diorex
sampiyon

Şiir Kitabı - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Şiir Kitabı kimin eseri? Şiir Kitabı kitabının yazarı kimdir? Şiir Kitabı konusu ve anafikri nedir? Şiir Kitabı kitabı ne anlatıyor? Şiir Kitabı PDF indirme linki var mı? Şiir Kitabı kitabının yazarı İsmet Özel kimdir? İşte Şiir Kitabı kitabı özeti, sözleri, yorumları ve incelemesi...

  • 08.05.2022 03:00
Şiir Kitabı - İsmet Özel Kitap özeti, konusu ve incelemesi

Kitap Künyesi

Yazar: İsmet Özel

Yayın Evi: Adam Yayınları

İSBN:

Sayfa Sayısı: 137

Şiir Kitabı Ne Anlatıyor? Konusu, Ana Fikri, Özeti

Şiir Kitabı Alıntıları - Sözleri

  • İşte, gökyüzüne salıverdim o çılgın kanatları
  • acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim
  • Şaşılacak bir dünyada yaşamaktı: öğrendik
  • kuş öldü küçücük bir yorgunluktu ölmeden önce
  • Yargı kesin: Acı duymak ruhun fiyakasıdır.
  • Var mıymış Gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi?
  • Bir anlamda kelime insandır ve insanın içine, dışına ve bütün yönlere sonsuz genişlemesidir.
  • ... acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman, acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim
  • Ve insanlar olacak bizi yüreklendiren, Atını sürüp gidenlerden.
  • "İnsan bazı günleri kitapların arasında saklayıp kurutmak istiyor."
  • Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
  • İnsan olma durumunu ve vekarını hesap dışı bırakacak ölçüde yozlaşmış bir insanlık, kendi dilini kullanma onuruna layık da değildir.

Şiir Kitabı İncelemesi - Şahsi Yorumlar

Daha önce İsmet Özel ve onun kalemiyle tanışmadıysanız bu kitabın anlatım dili size biraz garip gelebilir. Yazarın biraz alaycı biraz da bir çok şeyden yakınan hallerinden belki sıkılabilirsiniz. Ama onu tanıdıkça bize aslında bir çok şeyi fark ettirmek istediğini anlayacaksınız. Kimi zaman ağır ya da anlaşılmaz bir dili olduğunu düşünebilirsiniz. Bence yazar bunu bilerek yapıyor ve kendisini okumayı zevkli kılan da bu. Kitabın adından içinde şiirler olduğunu düşünebilirsiniz. Evet şiir var ama ana konu başka. Şiiri anlatan, şiiri diğer türlerle hatta bazen nesnelerle kıyaslayan bir eser. Yalnızca kıyaslama değil benzetmeler de mevcut. İncelememi şu alıntıyla bitirmek istiyorum: "Bence şiiri her şeye bulaştırmak, her şeyi de şiire batırmak doğru değil. Böyle bir tutumu benimseyecek olursak hem şiiri sanki hiçbir belirgin vasfı yokmuş gibi kimliksizleştiririz, hem de şiirin belirgin vasıflarını yalnızca biçim özellikleri düzeyine indirmiş oluruz, yani şiir dilin süslü bir durumu olur sadece." İyi okumalar :) (eda)

Niçin şiir okuruz?: Bildiğiniz üzere İsmet Özel alelade bir insan değildir. Şaşırılacak derecede açık sözlü, sert mizaca sahip ve karşısındaki (kendi üslubuyla) düşmanı sözleriyle derbeder edebilmeye muktedir bir kişiliğe sahiptir. Bu sebepten onunla tanışmış olanlarda üç hal zuhur eder; Kişi İsmet Beyi ya itici bulur, nefret eder ya çok sever, aşırı derecede yüceltecek konuma getirir ya da "Benim gibi" muallakta kalır. Kalır çünkü bir cümlesini beğenir şiar edinirsin ama o bir sonraki cümlesinde şaşırır kabul edemezsin..İsmet Özel'i az çok tanıyanlar bilir; o kuşkusuz bir dert ve fikir adamıdır. Yani derdi ile dertlenen ve bu derdi herkese açıklama gayretindedir. Yeri gelir okuyucularına dahi serzenişte bulunur.. Bazı sözleri anlaşılmazdır, şahsen ben bunu bilerek yaptığı kanısındayım. Yazarımız biraz ilgi çekici olmak istiyor yahut insanların bu konuları bilmesi gerektiğine canı gönülden inanıyor.. Böyle bir girişin ardından tabii olarak sıradan bir şiir kitabı ile karşı karşıya olmadığınızı az çok anlamışsınızdır. Kendine özgü üslubu ve esrarengiz bir yazma yeteneğine sahip yazarımız evvela bizlere şiiri tarif eder. Şiirin nasıl okunması gerektiğine dahi değinen şair birçoğumuzu sinirlendirmeye muktedirdir :) "şiir okumayı senden mi öğreneceğiz" tabirinde cümleler illa olacak hatta kitabı okumaya çalışanlar arasından bir çoğumuz ya "bu kısmı atlayacak ya da kitabı yarıda bırakacaktır." (böyle olmasa bile içinizden geçireceğinize eminim :) Çünkü sıradan şiir kitapları gibi değildir.. Ama yazarı az çok tanıyan kişi sonuna kadar sabırlı, vakur bir şekilde okuyacak ve tüm benliğiyle istifade edecektir. Bu sebepten sabırlı olmanızı tavsiye ederim.. Amaçsız bir işe dahil olmayı aşağılık bir eylem olarak gören İsmet Özel'in bu yaptığı çalışmada bizlere vermek istediği mesaj vardır. Okuduğunuz veya okuyacağınız şiirlerin alelade birkaç sözcüğün bir araya gelmediğini, bir derdin, bir emeğin veya sevdanın mahsulü olduğunu kavramanızı ister. Bu yönden samimi bir şekilde baktığımızda İsmet beye canı gönülden hak vermiş olacağız. Çünkü sizlerinde bildiğiniz üzere kitapların her gün yok olmaya, şiirlerin günden güne (kötü anlamda) sadeleştiği/anlamsızlaştığı şu dünyada bunun ehemmiyetinden bahsedecek birisi illa ki çıkmalı. Çıkmalı ve şiiri düştüğü yerden kaldırıp hak ettiği yere koymalı.. Ve İsmet Beyin tabiriyle; "Şiirin yüzünü hiç kimsenin hatırlamadığı bir dünyada, birinin kalkıp şiirin tanınmaya değer bir yüzü oldugunu, ortalıkta dolaşan renkli ve solgun yüzlerce hayaletin yalnızca maskeler olduğunu söylemesi lazım.." İncelememi son olarak Picasso'nun sözüyle bitirmek istiyorum. Bu sözü anlayabilmenizi ve üzerinde düşünmenizi istiyorum: "Sanat hakikat degildir; sanat bize hakikati anlamayı ögreten bir yalandır.." (Fazıl Şengül)

Şiir Kitabı PDF indirme linki var mı?

İsmet Özel - Şiir Kitabı kitabı için internette en çok yapılan aramalardan birisi de Şiir Kitabı PDF linkidir. İnternette ücretli olarak satılan çoğu kitabın PDFleri bulunmaktadır. Ancak bu PDF'leri yasal olmayan yollarla indirmek ve kullanmak hem yasalara hem de ahlaka aykırıdır. Yayın evlerinin sitesinden PDF satılıyorsa indirebilirsiniz.

Kitabın Yazarı İsmet Özel Kimdir?

1944 yılında Söke 'li bir polis memurunun altıncı çocuğu olarak Kayseri'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve Ankara'da yaptı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir süre okuduktan sonra Hacettepe Üniversitesi'ne geçerek Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın Dostları dergisini çıkardı. Devlet Konservatuarı'nda Fransızca okutmanı olarak çalıştı. İstiklal Marşı Derneği kurucusudur. Evlidir. Dört çocuğu vardır.

İsmet Özel Kitapları - Eserleri

  • Tavşanın Randevusu
  • Waldo Sen Neden Burada Değilsin?
  • Bir Yusuf Masalı
  • Henry Sen Neden Buradasın 1
  • İrtica Elden Gidiyor
  • Henry Sen Neden Buradasın 2
  • Surat Asmak Hakkımız
  • Tahrir Vazifeleri
  • Toparlanın Gitmiyoruz 1
  • Erbain
  • Taşları Yemek Yasak
  • Bakanlar Ve Görenler
  • Üç Mesele
  • Kırk Hadis
  • Şiir Okuma Kılavuzu
  • Zor Zamanda Konuşmak
  • İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir
  • Neyi Kaybettiğini Hatırla
  • Kalın Türk
  • Of Not Being A Jew
  • Faydasız Randevu
  • Çatlıycak Kadar Aşki
  • Ve'l-Asr
  • Sorulunca Söylenen
  • Desem Öldürürler Demesem Öldüm
  • Küfrün İhsanı Olmaz
  • Cuma Mektupları 1
  • Faydasız Yazılar
  • Tehdit Değil Teklif
  • Cuma Mektupları 2
  • Cuma Mektupları 3
  • Cuma Mektupları 4
  • Cuma Mektupları 5
  • Cuma Mektupları 6
  • Cuma Mektupları 7
  • Cuma Mektupları 8
  • Cuma Mektupları 9
  • Evet İsyan
  • Cinayetler Kitabı
  • Geceleyin Bir Koşu
  • Şiir Resitali
  • Celladıma Gülümserken Çektirdiğim Son Resmin Arkasındaki Satırlar
  • Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 2
  • Bir Akşam Gezintisi Değil Bir İstiklal Yürüyüşü 1
  • Bilinç Bile İlginç
  • Allah'ın Emri Zaid / Plus Peygamberin Kavli
  • Bileşenleriyle Basit
  • Siper Beden
  • Karz-ı Hasen
  • Neredeyizim
  • Başbaş Başbaşa Başabaş
  • Evet Mi, Hayır Mı?
  • Muvazzaf
  • Toparlanın Gitmiyoruz 2
  • Toparlanın Gitmiyoruz 3
  • Ebruli Külah
  • Evlenseydik Boşanacaktık
  • Türk Olamadıysan Oldun Amerikalı
  • Hayatın Manası Versus Manalı Bir Hayat
  • Çenebazlık
  • Dil ile İkrar
  • Tok Kurda Puslu Hava
  • Genç Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar
  • Şiir Kitabı
  • Başını Örten Kızlar Felsefe Bilmelidir
  • Tahrir Vazifeleri 2
  • Tahrir Vazifeleri 4
  • Tahrir Vazifeleri 3
  • Tahrir Vazifeleri 5
  • Tahrir Vazifeleri 6
  • Tahrir Vazifeleri 7
  • Tahrir Vazifeleri 8
  • Tahrir Vazifeleri 9
  • Tahrir Vazifeleri 10
  • Cuma mektupları 10
  • Tahrir Vazifeleri 11
  • Tahrir Vazifeleri 12
  • Türküm Doğruyum İntikamım Ülkemdir
  • Bir Vefa Daha
  • Pergelin Yazmaz Sivri Ucu
  • İslamla Damgalanmış Varoluş
  • Tekne Kazıntısı

İsmet Özel Alıntıları - Sözleri

  • Biz Türkiye'de yaşayan insanlar olarak öyle yalan yanlış seylere inandırılmış, öyle kabul edilemez şeyleri kabul etmişiz ki, insanlara kendileri hakkında ya da birlikte yaşadıkları insanlar hakkında ne söylersen söyle söylediğin şeyler asla mantıklı gelmez. (Çenebazlık)
  • Türkiye, bir imparatorluk ihdas etme üstünlüğü gösterdiğimiz için değil, dar-ül İslam olması, dar-ül İslam vasfı kazanması sebebiyle vatanımızdı. (Cuma Mektupları 6)
  • ölümle ölüme yaraşan bağı nasıl kurabiliriz? (Tahrir Vazifeleri 3)
  • Taarruz bombalarının tahrip gücü kadar gürültüsü de önemlidir. Çünkü düşman yalnızca öldürülerek veya mevzileri yıkılarak püskürtülmez, aynı zamanda düşmanı, başına büyük bir felâket geleceğine inandırmak da gereklidir. Bu yüzden toplumda hâkimiyet tesis etmeye yönelmiş her hareketin, yürürlüğe koyduğu işler kadar kopardığı gürültü de önemlidir. Nitekim son birkaç yılda Müslümanlara karşı haçlı ve Siyonist seferberlik düzenlemiş odakların kopardıkları gürültü bir hesap sonucudur. Diyelim ki, tesettüre uyan öğrencileri üniversiteye almayacaklar. Bunu idarî tedbirlerle sessiz sedasız uygulamaya koyabilecekleri halde, bu konuda bir kamuoyu husule getirmek üzere, basın organlarının büyük bir şamata çıkarması istenmiştir. Bir gürültü koparan siyasî hareket, taarruza geçmeye hazırlanmış ve belki de taarruzu fiilen başlatmış demektir. Taarruza geçen kuvvet, büyük ve geniş taleplerle insanların önüne çıkar. Onun düsturu şudur: Çok çok istemeliyim ki, az az versinler. Bu tutumun beynelmilel arenada en iyi uygulayıcısı İsrail olmuştur. İsrail, henüz üzerinde devlet olmaya çalıştığı toprakların kendi hakkı olup olmadığı tartışma konusu iken, daha geniş topraklara ihtiyacı olduğunu dile getirmiştir. Yani her zaman çok çok istemiş ve alabildiği az miktarı yanına kâr bilmiştir. Böylece ilk yerleştiği toprakları tartışma konusu olmaktan çıkarılmış ve işgal ettiği topraklar görüşmelere esas alınır olmuştur. Türkiye'deki İslâm düşmanları çok çok neyi istiyorlar ve az az neye razı olacaklar? Onların çok çok istedikleri, Müslümanların Türkiye'de hiçbir sosyal varlık gösterememeleridir. Yani tek parti, tek şef döneminde olduğu gibi, Müslümanlar kendi memleketlerinde sürgün muamelesi görmelidirler. Ticarî hayatta geri plana itilmeli, iyi eğitim veren mekteplere sokulmamalı ve bürokraside yükselme sınırları pek düşük tutulmalıdır. Bu en geniş taleplerin tam tamına gerçekleşmeyeceğini bildiklerinden, kopardıkları gürültüyle bir tek siyasî sonuca razıdırlar. O da, Müslümanların bağımsız bir siyasî alternatif olarak ortaya çıkmamaları ve gözleri yılarak kimliği Müslüman olmayan siyasî organizasyonların şemsiyesi altında olmayı nimet bilmeleridir. (İrtica Elden Gidiyor)
  • İnsanın gereğinden çok şeyi fark ediyor olması, esas olan şeyi fark etmekten mahrum kalması anlamına da gelebilir. (Kırk Hadis)
  • İnsanlar artık aya , güneşe Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına , piyasaya , makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar. Yeni putları mukaddes kılabilmek için kitaplı dinleri terkediyorlar. Bu tarz putperestliğin Doğu'da ve Batı'da birbirinden farkı yok. (Üç Mesele)
  • Bugün yaşama biçimi olarak dünya çapında yaygın bir batılılaşma var. Mutfaklar yemek hazırlama laboratuvarı, televizyonlu yaşama alanları bir kamu toplantısının dinlenme anı gibi, yatak odalarımıza değil koğuşlara gidiyoruz. Çalışma ve eğitim hayatımız mekanik ölçüleri hiçbir zaman aşamıyor. (Bakanlar Ve Görenler)
  • Daha doğrusu bir ordu ilgili olduğu toplumun bir ürünü olduğu oranda gerçektir. Ordunun gerçekliğinin gösterilebilir iki dayanağı var: Bir toplum kendi savaş gücünü ne oranda yeniden üretebiliyor? Bir toplum kendi değerlerine ne oranda sahip çıkıyor? Savaş gücünü yeniden üretebilmenin toplumun sermaye gücüyle olduğu kadar nitelikli insan potansiyeliyle doğrudan ilgisi var. ABD Pearl Harbour baskınında bombalanan gemilerini bir yıl içinde yeniden inşa etti. Bunun için malî güce elbet sahipti, ama yeniden üretim için gerekli uzmanlığı da ithal etmek zorunda değildi. Bir toplumun kendi değerlerine sahip çıkmasının iki parlak örneği Almanya ve Japonya'dır. Her iki dünya savaşından yenik çıkmış Almanya'nın ve son savaştan sonra ordusuzluğa mahkûm edilmiş Japonya'nın bugün beymelmilel sahada hâlâ belli bir belirleyici güç sahibi olmalarının her iki toplumun da kendi değerlerinden vazgeçmeyişlerinden başka bir açıklaması yoktur. (Cuma Mektupları 3)
  • Neyi öğrenmek istiyorsak zihnimizi onu öğrenmeye müsait duruma getirmek zorundayız. Bazı şeyleri bütün çabalarımıza rağmen bir türlü öğrenemiyorsak, bunun sebebini zihnimizin düştüğü elverişsiz durumdan başka bir şeye bağlamayalım. Âmiyâne bir ifadeye başvurarak şöyle diyebiliriz: Ancak işimize gelen şeyler aklımıza yatar veya aklımız ancak işimize gelen şeylere yatar. Dünyaya isteklerimiz doğrultusunda bakarız. Zihnimizin dış dünyayla ilişkisinde bütün mesele "irade" (istem) meselesinden ibaret değildir. Bir de zihin kilitleri meselesi var. Nelerin işimize geldiğini tanımamız açısından bazı bölgelerde zihnimiz kilitlenmiştir. Bazen menfaatimizi zihnimizin kilitleri sayesinde koruyabiliriz. Bazen de zihnimizdeki kilitleri kırmak menfaatimizi korumanın kaçınılmaz gerek-sartı olur. Zihnimizdeki kilitlerin hangilerinden güç almanın vakti ne zamandır? Hangi zihin kilitlerimizi ve ne vakit kırmalıyız? (Henry Sen Neden Buradasın 1)
  • İslâm’a yerküre üzerinde hangi varoluş tarzı yakışıyorsa Türkler o tarzı tecessüm ettirmekle bir kavim karakteri edinmişlerdir. Türk’ü İslâm’dan, İslâm’ı Türk’ten ayırın geriye ne Türk kalır, ne İslâm. Amerikalıyı paradan, parayı Amerikalıdan ayırın geriye ne Amerikalı kalır, ne para. (Pergelin Yazmaz Sivri Ucu)
  • gitti deriz ölenler için yalnız yaşayanların işidir yola çıkmak, yolu kat etmek. (Bir Yusuf Masalı)
  • İnsanlar içlerinde yaşattıkları bir mükemmelliğin özlemini duyarak hep varolan şartları beğenmediler. (Bileşenleriyle Basit)
  • tam düşecekken tutunduğum tuğlayı kendime rabb bellemeyeceğim razı değilim beni tanımayan tarihe beni sinesine sarmayan tabiattan rıza dilenmeyeceğim. (İlaveler ve Vaat Edilmiş Bir Şiir)
  • Çin, Mı­sır, Aztek, Yunan, Roma ve İslam medeniyetlerinin kendilerine özgü teknolojileri el­bette vardı; ama insan hayatının devamını böylesine yaygın ve karmaşık mekanik sü­reçlerin işleyiş şartına bağlayan bir başka medeniyet bilmiyoruz. (Tahrir Vazifeleri 7)
  • "Bana göre insanın tarifi: "Geç kalmış yaratıktır." Neye geç kalmıştır? Her şeye." (Tahrir Vazifeleri 12)
  • kalbe gizlice batan kıymık geçecek. (Şiir Resitali)
  • İnanıştaki doğruluk inanılan "şey"in doğruluğuna delil olur. Görürüz ki inancı arayan onu yalnızca inananda bulabilir, inandıranda değil. (Tahrir Vazifeleri 7)
  • Canının kıymetini bilmek insanın kendi nefsini en rahat edeceği, azami derecede zevk alma ortamında bulunmak anlamına gelseydi batı medeniyetinin hakimiyet kurmasıyla biçimlenen dünya şartları haklılık kazanmış olurdu. (Tahrir Vazifeleri 9)
  • Oysa salaklar hayati kalin cizgilerle cevrelemekten hoslanir (Henry Sen Neden Buradasın 2)
  • "İslâmi hareket sözkonusu olduğunda Türkiye'ye dünyanın herhangi bir yerine verdiğimden daha çok önem veriyorum." (Cuma Mektupları 1)

Yorum Yaz