövdemle hayvan gibi çalıştım ve ne kadar çok çalıştıysam çukurun dibine o kadar fazla yaklaştım. (Tom Pomplun)
- °• İnsan her zaman hayattan talep ettiğinin daha azını alır . (Uçurum İnsanları)
- Dünyaya egemen olan kanunu iyi biliyordu: zayıflar ezilir, güçlülere itaat edilirdi. (Beyaz Diş)
- “Bana o gözleriyle bir dakika içinde, bin yılda kitaplarda okuyabileceğimden daha çok şey söylüyordu.” (Büyük Sorgu)
- Bundan şu çıkıyordu ki bir kişi dostluğun d'sini bile bilmez ama soylu biri olabilir! (Uzak Diyarlarda)
- İnsanlar neden şarap içer, at biner, aktristleri tutar, papaz ya da kitap kurdu olur? Öyle isterler de ondan. İşte sana cevap. Hepimiz, elimizdeyse, hoşlandığımız şeyleri yapmak isteriz, elde edelim etmeyelim, istediğimiz şeylerin peşinden koşarız. (Sevginin Katıksızı)
- Güneş her sabah doğar. (Makaloa Hasırı Üzerinde)
- Korkak olduğu için, zorbalığı da korkaklığıyla uyumluydu. (Can Yoldaşı)
- Derler ki, bu aşk hayattan bile daha kıymetliymiş, aşık olanlar böyle söyler. Bir kadın ya da erkek, birini dünyadaki herkesten daha fazla severse, o zaman aşık olduğunu anlar. Böyle denir ama kelimelerle açıklamak fazlasıyla zor. Sadece bilirsin işte, o kadar. (Kadın Denen Mucize)
- “Kalbimde sana duyduğum hisler yıldızlar kadar parlak ve çok, bunu ifade edebilecek bir dil yok. Sana nasıl anlatabilirim ki? Oradalar... Görüyor musun?" (Kadın Denen Mucize)
- Tekdüzelikten uzak olması belki de serseri yaşantısının en güzel yanıdır. Topluluklar hâlinde yaşayan serserilerin ülkesinde, yaşamın yüzü sık sık biçim değistirir. (Demir Yolu Çocukları)
- Yaşamaktan mutluyum, kendi akıl ve gücümden mutluyum, işleri yapmaktan mutluyum, kendim için yapmaktan. Bundan başka yaşamak için bir neden olabilir mi? Kendimden ve yaptığım işlerden keyif almayacaksam, neden yaşayayım? (Buzun Çocukları)
- “Aramızda küçük bir tartışma yaşadık ve yapabileceğimiz en iyi şey, bunun bu kadarla kalmasını sağlamak.” (Vahşetin Çağrısı (Çizgi Roman))
- Kötü olan iyi olanı bozar, her şey birlikte iltihaplanır. (Uçurum İnsanları)
- Bugün n'oluyor, ilkokuldan sonra ortaokul, lise, sonra üniversite, sonra ya memur oluyoruz ya doktor moktor, bildiğimiz serüvenleri de sadece kitaplardan öğreniyoruz. (İlk Savaş, İlk Zafer)
- Hayat hayal kırıklıklarıyla dolu ve öyle olmalı zaten. En tatlı et kıtlıktan sonra gelen ve en yumuşak yatak da zor bir avdan sonra yatılandır. (İnsanın Sadakati)
- Kazanılacak bir oyun gibi gördükleri şeyi yıllarca oynayan insanları izledim. Sonunda kaybettiler... (Dönek)